Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

DSİ tazminat

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-05-2012, 13:05   #1
Av.Birsel

 
Varsayılan DSİ tazminat

Hepinize kolay gelsin arkadaşlar.. Bir konu hakkında yardıma ihtiyacım var.. İlgilenen arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim. Müvekkilimin tarım arazisinin bir kısmı DSİ ne ait barajın yağmurdan sonra taşması neticesinde su altında kalarak hasar görüyor. Müvekkilin zararının tazmini sağlanabilir mi? DSİ Yağan yağmurlardan dolayı kusurunun bulunmadığı savunmasında bulunursa şansımız ne olur? Ve nasıl bir yol izlemeliyim? Çok acemice bir soru oldu sanırım ama ilk kez böyle bir davam olacak.. İyi çalışmalar..
Old 29-05-2012, 13:14   #2
yılmazkan

 
Varsayılan

Yağan yağmurdan sorumlu olmasa da barajın taşmasından sorumludur, diye düşünüyorum. Sonuçta barajların yapımındaki amaçlardan biri de taşkın ve selleri önlemektir. Uygun zaman ve şekilde baraj kapaklarının açılmaması sorumluluğun dayanağı olabilecektir.
Old 29-05-2012, 15:52   #3
üye32062

 
Varsayılan

Bende aynı fikirdeyim. İdarenin kusursuz sorumluluğu bulunuyor. Aynı olay olmasada benzer konuda verilmiş bir karar ekliyorum. Umarım yardımı olur iyi çalışmalar.


T.C. Danistay

10.Dairesi
Esas: 2003/3454
Karar: 2006/6592
Karar Tarihi: 20.11.2006


ÖZET: Olayda, davacı, 7.7.2001 tarihinde davalı idareye ait barajlardan fazla su bırakılması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmekte; idarece bu tarihin aksi ileri sürülmemektedir. Davacı, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine 30 gün içinde dava açmamakla birlikte; idari eylemin meydana geldiği 7.7.2001 tarihinden itibaren bir yıl içinde 17.6.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile bu davayı açtığı anlaşıldığından, bu davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, davalı idarenin süre defi yerinde görülmemiştir.



(2577 S. K. m. 2, 9)

İstemin Özeti: Davacının, Denizli İli, Sarayköy İlçesi, Tekke Köyü .... ada, ....ve .... parsel sayılı taşınmazlarında ekili ürününün, davalı idareye ait barajlardan fazla su bırakılması nedeniyle zarar gördüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 2.968.869.000-TL maddi, 1.000.000.000-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılan dava sonucunda; Denizli İdare Mahkemesince maddi tazminat isteminin kabulü, manevi tazminat isteminin ise reddi yolunda verilen kararın, davalı idare tarafından, kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi: Aydın Akgül

Düşüncesi: 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 9. maddesinde görevli olmayan yargı yerlerine yapılacak başvuru sonrasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiş; yasa koyucu tarafından, ilgililerin hak arama özgürlüğünün kısıtlanmaması amacıyla, adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, anılan maddenin birinci fıkrasında yazılı otuz günlük sürenin geçirilmesi durumunda dahi, idari dava açılması için öngörülen sürenin henüz dolmaması halinde bu süre içinde idari dava açılabilmesine olanak tanınmıştır. Ancak, yasa koyucunun belirlediği 30 günlük sürenin geçirilmesinden sonra, sınırını çizdiği <idari dava açılması için öngörülen süre>nin yorumlanması gerekmekte olup; bu yorumun, Anayasa ile güvence altına alınan <hak arama hürriyeti> ve 2577 sayılı Yasa çerçevesinde yapılması gerekeceği tabiidir.

Tam yargı davaları, 2577 sayılı Yasanın 2. maddesinde idari dava türleri arasında sayılmıştır. Dolayısıyla, görevli olmayan yargı yerinde açılan tam yargı davalarında, anılan Yasada özel olarak düzenlenen 13. maddedeki dava açma süresine ilişkin hükümlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

Olayda, davacı, davalı idareye ait barajlardan Büyük Menderes Nehrine aşırı su bırakıldığını ve anılan nehrin 7.7.2001 tarihinde taşması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmekte; idarece bu tarihin aksi ileri sürülmemektedir. Davacı, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine 30 gün içinde dava açmamakla birlikte; idari eylemin meydana geldiği 7.7.2001 tarihinden itibaren bir yıl içinde 17.6.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile bu davayı açtığı anlaşıldığından, bu davanın süresinde olduğunun kabulü gerekmektedir.

Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşünülmektedir.

