Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

yardım-bağkur aylığının iptali ve yersiz ödemenin geri alınması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-01-2011, 16:45   #1
Av.yılmaz seven

 
Varsayılan yardım-bağkur aylığının iptali ve yersiz ödemenin geri alınması

Müvekkilime 1998 yılında bağ kur il müdürlüğünce aylık bağlanmıştır.

Ancak daha sonra sosyal güvenlik kurumunca yapılan teftiş neticesinde bazı sigortalıların prim ve askerlik borçlanması hesabından çıkartılmış olan ödemelerin usulsüz olarak başka sigortalıların hesabına mal edildiği tespit edilmiştir.Tespit edilen çıkacak ve girecek ödemeleri kurumca gerçek hesaba mal edilmiş olup,hesabına usulsüz ödeme girilen sigortalıların hesabından çıkartıldığından aylık talebinde bulundukları tarihte borç çıkmıştır.

4447 sayılı kanunla 1479 sayılı kanuna eklenen 10. maddeye göre aylık talebinde bulunan sigortalının, prim ve hizmete dayalı borçlarının bulunmaması şartı koşulmuştur.buna göre aylık talep tarihi itibari ile borçlu olan sigortalıların aylıklarının iptali yapılmıştır.Müvekkilimin de buna dayanarak aylığı iptal edilmiştir.

Başka sıgortalının prim hesabından-askerlik hesabından çıkartılmış olan ödeme, müvekkilimin hesabına usulsüz olarak aktarılmış olduğundan ve aktarılan usulsüz ödeme gerçek ödemeyi yapan sigortalının hesabına mal edildiğinden ve aylık talep tarihinde de borcu olduğundan 10 yıllık zamanaşımı da dikkate alınarak yapılan yersiz ödemenin(66.608.00 TL) geri ödenmesi için ihtar çekilmiştir.

Söz konusu ihtar yazısı müvekkilime 17.01.2011 tarihinde tebliğ edilmiştir. ayrıca aylık bağlanmasında müvekkilimin hiçbir kusuru yoktur.Dönemin kurum müdürünün şu kadar para getirirseniz size aylık bağlanır demesi üzerine söz konusu para miktarı kuruma (müdüre elden) ödenmiştir. Yani resmi olarak usulsüzlüğü yapan kurum müdürüdür müvekkilin yapılan usulsüz işlemle hiçbir ilgi ve alakası yoktur.

Bu ihtara karşı idari mahkemede dava açabilirmiyim? iş mahkemesinde mi dava açmalıyım?

Müvekkilime yeniden aylık bağlanması için hangi yollara başvurmalıyım?

Müvekkilin borcu olmadığının tespiti için adliye mahkemelerinde dava açabilirmiyim ?

Yoksa kurumun alacağın ödenmesi için dava açmasını mı beklemeliyim?

Hangi hukuki yollara başvurmamı tavsiye edersiniz
Old 20-01-2011, 17:49   #2
bilal_gedikci

 
Varsayılan

Sn Yılmaz,
Konuyla ilgili çok fazla bir bilgi ve tecrübem olmamakla birlikte elimden geldiğince sorunuza cevap vermek istedim. Zira 3 ay kadar önce baroya teslim ettiğim staj ödevimde benzer bir konuyu incelemiştim.

-İlk sormuş olduğunuz sorunuza cevaben, Görevli mahkeme Bağ-Kur Kanunu’nun 70. md.si , 5510 Sayılı Kanun’un 101. md.si ve 5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun md. 1/B “B) İşçi Sigortaları Kurumu ile sigortalılar veya yerine kaim olan hak sahipleri arasındaki uyuşmazlıklardan doğan itiraz ve davalara da bakarlar.” hükmü gereğince görevli mahkeme iş mahkemeleridir.

-Müvekkilnize yeniden aylık bağlanabilmesi için kanımca açmanız gereken dava, kurum işleminin iptali, borçlu olunmadığının tespiti(menfi tespit) ve alacak davasıdır(arada geçen zamanlar için ödenmemeiş maaşlar v.s) . Bu talepler birlikte dava konusu yapılabilir.

