Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay' ın bozma kararı - Vergi dairesinin ilam harcına ilişkin ödeme emri göndermesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-11-2011, 20:28   #1
SUCCEED

 
Varsayılan Yargıtay' ın bozma kararı - Vergi dairesinin ilam harcına ilişkin ödeme emri göndermesi

Yargıtay 'ın mürafalı olarak incelediği dosyada bozma kararı vermiş ancak bozma kararı henüz tebliğ olmadan vergi dairesince bozulan karara ilişkin ilam harcına ilişkin ödeme emri gönderilmiş? Bozulan ilama ilişkin harç ödememek için ne önerirsiniz?
Old 21-11-2011, 11:12   #2
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2010/12-158
Karar: 2010/178
Tarih: 24.03.2010

ÖZET: Her ne kadar, icra takibine konu ilamda harç yükümlüsünün adı açıkça yazılı değilse de, HUMK'a göre, harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir. Takibe dayanak ilama konu itirazın iptali davası sonucu itirazında kısmen haksız çıkan ve bu nedenle, haksız çıkılan oranda bakiye nisbi karar ve ilam harcı yükümlüsünün takip alacaklısı olduğunda şüphe yoktur.

İcra takibine konu ilamda harç yükümlüsü olan şikayet olunan/alacaklı tarafın bakiye nispi karar ve ilam harcını yatırmadığı da, çekişmesizdir.

Oysa, Harçlar Kanunu'nun 32. maddesi hükmünce, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağından, dolayısıyla bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, icra müdürlüğünce bunun aksine işlem yapılarak, ilamda harç yükümlüsü olan alacaklının bakiye nispi karar ve ilam harcını ödemeksizin lehine hükmedilen vekalet ücretini icra takibine konu yaparak devamı işlemin yapılmış olması yasaya aykırı olup; mahkemece şikayetçi/borçlunun isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.

(492 sayılı Harçlar K m. 1, 2, 28, 32) (1086 sayılı HUMK m. 417, 423, 429) (2709 sayılı Anayasa m. 36, 73)

KARAR METNİ:
Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 25.02.2008 tarih ve 2007/1734 E.-2008/136 K. s. kararın tetkiki şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 06.05.2008 tarih 2008/7290 E.-9526 K. s. ilamı ile ;

(...Harçlar Kanunu'nun 28/a maddesine göre "karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez" aynı yasanın 32. maddesinde ise "yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı" öngörülmüştür. Harçlar Yasasının bu hükümleri doğrudan doğruya kamu düzenini ilgilendirdiklerinden re'sen dikkate alınmaları zorunludur. Bu durumda, Harçlar Yasasının 32. maddesi hükmünce ve icra işlemlerinin devamının mümkün olmadığı göz önünde tutularak icra müdürü tarafından harcın ödenmesi için takip alacaklısına mehil verilerek, sonucuna göre işlem yapılması gerekir.( Hukuk Genel Kurulu 09.04.1975 gün ve 12/253-526 karar)

Somut olayda, takip dayanağı ilamın karar ve ilam harcının ödendiğine dair her hangi bir makbuz ve kayıt bulunmamaktadır. O durumda icra mahkemesince alacaklıya yukarıdaki ilkelere uygun şekilde mehil verilmeli ve Harçlar Kanunu'nun 32. maddesi de göz önünde tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm tesisi isabetsizdir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Şikayetçi/Borçlu T. Halk Bankası A.Ş. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstek, icra müdürlüğü işleminin şikayetine ait olup, karar ve ilam harcı alınmadan ilamın icraya konularak icra işlemlerinin devamına ait icra müdürlüğü işleminin iptali istenmiştir.

Şikayetçi/borçlu Halk Bankası vekili, alacaklı olduğu iddiası ile müvekkili olan bankanın borçlularından Falez İplik San ve Tic. A.Ş. ile Ö....... Turizm İşletmeleri ve Tic. A.Ş vekili tarafından, bankaları aleyhine İstanbul 3.İcra Müdürlüğü'nün 2007/21774 E. s. dosyasında, İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22.12.2006 gün ve 2002/414 E.-2006/807 K. s. ilamında yazılı vekalet ücreti dayanak gösterilmek suretiyle ilamlı takip yapıldığını, amir kanun maddeleri gereği, alacaklı yanın karar ve ilam harcı ödenmeksizin bankaları aleyhine icra takibi yapmalarının usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, takibin iptal edilmesine karar verilmesini istemiştir.

