Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşe giriş bildirgesinde hatalı yazılan doğum tarihi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 08-02-2008, 16:39   #1
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan İşe giriş bildirgesinde hatalı yazılan doğum tarihi

Müvekkil X ,01/10/1980 tarihinde işe girmiş,1963 doğumlu olduğu halde,işe giriş bildirgesinde doğum tarihi sevhen 1962 olarak yazılmıştır.İlgili kuruma başvurmuş ve şu şekilde bir cevap gelmiştir."....sigorta sicil numarasında,....oğlu,1962 doğumlu x in kayıtlı olduğu görülmüş olup,size ait olduğunun ispatlanması halinde gerekli düzeltmenin yapılabileceği"
Şu halde;işe giriş bildirgesinde hatalı yazılan doğum tarihinin nüfus kaydına uygun olarak düzeltilmesini mi isteyeceğim,yoksa tespit davası şeklinde açabilir miyim?Davalı SSK mı olacak,yoksa hasımsız mı açacağım?Zamanını ayıran meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ediyorum.
SAYGILARIMLA...
Old 09-02-2008, 15:48   #2
FYLOZOF

 
Varsayılan

sayın meslektaşım, burda müvekkiliniz 1963 doğumlu olduğunu ama hernaslısa işe girişte 1962 olarak kayda geçtiğini, müvekiliniz 1963 doğumlu, kişi ile 1962 doğumlu kişinin aynı kişi olduğunun tespitini talep şeklinde tespit davası açacaksınız, davalı SSK olcak, kolay davalar bunlar, 2 tanede tanık dinleteceksiniz. aynı neviden çok dava açtımm. saygılar..
Old 11-02-2008, 00:38   #3
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın Av.Nilay TOPRAK

Bence dava yoluna gitmeden önce vukuatlı nüfus kaydını ve Kurumun istediği başkaca belgeler varsa bunları da ekleyerek Kuruma başvurunuz. Yüzyüze de görüşerek durumu anlatınız. Dava açılmadan halledilebileceğini düşünüyorum.

Saygılar
Old 11-02-2008, 09:45   #4
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

Sn meslaktaşım,
Müvekkil vukuatlı nüfus kayıt örneği ve sair belgelerle başvurmuş,ancak sonuç değişmemiş.Saygılarımla...
Old 11-02-2008, 10:29   #5
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

Sn meslektaşım,
Yetkili mahkeme Sulh hukuk mu yoksa asliye hukuk mahkemesi mi olcak?Ayrıca kaç celse de sonuç alırım?
SAYGILARIMLA...
Old 11-02-2008, 11:27   #6
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

[quote=Av.Nilay TOPRAK]Sn meslektaşım,
Yetkili mahkeme Sulh hukuk mu yoksa asliye hukuk mahkemesi mi olcak?
quote]

Görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir.
Old 11-02-2008, 11:29   #7
Sadık

 
Varsayılan

Yetkili ve görevli mahkeme Balıkesir İş Mahkemeleri, tabii müvekkilinizin Ayvalık'ta bulunduğunu varsayarak veriyorum bu cevabı.Eğer Ayvalık'ta SSK'nın şubesi varsa İş Mahkemesi sıfatıyla Ayvalık Asliye Hukuk'ta da açabilirsiniz.
Old 11-02-2008, 11:33   #8
Sadık

 
Varsayılan

Trınıty'ye Sinerji Grup tarafından verilen cevapta yetkili ve görevli mahkeme ile ilgili bir 21. Daire İçtihadı var, incelemenizi öneririm. Saygılar..
Old 11-02-2008, 11:51   #9
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

Sn meslektaşım,aşağıda da farklı bir karar var.Davayı Ayvalık Asliye hukuk mahkemesinde açmayı düşünüyorum.Yanlış yapıyorsam lütfen düzeltin.
SAYGILARIMLA...

