Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

1.Derece Askeri Yasak Bölgeye Komşu Arazi Nasıl Kamulaştırılır?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-10-2007, 09:41   #1
Av.Pınar Ertunç

 
Varsayılan 1.Derece Askeri Yasak Bölgeye Komşu Arazi Nasıl Kamulaştırılır?

Merhaba,
1.derece askeri yasak bölgeye komşu bir gayrimenkul var.Sabah 8:00 ile akşam 17:00 saatleri arasında ancak özel izinle vatandaş gayrimenkulünü kullanabiliyor.Bu saatler haricinde gayrimenkulü kullanamıyor.Bu gayrimenkulün devlet veya askeriye tarafından kamulaştırılması için dava açabilir miyim?Açılabilirse hangi davayı açmalıyım?
Old 05-10-2007, 09:58   #2
ilastepe

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2001/5-672
Karar: 2001/1039
Karar Tarihi: 21.11.2001
ÖZET : Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için kamulaştırma yetkisi olan idarenin taşınmaza fiilen el koyarak malikin el koyulan taşınmazlarda tasarrufunu yasaya aykırı olarak tamamen ortadan kaldırılmış olması ve bu durumun kalıcı olması gerekir. Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle davacıların taşınmazları üzerinde her türlü tasarruf hakkının sınırlandırıldığını belirtirken taşınmazlarını rahat kullanamadıklarını, ekip sulayamadıklarını, çoğu zaman taşınmazlarına sokulmadıklarını, bazı taşınmazların üzerine ahır yapmak istemişler ise de; yaptırılmadığını, bazı taşınmaz maliklerine taşınmazlarında benzinlik yapımına müsaade edilmediğini bildirmiştir. Bu açıklamalar dahi davalı idarenin el koymasının kalıcı olmadığını açıkça belirtmektedir. Nitekim davacı vekili el koymanın kalıcı olmadığını bildiği için müvekkili adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tapuya tescilini talep etmemiştir. Davalı idare dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeyi Askeri Güvenlik Bölgesi olarak ilan etmiştir. İdare burada 2565 sayılı Kanunun kendisine tanıdığı yetkileri çerçevesinde taşınmazlara bir takım müdahalelerde bulunmuştur. Ancak; bu müdahalelerin kalıcı olmadığı keşif, tanık anlatımları, resmi yazışmalar ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı idarenin geçici kullanımı nedeniyle davacılar tarafın bir zararı oluşmuş olsa bile bu husus taşınmaz bedelini talep hakkı vermez.