Şikayet olunan/alacaklılar vekili, takibe konulan ilamın dördüncü (4) maddesinde karar ve ilam harcının müvekkili tarafından ödeneceğine ait açık bir ifadenin yer almadığını, kaldı ki, ödenmeyen bir harç varsa bile bunun takibini Hazinenin yapacağını ileri sürerek, istemin reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemenin, takip alacaklısının açıkça harç ödemekle mükellef tutulmadığı gerekçesiyle şikâyetin reddine dair verdiği karar, hükmün şikayetçi/borçlu T. Halk Bankası vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarda yazılı gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükümü temyize şikayetçi/borçlu banka vekili getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; karar ve ilam harcı yatırılmaksızın ilamın icra takibine konu edilip edilemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.

Burada harç konusunda genel bir açıklama yapılmasında yarar vardır.

Kamu hizmetlerinin kurulması ve yürütülmesi için gerekli olan mali kaynağın sağlanması amacıyla devletin egemenlik gücüne dayanarak koyduğu mali yükümlerden kaynaklanan alacakları genel olarak kamu alacakları olarak nitelendirilmektedir.

Devletin kamu alacağını oluşturan gelir kaynaklarından birini de, kamu hizmetlerinden yararlananların ödedikleri harçlar oluşturmaktadır. Harçların oluşturduğu yükümlülük, teoride, “masrafı karşılama” ve “faydalanma” ilkelerine dayandırılmaktadır.

Masraf(lar)ı karşılama ilkesine göre harç, hizmetin gerektirdiği maliyetle ölçülürken; faydalanma ilkesinde hizmetin maliyeti değil, yükümlü için taşıdığı değer esas alınmaktadır.

Yapılan açıklamalar karşısında harç; bazı kamu hizmetlerinden yararlanan ve hatta yasa hükümü ile yararlanmak zorunda bırakılan özel ve tüzel kişilerin, özel menfaatlerine ait olarak, kamu kuruluşlarının hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında, belirli bir ölçüde bu hizmetlerin maliyetine katılmaları amacıyla konulan ve zor unsuruna dayanan mali yükümlülüklerdir (Pınar, Burak: Yargı ve İcra Harçları, Ankara 2009, s.1-3; Sair harç tanımları için bakınız; a.g.e., s.3, dipnot 12'deki eserler.; Yılmaz, Zekeriya: Hukuk Davalarında Yargılama Harç ve Giderleri ile Vekalet Ücreti, Ankara 2006, s.179 vd.).

Diğer bir deyişle harç, muhtelif kanunların konusunda bulunan adli ve idari hizmetlerde ve bu hizmetin gerektirdiği kırtasiye ve formalite masraflarını karşılamak mülahazasıyla hakiki ve hükmi şahıslardan hazinece alınan bir paradır. Yapılan işler ve görülen hizmet amme hizmetinden ziyade, kişilerin şahsına ve menfaatine ilişkindir (Y.İ.B.K. 23.12.1976 tarih ve 1976/11-7 E.-6 K.; Sair bir tanım için bakınız Y.İ.B.K. 7.12.1964 tarih ve 1964/3 E.-5 K.).

Anayasa Mahkemesi de, harcı, verginin özel ve ayrıksı bir türü olarak tanımlamıştır (17.12.1968 tarih ve 1968/12 E.-65 K.; 24.10.1974 tarih ve 1974/31 E.-43 K.; 14.01.2010 tarih ve 2009/27 E.-2010/9 K. s. kararları ve aynı mahiyette Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 12.05.1982 tarih ve 1982/5-341 E,-493 K. s. ilamı).

Harçlar konusunda genel düzenleme içeren, 492 s. Harçlar Kanunu'nun gerekçesinde harcın tanımı “fertlerin özel menfaatlerine ait olarak, kamu kurumları ve hizmetlerinden yararlanmaları karşılığında yaptıkları ödemelerdir” şeklinde yapılmıştır(Bu harç tanımını benimseyen Anayasa Mahkemesi kararları için bakınız:31.03.1987 tarih ve 1986/20 E.-1987/9 K.; 14.02.1991 tarih ve 1990/18 E.-1991/14 K.; 28.09.1995 tarih ve 1995/24 E.-52 K.; Benzeri tanım için bakınız: H.G.K.'nun 12.05.1982 tarih ve 1982/5-341 E,-493 K. s. ilamı).

