Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Arananların Aranmaması Hakkında Genelge

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-12-2004, 10:45   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan Arananların Aranmaması Hakkında Genelge

Sayın Üyeler,

18 Aralık 2004 Cumartesi tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan bir genelgeyi görüşlerinize sunuyorum.

Başbakanlıktan :

Konu: 1981/2 Sayılı Genelgenin Yürürlükten Kaldırılması

Genelge

2004/31

Güvenlik kuvvetlerince herhangi bir nedenle aranmakta olan kişilerin resmi işlemler için müracaatları halinde yakalanmalarını sağlamak amacıyla; nüfus müdürlükleri, askerlik şubeleri, vergi ve tapu daireleri vb. gibi kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarına işaret konulması, 15/1/1981 tarih ve 1981/2 sayılı Genelge ile bildirilmişti.

Teknolojik yenilikler ile zanlı veya suçluların takibi konusunda güvenlik kuvvetlerince sağlanan gelişmeler nedeniyle uygulama alanı kalmayan 15/1/1981 tarih ve 383-02300 (1981/2) sayılı Genelgenin yürürlükten kaldırılması uygun görülmüştür.

Bilgilerini ve gereğini rica ederim.
Recep Tayyip ERDOĞAN
Başbakan

**********************

Benim aklıma gelen sorular var:
Gümrük kapılarında da arananlar listesi olmayacak mı?
Teknolojik gelişmeler sizce nelerdir ? Ve yeterli mi?

Sizin de aklınıza gelen başka soru var mı ?

Saygılarımla

Bir Dost
Old 20-12-2004, 11:19   #2
Av.Kadir

 
Varsayılan Gerekçesi ne olabilir?

Sayın bir dost,

Bu genelge ile haberi gazetede okudum. Gerekçesi ne olabilir diye düşünmemek mümkün değil?
Devlet şahsı bir mahkeme kararıyla arayacak ama kendisiyle iş yapmaya geldiğinde aranan şahsı görmezden gelecek.
Teknolojik gelişmenin ne olduğu konusunda net bir yanıtım yok. Ancak bildiğim tek şey aranan şahıs hakkında ihbar olmazsa şahıs elini kolunu sallayarak geziyor.
Ülkemizde kaç kişinin yaşadığını dahi tam olarak bilemiyor devlet. Şahıs iki sokak öteye taşınsa bir daha bulmak mümkün olmuyor. Şasın adres tespiti için mahkemenin savcılığa yazdığı yazıya tüm teknolojik gelişmelere karşın üç aydan önce cevap gelmiyor. Örneğin bir boşanma davasında davalının adresi bilinmiyorsa adres tespitinin %90 olumsuz sonuçlandığını ve neticede ilanen tebligat yolu ile davanın sonuçladırıldığı güzel ülkemizde teknolojik gelişmenin ne olduğunu merak etmeyen kimse yoktur.
Old 20-12-2004, 23:11   #3
Gemici

 
Varsayılan

Demokrasi ve hukuku adına tebrik edilmesi gereken bir genelge. Gerçek demokrasinin ve hukukun bağlayıcılığının bir işareti, eğer bu genelge yayınlanırken benim düşündüklerimin sadece küçük bir kısmı bile rol oynadı ise.

15/1/1981 tarih ve 383-02300 (1981/2) sayılı Genelgenin içeriğini tam olarak bilmiyorum. Yeni genelgenin anlamından çıkardığıma göre 15/1/1981 tarihli genelge güvenlik kuvvetlerine, aranan kişiler hakkındaki bütün verileri genelgede belirtilen tüm kamu kurum ve kuruluşlarına gönderme ve onlardan bilgi alma hakkı veriyordu.

Aranan kişilere ait hangi veri ve bilgilerin hangi şekilde açıklanması gerektiği yargıyı ilgilendiren bir konu, yürütmeyi değil. Böyle olunca da hangi verilerin hangi kurum ve kuruluşlardan istenebileceğini, kanunun verdiği yetkiye dayanarak bir mahkemenin vermesi gerekir.

Kamu kurum ve kuruluşları üzerinden yapılan aleni bir arama, başbakanlık genelgesine dayanrak yapılıyorsa anayasanın 13. üncü maddesine aykırıdır bence. Eğer Başbakanlık bu genelgeyi yayınlarken kendisine bu yetkiyi veren özel bir kanun veya anayasa hükmü yoksa.

