Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Yazdıklarımız - Yazdıklarınız. Üyelerimizin yazdığı ve bizlerle paylaştığı şiir, öykü, deneme ve diğer yazınsal türler.

Ütopya....

Yanıt
Konu Notu: 5 oy, 4,80 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 25-07-2007, 15:33   #1
uye8490

 
Varsayılan

Ansızın dökülüverdi dudaklarından o dokuz harfli onulmaz sözcük..".Gidiyorum..."
"Yastığımın altında biriktirdiğim sevdalarımla düşlerimden başkaca bir şey bırakmadan sizlere.Varlığımla ağırlaşan günlerin kalabalığında bir silik bir çığlıktır artık adım.
Kül rengi dünyanızda maviye açılan kapının kilidini kırmak isteyişimdi ilk imkansız özlemim.Özlemlerimi sofranıza katık ederek gidiyorum.Kırgın değilim bu yüzden size.

Mayıs tadında yaşanacak sabahlara gülüşümü iliştirip, vermek isterdim oysa en uslanmaz şiirleri avuçlarınıza.Ama olmadı işte gidiyorum...Çığlıklarınıza ömrümü katarak.Umarsız bir gidiş değil elbet bu gidişim,bakışlarımın esen her rüzgarda yüzünüzdeki bozkırlara bir katre güzellik olarak düşeceği günler, bana değilse de sizlere çok yakındır.Anlamadınız diye kızmıyorum sizlere,hüzünlerden damıtılıp gelen sevinçler hep bir parça gecikmişlikle gelmiştir çünkü biliyorum.

Biraz çocuk kokmalı diyorum bu gidişim.Onları yani çocukları düşündükçe çiçeğe duran ağaçlarıma en uslanmaz yağmurları yağdırmalı.Ki bu yağmurların altında sulanarak güneş güneş olmuştur yüzyıllar boyu.

Çocuksuz bayram yerlerini kanıksayamayan gözlerim yüzüme döküleli kaç zaman oldu bilmiyorum artık.Kör bir kuyunun dibine gömdüm çünkü tüm yelkovanları.Şekersiz kalmış çocuklarla varsıl bayramlarda şekerlere düşman kesilmişliğim,çocuklara oyun yeri diye kardığım tüm mısralara onulmaz bir acıyı da iliştiriverdi bu yüzden. Acılığı bundandır belki şiirlerimin.....

Çocuklar...Çocuklar ...Çocuklar...Onların sevinçleriyle boyanır gökkuşakları,dünya onların gülüşüyle aydınlanır.Ve onların hüzünleri,yoklukları,yalınayaklarıyla ayrılır yüreğim atom parçacıklarına...Üzerime yağdırıp durduğunuz gecelerden dolayı sizlere bir parça bile kırılmayan ben çocuklardan esirgediğiniz gülüşlerinizden,uçurtmalarına bulaştırdığınız uçurum karası kabuslarınızdan,bir bahar sabahı oyuncaklarına sıçrattığınız histerik çığlıklarınızdan dolayı kızgınım size...
Sade ve sessiz olsun istedim gidişim.Süsten ve şaşaadan uzak bir gidişin yürekte yarattığı girdabı bilmiyor değilim,o girdaplarda nasıl nasıl dirhem dirhem kaybolur insan...Ne sizi girdaplara yem etmek ne de yüreğinizi bir savaş alanına çevirmek isterim.Ama sessiz sedasız gidişimin güncesini tutan çocuk,dönüşümün resmini çizemezsse bile çocuk cıvıltılarıyla boyalı bayramların resmini mutlaka çizecek bir gün yüreğinin en mavi yerine.Bu da benim son imkansızım."
Old 26-07-2007, 14:19   #2
uye8490

 
Varsayılan

Bir şafak vakti ansızın uyanıverdik,gittiğini haber veriyordu göğün döşündeki son yıldız.Titrek ışıklarıyla tutunmaya çalışırken o uğursuz geceye,"onsuz doğacak güne ben hayır diyorum"dercesine...Gece,kendinden bekleneni yapmış olmanın hastalıklı gururuyla,topluyordu geride kalan son histerik çığlıklarını....Onlara söylediğin gibi olmuştu her şey.Yolluk diye çıkınına, bir parça çocuk sevinci,bir parça ileride mutlaka yaşanacak olan güzel günlere dair bir gülümseyiş ve bir parça da ıhlamur çiçeği kokusunu koyup çıkmıştın bu yolculuğuğa... Bizse yapabileceğimiz tek şey oymuş gibi ,serzenişlerini aradık durduk senin, bu kış kıyamet bakışlı bahar sabahında.
Yazgı dedi kimileri senin bu gidişine...
Yazgı denilen o lanetli safsata kurban etmek midir hergün yeni baştan telli duvaklı sabahları o uçurum karası çığlıklara.En nazlı yerinde mısralarının yarin fotoğrafı asılı dururken hele...Varlığınla ağılaşan günlerimizin ,yokluğunla hafifleyen gecenin gölgesinde un ufak olup parçalanmasıdır gidişinin resmi.
Old 24-01-2008, 14:14   #3
uye8490

 
Varsayılan

Takvimden bir sayfa daha düştü yüreğime bugün...O,bırakıp gideli bizi tam on beş yıl olmuş...Gidişinin adını tam koyamamışken,dönüşünün resmini çizmeyi nasıl becerebilir ki bir çocuk yüreği...

