Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yargıtay kararı arıyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-06-2007, 09:26   #1
gencerx07

 
Varsayılan yargıtay kararı arıyorum

Hukuk Genel Kurulu'nun 31.1.1962 gün ve 4/1 esas, 19 karar sayılı kararına ihtiyacım var.. kişinin tasarruf yetkisi olmadığı gayrimenkul hakkında satış vaadi yapabileceğine ilişkin.
Old 21-06-2007, 13:26   #2
GÜLİZ

 
Varsayılan

Corpus'ta olmadığı bilgisini verebilirim..
İyi çalışmalar...
Old 21-06-2007, 22:02   #3
Av. M. Yasir Bağce

 
Varsayılan

tam olarak o kararı bulamadım ancak bulduğum şu iki kararda bahsettiğiniz karara atıf yapılıyor. belki yardımcı olur diye ekliyorum:

. 9.12.1985

� SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ( Satış Vaad Edenin Vaadini Yerine Getirememesi )

� İZALE-İ ŞUYU DAVASI SONUCU SATILAN SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE KONU PAY ( Alıcının Verdiği Bedeli İstemesi ve Koşulların Varlığı Halinde Tazminat )

� İÇTİHADI BİRLEŞTİRME KARARLARI ( İçtihat Uyuşmazlıklarını Gidermek ve Uygulamada Birliği Sağlamak Amacı )

� SATIŞ VAAD EDENİN EDİMİNİ YERİNE GETİREMEMESİ DURUMU ( Alıcının Verdiği Bedeli İstemesi ve Koşulların Varlığı Halinde Tazminat İstemi )

