Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Satış avansı haczi ilelebet korur mu?

Yanıt
Old 16-02-2010, 11:09   #1
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan Satış avansı haczi ilelebet korur mu?

Bilindiği üzere,İİK 106 ve 110.maddeleri gereği hacizli taşınmazın iki yıl içinde satışının istenmemesi(ve/veya satış talebiyle birlikte gerekli giderlerin İİK 59 gereği yatırılmaması) halinde haciz düşüyor.
Satış isteme süresinin bitimine yakın satış isteme şartları da yokken(yani taşınmazın henüz kıymet takdiri dahi yapılmamışken,sadece kaydında haciz mevcut)alacaklı vekili satış talep edip dosyaya da gayrımenkul satış sürecinde ki giderler düşünüldüğünde çok cüzi sayılabilecek bir avansı yatırırsa ve bu avansın yatırılmasının üzerinden de yıllar geçmişse(5 yıla yakın zaman,dosya mahzene gidiyor)bu haczin düşmediği söylenebilir mi?
Yasal dayanağı ile birlikte düşüncelerini ve uygulamadan deneyimlerini paylaşacak herkese teşekkür ediyorum.
Old 16-02-2010, 14:36   #2
avukatselvi

 
Varsayılan

Olayınızda hacizden sonra süresinde haciz talep edilmiş ve masraf avansı da yatırılmış. İcra Müdürlüğünün yatırılan avanstan eksik kısmı her zaman tamamlanmasını istemek yetkisindedir.Buna göre, her nekadar alacaklı taraf masraf avansını tüm satış işlemlerine yetmeyecek miktarda yatırmış da olsa, süresinde avans da yatırarak haciz talep etmiştir. Haczin düşmediği kanaatindeyim.


T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
E. 2008/4598
K. 2008/5941
T. 29.5.2008
• SIRA CETVELİNİN İPTALİ ( Süresinde Kıymet Takdiri ve Satış İstenip Masraf Avansı Yatırılmış İse Geriye Satış İşlemleri İçin Yeterli Avans Kalmamış da Olsa Haciz Düşmediği )
• KIYMET TAKDİRİ VE SATIŞ ( Sıra Cetvelinin İptali - Süresinde İstenip Masraf Avansı Yatırılmış İse Geriye Satış İşlemleri İçin Yeterli Avans Kalmamış da Olsa Haciz Düşmediği )
• HACZİN DÜŞMESİ ( Taşınmazın Haczini İzleyen İki Yıl İçinde Satış İstenmeli ve Gerekli Masraf Avansının Yatırılması Gerektiği - Aksi Halde Haciz Düşeceği )
• MASRAF AVANSI ( Davacının Süresi İçinde Satış İstediği ve Masraf Avansını Yatırdığı - Sıra Cetvelinin İptali Talebinin Kabulü Gerektiği )
2004/m. 59, 106, 110, 142
ÖZET : Dava, sıra cetvelinin iptali talebine ilişkindir. Taşınmazın haczini izleyen iki yıl içinde satış istenmeli ve gerekli masraf avansı yatırılmalıdır. Aksi halde haciz düşer. Yasal süre içinde kıymet takdiri ve satış istenip masraf yatırılmış ise kalan masraf avansı yeterli olmasa da haciz düşmez. Her zaman eksik avans tamamlattırılabilir. Dosya kapsamından davacının süresi içinde satış istediği ve masraf avansı yatırdığı anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında davacı talebinin kabulü gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki şikayet davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, dava dışı borçluya ait taşınmazın satışından sonra düzenlenen sıra cetvelinde müvekkiline pay ayrılmadığını, oysa yasal süre içinde usulüne uygun biçimde satış istemeleri nedeniyle hacizlerinin düşmediğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İcra mahkemesince yapılan yargılamaya ve toplanan delillere göre davacı dosyasından bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine 26.08.2004 günü haciz konulduğu, iki yıllık satış isteme süresinin 26.08.2006 tarihinde dolduğu, bu tarihe kadar taşınmazın kıymet takdiri yaptırıldıktan sonra eksik avansın alacaklı yan tarafından yatırılması ve yeniden açıkça satış talebinde bulunulması gerekirken, bu gereklerin yerine getirilmediği, haczin düşmesinden sonra eksik avansın tamamlanması talebinin yasaya uygun bulunmadığı ve sıra cetveline itiraz davasından sonra yapılan şikayetin sonucu değiştirmeyeceği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İcra ve İflas Kanunu'nun 106 ve 110'ncu maddelerine göre taşınmazın haczini izleyen iki yıl içinde satışının istenmesi ve aynı yasanın 59'ncu maddesi uyarınca gerekli masrafın avans olarak yatırılması gerekir; aksi takdirde haciz düşer.

Somut olayda davacının alacaklı olduğu Aksaray 2. İcra Müdürlüğü'nün 2004/1059 sayılı takip dosyasından bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine haciz konulmuş, yasal süre henüz dolmadan 21.02.2006 günü kıymet takdiri ve satış talep edilmiş, buna ilişkin masraf avansı da yine yasal süre dolmadan 04.08.2006 ve 09.08.2006 tarihlerinde yatırılmıştır. Bu durumda davacı yanın haczinin düşmediğinin kabulü gerekir; eğer geriye avans kalmamışsa ya da geri kalan avans satış giderlerini karşılamayacak tutarda ise İcra müdürünün bu eksikliği her zaman tamamı atması mümkündür. Açıklanan durum karşısında şikayetin kabulüne karar verilmek gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 29.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 16-02-2010, 19:52   #3
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Sayın Selvi,konuyu araştırırken bu kararla ve benzer kararlarla karşılaştım.Yargıtay'ın sıkça kullandığı gerekçeler ise:-avans yatıran alacaklının satış masraflarının miktarını bilemeyeceği,-masrafların tam hesaplanıp alacaklıdan istenmemesinde alacaklıya bir kusur yüklenemeyeceği,-eksik avansın tamamlanmasının her zaman mümkün olduğu.

