Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

iş kazası sebebiyle açılan manevi tazminat davasında kesin süre-yargıtay kararı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-11-2007, 13:19   #1
av.asen öznur

 
Varsayılan iş kazası sebebiyle açılan manevi tazminat davasında kesin süre-yargıtay kararı

iyi günler,
iş kazası sebebiyle müvekkilim işveren hakkında manevi tazminat davası açılmıştır.Ceza davası dosyasında müvekkime 6/8 oranında kusur vermişleridir. ceza dosyasını temyiz ettik.Tazminat davası ise kusur oranının tespiti açısından davacı tarafa masrafları yatırması için kesin süre verilmiş ve kesin süre ihtarı yapılmış olmasına rağmen süresine masraf yatırlmamıştır.Biz davanın kesin süre sebebiyle reddine talep ettik.Davacı taraf ise Yargıtay 9.Hukuk dairesinin 1998/19680 esas 1999/1498 karar 04.02.1999 tarihli kararını delil olarak sunmuş ve mahkeme kendisine tekrar süre vermiştir.Sizden ricam iş kazası sebebiyle açılan manevi tazminat davasında davacının kesin mehile uymadığı takdirde davanın kesin süre sebebiyle reddine ilişkin elinde yargıtay kararı olan arkadaşların bana göndermesini rica ediyorum.Acil.Teşekkür ederim
Old 21-11-2007, 17:07   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2006/3160
K. 2006/5907
T. 6.6.2006
• YASAL SÜRELER ( Açıkça Belirtilen İstisnalar Dışında Kesin Olduğu - Bu Nedenle Kanunun Tayin Ettiği Süreler Hakim Tarafından Değiştirilemeyeceği )
• YASAL SÜRELERİ HAKİMİN DEĞİŞTİREMEYECEĞİ ( Buna Karşılık Hakimin Belirlediği Süreler Kural Olarak Kesin Olmadığı - Hakim Tayin Ettiği Süreyi Henüz Dolmadan Azaltıp Çoğaltabileceği )
• KESİN SÜRE ( Tayin Edilmesi Halinde Bu Durumun Karşı Taraf Yararına Usulü Kazanılmış Hak Doğuracağı - Yasal Süreler Açıkça Belirtilen İstisnalar Dışında Kesin Olduğu )
• YARGICIN TAYİN ETTİĞİ SÜRE ( Kural Olarak Kesin Olmadığı - Hakim Tayin Ettiği Süreyi Henüz Dolmadan Azaltıp Çoğaltabileceği )
• USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Kesin Süre Tayin Edilmesi Halinde Bu Durumun Karşı Taraf Yararına Usulü Kazanılmış Hak Doğuracağı )
1086/m.159, 163, 163/3
ÖZET : Yasal süreler açıkça belirtilen istisnalar dışında kesindir. Bu nedenle kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından değiştirilemez. ( HUMK 159 ) Buna karşılık hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. ( HUMK 163 ) Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltabileceği gibi süre geçtikten sonra tarafların isteği üzerine yeni bir süre verilebilir. Bu takdire verilen bu süre kesindir. Öte yandan kendi belirleyeceği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. ( HUMK 163/3 cümle ), Kesin sürenin tayin edilmesi halinde bu durumun karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğuracağı kuşkusuzudur.

DAVA : Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : Davaların kısa zamanda sonuçlandırılması adaletin biran önce tecellisi için taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bir bölümünü kanun bizzat belirlerken bir bölümünü işin özelliği ve tarafların durumuna göre belirlenmesi için hakime bırakmıştır.Kanuni süreler açıkça belirtilen istisnalar dışında kesindir. Bu nedenle kanunun tayin ettiği sürelere hakim tarafından değiştirilemez. ( HUMK 159 ) buna karşılık hakimin belirlediği süreler kural olarak kesin değildir. ( HUMK 163 ) Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltabileceği gibi süre geçtikten sonra tarafların isteği üzerine yeni bir süre verilebilir. Bu takdirde verilen bu süre kesindir. Öte yandan hakim kendi belirleyeceği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. ( HUMK 163/3 cümle ) Kesin sürenin tayin edilmesi halinde bu durumun karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğuracağı kuşkusuzdur.