818/m.108

ÖZET : İçtihadı birleştirmenin konusu, ( Satış vaadi sözleşmesine konu olan payın izalei şuyu davası sonuçu satılarak üçüncü kişinin mülkiyetine geçmesi ve böylece satış vaad edenin edimini yerine getiremez hale gelmesi durumunda, sözleşmenin taraflarından olan alıcının karşı tarafa ödediği satış bedelini mi, yoksa izalei şuyu sonucu satıştan o paya düşen parayı mı isteyebileceği )dir. İçtihadı birleştirme kararları, içtihat uyuşmazlıklarını gidermek ve uygulamada birliği sağlamak amacıyla alınır.13. Hukuk Dairesi'nin 17.10.1983 gün 5503 esas, 7062 karar sayılı kararı ise aynı Dairenin önceki kararları ve Hukuk Genel Kurulu'nun 30.9.1983 günlü kararı ile aynı doğrultudadır.Belirlenen durum itibariyle halen bir içtihat uyuşmazlığı bulunmadığından içtihatların birleştirilmesine gerek yoktur.
DAVA : Avukat Davut Arıkan tarafından Yargıtay Başkanlığı'na verilen 10.12.1984 günlü dilekçede, Hukuk Genel Kurulu'nun birbirine uygun 1.1.1962 ( 31.1.1962 olması gerekir ) gün ve 4/1 esas, 19 karar sayılı, 25.12.1981 gün ve 13-454/857 sayılı, 2.3.1983 gün ve 1980/13-1239 esas, 1983/186 karar sayılı kararları ile 13. Hukuk Dairei'nin 17.10.1983 gün ve 1983/5503 esas, 7062 karar sayılı kararı arasında çelişki bulunduğundan söz edilerek içtihat uyuşmazlığının giderilmesi istenmiş, 1. Başkanlıkça düşünceler alındıktan sonra Yargıtay 1. Başkanlık Kurulu'nca, gerek Hukuk Genel Kurulu'nun kendi kararları arasında, gerekse Hukuk Genel Kurulu ile 13. Hukuk Dairesi kararları arasında içtihat aykırılığının varlığı kabul edilerek konunun Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nca çözümlenmesine 18.4.1985 gün ve 40 sayı ile karar verilmiş olmakla hazırlanan gündeme ekli başvuru dilekçesinde ve 1. Başkanlık Kurulu kararında sözü edilen Hukuk Genel Kurulu kararları ile Özel Daire kararları ve 1. Başkanvekili ile 13. Hukuk Dairesi Başkanının düşünceleri anlaşıldıktan sonra ön sorun olarak içtihadı birleştirmeye gerek olup olmadığı üzerinde durmak gerekmiştir.
KARAR : İçtihadı birleştirmenin konusu, ( Satış vaadi sözleşmesine konu olan payın izalei şuyu davası sonuçu satılarak üçüncü kişinin mülkiyetine geçmesi ve böylece satış vaad edenin edimini yerine getiremez hale gelmesi durumunda, sözleşmenin taraflarından olan alıcının karşı tarafa ödediği satış bedelini mi, yoksa izalei şuyu sonucu satıştan o paya düşen parayı mı isteyebileceği )dir.
Hukuk Genel Kurulu'nun 31.1.1962 gün ve 4/1 esas, 19 karar sayılı kararına konu olayda alıcı sözleşmeyi fesih yoluna gitmiş olduğundan, izalei şuyu sonucu satışdan elde edilen paranın istenemeyeceği, alıcının sözleşme gereği öedediği parayı BK.nun 108. maddesi uyarınca geri alabileceği neticesine varılmıştır.
Hukuk Genel Kurulu'nun 1.6.1966 gün ve 3/436 esas, 164 karar sayılı kararına konu olayda alıcı, satıcının edimini yerine getirmediğini ileri sürerek, akdi feshettiğini bildirmiş ve ödediği satış bedeli ile tazminat istemiştir ki, konumuzla ilgili değildir.
Hukuk Genel Kurulu'nun 25.12.1981 gün ve 1979/13-454 esas, 1981/857 karar sayılı kararında yukarda değinilen 31.1.1962 ve 1.6.1966 günlü kararlar ve o kararlarda yazılı gerekçeler gözönünde tutularak alıcının, sözleşmeyi bozma hakının varlığından hareketle BK.nun 108/1. maddesi uyarınca tediye eylediği şeyi ( yani satış parasını ) ve ayrıca koşulları gerçekleştiği takdirde zararını isteyebileceği belirtilmiştir ki, önceki kararlarla bu karara konu olan olay, istek ve hukuki durum birbirinden farklı olmasına rağmen nitelendirme, böyle bir sonuca ulaşılmasına neden olmuştur.
Hukuk Genel Kurulu'nun 2.3.1983 gün ve 1980/13-1239 esas, 1983/186 karar sayılı kararı, 13. Hukuk Dairesi'nin 3.11.1977 gün ve 4329/4640 sayılı bozma kararına karşı direnme üzerine verilmiş olup, bu kararda Özel Dairenin bozma gerekçesi benimsenmemiş ve olayda BK.nun 117. maddesi hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı ifade edilmiş ve mahkeme kararı başka bir gerekçe ile bozulmuş ise de, karar düzeltme yoluna başvurulduğundan Hukuk Genel Kurulu, 30.9.1983 gün ve 1983/13-566 esas, 1983/863 karar sayılı kararında bu defa Özel Daire bozma kararındaki gerekçeleri benimsemiştir. Böylece, 2.3.1983 günlü kararın gerekçesi kaldırılmış olduğundan önceki gerekçe, içtihat aykırılığından sözedilmesine neden olamaz.
13. Hukuk Dairesi'nin 17.10.1983 gün 5503 esas, 7062 karar sayılı kararı ise aynı Dairenin önceki kararları ve Hukuk Genel Kurulu'nun 30.9.1983 günlü kararı ile aynı doğrultudadır.
İçtihadı birleştirme kararları, içtihat uyuşmazlıklarını gidermek ve uygulamada birliği sağlamak amacıyla alınır. Belirlenen durum itibariyle halen bir içtihat uyuşmazlığı bulunmadığından içtihatların birleştirilmesine gerek yoktur.
SONUÇ : Açıklanan nedenlerle içtihadı birleştirmeye gerek olmadığına, 9.12.1985 gününde 2/3'ü aşan oyçokluğu ile karar verildi.
Old 21-06-2007, 22:03   #4
Av. M. Yasir Bağce

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1979/13-454

K. 1981/857

T. 25.12.1981

� ALACAK DAVASI ( Hakimin Taleple Bağlı Olması )

� TALEPLE BAĞLILIK İLKESİ ( Hakimin Talepten Fazlasın Hükmedememesi Ancak Eksiğine Hükmedebilmesi )

