Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Hibeden Rücu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-11-2007, 16:39   #1
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Olumlu Hibeden Rücu

Müvekkil, 1984 yılında A isimli bir şahsa 4 adet gayrimenkulünü satıyor.Söz konusu gayrimenkulün dışındaki müvekkile ait bir gayrimenkul ise tapuda A isimli şahısa hibe edilmiş olarak görünüyor.Müvekkil böyle bir hibe yapmadığını, tapuda 4 adet gayrimenkulünü A isimli şahısa devrederken hata olduğunu söylüyor.Müvekkil söz konusu hibeden rücu etmek istiyor.Yapılan hibenin hatadan kaynaklandığını iddia ederek A isimli şahısa tapu iptal ve tescil davası açmayı düşünüyoruz.Sizce davanın seyri ne olur?

Saygılarımla
Old 27-11-2007, 21:37   #2
Av.Sami Dündar

 
Varsayılan

YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/6212
K. 1997/6822
T. 22.5.1997
• HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Bağışlamadan Rücu )
• BAĞIŞLAMADAN RÜCU ( Bağışlayanın Ölümünden Sonra Mirasçıların )
• MİRASÇILARIN BAĞIŞLAMADAN RÜCU HAKKI ( Şartları )
• BAĞIŞTAN RÜCU SEBEBİNİN ORTAYA ÇIKTIĞI TARİH ( Her Türlü Delille İspat Edilebileceği )
818/m.246
ÖZET : Bağışlamadan rücu bir yıllık hak düşürücü süreye tabidir ve sürenin başlangıcı rücu sebebinin öğrenildiği gündür. Her ne kadar bağışlamadan rücu hakkı, sıkı sıkıya şahsa bağlı haklardan olup, yasal istisnaları dışında mirasçılara geçmediği gibi temlik dahi edilemez ise de; somut olayda, taraflar arasındaki resmi sözleşmede, bağışlayanın intifa hakkını üzerinde bırakıp, taşınmazın çıplak mülkiyetini bağışladığı belirtildiğine, bağışlamanın şartı olarak gösterilen edimlerin taşınmazda oturulduğu sürece yerine getirilemeyeceği ve bağışlamanın bağış şartı edimlerini bağışlayanın ölümünden sonraki dönemde yerine getireceği anlaşıldığına göre; mirasçıların bağıştan rücu haklarının da bağışlayanın ölümünden sonra ortaya çıkacağının kabulü gerekir.

Bağıştan rücu sebebinin ilk kez hangi tarihte öğrenildiği, tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkillerinin miras bırakanı Ekrem'in maliki bulunduğu davaya konu taşınmazını, şartlı olarak Orta Doğu Teknik Üniversitesine bağışlandığını; Gaziantep'te kurulu Fakültenin Üniversite olması halinde de mülkiyetin Gaziantep Üniversitesine geçeceğinin beyan edildiğini; Üniversite'nin kurulması üzerine, tapuda tescil işleminin gerçekleştirildiğini; ancak, müteaddit sözlü girişimlere ve en son 21.6.1996 tarihli yazılı başvuruya karşın; bağışlanan Üniversitenin, bağış şartlarını fiilen ve hukuken yerine getirme imkanına sahip bulunmadığının kendilerine bildirildiği; böylece, bağıştan rücu ( cayma ) nedeninin oluştuğunu ileri sürmüş; tapu kaydının iptali ile müvekkilleri adlarına miras payları oranın da tescile karar verilmesini istemiştir.

Gerçekten, dosyaya getirtilen 11.12.1985 tarihli resmi sözleşmeden ( akit tablosundan ) dava konusu taşınmazın ( evin ), intifa hakkı uhdede bırakılmak suretiyle çıplak mülkiyetinin; ".... uygun bir yerine Ekrem'in bağışlı olduğuna ilişkin bir levha asılmak ve imkan dahilinde 19. Asrın sonu Gaziantep'te kullanılan eşya ile otantik bir tarzda döşenerek ziyarete açılacağını belirtir taahhütname imzalanmak şartıyla bağışlandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmedeki "imkan dahilinde" sözcüklerinden davalı Üniversite'nin değil; 19. yüzyıl eşyalarının bulunabilme imkanlarının kastedildiği açıktır.

Hemen belirtilmelidir ki; bağıştan rücu ( cayma ) niteliğindeki eldeki davada araştırılması ve değerlendirilmesi gereken öncelikli kural, davanın süresinde açılıp açılmadığıdır.