(2942 S. K. m. 11, 15)
Dava: Taraflar aras
ındaki "kamulaştırmasız elatma nedeniyle tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Oltu Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 19.7.2000 gün ve 2000/95 E.- 127 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 14.11.2000 gün ve 2000/16418-17968 sayılı ilamı ile; ( ...Dava, kamulaştırmasız elatmaya dayanan bedel istemine ilişkindir. )
Kamulaştırmasız elatmaya dayanan bedel davaları davalı idarenin taşınmazda davanın açılmasından sonra çekilmesi durumunda konusuz hale gelir.
Dava konusu taşınmazlar 1. derece Askeri Yasak bölgede bulunmadığından kamulaştırma zorunluluğu yoktur.
Davalı idare geçici bir dönem için dava konusu taşınmaz ile aynı bölgede bulunan bir kısım taşınmazlara kamulaştırmasız olarak elatıldığını ve bu elatmadan, sonradan vazgeçildiğini, taşınmaza herhangi bir müdahalesinin kalmadığını, taşınmaz maliklerince taşınmazların kullanımının engellenmediğini savunmuş ve taşınmazın fiili durumunu gösteren fotoğraflar ibraz etmiştir.
Aynı bölgedeki taşınmazlar için birlikte dava açılmış, mahkemenin muhtelif esasına kaydı yapılarak sonuçlandırılmış ve Dairemizde yapılan duruşmayı takiben birlikte incelenmiştir.
Bu dosyalardan Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/87-89-93-95 Esasında kayıtlı olanların içinde bulunan keşif tutanaklarında da taşınmazların ekili olduğu mahkemece bizzat müşahade edilmiştir.
Taşınmazın davalı idarece tel örgü içine alınıp davacıların kullanımının engellenmesinin devam ettiğine ilişkin davalı idarenin savunmasının aksine dava dosyasının içinde herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir.
Davalı idarenin dava konusu taşınmazla aynı bölgede bulunan diğer taşınmazlara kamulaştırmasız elatmasının kabul edilmesi ve bedeline hükmedilmesi bu davanın da kabulünü gerektirmez.
Yukarıda açıklanan bilgilerin ışığı altında dava konusu taşınmazın halen tel örgüsü içinde bulunup davacının kullanımının imkansız hale getirilme durumu devam ettiği tespit edilmeden davanın kabulüne karar verilmesi, doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Kamulaştırmasız el atmadan söz edilebilmesi için kamulaştırma yetkisi olan idarenin taşınmaza fiilen el koyarak malikin el koyulan taşınmazlarda tasarrufunu yasaya aykırı olarak tamamen ortadan kaldırılmış olması ve bu durumun kalıcı olması gerekir.
Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle davacıların taşınmazları üzerinde her türlü tasarruf hakkının sınırlandırıldığını belirtirken taşınmazlarını rahat kullanamadıklarını, ekip sulayamadıklarını, çoğu zaman taşınmazlarına sokulmadıklarını, bazı taşınmazların üzerine ahır yapmak istemişler ise de; yaptırılmadığını, bazı taşınmaz maliklerine taşınmazlarında benzinlik yapımına müsaade edilmediğini bildirmiştir. Bu açıklamalar dahi davalı idarenin el koymasının kalıcı olmadığını açıkça belirtmektedir. Nitekim davacı vekili el koymanın kalıcı olmadığını bildiği için müvekkili adına olan tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tapuya tescilini talep etmemiştir.
Davalı idare dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeyi Askeri Güvenlik Bölgesi olarak ilan etmiştir. İdare burada 2565 sayılı Kanunun kendisine tanıdığı yetkileri çerçevesinde taşınmazlara bir takım müdahalelerde bulunmuştur. Ancak; bu müdahalelerin kalıcı olmadığı keşif, tanık anlatımları, resmi yazışmalar ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Davalı idarenin geçici kullanımı nedeniyle davacılar tarafın bir zararı oluşmuş olsa bile bu husus taşınmaz bedelini talep hakkı vermez.
Yukarıda açıklanan nedenlerle kamulaştırmasız el atma nedeniyle tazminat davasının reddine karar vermek gerekirken, direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Yerel mahkemenin direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuçavalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 21.11.2001 gününde yapılan ikinci görüşmede bozmada oybirliği sebebinde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)