-Davanızı belirrtiğim gibi adliye mahkemelerinde açmanız doğru olanıdır. Davanın kurum işleminin iptali şeklinde gözükmesi sizi yanıltmamalıdır.

-Kurumun alacağını tahsil etmek amacıyla dava açmasını beklemenin size bir fayda sağlayacağını düşünmüyorum. Kaldı ki müvekkilinizin bu zaman zarfında zarara uğrama durumu malumunuzdur.

İyi çalışmalar.
Old 21-01-2011, 12:36   #3
Av. Evren Apaydın

 
Varsayılan

Sn. Bilal Gedikçi'ye katılmakla beraber, aşağıdaki Yargıtay Kararlarının da işinize yarayacağını düşünüyorum.

T.C.
YARGITAY
10. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/22615
K. 2007/20385
T. 10.12.2007
� YAŞLILIK AYLIĞININ İPTALİNE İLİŞKİN KARARIN İPTALİ TALEBİ ( İptale Konu Olan Ödeme Göz Ardı Edilse Bile Sigortalı Bu Tarih Sonrasında Düzenli Olarak Primlerini Ödediği - Olayın Asıl Sorumlusu Sigortalı Değil Yolsuz İşlem Yapan Kurum Görevlisi ve Onu İstihdam Eden Kurum Olduğu )
� KURUMUN VEYA ÇALIŞANININ KUSURLU DAVRANIŞI ( İptale Konu Olan Ödeme Göz Ardı Edilse Bile Sigortalı Bu Tarih Sonrasında Düzenli Olarak Primlerini Ödemek Suretiyle İyiniyetini Ortaya Koyduğu - Yolsuz İşlem Yapan Kurum Görevlisi ve Onu İstihdam Eden Kurumun Sorumlu Olduğu )
� PRİMLERİN DÜZENLİ ÖDENMESİ ( Yaşlılık Aylığının İptaline İlişkin Kararın İptali Talebi - Olayın Asıl Sorumlusu Sigortalı Değil Yolsuz İşlem Yapan Kurum Görevlisi ve Onu İstihdam Eden Kurum Olduğu )
1479/m.35

ÖZET : Davacı yaşlılık aylığının iptaline ilişkin kurum kararının iptaline karar verilmesini istemiştir. İptale konu olan ödeme göz ardı edilse bile, sigortalı bu tarih sonrasında düzenli olarak primlerini ödemek suretiyle iyiniyetini ortaya koymuştur. Kamu idaresine güven ilkesi aynı zamanda kamu görevlilerine de güven duyulmasını gerektirir.

Bu bakımdan, olayın asıl sorumlusu sigortalı değil, yolsuz işlem yapan Kurum görevlisi ve onu istihdam eden Kurumdur.

DAVA : Davacı, yaşlılık aylığının iptaline ilişkin Kurum kararının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Kurumca yapılan müfettiş incelemesi sonucu hazırlanan 22.03.2005 tarihli soruşturma raporu neticesinde Kurum kayıtlarında bulunmamasına rağmen sanal ortamda ödenmiş gibi gösterilerek davacının hesabında görünen 08.10.1999 tarihli 30,00 YTL'lik prim ödemesi iptal edilmesi sonucu tahsis talep tarihi itibariyle prim borcu oluşan davacının, 01.05.2002 tarihi itibariyle bağlanan yaşlılık aylığı iptal edilmiş, iş bu dava ile davacı, Kurum işleminin iptalini istemiştir.