Bilindiği ve BK.nun 246. maddesinde ifade edildiği üzere; bağışlamadan rücu, yasa koyucu tarafından bir yıllık süre ile kısıtlanmıştır. Hernekadar, madde kenar başlığında "müruruzamandan" sözedilmekte isede; buradaki süre zamanaşımı süresi olmayıp, "hak düşürücü" süredir. Bu nedenle de, re'sen gözönünde tutulması zorunludur. Değinilen husus; gerek öğretide, gerekse yargısal uygulamada açıkca vurgulanmıştır. Sürenin başlangıcı, "rücu sebebine" vakıf olunan ( rücu sebebinin öğrenildiği ) gündür. Bağışlamadan rücu hakkı, sıkı sıkıya şahsa bağlı haklardan olup; istisnaları dışında mirasçılara geçmediği gibi; temlik de edilemez.

Mirasçıların rücu hakkı için getirilen İstisnai durum, maddenin 2. ve 3. fıkralarında düzenlenmiştir. Bağışlayan, rücu sebebini öğrenmesinden itibaren bir sene geçmeden ölmüş ve bağışlananı affetmemiş ise, mirasçıları bir yıllık süre dolana kadar rücu beyanında bulunabilirler. Burada mirasçılar yönünden ayrıca ek bir süre tanınmış değildir. Mirasçılar, rücu hakkını, sürenin kalan kısmı içinde kullanabilirler. Ne var ki, resmi sözleşmenin olayına özgü yönü de gözardı edilmemelidir. Sözleşmede bağışlayanın intifa hakkını üzerinde bırakıp, taşınmazın çıplak mülkiyetini bağışladığı belirtildiğine; bağışlamanın şartlı olarak gösterilen edimler, taşınmazda ( evde ) oturulduğu sürece yerine getirilemeyeceğine göre; bağışlanan Üniversitenin bağış şartı edimlerini, bağışlayanın ölümünden sonraki dönemde yerine getireceği; böylece, mirasçıların bağışlamadan rücu haklarının da ölümünden sonra ortaya çıkacağı kuşkusuzdur. Nitekim, miras bırakanın ( bağışlayanın ), resmi sözleşmeyle bağlantılı olan 3.10.1985 tarihli dilekçesinde, ( .... vefatı takip eden altı ay içinde Ekrem varislerinin binayı boşaltarak üniversiteye teslim edecekleri... ) belirtilmiştir. Bağıştan rücu sebebinin ilk kez hangi tarihte öğrenildiği de tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.

Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden, bağışlama şartına rağmen; bağışlayanın ölümünden sonra bağış şartını yerine getirmek hususundaki edimleri için, davalı Üniversite'nin hiçbir girişimde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede öngörülen taahhüdü vermediği gibi; dava dilekçesine verilen 7.10.1996 tarihli cevap layihasında ve 26.6.1996 tarihli Rektörlük yazısında ( bağış şartlarının Üniversite'ce yerine getirilmesinin fiilen ve hukuken mümkün bulunmadığı... ) belirtilmiştir.

Hal böyle olunca; BK.nun 246. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre bakımından tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve değerlendirilmesi; davanın süresinde açıldığının saptanması halinde kabulüne karar verilmesi gerekirken, noksan soruşturma ile yetinilip, yanılgılı gerekçeye de dayanılarak reddedilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.5.1997 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

BK.nun 1. maddesine göre "iki taraf karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan ettikler takdirde akit tamam olur" demektedir.

Dosyadaki 11.12.1985 günlü Akit Tablosunda; ".... evin uygun bir yerine Ekrem'in bağışı olduğuna ilişkin bir levha asılacağına ve İMKAN DAHİLİNDE 19. Asım sonu Gaziantep'te kullanılan eşya ile OTANTİK bir tarzda döşenerek ziyarete açılacağına ilişkin TAAHHÜTNAME imzalamak şartı ile Orta Doğu TEKNİK Üniversitesine BAĞIŞLADIĞINI... sözcükleri yer almış ve taraflarca Resmi senet imzalanmıştır. Akit tablosunda sözü edilen TAAHHÜTNAME dosyada olmadığı gibi, böyle bir taahhütnamenin lehine vasiyet yapılan davalı tarafından imzalandığı iddia ve isbat edilmiş değildir. Bu duruma göre, aktin tamamlandığından ve geçerli hale gelip, tarafları bağlayacak ve hukuki sonuç doğuracak yasal bir akitten söz edilemez.

