Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Danıştay Kararı Talebi - Acil...

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-02-2010, 12:19   #1
sincap

 
Varsayılan Danıştay Kararı Talebi - Acil...

Merhaba,

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 26.5.2006 tarih ve 2005/318 E. 2006/125 K. sayılı kararı ile;
Danıştay 7 nci Dairesi’nin 23.09.1999 tarih ve 1999/228 E.-1999/3065 K. sayılı kararı konusunda yardımlarınızı rica ediyorum, teşekkürlerimle...
Old 09-02-2010, 12:26   #2
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sincap
Merhaba,

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 26.5.2006 tarih ve 2005/318 E. 2006/125 K. sayılı kararı ile;


Danıştay 7 nci Dairesi’nin 23.09.1999 tarih ve 1999/228 E.-1999/3065 K. sayılı kararı konusunda yardımlarınızı rica ediyorum, teşekkürlerimle...


Alıntı:

İstemin Özeti : Davacı tarafından satın alınan araca ilişkin olarak ek taşıt alım vergisi tahsili yolunda tesis edilen işlemin iptali ile ticari faize hükmedilmesi istemiyle açılan davayı; 1318 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesi hükmüne göre 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi uygulamasının 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatıldığı, 1050 sayılı Muhasebe-i Umumiye Kanununun 39'uncu maddesinden bahisle, ek taşıt alım vergisinin son günü 1998 Mali Yılı Bütçe Kanunu ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatıldığından, 5.5.1998 tarihinde davacı tarafından satın alınan araç için ek taşıt alım vergisi salınmasında yasal isabetsizlik bulunmadığı, davacı her ne kadar, ek taşıt alım vergisinin süresinin Bütçe Kanunu ile uzatılmasının Anayasanın 161'inci maddesinde yer alan, Bütçe Kanununa bütçe dışında herhangi bir hükmün konulamayacağına ilişkin hükme aykırı olduğunu iddia etmiş ise de; Muhasebe-i Umumiye Kanununun 39'uncu maddesi uyarınca, her yıl için vergi ve resimlerin tahsiline Bütçe Kanununun izin vereceği belirtildiğinden, aynı zamanda bütçenin gelir kalemlerinden büyük bir kısmını vergiler oluşturduğundan, davacının Bütçe Kanununun Anayasa aykırılığı iddiasının ciddi görülmediği gerekçesiyle reddeden ... Vergi Mahkemesinin 6.11.1998 gün ve E:1998/99; K:1998/271 sayılı kararının; Bütçe Kanununun 70'inci maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edildiği, bu nedenle dava konusu işlemin hukuki dayanağının kalmadığı ileri sürülerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.
Tetkik Hakimi ....'un Düşüncesi: 1318 sayılı Taşıt Alım Vergisi Kanununa 3418 sayılı Kanunla eklenilen geçici 2'nci maddesinde otomobil veya benzeri binek aracı satın alanlar veya ithal edilenlerin 31.3.1998 tarihine kadar ek taşıt alım vergisi ödemekle yükümlü oldukları öngörülmüş; 29.7.1998 tarihli mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanan 4369 sayılı Yasanın 85'inci maddesi ile bu on yıllık süre 15 yıla çıkarılmış ve 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi mükellefiyeti, 4369 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 29.7.1998 tarihinden itibaren yeniden başlamak üzere 31.3.2003 tarihine kadar uzatılmıştır. Bu arada 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi ile 3418 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesindeki 31.3.1998 tarihinde biten ek taşıt alım vergisi ile ilgili yürürlük süresi 31.12.1998 tarihine kadar uzatılmış, ancak 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun bu maddesi, ... Vergi Mahkemesinin, açılan bir davadaki Anayasaya aykırılık iddiasını ciddi bularak Anayasamızın 152'nci maddesi hükmü uyarınca durumu yüksek mahkemeye intikal ettirmesi sonucu, sözü geçen mahkemenin 7.10.1998 tarih ve E:1998/29, K:1998/60 sayılı kararı ile iptal edilmiştir.
Anayasamızın 153'üncü ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkında 2949 sayılı Yasanın 53'üncü maddelerinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlüğe gireceği ve geriye yürümeyeceği hükme bağlanmış olmakla beraber, Anayasanın 152. addesi hükmüne göre, mahkemelerde görülmekte olan davalar dolayısıyla itiraz yoluyla yapılan başvurular sonucu davada uygulanacak kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hallerinde iptal hükmünün geriye yürüyeceği, gerek doktrin, gerekse uygulamada kabul edildiğinden, 1318 sayılı Kanun geçici 2'nci maddesinin yürürlüğünün sona ermiş olduğu 31.3.1998 tarihinden kanunun yürürlük süresini uzatan 4369 sayılı Kanunun yayım tarihi olan 29.7.1998 tarihine kadar mükelleflerden tahsil olunan ek taşıt alım vergisinin yasal dayanağından bahsetmeye olanak bulunmamaktadır.
