Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hata-Hile Sebebine Dayalı Tapu İptal-Yemin

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-05-2011, 20:10   #1
Kemosabe

 
Varsayılan Hata-Hile Sebebine Dayalı Tapu İptal-Yemin

İyi akşamlar değerli meslektaşlarım;hata hile sebebine dayalı açılan tapu iptal davasında davalıya yemin teklif edilebilir mi?Cevap verecek olan herkese şimdiden çok teşekkür ediyorum.Saygılarımla.
Old 08-05-2011, 22:31   #2
BALDIRAN

 
Varsayılan

Merhaba, hata/hile olgusu bir haksız fiil olduğu ve hukuki işlem değil, hukuki fiil niteliğinde olduğu için her türlü delille bu arada yeminle ispatlanabilir.Yargıtay kararları da bu yöndedir.Saygılar
Old 09-05-2011, 00:04   #3
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Tapu iptal davalarında "yemin" deliline dayanılamayacağına dair Yargıtay içtihatları bulunmaktadır.(Tam tersi kararlar da bulunuyor) Aşağıdaki linki ve kararı incelemenizi tavsiye ederim.
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=22213


Alıntı:
T.C.
YARGITAY
14. Hukuk Dairesi

E:2001/8017
K:2001/8400
T:30.11.2001

Davaci vekili tarafından, davalılar alevhine 21.7.2000 gününde verilen dilekçe ile tapü iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan durusma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.4.2001 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalılarla kardeş olduğunu, yurt dışında bulunduğu dönemde gönderdiği para ile ortak murisleri olan babası Derviş .......in 52 ve 380 parsel sayılı taşınmazları kendisi için satın aldığını, ancak hazır bulunamadığı için tapuda tescilin muris adına yapıldığını, 142 ve 439 parsel sayılı taşınmazları ise bedelini ödeyerek muristen haricen satın aldığını, davalıların ferağda bulunmadıklarını belirterek tapu iptali ve tescil isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili, resmi bir akit ve yazılı belge bulunmadığını, davalı Ayşe ...... yönünden ayrıca kesin hüküm bulunduğunu, iddiaların doğru olmadığını ileri sürerek, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme; davalı Ayşe ....... hakkındaki davayı kesin hüküm bulunduğundan diğer davalıya yönelik davayı ise harici satın almanın resmi şekle aykırı olduğu, inanç sözleşmesine dayalı iddianın ise yazılı delille ispatlanamadığı, 142 parsel ile ilgili davayı ise hak düşürücü süre geçtiğinden bahisle red etmiş, hükmü davacı vekili temyize getirmiştir.
Dosya kapmasına, toplanan delillere ve mahkemenin gerekçesine göre davalı Ayşe ......... yönünden HUMK.nun 237.maddesi gereğince kesin hükmün varlığı nedeniyle davanın reddi kararı doğru olup, davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedende yerinde değildir.
Davalı Durkadın ....... hakkındaki temyiz itirazlarına gelince;
Dava, inanç sözleşmesi ve harici satın almaya dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. 5.2.1947 tarih ve 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince davacı, inanç sözleşmesi ile ilgili iddiasını yazılı delille ispat edememiş ve harici satın alma iddiası da resmi şekle aykırı olması nedeniyle geçersiz bulunmuş ise de davacının, davalının davayı mahkeme dışında kabul ettiği iddiası üzerinde yeterince durulmamıştır.
HUMK.nun 93.maddesi ferağat ve kabul beyanı dilekçe veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır hükmünü içermektedir. Buna göre davayı kabul; mahkemeye hitaben mahkeme içi yapılabildiği gibi davanın görüldüğü mahkeme dışında da yapılabilir. Mahkeme içi kabul de sözlü veya yazılı olabilir. Davalı duruşmada sözlü olarak davayı kabul edebilir. Bu halde davalının kabul beyanı duruşma tutanağına yazılır ve davalıya bu beyanı okunarak imza ettirilir. Bu şekil şartlarına uygun olmayan kabul beyanı geçersizdir. Davalı duruşma sırasında mahkemeye vereceği dilekçe ile de davayı kabul edebilir. Dilekçe ile yaptığı bu kabulün geçerli olabilmesi için dilekçedeki kabul beyanının ayrıca duruşma tutanağına geçirilmesine ve kendisine okunarak imza ettirilmesine gerek yoktur. Kabul dilekçesinin