Ancak ben Yargıtay'ın ve uygulamanın her olaya bir kanun maddesi gibi uyguladığı bu gerekçelerin bazen hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurduğu fikrindeyim.Özellikle yukarıda altını çizdiğim noktalarda 1-Evet,alacaklının masrafların tam miktarını bilmesi mümkün değildir.Ancak kıymet takdiri,gazete ilanı gibi safhalar düşünüldüğünde,dosyaya örneğin 50 TL yatıran alacaklının bu avansla bu işin yapılamayacağını bilmemesi de mümkün olmasa gerek.Hal böyleyken bu 50 TL'nin o haczi yıllarca koruması doğru mudur? 2)Kararlarda avansın her zaman tamamlattırılabileceği noktasında ise evet bu mümkündür ama dosyada haczi koymak dışında satışa yönelik başkaca hiçbir talebi olmayan alacaklının tam satış isteme süresi bitmek üzereyken satış şartları da oluşmamışken satış talep edip cüzi bir parayı avans olarak yatırması durumunda,alacaklının iradesinde ki samimiyet tartışmaya açık değil midir? 3)Daha da önemlisi bu avansın tamamlattırılması ne zamana kadar mümkün olacaktır?Sonsuza dek mi?Haciz ne kadar süreyle ayakta kalacaktır?Bunun bir süreyle örneğin avans yatırılmadan itibaren -2 yıllık satış isteme süresiyle-sınırlandırılması daha adil olmaz mı?

Bu saate dek yeteri kadar katkı gelmemiş olsa da ,tamamen ihtiyaçlara göre gelişen bu uygulama konusunda meslektaşlarımızın fikirlerini dört gözle ve büyük bir merakla bekliyorum
Old 05-03-2010, 19:48   #4
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Soru halen tam olarak yanıtlanabilmiş değil ve soru sahibi için önemini koruyor
Old 05-03-2010, 21:39   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömeroğlu
Sayın Selvi,konuyu araştırırken bu kararla ve benzer kararlarla karşılaştım.Yargıtay'ın sıkça kullandığı gerekçeler ise:-avans yatıran alacaklının satış masraflarının miktarını bilemeyeceği,-masrafların tam hesaplanıp alacaklıdan istenmemesinde alacaklıya bir kusur yüklenemeyeceği,-eksik avansın tamamlanmasının her zaman mümkün olduğu.

Ancak ben Yargıtay'ın ve uygulamanın her olaya bir kanun maddesi gibi uyguladığı bu gerekçelerin bazen hakkaniyete aykırı sonuçlar doğurduğu fikrindeyim.Özellikle yukarıda altını çizdiğim noktalarda 1-Evet,alacaklının masrafların tam miktarını bilmesi mümkün değildir.Ancak kıymet takdiri,gazete ilanı gibi safhalar düşünüldüğünde,dosyaya örneğin 50 TL yatıran alacaklının bu avansla bu işin yapılamayacağını bilmemesi de mümkün olmasa gerek.Hal böyleyken bu 50 TL'nin o haczi yıllarca koruması doğru mudur? 2)Kararlarda avansın her zaman tamamlattırılabileceği noktasında ise evet bu mümkündür ama dosyada haczi koymak dışında satışa yönelik başkaca hiçbir talebi olmayan alacaklının tam satış isteme süresi bitmek üzereyken satış şartları da oluşmamışken satış talep edip cüzi bir parayı avans olarak yatırması durumunda,alacaklının iradesinde ki samimiyet tartışmaya açık değil midir? 3)Daha da önemlisi bu avansın tamamlattırılması ne zamana kadar mümkün olacaktır?Sonsuza dek mi?Haciz ne kadar süreyle ayakta kalacaktır?Bunun bir süreyle örneğin avans yatırılmadan itibaren -2 yıllık satış isteme süresiyle-sınırlandırılması daha adil olmaz mı?

Bu saate dek yeteri kadar katkı gelmemiş olsa da ,tamamen ihtiyaçlara göre gelişen bu uygulama konusunda meslektaşlarımızın fikirlerini dört gözle ve büyük bir merakla bekliyorum

Satışın süresinde istenmemesi halinde "haciz" düşmektedir. Satış süresinde istenmiş ama masraf eksik yatırılmışsa doğal olarak "zamanaşımı süresi bitimine ve nihayet zamanaşımı def'ine kadar" haciz devam edecektir. İcra memuru ve/veya borçlu eksikliğin tamamlanmasını istemelidir. İcra memurunu bir tarafa bırakalım borçlu masraf eksikliğinin tamamlanmasını istemeyecek kadar dosyası ve borcu ile ilgisiz birisi ise, eksik masraf avansı nedeniyle neden alacaklı cezalandırılsın? Unutmayalım ki borçlu her kusurundan dolayı sorumudur.(Bk.98)
Old 05-03-2010, 22:44   #6
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Evet varsayalım ki borçlu her kusurundan sorumludur,ama ne zamana dek sonsuza kadar mı?O korumanın(ki yerindeliği bence tartışmaya açıktır)bir süreyle sınırlanması gerekmez mi??
Hem yukarıda 3 numaralı mesajda belirttiğim nedenlerle alacaklı da ortak kusurlu değil midir?Ortada bir tazminat yok ki indirim yapalım Burda menfaatler dengesine en uygun çözümü bulmamız gerekecek
Hem hakdüşürücü nitelikteki bir sürenin bitimine 10 gün kala gelip şartlar da yokken satış istiyorum diyeceksiniz üzerine bir de o iş için yapılması lazım gelen masrafın (örneğin)1/30'unu yatıracaksınız(kusur oranına bu oranın bir etkisi olur mu o da bilinmez )ve yıllarca başka hiçbir şey yapmayacaksınız ve yine de hem borçluya hem de o borçluya yönelen üçüncü kişilere karşı korunacaksınız!Ben ikna olamıyorum bu çözüme!
Old 05-03-2010, 22:56   #7
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömeroğlu
Evet varsayalım ki borçlu her kusurundan sorumludur,ama ne zamana dek sonsuza kadar mı?O korumanın(ki yerindeliği bence tartışmaya açıktır)bir süreyle sınırlanması gerekmez mi??
Hem yukarıda 3 numaralı mesajda belirttiğim nedenlerle alacaklı da ortak kusurlu değil midir?Ortada bir tazminat yok ki indirim yapalım Burda menfaatler dengesine en uygun çözümü bulmamız gerekecek
Hem hakdüşürücü nitelikteki bir sürenin bitimine 10 gün kala gelip şartlar da yokken satış istiyorum diyeceksiniz üzerine bir de o iş yapılması lazım gelen masrafın (örneğin)1/30'unu yatıracaksınız(kusur oranına bu oranın bir etkisi olur mu o da bilinmez )ve yıllarca başka hiçbir şey yapmayacaksınız ve yine de hem borçluya hem de o borçluya yönelen üçüncü kişilere karşı korunacaksınız!Ben ikna olamıyorum bu çözüme!

