Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

hükümlünün üniversiteyi bitirmesi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-04-2010, 22:45   #1
avsafran

 
Varsayılan hükümlünün üniversiteyi bitirmesi

Müvekkil üniversiteyi okuduğu sırada yargılanır ve hüküm alır. Ceza evinde kaldıgı esnada açık öğretimden üniversiteyi bitirip mezun olur ve daha sonra tahliye edilir. Bu esnada şahsın askerliği gelmiştir. Ancak uzun dönem er olarak askerlik yapabileceği kendisine bildirilir. Acaba bu konuda bilgisi olan arkadaşım varsa açıklarsa sevinirim?
1- Müvekkilim üniversiteyi bitirmiş olduğu halde sabıkası olduğu için uzun dönem askerlik yapma zorunluluğu varmı?
2- Henüz ceza evinden çıkmıştır ancak şartlı tahliye şeklindedir. Bu süreçte askerlik yapabilirmi? yanı infazının sonundan sonra askerliğe çağrılması gerekmez mi?
Old 12-04-2010, 00:38   #2
umutlaw

 
Varsayılan

Alıntı:
1- Müvekkilim üniversiteyi bitirmiş olduğu halde sabıkası olduğu için uzun dönem askerlik yapma zorunluluğu varmı?

ASKERLİK KANUNU (1)

Kanun Numarası: 1111 Kabul Tarihi: 21/6/1927


Madde 1 -Türkiye Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, işbu kanun mucibince askerlik yapmağa mecburdur.

Yoklama
Madde 14 – (Değişik:5.2.2009-5837/3 md.) Askerlik çağına girenlerin asker kütüğüne yazılanları, sağlık ve sağlamlıklarıyla okuyup yazmaları, tahsil dereceleri, sanatları ve nerelerde bulundukları hakkında yapılacak işleme (yoklama) denir. Askerlik çağına girenlerden yoklama devresinde bulunanlar, biri yirmi yaşlarına girdikleri senenin ocak ayının birinci gününden başlayarak haziran sonunda bitmek üzere (ilk yoklama), diğeri her askerlik dairesi dahilinde temmuz ayının birinci gününden ekim ayı sonuna kadar devam eden süre içinde bitmek üzere (son yoklama) adlı iki yoklamaya tabi tutulurlar. Bu yoklamalar yapılırken, her yıl yedeklerin de yoklamaları yapılır. Yedeklik yoklaması yaş sınırı, ihtiyaç halinde Milli Savunma Bakanlığınca on yıla kadar indirilebilir.

Alıntı:
2- Henüz ceza evinden çıkmıştır ancak şartlı tahliye şeklindedir. Bu süreçte askerlik yapabilirmi? yanı infazının sonundan sonra askerliğe çağrılması gerekmez mi?


Lutfen bu linke tiklayiniz:
http://mevzuat.kamunet.net/mmd/tuzuk...ye_tuzugu.html

Alıntı:
Kanun No: 4758
Birinci paragraf hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar kalan cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler.

Burada hukumlu hukum giymis cezasi infaz edilirken yasa belirledigi kosullar cercevesinde kisinin infazinin durdurulmasini sarta bagli olmak uzere istemis u sartda kisi ayni sucu tekrar islememesidir islere tekrar yargilanir ve hakkinda tabi sorusturma baslatilir ve geriye kalan cezasi infaz edilir, kisi sucu tekrarlamadigina gore ve boyle bir sey yapmadan da sen sucu isleyeceksin denilemeyecegine gore askerlige cagrilabili diye dusunmekteyim.
Old 12-04-2010, 08:37   #3
avsafran

 
Varsayılan

Tamam şartlı tahliye dönemınde farzedelim askere çağrılabilir. Peki üniversite mezunu oldugu halde uzun dönem normal 15 ay askerliğe çağrılmasına ne dersınız. yanı şahsın elinde diploma olmasına rağmen hükümlü olmuş olması bu hakkın elinden alınmasını gerektırırmı?
Old 12-04-2010, 09:24   #4
umutlaw

 
Varsayılan

1111 sayili yasayi inceleyin goreceksiniz ki yoklamaya cagirilmistur ancak okulu ile ilgili belgeleri sundugunda idari bir hata varsa duzeltilir bunu sizde soyleyebilirsiniz ve zaten kendisinden ne isle mesgul oldugu ve egitim seviyesi mutlaka sorulacaktir.
Old 12-04-2010, 12:46   #5
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. Askeri Yüksek İdare Mah.
2.Dairesi
Esas: 2008/243
Karar: 2008/866
Karar Tarihi: 10.09.2008