Bu durumda, davacının otomobilini satın aldığı tarihte 1318 sayılı Kanunun yürürlük tarihi sona erdiği ve yürürlük süresinin uzatılmasına ilişkin 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi de Anayasa ahkemesi kararı ile iptal olunduğu cihetle, dava konusu ek taşıt alım vergisinin iadesi istemiyle açılan davanın bu gerekçe ile kabulü gerekirken, aksi yönde verilen kararda isabet görülmediğinden bozulması gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı ....'ın Düşüncesi: Yükümlü tarafından satın alınan araç için 5.5.1998 tarihli alındı ile tahsil edilen ek taşıt alım vergisine karşı açılan davayı reddederek ek taşıt alım vergisini onayan Vergi Mahkemesi kararı yükümlü tarafından temyiz edilmektedir.
1318 sayılı Taşıt Alım Vergisi Kanununa 3418 sayılı Kanunla eklenen geçici 2'nci madde uyarınca otomobil veya benzeri binek aracı satın alanlar veya ithal edenler 31.3.1998 tarihine kadar ek taşıt alım vergisi ödemekle yükümlü iken, 29.7.1998 tarihli mükerrer Resmi azete'de yayımlanan 4369 sayılı Kanunun 35'inci maddesi ile on yıllık sürenin 15 yıla çıkarılması nedeniyle 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi mükellefiyeti, 29.7.1998 tarihinden itibaren 31.3.2003 tarihine kadar devam etmek üzere uzatılmıştır.
Ancak, 1998 yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi ile 3418 sayılı Kanunun Geçici 2'nci maddesindeki 31.3.1998 tarihinde biten ek taşıt alım vergisinin yürürlük süresi 1 yıl uzatılmışsa da, bu madde Anayasa Mahkemesinin 7.10.1998 gün ve E:1998/29 K:1998/60 sayılı kararı ile iptal olunarak 27.11.1998 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Anayasa'nın 153'üncü ve Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve İşleyişi Hakkındaki 2949 sayılı Yasanın 53 üncü maddelerinde Anayasa Mahkemesi ararlarının Resmi Gazetede yayınlandığı tarihte yürürlüğe gireceği ve geriye yürüyemeyeceği hükme bağlanmış olmakla beraber, Anayasanın 152'nci maddesine göre mahkemelerde görülmekte olan davalar dolayısıyla itiraz yoluyla yapılan başvurular sonucu davada uygulanacak kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hallerinde iptal hükmünün geriye yürüyeceği gerek doktrin, gerekse uygulamada kabul edildiğinden, 1318 sayılı Kanunun Geçici 2'nci maddesinin yürürlüğünün sona ermiş olduğu 31.3.1998 tarihinden Kanunun yürürlük süresini uzatan 4369 sayılı Kanun yayım tarihi olan 29.7.1998 tarihine kadar olan süre içinde mükelleflerden tahsil olunan ek taşıt alım vergisinin yasal dayanaktan yoksun olduğu açıktır.
Bu durumda, yükümlünün aracını satın aldığı tarihte 1318 sayılı Kanunun ilgili maddesinin yürürlük tarihi sona erdiği, yürürlük süresinin uzatılmasına ilişkin 1998 yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi de Anayasa Mahkemesince iptal olunduğundan, dava konusu ek taşıt alım vergisinin iadesi istemiyle açılan davanın kabulü gerekirken reddine karar verilerek, ek taşıt alım vergisinin onanmasında yasalara uyarlık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yükümlü temyiz talebinin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Yedinci Dairesince işin gereği görüşüldü:
Uyuşmazlık, 1318 sayılı Finansman Kanununun geçici 2'nci maddesi uyarınca 31.3.1998 tarihinde sona eren ek taşıt alım vergisi uygulamasının, 4316 sayılı 1998 Mali Yılı Bütçe Kanunu ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatıldığından bahisle, 31.3.1988 tarihinden sonra satın alınan araca ilişkin olarak ek taşıt alım vergisi tahsil edilmesinden doğmuş bulunmaktadır.
Ek taşıt alım vergisi uygulamasına, 1318 sayılı Finansman Kanununa, 31.3.1988 tarihinde yayımlanıp, aynı tarihte yürürlüğe giren 3418 sayılı Kanunun 22'nci maddesiyle eklenen geçici 2'nci madde ile on yıl süre ile geçerli olmak üzere başlanılmış olup, 31.3.1998 tarihinde sona eren bu süre, 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi ile 31.12.1998 tarihine kadar uzatılmıştır. Daha sonra 29.7.1998 tarihinde yürürlüğe giren 4369 sayılı Kanunun 85'inci maddesiyle de, 1318 sayılı Kanunun geçici 2'nci maddesinde öngörülen "on yıl" ibaresi "on beş yıl" olarak değiştirilmek suretiyle, bu uygulamanın 31.3.2003 yılına kadar devamı öngörülmüştür.