Borcunu ödemeyen borçluyu korumak yerine alacaklıyı korumak hukukun bence önceliği olmalıdır. "Şartlar da yokken satış istenmesi..." cümlenizi anlayamadım. Satış istemek için, haciz uygulanması ve satış talep edilmesi, bu arada masraf avansı ödenmesi kafidir. Olayda da sanıyorum bunlar yapılmıştır. Kaldı ki HUMK'a göre davacı veya alacaklı, masraflar için her işlem bakımından ayrı ayrı masraf vermek yerine işin başında bir miktar avans yatırıp, ihtiyaç hasıl oldukça kullanılmasını ve eksilirse tamamlatılması yönünde istekte bulunulmasını dilemek hakkına da sahiptir. Bu bağlamda da eksik masraf avansı sorun olamayacaktır. Masraf avansının eksik bırakılması halinde borçlunun masraf avansının alacaklı tarafından tamamlattırılmasını İcra müdürlüğünden talep etmesine engel bir hukuki kural da yoktur. Bu itibarla sürümcemede kalma temelinde borçlunun mağduriyeti söz konusu olmayacaktır. (Düşüncesindeyim)
Old 05-03-2010, 23:30   #8
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Şartları yok derken:Kaydi haciz dışında dosyada başkaca hiçbir işlem yok.Çap örneği,imar drumu celbi,kıymet takdiri vs....
Olaya alacaklı-borçlu penceresi dışında bir de üçüncü kişiler( izleyen haciz alacaklıları) açısından da bakmak gerektiği kanaatindeyim ve bence en önemlisi bu haczin ne zamana dek korunacağı cevapsız kalıyor halen.Örneğin 2018 yılında 2005 yılında yatırılan 30 TL avansla o haciz düşmemiştir mi denilecek??Bu soru yine cevapsız kaldı Eğer kabul edilirse bu çözümün İİK 106 ve 110.maddesindeki süreleri işlevsiz bırakacağını düşünüyorum
Old 05-03-2010, 23:34   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ömeroğlu
Şartları yok derken:Kaydi haciz dışında dosyada başkaca hiçbir işlem yok.Çap örneği,imar drumu celbi,kıymet takdiri vs....
Olaya alacaklı-borçlu penceresi dışında bir de üçüncü kişiler( izleyen haciz alacaklıları) açısından da bakmak gerektiği kanaatindeyim ve bence en önemlisi bu haczin ne zamana dek korunacağı cevapsız kalıyor halen.Örneğin 2018 yılında 2005 yılında yatırılan 30 TL avansla o haciz düşmemiştir mi denilecek??Bu soru yine cevapsız kaldı Eğer kabul edilirse bu çözümün İİK 106 ve 110.maddesindeki süreleri işlevsiz bırakacağını düşünüyorum

Zamanaşımı süresi işleyecek ama.
Old 05-03-2010, 23:55   #10
Av.Ömeroğlu

 
Varsayılan

Alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi ayrı bir konu.Alacaklı kayden hacizli taşınmaza dönelik hiçbir işlem yapmayıp sırf zamanaşımını kesmek adına takibi devama yönelik taleplerde bulunsaydı bu konu yine tartışılırdı diye düşünüyorum Benim cevabım değişmezdi yine
Old 06-03-2010, 04:30   #11
Av.Rıdvan Ergün

 
Varsayılan

Satış talebiyle birlikte, satışın yapılmasına yetmesi makulölçüde yeterli bir avansın yatırılması satış isteme süresini keser ve haczi korur.
Ancak, bu talepten sonra yeni bir takip muamelesi yapılmaması durumunda zamanaşımı süreleri işlemeye devam edecektir. Talebe ve makul oranda bir masraf yatırılmasına rağmen satış yapılmamış olduğu halde, alacaklı yeni bir takip işlemi yapmadığı müddetçe haciz düşmez ama zamanaşımı işler.
Old 06-03-2010, 19:51   #12
AV ŞEYDA

 
Varsayılan

Sayın Ömeroğlu benim kanaatim haczin düştüğü yönünde satış işleminin yapılabilmesi için öncelikle kıymet takdiri yapılması zorunluluğu var buna itiraz süreleri ve dava hakları var. Gayrimenkul haczi söz konusu olduğunda "satış işlemlerini yapabilmek için kıymet takdiri yapılmasına" diye talep eçılıyor. dolaysıı ile İİK59 kapsamında yeterli ve gerekli masrafı yatırmaksızın haczin korunması mümkün değildir.2 yıllık sürenin dolması ile haczin kaldırılmış olması gerekiyor. Masrafın eksiklği konusuna gelince İcra daireleri kıymet takdiri ve diğer masraflar için zaten belli miktarlar bildiryorlar ve bu miktarlar yatırılmadığı sürece işlem yapmıyorlar. bu durumda alacaklının yeterli ve gerekli masrafı yatrıdığından bahis mümkün değildir.
Old 14-09-2010, 14:53   #13
ehvarreen