'Teknolojik yenilikler ile zanlı veya suçluların takibi konusunda güvenlik kuvvetlerince sağlanan gelişmeler nedeniyle' gerekçesine gelince: bunu'da anlamak zor değil bence. Kamu kurum ve kuruluşlarının kayıtlarının hepsinde güvenlik güçlerinin elinde olan teknik imkanlar yok. Bu kurum ve kuruluşların kayıtlarına geçen kimseler kolay kolay o kayıtlardan silinmez. Böyle olunca da artık aranmıyan kimselerin o kayıtlarda aranıyor görünmesi ve bu kimselerin zorluklarla karşılaşması önlenemez.

Kamu kurum ve kuruluşları üzerinden aleni ve genel aranmaya, aranmanın nasıl yapılacağına yürütme karar verdiği sürece hayır; tek tek ve somut olaylarda, kanunun verdiği bir yetkiye dayanarak mahkeme karar verirse evet.

Saygılarımla
Old 23-12-2004, 20:03   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Yakalama veya tutuklama ya da hukuk mahkemelerince savcılıklardan adres soruşturması istenmesi hallerinde mahkemeler polis ve jandarmaya görev vermektedir. Ancak
yargı, bu görevi nasıl yapması ya da nasıl yapmaması konusunda polis ve jandarmaya yol göstermemektedir.

Mahkemece her yazılan müzekkerede arama için neler yapılması gerektiği yazılırsa müzekkere bir küçük kitapçık haline gelir ki, bu kitapçığı kimse okumaz.

Güvenlik kuvvetleri kendi arama yöntemlerini kullanırlar.

Eski genelgede, resmi işlem yapacak dairelerden, arananın işlem yapacağı ''kayıtlarına işaret konulması'' söz konusudur. Aranan hakkında her türlü bilginin verilmesi ya da alınması söz konusu değildir.

Kaldı ki, arama yapılması için kişi hakkındaki bilgilerin toplanması gerekiyor ise, toplanır. Bu bilgilerin toplanmasının Anayasa'nın 13.maddesinde sözü edilen Temel Hak Özgürlükler'i zedeleyici bir yanı olmadığı kanısındayım.

Anayasa 'ya aykırılık konusunda biraz daha açıklama yaparsanız düşünmediğim konular varsa, yukardaki kanımı değiştirmeye hazırım.

Bireyin idareye karşı korunmasından yanayım. Ama ''arananların'' mahkemeye karşı korunmasından yana değilim.

Saklanmakla korunulmaz.

Çıkacak aflara bel bağladığı için
ceza ve dava zamanaşımından yararlanmak için
boşanmamak için
borcunu ödememek için saklananlar

Anayasa'nın arkasına sığmayacak kadar büyük bir kalabalık...


Saygılarımla

Bir Dost
Old 18-01-2005, 00:54   #5
Gemici

 
Varsayılan

Sayın bir dost,

‘arananların aranmaması hakkında genelge’; başlığı arananlar bundan sonra aranmıyacakmış gibi bir intiba bırakıyor. Başbakanlık genelgesinden böyle bir sonuç çıkarmak imkansız. Genelgenin asıl konusu belirli bir arama yöntemine son verilmesi.

Kanunların öngördüğü cezadan kurtulmak için kaçanların aranması, toplum düzeninin bozulmaması açısından, her ülkenin ve hukuk düzeninin doğal bir hakkıdır. Toplum düzeninin korunması herkesin kanun ve kurallara uyması ile sağlanır. Kanun ve kurallara uymayanlar toplum tarafından dışlanır ve cezalandırılır. Hangi eylemlerin toplumun gelenek ve göreneklerine veya kanunlara aykırı olduğu ve nasıl bir müeyyideyi gerektirdiği önceden belirtilmiştir. Kurallara aykırı hareket edenler devlet gücünü karşılarında bulurlar. Öte yandan devletin'de vatandaşlara karşı belirli görevleri vardır.