Dairemizin E:1998/3690 sayılı dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; ek taşıt alım vergisi uygulamasının 1998 Mali Yılı Bütçe Kanununun 70'inci maddesi ile uzatıldığı dönemde satın alınan araçlara ilişkin olarak ek taşıt alım vergisi tahsil edilmesi üzerine açılan davalarda ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiasının ... Vergi Mahkemesince ciddi bulunması üzerine, itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurulduğu; Anayasa Mahkemesinin, 7.10.1998 gün ve E:1998/29; K:1998/60 sayılı kararı ile söz konusu hükmün Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır.
Anayasanın itiraz yolu ile Anayasa Mahkemesine başvurulması halini düzenleyen 152'nci maddesinin birinci fıkrasında, bir davaya bakmakta olan mahkemenin, uygulanacak bir kanun veya kanun hükmünde kararname hükümlerini Anayasaya aykırı görmesi veya taraflardan birinin ileri sürdüğü aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varması durumunda, Anayasa Mahkemesinin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakacağı; üçüncü fıkrasında da, Anayasa Mahkemesinin, işin gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verip, açıklayacağı; bu süre içinde karar verilmezse, mahkemenin, davayı yürürlükteki kanun hükümlerine göre sonuçlandıracağı; ancak, Anayasa Mahkemesi kararının, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelmesi halinde, mahkemenin buna uymak zorunda olduğu hükme bağlanmış, bu suretle, Anayasa aykırılığı "ciddi" görülen ve kişilerin sübjektif hakları üzerinde olumsuz bir etki yapan kanun veya kanun hükmünde kararname hükmünün, davanın taraflarına uygulanmasının, Anayasa Mahkemesi kararına kadar durması ve kişilerin bu yolla Anayasanın üstünlüğü kuralının doğal bir sonucu olarak ) Anayasaya aykırı bir hükmün uygulanmasından, Anayasanın himayesi altına alınması sağlanmıştır.
Her ne kadar, Anayasanın 153'üncü maddesinin üçüncü fıkrasında, kanun hükmünde kararname veya Türkiye Büyük Millet Meclisi İç Tüzüğü ya da bunların hükümlerinin, iptal kararlarının Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkacağı, gereken hallerde Anayasa Mahkemesinin iptal hükmünün yürürlüğe gireceği tarihi ayrıca kararlaştırabileceği; beşinci fıkrasında ise, iptal kararlarının geriye yürüyemeyeceği hükme bağlanmışsa da; Anayasa Mahkemesince bir kanunun veya kanun hükmünde kararnamenin tümünün veya belirli hükümlerinin Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiği bilinmesine rağmen, görülmekte olan davaların, Anayasa aykırılığı saptanmış olan kurallara göre görüşülüp çözümlenmesinin, Anayasanın üstünlüğü prensibine ve Hukuk Devleti ilkesine aykırı düşeceğini kabul etmek gerekir.
Zira; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümezliğine ilişkin kural, iptal edilen hükümlere göre kazanılmış olan hakların ortadan kaldırılmasına veya toplum huzurunun bozulmasına yol açacak sonuçların önlenmesi amacıyla kabul edilmiş olup, bu kuralın mutlak anlamda uygulanması durumunda, Anayasanın yukarıda anılan 152'nci maddesinde düzenlenmiş olan "Anayasaya aykırılğın diğer mahkemelerde ileri sürülmesi" ( itiraz ) yolunun, hukuk ve uygulama yönünden sonuçsuz kalacağı açıktır. Nitekim; aynı maddenin 3'üncü fıkrasında yer alan, "Ancak, Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse, mahkeme buna uymak zorundadır." yolundaki kural da, Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararlarının, bu karardan önce açılmış ve bakılmakta olan davalarda uygulanması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır.
Bu itibarla; Anayasa Mahkemesince iptal edilen yasa hükmünün yürürlüğü zamanında yapılmış olup, süresinde açılmış bir dava ile htilaflı halde kalarak, Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonrasına kadar bu ihtilaflı haliyle gelip ulaşmış işlemlere Anayasa mahkemesi kararlarının tesir etmesi Anayasanın 152'nci madde hükmü gereği olduğundan, henüz yargı safhasında olan işbu dava konusu uyuşmazlık hakkında da, davacının Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan iptal hükmü sonucunda beliren hukuki durumdan yararlanması icap ettiğinden, aksi yönde tesis edilen mahkeme kararda isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüne; mahkeme kararının bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına, 23.9.1999 gününde oybirliği ile karar verildi
Saygılarımla...
Old 09-02-2010, 12:28   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan sincap
Merhaba,