Buna göre, bir hizmetin harç konusu olabilmesi için; kişilerin bir kamu kurumundan yararlanmaları, kişilere kamu eliyle özel bir yarar sağlanması ve kamu idaresinin kişilerin özel bir işiyle uğraşması gerekmektedir (Y.İ.B.K. 7.12.1964 tarih ve 1964/3 E.-5 K.; Anayasa Mahkemesi'nin 31.03.1987 tarih ve 1986/20 E.-1987/9 K. s. kararları).

Bir kamu hizmetinden dolayı harç alınabilmesi, bu hizmetin kanunla belirlenmesine ve bu hususla ilgili harç alınmasına ait düzenlemelerin de, kanunda yer almasına bağlıdır.

Nitekim, 1982 Anayasası'nın 73/3.maddesinde; “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır.” hükmünü içermektedir.

Bu Anayasa kuralının, vergi, resim ve harç gibi parasal yükümlülüklerin veya bunlardan bağışıklığın, kapsam ve içeriğinin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ve açıkça gösterilmesi amacına yönelik bulunduğu bellidir. O halde, harca ait bir kanun hükmünün yorumu ve uygulanmasında, bu ilke ve amaç gözden uzak tutulmamak gerekir. Aksi halde, kişi ve kurumların kanuni dayanağı olmayan bir yükümlülük altına sokulmaları veya Devletin önemli bir gelir kaynağından yoksun bırakılması gibi, Kanun Koyucunun amacına aykırı ve sakıncalı sonuçların doğmasına yol açılmış olur (H.G.K.'nun 12.05.1982 tarih ve 1982/5-341 E,-493 K. s. ilamı).

Bu kanunilik ilkesine paralel olarak, 492 s. Harçlar Kanunu'nun 1.maddesinde, bu yasaya göre alınacak harçlar arasında, sair harçlar yanında yargı harçları da, bulunmaktadır.

Aynı Yasanın 2.maddesinde ise, yargı işlemlerinden bu Yasaya bağlı (1) s. tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabi olduğu vurgulanmıştır.

Bu arada yargı harcı, devletin mahkemeler aracılığıyla yaptığı hizmete, ondan yararlananların katkısıdır (Y.İ.B.K. 16.12.1983 tarih ve 1983/5 E.-6 K.).

Yargı harçlarının konusuna giren, yani yargı harcına tabi işlemleri, genel olarak mahkeme harçları ve icra ve iflas harçları olmak üzere ikiye ayırmak mümkündür.

Yargı harçlarının konusunu oluşturan harçlardan ilki mahkemelerde ödenecek harçlar olup; bunlar başvurma harcı, celse harcı ile karar ve ilam harcıdır.

Gereksiz davaların açılmasının ve sair tarafın haksız yere ızrar edilmesinin önlenmesi için ihdas edilen karar ve ilam harcı, yargılama giderlerinin de, önemli bir kısmını oluşturmaktadır (Aldemir, Hüsnü: Hukuk Davalarında Yargılama Giderleri, Ankara 2000, s.200)

Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, yargısal karar, genel olarak uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi amacıyla, hukuki gerekçeye dayandırılmış irade açıklamasıdır. Bu irade açıklamasını, uyuşmazlığın esasını nihai olarak çözen kararlar oluşturur. Karar ve ilam harcı bakımından önemli olan ise, mahkemenin, davada ileri sürülen talep hakkında kesin karar vermesi, yani nihai kararıdır.

Genel olarak, harcın doğduğu ana bakmak ve harcın doğduğu anda hangi tarife yürürlükte ise, ona uygun olarak harç almak gerekecektir. Harcı doğuran olayın doğduğu an esas alındığından, her bir harç için bu durumun ayrı ayrı tespiti gerekir.

Karar ve ilam harcında ise, mahkeme tarafından uyuşmazlık hakkında nihai karar verilmesi, karar ve ilam harcı bakımından harcın konusunu oluşturmakta olup, nihai karar (usule veya esasa ilişkin) verildiği anda karar ve ilam harcı doğmaktadır.

Karar ve ilam harcı, maktu ve nispi olmak üzere iki çeşittir (492 S. Yasa m.15, 21). Bu anlamda davanın maktu veya nispi harca tabi olup olmaması, kural olarak dava konusunun para ile değerlendirilebilir olup olmamasına göre değişmektedir.