Vatandaşlarından koyduğu kural ve kanunlara uymalarını istiyen hukuk devletinin bu uyuma ve itaate karşılık olarak o vatandaşları koruma ve kanunların onlara verdiği hak ve özgürlükleri gerçekleştirme mükellefiyeti vardır. Hukuk devleti anayasalar tarafından vatandaşlara tanınan bu hak ve özgürlükleri diğer kişi ve kuruluşlara karşı savunmak zorunda olduğu gibi kendiside bu hak ve özgürlüklere saygı göstermek zorundadır. Bu hak ve özgürlükler devlet tarafından ancak anayasaların tayin ettiği çerçeveler dahilinde kanunla sınırlandırılır.

Anayasalarda belirtilen temel hak ve özgürlükler, çoğu zaman genel bir hüküm niteliğindedir. Somut olarak neyi amaçladıkları hukuk literatürü ve mahkeme kararları ve içtihatlar ile belirlenir. Bu şekilde somutlaştırılan temel haklardan birisi’de Alman Hukukundaki ‘informationelle Selbstbestimmung’dur. Kişinin ‘kendisini ilgilendiren veri ve bilgilerin nasıl kullanılacağını kendi iradesi ile tayin etmesi’ olarak Türkçe’ye çevirebileceğimiz bu hak varlığını Anayasa Mahkemesinin 1983 senesinde aldığı bir karara borçludur. 1983 yılında yapılması kararlaştırılan bir genel nüfus sayımını anayasaya aykırı bulan mahkeme, devletin kişilerin verilerini toplayıp değerlendirmesinin bir sınırı olmasını vurgulamıştır.

Karara göre genel kişilik hakkı, hak sahiplerine kişiliklerine ait verileri açıklayıp açıklamama konusunda bir hak tanımaktadır. Bu hakkın sınırlandırılmasının kriterleri:

+ Kişinin kendisini ilgilendiren verilerin nasıl kullanılacağı hakkı ancak bu haktan daha üstün bir kamu menfaati söz konusu olduğunda sınırlandırılabilir.
+ Sınırlandırma ancak anayasaya ve hukuk devleti kriterlerine uygun bir kanunla olur.
+ Sınırlandırma yapılırken amaca uygunluk göz önünde bulundurulmalıdır. Korunan menfaat ile sınırlandırılandırma arasında mütenasıp bir oran olmalıdır.

Anayasa mahkemesinin genel sayım konusunda belirttiği kriterler sonradan güvenlik güçleri tarafından arananlar konusunda, özellkile kamuoyuna yönelik aleni aramalarda belirleyici kriterlerin oluşmasında etkili bir rol oynamıştır.

Arananların nasıl aranması gerektiği konusundaki hükümler, özellikle kamuya yönelik aleni aranma, Strafprozeßordnung (StPO) (Ceza Usul Kanunu) madde 131- 131c de düzenlenmiştir.

Bu düzenlemeye göre kamuya yönelik aleni arama için hakim kararı gerekli. Belirli şartlar altında savcı ve savcıya yardımcı olan güvenlik güçleride bu konuda karar verebilir. Bu durumda verilen kararın belirli bir süre içinde hakim tarafından tasdik edilmesi gerekir.

Kamuya yönelik aleni arama radyo ve televizyon, internet, SMS vasıtsı ile yapılıyor. .

Alman Anayasa Mahkemesinin belirttiği yönde temel bir hakkın varlığını Türk Hukuku bakımından da kabul ettiğimizde bu hakkın kısıtlanmasının ancak Anayasanın 13. Maddesinde beilirtilen şekilde, kanunla sınırlandırılabileceğini düşünmemiz gerekir.

Aranan her kişinin kamuya yönelik aleni bir şekilde aranması, özellikle bu aramanın hukuki dayanağının bir kanun olmayışı anayasa tarafından korunan temel hakların özüne aykırıdır. Kanunla belirtilmiş hakim kararına bağlı kamuya yönelik aleni bir aramada hakimin aramadaki kamu menfaati ile arananın temel haklarını kıyaslayıp ona göre bir karar vermesi aslında deftercik doldurmaz ama doldursa bile hukuk devleti açısından önemlidir.

Kişisel verilerin korunması AB Ülkelerinde Avrupa Parlamentosunun 24 Ekim 1995 tarihli 95/46/EG Direktifine uygun olarak çıkarılan yasalarla oluyor. Üye ülkelerin üç sene içinde kendi mevzuatlarını direktife uygun olarak değiştirmeleri gerekiyor.