Bu sebebe dayalı ortada bir tapu iptal davası yoktur. Ne var ki, mahkemece işin esası incelenip dava reddedilmiştir. Bu nedenle yerel mahkeme kararı sonucu bakımından doğrudur. Onanması gerekir düşüncesinde olduğumdan sayın çoğunluğun Bozma görüşüne katılamıyorum.
Old 27-11-2007, 21:43   #3
Av.Sami Dündar

 
Varsayılan

Sayın Pehlivanoğlu, bağışlanan A bu bağışı tapuda kabul etmiş mi?
Old 27-11-2007, 21:51   #4
Av.Sami Dündar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 1998/7717
K. 1998/8237
T. 29.6.1998
• BAĞIŞLAMADAN RÜCU ( Basit Olaylara Dayanarak Yapılamayacağı )
• OLAYLARIN NİTELİK, KAPSAM VE ÖNEM DERECELERİ ( Bağışlamadan Rücu Sebebi Olması )
• TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASINDA DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ( Bağışlamadan Rücu Nedeniyle Açılan )
818/m.244/2
743/m.457/2
ÖZET : Basit olayları rücu nedeni kabul etmek, bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın baskısı altında tutmak sonucunu doğuracağından, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı bir tapu iptali ve tescil davasında deliller değerlendirilirken, olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle önem dereceleri gözönünde bulundurulmalıdır. ( Y. HGK. Kararı - 1.5.1976 gün ve 1974/1-722 E. 1976/2065 K. s. )

DAVA : Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan davada, mahkemece verilen karar süresinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, bağıştan rücu hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, BK.nun 244/2. maddesindeki koşulların gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Çekişme konusu 15 parsel sayılı taşınmazın 520/21220 payının davacıya ait iken, 31.5.1991 günlü resmi sözleşme ile davalı oğluna bağışladığı kayden sabittir.

BK.nun 244/2. maddesi; "bağışlamadan yararlanan kişi bağışlayan ya da ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu görevleri ehemmiyetli surette ihlal eder ise, bağışlayan bağıştan rücu edebilir" hükmünü getirmiştir.

Yasa koyucu, aile görevlerinin yerine getirilmemesini başlı başına bir rücu nedeni saymamış "ehemmiyetli bir surette riayetsizliği" öngörmüş, böylece mirastan iskat nedenlerini burada da tekrarlamıştır ( MK. 457/2 ). O halde, 244. maddenin 2. bendi, MK.nun 457. maddesinin 2. bendinin özü ve kapsamı itibariyle bir tekrarından ibarettir.

Bu görüş ilmi içtihatlarda da belirtilmiştir ( Alfret Marten, BK. Şehri, 319; Prof. Feyzi N. Feyzioğlu, BK. 1962; s. 173 ). O halde, bağıştan dönme nedeniyle mirastan iskat nedenlerinin bir arada incelenmesi zorunluluğu vardır.

Hukuk Genel Kurulunun 1.5.1976 gün, 1974/1-772 esas, 1976/2065 sayılı kararı da aynı doğrultudadır. Gerçekten, basit olayları rücu nedeni kabul etmek bağıştan yararlanan kişiyi bağışlayanın baskısı altında tutmak sonucunu doğurur. Aksine bir düşünce, yasa koyucunun BK.nun 244 ve MK.nun 457. maddeleri ile takip ettiği amaca aykırı düşer. Bununla da kalmaz, hak duygularını zedeler ve irade serbestisini de büyük ölçüde kısıtlamış olur. Onun için olayların nitelikleri, kapsamı ve özellikle önem dereceleri gözetilerek delillerin değerlendirilmesi gerekir.

Somut olayda, yukarda açıklanan anlamda rücu koşullarının gerçekleştiğinden sözedebilme olanağı yoktur. Nitekim, davacı dahi 25.2.1998 günlü keşifte "davalı elinden geldiği kadar bana iyi davranıyor ancak elinden bu kadar geliyor" şeklinde beyanda bulunmuştur.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksine düşüncelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ : Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca ( BOZULMASINA ), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.6.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 27-11-2007, 21:54   #5
Av.Sami Dündar

 
Varsayılan

Tapudaki bağış aktinde her hangi bir ŞART var mı?Ayrıca dava devam ederken ve neticeye yaklaşılırken YEMİN deliline dikkat ediniz.Saygılarımla..
Old 28-11-2007, 11:33   #6
Av.Olcay Pehlivanlıoğlu

 
Varsayılan

Sayın Sami Dündar;

A bu bağışı kabul etmiş.Yanız tapudaki bağış aktinde herhangi bir şart olup olmadığ konusunda bir bilgim yok.Sizin de söylediğiniz gibi yemin deliline dijkkat etmek gerekiyor.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
alt işverene rücu ilgisiz Meslektaşların Soruları 9 20-10-2011 12:21
Kefilin Rücu Hakkı av.gzm Meslektaşların Soruları 11 05-10-2011 19:19
SSK rücu davaları nfb İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Çalışma Grubu 18 12-10-2009 15:43
Bağışlamadan rücu-Muvazaa Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 6 02-08-2009 22:27
ssk rücu davası köktaş Meslektaşların Soruları 5 28-05-2007 11:47


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04496288 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.