KARŞI OY YAZISI
Davacılar, 17-18 yıldan beri kendilerine ait parsellere el konulması nedeniyle kamulaştırmasız el koyma hukuksal nedenine dayanılarak taşınmazların bedelinin tahsiline karar verilmesini istemişler, davalı İdare davanın konusunun kalmadığını, bu nedenle davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulü yönünde verilen kararın Dairece bozulması ve mahkemece bu sefer direnme kararı verilmesi üzerine hüküm davalı İdare tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kamulaştırmasız el konulan taşınmazların bedelinin ödenmesine ilişkindir.
Daire önce hükmü araştırmaya yönelik olarak bozulmasına işaret etmiş, HGK.daki görüşmede ise parsellerin kamulaştırılmasından vazgeçildiğini, müdahalenin ortadan kalktığını ve davanın konusunun kalmadığını belirterek kesin bozma yapılması savunmasında bulunmuştur.
Dava konusu taşınmazlara yapılan müdahalenin ortadan kalktığı, o nedenle davanın konusunun kalmadığı yönündeki görüşe katılmak olanaklı değildir. Çünkü, bu görüş dosya içinde bulunan bilgi, belge, kroki ve beyanlar ile örtüşmemektedir. 2.9.1987 tarihinde taşınmazların Askeri Güvenlik Bölgesi içinde bulunduğu gerekçesi ile tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh verilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğüne yazı yazılmış, bu doğrultuda işlem yapılmış, Genelkurmay Başkanlığı'nın 15.3.1990 tarihli yazıları ile Askeri Güvenlik Bölgesinin kurulmasına ilişkin teklif uygun bulunmuştur. Bu arada aynı hukuksal nedene dayalı olarak açılan ve aynı mahkemede hiç tanık dinlemeden 2942 sayılı Yasa hükümlerine uygun olarak yapılan iki keşif sonucu verilen 19 adet parselle ilgili dosyalar 5. H.D.'nce onanarak geri gönderilmiştir. Böylece 19 adet parselin mülkiyeti bedeli karşılığında idareye geçmiştir. Temyize konu emsal dosyalara ait 16 parselden bir kısmı Özel Dairece onanan ve mülkiyeti idareye geçen parsellerin arasında ve aynı ada içinde bir kısmı ise bitişiğinde ve yine aynı ada içinde bulunmaktadır. Birbirilerinden hiçbir ayrık yönü bulunmamaktadır ( Tespit edilen ve Özel Dairece onanan parseller, 111 ada 1, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 14, 15, 9; 109 ada 4, 5, 6, 7,, 9; 189 ada 6, 7; 106 ada 6 parseller; temyize konu dosya ada ve parseller ise Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin ) 1 ) 2001/33 E. 111 ada 11, 2 ) 2001/31 E., 110 ada 1, 2, 3, 4, 5 3 ) 2201/35 E., 106 ada 1, 5 2001/37 E. 106 ada 2, 108 ada 3, 4, 5 ) 2001/39 E. 111 ada 2, 6 ) 2001/41 E. 105 ada 1, 7 ) 2001/45 E. 109 ada 3, 8, 8 ) 2001/47 E. 189 ada 5 ve 9 parseller )
1-MÜDAHALE KONUSU:
Çoğunluk görüşünün aksine yeni yol olarak açılan ve yeni Oltu-Narman karayolu olarak adlandırılan yol dışında fiili müdahalenin devam ettiği, 108 ada parsel 1 ve 8, 110 ve 189, 105, 106; 106 ve 111 adalar arasındaki yollar ile 189 adanın güneydoğusunda geçen yolların kapalı olduğu nöbetçi kulübelerine sadece askerin yerleştirilmediği, bunların yerlerinde aynen durduğu, sulama arkların tahrip edildiği, kapalı olan yollar ve kot farkı nedeniyle bazı parsellere giriş-çıkışın mümkün olmadığı, ekim, hasat ve sulama zamanlarında engellerle karşılaşıldığı, kırsal kesimde su kaynaklarının az oluşu nedeniyle de geceleri tarla sulamasının ağırlıklı olarak yapıldığı, saat 17.00 den sonra arazilere giriş çıkışa izin verilmediğinden bu işlemin bu şekilde engellendiği, ekinlerin kurumasına neden olunduğu, kamuya ait eski Oltu-Narman yolunun kapalı tutulması ve açık olan bazı yolların tek yönlü çalıştırılması yeni yolun 300-400 m.sinin Askeri Bölge içinde kalması nedeniyle arazi sahiplerinin daha uzun ve mesafeli yoldan gidip gelmek zorunda kaldıkları, dinlenen tanıkların beyanları, teknik bilirkişiler Saadettin Çelebi ve Ramazan Şanlıdağ'ın rapor ve krokileri ile dosyalardaki bilgi ve belgelerle sabittir.
2-KAMULAŞTIRMADAN VAZGEÇME:
Kamulaştırmadan vazgeçme de Yasaya ve usule uygun değildir. 2565 sayılı Yasanın 3. maddesi Askeri Güvenlik Bölgeleri kurma, kaldırma şeklini belirlemiş ve bu yetkiyi Bakanlar Kurulu'na vermiştir. Kamulaştırmadan vazgeçme, buna karar veren idareye ait olduğu 2942 sayılı Yasa hükümleri gereğidir. Olayda kamulaştırmaya gerek olmadığını bildiren Garnizon Komutanlığının 9.11.2000 tarihli Milli Savunma Bakanlığı'nın İnşaat Emlak Daire Başkanlığı'na yazdıkları yazıların dışında dosyalarda başka bir bilgiye rastlanılmadığı, bu makamın da vazgeçmeye yetkili olmadığı açıktır. Bunun vazgeçme olarak kabulüne olanak yoktur.
3-KESİN BOZMA VE DAVACI YARARINA OLUŞAN "USULİ KAZANILMIŞ HAK" KAVRAMI: Özel Daire araştırmaya yönelik bozmaya yaptığına ve davalı İdare vekili de mahkemede bozmaya uyulmasını istiyorum dediğine göre davacı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğduğunun kabulü zorunludur. Çünkü, kesin bozmaya karşı araştırmaya yönelik bozma davacılar yararınadır ve "usuli kazanılmış hak" sadece mahkemenin bozmaya uyması ile doğmaz, mahkeme bozmaya uymadıkça "usuli kazanılmış hak" doğmaz şeklindeki görüşte isabet bulunmamaktadır. Kötü emsal, emsal olmaz kuralı gereğince aynı nitelikteki emsal dosyaya ait HGK.nun 27.6.2001 T., 2001/5-459-455 sayılı kesin bozmayı içeren kararlarının emsal alınması gerektiği görüşünü benimsemek olası değildir. Bu "usuli kazanılmış hakkın" açık bir ihlalidir.
4-DOĞMUŞ HERHANGİ BİR ZARAR YA DA ECRİMİSİL:
Özel Daire bozması araştırmaya yönelik olup, bozma doğrultusu yapılacak inceleme sonucu gerçekten her türlü müdahalenin kalktığı ve kamulaştırması el koyma davasının konusunun kalmadığının belirlenmesi halinde davacıların HUMK.nun 186. maddesi uyarınca seçimlik hakkını kullanarak isteğini varsa doğmuş herhangi bir zararın ödenmesine ( adı önemli değil ) ya da haksız işgal tazminatına yönelterek davaya devam edilmesi olanağını ortadan kaldıracak ve bu konuda davacıyı yeni bir dava açmaya zorlayacak biçimde yapılan kesin bozma; davaların "en az giderle ve mümkün olan sür'atle sonuçlandırılması" ilkesini benimseyen Anayasa'nın 141/son ve HUMK.nun 77. maddelerinin açık ve amir hükümlerine aykırıdır.
5-FİİLEN VE HUKUKEN KULLANMA KONUSU:
Az yukarıda açıklandığı gibi 111/11, 10, 2-109/3 sayılı parseller aynı adalar içinde mülkiyeti idareye geçen parseller arasında kaldıklarından maliklerin bu parselleri fiilen ve hukuken kullanma olanakları ortadan kalktığı dosya kapsamları ile saptandığına göre kamulaştırmasız el koyma davasının bu parseller yönünden kabulü hakkaniyete daha uygun düşeceği kanaatini taşımamla beraber ve buna karşın diğer dava konusu parsellerle birlikte; gerçekten maliklerin taşınmazların fiilen ve hukuken kullanma olanaklarının bulunup bulunmadığı araştırılıp belirlendikten ve olumsuz durumun anlaşılmasından sonra bunların da kamulaştırmasız elkoyma davalarının kabulüne gerek olup olmadığı değerlendirilmelidir. Çünkü bu parseller Özel Daire onaması ile mülkiyeti İdareye geçen 19 adet parselin arasında ve bitişiklerinde yer aldıklarından bu durum Kanun önünde eşitlik ilkesine uygun düşeceği gibi hukuka ve adalete güven ilkesinin de Dır gereğidir. Vatandaşın yargıya güveni esastır.
Kaldı ki Oltu Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.19998 T., 66/156 esas ve karar sayılı dosyasına ilişkin 5. H.D.'nin 21.12.1998 T, 1998/17954-19830 sayılı kararı ile elatmanın önlenmesi davasında "bedele ilişkin istem davadan tefrik edildiğine göre kamulaştırmasız elatmaya dayanan davada sadece elatmanın tespiti olgusu kalmıştır. Davanın bedele ilişkin talep tefrik edildikten sonra görülebilirlik imkanı kalmadığından davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru değildir" görüşü ile meni müdahale davası açan parsel maliklerini kamulaştırmasız elatma bedelini istemeye yönelttiği gerçeği de ortadadır.
Tüm bu açıklamalar ışığında direnme kararı araştırmaya yönelik, ancak genişletici bir şekilde bozulması gerekirken, kesin bozma yönünde gerçekleşen HGK.nun Sayın çoğunluğun görüşüne açıklanan nedenlerle katılmıyoruz. 21.11.2001