mahkemeye verildiğinin tutanağa yazılması yeterlidir. Davalı duruşma dışında davayı kabul etmek isterse mahkemeye vereceği bir dilekçe ile davayı kabul edebilir. Bu kabul dilekçesinin altına, hakim tarafından imzanın davalıya ( veya kabule yetkili vekiline ) ait olduğu yolunda şerh verilmesi gerekir. Buraya kadar açıklamalar mahkemeye hitaben yapılan mahkeme içi davayı kabul içindir. Davalı, davanın görüldügü mahkeme dısında da davayı kabul edebilir. Ancak hükum ifade edilebilmesi icın davacının boyle bir mahkeme dışı kabulü ispat etmesi gerekir. Davalı da mahkeme dışı kabulün hata, hile veya ikrah nedeniyle geçersiz olduğunu, savunarak bunu ispat edebilir. Davalının davayı tamamen kabul etmesiyle uyuşmazlık son bulur ve mahkeme kabul nedeniyle davanın kabulüne karar verir. ( Prof.Dr.Baki Kuru-Hukuk Muhakemeleri Usulü Altıncı Baskı. cilt:IV.Sayfa: 3674 ve devamı )
Somut olayda; davacı, yurt dışında bulunan davalı Durkadin Şahinin Başkonsolosta düzenlenen belge ile davayı kabul ettiğini bildirmiş ve Berlin Başkonsolosluğunca düzenlenen muvafakatname başlıklı davalının kabul beyanını içeren 10.1.2001 ve 12.1.2001 tarihli belgeleri dosyaya sunmuştur. Noterlik Kanunun 191 ve 195 maddeleri hükmüne göre yabancı memleketlerde Noterlik işleri Konsoloslar tarafından düzenlenir ve usulü uyarınca yapılan noterlik işlemlerinin altındaki o memleketin yetkili merciinin imza ve mühürü, konsolos tarafından onanır. Buna göre davalı Durkadın ....in imzasının bulunduğu ve açık kimliğinin de yazılı olduğu bu muvafakatnameler birer resmi belge niteliğinde olup, ayrıca başka delillerle de kabulün ispatlanması gerekmemektedir. Böylece davada mahkeme dışı kabulün bulunduğu kabul edilerek kabul dilekçesindeki kabul beyanının kapsamı yani dava konusu taşınmazların tamamını kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi ve davalının davacı tarafın baskı ve tehditleri ile belgeyi imzalamak zorunda kaldığı, savunmasının araştırılması ve davalıya bu savunmasını ispat imkanının verilmesi ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dilekçenin mahkemeye resmi kanallarla ulaştırılmadığı, konsoloslukta ve tanıklar onunde imzalandığına iliskin geçerli ve yeterli belge sunulmadığı ve dilekcedeki davalının kimlik bilgilerinin yeterlı olmadıgı, resmi makamlarca bu bilgilerin onaylanmadığından bahisle kabule ilişkin belgenin delil olarak kabul edilmemesi doğru görülmemiştir.
Diğer yandan davacı vekili davalı tarafı yemin teklifinde bulunmuş davalı vekili davanın niteliği gereği yemin deliline başvurulmayacağına dair itirazda bulunmuş, mahkeme 21.11.2000 günlü oturumda davanın niteliği gereği davacı tarafın yemin teklifi yönündeki isteğinin reddine karar vermiştir. Tapulu taşınmazların resmi şekilde satılması gerekliliği geçerlilik şartı olduğundan davacının 142 ve 439 parsel sayılı taşınmazları harici satışla aldığına dair iddiası konusunda yemin deliline dayanma imkanı bulunmadığından mahkemenin yemin teklifine ilişkin davacı talebinin reddi, kararı bu iki parsel açısından doğrudur. Ancak, davacı 52 ve 380 parsel sayılı taşınmazlar için inanç sözleşmesine dayanmış olduğuna ve davanın yazılı bir belge ile ispatlanması geçerlilik değil, ispat şartı olduğuna göre davacıya, davalı Durkadın .....e yönelik bu iki parsel açısından davasını yemin delili ile ispatlama imkanı da verilmelidir.
Ayrıca, 142 parsel sayılı taşınmazın tapulama tespiti 1954 yılında kesinleşmiş olup davacı harici sözleşmenin 1969 yılında yapıldığını bildirmektedir. Buna göre davacı tapulama öncesi bir hakka dayanmadığı halde, bu parsel ile ilgili davalı Durkadın hakkındaki davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden reddi kararı da doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda yazılı nedenlerle, davalı Ayşe hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının reddine, davalı Durkadın hakkındaki karara yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine, 30.11.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.