Kurum müfettişince düzenlenen, raporda; Sigortalının Kurum görevlisine güvenerek prim ödemesini hesabına yatırması için vermiş olmasının iyiniyetinden ve Kurum personeline güveninden kaynaklandığı sigortalının prim hesabındaki, ödemeleri dikkate alındığında söz konusu olayda Kurumu dolandırarak, haksız Emekli olmaya yönelik bir kastının olmadığı, diğer yandan adı geçenin güvenini su istimal eden memur Salih istihdam eden Kurumun da söz konusu işlemde hukuki sorumluluğunun bulunduğu gözönüne alındığında ifadelerine yer verilmiştir. İsabetli olan bu saptama ve tüm dosya, kapsamına göre; davacı, Kurumda çalışan Salih'in kötüniyetli davranışını bilebilecek durumda değildir. Bu nedenle, Kurumca, tesbit ve kabul edilen bu usulsüzlüğün sonuçlarının, durumdan haberdar olmayan ve Salih'in eylemine iştiraki de söz konusu sigortalı ya yükletilmesi hakkaniyete aykırıdır. Kaldı ki, dava konusu 08.10.1999 tarihinde yatırıldığı iddia edilen ve iptale konu olan 30,00 YTL'lik ödeme göz ardı edilse bile, sigortalı bu tarih sonrasında düzenli olarak primlerini ödemek suretiyle iyiniyetini ortaya koymuştur. Kamu idaresine güven ilkesi aynı zamanda kamu görevlilerine de güven duyulmasını gerektirir. Kurum da, Salih'in usulsüzlük ve yolsuzluk yaptığını kabul etmiş ve bu kişi hakkında gerekli yasal yollara müracaat etmiştir.

Bu bakımdan olayın asıl sorumlusu sigortalı değil yolsuz işlemi yapan Kurum görevlisi Salih ve onu istihdam eden Kurumdur. Öte yandan, 30,00 YTL'lik ödeme kabul edilmese dahi, davacının yatırmış olduğu primlere karşılık gelen sigortalılık süresi diğer şartlarla birlikte tahsis için yeterli ise, bu bile davanın kabulü için yeterlidir.

Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki olgular üzerinde durularak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı düşünceler ile, davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 10.12.2007 gününde oybirliği ile karar verildi.

YARGITAY 21. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/16797
K. 2008/9211
T. 16.6.2008
� BAĞ-KUR SİGORTALILIĞININ TESPİTİ ( Davacıyı Kendi Hatalı İşlemi Nedeniyle Yıllarca Sigortalı Sayan Kurumun Sigortalılık İnancını Verdikten Sonra Yaptığı Yanlışlığın Farkına Vararak Sigortalılık Süresini İndirmesi İyi Niyetten Uzak Olduğu )
� HATALI KURUM İŞLEMİ ( Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti - Davacıyı Kendi Hatalı İşlemi Nedeniyle Yıllarca Sigortalı Sayan Kurumun Sigortalılık İnancını Verdikten Sonra Yaptığı Yanlışlığın Farkına Vararak Sigortalılık Süresini İndirmesi İyi Niyetten Uzak Olduğu )
� SİGORTALILIK SÜRESİNİN KURUMCA İNDİRİLMESİ ( Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti - Davacıyı Kendi Hatalı İşlemi Nedeniyle Yıllarca Sigortalı Sayan Kurumun Sigortalılık İnancını Verdikten Sonra Yaptığı Yanlışlığın Farkına Vararak İndirmesi İyi Niyetten Uzak Olduğu )
� İYİNİYET İLKESİ ( Bağ-Kur Sigortalılığının Tespiti - Davacıyı Kendi Hatalı İşlemi Nedeniyle Yıllarca Sigortalı Sayan Kurumun Sigortalılık İnancını Verdikten Sonra Yaptığı Yanlışlığın Farkına Vararak İndirmesi İyi Niyetten Uzak Olduğu )
5521/m.8
506/m.79
1479/m.24, 35, Geç.10

ÖZET : Dava, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemidir. ... tarihleri arasındaki süre yönünden davacının bu sürede kayıtlarının mevcut olmadığı dolayısıyla sigortalılık koşullarının bulunmadığı açıktır. Ancak Kurum zamanında hiçbir araştırma yapmaksızın davacıyı sigortalı olarak kabul etmiş, yaptığı icra takipleri ile bu süreye ilişkin tüm primleri zorunlu sigortalılık kolundan tahsil etmiş ve uzun sürede kullanmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan Kurumun, sigortalılık inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyi niyetten uzaktır. Davacının Sosyal Güvenlik Hukuk ilkelerinin ve Medeni Kanunda yer alan iyiniyet kurallarının uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı dönemde zorunlu sigortalı kabul edilmesi gerekir.