Öte yandan hakimin bir işlemin yapılmak üzere süre tayin edebilmesi için, o işlemin kendisine süre verilen tarafın yapabileceği bir işlem olması gerekir. Aksi halde o taraf verilen süre içerisinde sadece kendi yapabileceği kısmı yapmakla kendine düşen ödevi yerine getirmiş olur. Ayrıca kesin süreye ilişkin ara kararının her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılması. yapılacak işlerin teker teker belirtilmesi verilen sürenin yeterli emredilen işin gerekli yapılabilir olması ve süreye uymamanın sonuçlarının açıkça anlatılması gerekir.

Yerel mahkemenin 14.7.2005 günlü ara kararının yukarıda açıklanan ilkelere uygun olmadığı bu yönüyle kesin önel şartlarının oluşmadığı açık olduğu gibi, 14.7.2005 günlü ara kararında verilen önelin kesin olduğuna dair açıklama da yoktur. Hal böyle olunca da kesin süreye uyulmadığı bu durumda da, davacının olayın iş kazası olduğunun ve sürekli is göremezlik oranının belirlenmesinden vazgeçtiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Yapılacak iş davacının olayın iş kazası olduğunun tespiti amacıyla açtığı davanın yargılamasının sürdürüldüğünü bildirdiği Bakırköy 4. İş mahkemesinin 2005/573 E sayılı dosyası celp edilerek incelenmek gerektiğinde davacıya olayın iş kazası olduğunun ve sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi için SSK Başkanlığı'na başvurması giderek dava açması için usulüne uygun mehil verilmek ve sonucuna göre karar verilmekten ibarettir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA. temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.06.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Old 22-11-2007, 10:16   #3
avukatsamsun

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

E:1996/1578
K:1996/1587
T:21.03.1996

KESİN ÖNELİN
KOŞULLARI
KURUMCA KARŞILANMAYAN ZARAR

Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi için,
veren aleyhine dava açılması durumunda; olayın iş kazası sayılması ve meslekte kazanma güç kayıp oranının saptanması ve buna bağlı olarak Kurum'dan gelir bağlanması için dava açma öneli verilmeden, bu lemlerin ayrıntılı şekilde belirtilmediği önel; kesinönel sayılarak yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın reddi doğru değildir.

506 s. SSK. m. 26
818 s. BK. m. 41, 46
1086 s. HUMK. m. 159, 163

Devacı; Kazası sonucu malüliyatinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemtir. Mahkeme; ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar vermtir.
Hükmün, davacı vekili taraFından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra,
in gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
Dava, nitelikçe Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine il
kindir. Bu nedenle, bu tür uyuşmazlıklarda, öncelikle zararlandırıcı sigorta olayının kazası niteliğinde olup olmadığı, sigortalının meslekte kazanma güç kayıp oranı ve bu orana göre, Kurum tarafından bağlanan peşin sermaye değerinin, hiç bir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin araştırılıp saptanması gerektiği söz götürmez Oysa, mahkemece, açıklanan doğrultuda inceleme ve araştırma yapmaksızın ve özellikle, resen ve taraflarca yapılacak lemler yönünden bir ayırıma gidilmeden kesinönele davacının uymadığından sozederek, yargılamanın sonuçlandırıldığı dosya icerigınden anlasılmaktadır. Öte yandan, 3.10.1995 günlu oturumda verilen önelin de, kesinönel niteliğinde olduğu söylenemez. Zira, kesinönelden sözedilebilmesi için, ara kararında taraflarca yapılması gereken ler ayrıntılı bir şekilde belirlendikten sonra, ara kararının yerine getirilmemesi durumunda ne gibi lem yapılacağı da taraflara yöntemince duyurulması gerektiği de Yargıtay'ın oturmuş ve yerleşm görüşleri gereğidir. Somut olayda, 3.10.1995 günlü oturumda verilen kesinönelin yukarıda açıklanan koşulları içermediği açık seciktir.
Yapılacak
, davanın niteligi gözonunde tutularak davacıya; olayın ıs kazası sayılması ve meslekte kazanma güç kayıp oranının saptanması ve buna bağlı olarak Kurum'dan gelir bağlanması için Sosyal Sigortalar Kurumu aleyhine dava açması için önel verilmek ve verilen önelin sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, karar bozulmalıdır.
S o n u ç : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 21.3.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Kaynak:YKD - 1996/12 - Sayfa:1927
Old 22-11-2007, 11:58   #4
av.asen öznur

