Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Aracima Yildirim Çarpti ,sİgorta Kapsaminda Mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-06-2008, 21:45   #1
av.bengü bulut

 
Varsayılan Aracima Yildirim Çarpti ,sİgorta Kapsaminda Mi?

Sevgili meslekdaşlarım,şimdiden teşekürler.Aracıma ,2 hafta önce yağan şiddetli yağmur sonucu yıldırım çarpması nedeni ile hasar oluştu.Ancak,yıldırım araca direkt düşmeyip dolaylı olarak etki ederek aracımın tüm elektrik sistemlerini bozdu.Sigorta şirketi,araç direkt değil de dolaylı olarak araca etki ettiği için yıldırımın dolaylı etkilerinin teminat dahilinde olmadığını belirttiler.Sİgorta genel şartlarını inceledim,süper oto sigortası olarak geçen ilgili şirketin teminat kapsamına açıkça yıldırım olayı zikredilmiyor.Ancak sigorta kapsamına girmeyen olaylarda da yıldırım kavramı yok.Bu konuda yargıtya kararı yada genel bir bilgi verirseniz çok sevinirim.Tekrar teşekkürler
Old 27-06-2008, 09:54   #2
condictio_certi

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım, işinize yarayacağını düşündüğüm bir Yargıtay kararını altta sunuyorum,

T.C.

YARGITAY

11. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/7916

K. 2004/2098

T. 4.3.2004

• ALACAK DAVASI ( Davacının Davalı Şirkete Sigorta Ettirdiği Ev Eşyalarının Ev Civarına Düşen Yıldırımda Hasar Görmesi Nedeniyle Oluşan Zararın Ödenmesi Talebi )

• EV VE İÇİNDEKİ EŞYALARIN SİGORTA EDİLMESİ ( Poliçedeki Özel Şartların Gözetilmesi-Hasar Bedeli Hesaplanırken Taraflarça Sigorta Poliçesinde Kabul Edilen % 5 Oranındaki Tenzili Muafiyetin Uygulanmasının Gerekmesi )

• POLİÇE ŞARTLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ ( Poliçede Yazılı % 5 Oranındaki Tenzili Muafiyet Şartının Davalı Şirketin Sigorta Poliçesinden Doğan Sorumluluğu Belirlenirken Gözetilerek Uygulanmasının Gerekmesi )

• YILDIRIM RİZİKOSU ( Davalı Sigortacı Tarafından Sigorta Edilen Ev Eşyalarının Evin Yakınına Düşen Yıldırım Nedeniyle Oluşan Voltaj Düşmesi Sonucu Bozulması Olayında Zararının Yıldırım Rizikosu Kapsamında Kabul Edilmesinin Gerekmesi )

6762/m.1299


ÖZET : Poliçedeki teminatların ev eşyası için verildiği ve meydana gelen hasarın poliçe ile teminat altına alınan yıldırım rizikosu nedeniyle oluştuğu kabul edilerek, hasar bedeli hesaplanmışsa da, poliçede yazılı % 5 oranındaki tenzili muafiyet uygulanmamıştır. Davalı şirketin sigorta poliçesinden doğan sorumluluğu belirlenirken poliçede yazılı bu özel şartın gözönüne alınmaması bozmayı gerekmiştir.
DAVA : Taraflar arasında görülen davada Antalya Asliye 3.Hukuk Mahkemesi'nce verilen 27.12.2002 tarih ve 2000/1275 - 2002/1195 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Pınar Şengel tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin evinin ve ev eşyasının davalı şirkete sigortalı bulunduğu esnada evinin civarına düşen bir yıldırım nedeniyle voltajdaki ani yükselme sonucu o sırada fişe takılı olan bilgisayar ve televizyonun hasar gördüğünü ancak davalı şirketin yıldırımın endirekt etkisinden bahisle hasarı ödemekten kaçındığını, yıldırım nedeniyle oluşan hasarların teminat kapsamında olduğunu ileri sürerek, 830.000.000.-TL.sının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, talep edilen zararın yıldırım düşmesi sonucunda meydana geldiği hususunun ispatı gerektiğini ve talep edilen hasar miktarının fazla olduğunu savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı zararının yıldırım düşmesinden oluştuğu ve davalıların bu zarardan sorumlu oldukları gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 715.061.286.-TL tazminatın faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, sigorta poliçesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davanın dayanağını teşkil eden poliçede, "herbir hasarda bina ve muhteviyat sigorta bedelleri ( sigortacının sorumlu olduğu kısım ) üzerinden % 5 oranında bulunacak bir tenzili muafiyetin bina ve muhteviyat için ayrı ayrı uygulanacağı" yazılıdır. Poliçedeki teminatların ev eşyası için verildiği ve meydana gelen hasarın poliçe ile teminat altına alınan yıldırım rizikosu nedeniyle oluştuğu kabul edilerek, hasar bedeli hesaplanmışsa da, poliçede yazılı % 5 oranındaki tenzili muafiyet uygulanmamıştır. Davalı şirketin sigorta poliçesinden doğan sorumluluğu belirlenirken poliçede yazılı bu özel şartın gözönüne alınmaması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı sigorta şirketi yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı sigorta şirketi vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile kararın davalı sigorta şirketi yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 04.03.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. yarx
Old 27-06-2008, 10:02   #3
condictio_certi