Old 09-05-2011, 09:12   #4
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Öcelikle Sayın Nihat Yavuz'un sözlerini aynen aktarmak istiyorum.Yasanın metninin sözlerine sıkı sıkıya bağı bir hakim önünde bir tasarrufun iptale tabi olduğunu ispat etmek çok zor ve ekseriya olanaksızdır.Çünkü davacı alacaklı , borçlu ile 3.kişi arasındaki ilişkilerin yabancısıdır.Bu nedenle Kuru'nun da belirttiği üzere kesin bir şekilde isbatı çok gü olan iptal davalarında hakim , kanunun koymuş olduğu karinelerden de yararlanarak serbest takdir hakkını kullanmalı ve iptal davasında beklenen amacı gerçekleştirmeye çalışmalıdır.
Ve birkaç örnek ;

4.HD.25.04.1995 ; 2310/3645
Davacı , senetli alacağı nedeniyle davalı Hasan Doğdu aleyhine takip başlattığını , bu davalının takibi semeresiz kılmak için sahibi olduğu traktörü , kardeşi olan diğer davalı Mehmet Doğru’ya devrettiğini bu devrin muvazaalı olduğunu bildirerek iptalini istemiştir.Davalılar muaccel bir alacak bulunmadığını , satış işleminin muvazaaya dayanmadığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.Mahkemece , satış işleminin yapıldığı sırada henüz icra işleminin başlamamış sayılacağı , ihtiyati haczin ilk emniyet tedbiri sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dava , muvazaya ( B.K.18) DAYALI BİR İPTAL DAVASIDIR.Kural olarak 3.kişiler ( olayımızda davalı ) muvazaa nedeniyle hakları halele uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı hukuki muamelelerin geçersizliğini ileri sürebilirler.Çünkü muvazaalı bir hukuki muameleyle 3.kişinin ızrar edilmesi ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir.Ancak 3.kişinin muvazaalı muameleyle hakkının helale uğradığının benimsenebilmesi için onun muvazaalı muamelede bulunandan bir alacağının mevcut olması ve bu alacağının ödenmesini önlemek amacıyla muvazaalı muamelede bulunulması gerekir.Somut oyda davacı 10.08.1990 vade tarihli senetle davalı Hasan Doğdu ve 3.kişiden alacaklı olduğu için borçluları aleyhine Kastamonu Asliye Hukuk Mahkemesinden 1991/52-39 d.işler sayılı ve 26.02.1991 günlü ihtiyati haciz kararı almış bu kararı Kastamonu İcra Müdürlüğünün 1991/1169 sayılı dosyası ile takibe koyarak borçlu Hasan Doğdu’nun traktörü üzerine ihtiyati haciz konulması için trafiğe yazı yazdırmıştır.Trafik bürosunun 26.02.1991 tarihinde sözü geçen traktörün Mehmet Doğdu’ya devredildiğini bu nedenle yazı gereğinin yapılmadığını bildirmesi üzerine davacı kendisine borçlu olan Hasan Doğdu ile traktörü devralan Mehmet Doğdu aleyhine davayı açmış bulunmaktadır.Mahkemenin davayı red gerekçesiyle alacağın tahsil edilebilir düzeye gelmediği görüşüne katılmak mümkün değildir.Davacının borçlusu aleyhine başlattığı takip mahkeme kararından önce kesinleşmiş tahsili için hiçbir engel kalmamıştır.Kaldıki kesinleşmemiş bir alacak bile olsa davanın reddedilmeyip alacağın kesinleşmesinin sonucunun beklenmesi tahsili gereken bir alacak varsa bu tür davanın ona göre sonuçlandırılması gerekir.Özellikle davalıların kardeş olmaları ihtiyati haciz kararıyla bu karar gereği trafiğe yazılan yazı ve trafikteki devir tarihleri ile alacağın tahsil için gösterilen gayretleri belirtir dosyada bulunan bilgi , belge ve dosyalar değerlendirildiğinde sözü geçen satışın alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı satış olduğu sonucuna varılır.Bu nedenle davanın kabulüne karar vermek gerekirken reddi doğru olmamıştır.