 
Varsayılan kesin süre-ispat külfeti - kusur oranı

iyi günler,
bugün hakim ile görüştüm.Bana davalı olarak kusurumuz olmadığını ispat etmemiz gerektiğini bu yüzden haksız olarak kusur oranının tespiti açısından davacıya kesin süre verdiğini bu sebepten kesin süreye (süre geçtiği halde)riayet etmediğini söyledi.Evet davacının işyerinde çalıştığı ve iş kazası geçindiği belli.O yüzden şimdi kusur oranlarını tespit etmek bize mi düşüyor?Kusur oranlarının tespiti bu aşamada kime düşüyor?Bu konuda elinde yargıtay kararı olan arkadaş var mı?Teşekkürler...
Old 22-11-2007, 12:40   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/5047
K. 2005/6878
T. 28.6.2005
• İŞ KAZASI SONUCU MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Mahkemenin Re'sen Araştırmakla Yükümlü Olduğu Konularda Verilen Kesin Sürenin Bağlayıcı Olmadığı )
• RE’SEN ARAŞTIRMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ ( Bulunan Hallerde Verilen Kesin Sürenin Bağlayıcı Olmadığı - İş Kazası Sonucu Oluşan Maluliyet )
• HESAP VE KUSUR İNCELEMESİ ( İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku İle İlgili Düzenlemeler Kamu Düzeni İle İlgili Olduğundan Hakim Re 'Sen Araştırma Yapmakla Yükümlü Olduğu )
• KUSUR BİLİRKİŞİSİ ÜCRETİ ( İlerde Haksız Çıkacak Taraftan Alınmak Üzere Hazine'den Karşılanması Gereği - İş Kazası Sonucu Oluşan Maluliyet )
1086/m. 163,415
506/m. 11, 12
ÖZET : Dava, iş kazası sonucu oluşan maluliyet nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ile ilgili düzenlemeler, kamu düzeni ile ilgilidir. Bu bakımdan hesap ve kusur raporları alınmalı ve sair hususlar incelenmelidir. Bu nevi davalarda hakim re 'sen araştırma yapmakla yükümlüdür. Re'sen araştırma yükümlülüğü bulunan hallerde verilen kesin süre bağlayıcı değildir. HUMK'nun 415. maddesi uyarınca ileride haksız çıkacak taraftan alınmak üzere kusur bilirkişisi ücretinin Hazine'den karşılanması gerekirken bilirkişi ücretinin yatırılmadığı gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

DAVA : İş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı vekilince istenilmesi ve duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 28.06.2005 günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Avukat A.T. geldi. Davalılar adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi B.M.Ş. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

KARAR : 1- İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku ile ilgili düzenlemeler nitelikçe kural olarak kamu düzeniyle ilgilidir. Bu bakımdan kusur ve hesap raporlarının alınması ve sair hususların incelenmesi davanın niteliği göz önünde tutularak, giderek gerçeğin saptanması yönünde tarafların istemlerine bakılmaksızın, hakimin görevi gereğince re'sen yerine getirmesi gereken hususlardan olup, mahkemenin re'sen araştırmakla yükümlü olduğu konularda taraflara verilecek kesin mehilin bağlayıcı olmayacağı açıktır. Bu nedenle somut olayda HUMK'nın 415. maddesinin öngördüğü prosedür işletilmek suretiyle sonuca gidilmesi gerekir. Davacı tarafın itirazları üzerine yeni bir kusur raporunun düzenlenmesine dair ara kararı alınmış olmasına göre yerel mahkemenin de yeni bir kusur bilirkişi incelemesini gerekli gördüğü ortadadır.

