Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Alkol Bağımlısı ve Kumarbaz olanların maaşı diğer eşe verilebilecek.

Yanıt
Konu Notu: 3 oy, 5,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 07-01-2008, 18:55   #1
imge_nil

 
Varsayılan Alkol Bağımlısı ve Kumarbaz olanların maaşı diğer eşe verilebilecek.

Yargıtay, alkol bağımlısı ve kumarbaz olanların maaşının evin idaresini üstlenecek diğer eşe verilebileceğine karar verdi

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, kocası veya karısı alkolik, kumarbaz ve kötü yaşam tarzına sahip olanlar lehine bir karara imza attı. Yargıtay, eşi alkolik ve kumarbaz olanların maaşının evin idaresini üstlenecek yeterliliğe sahip diğer eşe verilebileceğine karar verdi. Yargıtay’ın bu kararına göre, çiftler boşanma davası açmadan da evliliğin birliğini devam ettirmek için alkolik, kumarbaz ve evin idaresini yapamayan diğer eşin maaşının tamamının veya bir bölümünün kendilerine bağlanması talebiyle dava açabilecekler.

Karar emsal olacak

Susurluk Aile Mahkemesi’nin verdiği kararı bozan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 45 yıllık evli olan çiftlerden kocanın evine bakmadığını, elektrik ve su giderlerini ödemediğini, köy bakkalını kendisi ile alışveriş yapmaması konusunda uyardığını ve kumar oynadığını ileri sürerek aylık 300 YTL nafaka bağlanmasını talep eden davacı eşi haklı buldu. Yargıtay, kumar oynayarak evinin giderlerini karşılamayan Bağ-Kur emeklisi kocanın maaşının eşe bağlanması gerektiğine karar verdi. Bu karar bu tip davalarda emsal olabilecek. (ANKA)

Kararın dayanağı 198 ve 406. madde
Madde 198 - Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir. Madde 406 - Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu Madde bağımlılığı, kötü yaşama tarzı sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan, devamlı korunmaya muhtaç her ergin kısıtlanır.

www.yenicaggazetesi.com.tr
Old 08-01-2008, 14:27   #2
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Merhaba

Son derece yerinde bir karar.

Bu yorumun aile hukuku sonuçlu olan tüm nafaklar (tedbir,yoksulluk,iştirak) ve katkı kararları bakımından yaygın olarak uygulanmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.

Yine 4320 sayılı yasa gereği verilmiş nafaka kararlarının icra takibine gerek duyulmaksızın tahsil edilebilmesi için doğrudan hakim tarafından borçluya ödeme kararının verilebilmesi gerekmektedir.

Not:Haberin "maaş bağlanması" olarak verilmesi sanıyorum bir yanlışlık sonucu olmuştur.Doğru olan maaşın diğer eşe ödenmesi olmalıdır.
Old 08-01-2008, 15:29   #3
oguzhand0

 
Varsayılan Boşanmadan nafaka almak mümkün

Medeni Kanun, savurgan ya da evi idare edemeyen eşe karşı boşanmaya gerek kalmadan çeşit çeşit nafakalar ve kısıtlamalar öngörüyor. Hukukçu Prof. Burcuoğlu bu düzenlemeleri anlattı.

NTVMSNBC’nin haberine göre Susurluk Aile Mahkemesi'nin kararını bozan Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 45 yıllık evli kocanın evine bakmadığını, elektrik-su faturasını ödemediğini ve kumar oynadığını ileri sürerek aylık 300 YTL nafaka bağlanmasını talep eden davacı eşi haklı buldu. Yargıtay, Bağ-Kur emeklisi kocanın maaşının karısına bağlanması gerektiğine karar verirken, “Bağ-Kur Yasası yönünden bir engel bulunmamaktadır. Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı ifade edilmektedir. Medeni Kanun'un 198. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleştiği kabul edilebilir” dedi.
Kararda sözü edilen Medeni Kanun'un 198. maddesi şöyle:
Madde 198 - Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hâkim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir.