T.C. YARGITAY
13.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/246
Karar: 2003/3592
Karar Tarihi: 27.03.2003
ÖZET: Dava, askerlikte geçen sürenin borçlanma karşılığı hizmet süresinden sayılması isteğine ilişkin olup, böylece uyuşmazlığın sosyal sigortalar kanunundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Sosyal Sigortalar Kanunundan doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkeme iş mahkemeleri veya bu davalara bakmakla görevli mahkemelerdir.
(506 S. K. m. 134)
Dava: Taraflar aras
ındaki tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
Karar: Davacı, 11811 sicil numarasıyla 28.8.1979 tarihinden itibaren davalı bankada çalışmaya başladığını, halen Tarsus şubesinde müdür olarak görev yaptığını, Eylül 1979 tarihinden itibaren davalı Vakfa aidat ödediğini, 3.11.1976-4.7.1978 tarihleri arasında askerlik görevini ifa ettiğini ileri sürerek vakıf senedine göre askerlikte geçen 20 aylık sürenin hizmet süresinden sayılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, cevap vermediği gibi duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, davacının askerlikte geçen sürenin fiili hizmet süresine eklenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, askerlikte geçen sürenin borçlanma karşılığı hizmet süresinden sayılması isteğine ilişkin olup, böylece uyuşmazlığın sosyal sigortalar kanunundan kaynaklandığı anlaşılmaktadır. 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunun 134. maddesinde ve bu kanundan doğan uyuşmazlıklarda görevli mahkemenin iş mahkemeleri veya bu davalara bakmakla görevli mahkemeler olduğu belirtilmiştir.
Mahkemece bu yönler göz önünde tutularak ayrı bir iş mahkemesi varsa dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesi, tersi durumda davaya iş mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken doğrudan gözetilmesi gereken göreve ilişkin husus göz ardı edilerek davanın görülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 27.03.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Old 11-02-2008, 11:59   #10
Sadık

 
Varsayılan

sayın meslektaşım, yanlış anlamadıysam kararda tartışılan ayrı iş mahkemesi olup olmadığı. Eğer İş Mahkemesi varsa elbette iş mahkemesinde görülür, yoksa Asliye Hukuk Mahkemesi (İş Mahkemesi sıfatıyla) davayı görecektir. Burada asıl önemli olan yetkili mahkeme bence. Bunun için de Ayvalık'ta SSK'nın şubesi var mı yok mu ona bakmalı. Yani kısaca söylemek gerekirse, size red cevabı veren Ayvalık SSK Şubesi ise Ayvalık'ta açın, değilse Balıkesir İş Mahkemesine gitmenizi öneririm. saygılar.
Old 11-02-2008, 12:10   #11
Sadık

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, yetkiye ilişkin içtihat örnekleri sunuyorum. Umarım size yardımcı olur..


YETKİLİ MAHKEME

5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 5.maddesi

“İş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşme muteber sayılmaz.”

hükmü gereği

a) davanın açıldığı tarihte davalının ikametgahının bulunduğu,

b) işçinin işini yaptığı yer mahkemesinde,
olabileceği gibi

c) Yargıtayın aşağıda belirtilen kararları uyarınca davanın zorunlu taraflarından birisinin de Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı (Devredilen Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığı) olduğu düşünülerek Kurumun Şubelerinin bulunduğu yerlerde de dava açılabilir.

21 HD Esas : 2003/10903 Karar: 2003/10063 Tarih: 09.12.2003

Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin işleminden dolayı, şubenin bulunduğu yerde dahi dava ikame edilebilir. Yasada öngörülen şube işleminden amaç, genel müdürlük adına işlem yapmaktır. Anayasanın 141/son maddesi gereğince, hakimin en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandıracağı hükmü ve kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerlerde davalarda, genel müdürlüğü temsilen katıldıkları da düşünüldüğünde, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilip işin esasına girilerek karar verilmesi gerekir.(2709 s. Anayasa. m. 141/son) (1086 s. HUMK. m. 17)

Davacı Bağ-Kur sigortalılık başlangıcının K...... Tekel Tütün Yaprak işletmesine teslim ettiği ürün bedellerinden yapılan kesinti tarihi olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetkisizliğe karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dava, nitelikçe 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığının başlangıcının tesbiti talebinden ibarettir. Davalı Kurum´un yönetimince yetki itirazında bulunduğu ve Aydın´da, davalı Genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmi şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlığın dava açılan şubenin işleminden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin işleminden dolayı, o şubenin bulunduğu yerde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen şube işleminden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "işlemin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince Hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.

