Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ödenmeyen senetler, Tapu İptali

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-11-2012, 23:21   #1
Matrix

 
Varsayılan Ödenmeyen senetler, Tapu İptali

Değerli Meslektaşlar...Müvekkilim adi yazılı sözleşme ile tarla vasıflı taşınmazını tapuda satış göstererek devretmiş ancak satış bedeli karşılığı olarak aldığı senetler zamanında ödenmediği gibi taşınmazı alan şahıs 3. kişiye tapuda satmak suretiyle tescil ettirmiştir.Bu hususta tapu iptali ve tescil davası açmak istiyoruz çünkü senet bedellerini tahsil , imkansız hale gelmiştir.Bu hususta Yargıtay Kararlarına ve meslektaşlarımın tecrübelerine ihtiyacım var...İyi çalışmalar diliyorum.
NOT: Kazancı'da şöyle bir Yargıtay Kararı gözüme ilişti ancak Kazancı kullanmadığım için içeriğini bilemiyorum; "E. 1988/1-875 K. 1989/15"TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hata ve Hileye Dayanma ) HATA VE HİLEYLE EDİLEN TAŞINMAZ ( Dava Açma Süresinin … VE SENET İPTALİ DAVASI ( Satın Alınan Gayrimenkul Nedeniyle Kararlaştırılan Satış Bedelinin Bir Kısmı için Verilen Senetlerin Karşılıksız Kalması..."
Old 20-11-2012, 02:29   #2
oguzhand0

 
Varsayılan

3. kişinin iyiniyetli olması ihtimalini gözden kaçırmayın derim. Kaldı ki tapu iptal tescil davasını tapudaki malike açmanız gerekiyor. Bu şahsın niyetini ispat etmekte sıkıntı çekebilirsiniz.

Anlatımınız itibariyle de olayda bir hata ya da hile hususunu göremedim.