ALKIŞLANACAK BİR KARAR
Prof. Dr. Haluk Burcuoğlu, kararı değerlendirirken, karara dayanak oluşturan Medeni Kanun hükmünün 1 Ocak 2002'den beri yürürlükte olduğunu belirtti ve şöyle dedi:
“Alkışlanacak bir karar. Yargıtay'ı kutluyorum. Böyle hayta bir adam varsa, dava açılabilir. Aynı şekilde kadın para basıyor, evinin giderleriyle hiç ilgilenmiyorsa koca da dava açabilirdi. 1 Ocak 2002'deki değişiklikten itibaren bu da olabiliyor. Yargıtay, böyle bir karar vermiş. Kutluyorum. 1 Ocak 2002'deki değişiklikten önce de vardı. Koca ‘ailenin reisi' olduğu için karısına ve çocuklarına bakmakla yükümlüydü. 2002'deki değişiklikle eşler arasında tam eşitlik getirildikten sonra durum biraz daha farklı oldu. Normalde bizde koca ekonomik olarak kadından güçlü olduğu için, bakım yükümlüsü esas olarak hâlâ koca. Ama prensip eşitlik.”


TÜRLÜ TÜRLÜ NAFAKA VAR
Prof. Burcuoğlu, eşlerin birbirinden talep edebileceği çeşitli nafakalar olduğunu belirterek şu bilgileri verdi: “Nafaka için boşanma davası açmaya gerek yok. Kararda, evlilik birliğinin korunması amacıyla nafaka verilmesi sözkonusu. Biz buna ‘bakım nafakası' diyoruz. Aile hukukunda farklı nafaka türleri var. Evlilik birliği devam ederken eşlerin birinin diğerinden istediği nafaka ‘bakım nafakası'dır. Boşanma davası açıldıktan sonra dava süresince ödenen nafaka ise ‘tedbir nafakası'dır. Genelde kadın kocasından nafaka ister ama, teorik olarak eşitlik olduğu için ikisi de birbirinden nafaka isteyebiliyor. Boşanmadan sonra eşlerin birbirlerinden talep edebilecekleri ‘yoksulluk nafakası' denen bir nafaka türü daha var. Bu üç nafaka türü birbirinden farklı. Yargıtay'ın kararında koruyucu bir tedbir olarak ‘bakım nafakası' talep edilmiş.”
Prof. Burcuoğlu, Medeni Kanun'un 406. maddesinde öngörülen “aileyi yoksulluğa düşürme tehlikesi olan kişinin kısıtlanması” hükmünü de değerlendirdi. Sözkonusu madde şöyle: “Savurganlığı, alkol veya uyuşturucu madde bağımlılığı, kötü yaşam tarzı veya mal varlığını kötü yönetmesi sebebiyle kendisini veya ailesini yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açan ve bu yüzden bakıma muhtaç olan ya da başkalarının güvenliğini tehdit eden her ergin kısıtlanır.


SAVURGANLIK HALİNDE KISITLAMA İSTENEBİLİR
Prof. Burcuoğlu, bu hükmü de şöyle anlattı: “406. maddenin uygulanabilmesi için çok daha ağır koşullar gerekiyor. Kadın veya yakınlarından biri, sözgelimi Ahmet beyin son derece savurgan olduğunu, alkolik olduğunu ve bu durumun kendisi ve ailesine zarar verdiğini ortaya koyarak Ahmet beyin kısıtlanmasını isteyebilir. Mahkeme bunu sabit görürse Ahmet beyi kısıtlar ve kendisine bir vasi tayin edebilir. Bu vasi, Ahmet beyin karısı da olabilir. Bu başka bir şeydir. Diyelim ki; ailede tek para kazanan benim. Çok doğru bir aile babasıyım. Aile reisliği kalmadı Medeni Kanun değişikliğinden sonra, biliyorsunuz. Parayı eşime veriyorum ve ‘al sen değerlendir' diyorum. Sonra eşimin son derece kumarbaz biri olduğunu öğreniyorum. Eve hiçbir katkısı yok, doğru dürüst yemek bile bulamıyoruz. Bu şartlarda 406. madde çerçevesinde eşimin kısıtlanmasını isteyebilirim. Parayı kazananın savurganlığı değil sadece, parayı harcayanın da savurganlığı kısıtlama tedbiri alınmasına konu edilebilir.”