� HAKİMİN TALEPTEN EKSİĞİNE HÜKMETMESİ ( Taleple Bağlılık Kuralına Uygun Olması )

� İŞTİRAK HALİNDEKİ MÜLKİYET PAYININ SATIŞ VAADİ

� SATIŞI VAADEDİLEN TAŞINMAZIN BAŞKASINA SATILMASI

� ALICININ SÖZLEŞMEYİ BOZMA HAKKI VE İLERİ SÜRECEĞİ İSTEKLER

818/m.108

743/m.630

1086/m.74

ÖZET : Mahkemece, satış vaadinin şahsi bir hak bahsettiği, buna dayanılarak şuyuun giderilmesi davası nedeniyle elde edilen bedelin istenemiyeceği görüşü ile dava reddedilmiştir.
Satış bedelinden pay istenen taşınmazlar İzmir Altıncı Noterliği'nce düzenlenen 5.3.1973 gün ve 3920 sayılı satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satışı vaadedilmiş ve pay bedelleri toplanıp 43.600 lira da davalılar tarafından alınmıştır. Satılan taşınmaz payları davacı adına kayıt ve tescil edilmeden şuyuun giderilmesi davası yoluyla satıldıklarına göre davacı, satış bedelinden satın aldığı paylar oranında talepte bulunmakta haklıdır. Satışı vaadedilen paylar yerine davalılar mamelekine bu payların parası, yani onun ( ikame değeri ) girmiş, böylece davacı, hisselerin temliki yerine bunların değerinin kendisine verilmesini isteme hakkını kazanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun benzer olayda 13.3.1958 gün ve 9342 esas, 1311 sayılı kararı da bu yoldadır.
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda: ( Çeşme Asliye Hukuk Mahkemisi )nce davanın reddine dair verilen 9.7.1975 gün ve 91-77 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay Onüçüncü Hukuk Dairesi'nin 3.5.1977 gün ve 1930-7541 sayılı ilamiyle, ( ...Davalılardan 7 parça taşınmazı, satış vaadi sözleşmesi ile satın alan davacı, bunlardan 5 inin şuyuun giderilmesi yoluyla satıldığından söz ederek satış bedellerinden davalılara düşen paylar toplamı 60.100 liranın ödetilmesin istemiştir.
Davalılar davanın yersiz olduğunu bildirerek reddini istemişlerdir.
Mahkemece, satış vaadinin şahsi bir hak bahşettiği, buna dayanılarak şuyuun giderilmesi davası nedeniyle elde edilen bedelin istenemiyeceği görüşü ile dava redddedilmiştir.
Satış bedelinden pay istenen taşınmazlar İzmir Altıncı Noterliği'nce düzenlenen 5.3.1973 gün ve 3920 sayılı satış vaadi sözleşmesi ile davacıya satışı vaadedilmiş ve pay bedelleri toplanıp 43.600 lira da davalılar tarafından alınmıştır. Satılan taşınmaz payları davacı adına kayıt ve tescil edilmeyen şuyuun giderilmesi davası yoluyla satıldıklarına göre davacı, satış bedelinden satın aldığı paylar oranında talepte bulunmakta haklıdır. Satışı vaadedilen paylar yerine davalılar mamelekine bu payların parası, yani onun ( ikame değeri ) girmiş, böylece davacı, hisselerin temliki yerine bunların değerinin kendisen verilmesi isteme hakkını kazanmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun benzer olayda 13.3.1958 gün ve 9342 esas, 1311 sayılı kararı da bu yoldadır.
Mahkemece bu yön gözetilmeden yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması bozmayı gerektirir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Davacı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temiyizedildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı idia ve sanumalarına, dosyadaki belgelere, yerel mahkeme kararından açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle Hukuk Genel Kurulu'nun 31.1.1962 gün v 4/1 E., 19 K. sayılı ilamında da belirtildiğine göre; bir kimsenin ileride yapılacak taksim sonunda kendiüzerin geçecek olan taşınmaz payının satışın vaadetmesi, kişisel borç doğuran bir sözleşme olması nedeniyle geçerlidir. Satışı vaadedilen taşınmazın iştirak halinde olması yüzünden ferağa icbar davası