 
Varsayılan benzer bir soru

Öncelikle herkese şimdiden teşekkürler,

Ben alacaklı vekili durumundayım.Bir hukuk bürosunda çalışıyorum benden önceki meslektaşım 2006 yılındaki haciz üzerine 2 yıl içerisinde süresinde satış talep etmiş aynı gün satış avansının ve kıymet takdiri için avansın yatırılmasını talep etmiş ve hem kıymet takdiri hem de satış avansı için 750,00-TL 2008 yılında yatırmış.Ancak 2008 yılındaki satış talebinde alacaklı vekilinin imzası var iken icra dairesi bu konuda bir karar verip imza atmamış ama satış ve kıymet takdiri için yatırılan avansı almış işin aslı ardarda sayfalarda olan talepleri gözden kaçırmış ve satış ve kıymet takdiri için avansın alınması talebi imzalanırken icra dairesince satış talebine ilişkin talep hususunda herhangi bir karar verilmemiş.Ben henüz 1 ay önce başladım ve henüz satış işlemlerinin yapılmamış olduğunu gördüm yeniden satış talep ettim ancak bu defa talebim haczin düşmüş olması sebebiyle reddedildi.Gerekçe ise her ne kadar satış ve kıymet takdiri için avans yatırılmış olsa da süresinde talep edilen satış hususunda icra müdürlüğünce bir karar verilmemiş olmasından dolayı satış talebi geçersiz olduğundan haciz düşmüştür haczin yenilenmesi gerekir.Ancak bizim haczimiz ilk sıradayken yenileme talep edersek 20. sıraya düşecek bu durumda memur muamelesini şikayet etsem sonuç ne olur elinde bu konuyla ilgili örnek yargıtay kararı olan var mı?Ben satış avansının ve kıymet takdiri için avansın yatırılmış olmasını zımnen satış talebinin olarak yorumluyorum.Kaldı ki yargıtay kararlarında satış istenmiş ve avans yatırılmış olması kafi bu durumda biz satış istemişiz sırf icra dairesince sehven gözden kaçırılarak imza atılmamasından dolayı bizim haczimiz düşer mi?
Old 14-09-2010, 15:17   #14
avukatselvi

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
İİK M106 ve 110 uyarınca sizin satış talep etmeniz ve 59 uyarınca masrafı yatırmanız halinde haciz düşmez.
İcra Dairesinin talebinizi karara bağlamaması haczin düşmesine neden olmaz.
İİK 123 Uyarınca da taşınmazın satış talebinden itibaren icra dairesi tarafından satılacağı açık hükümdür.
İcra Dairesinin işlemi hiç yapmamasından veya yanlış yapmasından dolayı oluşabilecek sorumluluk daireye aittir.
Kaldı ki zaten dosyada süresinde yaptığınız bir satış talebi bulunduğuna göre, önceki talep gözardı edilerek hakkında karar verilmemiş talebi yinelemekten ibaret 2. başvurunuz satış isteme süresi bakımından zaten önem arzetmemektedir.
Şikayet yoluna gitmeniz halinde Mahkemeden bu yönde karar alabileceğiniz kanaatindeyim.
Old 14-09-2010, 16:44   #15
ehvarreen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatselvi
Sayın Meslektaşım,
İİK M106 ve 110 uyarınca sizin satış talep etmeniz ve 59 uyarınca masrafı yatırmanız halinde haciz düşmez.
İcra Dairesinin talebinizi karara bağlamaması haczin düşmesine neden olmaz.
İİK 123 Uyarınca da taşınmazın satış talebinden itibaren icra dairesi tarafından satılacağı açık hükümdür.
İcra Dairesinin işlemi hiç yapmamasından veya yanlış yapmasından dolayı oluşabilecek sorumluluk daireye aittir.
Kaldı ki zaten dosyada süresinde yaptığınız bir satış talebi bulunduğuna göre, önceki talep gözardı edilerek hakkında karar verilmemiş talebi yinelemekten ibaret 2. başvurunuz satış isteme süresi bakımından zaten önem arzetmemektedir.
Şikayet yoluna gitmeniz halinde Mahkemeden bu yönde karar alabileceğiniz kanaatindeyim.


öncelikle yanıtınız için teşekkür ederim burda sorun şu nedense aynı gün iki ayrı talep açılmış ilk talep ile satış talep edilmiş ancak bu konuda icra dairesi herhangi bir karar vermemiş ikinci talep ise satış avansının ve kıymet takdiri için avansın alınması talebi bu talepte imza var ve avans yatırılmış avans neticesinde ilgili icra dairesine kıymet takdiri için talimat gönderilip bir kısım taşınmazların kıymet takdiri de yapılmış bu aşamadan sonra yeniden satış talep ettik ve icra müdürü ilk satış talebinin imzasız olmasından dolayı haczimizin düştüğü gerekçesiyle talebimizi reddetti tarafımızca satış talep edilmiş ancak satış talebine karar verilmeden satış ve kıymet takdiri için avans yatırılmışneticesinde işlemler yapılmış süresinde satış talebine karar verilmediğinden haczimizin düşmesine karar verildi.satış avansının yatırılmış olması satış talebinin kabulü anlamına gelir mi sanırım burda sormamız gereken soru bu..
Old 15-09-2010, 11:04   #16
avukatselvi

 
Varsayılan

"İİK m8.İcra ve iflâs daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vâki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanır." hükmü uyarınca imza eksikliğini talebin hiç yapılmadığı veya usulüne uygun yapılmadığı şeklinde yorumlamış anladığım kadarıyla.

Açıkca satış talep edilmemişse avansın yatırılmış olması haczin düşm esine engel değil tabi m106 ve 110 uyarınca.

Ancak siz satış talep etmiş ancak talep altına imza atmamışsınız. İcra dosyasının tutulması ve tutanakların düzenlenmesi görev ve yetkisi icra müdürlüğüne aittir.
Hernekadar icra dosyalarında müdürlüğün yapması gereken işlemlerin çoğu ödeme emrinin düzenlenmesi,.. vs alacaklı veya vekilince uygulamada yapılıyor olsa da bu yasal zorunluluktan değil, icra müdürlüklerindeki iş yoğunlu personel azlığı vb nedenlerle, dosyaların sürüncemede kalmaması bakımından alacaklı ve vekilince icra müdürlüğüne bir yardımdan ibarettir.