**************************************
Old 05-10-2007, 10:03   #3
ilastepe

 
Varsayılan

**************************************
Kanun No: 2565
Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu

Kabul Tarihi: 18.12.1981
R.G. Tarihi: 22.12.1981
R.G. No: 17552

Birinci derece kara askeri yasak bölgelerinde uygulanacak esaslar:

Madde 7 - 1. Birinci derece kara askeri yasak bölgelerinde aşağıdaki esaslar uygulanır.

a) Bölge içindeki taşınmaz mallar kamulaştırılır.

b) Bölgeye buradaki görevlilerle, yetkili komutanlığın izin verdiği T.C. uyruğundaki diğer görevlilerden başkası giremez ve oturamaz. Ancak;

1) Buradaki görevlilerin aile fertlerinin bölgeye girmelerine ve oturmalarına,

2) Türk vatandaşlarının bölgedeki su kaynaklarından faydalanmalarına,

3) Bölge içinde tespit edilecek yollardan geçiş yapılmasına, Yönetmelikte belirtilecek esaslara göre yetkili komutanlıkça izin verilebilir.

c) Yabancıların geçici olarak bölgeye girmeleri ve oturmaları Genelkurmay Başkanlığının iznine bağlıdır.

d) Bölge içindeki eski eserler ve doğal kaynakların milli kuruluşlarca veya milli kuruluşların denetimi altındaki Türk veya yabancı uyruklularca araştırılması veya işletilmesi, Genelkurmay Başkanlığının olumlu mütalaasının alınması koşuluyla ilgili kanun hükümlerine göre yürütülür.

e) Bu amaçla görevlendirilmiş olanlar dışında bölgenin fotoğraf ve filminin çekilmesi, harita, resim ve krokisinin yapılması, not alınması veya harita uygulanması gibi faaliyetlerde bulunmak ve bölgenin savunma ve güvenlik tedbirlerini aksatacak, bozacak ve açıklayacak cihazlar kullanmak yasaktar.

2. Kara sınır hattı boyunca ve kıyılarda tesis edilen birinci derece kara askeri yasak bölgelerinde kamulaştırma yapılması zorunlu değildir.

3. Yukarıdaki 2 nci fıkra hükümlerine göre kamulaştırılmayan taşınmaz mallardan yerli halkın yararlanmasına ilişkin esaslar ile birinci derece kara askeri yasak bölgelerinin, bölge içindeki geçiş yollarının güvenliğinin sağlanması ve bölgeye girme yasağı ile ilgili diğer esaslar yönetmelikle tespit edilir.
Old 05-10-2007, 10:07   #4
ilastepe

 
Varsayılan

**************************************
Kanun No: 2565
Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu

Kabul Tarihi: 18.12.1981
R.G. Tarihi: 22.12.1981
R.G. No: 17552

Güvenlik bölgelerinde uygulanacak esaslar:

Madde 21 - Güvenlik bölgelerinde aşağıdaki esaslar uygulanır:

a) Bölge içindeki gerçek ve tüzelkişilere ait mallar kamulaştırılabilir.

b) (DEĞİŞİK BENT: 15/06/1987 - 3384/1 md.) Güvenlik bölgelerinin dış sınırlarından itibaren en çok ikiyüz metreye kadar olan saha dahilinde yangın ve patlama tehlikesi gösteren her türlü maddenin imali, depolanması ve satış yerlerinin açılması yasaklanabilir. Bu yasakla ilgili sınır, özel güvenlik bölgelerinde mahalli mülki amirler; askeri güvenlik bölgelerinde ise askeri tesisin teknik özellikleri ve hassasiyeti dikkate alınarak garnizon komutanı ve mahalli mülki amirler tarafından birlikte tespit edilir.

c) (Ek bent: 09/10/1996 - 4188/1 md.) Kamulaştırma yapılan güvenlik bölgelerine ve güvenlik bölgesi tesis edilen deniz sahasına, buradaki tesislerde görevli olanlarla, askeri güvenlik bölgelerinde yetkili komutanlığın, kamu ve özel kuruluşlara ait tesislerde ise, bu konuda yetkili makamın izin verdiği kişilerden başkası giremez ve oturamaz.

d) Bu bölgelerin güvenliğinin sağlanması, bölgeye giriş ve kamulaştırılmayan taşınmaz mallardan yararlanma esasları yönetmelikte gösterilir. 22/07/1981 tarih ve 2495 sayılı Bazı Kurum ve Kuruluşların Korunması ve Güvenliklerinin Sağlanması Hakkında Kanun hükümleri saklıdır.
Old 05-10-2007, 11:21   #5
Av.Pınar Ertunç

 
Varsayılan

sayın ilastepe,
teşekkür ederim ilginiz için ama bu karar benim aleyhime değil mi?
Old 05-10-2007, 12:35   #6
ilastepe

 
Varsayılan

karar fikir verme amaçlıydı ama sizin bahsetmiş olduğunuz alan 1.derece askeri alan olduğu için daha farklı bir uygulama söz konusu olabilir .Bununla birlikte karar aleyhinize olabilir ama bir süprizle karşılaşmamanız için size önlem alma şansı veren bir karar olarak düşünün .Teşekkürler
Old 09-10-2007, 10:22   #7
Av.Pınar Ertunç