İŞLEMİN İPTALİ DAVASI - YEDEK SUBAY ADAY ADAYI STATÜSÜNDEN ÇIKARILMA İŞLEMİNİN İPTALİ VE YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMİ - DAVACININ EMNİYETİ SUİSTİMAL SUÇUNDAN MAHKUMİYET KARARI BULUNDUĞU - HÜKMÜN ONANDIĞI

ÖZET: Dava mahkumiyet hükmüne binaen hakkındaki yedek subay aday adayı statüsünden çıkarılma işleminin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemlidir. Davacı hakkında verilmiş emniyeti suiistimal suçundan mahkumiyet kararı hukuki mevcudiyetini koruduğundan bu mahkumiyet hükmünün mevcudiyeti olgusuna binaen mevzuatın amir hükmü uyarınca tesis edilmiş işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmamıştır.

(765 S. K. m. 510, 522) (1111 S. K. m. 5) (2709 S. K. m. 72) (1632 S. K. m. 30, 31)

Davacı 04.01.2008 tarihinde AYİM kayıtlarına giren dava dilekçesinde ve savunmaya karşı cevap dilekçesinde özetle; emniyeti suiistimal suçunu işlediği sabit görülerek mahkumiyetine karar verildiğini ve kararın Yargıtay’ca onanarak 05.07.1996 tarihinde kesinleştiğini, ancak daha sonra yürürlüğe giren 4616 sayılı yasa ile hükmün infazının ertelendiğini ve takip eden süreçte 5 yıl içinde başka suç işlemediği için mahkumiyet hükmünün vaki olmamış sayılacağını, bu itibarla vaki olmamış sayılması gereken bu mahkumiyet hükmüne binaen hakkındaki yedek subay aday adayı statüsünden çıkarılma işleminin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

AYİM 2 nci Dairesinin 27 Şubat 2008 gün ve Gensek No:2008/112, Esas No:2008/243 sayılı kararıyla yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir.

Dosyada mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesinden 11.07.2005 tarihinde mezun olan davacının askere sevkinden önce Kara Kuvvetleri Komutanlığınca yaptırılan arşiv araştırması sonucu; emniyeti suiistimal (inancı kötüye kullanmak) suçundan eylemine uyan Türk Ceza Kanununun 510 ve 522/1'inci maddeleri gereğince bir yıl dört ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, Antalya 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesinin 19 Mart 1996 tarihli ve Esas: 1995/526, Karar: 1996/402 sayı ile karar verildiği ve kararın da 05 Temmuz 1996 tarihinde kesinleştiği, davacı hakkında verilmiş olan hükümlülük kararının, yedek subay aday adaylığına engel teşkil ettiği gerekçesiyle 1111 sayılı Askerlik Kanununun 5 inci maddesi 1 inci fıkrasında belirtilen süre kadar 15 ay hizmet yapmak üzere, daha önce yedek subay aday adayı olarak alınan askerlik kararının MSB. lığının 12.12.2007 gün ve MİY:4017-409-07/ASAL D.Yd.Sb.Ş.CST.Ks. sayılı yazısı ile er olarak tadil edildiği anlaşılmıştır.

T.C.Anayasasının 72 nci maddesinde, askerlik hizmetinin her Türk’ün hakkı ve ödevi olduğu bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği ve getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği öngörülmüştür.

Anayasanın bu hükmüne uygun olarak askerlik hizmeti, 1111 sayılı Askerlik Kanunu ve 1076 sayılı Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanunu’nda düzenlenmiştir.