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu’nun 26.5.2006 tarih ve 2005/318 E. 2006/125 K. sayılı kararı ile;


Danıştay 7 nci Dairesi’nin 23.09.1999 tarih ve 1999/228 E.-1999/3065 K. sayılı kararı konusunda yardımlarınızı rica ediyorum, teşekkürlerimle...


Alıntı:
Turizm işletmeciliği yapan davacının örtülü sermaye niteliğindeki borçlanmaya ilişkin faiz ve kur farklarını gider kaydedemeyeceği yolunda düzenlenen rapor doğrultusunda 1997 ila 2001 yılları için beyan edilen zararları azaltılarak bu yolla 2002 takvim yılına devreden zarar tutarının 2002 yılı kurum kazancının altında kaldığı, yararlanılan yatırım indirimi nedeniyle kurumlar vergisi tarhını gerektiren matrah farkı doğmadığı ancak yatırım indiriminden yararlandırılan tutarın tevkifata tabi olduğu yolunda düzenlenen inceleme raporuna dayanılarak davacı şirket adına 2003/Nisan dönemi için ikmalen salınan vergi zıyaı cezalı gelir ( stopaj ) vergisi ve fon payına karşı açılan davanın, vergi zıyaı cezalı gelir ( stopaj ) vergisine yönelik kısmını reddeden, düzeltme fişiyle terkin edilen fon payı hakkında ise karar verilmesine yer olmadığına karar veren vergi mahkemesi ısrar kararı yükümlü şirket tarafından temyiz edilmiştir.

