Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kamu davası niteliğindeki bir suçta şikayetten vazgeçmeden vazgeçme

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 29-10-2013, 09:45   #1
egemen48

 
Varsayılan kamu davası niteliğindeki bir suçta şikayetten vazgeçmeden vazgeçme

mrb.Müvekkil,sanıkların kamu davası niteliğindeki bir suçta kendisine hukuka aykırılığın giderilmesi yönünde söz vermeleri nedeniyle şikayetinden vazgeçiyor.Fakat karar duruşması gelmesine rağmen sanıklar verdiği sözlerini yerine getirmiyorlar.Bu durumda müvekkil vazgeçtiği şikayetinden vazgeçmeyi düşünüyor.
1-Vazgeçmeden vazgeçme bozucu yenilik doğuran hakkın özellikleri göz önüne alındığında mümkün görünmüyor.Bu durumda şikayetten vazgeçmenin hile nedeni ile sağlandığı hususunda tekrar ispat yoluna mı gitmemiz gerekmektedir?
2-Yoksa şikayetten vazgeçmenin hile ile sağlandığı ile hiç uğraşmadan,aksi bir beraat kararı durumunda,davanın kamu davası niteliğinde olması nedeniyle temyizi savcılığa mı bırakmak gerekir?
3-Şikayetten vazgeçmenin hile ile sağlandığını ispatlamazsak,katılan sıfatı ve buna bağlı olarak vekalet ücreti de sona erer mi?Bana göre bu durumda vekalet ücretine hak kazanılmaması gerekir.
Old 29-10-2013, 18:50   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan egemen48
mrb.Müvekkil,sanıkların kamu davası niteliğindeki bir suçta kendisine hukuka aykırılığın giderilmesi yönünde söz vermeleri nedeniyle şikayetinden vazgeçiyor.Fakat karar duruşması gelmesine rağmen sanıklar verdiği sözlerini yerine getirmiyorlar.Bu durumda müvekkil vazgeçtiği şikayetinden vazgeçmeyi düşünüyor.
1-Vazgeçmeden vazgeçme bozucu yenilik doğuran hakkın özellikleri göz önüne alındığında mümkün görünmüyor.Bu durumda şikayetten vazgeçmenin hile nedeni ile sağlandığı hususunda tekrar ispat yoluna mı gitmemiz gerekmektedir?
2-Yoksa şikayetten vazgeçmenin hile ile sağlandığı ile hiç uğraşmadan,aksi bir beraat kararı durumunda,davanın kamu davası niteliğinde olması nedeniyle temyizi savcılığa mı bırakmak gerekir?
3-Şikayetten vazgeçmenin hile ile sağlandığını ispatlamazsak,katılan sıfatı ve buna bağlı olarak vekalet ücreti de sona erer mi?Bana göre bu durumda vekalet ücretine hak kazanılmaması gerekir.


1-Şikayetten vazgeçmeden vazgeçme mümkün değildir.

2-Takibi şikayete bağlı olmayan bir suç sözkonusu ise ceza yargılaması devam edecektir lakin olası beraat kararı halinde Cumhuriyet Savcısının temyiz zorunluluğu yoktur.Şikayetten vazgeçilmiş olsa bile mağdurun TCK md 234/1-b kapsamında (temyiz hakkı hariç diğer)hakları devam ettiğinden dava takip edilebilir.

3-Katılma talebinin kabulüne ilişkin arakarar, katılanın şikayetinden vazgeçmesi ile birlikte hükümsüz kalır ve A.A.Ü.Tarifesi md 13/1 uyarınca, mağdur lehine avukatlık ücretine hükmedilmez.
Old 30-10-2013, 00:23   #3
egemen48

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan İlhan_ERDEN
1-Şikayetten vazgeçmeden vazgeçme mümkün değildir.

2-Takibi şikayete bağlı olmayan bir suç sözkonusu ise ceza yargılaması devam edecektir lakin olası beraat kararı halinde Cumhuriyet Savcısının temyiz zorunluluğu yoktur.Şikayetten vazgeçilmiş olsa bile mağdurun TCK md 234/1-b kapsamında (temyiz hakkı hariç diğer)hakları devam ettiğinden dava takip edilebilir.

3-Katılma talebinin kabulüne ilişkin arakarar, katılanın şikayetinden vazgeçmesi ile birlikte hükümsüz kalır ve A.A.Ü.Tarifesi md 13/1 uyarınca, mağdur lehine avukatlık ücretine hükmedilmez.
1-şikayetten vazgeçmenin hile ile sağlandığı ispat edilemez mi?bana göre hile her türlü delil ile ispat edildiği taktirde vazgeçmeden vazgeçme mümkün olacaktır,aksi durumda elbette bozucu yenilik doğuran hak niteliği gereği vazgeçme mümkün değil
2-Asıl sorun bir beraat halinde temyizin nasıl sağlanabileceği yönünde
Old 30-10-2013, 08:56   #4
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan egemen48
1-şikayetten vazgeçmenin hile ile sağlandığı ispat edilemez mi?bana göre hile her türlü delil ile ispat edildiği taktirde vazgeçmeden vazgeçme mümkün olacaktır,aksi durumda elbette bozucu yenilik doğuran hak niteliği gereği vazgeçme mümkün değil
2-Asıl sorun bir beraat halinde temyizin nasıl sağlanabileceği yönünde