 
Varsayılan

Gayrimenkul tamamen Ermenistan sınırında ve 1.derece askeri yasak bölge içerisinde yer alıyor.Etrafı tel örgü ile çevrilmiş.Sabah 8:00-akşam 17:00 saatleri arasında tarım arazisi olarak kullanılmasına izin veriliyor.Hayvancılığa ve üzerine bina yapmaya izin verilmiyor.1.derece askeri yasak bölgede yer alan gayrimenkuller kamulaştırılır deniyor,askeri bölgeler yönetmeliğinde.Ancak sınırdaki gayrimenkullerle ilgili bir istisna getirilmiş,kamulaştırılmak zorunda değil,kamulaştırılabilir.Bununla ilgili yargıtay ya da AİHM kararı olan var mı?Bu yerin kamulaştırılmasını nasıl sağlayabilirim.Teşekkürler
Old 09-10-2007, 10:45   #8
halit pamuk

 
Varsayılan

Ancak kamulaştırmasız el atma davası düşünülebilir. O da fiili el atma söz konusu olmadığı için davanın reddine karar verilir.( verildi de)
Old 09-10-2007, 12:06   #9
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Dava açmadan önce Genel Kurmay Başkanlığı'na başvurmanızı öneririm.Herşeyden önce mülkiyet hakkı anyasal bir haktır ve uluslararası metinlerde de güvence altına alınmıştır.1.Derece askeri yasak bölgenin yanında da olsa 08.00-17.00 şeklinde özel mülkiyetteki bir taşınmaza kullanım konusunda kısıtlama getirilemez.Getirilirse bunun hukuki dayanağı yoktur.Vatandaşı mağdur etmeyip kamulaştırma yapılması gerekir.Genelkurmay Başkanlığından gelen yanıta göre hareket etmenizi öneririm.
Gelişmelerden haberdar ederseniz de sevinirim.Saygılarımla.
Old 09-10-2007, 13:19   #10
Av.Pınar Ertunç

 
Varsayılan

Sayın Aybüke Kağan,
Öncelikle teşekkür ederim ilginiz için.
Dediğiniz yolu deneyeceğim.AİHM de buna benzer, mülkiyet hakkının kısıtlanması ile ilgili bir karar bulamadım şu ana kadar.Gayrimenkul 1.derece askeri yasak bölgenin içinde yer alıyor.Buradaki hukuk yolları tüketildikten sonra asıl sonucu AİHM den bekliyorum.Ama tek düşündüğüm nokta AİHM, sizin iç güvenlik probleminiz karışmam diyebilir mi?
Old 09-10-2007, 13:22   #11
Av.Pınar Ertunç

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korayad
Ancak kamulaştırmasız el atma davası düşünülebilir. O da fiili el atma söz konusu olmadığı için davanın reddine karar verilir.( verildi de)

Örnek karar var mı ekleyebileceğiniz.Gerekçeli kararı ekleyebilirseniz,yararlanabileceğimi düşünüyorum.
Old 09-10-2007, 13:27   #12
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Ben de AİHM Kararı arıycam.işinize yarar bulursam gönderirim.Ama AİHHM'in iç güvenlik problemi şeklinde yaklaşıcağını sanmıyorum.Ermenistan sınırı diyorsunuz.Muhtemelen hayvancılık için uygun bir yer ama yapılamıyor,inşaat yapılamıyor.Velhasıl faydalanılamayan bir özel mülk söz konusu.Bu durumda bence Genelkurmay
Kamulaştırma Yapmalı ve kamulaştırmadan önceki dönemde taşınmazdan tam istifade edilememesi neniyle oluşan zararı gidermeli.

Saygılarımla.
Old 12-11-2007, 15:32   #14
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Ne yazık ki AİHM kararı bulamadım.
Benim görüşüme göre,mahkemeye başvurup,askeri yasak bölge nedeniyle taşınmazdan faydalanılamadığını tespit ettirin ve daha sonra Genel Kurmay Başkanlığı'na başvurup zararın tazminini isteyin.Genel Kurmay Başkanlığı'nın cevabına göre de idari yargıda dava açın.

Bu arada askeri yasak bölgelerin içinde kalan taşınmazların kamulaştırma zorunluluğu olmamasınının da hukuki daynağı nedir anlayamadım.(Askeri Yasak Bölgeler V e güvenlik bölgeleri kanunun md.7.3)
Old 12-11-2007, 15:34   #15
Aybüke Kağan

 
Varsayılan

Belki işinize yarayabilir!

Davacı: ... Belediye Başkanlığı



Vekili : Av. ...