Nisbi harç, konusu belirli bir değerle (para veya para ile değerlendirilebilen bir şey) ilgili davalarda, hüküm altına alınan değer üzerinden tarifedeki belirli nisbete göre alınan harçtır ( 1 S. Tarife, madde III/1-a). Maktu harç ise, konusu belirli bir değerle tespit edilemeyen davalarda ve davanın reddine ait kararlardan alınan harçtır( 1 S. Tarife, madde III/2-a).

Harcın kimden alınacağı konusu, 492 s. Harçlar Kanunu'nun “Mükellef” başlığını taşıyan 11.maddesi ile saptanmıştır. Bu maddeye göre, genel olarak yargı harçlarını, davayı açan veya harca konu olan işlemin yapılmasını isteyen kişilerce ödenmesi yükümlülüğü getirilmiştir.

Bu arada, yargılama harç ve giderleri, bazı istisnai haller dışında kural olarak, davada haksız çıkan (aleyhine hüküm verilen) tarafa yükletilir (H.U.M.K. m. 417/1, 423/6).

492 s. Harçlar Kanunu'nun “Nispi harçlarda ödeme zamanı” başlığını taşıyan 28/1.maddesinde nispi harçlarda ödeme zamanı düzenlenmiş olup, aynı maddenin (a) bendinde ise, karar ve ilam harcının ödeme zamanı düzenlenmiştir.

Anılan Yasanın “Karar ve İlam Harcı” başlığını taşıyan 28/1-a maddesinde aynen; “Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içerisinde ödenir. Karar ve ilam harcı ödenmedikçe, ilgiliye ilam verilmez.” hükmünü taşımakta olup;

Kanunun “Harcı ödenmeyen işlemler” başlığını taşıyan 32.maddesinde ise, “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları sair taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.”

hükmü getirilmiştir.

Öte yandan, 492 s. Harçlar Kanunu'nun 28/1-a maddesinin son cümlesi olan “Karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez” hükmünün ve 32.maddesinin birinci cümlesi olan “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmünün itiraz yoluyla Anayasaya aykırılığının, yerel mahkemelerce ileri sürülmesi üzerine, Anayasa Mahkemesi, 17.03.2010 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 2009/27 E., 2010/9 K. s. kararı ile, 492 S. Yasanın 28/1-a maddesinin son cümlesinin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline, aynı Yasanın 32.maddesinin birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın(iptal isteminin) reddine karar vermiştir.

Anayasa Mahkemesi, 492 s. Harçlar Kanunu'nun 28/1-a maddesinin son cümlesinin Anayasa'ya aykırılık ve dolayısıyla iptal gerekçesinde şu ifadelere yer vermiştir:

“Anayasa'nın 36.maddesinde ifade edilen hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı, yalnızca yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmada bulunma hakkını değil, yargılama sonunda hakkı olanı elde etmeyi de kapsayan bir haktır. Dava açarken peşin harcı ödeyen ancak nisbi harca tabi davalarda işin niteliği gereği dava sonuna bırakılan bakiye harçtan kanuni olarak sorumlu olmadığı mahkeme kararıyla belirlenen davacıya, sorumlusu olmadığı bir harcın tahsili koşuluyla ilamın verilmesi; bireylerin hak arama özgürlüğünü engelleyici nitelik taşımaktadır.

Açıklanan sebeplerle itiraz konusu kural Anayasa'nın 2. ve 36.maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.”

Anayasa Mahkemesi, aynı Yasanın 32.maddesinin birinci cümlesinin Anayasa'ya aykırı olmadığına ve itirazın(iptal isteminin) reddine ait gerekçesinde ise:

“...Yargılama sürecinde, yasayla harca tabi kılınmış bir hizmetten yararlanmak isteyen ilgili (davalı veya davacı), genel kurallar uyarınca harcını ödeyerek bu hizmetten yararlanabilir. Dava açan veya yargılama sırasında harca tabi bir işlemin yapılmasını isteyen tarafın, harç ödemeden devam eden işlemlerin yapılmasını isteyerek bireysel bir menfaat elde etmesi, harçların konuluş amaçlarına aykırılık oluşturur.

Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılmayacağını belirten kural, bireylerin özel menfaatleriyle ilgili olarak yargı hizmetinden yararlanmalarını, bu hizmetin karşılığı olan harcın ödenmesi koşuluna bağladığından, hak arama özgürlüğünü sınırlandıran bir nitelik taşımamaktadır.

Açıklanan sebeplerle itiraz konusu kural, Anayasa'nın 36.maddesine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Yukarıda ilgili kısmı alınan Anayasa Mahkemesi kararının iptal ve ret gerekçesinin bir tüm olarak değerlendirilmesinde şu sonuca varılabilir;

Mahkeme tarafından nihai kararla davayı sonlandıran hükümde kendisine (davacı veya davalıya) harç yüklenip yüklenmemesine bakılmaksızın, davacı veya davalı, bakiye nispi karar ve ilam harcını ödemeksizin, ilamın bir suretini alabilecektir.

Diğer taraftan, mahkeme tarafından nihai kararla davayı sonlandıran hükümde kendisine harç yüklenen ve bu sebeple de, ilamda harç yükümlüsü olarak gösterilen(olduğu anlaşılan) davacı veya davalının, belirtilen bu bakiye nispi karar ve ilam harcını yatırmadan bir sonraki yargı işlemine ve bu arada icra takibine devam etmesine olanak bulunmamaktadır.

Kararın tebliğe çıkartılması, temyiz edilmesi ve icraya konulması kanuni anlamda (müteakip işlemler) olup 492 s. Harçlar Kanununun 11. ve 32.maddesine göre harç tamamlanmadan bu işlemlerin yapılması mümkün değildir. Kararın örneğinin harç tamamlanmadan ilgiliye verilmesi, bu kararın, müteakip işlemler için kullanılabileceği anlamına gelmemektedir.

Ayrıca, ilamda harç yükümlüsü olmayanlar bakımından da, kendisi yönüyle ilamı icraya koyup infazını sağlayabilmesi için, harç yükümlüsü olmakla birlikte bunu yerine getirmeyen karşı tarafın sorumlu olduğu harcı ödemesi koşuluna bağlıdır.

Bu koşul, 492 s. Harçlar Kanunu'nun 32.maddesinin birinci cümlesinin halen yürürlükte bulunmasının zorunlu bir sonucudur. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ve gerekçesi de dikkate alındığında aksinin düşünülerek, ilgili tarafın harç yükümlülüğünü yerine getirmemesi ve dolayısıyla müteakip yargı işlemlerine devam edilmesi, harçların konuluş amacına aykırılık oluşturacaktır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;

Şikayet olunan/alacaklı vekili tarafından, şikayetçi/borçlu banka hakkında İstanbul 3.İcra Müdürlüğü'nün 2007/21774 esas s. dosyası üzerinden yürütülen ilamlı icra takibinde; İstanbul 10.Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 22.12.2006 gün ve 2002/414 E.-2006/807 K. s. ilamına konu 48.027,00 YTL vekalet ücretinin tahsili istenilmiştir.

Her ne kadar, icra takibine konu ilamda harç yükümlüsünün adı açıkça yazılı değilse de, yukarda belirtildiği üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'na göre, harç ve giderler sonuçta haksız çıkan tarafa yükletilir. Takibe dayanak ilama konu itirazın iptali davası sonucu itirazında kısmen haksız çıkan ve bu nedenle, haksız çıkılan oranda bakiye nisbi karar ve ilam harcı yükümlüsünün takip alacaklısı olduğunda şüphe yoktur.

İcra takibine konu ilamda harç yükümlüsü olan şikayet olunan/alacaklı tarafın bakiye nispi karar ve ilam harcını yatırmadığı da, çekişmesizdir.

Oysa, yukarda açıklandığı üzere, Harçlar Kanunu'nun 32.maddesi hükmünce, yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılamayacağından, dolayısıyla bakiye nispi karar ve ilam harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, icra müdürlüğünce bunun aksine işlem yapılarak, ilamda harç yükümlüsü olan alacaklının bakiye nispi karar ve ilam harcını ödemeksizin lehine hükmedilen vekalet ücretini icra takibine konu yaparak devamı işlemin yapılmış olması yasaya aykırı olup; mahkemece şikayetçi/borçlunun isteminin kabulüne karar verilmesi gerekir.