Karar aşağıdadır, bir inceleyin, sonra tartışmaya devam edelim

Alıntı:
E:1988/1-875 - K:1989/15
TAPU İPTALİ VE TESCİL ( Hata ve Hileye Dayanma )
HATA VE HİLEYLE EDİLEN TAŞINMAZ ( Dava Açma Süresinin Hatanın veya Hilenin Öğrenilmesinden İtibaren Başlaması )
HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE ( Hata veya Hilenin Öğrenilmesinden İtibaren Bir yıl Geçmesi )
BİR YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRENİN GEÇMEMESİ ( Hata ve Hile Nedeniyle Dava Açma Hakkının Bulunması )
ÖZET :
Borçlar yasasının 31. Maddesinde yer alan bir yıllık hak düşürücü süre, hata ve hileyi öğrenme tarihinden itibaren başlar. 70 yaşını aşmış okuma yazma bilmeyen bir kadının hileyi yıllarca öğrenmeden yaşaması bulunduğu doğal çevre ve durumuna uygundur. Mahkeme davanın esasına girmeden önce hak düşürücü süre problemini çözmek zorundadır.
DAVA :
Taraflar arasındaki "tapu iptali ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; KuyucakAsliyeHukuk Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.11.1986 gün ve 135-606 sayılı kararınincelenmesidavacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 7.4.1987 gün ve 1735-3057 sayılıilamı: ( ...Dosya içeriğine göre, davacı ana, 70 yaşında okuma-yazma bilmeyen ( Ümmi ) bir köylü kadınıdır. Davalı olan,oğluile birlikte oturduğu evi içeren dava konusu 5630 m2 miktarlı tarla ve incir bahçesi ile dava konusu olmayan1560 m2yüzölçümlü yerin malikidir. Davalı T.'dan başka çocukları da vardır.
Ahır yapmak üzere annesinden davalının bir binaya yetecek miktarda yer vermesini istediği, davacınıniradesinin,oğluna salt ( uzman bilirkişi krokisinde Kırmızı ile belirlenen bu ölçüde yer bağışlama arzusu ile sınırlı olduğu,bunakarşın, davacının hata ve hileye düşülerek dava konusu olan 757 parsel sayılı taşınmazla, dava konusu olmayan568sayılı parselin 225.000 liraya satılmış gibi gösterilip elinden alındığı ileri sürülmüş, 757 parsel kaydının iptaliile davacıadına tescili istenmiştir.
Davalı oğul, bir yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden, satışın gerçek olduğundan sözederek savunmuştur.Mahkemece, hata, hile iddiasının kanıtlanmadığından ve hak düşürücü sürenin varlığından hahisle davareddedilmiştir. Bu iki gerekçenin analizlerine geçmeden hemen önce belirtmek gerekir ki; bir davada hakdüşürücüsürenin gerçekleştiği kabul edildiği takdirde mahkemece işin esasına girilmemesi, esastan hüküm kurulmamasıgerekir. Usul hukuku açısından bu yön bir kuraldır. Aksine bir davranış hak düşürücü sürenin geçip geçmediğikonunda mahkemenin inançlı olmadığı kanısını yaratır.
Nitekim mahkemenin hak düşürücü süre yönündeki gerekçesi böyle bir kanının ağırlığı altından kurtulmuşdeğildir.
Şöyle ki, Borçlar K.nun 31. maddesinde yer alan bir yıllık hak düşürücü süre, hata ve hileyi öğrenme ( yasadakideyimi ile ıttıla ) tarihinden itibaren başlar. Gerçekten akit tarihi ile dava tarihi arasında bir yıldan çok fazlazamangeçmiş ise de davacı ana, tüm içtenliği ile hileyi, hatayı öğrenme tarihini, aksi kanıtlamayan bir olaydaaçıklanmış,birlikte oturduğu gelinin, davadan on gün önce ( burası bizim tapulu malımız ), Zeytin ağaçlarını ister budar, isterbudamayız ) biçimindeki sözlerinden anladığını ve gereği Tapu Dairesinden soruşturduğunu ileri sürmüştür.
Okuma yazma bilmeyen, artık hastalıklar dönemine girmiş bir köylü kadını, hata ve hileye düşürülmüşse,yediküsur dönüm taşınmazının elinden alındığını yıllarca öğrenememesi olanaklar içerisindedir. Ve davacının doğalyapısına, yaşadığı ortamın koşullarına uygundur.
Yukarıda da değinildiği gibi, dosyada davacının öğrenme tarihi konusundaki iddiasını yalanlayacak hiçbir delilyoktur. Davalı, akit tablosunun katı şekil paravanasına sığınıp, savunmayı yeterli bulmuştur.
Tarafların üzerinde uyuştukları olayların gerçek yönleri ve davacı ile davalının toplumsal ve gerçekkişilikleri vedosyadaki deliller dikkatle incelendiğinde ananın iddiasının baskın olduğunu, hatayı öğrenme tarihinin hakdüşürücüsüre içinde rastlandığını, bu dosya içerisinde aksine hiçbir delil bulunmadığını kabul etmek gerekir. Mahkemeninhakdüşürücü süreyi akit tarihinden başlatması, yanılıgılı bir değerlendirmedir.
Esasa ilişkin olan gerekçeye gelince;
Toplanan deliller takdir süzgecinden geçirilirken, olayların özellikleri, tarafların toplumsal yapıları, kültürdüzeyleri,yaşam koşulları, ekonomik güçleri gibi hayat faktörleri gözönünde tutulmalı ve değerlendirmeler ona göreyapılmalıdır.
Yadsınamayacak olan öyle bir gerçek vardır ki; yetmiş yaşına gelmiş, iki parça taşınmazından başka hiçbirsosyalgüvencesi olmayan ve köyde yaşayan bir kadın, iki milyon liranın üstünde değer taşıyan tüm mal varlığınıortadahiçbir inandırıcı neden yokken 150 bin lira gibi düşük bir bedelle, evlatlarından sadece birisine sözde satacak vesonrada yaşamak için çocuklarının eline bakacak. Böylece bir mantık hayatın gerçeklerine ve olayın akışınaaykırıdır. Böyle davranan bir kadın ya hukuki ehliyetten yoksundur, ya da iradesi hata, hile, ikrah, gabin gibinedenlerle malüldür. Akit tablosunda yer alan, aynı gün davalıya 75 bin liraya satılmış gibi gösterilen, fakatiptaldavasına konu edilmeyen 568 parsel sayılı taşınmazın dahi satıldığı olgusu, davacının aleyhinde yorumlanamaz.Akittablosu düzenlenirken davacının hata ve hileye düşürüldüğü kabul edilince, bu satışın daha hata ile illetliolduğundankuşkuya düşmemek gerekir.
Davacının iradesi, iki parça taşınmazının değil, bir taşınmazından bir, ahır binası inşasına yetecek bir kaçyüzmetre karelik kısmının ayrılıp, davalı oğluna bağışlamaktan ibarettir. Davalı tarafından fırsat iyideğerlendirilmiş,davacının bu iradesi yok sayılmıştır. Yaşlı köylü ana bir oğluna ancak böylesine bir bağışta bulunabilir. Yoksakendisini karanlık bir geleceğe bırakacak ve açlığa mahkum edecek şekilde tasarrufta bulunması hususunuaçıklamaya hem dosyanın, hem de davalının güçü yetmemiştir. Kaynana ile gelin arasındaki belki biraz sert birkonuşmanın "geçimsizlik" olarak nitelendirilip abartılması, üstelik davanın "sebep ve saiki" olarak kabuledilmesi dahi,dayanaktan yoksun bir yargı, yanılgılı bir değerlendirmedir. Tanık K.Ö., M.Üstünova, YusufDeğirmençevirir'in verdikleri küçük bilgiler bir araya getirildiğinde dahi davacının hata ve hileye uğratıldığıanlaşılmaktadır.
Kanıtlanan davanın kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler sonucu reddedilmesi doğru değildir,gerekçesiylebozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki karardadirenilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadakikağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR :
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanangerektiricinedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,öncekikararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ :
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararındagösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, 25.1.1989 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 20-11-2012, 09:42   #3
Matrix