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/9523
K. 2001/349
T. 22.1.2001
• SİGORTA BEDELİNİN ÖDETTİRİLMESİ İSTEMİ ( Sigortalı Otelin Düşen Yıldırım Nedeniyle Makine Tesisat ve Demirbaşlarında Oluşan Hasarın Sigortacıya İhbar Edilmesine Rağmen Ödenmemesi Nedeniyle )
• FAİZ ORANI ( Ödenmeyen Sigorta Hasar Bedeli için Mahkemece Davacının Talep Ettiği Reeskont Faiz Oranı Geçilmeden Değişen Oranda Reeskont Faizi ile Tahsile Hükmolunmasının Gerekmesi )
• SİGORTACININ SORUMLULUĞU ( Sigortalı Otelin Yakınında Bulunan Yüksek Gerilim Hattına Düşen Yıldırım Sebebiyle Otelde Meydana Gelen Zarardan Sigortacının Sorumlu Olması )
• SİGORTANIN KAPSAMI ( Sigortalı Otelin Yakınında Bulunan Yüksek Gerilim Hattına Düşen Yıldırım Sebebiyle Otelde Meydana Gelen Zararın Yangın Sigorta Poliçesi Kapsamında Kalması )
• YANGIN SİGORTASI ( Sigortalı İşyerinin Bağlı Olduğu Enerji Nakil Hattına Düşen Yıldırım Sebeiyle Oluşan Rizikonun Sigorta Kapsamında Kalması )
6762/m.1304
ÖZET : Yangın sigortası ile sigortalı işyerinin bağlı olduğu enerji nakil hattına yıldırım düşmesi sonucu işyeri makina, tesisat ve demirbaşlarında meydana gelen hasar sigorta poliçe kapsamında olup,sigortacı tarafından hasar bedelinin ödenmesi gerekir.

Davacı vekili dava dilekçesi ile olay tarihinden itibaren %79 oranında reeskont faizi ile alacağın tahsilini istediği halde, mahkemece bu oran geçilmemesi kaydıyla değişen oranda reeskont faizi ile tahsile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde ödeme tarihinde geçerli reeskont faizine sabit oranda hükmedilmesi doğru değildir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Milas Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 3.7.2000 tarih ve 1997/421-2000/502 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkiline ait tatil köyünün davalıya sigortalandığını, müvekkiline ait otelin yakınında bulunan yüksek gerilim hattına düşen yıldırım sebebiyle otel makine, tesisat ve demirbaşlarında hasar meydana geldiğini, rizikonun davalıya ihbar edildiği halde sigorta bedelinin ödenmediğini ileri sürerek 954.885.250 liranın olay tarihinden itibaren yıllık %79 faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı vekili, davacının işyerinde mevcut trafonun, bağlı olduğu enerji nakil hattına yıldırım düşmesi sonucu, oluşan aşırı elektrik akımı sonucu hasarın meydana geldiğini, sigorta poliçesinin genel şartlarına göre yıldırım düşmesinin sigortalı mallarda doğrudan neden olacağı maddi zararların teminat altına alındığını, olayda böyle bir zararın olmadığını, zira yıldırımın sigortalı mahalle ve trafo üzerine düşmediğini, yangın sigorta poliçesi genel şartları 4/6. maddesi uyarınca da, yangın çıkartmaksızın, elektrikle çalışan her türlü motor, elektrik veya elektronik alet, cihaz tesisat ve kordonlarının elektrik cereyanına bağlı oldukları sırada bu cereyan yüzünden kısa devre topraklama, voltaj iniş-çıkışları ve bu yüzden ısınma ve endiksiyon cereyanı gibi nedenlerle uğrayacakları zararların teminat harici olduğunu, tazminatın fahiş bulunduğunu, savunarak davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, keşif, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından rizikonun teminat kapsamında olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 757.855.085 liranın 4.7.1996 tarihinden %57 reeskont faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, taraf vekilleri temyiz etmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, karar verilmesi gerekmiştir.