Talep yazılı olabileceği gibi sözlü de yapılabilir. Sözlü talebi tutanağa geçirmek yasada aranan imzanın alınması, talep hakkında karar verilmesi, talep gereğinin yerine getirilmesi icra müdürlüklerinin görev ve sorumluluğundadır.

2 ayrı talep şeklinde tutanağa geçirilşmiş de olsa yasanın aradığı anlamda satış talebini süresinde yapmışsınız kanaatimce. Kaldı ki iki talep arasında dosya tutanağında başka bir işlem kaydı da yoksa 2. talep altındaki imzanız üstteki talebi de kapsadığı iddia edilebilir.

Bence buradaki sorun sizin imzanızın bulunmaması değil, icra müdürlüğünün talebiniz hakkında karar vermemiş olması.İcra müdürlüğünce imzalanmayan tutanağın resmiyet kazanamayacağı açıktır.
Ancak, satış talebi devamında satış avansını da yatırdığınız ve icra müdürlüğünün bu yolda talebin kabulüne dair kararı ve imzası da bulunduğuna göre, satış talebi hakkında ayrıca ve açıkca hiçbir karar vermemiş olmasından doğan sorumluluk müdürlüğe aittir. Yasaya göre alacaklı, talepte bulunma ve masrafı yatırma yükümlülüğü altındadır.
Old 15-09-2010, 17:55   #17
ehvarreen

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatselvi
"İİK m8.İcra ve iflâs daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vâki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra müdürü veya yardımcısı veya kâtibi tarafından imzalanır." hükmü uyarınca imza eksikliğini talebin hiç yapılmadığı veya usulüne uygun yapılmadığı şeklinde yorumlamış anladığım kadarıyla.

Açıkca satış talep edilmemişse avansın yatırılmış olması haczin düşm esine engel değil tabi m106 ve 110 uyarınca.

Ancak siz satış talep etmiş ancak talep altına imza atmamışsınız. İcra dosyasının tutulması ve tutanakların düzenlenmesi görev ve yetkisi icra müdürlüğüne aittir.
Hernekadar icra dosyalarında müdürlüğün yapması gereken işlemlerin çoğu ödeme emrinin düzenlenmesi,.. vs alacaklı veya vekilince uygulamada yapılıyor olsa da bu yasal zorunluluktan değil, icra müdürlüklerindeki iş yoğunlu personel azlığı vb nedenlerle, dosyaların sürüncemede kalmaması bakımından alacaklı ve vekilince icra müdürlüğüne bir yardımdan ibarettir.

Talep yazılı olabileceği gibi sözlü de yapılabilir. Sözlü talebi tutanağa geçirmek yasada aranan imzanın alınması, talep hakkında karar verilmesi, talep gereğinin yerine getirilmesi icra müdürlüklerinin görev ve sorumluluğundadır.

2 ayrı talep şeklinde tutanağa geçirilşmiş de olsa yasanın aradığı anlamda satış talebini süresinde yapmışsınız kanaatimce. Kaldı ki iki talep arasında dosya tutanağında başka bir işlem kaydı da yoksa 2. talep altındaki imzanız üstteki talebi de kapsadığı iddia edilebilir.

Bence buradaki sorun sizin imzanızın bulunmaması değil, icra müdürlüğünün talebiniz hakkında karar vermemiş olması.İcra müdürlüğünce imzalanmayan tutanağın resmiyet kazanamayacağı açıktır.
Ancak, satış talebi devamında satış avansını da yatırdığınız ve icra müdürlüğünün bu yolda talebin kabulüne dair kararı ve imzası da bulunduğuna göre, satış talebi hakkında ayrıca ve açıkca hiçbir karar vermemiş olmasından doğan sorumluluk müdürlüğe aittir. Yasaya göre alacaklı, talepte bulunma ve masrafı yatırma yükümlülüğü altındadır.



talepte bizim imzamız var yalnızca icra dairesi karar vermemiş ancak satış avansını ve kıymet takdiri için avansı alıp satış işlemlerine başlamış kıymet takdiri yapıldıktan sonra yeniden satış talep ettiğimizde ise hacziniz düşmüş cevabı aldık bu nedenle reddoldu icra mahkemesinde dava açtım ama elinde emsal karar veya yargıtay kararı olan meslektaşlarım var ise yardımlarını rica ediyorum
Old 10-03-2014, 12:46   #18
Avrasya

 
Varsayılan

Arkadaşlar,

Biliyorsunuz son değişikliklerle birlikte araç yakalama avansı için bile 1.500 TL civarı ücret isteniyor. Bu değişiklikleri de göz önünde bulundurarak;

Gayrimenkul satış avansı olarak yatırılmış fahiş derecede cüzi avanslar sebebiyle şimdiye kadar düşmemiş gayrimenkul hacizlerinin düşürülmesini talep edebilir miyiz/sağlayabilir miyiz? Bu konuda somut örneği olan var mı acaba?
Old 11-03-2014, 12:36   #19
üye7160

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Avrasya
Arkadaşlar,

Biliyorsunuz son değişikliklerle birlikte araç yakalama avansı için bile 1.500 TL civarı ücret isteniyor. Bu değişiklikleri de göz önünde bulundurarak;

Gayrimenkul satış avansı olarak yatırılmış fahiş derecede cüzi avanslar sebebiyle şimdiye kadar düşmemiş gayrimenkul hacizlerinin düşürülmesini talep edebilir miyiz/sağlayabilir miyiz? Bu konuda somut örneği olan var mı acaba?


Gayrimenkul satış avansının miktarının haczin düşüp düşmemesine etkisi olacağını sanmıyorum.Zira satış avansının bir tarifesi yok.Satışta masraf avansı olarak alınan nelerdir ki?

- Taraflara yapılacak tebligat giderleri,
- İlana karar verilmiş ise ilan bedeli ( ki biz uygulamada ilanı her zaman kendimiz yaptırıyoruz makbuzu dosyaya sunuyoruz.)
Ayrıca ilanın masrafı da belirsiz.Zira satış metnine ve ilan edilecek gazeteye göre değşmekte.

