Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanmada Eşit Kusur/ Tazminat/ Bunalımlı Zamanda Söylenen Sözler Hakaret Sayılır Mı?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-07-2006, 16:09   #1
av_ilknur

 
Mesaj Boşanmada Eşit Kusur/ Tazminat/ Bunalımlı Zamanda Söylenen Sözler Hakaret Sayılır Mı?

merhaba ben internette böyle bir haber okudum haber 27.07.2006 tarihli.yalnız karar örneğini bulamadım Bu olayın yargıtay karar örneğini ya da numarasını bilen varsa gönderebilir mi?Şimdiden çok teşekkürler...
" Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, evlilik birliği içerisinde iken başka kadınlarla birlikte olan, iyi bir gelire sahip olmasına karşın, özürlü çocuğu ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmeyen kocanın, eşine maddi ve manevi tazminat ödemesine karar verdi.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, davacı bir koca, eşinin ilgisizliği nedeniyle dava açarak özürlü çocuklarının velayetinin de karısına verilmesini istedi. Karısı ise davanın reddini ve boşanmaya hükmedildiği takdirde maddi ve manevi tazminata hükmedilmesini talep etti.

Kartal 3. Aile Mahkemesi, çiftin boşanmasına, çocuğun anneye verilmesine, kadına nafaka ödenmesine karar verdi, ancak kadının tazminat istemini reddetti.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, yerel mahkemenin tazminat isteminin reddi yönündeki kararını bozdu.

Hukuk Genel Kurulu'nun kararında, davayı açan kocanın, evlilik birliği içerisinde başka kadınlarla birlikte olduğunun, sadakatsiz davranışlar içinde bulunduğunun, düzenli ve iyi bir gelire sahip olmasına karşın, özürlü müşterek çocuk ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediğinin anlaşıldığı belirtildi.

Kararda, Türk Medeni Kanunu'na göre, boşanmalarda, kusursuz veya az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan maddi tazminat ve boşanmaya sebebiyet vermiş olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın manevi tazminat isteyebileceğinin öngörüldüğü anımsatıldı. "




Old 28-07-2006, 17:22   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Sayın av _ ilknur,

Neden ille de sözkonusu karar? Sizin için bu kararın ne özelliği var?

Saygılarımla
Old 30-07-2006, 01:32   #3
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Kullandığım programda arattım ama çıkmadı. Çok yeni olduğu için herhalde ama gerçekten anlatılana göre pek bir özelliği olan bir karar değil bence de. Bu durumda alamayacaksa nasıl tazminat alacakki zaten. Böyle çok karar bulunabilir. Bence haber sıkıntısı çeken basın yer dolsun diye allayıp pullayıp haber diye yazmış.
Old 28-08-2006, 08:47   #4
suat500

 
Varsayılan

manevi tazminat hususundaki kanun çok açıktır.olay bu şekilde gerçekleşmiş ise manevi tazminata hükmedilmesi kaçınılmazdır.ancak davanın ayrıntılarını bilmiyoruz .olayın kendi olguları içinde değerlendirilmesi daha uyğun olacağı kanaatindeyim.taktir mahkemenin karar bozulmuştur sanırım anlatıldığı gibiyse
Old 31-08-2006, 09:27   #5
gursan

 
Varsayılan

Haberde, kadının eşine HAKARET ettiği, ilgisiz davrandığı ve bu nedenle EŞİT KUSURLU KABUL EDİLEREK yerel mahkeme tarafından tazminat isteminin reddedilmiş olduğu,Ancak Yargıtay Genel Kurulu'nun; "kadının hakaret içeren sözlerini BUNALIMLI ZAMANINDA TEPKİYLE söylemiş olabileceğinden" dolayı EŞİT KUSURLU KABULÜNÜN YANLIŞLIĞINDAN DOLAYI kararın bozulduğundan söz etmekteydi.
Old 04-09-2006, 17:28   #6
Fevzi Yavuz