Davalı: Başbakanlık

İstemin Özeti: 6.4.1991 gün ve 91/1690 s. Bakanlar Kurulu kararının ... Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü ... Kompleksine ait özel güvenlik bölgesi kurulmasına ve sınırlarının ilişik koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi kabul edilmesine ait kısmının; özel güvenlik bölgesi olarak kabul edilen alanın şehir imar planında gecekondu önleme bölgesi olarak ayrılan kısmı da kapsadığı, parselasyon planlarının yapılarak hak sahiplerine tapu suretlerinin gönderildiği, mevzuatta ön görülen amaca aykırı davranıldığı, kararın Resmi Gazete''de yayınlanmadığı öne sürülerek iptali istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Kararın Resmi Gazetede yayınlanmasının zorunlu olmadığı, gecekondu önleme bölgesinin özel güvenlik bölgesi içerisinde kalmadığı, kararın hukuka uygun olduğu belirtilerek davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

D.Tetkik Hakimi: Hüseyin Özgün

Düşüncesi: ... Holding A.Ş. Genel Müdürlüğü ... Kompleksinin yurt ekonomisine ve yurt savunmasına katkısı ve önemi dikkate alınarak denizden ve karadan gelecek sabotaj olasılığına karşı özel güvenlik bölgesi oluşturulmasına ait hararın 2565 s. Kanun ve ilgili Yönetmeliğe uygun olarak alındığı anlaşıldığından, kanuni dayanaktan yoksun bulunan davanın reddi gerektiği düşünülmüştür.

Danıştay Savcısı: Sinan Yörükoğlu

Düşüncesi: Dava, özel güvenlik bölgesi kurulması ve sınırlarının ilişik koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi kabul edilmesine ait Bakanlar Kurulunun 6.4.1991 tarih ve Di/1690 s. kararının eki listenin 7. sırasında yer alan kısmının iptali isteğiyle açılmıştır.

... A.Ş. ... tesislerinin yurt savunmasına ve yurt ekonomisine katkısı ve özel önemi gözönünde bulundurularak denizden ve karadan gelecek sabotaj ihtimaline karşı özel güvenlik bölgesi oluşturulmasında 2565 s. Kanunun 1/b maddesinde ön görülen amaca aykırı bir yön bulunmamaktadır. Ayrıca, bu konudaki Bakanlar Kurulu kararlarının yayınlanması gerektiği hususunda gerek 1322 s. gerekse 2565 s. Yasalarda bir hüküm yer almadığından davacının bu hususa yönelik iddiasında da isabet görülmemiştir.

Öte yandan, gerek gönderilen paftalardan gerekse Bayındırlık ve İskan Bakanlığının 29.3.1994 tarih ve 0741 s. yazısından imar planının çiziminde Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinin 22. maddesinin 3. bendinde ön görülen kısıtlamaların dikkate alındığı, özel güvenlik bölgesi olarak ayrılan alanda yalnızca yeşil alan ile spor ve sosyal-kültürel alanların bulunduğu, dolayısıyla özel güvenlik alanı belirlenmesine ait kararın imar planının uygulanmasını engelleyici bir yönünün olmadığı anlaşılmıştır.

Bu sebeplerle hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği düşünüldü: 6.4.1991 gün ve 91/1690 s. Bakanlar Kurulu Kararı''nın ... Holding A.Ş; Genel Müdürlüğü ... Kompleksine ait özel güvenlik bölgesi kurulmasına ve sınırlarının ilişik koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi kabul edilmesine ait kısmının iptali istemiyle dava açılmıştır.

2565 s. Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Kanunu''nun 1. maddesinde yasanın amacının askeri yasak bölgeler yanında, yurt savunması veya yurt ekonomisine önemli ölçüde katkıda bulunan veya kısmen dahi tahripleri veya devamlı olarak ya da geçici bir zaman için faaliyetten alı konulmaları halinde milli güvenlik veya toplum hayatı bakımından olumsuz sonuçlar doğurabilecek kamu veya özel kuruluşlara ilişkin her türlü yer ve tesislerin etrafında güvenlik bölgesi kurulması kaldırılması ve gerektiğinde genişletilmesine ait esas ve yöntemlerin düzenlenmesi olduğu belirtildikten sonra, 3. maddesinde kamu ve özel kuruluşların çevresindeki özel güvenlik bölgelerinin Genelkurmay Başkanlığının lüzum göstermesi veya Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği''nin veya İçişleri Bakanlığının göstereceği lüzum üzerine Genel Kurmay Başkanlığının uygun görmesi kaydıyla Bakanlar Kurulunca kurulabileceği veya kaldırılabileceği, 21. maddesinde de bölge içerisindeki gerçek ve tüzel kişilere ilişkin malların kamulaştırılabileceği, güvenlik bölgelerinin dış sınırlarından itibaren en çok iki yüz metreye kadar olan saha dahilinde yangın ve patlama tehlikesi gösteren her türlü maddenin imalinin, depolanmasının ve satış yerlerinin açılmasının yasaklanabileceği hükme bağlanmıştır.