Bunlar dışında satışta masraf yapılabilecek bir alan yok iken ve olası masrafında tarifesi yok ve gicedek masraf da belli değil iken sadece cüzi bir satış bedeli yatırıldığından dolayı haczin düşürülmesi talebinin kabulü pek mantıklı gelmiyor bana...
Old 04-04-2014, 08:27   #20
av.halilari

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
23.Hukuk Dairesi
Esas: 2013 / 4997
Karar: 2013 / 6418
Karar Tarihi: 22.10.2013

ÖZET: Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir. Somut olayda; mahkemece, gerekçe kısmında yeni sıra cetvelinde alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptayarak icra müdürüne yol göstermesi, hüküm fıkrasında da sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinmesi gerekirken gerekçede yer alan sözlerin hüküm fıkrasında tekrarı, özel olarak İİK’na, genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'na aykırı olmuştur.
________________________________________

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunan vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Şikayetçi vekili, sıra cetvelinin birinci sırasında yer alan şikayet olunanın haczinin kanuna uygun satış talebinde bulunulmadığı için düştüğünü, zira şikayet olunan tarafından satışa konu araç üzerine kayden haciz konulduğunu, daha sonra fiilen haciz konulmadığı gibi haczin de borçluya 103 davet kağıdı gönderilerek bildirilmediğini, satış avansının eksik yatırıldığını, ayrıca 03.12.2009 tarihli satış talebinden sonra satışla ilgili dosyada herhangi bir işlem yapılmadığını, bu sebeple satış talebinin usulsüz olduğunu ileri sürerek, 20.12.2012 tarihli sıra cetvelinin iptalini talep ve şikayet etmiştir.

Şikayet olunan vekili, sıra cetveline konu araç üzerine kayden haciz konulmasının yeterli olduğunu ayrıca fiilen hacze gerek bulunmadığını, müvekkilinin haciz tarihinden sonra bir yıl içinde satış talebinde bulunarak satış avansını da yatırdığını, satış tarihi itibari ile haczin devam ettiğini savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şikayet olunan tarafından araç üzerine 19.03.2009 tarihinde konan ihtiyati haczin süresi içinde kesinleştiği ve 03.12.2009 tarihinde satış avansı yatırılarak satış istenmiş ise de, daha sonra hiç bir satış talebinin olmadığı, buna göre bir yıllık satış isteme süresini sonu olan 03.12.2010 tarihinde haczin düştüğü ve yenilenmediği, yıllar önce yatırılan satış avansının satış talebi yenilenmeden sonsuza kadar haczi durdurmayacağı gerekçesiyle, şikayetin kabulü ile şikayet olunanın haczi düştüğünden sıra cetvelinden çıkarılmasına karar verilmiştir.

Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir.

1- Şikayet, sıra cetvelinde sıraya ilişkindir.

Şikayet olunanın alacaklı olduğu İstanbul 8. İcra Müdürlüğü'nün 2009/10362 E. sayılı dosyasında, 16.03.2009 tarihinde alınan ihtiyati haciz kararına dayalı olarak 19.03.2009 tarihinde kambiyo senetlerine mahsus takip yoluyla icra takibi yapıldığı ve bedeli paylaşıma konu araç üzerine aynı gün ihtiyati haciz konulduğu, ödeme emrinin borçluya 24.03.2009 tarihinde tebliğ edildiği ve itiraz edilmemesi üzerine takibin ve ihtiyati haczin 04.04.2009 tarihinde kesinleştiği, alacaklı tarafından 03.12.2009 tarihinde satış avansı yatırılarak satış talep edildiği anlaşılmıştır.

İİK'da, süresinde satış istendikten sonra haczi ve satışı düşüren sebepler öngörülmemiş, sadece aynı kanunun 129/son maddesinde, ikinci ihalede alıcı çıkmazsa <satış talebinin> düşeceği düzenlenmiştir. İİK'nın 106 ve 110. madde hükümleri alacaklının takibi sürüncemede bırakmaması amacıyla getirilmiş olup, bu amaca uygun olarak şikayet olunan tarafından İİK'nın 106. maddesindeki 1 yıllık süre içerisinde İİK'nın 59. maddesine uygun olarak satış talep edilerek avansı yatırılmış olmakla, bir daha satış istemesine gerek kalmaksızın, haczi ve satışının ayakta olduğunun kabulü gerekir. Satışın da aynı iki yıl içinde yapılmasının zorunlu olduğu, aksi halde haczin düşeceği yönünde yasada bir hüküm bulunmamaktadır. Alacaklıya yüklenen görev, süresinde satış isteyerek avansı yatırmaktır. İİK'nın 123. maddesinde satış görevi, icra dairesine yüklenmiş olup, satış ne zaman yapılırsa yapılsın, haciz ve satış talebi ayaktadır. Dairemizin son uygulaması 27.09.2013 tarih ve 4460 E. 5835 K sayılı ilamında olduğu üzere bu yöndedir. İİK'nın kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılamayacağını öngören 128/a-3 fıkrası, varılan bu sonucu bertaraf eden bir düzenleme değildir. Bu durumda şikayet olunanın haczi, ilk haciz olup, mahkemece, şikayet olunanın haczinin ve satışının ayakta olduğunun kabulü ile şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yasada öngörülmeyen haczin yenilenmesi gerektiği yolundaki yanılgılı gerekçeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

2- Kabule göre de; sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, gerekçede yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirlemesi, diğer bir anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarını göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için İcra Müdürüne talimat vermesi (İİK'nın 17/1 md.) gerektiğinden, hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinmelidir.

Mahkemece, gerekçe kısmında yeni sıra cetvelinde alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptayarak icra müdürüne yol göstermesi, hüküm fıkrasında da sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinmesi gerekirken gerekçede yer alan sözlerin hüküm fıkrasında tekrarı, özel olarak İİK'nın 17/1, genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olmuştur.