1076 sayılı Kanunun 3 ncü maddesinde, dört yıl ve daha fazla süreli fakülte, akademi, yüksekokul ve enstitüler ile Milli Eğitim Bakanlığınca bunların dengi olduğu kabul edilen yurtdışı öğrenim kurumu mezunu olup ta Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre askerliğe elverişli olanlar yedek subay olabilmekte ancak yükümlülerin Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaç duyduğu yedek subay miktarından fazla olması halinde isteklilerin, yükümlülüklerini erbaş-er olarak yerine getirebilecekleri, isteklilerin ayrılmasından sonra kalan yükümlüler ihtiyaçtan fazla ise Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacı bunların arasından seçilerek saptanacağı yedek subayların hizmet sürelerinin 12 ay olduğu, hizmet sürelerinin barışta Genelkurmay Başkanlığının teklifi ve Bakanları Kurulu kararı ile oniki aya kadar indirilebileceği belirtilmiştir.1111 sayılı Askerlik Kanununun 5 nci maddesinde de, 1076 sayılı Kanun hükmüne tabi yükümlülerden, bu yükümlülüklerini istekleriyle veya seçim sonucu yedek subay adayı olmadıkları için erbaş veya er olarak yerine getireceklerin hizmet süresinin aynı celbe tabi olup yedek subay adayı olarak ayrılanların hizmet süresinin yarısı kadar olduğu hükmüne varılmıştır.
1076 sayılı Yedek subay Yedek Askeri Memurlar Kanunun 8 nci maddesinde <Yedek subay aday adayı olarak askere sevkten evvel veya yedek subay yetiştirilmekte iken aşağıda engel hali olduğu anlaşılanlar askerlik hizmetlerini durumlarına göre er veya erbaş olarak tamamlarlar. -a)1.Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanlar, -2. Kamu hizmetlerinden müebbedin yasaklı olanlar, -3. Hileli müflis olduğu ilan edilenler, -b) Yönetmelikte belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde; 1. Disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle yedek subay çıkarılması uygun görülmeyenler, -2.Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine gölge düşüren veya askerliğin şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayacak eylemlerde bulunanlar ile tutum ve davranışlarıyla yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüşü benimsemiş olduğu anlaşılanlar, okul disiplin kurullarının vereceği subay olamaz kararı üzerine er olurlar, -c) Yedek subay öğreniminde başarı gösteremeyenler erbaş olurlar, -Bunların yerine getirecekleri hizmet süresi 1111 sayılı Kanunun 5 nci maddesinin 1 nci fıkrasında belirtilen süre kadardır> hükmü öngörülmüştür.

Buna göre; Türk Silahlı Kuvvetlerinde subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanların yedek subaylık statüsünü kazanamayacakları dolayısıyla yedek subay veya bu statüde erbaş ve er olamayacakları açıkça belirtilmiştir.
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bir subayın hangi suçlardan ne cins ve süreli bir ceza aldığı takdirde subaylıktan çıkarılacağı 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 22.03.2000 tarih ve 4551 Sayılı Kanunla değişik 30 ve 31 nci maddeleri ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 50 nci maddesine 28.06.2001 tarih ve 4699 sayılı Kanunla eklenen (d) fıkrasında gösterilmiştir.

1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 30 ncu maddesinde <Aşağıda yazılı hallerde subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında, askeri mahkemeler veya adliye mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirtilmemiş olsa dahi Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir. -A)Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis, bir seneden fazla hapis cezası ile hükümlülük halinde, -B) Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya iştimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle hükümlülük halinde, -Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir.>

Aynı Kanunun 31 nci maddesinde <Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının niteliği, hükümlünün Silahlı Kuvvetlerden ilişiğinin kesilmesidir. Bu ceza ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın A) Askeri rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi, -B) Subay, Astsubay, Uzman Jandarma ve Devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme, sonuçlarını doğurur.> hükümleri yer almıştır.
926 sayılı TSK. leri Personel Kanunu’nun 50/d maddesi ile de <Aşağıda belirtilen suçlardan hükümlü olma nedeniyle ayırma: Ertelenmiş, para cezasına veya tedbire çevrilmiş, affa uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 131 nci maddesinin birinci fıkrasında az vahim hali hariç basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı veya şeref haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya iştimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından hükümlü olan subaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.> hükmü getirilmiştir.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerine göre davacının işlediği emniyeti suistimal (inancı kötüye kullanmak) suçundan hükümlülük halinin 1076 sayılı Kanun’un 8 nci Askeri Ceza Kanunu’nun 4551 sayılı yasayla değişik 30/B ve 926 sayılı TSK Kanunu’nun 50/d maddeleri gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılmayı gerektirdiği, bu nedenle Yd.Sb. adayı olarak askere sevkinin engel teşkil ettiği dolayısıyla davacının 15 ay süreyle er olarak askere sevki işleminin tüm unsurları ile hukuka uygun olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar davacı dava dilekçesinde kendisine verilen mahkumiyet hükmünün 4616 sayılı Kanun uyarınca ertelendiğini, bu yasa uyarınca 5 yıl içinde başkaca bir suç işlemediği için anılan mahkumiyet hükmünün vaki olmamış sayıldığını, hukuken vaki olmamış sayılan mahkumiyetin hüküm ve sonuçlarını devam ettiriyormuşçasına idari işleme esas alınamayacağını iddia etmiş ise de; Anayasa Mahkemesi’nin 28/05/2002 tarih ve E. 2002/99, K. 2002/51 sayılı kararı ile iptalinden önce, davacının cezasının infazının ertelenmesini öngören <21.12.2000 günlü, 4616 sayılı 23 Nisan 1999 Tarihine Kadar İşlenen Suçlardan Dolayı Şartla Salıverilmeye, Dava ve Cezaların Ertelenmesine Dair Kanun>un 1. maddesinin 2. bendinde; <Müebbet ağır hapis cezasına hükümlü olanların çekmeleri gereken toplam cezalarından; şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum edilenler ile aldıkları ceza herhangi bir nedenle şahsi hürriyeti bağlayıcı cezaya dönüştürülenlerin toplam hükümlülük süresinden on yıl indirilir. İndirim, verilen her bir ceza için ayrı ayrı değil, toplam ceza üzerinden bir defaya mahsus yapılır. Ancak bir kişinin muhtelif suçlarından dolayı cezaları ayrı ayrı tarihlerde verilmiş olsa bile, bu cezalarının toplamı üzerinden yapılacak indirim on yılı geçemez.

