Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

1 HD 17.4.1992 TARİH 2926/6381 E-K kararı arıyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-06-2012, 15:33   #1
denizizm

 
Acil 1 HD 17.4.1992 TARİH 2926/6381 E-K kararı arıyorum

1 HD 14.5.1992 TARİH 2926/6381 E-K Yargıtay kararı arıyorum.
özetle "tüm ömrü boyunca elden çıkarmayı düşünmediği dava konusu taşınmazı ölümüne yakın bir dönemde satması için haklı,ciddi ,makul bir neden bulunmalıdır.Murise hastalığı döneminde bakması sonucu minnet borcu altında yapılan temlik gerçek satış olamaz."
kararın tümünü arıyorum.şimdiden teşekkürler.

(başlıkta ki tarih yanlışlığı düzeltildi.)
Old 20-06-2012, 15:59   #2
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan denizizm
1 HD 14.5.1992 TARİH 2926/6381 E-K Yargıtay kararı arıyorum.
özetle "tüm ömrü boyunca elden çıkarmayı düşünmediği dava konusu taşınmazı ölümüne yakın bir dönemde satması için haklı,ciddi ,makul bir neden bulunmalıdır.Murise hastalığı döneminde bakması sonucu minnet borcu altında yapılan temlik gerçek satış olamaz."
kararın tümünü arıyorum.şimdiden teşekkürler.

(başlıkta ki tarih yanlışlığı düzeltildi.)

Üstad hem sinerji hemde corpusda bu karar yok ama karar numarası olan en yakın tarihli kararı aşağıya ekliyorum.


T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi
Esas: 1992/2897
Karar: 1992/6380
Karar Tarihi: 14.05.1992

TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI - MUVAZAA - BAĞIŞIN SATIŞTAN ÜSTÜN TUTULMASI - TAPULU TAŞINMAZLARDA MÜLKİYETİ NAKLEDEN AKİTLERİN RESMİ BİÇİMDE YAPILMA ZORUNLULUĞU
ÖZET: Mahkemece çekişmeli taşınmazlara ait davalı üzerine oluşan sicillerin dayanağı bağış aktinin gerekli biçim koşulunu da taşıdığı cihetle geçerli bulunduğu bu yerlerdeki mülkiyetin davalıya geçtiği gözetilerek davanın reddi gerekir.
(818 S. K. m. 213, 18) (743 S. K. m. 634) (3402 S. K. m. 13) (2644 S. K. m. 26) (766 S. K. m. 32)
Dava: Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar yasal süre içerisinde davalı vekili tarafından duruşma isteğiyle temyiz edilmiştir. Duruşma isteği değer yönünden reddedilerek dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: Dava, BK.nun 18. maddesinden kaynaklanan muvazaa hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Çekişmeli taşınmazlara ait davalı adına olan tapular asıl kayıt sahibi müşterek miras bırakanın tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda verdiği ve imzası tahtında tapulama tutanağına alınan bu yerlerin davalı adına tesbitine muvafakat beyanı nedeniyle oluşmuştur. Davacılar, murisin yaptığı bu tasarrufun bedelsiz olup kendilerinden mal kaçırmak amacına yönelik bulunduğunu, taşınmazların davalı üzerine gerçilmesinde satışın değil, bağışın üstün tutulduğunu, mülkiyetin devrinin muvazaa ile illetli olduğunu, bu itibarla geçersiz olduğundan asıl amaçlanan bağış sözleşmesinin de bu konuda açık bir beyan taşımadığı için biçim koşulundan yoksun olduğu cihetle geçersiz bulunduğunu ileri sürerek iptal istemişlerdir. Gerçekten tapulu taşınmazlarda mülkiyeti nakleden akitlerin resmi biçimde yapılması MK.’un 634, BK.nun 213 ve Tapu Kanunu’nun 26. maddesi hükümleri gereğidir.
Ne var ki, gerek dava konusu taşınmazların tapulama tesbitlerinin yapıldığı tarihte yürürlükte olan 766 sayılı Tapulama Yasası’nın 32/B maddesinde, gerekse 9 Ekim 1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 sayılı Kadastro Yasası’nın 13/B maddesinde bu kanunların genelde bir tasfiye yasası olmaları nedeniyle MK.’un 634 ve MK.’un 213. maddesinde mülkiyetin naklinde öngörülen buyurucu nitelikteki hükümlere ayrık bir düzenleme getirilmiştir. Buna göre kayıt sahibinin tapulama sırasında kadastro teknisyeni huzurunda taşınmazının zilyedi adına tesbit ve tesciline, muvafakatının bildirmesi, mülkiyetin zilyed adına geçirilip onun üzerine tesbitin yapılabilmesi için yeterli kabul edilmiştir. Eş anlatımla kadastro teknisyeni huzurunda verilen muvafakat bildirimi, resmi memur önünde serbest irade ile belirtilen tescil isteme beyanı olarak görülmüştür. Kayıt sahibinin zilyed adına tesbite muvafakat beyanının haricen satış gibi ya da başka bir nedene dayandırılarak ileri sürülmüş olması da bu kabulde sonuca etkili değildir.
Öte yandan, çekişmeli taşınmazlardan 37 ve 111 parsellerin öncesi tapusuzdur. Tapusuz taşınmazlar üzerindeki zilyetlikten ibaret hakkın devrine ilişkin sözleşmeler ise, hiç bir şekil şartına bağlı olmadığından geçerlidir. Teslim ile mülkiyet alıcısına geçer.
Hal böyle olunca, mahkemece çekişmeli taşınmazlara ait davalı üzerine oluşan sicillerin dayanağı bağış aktinin gerekli biçim koşulunu da taşıdığı cihetle geçerli bulunduğu bu yerlerdeki mülkiyetin davalıya geçtiği gözetilerek davanın reddi gerekirken, muvazaanın varlığından söz edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de davalı üzerinde kayıtlı olmayan 63 parsele ilişkin iptal kararı verilmesi de isabetsizdir.
Sonuç: Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarıda açıklanan nedenlerden ötürü HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 14.05.1992 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Umarım aradığınız karar bu karardır ...
Teşekkürler...
Old 20-06-2012, 16:20   #3
denizizm