İlk gençlik yıllarının esrik renkleriyle örtülü bir zaman diliminde insan farkına varamıyormuş meğer kaybettiklerinin.

Bahara yazgılı sandığı gülümseyişlerin yanılsamalarıyla işgal edilmişse düşleri hele...
İnsanların öfkelerini bir moloz yığını gibi üstüne yığdığı kömür karası bir günün kıyısından bir oyunu seyredermişçesine seyrederken üzerine yağıp duran kırlangıç ölülerini gidenin güncesini tutmak kadar zormuş meğer yüreğine karabasan gibi çöken karanlığı tutup yırtmak.İlk gençlik yılları...Karanlıklarla yaşamayı kanıksamanın o ilk adımları...
....
On beş koca yıl geçmiş...
Geçen her yılın hanesine paya düşen acının sancısı kazınmışsa eğer dönüşün imkansız olmasa gerek diyorum şimdilerde kendi kendime.Avuntu mu bu? Hayır...Avuntularla yüreğimi kanatma yeteneğini çoktan kaybettim çünkü...

Bir çiçeğin en nazlı rengine,bir çocuğun en uslanmaz gülüşüne, bir sevdanın en mavi demine ilişir belki o tüm galaksileri kıskandıracak kadar parlak olan ışığının resmi....
Old 21-10-2010, 10:41   #4
uye8490

 
Varsayılan

Sonbahar...

Güz...

Veya daha şiirsel bir anlamla hazan..İçinde tatlı bir ürpermeyle karşılamaya alıştığı bu mevsim bu yıl kurşundan da ağır bir yük olarak binmişti omuzlarına.Biraz sertçe esen rüzgar, içine o bildik sıcaklık duygusunu doldurmaktan çok uzaktı.Üşütüyordu...Sonsuza kadar süreceği hissini veren bir kışın ortasına düşmüştü sanki.Dokunduğu her yer buza kesiyordu.Şairin dediği gibi bu soğukluğu, bu üşümüşlüğü,bu karların ortasında yapayalnız kalmışlığı anlatmada "kelimelerin kifayetsiz kaldığı" andı bu an.Kirli bir karanlığı üstünden parçalarcasına atmaya çalışan bir gecenin umarsız çırpınışlarını andırıyordu her hareketi.
Durmadan çalan telefon, asrın tüm felaket haberlerini o yeşil tuşa yüklemişti sanki.Parmakları bir mayına basmaktan korkar gibi dolaşıp duruyordu tuşun etrafında.Tuşa bassa ve bir bahar tazeliğindeki ses içini ısıtsa...
....
....
Bekleyişler....
Bekleyişler...
Bekleyişler....

Ne çok beklemişti son zamanlarda içini ısıtacak güzel haberleri.İnanası gelmiyordu artık hiç bir güce.Kimilerinin dua, kimilerininse pozitif enerji olarak tanımladığı o ayakta durma taktiklerini uygulamaktan artık bıkmıştı.Solan bir fotoğrafın kıvrımlarında tutsak kalmıştı artık o hiç geri döndürülemeyecek çocukluk sevinçleri...

Yine de bekledi. Beklemek,ona tonlarca ağırlığı üstünde taşıyor olma duygusunu yaşatsa da,beklemek her dakikada her anda etine zehirli bir ok olup saplansa da ,kanatsa da,beklemek için için kanayan bir yaranın kabuk bağlamasını beklemenin imkansızlığını taşısa da bekledi….Öyle ya,her gecenin sonunda pırıl pırıl bir sabah vardır demişti fi tarihinde birileri.O sabahı bekliyordu o da.Gelecekti mutlaka,gelmesi gerekiyordu.Bu kadar adaletsiz, bu kadar sağır olmamalıydı saatin tiktakları.

Karanlığa yazgılı bir düşün kıyısında çocukluk sevinçlerini büyütmeye çalışan o insandan gelecek iyi haber hiç gelmedi.

Demek,önceden verilmiş randevuların saatini belirleme güzelliğini hiç yaşamayacaktı.
Demek o son ayrılıktan önce kendisine hediye edilen el örgüsü bebeğe nasıl da sarılarak ağladığını katıla katıla gülerek hiç anlatamayacaktı.
Demek, o sevgiden,o pırıl bir gülüşten,o güzellikten ibaret olan o tepeden tırnağa insan gidiyordu.Elli altı yıl boyunca yaşamın kendisine vereceğine inandığı,sabırla beklediği o güzelliği yaşayamadan gidiyordu.Ardında bıraktığı insanın yaralarını nasıl saracağını bilemeyenlere bir yol gösteremeden gidiyordu.İlkti bu ,insanlara o sıcak elini uzatamayışının ilk resmiydi bu acı….
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
bir ütopya daha neslegen Hukuk Sohbetleri 7 11-03-2016 23:24
Ütopya Ülkesinin Anayasası tema Hukuk ve Felsefe 0 26-01-2007 12:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05381799 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.