Danıştay Savcısı: Mehmet Karaoğlu

Düşüncesi: İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:

Dava, davacının, Denizli İli, Sarayköy İlçesi, Tekke Köyü .... ada, .... ve .... parsel sayılı taşınmazlarında ekili ürününün, davalı idareye ait barajlardan fazla su bırakılması nedeniyle zarar gördüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 2.968.869.000-TL maddi, 1.000.000.000-TL manevi zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Denizli İdare Mahkemesince; davacının ürünlerinin zarar görmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğu, adli yargı yerinde tespit ettirilen zararın hizmet kusuru ilkesi uyarınca davacıya ödenmesinin gerektiği gerekçesiyle 2.968.869.000-TL maddi tazminat isteminin dava açma tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte kabulü, manevi tazminat verilmesini gerektirecek koşulların bulunmaması nedeniyle manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, dava konusu olayda hizmet kusurunun oluşmadığı ve davanın süresinde açılmadığı ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun <Görevli Olmayan Yerlere Başvurma> başlıklı 9. maddesinde; <1. Çözümlenmesi Danıştay’ın, idare ve vergi mahkemelerinin görevlerine girdiği halde, adli ve askeri yargı yerlerine açılmış bulunan davaların görev noktasından reddi halinde, bu husustaki kararların kesinleşmesini izleyen günden itibaren otuz gün içinde görevli mahkemede dava açılabilir. Görevsiz yargı merciine başvurma tarihi, Danıştay’a, idare ve vergi mahkemelerine başvurma tarihi olarak kabul edilir. 2. Adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra birinci fıkrada yazılı otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari dava açılması için öngörülen süre henüz dolmamış ise bu süre içinde idari dava açılabilir.> hükümlerine yer verilmiştir.

Görüldüğü üzere, yasa koyucu ilgililerin hak arama özgürlüğünün kısıtlanmaması amacıyla, adli veya askeri yargı yerlerine açılan ve görevsizlik sebebiyle reddedilen davalarda, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, anılan maddenin birinci fıkrasında yazılı otuz günlük sürenin geçirilmesi durumunda dahi, idari dava açılması için öngörülen sürenin henüz dolmaması halinde bu süre içinde idari dava açılabilmesine olanak tanımıştır. Ancak, yasa koyucunun belirlediği 30 günlük sürenin geçirilmesinden sonra, sınırını çizdiği <idari dava açılması için öngörülen süre>nin yorumlanması gerekmekte olup; bu yorumun, Anayasa ile güvence altına alınan <hak arama hürriyeti> ve 2577 sayılı Yasa çerçevesinde yapılması gerekeceği tabiidir.

2577 sayılı Yasanın <Doğrudan Doğruya Tam Yargı Davası Açılması> başlıklı 13. maddesinde; < 1. İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir.> hükümlerine yer verilmiştir.

2577 sayılı Yasanın 9. ve 13. maddeleri birlikte yorumlandığında; idari eylemler nedeniyle açılıp, adli veya askeri yargı yerlerince görevsizlik sebebiyle reddedilen tam yargı davalarında, görevsizlik kararının kesinleşmesinden sonra, otuz günlük süre geçirilmiş olsa dahi, idari eylemin yazılı bildirimi veya başka suretle öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık süre henüz dolmamış ise bu süre içinde dava açılabileceğinin kabulü gerekmektedir. Bir yıllık dava açma süresinin geçirilmiş olması halinde de, İdare Mahkemesince, davanın süre aşımı nedeniyle reddine karar verilecektir. Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun ve Danıştay İdari Dava Dairelerinin yerleşik uygulamalarında, tam yargı davalarına ilişkin uyuşmazlıklarda, idari eylemin yazılı bildirimi veya başka suretle öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık süre içinde dava açılmaması durumunda, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmekte; böylece, bir yıllık süre, dava açma süresi olarak kabul edilmektedir. Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, Denizli İli, Sarayköy İlçesi, Tekke Köyü .... ada, .... ve .... parsel sayılı taşınmazlarında ekili ürününün, davalı idareye ait barajlardan Büyük Menderes Nehirine aşırı su bırakılması ve nehirin 7.7.2001 tarihinde taşması nedeniyle zarar gördüğünden bahisle uğradığını öne sürdüğü zararın tazmini istemiyle Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı, anılan Mahkemenin 17.10.2001 tarih ve E:2001/200, K:2001/232 sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın 9.1.2002 tarihinde kesinleşmesine karşın, davacının, 2577 sayılı Yasanın 9. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 30 günlük süreyi geçirdikten sonra 17.6.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

Olayda, davacı, 7.7.2001 tarihinde davalı idareye ait barajlardan fazla su bırakılması nedeniyle zarara uğradığını iddia etmekte; idarece bu tarihin aksi ileri sürülmemektedir. Davacı, Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kesinleşmesi üzerine 30 gün içinde dava açmamakla birlikte; idari eylemin meydana geldiği 7.7.2001 tarihinden itibaren bir yıl içinde 17.6.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile bu davayı açtığı anlaşıldığından, bu davanın süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden, davalı idarenin süre defi yerinde görülmemiştir.