Almanya’da kişisel verilerin korunması için ‘Bundesdatenschutzgeset’i (BDSG) . –Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Federal Kanun – çıkarmış. Kişisel verilerin yasaya uygun olarak korunuması için Parlamento tarafından seçilen ve içişleri bakanlığına bağlı olarak çalışan bir verileri koruma yetkilisi var. Ayrıca her Eyaletin bir verileri koruma kanunu ve verileri koruma yetkilisi var. Verileri koruma yetkililerinin kamuya yönelik aleni aramalarda’da fikir belirtme yetkileri var.

Saygılarımla
Old 18-01-2005, 11:26   #6
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Gemici,

Kişisel veri dediğiniz "ana adı baba adı; doğum tarihi" mi ?

Mahkemelerce yazılan arama kararlarında veya müzekkerelerinde kişisel veri olarak ancak bunlar yazılıdır.

Almanya ile Türkiye arasında çok belirgin bir fark var: Almanya'da bir vatandaşın yasaya aykırı davranan komşusunu ihbar etmesi görev addedilir; Türkiye'de ise ayıp sayılır. Bu nedenle kamuya ilan yöntemi Almanya'da işe yarar; Türkiye'de boşunadır.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 28-01-2005, 23:13   #7
Gemici

 
Varsayılan

Sayın Bir Dost,

Kişisel veriden anlaşılan, bir kimseyi teşhiste rol oynayabilecek tüm verilerdir: bunlar ad, soyadı, doğum tarihi, ana ada baba adı ve teşhise yardım edebilecek diğer verilerdir. AB Ülkelerinde bu türden verilerin nasıl toplanacağı ve nasıl kullanılacakları değişik yasalarla belirtilmiştir. Toplanan verilerin toplama amacından başka amaçlarla kullanılması da müeyyide altına alınmıştır.

Bu türden verilerin kişiler için ne kadar önemli olduğunun en basit örneği internet; birçok internet kullanıcısı kimliğini açıklamaktan kaçınıyor. Gerek THS de gerekse diğer forumlarda bu konuda sürdürülen tartışmaları hepimiz gördük ve görüyoruz. Tasvip edelim veya etmiyelim, kimin ne gibi kaygılarla anonim kalmak istediği kendi bileceği bir konu ve anayasaca korunma altına alınmış temel bir hak bence.

Önemli olan anayasa tarafından kişilere tanınmış olan bir temel hakkın ancak anayasaya uygun bir kanunla sınırlandırılabileceği gerçeği. Herhangi bir kanuna dayanmadan idare tarafından getirilen bir kısıtlama anayasaya aykırıdır.

Alıntı:
Almanya ile Türkiye arasında çok belirgin bir fark var: Almanya'da bir vatandaşın yasaya aykırı davranan komşusunu ihbar etmesi görev addedilir; Türkiye'de ise ayıp sayılır. Bu nedenle kamuya ilan yöntemi Almanya'da işe yarar; Türkiye'de boşunadır

Sosyolojik ve psikolojik etkenlerin, anayasalara konulan temel haklar konusunda veya bu hakların kısıtlanması konusunda ne gibi bir rol oynadıkları konusunda bir bilgim yok. Komisyon raporlarında ya da meclis tutanaklarında bu konuda birşeyler bulunurmu merak ediyorum?

Kusura bakmayın Sayın Bir Dost, ama bir Alman’ın yasaya aykırı davranan komşusunu ihbar edeceği ve bir Türk’ün böyle bir davranışı ayıp sayıp ihbar etmiyeceği konusunda’da sizinle aynı fikirde değilim. Ben tam tersini düşünüyorum, ama bu düşünce, sizinkinde olduğu gibi, herhangi bir bilimsel veriye dayanmıyan şahsi bir düşünce.