 
Varsayılan

Sayın Gursan haberi sayenizde duydum.Aslında son derece akli ama şimdiki zamanda akli olmak yargıya yetmiyor.Maalesef İçtihat sunmadan akli de olsa bu tür yaklaşımlar kararlarda yer almıyor o nedenle meslektaşımızın sorduğu Hukuk Genel Kurulu kararına ulaşırsanız beni de bilgilendirmenizi rica edeceğim.
Saygılarımla Av.Fevzi Yavuz
Old 24-06-2007, 17:27   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Geç Olsa Da Aranan Karar Aşağıdadır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2006/2-521
K. 2006/517
T. 12.7.2006
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Boşanma - İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı )
• EŞİT KUSUR ( İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı - Maddi ve Manevi Tazminat )
• BOŞANMA ( İlgisizlik ve Sadakatsizliğe Tepki İle Saldırı Teşkil Eden Sözler Söyleyen Eşi Eşit Kusurlu Saymak Mümkün Olmadığı - Maddi ve Manevi Tazminat )
• KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI ( Boşanma İle Eşinin de Desteğini Yitirecek Olan Davalı Kadın Yararına Uygun Miktarda Maddi ve Manevi Tazminata Hükmedilmesi Gereği )
4721/m.174
ÖZET : Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının eşit kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanamadığı noktalarında toplanmaktadır. Dosya kapsamından davacı erkeğin evlilik birliği içinde sadakatsiz davranışlar sergilediği, iyi bir geliri olmasına rağmen özürlü çocuğu ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği; davalı kadının da davacıya kişilik haklarına saldırı teşkil edecek sözler sarf ettiği anlaşılmaktadır. Yaşamını özürlü çocuğuna adayan bir kadının eşinden ilgi beklemesi çok doğaldır. İlgisizlik ve sadakatsizliğe karşı tepki ile saldırı teşkil eden sözler söyleyen kadının eşit kusurlu sayılmasına olanak yoktur.

Davacının kusurlu hareketleri, davalının kişilik haklarına ağır saldırı teşkil etmektedir. Boşanma ile eşinin de desteğini yitirecek olan davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 3. Asliye Mahkemesi'nce boşanma davasının kabulüne, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 06.10.2004 gün ve 2003/26 - 2004/898 E.-K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 15.03.2005 gün ve 515-4018 sayılı ilamı ile,

( ...1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanmaya neden olan olaylarda başka kadınla yaşayan kocanın daha ziyade kusurlu bulunmasına göre davalı kadının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Türk Medeni Kanunu'nun 174/1. maddesi mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceğini, 186. maddesi, evi birlikte seçeceklerini, birliğin giderlerine güçleri oranlarında emek ve mal varlıkları ile katılacaklarını öngörmüştür. Toplanan delillerden boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade kusurlu olmadığı anlaşılmaktadır. Boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi ( MK. md. 4, BK. md. 42 ve 44 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmelidir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir.

3- Türk Medeni Kanunu'nun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları ( TMK. 4 BK. 42, 43, 44, 49 ) dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir. Bu yönün dikkate alınmaması doğru görülmemiştir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; boşanma, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı C.; davalı ile on yıllık evliliklerinden bir tane müşterek çocukları bulunduğunu, evliliğin son üç yılında davalının kendisine karşı olan güvensizliği, hakaretleri ve küçük düşürücü sözleri ile müşterek hayatı çekilmez hale getirdiğini ve tüm bunların, özürlü olan müşterek çocuğu olumsuz etkilediğini ileri sürerek, davalı ile boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı H. vekili; müvekkilinin, evliliğin ilk günlerinden beri evlilik birliğinin yüklediği tüm sorumlulukları yerine getirdiğini, müşterek çocuğun özürlü olması nedeniyle işinden ayrılarak eşi ve çocuğu na fevkalade ilgi ve bakım göstermek zorunda kaldığını, buna karşın davacının son zamanlarda evini ihmal ederek müvekkilini başka bir kadınla aldattığını, nihayet hiçbir gerekçe göstermeden annesinin yanına taşındığını, dolayısıyla kusurlu bulunan davacının dava açmaya hakkı olmadığını savunarak, öncelikle davanın reddine; boşanmaya hükmedildiği takdirde müşterek çocuğun velayetinin davacıya verilmesine, 20.000.000.000.-TL maddi ve 10.000.000.000.TL manevi tazminat ile tedbir ve yoksulluk nafakasına hükmedilmesini cevaben bildirmiş; birleşen davada ise, davacının müvekkilinden aldığı para ile satın aldığı araba bedeli 7.575.806.000.TL'nin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemenin, "davalının, davacı kocaya hakaret teşkil eden ağır sözler sarf ettiği, davacının da başka kadınlarla birlikte olduğunun tanık beyanlarından anlaşıldığı, bu itibarla evlilik birliğinin temelinden sarsılmasındaki hadiselerde tarafların eşit kusurlu sayılması gerektiği" gerekçesiyle "tarafların boşanmalarına, müşterek çocuğun velayetinin davalı anneye verilmesine, davalı ve müşterek çocuk yararına nafaka takdirine, davalının tazminat taleplerinin reddine, birleşen davada sebepsiz zenginleşmeye dayalı alacak istemi yönünden mahkemenin görevsizliğine" dair verdiği karar, özel dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece "davalı kadının kendisini aldatan davacı kocasına, tartışmalar sırasında, "p ..., İ ..., g ..., pe ... " sözleriyle hakaret ettiği, davacının sadakatsiz olmasının, kadına saldın teşkil eden sözler sarf etme hakkını vermediği, bu nedenle de olayda taraflar eşit kusurlu kabul edilmekle davalı yararına maddi ve manevi tazminat koşullarının oluşmadığının anlaşıldığı" gerekçesiyle, davalının maddi ve manevi tazminat talebinin reddine dair önceki kararda direnilmiştir.