Tabi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar, iyi halli olup olmadıklarına bakılmaksızın ve istemleri olmaksızın derhal; toplam cezaları on yıldan fazla olanlar ise tabi oldukları infaz hükümlerine göre fazla olan cezalarını çektikten sonra şartla salıverilirler.> düzenlemesi bulunmakta idi. Bu düzenleme uyarınca Antalya 3 ncü Asliye Ceza Mahkemesinin 16.01.2001 tarihli kararı ile davacı hakkında hükmün infazının ertelenmesine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 18.07.2001 tarihli ve E.2001/4, K.2001/332 sayılı Kararında <Türk Ceza Yasası’nın 98. maddesine göre cezayı ortadan kaldıran veya azaltan ya da değiştiren bir düzenleme olarak adlandırılan özel affın, toplu ve şartlı olarak getirilmesinin de olanaklı bulunduğu dikkate alındığında, 2. bentte (4616 sayılı Kanun’un 1 nci maddesinin 2 nci bendi) yer alan kuralın, müebbet ve 10 yıldan fazla süreli hükümlülükler bakımından cezadan indirim öngören, tâbi oldukları infaz hükümlerine göre çekmeleri gereken toplam cezalarından veya toplam hükümlülük sürelerinden on yıllık indirim yapıldıktan sonra ceza süresi veya hükümlülük süresi dolmuş olanlar bakımından ise, belirli bir süreyle suç işlememe bozucu (infisahi) koşuluna bağlanmış, toplu özel af niteliğinde> olduğu belirtilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin kararında da belirtildiği üzere, 4616 sayılı Kanunun öngördüğü erteleme ve şartla salıverme müessesesi, bozucu şarta bağlı özel af niteliğinde olup, 705 sayılı TCK’nun 95 nci maddesinde öngörülen erteleme kurumu gibi, kesinleşmiş mahkumiyet hükmünün esasen vaki sayılmayacağına dair bir hükme 4616 sayılı Kanunda yer verilmemiştir. Genel olarak özel af sadece cezaya etkili olup, mahkumiyet hükmünün hukuki mevcudiyetine etkili değildir. Özel af, işlenmiş olan fiilin suç niteliğini kaldırmaz; ancak hükmedilmiş ve kesinleşmiş olan cezalarda söz konusu olur. Kamu davasına ve mahkumiyete etkisi olmaması, yalnız ceza üzerine etkili olması nedeniyle özel af, sadece cezayı kısmen veya tamamen düşüren bir sebeptir. Özel affın mahkumiyete tesir etmemesi nedeniyle mahkumiyete bağlı ehliyetsizlikler devam eder. Bu itibarla davacı hakkında verilmiş emniyeti suiistimal suçundan mahkumiyet kararı hukuki mevcudiyetini koruduğundan bu mahkumiyet hükmünün mevcudiyeti olgusuna binaen mevzuatın amir hükmü uyarınca tesis edilmiş işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;
Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE, (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yurtdışındaki Hükümlünün Türkiye'ye Nakli cesur_yürek Meslektaşların Soruları 9 02-11-2009 12:10
hükümlünün yüksek öğrenim hakkı abdullahekinci Meslektaşların Soruları 1 24-07-2009 16:20
hükümlünün avukatı ile görüşmesi ahura Meslektaşların Soruları 5 12-05-2009 17:15
üniversiteyi bitirdiğim zaman hukuk adına bir şeyler öğrenmiş olmak istiyorum. z.k Adliye Duvarı 0 30-01-2008 17:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,12217093 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.