MYNET
Old 08-01-2008, 16:37   #4
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Burcuoğlu bakım nafakası olarak talebi adlandırmış.

Bence (parasal)katkı olarak tanımlamak daha doğru olur.

Alıntı:
TMK MADDE 196.- Eşlerden birinin istemi üzerine hakim, ailenin geçimi için her birinin yapacağı parasal katkıyı belirler.

Israrla nafaka denilecek ise "katkı nafakası" ya da "geçim nafakası" geçime katkı nafakası"denmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum.

Ne dersiniz?
Old 08-01-2008, 17:06   #5
üye8180

 
Varsayılan

Karara dayanak olan Medeni Kanun 196 ve 198. maddeler kanunda, ' Birliğin Korunması ' başlığı altında düzenlendiğinden ' koruyucu nafaka, katkı nafakası, birliğe katkı payı 'olarak nitelendirilebilir görüşündeyim.
Old 28-02-2008, 15:19   #6
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Söz konusu Yargıtay kararını buraya ekleyebilirseniz memnun olurum ihtiyacım var da . teşekkürler.
Old 20-11-2010, 13:23   #7
Av.Fahri Sürücü

 
Varsayılan

.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi

Esas : 2004/2723
Karar : 2004/4307
Tarih : 05.04.2004

ÖZET : Türk Medeni Yasasının 406. maddesi gereğince savurganlığı ve kötü yönetimi nedeniyle davalının kısıtlanması istenmiş, davalının tasarruflarının kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığı, Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde belirlenip tespit edilmemiştir. Vesayet makamınca yapılacak iş; elden çıkarılan mal varlığı değerleri ile kalan mal varlığı değerlerinin gerçek değerini tespit etmek sonucuna göre TMK.nın 406. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek bir karar vermekten ibarettir.

(4721 sayılı MK. m. 406)

KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle incelenmesi istenilmekle duruşma için tayin edilen 10.02.2004 gününde temyiz eden davacılar vekili Av. Filiz Küçük geldi. Karşı taraf tebligata rağmen gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki tüm kağıtlar okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.

1-Türk Medeni Yasasının 406. maddesi gereğince savurganlığı ve kötü yönetimi nedeniylede davalının kısıtlanması istenmiş davalının tasarruflarının kendisini veya ailesini darlık ve yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açıp açmadığı Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde belirlenip tespit edilmemiştir. Vesayet makamınca yapılacak iş; elden çıkarılan mal varlığı değerleri ile kalan mal varlığı değerlerinin gerçek değerini tespit etmek sonucuna göre Türk Medeni Yasasının 406. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilerek bir karar vermekten ibarettir. Bu hususta inceleme yapılmadan yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

2-4787 S. Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Yasanın 4/1 maddesi; 4721 s. Türk Medeni Yasasının ikinci kitabından (MK. md. 118-494) kaynaklanan tüm davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün 1. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, duruşma için takdir edilen 375.000.000 TL. vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacılara verilmesine, oybirliğiyle karar verildi. 05.04.2004
Old 14-05-2011, 01:41   #8
Av.Yasin GİRGİN

 
Varsayılan

[
Alıntı:

quote=Av.Habibe YILMAZ KAYAR]Sn.Burcuoğlu bakım nafakası olarak talebi adlandırmış.

Bence (parasal)katkı olarak tanımlamak daha doğru olur.



Israrla nafaka denilecek ise "katkı nafakası" ya da "geçim nafakası" geçime katkı nafakası"denmesinin daha uygun olacağını düşünüyorum.

Ne dersiniz?
[/quote]

Bu yaptırımın 199.maddeyle ilgili olduğunu düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Alkol cezası tartışması Viyola Hukuk Haberleri 2 25-08-2008 15:30
Alkolik ve Kumarbaz Eş - Tasarruf Yetkisinin Kısıtlanması onur lengerli Meslektaşların Soruları 5 16-08-2007 14:10
avukatlık stajı yapmış ve yapmakta olanların dikkatine! Av.Ayşe Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 4 08-03-2006 18:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10562992 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.