O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.12.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



21 HD Esas : 2003/7375 Karar: 2003/7217 Tarih: 23.09.2003

Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 Sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 9.ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şubenin bulunduğu Gaziantep´de de dava açılabilir.(1086 s. HUMK. m. 9, 17) (506 s. SSK. m. 80) (5521 s. İMK. m. 15)

Davacı, Kurum tarafından tahakkuk ettirilen prim ve gecikme zammı borcunun iptaline ve borcu olmadığının tesbitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.

Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR

Dava, nitelikçe, Sosyal Sigortalar Kurumunca yasaya aykırı olarak yapılan işlemin iptali istemine ilişkindir. Bu yönüyle, uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklandığı açıktır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 Sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 9.ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Yukarıda sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şubenin bulunduğu Gaziantep´de de dava açılabilir.

Somut olayda, davacının Kurum merkezinin bulunduğu yerde, yetkili mahkemede dava açtığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkca anlaşılmaktadır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular ve özellikle henüz 506 sayılı yasanın 80. maddesi gereği 6183 sayılı yasa kapsamında başlatılmış bir takib olmadığı, göz önünde tutulmaksızın dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

Kabule göre de, dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verildiği halde vekille temsil edilen davalı yararına tarife hükümleri gereği vekalet ücreti verilmesi gerektiğinin gözardı edilmesi isabetsiz olmuştur.

O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davacıya iadesine 23.9.2003 gününde oybirliğiyle
karar verildi.



21 HD Esas : 2003/5723 Karar: 2003/6511 Tarih: 08.07.2003

Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir.(1086 s. HUMK. m. 17) (2709 s. Anayasa. m. 141)

Davacı, sigortalılık başlangıç tarihinin 1.9.1981 olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar vermiştir.
Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi B.Mustafa Şimşek tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

KARAR
Dava, nitelikçe sigorta başlangıcının tesbiti istemine ilişkindir. Davalı Kurumun yöntemince, yetki itirazında bulunduğu ve İstanbul´da davalı Genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmü şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlığın dava açılan şubenin muamelesinden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp genel müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince Hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.

O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 8.7.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.


21 HD Esas : 2001/277 Karar: 2001/649 Tarih: 05.02.2001

Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu taktirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame edilebilir.

Hakim en az giderle en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla görevlidir.(2709 s. Anayasa. m. 141/1) (1086 s. HUMK. m. 17)

Davacı, yaşlılık aylığının 1.7.1999 tarihinden itibaren ödenmesi gerekirken geç bağlandığından bahisle, fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla, 400.000.000.-TL´nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini iste-

2- Zararlandırıcı sigorta olayına maruz kalan işçinin Toplu İş Sözleşmesine tabi olduğu ve ücretinin işyeri kayıtları ile bordrolarda açıkça belli olmasına karşın ve özellikle 1.9.1999´da 12.925.400.-TL olan davacı ücretinin 1.2.2000 tarihinde 26.302.077-TL´ye yükseltilmesinin dayanaklarının gösterilmemesi ve mistir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, davalı dilekçesinin yetki yönünden reddine karar vermiştir.

Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.