Gelir ( stopaj ) vergisi ve fon payı yönünden ... Vergi Mahkemesinin 14.7.2005 günlü ve E: 2005/797, K:2005/801 sayılı ısrar kararı aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ile Kurulumuzca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektire­cek nitelikte görülmemiştir.
Vergi zıyaı cezasına gelince; Vergi Usul Kanunu'nun olay tarihinde yürürlükte olan 4369 sayılı kanunla değişik 344'üncü maddesinin birinci fıkrasında, vergi zıyaı suçu; mükellef ve sorumlu tarafından 341'inci maddede yazılı hallerle vergi zıyaına sebebiyet verilmesi olarak tanımlan­mış, maddenin ikinci fıkrasında ise; vergi zıyaı suçu işleyenlere vergi zıyaı cezası kesileceği ve bu cezanın, zıyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, 213 sayılı Kanun'un 112'nci maddesine göre zıyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunacağı kurala bağlanmıştır.
Görülmekte olan bir dava sırasında vergi mahkemesince sözü edilen 2'nci fıkranın Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla iptali için başvurulması üzerine Anayasa Mahkemesi'nin 20.10.2005 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan 6.1.2005 günlü ve E:200l/3, K:2005/4 sayılı kararıyla; vergi zıyaı cezasının, vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük karakteri taşımayan, ancak vergi zıyaı suçu işleyenlere öngörülen bir yaptırım olduğu, bu durum gözetildiğinde, cezanın hesaplanmasında esas alınacak olan oranların yasayla belirlenmesi gerektiğinin kuşkusuz olduğu; kuralda, zıyaa uğratılan verginin bir katına eklenecek olan cezanın hesaplanmasında esas alınacak olan gecikme zammı oranının Bakanlar Kurulu tarafından ne zaman belirleneceğinin bilinmemesi ve bu durumun sonuçta öngörülecek ceza miktarında belirsizliğe yol açacak olmasının, Anayasa'nın 38'inci maddesinde sözü edilen “ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur” ve 2'nci maddesindeki, “hukuk devleti” ilkelerine aykırılık oluşturduğu sonucuna varılarak Vergi Usul Kanunu'nun 344'üncü maddesinin 2'nci fıkrasında yer alan “... bu ceza zıyaa uğratılan verginin bir katına, bu verginin kendi kanununda belirtilen normal vade tarihinden cezaya ilişkin ihbarnamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen süre için, bu Kanun'un 112'nci maddesine göre zıyaa uğratılan vergi tutarı üzerinden hesaplanan gecikme faizinin yarısının eklenmesi suretiyle bulunur” bölümünün iptaline ve iptal hükmünün doğuracağı hukuksal boşluk kamu yararını ihlal edici nitelikte görüldüğünden, Anayasa'nın 153. maddesi ile 2949 sayılı Kanun'un 53. maddesi gereğince, iptal hükmünün kararın Resmi Gazete'de yayımlanmasından başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesi iptal kararının gerekçesi incelendiğinde, vergi zıyaı cezası konusunda Anayasa'ya aykırı bulunan hususun, vergi zıyaına yol açan eylemlerin vergi zıyaı cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yasal düzenleme olmayıp, cezanın miktarı hesaplanırken zıyaa uğratılan vergi üzerinden hesaplanan gecikme faizinin, maddenin dolaylı olarak 6183 sayılı Kanun'a yaptığı atıf nedeniyle Bakanlar Kurulunca ne zaman belirleneceği belli olmayan gecikme zammı oranlarına göre saptanması hususu olduğu anlaşılmaktadır. Yüksek mahkeme, ayrıca iptal hükmünün doğuracağı hukuksal boşluğun kamu yararını ihlal edici nitelikte görülmesi nedeniyle iptal kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından altı ay sonra yürürlüğe girmesine karar vererek yasama organına saptadığı gerekçeye uygun biçimde düzenleme yapması olanağını sağlamıştır.
Nitekim Anayasa Mahkemesi Kararıyla belirlenen süre dolmadan 8.4.2006 tarih ve 26133 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5479 sayılı Kanunla, iptal edilen hükmün yaratacağı hukuki boşluğu doldurmak üzere 344'üncü maddenin 2'ncı fıkrası değiştirilerek vergi zıyaı suçu işleyenlere, zıyaa uğrattıkları verginin bir katı tutarında vergi zıyaı cezası kesileceği öngörülmüş, öte yandan, anılan Kanun'un 13'üncü maddesiyle de 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'na eklenen geçici 27. madde ile 1.1.2006 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak bu tarihten sonra ortaya çıkan ve vergi zıyaı cezası kesilmesini gerektiren fiiller için idarece tesis edilecek işlemler yönünden, zıyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi zıyaı cezası kesileceği yolunda hüküm getirilmiştir. Böylece Anayasa Mahkemesince verilen kararın gerekçesine ve amacına uygun bir düzenleme yapılmıştır. Anayasa Mahkemesince verilen iptal kararı ve yapılan yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; görülmekte olan uyuşmazlıkta, Anayasa'ya aykırılığı saptanmış olan kurala göre hüküm kurulması, Anayasa'nın üstünlüğü ve hukuk devleti ilkesine aykırı olup, yüksek mahkemenin kararında, vergi zıyaı cezasının hesaplanış biçimi yönünden kurduğu gerekçe ile kamu yararının korunması yönünden belirttiği gerekçe göz önüne alınarak cezanın zıyaa uğratılan verginin bir katı oranında uygulanması hukuka uygun olacağından, cezanın buna göre belirlenmesi gerekmektedir.

Saygılarımla...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Acil-Danıştay 2007/1771 E. 2008/3008 K sayılı kararı Av.Mehmet_Ali Meslektaşların Soruları 1 23-03-2009 11:54
Danıştay Kararı arıyorum (acil) av_fikret Meslektaşların Soruları 2 02-09-2008 10:02
çok acil danıştay kararı arıyorum!.... av_sibelll Meslektaşların Soruları 1 08-04-2008 08:36
danıştay kararı-acil parézer Meslektaşların Soruları 3 16-10-2007 12:34
Acil Yargıtay ve Danıştay kararı TABUOSMAN Meslektaşların Soruları 6 11-04-2007 16:21


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02970695 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.