Yüksek Özel Daire bozma ilamının gerekçesinde yer verilen, 492 s. Yasanın 28/1-a maddesinin son cümlesi olan “Karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez” hükmünün, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmesi dolayısıyla uygulanma olanağı kalmadığından, Özel Daire bozma ilamından “Harçlar Kanunu'nun 28/a maddesine göre karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez" cümlesinin, çıkartılması gerekmiştir.

Şu durumda, Hukuk Genel Kurulu’nca da, “Harçlar Kanunu'nun 28/a maddesine göre karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez" cümlesinin bozma ilamından çıkartılması suretiyle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve kanuna aykırıdır.

Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile; direnme kararının, Özel Daire bozma ilamından “Harçlar Kanunu'nun 28/a maddesine göre karar ve ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez" cümlesinin çıkartılması suretiyle, Özel Daire bozma kararında ve yukarda gösterilen sebeplerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak: Corpus

[Copyright © Ced Dağıtım Medya Yazılım - Corpus Mevzuat ve İçtihat Programı]
Old 21-11-2011, 12:49   #3
Av. Hamza

 
Varsayılan

Sayın Demirtaş
HMK 302/2. maddesi ve harçlar kanununun 28. maddesinde yapılan değişikliklerle bu HGK kararının geçerliliği kalmadığını düşünüyorum.
Old 21-11-2011, 13:30   #4
M.SERDAR DEMİRTAŞ

 
Varsayılan

Hamza Bey , kararın icrası için ilam harcı ödenme zorunluluğunun kalkması konusunda haklısınız ; ancak ben sorudaki ilama ilişkin harç ödememe konusuna yoğunlaşmıştım ve H.K.28/1-a'daki bakiye harcın 2 ay içinde ödenmesi gereğinden dolayı ödeme emrinin usulsüz olduğunu ve emre karşı konulabileceğini düşünmüyorum.
Old 23-07-2013, 14:28   #5
AV.SEDAT

 
Varsayılan

Aynı konuda, 22.05.2013 tarihinde bozma kararı verilmiş bir ilamın dayanak olduğu harca dair 27.05.2013 tarihinde düzenlenmiş ödeme emrine karşı, "tahakkuk ve tahsile dair işlemlerin yapıldığı tarihte dayanak karar hukuken ortadan kalkmış olmakla vs.vs." gerekçeleri ile dava açtım. Henüz bugün açtığım için sonucuna dair bilgi geldiğinde buraya da yazarım.
Old 24-07-2013, 14:45   #6
uzer5613

 
Varsayılan

11 Haziran 2013 SALI
Resmî Gazete
Sayı : 28674
KANUN
BAZI KANUNLAR İLE 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE
DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
Kanun No. 6487 Kabul Tarihi: 24/5/2013 SAYILI RESMİ GAZETENİN "MADDE 10 – 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinin birinci cümlesinde yer alan “kararın verilmesinden itibaren iki ay” ibaresi “kararın tebliğinden itibaren
bir ay” şeklinde değiştirilmiştir." BUDA YENİ BİR DÜZENLEME ARTIK. karar tebliğ edilmeden harç tahsil müzekkeresi yazılmamakta.
Old 15-08-2013, 13:03   #7
avukat-ist

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SEDAT
Aynı konuda, 22.05.2013 tarihinde bozma kararı verilmiş bir ilamın dayanak olduğu harca dair 27.05.2013 tarihinde düzenlenmiş ödeme emrine karşı, "tahakkuk ve tahsile dair işlemlerin yapıldığı tarihte dayanak karar hukuken ortadan kalkmış olmakla vs.vs." gerekçeleri ile dava açtım. Henüz bugün açtığım için sonucuna dair bilgi geldiğinde buraya da yazarım.

Sedat Bey;
Benzer bir durum bizim de başımıza geldi. Mahkemeden Vergi Dairesi'ne yazılan yazıyı iptal etmesini istedik ancak talebimiz kabul edilmedi.
Sizin açmış olduğunuz davada bir gelişme oldu ise paylaşırsanız sevinirim.
iyi çalışmalar
Old 18-12-2013, 10:47   #8
Av.N.Ö.