2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacı vekili dava dilekçesi ile olay tarihinden itibaren %79 oranında reeskont faizi ile alacağın tahsilini istediği halde, mahkemece bu oran geçilmemesi kaydıyla değişen oranda reeskont faizi ile tahsile hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde ödeme tarihinde geçerli reeskont faizine sabit oranda hükmedilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmek gerekmiş ise de yapılan yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün HUMK.438/7 madde uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan ticari işlerde uygulanan reeskont faiz oranı olan %57 faiz oranı üzerinden ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılarak yerine %57 ve tahsil tarihine kadar değişen oranlı ve %79 oranını geçmeyecek şekilde ibaresinin konulmasına hükmün düzeltilen işbu şekli ile ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye 33.500.000 lira temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 22.1.2001 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 27-06-2008, 10:17   #4
TRINITY

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Kasko genel şartlarında dediğiniz gibi teminat dışı rizikolarda yıldırım olayı açıkça zikredilmediği gibi ek sözleşmeye teminat kapsamına alınabileceği kanaatindeyim. Öncelikle poliçenizi dikkatlice inceleyin ve aşağıdaki kararın karşı oy yazısın okuyun.
Saygılar...

Alıntı:
T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi

Esas: 1982/1876
Karar: 1982/1868
Karar Tarihi: 22.04.1982

ÖZET: Olayda, hırsızlık nedeniyle bir tazminat söz konusu olmadığı gibi, sigortalı aracın şoför muavini tarafından kasten hasara uğratıldığı da iddia edilmediğine göre, muavin tarafından kaçırılırken kaza sonucu sigortalı araçta meydana gelen hasarın poliçe kapsamına dahil olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla mahkemece, poliçe hükümleri gözönünde tutulmak suretiyle işin esasına girilerek iddia ve savunma dairesinde gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekir.

(6762 S. K. m. 1266, 1269)

Dava: Taraflar arasındaki davadan dolayı (İzmir İkinci Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce verilen 14.7.1981 tarih ve 6/258 sayılı hükmün temyizen tetkiki davacı avukatı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla; dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü :

Karar: Davacı vekili, müvekkiline ait olup davalı şirkete kasko sigortalı bulunan otobüsün, yıkanması için bırakılan Kamil tarafından çalınarak kullanılırken vukua gelen bir trafik kazası sonucu hasara uğratılmış ve bu yüzden (272.000) liralık zarar doğmuş olduğunu ancak davalının ödemede bulunmadığını öne sürerek işbu zararın davalıdan tazminen tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, söz konusu zararın ilgili poliçe genel şartnamesinin 4/e maddesine göre teminat dışında kaldığını ve öte yandan mezkur şartnamenin 12. maddesi uyarınca gerçek zarar miktarının da hakem-bilirkişi marifetiyle tespit ettirilmesi lazım geldiğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, söz konusu kazanın, davacı otobüsünün yıkanmak üzere kendisine bırakıldığı muavin tarafından vukua getirilmiş ve bu şahsın kesinleşen ceza mahkemesi kararıyle hırsızlık ve tehlikeli araç kullanmak suçlarından mahkum edilmiş bulunduğunun anlaşıldığı ve bu bakımdan zararın ilgili poliçe genel şartnamesinin 4/e maddesi uyarınca sigorta teminatı kapsamı dışında kaldığının belirlendiği gerekçesiyle neticeten sübuta ermiyen davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Yukarıdaki açıklamadan da anlaşılacağı gibi taraflar arasındaki uyuşmazlık, sigortalı araçta meydana gelen hasarın, olaya sebebiyet veren şahsın sıfatı ve kazanın oluş şekli itibariyle sigorta teminatı dışında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bilindiği üzere, bir kasko sigorta poliçesi ile sigorta konusu araç sadece hasar tehlikesine karşı sigortalanmış olmayıp, aynı zamanda yangın ve hırsızlık rizikolarına karşı da sigortalanmış olur. Esasen bunun böyle olduğu, anılan sigorta poliçesi genel şartlar birinci maddesinde de açıkça gösterilmiş bulunmaktadır. Bu itibarla teminat dışı kalan hallere ilişkin poliçe hükümlerinin yorumlanmasında, sigortanın taalluk ettiği her üç tehlike nev'inin gözönünde tutulması ve ayrıca birbiri ile irtibatlı bulunan maddelerinde bir arada incelenip değerlendirilmesi gerekir.

