hakaret suçu oluşur mu?

10 Haziran 2011 tarihinde yayınlanan 'adını feriha koydum' adlı dizinin 22. bölümünde zengin işadamı rolündeki şahsın karakolda komiserin odasında avukatı rolündeki şahısa ''sen nerdesin lan'' diyerek hitap etmesi ve avukat rolundeki şahsında zengin müvekkili karşısında ezik rol sergilettirilmesi TCK kapsamında hakaret suçunu oluşturur mu?
Ben şahsım ve mesleğim adına avukat olarak o sahneyi izlerken mesleğimizin rencide edilmiş olduğunu hissettim.Meslektaşlarımızın değerli görüşlerini aldıktan sonra yasal yollara başvurmayı düşünüyorum.

Sayın meslektaşım, avukat olarak (bireysel anlamda) şahsımız karşı hakaret suçunun oluşmayacağı kanaatindeyim. Ancak Av. K. m 76 "Barolar; ... meslek düzenini, ahlakını, saygınlığını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, avukatların ortak ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla tüm çalışmaları yürüten, tüzel kişiliği bulunan, çalışmalarını demokratik ilkelere göre sürdüren kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır." hükmü gereği öncelikle birliğimizin, akabinde il barolarının meslek kuruluşu olarak şikayette bulunabileceğini düşünüyorum.

Alıntı: Yazan Av.Mehmet SAVRUN 10 Haziran 2011 tarihinde yayınlanan 'adını feriha koydum' adlı dizinin 22. bölümünde zengin işadamı rolündeki şahsın karakolda komiserin odasında avukatı rolündeki şahısa ''sen nerdesin lan'' diyerek hitap etmesi ve avukat rolundeki şahsında zengin müvekkili karşısında ezik rol sergilettirilmesi TCK kapsamında hakaret suçunu oluşturur mu? Ben şahsım ve mesleğim adına avukat olarak o sahneyi izlerken mesleğimizin rencide edilmiş olduğunu hissettim.Meslektaşlarımızın değerli görüşlerini aldıktan sonra yasal yollara başvurmayı düşünüyorum.

TCK'na göre hakaret suçu "meslek aleyhine" işlenemez. Suç kastının bulunmaması da çabası.

Sanatta iyi, kötü, güzel, çirkin, başarılı ya da başarısız vardır. Bu örnek de bunlardan biri.

Sayın Cengiz Aladağ'a aynen katılıyorum... çok doğru ifade etmiş.. söz konusu sahneyi izlemedim ama ne olursa olsun bir senaryodan ibaret olan bu diyaloglar nedeniyle mesleğimizin hakarete uğradığını kabul etmek doğru bir bakış açısı değil diye düşünüyorum...keza benzer nedenlerle yapılan başvurular da Sayın Aladağ'ın ifade ettği gerekçelerle Takipsizlik kararı ile neticelendiğinide belirtmek isterim.

Sahneyi ben de izledim.Dahası da vardı.Etrafımdaki insanlara bakıp gülümsediğimi hatırlıyorum.

Ben kendime bu şekilde davranılmasına izin vermem ama bir başkası bunda sakınca görmeyebilir. Bundan ziyade insanlar bu tarz dizileri seyrettikçe sanki yirmidört saat hizmetlerinde olmamız gerekir şeklinde algılıyorlar.Akşam saat on sıralarında arayıp ben bu saatte musaitim ama diyenler var. Ben yirmi dört saat avukatlık yapmak zorunda değilim.Bunu en azından kendi müvekkilerimize anlatabiliyorsak bir şeyler yapmaya başlamışızdır diye düşünüyorum.

Hukusal açıdan; Söz konusu "lan" kelimesi, TDK daki anlamı itibariyle "hey" yada "ulan" anlamında bir hitap şekli olarak kabul ediliyor. Bu anlamda, hakaret yada küfür olarak kabulü mümkün değil.

Mesleki açıdan; Ancak toplumsal bazda "kaba bir hitap şekli" ve "saygısızlık" olarak kabul edilen bu tür bir ifadenin, özellikle saygın bir meslek olan "avukatlık mesleğini icra eden bir kişiye" yönelik olarak kullanılması üzücü. Olay rol icabı olsa da, malesef avukatlık mesleğinin iyice kötülenmeye başlandığı son yıllarda, bu tür durumlar da "özentili" bir takım kişilerde aynı duruş sergilemesine gidilmekte. Hatta bir filimde avukatları kastederek, "Eli çantalı hırsız, eli silahlı bir hırsızdan çok çalar" denmiştir. Filimlerde olan bu olaylar, şimdilerde yalancı, hırsız, eli mahkum, yaptığı iş önemsiz, birbirlerinin kuyusunu kazan şeklinde toplumsal bir anlama kavuşmuş durumdayız.

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ TCK'na göre hakaret suçu "meslek aleyhine" işlenemez. Suç kastının bulunmaması da çabası. Sanatta iyi, kötü, güzel, çirkin, başarılı ya da başarısız vardır. Bu örnek de bunlardan biri.

Kelimesi kelimesine katılıyorum.

Hakaret suçunun oluşması için mağdurun belirlenmiş olması gerekir. Mağdurun belirlenmiş sayılması için de eldeki delillerin şüpheye yer bırakmayacak şekilde kesin ve tereddütsüz olması gerekir. Varsayımlara dayanılarak mağdurun belirlenmeye çalışılması bir takım gereksiz alınganlıkları dikkate almak ve ödüllendirmek sonucunu doğurur. Hukuk, toplum ve birey açısından önemli fiillerle ilgilenir, oysa zanlarla ve varsayımlarla mağdurun belirlenmeye çalışılması bu önemli fiillerden değildir. (MUSTAFA CAN KORKAKER) Buna göre hakaret suçunun oluşmadığı açıktır. Saygılar...