Yeni Başbakanlık Genelgesi ile ortadan kaldırılan eski başbakanlık genelgesine rağmen aranmakta olan çoğu kimsenin yakalanamadığı veya yakalanmadığı, elini kolunu sallıyarak o resmi daireden bu resmi daireye gittiği hepimizin malumu. Bu türden kişilerin ancak bir tesadüf veya kaza neticesinde ortaya çıktığı da hepimizin bildiği bir şey. Diğer taraftan basit bir suçtan dolayı aranan birçok kimsenin, kendisini ihbar etmesinler diye, kaç kişiye rüşvet verdiğini, kaç kişiyi aracı olarak kullandığını tahmin etmekte zor değil bence. Eğer arananlar yaklanmıyorsa bunun gerekçelerini arama sisteminde veya hakların kısıtlanmasında değil başka yerlerde aramak gerekir bence.

Hukuk Sistemleri ve şahsiyet hakları:

Sizi bilmiyorum ama ben hukuk fakültesinde, anayasalar tarafından korunan temel haklar konusunu sadece teori olarak öğrendim. Öğrendiklerimi diğer hukuk sistemleri ile karşılaştırmayı veya üzerinde derinlemesine düşünmeyi ya ben öğrenemedim ya da öğretmediler. Bir konuyu teorik olarak öğrenip geçmekle o konu üzerinde düşünmek ve konuyu anlamak birbirinden değişik şeyler çoğu zaman.

Bu son cümleyi yazmamın sebebi bundan birkaç gün önce seyrettiğim bir televizyon programı. Programın konusu Amerikanın küçük bir şehrinde suçluların nasıl teşhir edildiği idi.

İsmini unuttuğum bu şehirde vergi ödemeyenler, trafik kurallarına aykırı hareket edenler veya bir mağazadan mal çalanlar, internet ve duvar ilanları vasıtasıyla teşhir ediliyor. Bazı kişilerin boynuna, üzerinde ben hırsızlık yaptım , ibaresi yazılı kocaman bir afiş asıp sokağa çıkarmışlar. Şahsiyet hakları felan hak getire.

Programı seyrettikten sonra çocukluğumun kahramanları, Texas, Tommiks ve Red Kit geldi aklıma. Okuyanlar bilir; pokerde hile yapıp yakalananlar o zamanlar kıymeti daha iyi anlaşılmamış petrol artıklarına batırılıp, kuş veya tavuk tüyleri ile donatıldıktan sonra tersinden bir at üzerine bağlanır ve şehirden uzaklaştırılır; hem ceza olsun hemde herkese ibret olsun diye.

Filmden edindiğim intiba(doğrumu bilemiyeceğim) , Amerika’nın vahşi batı mentalitesini halen koruduğu gerçeği.

Avrupada, Amerikadakinin tam tersine, kişilik haklarına değer veren, bir gelişme var. Kişilik haklarına değer veren bu sistemin öğretisi ile yetişmemden olsa gerek, ben Avrupa sisteminden yanayım.

Saygılarımla
Old 06-09-2010, 14:09   #8
ulasilamayan

 
Varsayılan

Merhaba Ben Bir konuyu öğrenmek istiyorum.Benim çalıştığım yerde Yakama müzekkeresi olan şahıslara savcılar göz altı talimatı veriyor ve şahıslara göz altı işlemi yapılıyor.CMK da ise yakalaması olan şahıslar muhafaza altına alınır diyor.Bunun Hangisi doğru hangisini yapmamız gerekiyor.
Old 07-09-2010, 08:49   #9
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ulasilamayan
CMK da ise yakalaması olan şahıslar muhafaza altına alınır diyor.
1- CMK'da delillerin muhafaza altına alınmasına ilişkin hükümler bulunmaktadır.
2- CMK'da yakalananların C.Savcısınca serbest bırakılmazsa gözaltına alınacağı yazılıdır.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Aile Konutu Serhine İlişkin Genelge/Yürütmenin Durdurulması Av.Habibe YILMAZ KAYAR Aile Hukuku Çalışma Grubu 9 14-03-2014 16:11
Düzeltme İşareti Av. Muzaffer ERDOĞAN Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 9 15-03-2007 14:06
Kadınlara Yönelik Şiddet,Töre Ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi İçin Genelge Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 6 05-10-2006 22:35
Adalet Bakanlığı Cea İş. Gn. Md. Genelge Metinlerine ihtiyacım var Av. Muzaffer ERDOĞAN Meslektaşların Soruları 4 19-04-2006 19:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05617905 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.