Gerçekten, davalı vekilinin savunmasına dayanak yaptığı genel şartlar 4/e maddesinde, sigortalı aracın, sigorta ettirenin ef'alinden sorumlu olduğu kimseler veya müstahdemleri vs. tarafından çalınması veya kaçırılması halinin sigorta teminatının dışında kaldığı açıklanmıştır. Ne varki poliçede ki bu istisnanın hasar rizikosu ile ilgili olduğu söylenemez. Zira anılan maddede, "sigortalı veya ef'alinden sorumlu blunduğu kimseler ile aracın bakım ve idaresiyle ilgili müstahdemleri.. tarafından kasten ika olunan ziya ve hasarlarla" denildikten sonra devamla "bunlar tarafından sigortalı aracın çalınması veya kaçırılması" denilmek sureti ile hasar rizikosuna ilişkin teminat dışı hallerle, hırsızlık sigortasına ilişkin teminat dışı haller birbirinden tamamen ayrı tutulmuştur. Kaldıki sigorta teminatının kapsamını tayin eden Poliçe Genel Şartlarının 1. maddesinin (c) fıkrasında, aynen "sigortalı aracın çalınması veya çalınmasına teşebbüs edilmesi neticesinde meydana gelen ziya ve hasarlar" denilmektedir ki, bununla hem hırsızlık tehlikesi ve hem de hırsızlığa teşebbüs nedeniyle meydana gelecek olan hasarlar temin edilmiş olmaktadır. Diğer taraftan poliçede dışında kalan halleri tadat eden poliçenin 4. maddesinde hırsızlık sigortası ile ilgili olarak, başkaca (4/e maddesinde sıfatı belirtilen kimselerin hırsızlığından başka) teminat dışı bir halden de söz edilmemiştir.

Şu halde yukarıdan beri açıklanan bütün hususlar gözönünde tutulduğundaa, poliçe genel şartlarının 4/e maddesinin sonunda yer alan "..bunlar tarafından sigortalı aracın çalınması veya kaçırılması" sözcüklerinin, sigortalı aracın, maddede sıfatları belirtilen kimseler tarafından çalınması haline ilişkin bulunduğu, hasarla ilgisi olmadığı o kimselerin aracı çalmaları suretiyle hırsızlık rizikosunun tamamen gerçekleşmesi ve bu yüzden bir sigorta tazminatı talep edilmesi halinde son cümlenin kabili tatbik alacağı sonucuna, varılır.