İdare ve Vergi Mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden temyiz isteminin reddi ile Denizli İdare Mahkemesinin 5.2.2003 tarih ve E:2002/790, K:2003/73 sayılı kararının ONANMASINA, 20.11.2006 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Davacının, Denizli İli, Sarayköy İlçesi, Tekke Köyü .... ada, .... ve .... parsel sayılı taşınmazlarında ekili ürününün, davalı idareye ait barajlardan fazla su bırakılması nedeniyle zarar gördüğünden bahisle uğradığını öne sürdüğü zararın tazmini istemiyle Sarayköy Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı, anılan Mahkemenin 17.10.2001 tarih ve E:2001/200, K:2001/232 sayılı kararı ile davanın görev yönünden reddine karar verildiği, bu kararın 9.1.2002 tarihinde kesinleşmesine karşın, davacının, 2577 sayılı Yasanın 9. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 30 günlük süreyi geçirdikten sonra 17.6.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile bu davayı açtığı dosyadan anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 2577 sayılı Yasanın 9. maddesinin birinci fıkrasında öngörülen 30 günlük süre geçirildikten sonra 17.6.2002 tarihinde kayda geçen dilekçe ile açılan davanın, süre yönünden reddi gerekirken, davanın esasına girilerek verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığından, temyiz isteminin kabulü ve mahkeme kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyu ile çoğunluğun kararına karşıyım. (¤¤)
Old 31-05-2012, 09:45   #4
Av.Birsel

 
Varsayılan

Yardımlarınız için teşekkürler arkadaşlar.. Bir sorum daha olacaktı. Ben bu davada husumeti kime yöneltmeliyim?.
DSİ İl MÜdürlüğü diye düşünüyorum ama emin olamadım.
Old 31-05-2012, 09:58   #5
aykutyigit

 
Varsayılan

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=42522 DSİ'nin tüzel kişiliği kaldırılmıştır diyor burada.Eğere değişme olmadı ise DSİ'ye karşı açamazsınız gibi ,kime bağlı ise o kurumu göstermeniz gerekiyor sanırım.
Old 31-05-2012, 11:45   #6
yılmazkan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Birsel
Yardımlarınız için teşekkürler arkadaşlar.. Bir sorum daha olacaktı. Ben bu davada husumeti kime yöneltmeliyim?.
DSİ İl MÜdürlüğü diye düşünüyorum ama emin olamadım.
Zararı doğuran baraj kimin sorumluluk alanında ise o kuruma karşı dava açacaksınız. Eğer belediyeye ait ise ilgili belediyeyi, hidroelektrik santrali ise sanırım Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını davalı gösterebilirsiniz.
Old 31-05-2012, 11:56   #7
Av.Birsel

 
Varsayılan

DSİ sorumluluğunda olduğunu biliyorum. Ama DSİ İL Müdürlüğünü mü yoksa DSİ Genel Müdürlüğünü mü taraf göstermem gerekiyor o konuda emin olamadım
Old 31-05-2012, 12:05   #8
yılmazkan

 
Varsayılan

6200 sayılı DSİ kanununun 1 maddesi değiştirilerek DSİ, Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlanmıştır. Kanununa göre DSİ'nin tüzelkişiliği vardır. Değişiklikten önce de DSİ, eski adıyla Bayındırlık Bakanlığına bağlıymış. Yukarıdaki hatalı bilgi için özür dilerim.
Bu durumda DSİ Genel Müdürlüğüne izafeten DSİ İl Müdürlüğüne dava açabilirsiniz.
“Madde 1- Bu Kanunun amacı; yerüstü ve yeraltı sularının zararlarını önlemek ve/veya bunlardan çeşitli yönlerden faydalanmak maksadıyla bu Kanun ve ilgili diğer mevzuatla verilen görevleri yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere; Orman ve Su İşleri Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip, merkezi Ankara’da bulunan özel bütçeli bir kuruluş olan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir.
Old 31-05-2012, 16:17   #9
özfn_34