DAVA : Davacı, 1.1.1977-21.02.1980 ve 20.04.1982-31.03.2001 tarihleri arasında zorunlu Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitiyle, askerlik borçlanması ile hizmet birleştirme talebinin reddine ilişkin Kurum işleminin iptaliyle, yaşlılık aylığına hak kazandığını ve ödenmeyen yaşlılık aylıklarının faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M.Altan Çeliker tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- Hüküm, İş Mahkemesinden verilmiştir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesi hükmüne göre ise İş Mahkemelerinden verilmiş bulunan nihai kararların 8 gün içinde temyiz olunması gerekir.

Olayda hüküm 12.6.2007 tarihinde davalı kurum vekiline tefhim edilmiş temyiz ise 22.6.2007 tarihinde vukubulmuştur. Şu duruma göre davada 8 günlük temyiz süresi geçmiştir.

O halde, 01.06.1990 Tarih ve 1989/3 E. 1990/4 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı da gözönünde tutularak temyiz dilekçesinin süre aşımı yönünden reddi cihetine gitmek gerekmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı kurum vekilinin temyiz dilekçesinin süreaşımı yönünden REDDİNE,

2- Davacı 1.1.1977-21.2.1980 ve 20.04.1982-31.03.2001 tarihleri arasında 1479 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu sigortalı olduğunun tespitini, Kurumun askerlik borçlanması ile hizmet birleştirme talebinin reddine ilişkin kararının iptalini ve yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti, ödenmeyen yaşlılık aylıklarının faiziyle davalı Kurumdan tahsilini istemiştir.

Mahkeme, 1.1.1977-21.02.1980 ve 20.04.1982-11.08.1998 tarihleri arasındaki döneme ilişkin tespit istemi ile yaşlılık aylığı isteminin reddine, 1479 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılığı ile çakışmayan 506 sayılı Yasa'ya tabi 6.7.1988-15.1.1989 tarihleri arasındaki 190 günlük zorunlu, 1.11.1994-30.10.1995 tarihleri arasındaki 180 günlük isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin 2829 sayılı Yasa uyarınca birleştirilmesi gerektiğine ve askerlik borçlanmasının reddine ilişkin kurum işleminin de iptaline karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davacının 10.09.1998 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal eden giriş bildirgesi ile 20.04.1982 tarihinden itibaren Bağ-Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı, vergi mükellefiyeti kaydının 1.1.1977-21.02.1980 tarihleri arasında olduğu ve tekrar 12.08.1998 tarihinden itibaren başlayarak süregeldiği esnaf sicil kaydının mevcut olmadığı, prim ödemelerinin 1998 yılından itibaren başladığı, 1999/698 sayılı icra takibi ile 20.04.1982-30.06.1999 tarihleri arasındaki, 2001/224 sayılı icra takibi ile de 20.04.1982-31.03.2001 tarihleri arasındaki prim borçlarının tahsil edildiği, zamanında gerekli incelemeyi yapmaksızın davacıyı 20.04.1982 tarihinden itibaren sigortalı olarak kabul eden ve primleri de buna göre tahsil eden Kurumun 2004 yılından itibaren sigortalılık başlangıcını 12.08.1998 tarihine çekerek bu tarihten itibaren sigortalı saydığı, davacının 6.7.1988-15.1.1989 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa'ya tabi 190 gün zorunlu,1.11.1994-30.10.1995 tarihleri arasında da 180 gün isteğe bağlı hizmetlerinin bulunduğu görülmüştür.

1479 sayılı Yasa'da 506 sayılı Yasa'nın 79. maddesine koşut geçmiş hizmetlerin tespitine ilişkin bir düzenleme mevcut olmadığından mahkemenin 1.1.1977-21.02.1980 tarihleri arasındaki süre ile üzerinde uyuşmazlık bulunmadığından 12.08.1998-31.03.2001 tarihleri arasındaki sürelere ilişkin red kararı ve sigortalı olduğu dönemde borçlanma talebinde bulunduğundan askerlik borçlanmasının kabulüne ilişkin olarak verilen karar doğrudur.