Olayımızda, hırsızlık nedeniyle bir tazminat söz konusu olmadığı gibi, sigortalı aracın şoför muavini tarafından kasten hasara uğratıldığı da iddia edilmediğine göre, muavin tarafından kaçırılırken kaza sonucu sigortalı araçta meydana gelen hasarın poliçe kapsamına dahil olduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla mahkemece, poliçe hükümleri gözönünde tutulmak suretiyle işin esasına girilerek iddia ve savunma dairesinde gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, hasarın sigorta teminatının dışında kaldığından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmediğinden, hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Yukarıda yazılı nedenlerle davacı vekilini temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, ve ödediği temyiz peşin harcının isteği halinde temyiz edene iadesine 22.4.1982 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Bilindiği üzere, sigorta hukukunda (kasko) sigortası; motorlu aracı kullanan kişinin arzu ve iradesi dışında kalan (yanma, yıldırım çarpması, bir yere çarpma, müsademe, verilme, düşme, yuvarlanma, çalınma... gibi) olaylar sonucu motorlu araçta meydana gelen hasarları (teminat altına) alan bir sigorta nev'idir. Diğer sigorta nevilerinde olduğu gibi, kasko sigorta) poliçesinde de bazı haller (sigorta teminatı) dışında bırakılmıştır. Dosyada mevcut ve davanın dayanağı olan siigorta poliçesinin 4. maddesinde, (aşağıdaki haller sigorta teminat dışındadır) denildikten sonra aynı maddenin (a) bendinde de aynen (sigortalı aracın Trafik Kanunu hükümlerine göre gereken ehliyetnameyi haiz olmayan bir kimse tarafından8 kullanılması esnasındta vukua gelen ziya ve hasarlar -çalınma hali hariç-) denilmektedir.

Dava konusu olayda ise, davacının, davalı sigorta şirketi ile aralarındaki (kasko sigortası poliçesi) hükümlerine göre tazmini talep ettiği (hasar) ise, davacının otobüsünde şoförmuavinliği yapan ve fakat 6085 sayılı (Karayolları Trafik Kanununun) 23/c bendi hükmüne uygun bir (ehliyetnameyi) haiz olmayan (Kamil)'in, otobüsün şöförü tarafından kendisine bırakıldığı anlaşılan (kontak anahtarı) ile sigortalı otobüsü gece saat 02.30'da çalıştırıp, yakın arkadaşını, onun arzu ettiği bir yere götürürken ve o arkadaşıyla konuşmak için kafasını geri çevirdiği bir anda, yol kenarındaki -dava dışı- Devlet Demiryolları İşletmesine ait (bariyer) demirlerine çarpıp hasara uğrattığı, adı geçenin dava dosyasına ekli ceza mahkemesindeki 14.7.1980 günlü sorgusu ile polise verdiği 12.7.1980, tarihli ifadelerinden açık ve (kesin) bir şekilde anlaşılmaktadır.

Herne kadar davacı taraf, kasko sigortalı otobüsü hasara uğratın kişinin (... motorlu aracın bakım ve idaresi ile ilgili müstahdem...) olmadığını ve sadece 50 lira para karşılığında otobüsü yıkayan ve tesadüfen yıkama işi kendisine tevdi edilmiş olan bir kimse olduğunu iddia etmekte ise de, bu iddia, bu davad dosyasının eki ve delili olan (İzmir Altıncı Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 1980/699 esas ve 1980/781 karar sayılı dava dosyası içerisindeki şahitlerin şahadeti ve diğer tahkikat evrakı münderecatına taban-tabana aykırı ve (gerçek dışı) bir iddiadır. Söz konusu ceza dava dosyası içerisinde mevcut tahkikat evrakına göre, otobüs şöförü Ahmet otobüsün kontak anahtarının kendi yanında olduğunu ve o şekilde otele geldiğini (12.7.1980 günlü ifade zaptı - alttan 4. satır) bilydirdiği halde, bu davanın davacısı olan otobüs sahibi (Halil) ise, aynı tarihli ifadesinde, otobüsün kontak anahtarının otobüste saklı olduğunu (alttan 11. satır) ve kazayı yapan Kamil'in otobüsün içinde saklı anahtarı bulup otobüsü çalıştırdığını ileri sürmüştür. Kaza, gece saat 02.30'da meydana geldiğine göre, bir an için davacı taraf iddiasının doğru olduğunu kabul etsek bile, 50 lira karşılığında ve sadece bir defaya mahsus olmak, üzere otobüsü yıkatmak için (arızi bir işçi olarak) o an için tutulan ve kişiliği önceden hiç tanınmayan bir kimseye içerisinde binlerce lira değerinde tamir aletleri, pikap ve radyosu bulunan, 8-10 milyon değerli bir otobüsü bırakmak ve böyle bir kişinin de (otobüsün muavini olmamasına rağmen) otobüsü çalıştırıp sırf arkadaşını onun kaldığı yere götürebilmek maksadiyle (izmir - Basmane) semtinde 3-5 kilometre uzaklıktaki (Kahramanlar) Semti'ne gitmeleri vakıası, insan akıl ve mantığının kolay-kolay kabul edemeyeceği bir husustur. Esasen, başarı meydana getiren (Kamil), kendisinin, sigortalı otobüsün muavinig olduğunu, (12.7.1980 günlü ifade zaptı yukarıdan 7. satır) beyan ettiğ gibi, mahkemedeki, 5.8.1980 tarihli beyanında da hazırlıktaki o eski ifadesine (bir diyeceği olmadığını) açıklamış bulunmaktadır.