Anılan yasanın 33. maddesi uyarınca düzenlenip 30 Nisan 1983 gün ve 18033 s. Resmi Gazete''de yayımlanarak yürürlüğe giren Askeri Yasak Bölgeler, ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinde de, yasaya paralel düzenlemelere yer verildikten sonra, 22. maddesinde kamulaştırma yapılan güvenlik bölgelerine buradaki tesislerde görevli olanların izin verdiği kişilerden başkasının giremeyeceği ve oturamayacağı, 23. maddesinde kamulaştırma yapılan güvenlik bölgelerinin çevresinin arazide tel ve duvar gibi engellerle çevrileceği, kamulaştırma yapılmayan güvenlik bölgelerinin çevresinin arazide işaretlenmeyeceği ve bu bölgelerdeki kamulaştırma yapılmayan taşınmaz malların tapu kaydına, taşınmazın güvenlik bölgesi içerisinde olduğunun işletileceğinin ve taşınmaz mal sahiplerine gerekli tebligatın yapılacağının, varsa imar planlarında güvenlik bölgelerinin belirtileceği öngörülmüştür. Yönetmeliğin 24. maddesinde ayrıca kamulaştırılmayan mallardan yararlanma esasları da düzenlenerek, bu bölgeler içerisinde kalan ve kamulaştırılmayan malların maliklerinin ve sair Türk vatandaşlarının bölgede oturmalarının, zirai faaliyette bulunmalarının ve sanatlarını icra etmelerinin şerbet olduğu, bu malların yabancı uyruklu gerçek ve tüzel kişilere satılamayacağı, devredilemeyeceği ve kiralanamayacağı kurala bağlanmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinde de sözkonusu tesislerin hassas ve hasar bölgeleri içerisindeki yeri ve durumunun, bina ve tesislerin yapı tarzının, bölge ve civarın durumunun, iştigal konusu ve kapasitesinin ayrı ayrı değerlendirilerek kısmen tahribi veya faaliyetten alıkonulmasının yurt savunmasını ve ekonomisini aksatacak nitelikte stratejik bir yapıya sahip olduğunun düzenlenen belgeler ve yerleşim krokilerinin incelenerek belirlenmesinden sonra 2565 s. Kanun kapsamı içerisinde çevresinde özel güvenlik bölgesi kurulması gerektiği sonucuna varılarak, ancak özel güvenlik bölgesi içerisinde kalacak gerçek ve tüzel kişilere ilişkin malların kamulaştırılmasına gerek duyulmayarak, yalnızca yasada ön görülen parlayıcı ve patlayıcı maddelere ait kısıtlama yeterli görülerek koordinat listeleri ile haritalarda gösterildiği gibi özel güvenlik bölgesi kurulmasının kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Bu duruma göre de söz konusu tesislerin yurt savunmasına ve yurt ekonomisine katkısı ve özel önemi dikkate alınarak gelebilecek saldırı ve sabotaj olasılığına karşı yalnızca kanunun 21. maddesinde ön görülen yangın ve patlama tehlikesi gösteren maddelerin, belirtilen mesafede imalinin, depolanmasının ve satışının yasaklanarak özel güvenlik bölgesi oluşturulmasına da 2565 s. Yasada ön görülen amaca ve belirlenen usullere aykırı bir yön görülmemektedir.

Öte yandan gerek 1322 s. Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Meriyet Tarihi Hakkında Kanunda, gerekse 2565 s. Yasada dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı''nın yayımlanmasını zorunlu kılan bir hüküm bulunmadığından, davacının bu konuya yönelik iddialarının da hukuki dayanağı bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenle, hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine, 22.12.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yasak Ağacın Yasak Meyvesi AV.ZAFER TUNCA Ceza Hukuku Çalışma Grubu 25 13-07-2009 10:43
Komşu Arazi - Yola Kum Dökmek - Müdahale anti-leviathan Hukuk Soruları Arşivi 1 14-12-2006 03:38
Arazi İşgali Ertuğrul Ayrancı Hukuk Soruları Arşivi 4 27-02-2002 20:45
Komşu İlişkileri Özlem Özkan Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 03:54
Komşu Hakları Duran Hukuk Soruları Arşivi 1 17-02-2002 01:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06337309 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.