20.04.1982-12.08.1994 tarihleri arasındaki süre yönünden ise, davacının bu sürede 1479 sayılı Yasa'nın 24. maddesinde öngörülen kayıtlarının mevcut olmadığı dolayısıyla sigortalılık koşullarının bulunmadığı açıktır. Ancak Kurum zamanında hiçbir araştırma yapmaksızın davacıyı 20.04.1982 tarihinden itibaren sigortalı olarak kabul etmiş, yaptığı icra takipleri ile bu süreye ilişkin tüm primleri zorunlu sigortalılık kolundan tahsil etmiş ve uzun sürede kullanmıştır. Davacıyı kendi hatalı işlemi nedeniyle yıllarca sigortalı sayan Kurumun, sigortalılık inancını verdikten sonra yaptığı yanlışlığın farkına vararak sigortalılık süresini indirmesi iyi niyetten uzaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 1997/10-578-758 sayılı kararında da belirtildiği üzere, davacının Sosyal Güvenlik Hukuk ilkelerinin ve Medeni Kanunda yer alan iyiniyet kurallarının uygulanmasının zorunlu bir sonucu olarak primlerin alındığı dönemde zorunlu sigortalı kabul edilmesi gerekir.

Öte yandan zorunlu sigortalılık ile isteğe bağlı sigortalılığın çakışması durumunda asıl olan zorunlu sigortalılık olduğu gibi, başka sosyal güvenlik kuruluşlarına ait zorunlu sigortalılık Sürelerinin çakışması durumunda ise çifte sigortalılık mümkün bulunmadığından asıl olan önceden başlayarak devam eden sigortalılıktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2001/21-627-659 ve 2005/21-389-430 sayılı Kararlarında da önceden başlayan sigortalılığın asıl sigortalılık olduğu özellikle vurgulanmıştır.

Somut olayda, 20.04.1982 tarihinden itibaren başlayan zorunlu Bağ-Kur sigortalılığının asıl sigortalılık sayılması gerekmesine

göre çakışan 506 sayılı Yasa'ya tabi zorunlu ve isteğe bağlı sigortalılık sürelerinin iptali ile 1479 sayılı Yasa'nın 35. maddesi ile geçici 10. maddesi uyarınca yaşlılık aylığı koşularının da yeniden değerlendirilmesinin gerektiği ortadadır.

Ayrıca, davanın açıldığı 3.6.2005 tarihi itibariyle uyuşmazlık S.S.K. Başkanlığının hak alanını ilgilendirdiği halde davacı tarafından husumet S.S.K. Başkanlığına yöneltilmediği gibi mahkemece de bu yön gözetilerek davacıya önel verilmek suretiyle S.S.K. Başkanlığının davaya katılımı sağlanmamış ve dava ile ilgili savunma ve beyanları alınmamışsa da yargılama sırasında 16.05.2006 tarihinde kabul edilip 20.05.2006 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Bağ-Kur Genel Müdürlüğü ve Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı aynı çatı altında toplanmış olduğundan ve S.S.K. Başkanlığı ile Bağ-Kur Genel Müdürlüğü hüküm tarihinden önce tüm aktif ve pasifi, personeli, dava dosyaları ile Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilmiş Bağ-Kur Genel Müdürlüğü vekili Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili olmuştur.

Yapılacak iş; davalı vekilinin Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından usulüne uygun olarak alınmış vekaletnamesinin getirtilerek 506 sayılı Yasa'ya tabi sigortalılıkla ve dava ile ilgili beyanlarını almak ve çıkacak sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözardı edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 16.06.2008 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 21-01-2011, 14:24   #4
Av.yılmaz seven

 
Varsayılan

arkadaşlar cevaplarınız için çok tşkr ederim.gerçekten çok açıklayıcı ve yol gösterici oldu.ayrıca yargıtay kararları tam olarak istediğim konuya işaret ediyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İdari işlemin iptali sonucu ödenen cezanın geri alınması , faiz sorunu baruter Meslektaşların Soruları 10 14-03-2016 09:36
bağkur aylığının iptali ve yapılan yersiz ödemenin geri alınması Av.yılmaz seven Meslektaşların Soruları 0 18-01-2011 11:00
Ölüm Aylığının Geri Alınması bonnie Meslektaşların Soruları 2 08-07-2010 15:57
Çok Acil!! Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi-Vekaletin Geri Alınması oceans17 Meslektaşların Soruları 1 10-04-2009 13:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04641604 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.