4HD. 24.06.1996 ; 5498/5734
Davacıların bu davadaki amaçları tahsil edemedikleri alacaklarını tahsil edebilmek için satış işleminin kendileri yönünden geçersizliğini sağlamaktır.Bu hak ayni değil şahsi sonuç doğurur.Yani , davacıların alacaklıların tahsilinden sonra kalan değer olursa tasarruf tüm şartları ile hukuki kıymetini muhafaza eder.Bu nedenle tapunun iptali ve tesciline karar verilmeksizin( olayda kıyasen uygulanması gereken İİK283/1 maddesi uyarınca) tasarrufun iptaline karar verilmekle yetinilmesi gerekir.Yerel Mahkeme kararı sonucu bakımından doğru bulunduğundan HUMK 438/9 maddesi uyarınca ek gerekçeyle ve hüküm bölümünden aşağıda yazılı çıkarma ve eklemeler yapılmak suretiyle karar onanmalıdır.
SONUÇ-Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenle hüküm bölümünün 1.maddesinin son satırı çıkarılarak yerine intikaliyle ilgili tasarrufun iptaline sözcüklerinin yazılmasına ve kararın bu düzeltilmiş biçimiyle onanmasına ,

4HD. 16.10.1997 ; 4322/9761
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescili davası üzerinden yapılan yargılama sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacının davasının kabulü ile Karşıyaka Bayraklı ada 25149 ve 8 nolu parselde kayıtlı ve halen Mustafa Uslu adına görülen tapu kaydının iptali ile işbu tapunun Turgut Uzunoğlu adına tapuya kayıt ve tesciline ilişkin hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okundktan sonradosya incelendi gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı kanıtların yaysa uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delilerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan öteki temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava B.K.’nin 18.maddesine dayanan danışıklılık iddiasına ilişkindir.Dava kabul edildiğine göre İİK.’nin 283/1 maddesinin kıyasen uygulanmasıyla tapu iptal ve tesciline karar verilemez.Yerel Mahkemece bu konunun gözetilmemesi yanlış ise de yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK.438. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
SONUÇ-Temyiz olunan kararın 2 sayılı bentte gösterilen nedenle hüküm fıkrasından tapu iptal ve tesciline ilişkin bölümlerin çıkartılarak yerine davalı adına olan kaydın düzeltilmesine yer olmadan davacının haciz ve satışını isteyebilmesine olanak tanınmasına biçimindeki sözcük dizesinin yazılmasına , öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle kararın düzeltilen bu durumuyla onanmasına
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taşınmaz Satış Vaadi Sözleşmesine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Davasında Zamanaşımı av.n.e.barut Meslektaşların Soruları 4 04-01-2017 08:48
inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescili davasında yemin Av.Ö.Savaş Meslektaşların Soruları 8 14-01-2016 15:42
Taksim Sözleşmesine Dayalı Tapu İptal ve Tescil Kemosabe Meslektaşların Soruları 3 01-04-2011 08:49
Muvazaa Sebebine Dayalı Tapu İptal-Tenkis Kemosabe Meslektaşların Soruları 1 24-05-2010 15:06
İmar İşleminin İptali Sebebine Dayalı Tapu İptal-Tescil Kemosabe Meslektaşların Soruları 1 16-03-2010 16:26


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05401802 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.