Dava, nitelikçe ödenmeyen yaşlılık aylığının ödettirilmesi istemine ilişkindir. Öte yandan, sigortalılara yaşlılık aylığı bağlanma işleminin Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü tarafından yerine getirildiği tartışmasızdır. Davalı Kurumun yöntemince, yetki itirazında bulunduğu ve Antalya´da, davalı genel Müdürlüğün şubesinin olduğu, Kurum avukatlarının Genel Müdürlüğü temsilen şubenin bulunduğu yerde davaya girdikleri uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, hükmü şahsın şubesinin bulunduğu yerde dava açılabilmesi için, uyuşmazlığın dava açılan şubenin muamelesinden kaynaklanmasının gerekip gerekmeyeceği noktasında toplanmaktadır. Bu yönüyle davanın yasal dayanağı, 5521 sayılı Yasanın yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 17. maddesidir. Anılan maddede, Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde, o şubenin muamelesinden dolayı, o şubenin bulunduğu mahalde dahi davanın ikame edilebileceği hükmü öngörülmüştür. Maddede, öngörülen şube muamelesinden amaç Genel Müdürlük adına işlem yapmaktır. Başka bir anlatımla, "muamelenin doğrudan şube işleminden kaynaklanması zorunlu olmayıp Genel Müdürlük adına işlem yapmak üzere dava ikame edilen yerde şubenin bulunması yeterlidir. Zira, Anayasanın 141/son maddesi gereğince hakim en az giderle ve en kısa sürede davayı sonuçlandırmakla yükümlüdür. Esasen, şubenin bulunduğu yerlerde, davalara, Genel Müdürlüğü temsilen Kurum avukatlarının katıldığı da söz götürmez. Hal böyle olunca, davanın yetkili mahkemede açıldığı kabul edilerek, davanın görülmesi gerekirken yetkisizlik kararı verilmesi isabetli değildir.

O halde, davacının bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA),
temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.




21 HD Esas : 1999/6912 Karar: 1999/6639 Tarih: 07.10.1999

İş kazası nedeniyle hak sahiplerine gelir bağlanması ile ilgili uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklanmasına ve bu yasada yetki ile ilgili düzenleme bulunmamasına göre, yetki uyuşmazlığının 5521 sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerekir.

Kurumu temsilen, kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerde kurum aleyhine açılan davaları takibe yetkili oldukları açık olup, tersinin kabulü, Anayasanın 141. ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 77. maddelerinin emredici nitelikteki hükümlerine ters düşer.(2709 s. Anayasa. m. 141) (1086 s. HUMK. m. 9, 17, 77) (5521 s. İMK. m. 15)

Davacılar, murisinin davalı işveren nezdinde sigortasız çalıştığını 506 sayılı Yasanın ilgili maddelerine göre işverenin yanında çalıştırdığı işçiyi sigortalı yapmak ve en geç bir ay içinde Kuruma bildirmekle yükümlü olduğunu, sigortalılık Kuruma bildirilmesi dahi kişinin sigortalı sayılacağını ve meydana gelen iş kazasında hak sahiplerine gelir bağlanması gerektiğini belirterek gelir bağlanmasına karar verilmesini istemişlerdir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın mahiyeti gereği aylık bağlama işlemi şubenin değil merkezin işlemi olmakla davalı Kurum vekilinin yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliğine karar vermiştir.

Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Dava, nitelikçe, zararlandırıcı sigorta olayının iş kazası sayılması ile hak sahiplerine gelir bağlanması gerektiğinin tespiti istemine ilişkindir. Bu yönüyle, uyuşmazlığın Sosyal Sigortalar Kanunundan kaynaklandığı açıktır. Öte yandan, Sosyal Sigortalar Kanununda, yetki ile ilgili bir düzenlemenin mevcut olmadığı da ortadadır. Hal böyle olunca, uyuşmazlığın 5521 sayılı Yasanın 15. maddesinin yollamada bulunduğu Hukuk Usulü Muhakemeler Kanunun 9. ve 17. maddeleri gereğince çözümlenmesi gerektiği söz götürmez. Yukarıda sözü geçen 9. maddeye göre, kurum merkezinin bulunduğu Ankara İş Mahkemesinde dava açabileceği gibi, 17. maddeye göre de, şirketin bulunduğu Şanlıurfa’da da dava açılabilir. Bunun için, uyuşmazlığın, şube muamelesinden kaynaklanmasına gerek yoktur. Zira, Kurumu temsilen Kurum avukatlarının, şubenin bulunduğu yerde kurum aleyhine açılan davaları takibe Yetkili Olduğu açık-seçiktir. Tersinin kabulü, Anayasanın 141 ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 77. maddenin öngördüğü, emredici nitelikteki hükümler, gözardı edilmiş olur ki, bu hususun hukukça korunmasına olanak olmadığı da tartışmasızdır.