Sonuç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayet olunan yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.10.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 08-04-2015, 10:29   #21
Avrasya

 
Varsayılan

Merhaba arkadaşlar

Satış isteyip avansını yatırdıktan sonra bonodaki 3 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği takdirde borçlunun talebi üzerine icranın geri bırakılmasına karar verilebilir mi?
Old 28-04-2015, 18:37   #22
antalya

 
Varsayılan

ÖZET: Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı Ziraat Bankasının satış ve bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine koydurduğu haczin varlığını devam ettirip ettirmediği konusundadır. Kanunumuzda haczin düşmesini önleyen satış isteme ve yeri aldıktan sonra, yenileme yetkisi müddetle sınırlandırılırken satış isteme süresine yeniden başlatan bir neden gösterilmemiştir. Bu durumda haciz tarihinden itibaren taşınmazlarda iki yıl içinde satışının istenmemesi halinde haczin düşeceği hükme bağlanırken bir kez satış istenmekle haczin sonsuza kadar geçerli kalacağının kabulü kanun koyucunun süreye ilişkin düzenleme yapmasındaki amacına aykırı olacaktır.

(2004 S. K. m. 100, 106, 107, 110)

Dava: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, mahcuzların satıştan sonra sıra cetvelinin davalının alacaklı bulunduğu İstanbul 6.İcra Müdürlüğü'nün 1985/9493 sayılı dosyadan düzenlendiğini, müvekkilinin haczinin sıra cetveli düzenlenen dosyadaki haciz tarihinden önce olduğunu, buna rağmen satış bedelinin davalı bankaya ayrılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı İş Bankası vekili cevabında, davacının haczinin 29.7.1993 tarihinde konulduğunu, bu tarihin müvekkilinin haczinden sonra olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mercii Hakimliğince iddia, savunma ve toplanan delillere göre sıra cetveli düzenlenirken eksik araştırma yapıldığı, vergi dairesinin alacağı ile ilgili cevap alınmadığı, davacının haczi düşmediğinden ve davalı bankanın haczinden önce olduğundan sıra cetvelinin davacıya ait Şişli 3. İcra Müdürlüğünün 1985/3808 sayılı dosyasından düzenlenmesi gerektiğinden söz edilerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş, karar davalı İş Bankası vekilince temyiz edilmiştir.

Satış ve paylaşıma konu taşınmaz davacı Ziraat Bankası tarafından 24.11.1986 tarihinde haczedilerek 21.7.1988 tarihinde satışı talep edilmiş, borçluya gayrimenkul satış ilanı tebliğ edilemediğinden 27.1.1988 tarihindeki satışın düşürülmesine karar verilmiştir. Davacı banka 13.6.1990 tarihinde kıymet takdir talebinde bulunmuş, taşınmaz daha sonra 14.5.1992 tarihinde davalı İş Bankasının talebi üzerine satılmıştır. Düzenlenen sıra cetvelinde İş Bankasının ipotekli alacağından arta kalan 87.020.500.-TL. aynın, bankanın 1985/9493 Esas sayılı dosyasına ayrılmıştır. Davacı banka haczinin İş Bankasının haczinden önce olduğunu, bu nedenle öncelikle kendisine ödeme yapılması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetveline itiraz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı Ziraat Bankasının satış ve bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine koydurduğu 24.11.1986 tarihli haczin varlığını devam ettirip ettirmediği konusundadır. Kanunumuzda haczin düşmesini önleyen satış isteme ve yeri aldıktan sonra, yenileme yetkisi müddetle sınırlandırılırken (İİK. madde 106, 110) satış isteme süresine yeniden başlatan bir neden gösterilmemiştir. Bu durumda haciz tarihinden itibaren taşınmazlarda iki yıl içinde satışının istenmemesi halinde haczin düşeceği hükme bağlanırken bir kez satış istenmekle haczin sonsuza kadar geçerli kalacağının kabulü kanun koyucunun süreye ilişkin düzenleme yapmasındaki amacına aykırı olacaktır. Zira, bir kez satış istenmekle haczin düşmeyeceğinin kabulü borçlunun tazyik ve tehdit altında tutulmasına neden olabileceği gibi İİK. nun 106 ve 110. maddelerinde belirtilen kesin sürelerin belirsiz bir zaman uzaması sonucunu da doğuracaktır. Satış ve paylaşıma konu taşınmazın satılamadığı 27.1.1989 tarihinden itibaren davacı alacaklının iki yıl içinde tekrar satış istemesi gerekirdi. Davacı her ne kadar kıymet takdir talebinde bulunmuş ve kıymet takdir raporu düzenlenmişse de kıymet takdir talebinde bulunulması ve kıymet takdir raporu alınması satıştan önceki satışa hazırlık niteliğinde birer işlem olduğundan bu talep ve işlemler satış talebi olarak kabul edilemeyeceği gibi, haczin yenilenmesi olarak da kabul edilemez. Bu durumda süresinde satış istemeyen davacı alacaklının haczinin düştüğünden, sıra cetvelinin, haczin geçerliliğini koruyan icra dosyasından düzenlenmesi gerekir. Davalı İş Bankasının satış talebi üzerine taşınmaz paraya çevrilmiştir. İİK. nun 107. maddesinde her alacaklının mensup olduğu derece namına satış talebinde bulunabileceği öngörülmüştür. Maddenin uygulanması için aynı derecede yer alan alacaklılardan birinin satış talebinde bulunması gerekir. Alacaklıların aynı derecede yer alıp almadığı İİK. nun <hacze iştirak derecelerinin teşkili> başlığını taşıyan 100. maddesine göre belirlenir. Somut olayda davacı ve davalı alacaklıların takiplerinin dayanağı belgeler ve haciz tarihlerine göre aynı derece içinde bulunmadıklarından İİK. nun 107. maddesinin uygulama yeri yoktur.