açılmaması, ya da açılmış ise dinlenme olanağı bulunmaması kişisel hak doğuran bu sözleşmenin geçerliliğini etkilemez. Ancak, satış vaadine konu edilen taşınmazların, paylılığının giderilmesine ilişkin kesinleşen karar üzerine satılması halinde sözleşmeyi bozma hakkkı olan davacı alıcı, BK.nun 108/1. fıkra hükmüne dayanarak tediye eylediği şeyi ( yani satış parasını ) dava edebilir. Buna ilaveten davacı ayrıca koşulları gerçekleştiği takdirde zararını da isteyebilir. BK. m. 198/ll kuralının öngördüğü zarar giderin sorumluluğu, borçlunun verme ediminde kusurlu temerrüdü ile alacaklınının zararı arasında bir illiyet bağının varlığını zorunlu kılar. BK.nun anılan maddesinde öngörülen zararın giderilmesi, borçlunun sözleşmeye aykırılğa yönelik bir gerçek, teknik anlamda kusurunun varlığına bağlanmıştır. Sözleşmeden dönen alacaklının borçlusundan giderilmesini isteyebileceği zarar, onun sözleşme ifa edilmiş olsaydı kavuşacağı ifa çıkarından, şimdi sözleşmenin ifa edilmemesi yüzünden yoksun kalmış bulunmaktan oluşan olumlu ( müspet ) zarar olmayıp, onun sözleşme hiç kurulmasıydı uğramamış bulunacağı olmumsuz ( menfi ) zarardır ( Baskın görüş ve akis görüş için bakınız. Rona Serozan - Sözleşmeden Dönme İstanbul 1975 - sahife 637 vd., dipnot 151'de anılan eserler; keza dipnot 152 ile ilgili metin ). ( HGK. 1.6.1966 gün ve 3/436 E., 164 K. ). Hakim görüş bu olmakla beraber aksi görüşte olanlar, yani olumlu zararın istenebileceğini ileri sürenler de vardır. Ancak bu yönün bu davada tartışılmasına gerek görülmemiştir. Zira, davacı, bu davada BK.nun 108/ll. fıkrasından kaynaklanan bir zarar isteğinde bulunmaması; sadece, yukarıda da açıklandığı veçhile paylılığın giderilmesine ilişkin kararın kesinleşmesi sonucu yapılan satışta davalıların eline geçen paranın ödetilmesini istemiştir. Hal böyle olunca zararın kapsamının ne olacağı yönünün bu davada tartışılmasının gereği yoktur. BK.nun 108/l. fıkrası hükmünce davacı ancak tediye ettiği satış parasını isteyebileceğine göre, mahkemenin direnme kararının bu bölüme ilişkin gerekçesi doğrudur.
Ne varki, davacı satış vaadi sözleşmesi dolayısiyle ödediği satış parasının üstünde bir istekte bulunmuş ve satış memuru tarafından yapılan satışta elde edilen bedelin tahsilini talep etmiştir. O halde mahkemenin, "çoğun içinde azın da bulunduğu" yolundaki genel hukuk ve mantık kuralı uyarınca, davacı tarafından sözleşme gereği ödenen satış parasının tahsiline karar vermesi gerekirken, anılan ilkeyi gözden uzak tutarak davanın tümüyle reddine karar vermiş olması usul ve yasaya aykırıdır ve direnme kararı sadece bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz itirazlarının direnme kararının yukarıda gösterilen sebepten dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 25.12.1981 gününde, bozmada oybirliği ve nedeninde oyçokluğuyla karar verildi.
Old 23-06-2007, 14:29   #5
ecesaka

 
Varsayılan

Kazancı'da da ilgili karar yok... Ancak başka kararların içerisinde Sn. Muyasba'nın da belirttiği üzere atıflar mevcut...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay kararı arıyorum Noyan Yiğit Meslektaşların Soruları 3 31-05-2007 17:18
Yargıtay kararı arıyorum av.sıla Meslektaşların Soruları 4 31-05-2007 14:42
yargıtay kararı arıyorum... Av.Ayse E. Meslektaşların Soruları 2 01-04-2007 20:38
Bir Yargıtay Kararı arıyorum Ersin KUŞ Meslektaşların Soruları 1 01-03-2007 10:16
Bir Yargıtay Kararı arıyorum... nephilis Meslektaşların Soruları 2 08-09-2006 21:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05875206 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.