 
Varsayılan

sayın meslektaşım teşekkürler içerik olarak minnet duygusu ile gerçekleştirilen işlemlere ilişkin karar arıyorum.murise bakılması sonucu murise ait taşınmazın devri muvazaayı engellemez.özetle aradığım durum budur.örnek varmıdır elinizde ?
Old 21-06-2012, 10:56   #4
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan denizizm
sayın meslektaşım teşekkürler içerik olarak minnet duygusu ile gerçekleştirilen işlemlere ilişkin karar arıyorum.murise bakılması sonucu murise ait taşınmazın devri muvazaayı engellemez.özetle aradığım durum budur.örnek varmıdır elinizde ?

T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/10271
Karar: 2008/157
Karar Tarihi: 14.01.2008

Dava: Davacı, miras bırakanı Recep tarafından dava dışı kızı Fatma'ya verilen vekaletle 1643 parsel ve 855 parselin 13 nolu bölümündeki paylarının mal kaçırmak amacıyla gerçekte bağışlanmak suretiyle vekilin oğlu olan davalıya temlik edildiğini ileri sürüp, pay oranında tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, taşınmazların muvazaalı olarak temlik edilmediği ve vekalet görevinin de kötüye kullanılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi Hülya G.'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece; davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; miras bırakan Recep'in çekişmeli 1643 ve 855 parsel sayılı taşınmazlarda maliki olduğu paylarının vekil ettiği kızı Fatma aracılığıyla 5.11.2003 tarihli akitle davalı Özen'e satış suretiyle temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Davacı yapılan bu temlikin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 Sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Somut olayda, davacının miras bırakanın 2.eşi, davalının ise vekil Fatma'dan olma torunu olduğu, miras bırakanın emekli olup, sağlık, sosyal ve ekonomik güvencesinin bulunduğu, mal satmaya da ihtiyacının olmadığı görülmektedir.
Öte yandan, taşınmazlardaki çekişme konusu edilen payların gerçek değerlerinin akitte gösterilen değere nazaran fahiş olduğu ve bedel farkının bulunduğu, kaldı ki, davalının da satış bedelini ödediğine dair bir kanıtın bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Ayrıca, miras bırakanın hasta ve yatalak olduğu, davalıya olan minnet duyguları ile satışı gerçekleştirdiği açıktır.
O halde, somut bu olgu ve bulgular yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde miras bırakanın temlikteki gerçek amacının mirasçıdan mal kaçırma olduğu kabul edilmelidir.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu biçimde hüküm kurulması doğru değildir.
Sonuç: Davacının temyiz itirazları yerindedir, kabulü ile hükmün HUMK.'nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.01.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılar,
Old 21-06-2012, 13:01   #5
denizizm

 
Varsayılan

teşekkür edeirm ilginiz için bu kararı ben de tek emsal olarak bulabildim ancak destekleyici kararlar arıyorum.Kısaca yatalak hasta olan murise bakım sonrası yapılan temlikler de muvazaa olgusunu mu üstün tutmak gerek yoksa bu durumda muvazaa göz ardı edilebilir mi?ya da hangi ko9şullarda edilebilir şimdiden teşekürler
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
HGK nun 30.12.1992 tarih 586/782 Esas ve Karar sayılı kararını arıyorum-Acil av.elfida Meslektaşların Soruları 1 30-01-2012 23:09
17.10.1983 günlü, 2926 sayılı Kanunun 2/b ile ilgili Anayasa Mahkemesi Kararı Av.Yüksel Eren Hukuk Haberleri 1 10-01-2012 18:34
9.HD. 10.09.1992 T. 1992/2419-9750 Sayılı Karar? Av.Turhan Demiroğlu Meslektaşların Soruları 2 22-11-2010 15:35
Yargıtay 13. HD E:1992/1164, K:1992/3682 sayılı kararını arıyorum aLLequal Meslektaşların Soruları 5 29-09-2010 13:27
11.HD.1992/6477 E- 1992/10946 K sayılı ilamını arıyorum sailor1981 Meslektaşların Soruları 1 15-06-2008 14:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05118489 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.