Hal böyle olunca da HUMK. 415. maddesindeki prosedür uygulanarak ileride haksız çıkan taraftan alınmak üzere kusur bilirkişisi ücretinin Hazine'den karşılanmak suretiyle yeni bir rapor alınmak gerekirken, davacı tarafça bilirkişi ücreti yatırılmadığından bahisle yazılı gerekçeyle hüküm kurulması isabetsizdir.

Öte yandan zararlandırıcı olaya maruz kalan işçinin, olay günü işyerinde, kalıpçı olarak çalışırken iki kolon arasına ip germek üzere kolona ipin bir ucunu çiviyle çaktıktan sonra ipin diğer ucunun gerilmek için çekilmesi ile davacının çaktığı çivinin yerinden çıkarak sol gözüne isabet etmesi ile % 39 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

İnsan yaşamının kutsallığı çevresinde işveren, işyerinde işçilerin sağlığını ve iş güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu'nun 77. maddesinin açık buyruğudur.

18.11.2003 günlü bilirkişi raporunda; olay kaçınılmaz olarak belirtilmiştir. Oysa, davalı arsa sahipleri ile müteahhit arasındaki hukuki ilişkinin niteliğine dair, taraflar arasındaki varsa sözleşme dahil tüm deliller ile derdest olduğu anlaşılan rücu davasına ait dosyanın bir örneği celbedilmeden kusur incelemesi yapılması isabetsiz olduğu gibi hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda; bilirkişiler, İş Kanunu'nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları göz önünde tutarak ve özellikle işyerinin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin, işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelemek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptamadıkları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, kusur raporunun, İş Kanunu'nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları içerdiği giderek hükme dayanak alınacak nitelikte olduğu söylenemez.

2- Davacı tarafın 19.04.2004 tarihli dilekçe ile manevi tazminat talebinde bulunduğu, peşin harcını yatırmış olduğu, öte yandan dava dilekçesinde manevi tazminata ilişkin talebinin bulunmadığı uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, usulünce dava açılmadan, görülmekte olan dava içerisinde harcı yatırılmak suretiyle manevi tazminat istenmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı harcını yatırmak suretiyle manevi tazminat talebinde bulunduğuna göre artık bunun birleştirme talepli ek dava olarak kabulü ile sonuca gidilmesinin hem usul ekonomisine hem de davaların en çabuk ve en az masrafla bitirilmesine yarayacağı açıktır. Hal böyle olunca da yerel mahkemece usulünce açılmış bir dava olmadığından bahisle istemin reddine karar verilmesi isabetsizdir.

Mahkemece yapılacak iş; işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilere konuyu yeniden yukarıda açıklandığı biçimde inceletmek, verilen rapor dosyadaki bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirilerek ve sonuca göre karar vermekten ibarettir.

Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın ve özellikle, re'sen araştırmakla yükümlü olduğu konuda kesin mehile riayet edilmediğinden bahisle inandırıcı güç ve nitelikte olmayan. 77. maddenin öngördüğü koşulları içermeyen kusur raporunu hükme dayanak almak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması, manevi tazminat talebini birleştirme talepli ek dava olarak kabul etmemek usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacı yararına takdir edilen 400.00.- YTL duruşma avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.06.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İİK 72. maddeye göre açılan İstirdat davasında hak düşürücü süre ne zaman başlar? sarissa Meslektaşların Soruları 9 23-11-2012 13:40
terk sebebiyle açılan boşanma davasında ev eşyalarının satılması tolgaaltun Meslektaşların Soruları 8 17-07-2007 13:21
Trafik Kazası - Kusur Oranı - Manevi Tazminat Davası Gamze Manay Meslektaşların Soruları 7 17-05-2007 11:27
iş kazası sonucunda maddi manevi tazminat Demir Demir Meslektaşların Soruları 2 27-04-2007 14:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05864501 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.