Faydalı olabilecek bir karar :


Yargıtay Ceza Genel Kurulu
2002/2-302 E. 2002/428 K. 17.12.2002 Tarih


Dava: Dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu yaralamaya neden olmak suçundan sanık H. E.'nin TCY'nın 459/2-son, 72, 647 sayılı Yasanın 4 ve 6 ile 2918 sayılı Yasanın 119/2. maddeleri uyarınca ... TL. ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sürücü belgesinin 10 gün süre ile geri alınmasına, cezasının ertelenmesine ilişkin M. Asliye Ceza Mahkemesinden verilen 10.2.2000 gün ve 360-35 sayılı hüküm, sanık müdafii ile mağdur vekili tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 18.6.2001 gün ve 13797/11419 sayı ile;

<Mağdur 06.12.1999 tarihli keşif sırasında ifadesi tespit edilirken <...... şikayetçi değilim devamla şikayetçiyim> demek suretiyle sanıktan şikayetçi olduğunu belirtmiş olup, cümlenin başındaki şikayetçi değilim sözcüklerinin hataya dayandığı kabul edilmiş olup müşteki vekilinin de hükmü böylece temyize yetkili olduğu kabul edilerek yapılan incelemede;

Mağdurun 06.12.1999 tarihli keşifte alınan ifadesi gereği şikayetçi olduğu ve vazgeçme olmadığı gözetilerek müdahilliğine karar verilmesi gerekirken vazgeçme kabul edilerek müdahilliğinin reddine karar verilmesi> isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmuştur.

Yerel Mahkeme 16.10.2001 gün ve 478-564 sayı ile; <Mağdur keşifte alınan beyanında şikayetçi olmadığını belirtmiş daha sonra şikayetçiyim diyerek beyanda bulunmuştur. CK. nun 362 ve 372. maddelerinde şikayetten vazgeçilmesi halinde vazgeçilen davanın bir daha açılamayacağı ve katılmanın hükümsüz kalacağı hükme bağlanmıştır. Bu nedenlerle mağdurun katılma isteği keşifteki ilk beyanı karşısında kabul edilmemiştir> gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de mağdur vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya, Yargıtay C. Başsavcılığının Özel Dairesine hitaben düzenlediği 17.10.2002 günlü <onama> isteyen tebliğnamesi ve Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 11.11.2002 gün ve 23759-19267 sayılı kararı ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup, düşünüldü.

Karar: Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, mağdurun keşifteki sözlerinin şikayetten vazgeçme konusunda gerçek iradesini yansıtıp yansıtmadığı, buna bağlı olarak da davaya katılma isteminin kabulünün gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.

İnceleme konusu olayda;

Sanığın kullandığı kamyonetin motosikletine çarpması sonucu yaralanan ve hazırlık aşamasında ifadesine başvurulamayan mağdur, son soruşturmada mahkemece 6.12.1999 günü yapılan keşfe vekili ile birlikte katılarak ifade vermiştir. Keşif tutanağına mağdurun olaya ilişkin anlatımı yazılmış, ardından da; <Sanıktan şikayetçi değilim dedi. Daha sonra şikayetçiyim diyerek çelişkili beyanda bulundu> şeklinde ibareye yer verilmiştir.

Mağdur vekilinin 16.12.1999 günlü dilekçe ile davaya katılma isteminde bulunması üzerine Yerel Mahkeme, <Yakınanın tutanağa geçen ilk beyanında şikayetçi olmadığını bildirdiği, vazgeçmeden, vazgeçmenin mümkün olmadığı> gerekçesiyle katılma isteminin reddine karar vermiştir. Sonraki oturuma da katılan mağdur vekili sanığın cezalandırılmasını istemiş ve hükmün tefhiminde de hazır bulunmuştur.

Mağdur vekili ilk hüküm ve direnme hükümlerine yönelik her iki temyiz dilekçesinde; mağdurun keşif yerine sedye ile geldiğini, daktilonun bulunduğu yere uzakta olduğunu, bu nedenle diyalog noksanı olduğunu, keşif sırasında sanık tarafından masraflarının ve tazminatının tamamının karşılanacağının söylenmesi ve baskı altına alınması karşısında kontrpiyede kalarak, <masraflarım ve tazminatım ödenirse şikayetçi olmam> dediğini, vekili olarak şikayetçi olmanın anlamı hususunda uyardığında hemen şikayetçi olduğunu söylediğini, mağdurun gerçek iradesinin şikayetçi olmak yönünde olduğunu belirtmiştir.

Mağdurun, keşfin yapıldığı 6.12.1999 günü A. Noterliğine başvurarak rahatsızlığı nedeniyle görevli çağırıp mahallinde vekaletname düzenlettirdiği anlaşılmaktadır.