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Birsel
DSİ sorumluluğunda olduğunu biliyorum. Ama DSİ İL Müdürlüğünü mü yoksa DSİ Genel Müdürlüğünü mü taraf göstermem gerekiyor o konuda emin olamadım

Doğrudan DSİ Genel Müdürlüğü'ne dava açabilirsiniz, Genel Müdürlük dilekçeyi Bölge veya İl Müdürlüğüne gönderecektir.
Old 25-06-2012, 13:41   #10
Av.Birsel

 
Varsayılan

Kolay gelsin arkadaşlar..
Yukarıda bahsettiğim konu ile ilgili olarak Zarar tespiti yaptırdım. Bugün Bilirkişi raporu tarafıma tebliğ edildi. Raporda özetle 71.892 kg pancarın zarar gördüğü, zarar gören pancarın fiyatının -Pancar Bölge şefliğinden alınan 2011 yılı pancar kg/TL fiyatına göre- 10.000 TL olduğu, bu gelirden ekim, gübreleme, çapalama vb. istihsal fiyatları çıkarıldığında 6.000 TL sudan zarar gören kısmın şeker pancarı fiyatı olduğu belirtilmektedir.
Şimdi benim iki sorum var.
1- Müvekkilim tarlası zarar görmese idi 10.000 TL ye satacağı ürününün karşılığında neden sadece 6.000 TL alsın? Sonuçta bahsedilen istihsal masraflarını zaten kendisi yapmıştır.
2- Açıklanan fiyat 2011 fiyatıdır. Ben 2012 yılı fiyatları açıklandığında bu fiyat üzerinden talepte bulunamaz mıyım?
Görüşleriniz için teşekkürler.. Herkese kolay gelsin..
Old 25-06-2012, 14:45   #11
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

1. Zarardan düşülen giderleri o alanı su basmasaydı yapacaktı şeklinde bir düşünce ile bakiye bedel ortaya çıkarılmış. Bu durumda siz müvekkilinizin su basması öncesi bu giderleri yaptığını delillendirebilirseniz bedel artacaktır. Diğer yandan ekim ve gübrelemenin su basması öncesinde yapılmış olduğunu anladım anlattıklarınızdan. Çapalamayı tam olarak bilemiyorum ancak yapılmışsa onun da bedelini düşmemeniz gerekiyor. Tabi toplama, istifleme, nakliye vb. giderleri, yani su basmasa idi o tarihten sonra yapılacak giderleri düşmeniz gerekiyor.

2. 2012 yılı fiyatına tabi olması gerekiyor. Lakin hasat döneminin fiyatları baz alınmalı.
Old 25-06-2012, 15:07   #12
Av.Birsel

 
Varsayılan

Zaman ayırdığınız için teşekkürler.. Müvekkilimle görüşüp delillendirebileceği masraf miktarını öğreneceğim. Eda davası içinde olmayıp tespit davasında alınan bu bilirkişi raporuna itiraz etmeli miyim?
Old 25-06-2012, 16:37   #13
yılmazkan

 
Varsayılan

Anladığım kadarıyla rapor bedel itibari ile alyhinize. Bu nedenle itiraz etmelisiniz. 2012 yılı fiyatları henüz belli değilse önceki yıla göre hesaplama yapılmıştır. Bilirkişinin alınacak ürün için masrafları düşmesi normal ve doğrudur. Sonuç itibari ile elde edilecek kar müvekkilinizin zararını oluşturacaktır. Bilirkişinin masrafları fazla hesapladığı yönünde de itiraz ediniz.
Old 25-06-2012, 17:06   #14
Av.Buğcan Çankaya

 
Varsayılan

Bence itiraz etmeden önce;

Ekim öncesi, ekim sırası ve su baskını öncesine kadar yapılan masrafları belirlemelisiniz. Bu masraflardan miktar olarak az belirlenenlere ayrı,

Su baskını sonrasından, hasat sonrasına kadar belirlenen masraflardan ise fazla olduğunu düşündüklerinize ayrı,

itiraz etmenizi öneririm.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kamulaştırmasız el atma nedeni ile tazminat ve ecrimisil davasında tapudaki pay oranında tazminat ve ecrimisile hükmedilmesi av.elfida Meslektaşların Soruları 0 31-05-2011 22:06
Kardeşin mirasçı sıfatıyla manevi tazminat davasında tazminat isteme hakkı var mı? avukatderyaozmutlu Meslektaşların Soruları 3 05-02-2011 17:03
Rücuan Tazminat Davasında Yürürlükten Kaldırılan Yasa Maddesine Dayanılarak Tazminat üye8180 Meslektaşların Soruları 1 24-10-2007 21:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07354093 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.