Mercii hakimliğince bu yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 21-04-2016, 16:50   #23
erkol68

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
19.Hukuk Dairesi
Esas: 1995/7089
Karar: 1995/11415
Karar Tarihi: 19.12.1995
Alıntı:
Yazan antalya
ÖZET: Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı Ziraat Bankasının satış ve bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine koydurduğu haczin varlığını devam ettirip ettirmediği konusundadır. Kanunumuzda haczin düşmesini önleyen satış isteme ve yeri aldıktan sonra, yenileme yetkisi müddetle sınırlandırılırken satış isteme süresine yeniden başlatan bir neden gösterilmemiştir. Bu durumda haciz tarihinden itibaren taşınmazlarda iki yıl içinde satışının istenmemesi halinde haczin düşeceği hükme bağlanırken bir kez satış istenmekle haczin sonsuza kadar geçerli kalacağının kabulü kanun koyucunun süreye ilişkin düzenleme yapmasındaki amacına aykırı olacaktır.

(2004 S. K. m. 100, 106, 107, 110)

Dava: Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı banka vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, mahcuzların satıştan sonra sıra cetvelinin davalının alacaklı bulunduğu İstanbul 6.İcra Müdürlüğü'nün 1985/9493 sayılı dosyadan düzenlendiğini, müvekkilinin haczinin sıra cetveli düzenlenen dosyadaki haciz tarihinden önce olduğunu, buna rağmen satış bedelinin davalı bankaya ayrılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı İş Bankası vekili cevabında, davacının haczinin 29.7.1993 tarihinde konulduğunu, bu tarihin müvekkilinin haczinden sonra olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.

Mercii Hakimliğince iddia, savunma ve toplanan delillere göre sıra cetveli düzenlenirken eksik araştırma yapıldığı, vergi dairesinin alacağı ile ilgili cevap alınmadığı, davacının haczi düşmediğinden ve davalı bankanın haczinden önce olduğundan sıra cetvelinin davacıya ait Şişli 3. İcra Müdürlüğünün 1985/3808 sayılı dosyasından düzenlenmesi gerektiğinden söz edilerek sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş, karar davalı İş Bankası vekilince temyiz edilmiştir.

Satış ve paylaşıma konu taşınmaz davacı Ziraat Bankası tarafından 24.11.1986 tarihinde haczedilerek 21.7.1988 tarihinde satışı talep edilmiş, borçluya gayrimenkul satış ilanı tebliğ edilemediğinden 27.1.1988 tarihindeki satışın düşürülmesine karar verilmiştir. Davacı banka 13.6.1990 tarihinde kıymet takdir talebinde bulunmuş, taşınmaz daha sonra 14.5.1992 tarihinde davalı İş Bankasının talebi üzerine satılmıştır. Düzenlenen sıra cetvelinde İş Bankasının ipotekli alacağından arta kalan 87.020.500.-TL. aynın, bankanın 1985/9493 Esas sayılı dosyasına ayrılmıştır. Davacı banka haczinin İş Bankasının haczinden önce olduğunu, bu nedenle öncelikle kendisine ödeme yapılması gerektiğini ileri sürerek, sıra cetveline itiraz etmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacı Ziraat Bankasının satış ve bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerine koydurduğu 24.11.1986 tarihli haczin varlığını devam ettirip ettirmediği konusundadır. Kanunumuzda haczin düşmesini önleyen satış isteme ve yeri aldıktan sonra, yenileme yetkisi müddetle sınırlandırılırken (İİK. madde 106, 110) satış isteme süresine yeniden başlatan bir neden gösterilmemiştir. Bu durumda haciz tarihinden itibaren taşınmazlarda iki yıl içinde satışının istenmemesi halinde haczin düşeceği hükme bağlanırken bir kez satış istenmekle haczin sonsuza kadar geçerli kalacağının kabulü kanun koyucunun süreye ilişkin düzenleme yapmasındaki amacına aykırı olacaktır. Zira, bir kez satış istenmekle haczin düşmeyeceğinin kabulü borçlunun tazyik ve tehdit altında tutulmasına neden olabileceği gibi İİK. nun 106 ve 110. maddelerinde belirtilen kesin sürelerin belirsiz bir zaman uzaması sonucunu da doğuracaktır. Satış ve paylaşıma konu taşınmazın satılamadığı 27.1.1989 tarihinden itibaren davacı alacaklının iki yıl içinde tekrar satış istemesi gerekirdi. Davacı her ne kadar kıymet takdir talebinde bulunmuş ve kıymet takdir raporu düzenlenmişse de kıymet takdir talebinde bulunulması ve kıymet takdir raporu alınması satıştan önceki satışa hazırlık niteliğinde birer işlem olduğundan bu talep ve işlemler satış talebi olarak kabul edilemeyeceği gibi, haczin yenilenmesi olarak da kabul edilemez. Bu durumda süresinde satış istemeyen davacı alacaklının haczinin düştüğünden, sıra cetvelinin, haczin geçerliliğini koruyan icra dosyasından düzenlenmesi gerekir. Davalı İş Bankasının satış talebi üzerine taşınmaz paraya çevrilmiştir. İİK. nun 107. maddesinde her alacaklının mensup olduğu derece namına satış talebinde bulunabileceği öngörülmüştür. Maddenin uygulanması için aynı derecede yer alan alacaklılardan birinin satış talebinde bulunması gerekir. Alacaklıların aynı derecede yer alıp almadığı İİK. nun <hacze iştirak derecelerinin teşkili> başlığını taşıyan 100. maddesine göre belirlenir. Somut olayda davacı ve davalı alacaklıların takiplerinin dayanağı belgeler ve haciz tarihlerine göre aynı derece içinde bulunmadıklarından İİK. nun 107. maddesinin uygulama yeri yoktur.

Mercii hakimliğince bu yönler gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.12.1995 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ACİL Satış Müdürünün Satıştan Sonra Haczi Kaldırmaması pallanco Meslektaşların Soruları 4 05-06-2009 17:32
vekalet ücreti-masraf avansı avukat152 Meslektaşların Soruları 2 25-05-2009 19:23
taşınmaz haczi ve satış istenme süresi Av.Ufuk Meslektaşların Soruları 1 16-08-2007 13:01
Araç Haczi 1 yıl sonra satış istenemediği için düşer mi? intepe Meslektaşların Soruları 7 08-02-2007 18:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09020305 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.