Esasen bir irade beyanı olan şikayetten vazgeçme ve yapılmış şikayetin geri alınması, dönülemez nitelikteki yargılama işlemlerindendir. Özgür irade ürünü ve açık olması, kişinin vazgeçme iradesini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya koyması gereken bu beyan kamu davasının açılmasından sonra vaki olduğu takdirde davaya katılma hakkını düşürür.

Ancak açıklanan bu irade herhangi bir nedenle gerçek maksada uymayabilir. Rızanın fesada uğradığı bu gibi hallerde, irade beyanının hüküm ifade edip etmeyeceği, o kimsenin bu beyandan dönüp dönemeyeceği ve ne şekilde döneceği yargılama hukukunun genel ilkelerine göre çözümlenmeli, bunun için de vazgeçme veya geri almanın açık ve özgür irade ürünü olup olmadığı ve kişinin gerçek iradesini hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortaya koyup koymadığı belirlenmelidir.

Dönülmesi mümkün olmayan işlemlerde beyan edilenin istenilenden farklı olması halinde, kural beyana itibar edilmesidir. Bu da söylenenin yorum yoluyla ortaya çıkarılacak anlamının esas alınmasını gerektirir. Anlam açık olduğu takdirde, yanlış teknik tabirlerin kullanılması veya yazı hataları bir rol oynamaz. Beyan edilen açık ve objektif olarak bir anlam içeriyorsa, beyan eden kişi iradesi ile bağlıdır. Ancak açık değilse ve çelişkiler içeriyorsa, beyan açıklattırılmalı, söylediklerinin tümü dikkate alınarak, beyanda bulunanın gerçek iradesi belirlenmelidir.

Nitekim benzer biçimde öğretide de, <Mahiyetleri itibariyle dönülemeyen irade beyanı şeklindeki yargılama işlemlerinde hata esas olarak kabul edilmemekle beraber, bu kural haklı ihtiyaçlar göz önünde tutularak çeşitli suretlerde yumuşatılmıştır. Önce beyanı yapanın kim olduğuna bakılmalıdır. Resmi beyanlarda veya müdafi gibi bir hukukçunun yaptığı beyanlarda, bunların beyanlarını düşünerek ve mahiyetini bilerek yaptıkları kabul edilir. Bunlar beyan ettikleri hususlarla bağlıdırlar. Bunların beyanlarının hakiki iradelerini ifade ettiğine herkesin güvenebilmesi lazımdır. Buna karşılık hukukçu olmayanların beyanlarının onların hakiki iradesini ifade ettiğini kabulde daha dikkatli davranmak lazım gelir. Yargılama hukukunun terimlerine ve şekil şartlarına aşina olmayan kimselerin yaptıkları beyanın tümü nazara alınmalı ve bu suretle onun gerçek iradesi belirlenmelidir. Beyan açık değilse, çelişkiler içeriyorsa, beyanı yapana gerçek iradesinin ne olduğu sorulup beyanı açıklattırılmalıdır.> görüşü ileri sürülmüştür. (Dr. Sami Onursal, Mahkeme Kararları Kroniği, İÜHFM, 1964, sy. 414)

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönecek olursak;

Önceden beyanı alınmayan mağdur ilk kez son soruşturma aşamasında keşfe katılarak ifade verdikten sonra şikayetçi olmadığını söylemiş, hemen ardından avukatının uyarısı üzerine şikayetçi olduğunu belirtmiştir. Rahatsızlığı nedeniyle keşif günü noterlik dairesi dışına görevli çağırarak mahallinde vekaletname düzenleten, yetkilendirdiği avukatı ile birlikte olay yerine sedye ile gelip keşfe katılan mağdurda davaya katılma yönünde bir iradenin var olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, davaya katılma hakkını düşürücü sonucu bulunan şikayetten vazgeçmeye yönelik sözlerinin gerçek iradesini yansıtmadığı açıktır. Nitekim, uyarının hemen ardından şikayetçi olduğunu belirtmesi de bunu göstermektedir. Bu itibarla, hemen düzelttiği ve gerçek iradesini yansıtmayan sözlerine dayalı olarak mağdurun şikayetinden vazgeçtiğini kabul edip bu gerekçeyle davaya katılma isteminin reddine karar veren Yerel Mahkeme uygulaması isabetsiz olduğundan direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.

Sonuç: Açıklanan nedenle, diğer yönleri incelenmeyen Yerel Mahkeme direnme hükmünün öncelikle açıklanan usuli nedenden dolayı BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 17.12.2002 günü tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak oybirliği ile karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
şikayetten vazgeçmeden dönme avukatedali Meslektaşların Soruları 4 11-02-2011 15:00
iik 76 - şikayetten vazgeçme elevent Meslektaşların Soruları 8 22-01-2010 19:56
şikayetten vazgeçme av.ta Meslektaşların Soruları 8 15-10-2009 11:37
Şikayetten vazgeçme Hak ve Nisfet Meslektaşların Soruları 1 25-01-2009 16:53
Ceza Davası Devam Ederken Küçükler adına Şikayetten Vazgeçme avegunduz Meslektaşların Soruları 1 19-11-2006 20:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04168391 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.