 
Varsayılan

Özetle;" Bankadan kredi çekeceğim ancak, tapu kayıtlarında şerh olmaması gerekiyor" diyen alıcı , 5 adet senet veriyor ve ancak bankadan kredi de çekmiyor.Satış ve devir işlemleri için aralarında adi yazılı sözleşme yapıyorlar.Senetlerden 3 tanesinin vadesi geçtiği halde ödeme yapmıyor ve bir ay kadar evvel tapudan 3. bir şahsa ( ona da borcu varmış, borç karşılığında)satış göstererek devrediyor.Senet veren alıcının ödeme imkanı olmadığı aşikar...
Old 20-11-2012, 14:29   #4
yılmazkan

 
Varsayılan

Sayın Matrix, işiniz zor görünmektedir. Yukarıda verilen karar da işinize yarayacak gibi görünmemektedir. Senetlerin ödenmemesi tek başına tapu iptal ve tescil davası açmak hakkı vermez. Taşınmazın satıldığı 3. kişinin, verdiğiniz bilgiye göre de kötü niyetli olmadığı anlaşılmaktadır.
Old 20-11-2012, 15:22   #5
üye7160

 
Varsayılan

Sayın matrix, yakın zaman önce aynı sıkıntıyı bende yaşadım,ancak yaptığım araştırma sonucu tapu iptal davasının pek de sonuç vermeyeceğini öğrendim.Bu sebeple takibe konu edilmiş senetlere dayanarak Tasarrufun iptali davası açtım.Zira taşınmazı devralan şahsın mal kaçırma kastı ile hareket ederek taşınmazı 3.kişiye sattığını ispat etmeniz çok daha kolay..
bence sizde tasarrufun iptali yoluna gidebilirsiniz.
Old 20-11-2012, 15:31   #6
üye7160

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/1431
Karar: 2010/2877
Karar Tarihi: 30.03.2010

"Yasanın 278/II-2 maddesine göre, karı ve koca ile usul ve fürü, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar bağışlama hükmünde olup iyiniyet ve bedel farkı gözetilmeksizin iptale tabidir. 280/1-2 maddelerinde de malvarlığı borçlarına yetmeyen borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı bütün işlemler, borçlunun içerisinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin sair tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği, üçüncü şahıs borçlunun....üçüncü dereceye kadar kan ve sıhrı hısımı ise borçlunun durumunu ve amacını bildiği kabul edilir."
Old 20-11-2012, 15:44   #7
Av. Eyyüp TEKİN

 
Varsayılan Yanıt.

Merhabalar.Sorunuzdan anladığım kadarıyla ortada "Tapu Sicline Güven İlkesi "söz konusu.Taşınmazı satın alan üçüncü kişinin iyiniyeti korunur.Tapuda herhangi bir şerh yoksa üçüncü kişiler iyiniyetli sayılırlar ve tapudaki kazanımları Medeni Kanunumuzca korunmaktadır.Bu durumda taşınmazı devreden kişiye karşı zararların tazmini konusunda dava yoluna gidilmesi kanaatindeyim.Saygılar...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kıdem tazminatı taşeron ödenmeyen senetler av.mansur Meslektaşların Soruları 3 09-02-2012 10:01
Kadastroyla Kurulan Tapu hakkında Tapu İptali Ve Tescili Davası Kuvvetle_Muhtemel Meslektaşların Soruları 3 24-05-2011 12:01
Muvazaa Nedenİyle Tapu İptali mi? Yoksa Tasarrufun İptali mi? SOFTWARE Meslektaşların Soruları 16 22-02-2009 11:18
Kıyı Kenar Çizgisi-tapu İptali Ve Kal İstemi-tapu Sicili Av.Özlem Kansiz Meslektaşların Soruları 5 03-07-2008 17:59
Evlatlığın İptali-Miras-Tapu İptali ve Tescil köktaş Meslektaşların Soruları 4 10-11-2007 10:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05148911 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.