Hasarı meydana getiren otobüs muavini (Kamil) bu olay nedeniyle (İzmir Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 17.9.1980 gün ve E. 1980/699, K. 781 sayılı, ilamı ile kendisinin davacıya ait -davalı sigorta şirketine kasko sigortalı- otobüste (muavin) olarak çalıştığı ve bu sıfatla otobüsü gece saat 02.30'da sırf arkadaşıyla birlikte faydalanmak maksadiyle park ettiği (İzmir - Basmane) Semti'nden alıp (Kahramanlar - altıyol) Mevkii'ne geldiği sırada kaza yaptığı nedeniyle hem hırsızlık kasdı olmaksızın motorlu araçtan (faydalanmak) ve hem de (tehlikeli araç) kullanmak suçlarından 765 S. K. m.491/3, 522, 525, 565/1) altı ay hase mahkum olduğuna nazaran, BK'nun 53. maddesi hükmüne tevfikan, trafik kazasına neden olan (Kamil)'in davacı otobüsünde -trafik ehliyeti olmaksızın- (şoförmuavini olarak çalışma maddi vakı'ası) elbetteki hukuk hakimini bağlar. Mahalli ticaret mahkemesi de hükmüne söz konusu ceza mahkemesi dava dosyası münderecatını dayanak yapmak suretiyle, gayet yerinde bir görüşle, olayda, davacının sigorta poliçesinin 4/e maddesine göre sigorta teminatından yararlanamayacağı sonucuna varmıştır.

Herne kadar, ekseriyet bozma kararında (nevar ki, poliçedeki bu istisnanın hasar rizikoları ile ilgili olduğu söylenemez...) denilmek suretiyle -dava konusu olayda olduğu gibi- ehliyetnameyi haiz olmayan kimseler tarafından meydana getirilen bil'umum hasarların dahi sigorta şirketlerince tazmin edilmesi gerekeceği ve diğer bir deyişle, bu tür hasarların sigorta teminatına gireceği belirtilmiş ise de, gerek BK'nun (akitlerin tefsiri) ile ilgili 18. maddesi hükmüne göre ve gerekse (sigorta hukuku)'nun ana ilkelerine tab'an böyle bir (tefsir) ve (kabul) şeklinde katılmamıza imkan yoktur. Aksi takdirde, sigortalı araç sahipleri, (... hasarı kim meydana getirirse getirsin, nasıl olsa sigortadan hasar bedelini alacağız...) gibi, yanlış bir düşünceye kapılırlar. Her nedenle, ekseriyet (bozma) kararının hiçbir yerinde, dava konusu hasara neden olan otobüs muavini (Kamil)'in şoförehliyetnamesin haiz olmadan davacının otobüsünün kullandığına ve kazanın da böyle bir kullanış sırasında meydana gelmiş olduğu maddi vakıasına, değinilmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olan mahkeme kararının (ONANMASI), görüşündeyiz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Sİgorta Davalarinda Yetkİlİ Mahkeme -betül- Meslektaşların Soruları 5 02-12-2010 12:19
Sİgorta Şİrketİ Neden Ödemİyor? TRINITY Meslektaşların Soruları 3 25-01-2008 09:19
Sİgorta-Rucu Davası attorneytalay Meslektaşların Soruları 3 21-09-2007 13:04
Çİfte Sİgorta Av. Gökhan Meslektaşların Soruları 1 17-08-2007 19:56
Memurlar Kpss-b Kapsaminda Atanabİlİr Mİ? Av.Ahmet KEZER Meslektaşların Soruları 1 28-06-2006 11:48


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04956889 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.