 
Varsayılan Vergi dairesinin ilam harcına ilişlkin ödeme emri göndermeden kararın bozulması

Sedat bey Merhaba, vergi dairesinden, ilam harcı için ödeme emri gönderilmeden (veya gönderildiği halde henüz ödeme yapılmadan) önce, ilamın Yargıtayca bozulması sonrası bozmadan önceki ilamda yer alan harcın ödenmemesi ile ilgili olarak açmış oldupunuz dava sonuçlandı mı? Teşekkürler
Old 06-02-2014, 16:02   #9
AV.SEDAT

 
Varsayılan

Açtığım davada en son, bakiye harca konu dava dosyası mahkemesinden celp edilmiş. Bu esasa girmişler demektir. O dosyada da harca konu karar bozulmuş, bozmadan sonra da davadan feragat edilmiş - ki esasen zaten temyiz aşamasında feragat verilmişti - olduğuna göre sonuç olumlu olur diye umuyoruz..
Old 06-08-2014, 08:59   #10
umut.d

 
Varsayılan

Sedat Bey, benzer bir durumla karşılaştım. Davanızı Vergi Mahkemesi'nde mi açtınız? SOnuçlandı mı?
Old 06-08-2014, 14:55   #11
AV.SEDAT

 
Varsayılan

önce dilekçe ret kararı verilmişti.. tahakkuk işleminin iptali için ayrı, ödeme emrinin iptali için ayrı dilekçe vermeniz gerekir diye (Bunlar da birlikte açılabilen dava değilse hangisi birlikte açılabilir bilmiyorum).. Her neyse, VD mahkemeye verdiği cevapta davadan sonra mahkeme tarafından harç müzekkeresinin işlemsiz iadesinin talep edildiği ve yapılan işlemlerin de kurumca geri alındığı gibi bir cevap vermişler (her iki dosyaya da).. mahkeme davanın konusuz kalmasına karar verdi ve her iki dosyada da davaya sebebiyet veren idareyi yargılama giderleriyle vekalet ücretine mahkum etti..
Old 14-02-2015, 13:26   #12
mustafa gönülal

 
Varsayılan

Keşke 492 sayılı yasanın 8 ve 31. maddelerini inceleseydiniz.
Old 15-02-2015, 18:34   #13
sailor1981

 
Varsayılan

Ben aynı durumda BOZMA ilamına aslı gibidir yaparak.Bir dilekçe ile vergi dairesine dilekçe ile bizzat başvurdum.Sorun çözüldü.
Old 16-05-2015, 12:54   #14
ekinheval

 
Soru

Bozmadan önce yatırılan bakiye karar harcının iadesi yönünde, bozmadan sonra verilen kararda hüküm fıkrası kurulmamıştır.

1-Defterdarlık mahkeme kararında yazılı olmasa da harcı iade eder mi?

2-HMK 304 madde uyarınca hükmün tashihi (bu yönde hüküm fıkrası eklenmesi yönünde) talebinde mi bulunmak gerekir?

3-Harç iadesi için kararın kesinleşmesi beklenir mi?

(Karşı taraf bozmadan sonra verilen hükmü temyiz etti)
Old 18-05-2015, 15:48   #15
uzer5613

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ekinheval
Bozmadan önce yatırılan bakiye karar harcının iadesi yönünde, bozmadan sonra verilen kararda hüküm fıkrası kurulmamıştır.

1-Defterdarlık mahkeme kararında yazılı olmasa da harcı iade eder mi?

2-HMK 304 madde uyarınca hükmün tashihi (bu yönde hüküm fıkrası eklenmesi yönünde) talebinde mi bulunmak gerekir?

3-Harç iadesi için kararın kesinleşmesi beklenir mi?

(Karşı taraf bozmadan sonra verilen hükmü temyiz etti)
Mahkemeden iadesini talep edersiniz talep yazısıyla defterdarlık iadesini yapar defterdarlık herhangi bir şekilde mahkeme kararını istemiyor, harç iadesi için kararın kesinleşmesinin beklenmesine gerek yoktur.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
TCK-123 "Kişilerin huzur ve sükununu bozma" suçuna ilişkin Yargıtay kararı arıyorum. guyar Meslektaşların Soruları 5 23-04-2017 19:04
İPÇ icra emri takibine ilişkin yargıtay kararı arıyorum??? zlm Meslektaşların Soruları 0 20-10-2011 14:05
sağlık bakanlığının genelgesine ilişkin ödeme emri av.nesrinzeyneb Meslektaşların Soruları 5 18-10-2011 10:47
Vergi Dairesi Ödeme Emri Gonca Işık Meslektaşların Soruları 1 08-10-2008 19:06


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07382989 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.