Özel daire ile yerel mahkeme arasındaki uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı kadının eşit kusurlu olup olmadığı, bu bağlamda davalı kadın yararına maddi ve manevi tazminat takdirinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının, evlilik birliği içerisinde başka kadınlarla birlikte olduğu, sadakatsiz davranışlar içerisinde bulunduğu, düzenli ve iyi bir gelire sahip olmasına karşın, özürlü müşterek çocuk ve evin ihtiyaçları ile ilgilenmediği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar davacı tanıklarından Ü., davalının davacıya sinirlendiğinde "p ... , l ..." sözleriyle hakaret ettiğini; tanık Z. ise davalı kadının, kayınvalidesine tartışma sırasında "oğlun k ... , pe ... " sözlerini sarf ettiğini ifade etmiş iseler de; tanık beyanlarının yer ve zaman mefhumlarını içermemesi; tanıklardan Z'nin, tartışma sırasında davalı kadını görmediği ve hiç tanımadığını beyan etmiş olması karşısında, bu beyanların inandırıcı olmaktan uzak izah ve açıklamalardan ibaret bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Türk Medeni Kanunu' nun 174. maddesinin 1. fıkrasında, mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiş; 2. fıkrasında ise, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan taraftan manevi tazminat isteyebileceği öngörülmüştür.

Az yukarıda açıklanan sebeplerle ve olayına özgü nedenlerle; bütün gününü özürlü çocuğuna ayıran, yaşamını ona adayan bir annenin, eşinden ilgi beklemesi ve kendisine yardım etmesini düşünmesi kadar doğal bir gereksinim olamaz. Fakat davalı kadın bu ilgiyi göremediği gibi, bir de eşinin ihaneti ile karşılaşmış, bu nedenle bunalımlı bir zamanında şahidin söylediği sözleri de söylemiş olabilir. Tepki ile söylenen sözler nedeniyle kadını eşit kusurlu saymak mümkün değildir. Boşanmayla davalı kadın, on yıllık evlilikten sonra özürlü müşterek çocukla yalnız kalmış, davacı eşinin desteğini yitirmiştir. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı yararına uygun bir miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği kuşkusuzdur.

Diğer taraftan, davacının kusurlu hareketleri sonucu, davalının kişilik haklarına ağır bir saldırıda bulunulduğu duraksamadan uzaktır. Bu itibarla mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralı dikkate alınarak davalı yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.

Hal böyle olunca; yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen özel daire bozma kararına uyularak, davalı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 12.07.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 24-06-2007, 22:17   #8
dilekgulsen

 
Varsayılan

Kadının kocasına ne denli ağır hakaretler ettiğini bilemem ama bence yargıtayın kararı son derece doğru. Kadın yazdığı gibi hakaretlerde bulunmuşsa bile kadını yine kusurlu sayabiliriz ancak eşit kusurlu saymak grçekten hakkaniyete aykırı olurdu. Zira kadın bunları söylemiş olsa bile hem özürlü bir çocuğun sorumluluğu hem kocasının kendisine ve çocuğuna olan ilgisizliği karşısında daha az kusurlu sayılmalıdır ki;bu anlamda hukuk genel kurulunu çok doğru bulduğumu belirtmeliyim.
Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dava Dilekçesindeki Sözler Hakaret Sayılır mı? Manevi Tazminat Davası açılır mı? ağaoğlu Meslektaşların Soruları 13 01-12-2010 21:37
boşanmada eşlerin kusur oranının tespiti avukat.ayça Meslektaşların Soruları 3 21-09-2008 12:28
Trafik Kazası - Kusur Oranı - Manevi Tazminat Davası Gamze Manay Meslektaşların Soruları 7 17-05-2007 11:27
boşanma ,maddi tazminat, kusur KAANKAL Meslektaşların Soruları 6 30-03-2007 11:28
Deniz hukuku : taşıyanın sorumluluğu altında teknik kusur ile ticari kusur curto Hukuk Soruları Arşivi 0 18-04-2006 23:51


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05182910 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.