Somut olayda, davacı şubenin bulunduğu yerde, yetkili mahkemede dava açtığı dosyadaki bilgi ve belgelerden açıkça anlaşılmaktadır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı Olup bozma nedenidir.

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün (BOZULMASINA) temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 07/10/1999 gününde oy birliğiyle karar verildi.






10 HD Esas : 2002/3819 Karar: 2002/4573 Tarih: 23.05.2002

Mahkemece; sigortalının çalışmalarının, davalı işverenin ikametgahının bulunduğu Kırkağaç´ta gerçekleştiğinden davaya bakmaya Kırkağaç Asliye Hukuk-İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş ise de; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve 17.maddeleri uyarınca Kurum hakkındaki işbu davanın Kurumun işlemlerini yürüten şubesinin bulunduğu Manisa İş Mahkemesinde de görülebileceği dikkate alınarak işin esasına girilerek meydana gelecek sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
(506 s. SSK. m. 10) (1086 s. HUMK. m. 9, 17)

Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.08.1984 - 30.11.1997 tarihleri arasında geçen ve Kuruma eksik bildirilen çalışmalarının sigortalı olarak tespitine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde yetkisizliğe karar vermiştir.

Hükmün, davacı Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

Davacı, 01.08.1984-30.11.1997 tarihleri arasında Kuruma eksik bildirilen hizmetlerinin tespitini istemiş, Mahkemece; sigortalının çalışmalarının, davalı işverenin ikametgahının bulunduğu Kırkağaç´ta gerçekleştiğinden davaya bakmaya Kırkağaç Asliye Hukuk-İş Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiş ise de; Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 9 ve 17.maddeleri uyarınca Kurum hakkındaki işbu davanın Kurumun işlemlerini yürüten şubesinin bulunduğu Manisa İş Mahkemesinde de görülebileceği dikkate alınarak işin esasına girilerek hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,
temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.05.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-02-2008, 16:20   #12
Av.Dilara Özbey

 
Varsayılan

sayın meslektaşlarım yetkili mahkemeden önce görevli mahkemeyi tespit etmek lazım. Kanaatimce görevli mahkeme iş değil asliye hukuk mahkemesidir. Zira uyuşmazlık iş hukukuna dair değildir. SSk kayıtlarındaki kimlik bilgilerinin nüfus kayıtlarına uygun olmamasından ibarettir. Hasımsız bir tespit talebi yeterli olacaktır diye düşünüyorum. Müvekkilinizin çalıştığı işyerinden getirtilecek kayıtlar, SSk kayıtları, tanık ve SSK kayıtlarına uygun başkaca bir şahsın bulunmadığının tespiti ile talebiniz kabul görecektir(görev bölgesine göre emniyet veya jandarma araştırıyor) diye düşünüyorum.
Old 11-02-2008, 16:41   #13
Av.Nilay TOPRAK

 
Varsayılan

Sn meslaktaşım,
İlk dosya önüme geldiğinde ben de o şekilde düşünmüştüm,yani hasımsız bir tespit davasıyla halledebileceğimi..Ancak araştırmalarım sonucunda ve yargıtay kararlarının ışığında,SSK yı davalı olarak göstermem gerektiğini öğrendim.İş mahkemesi sıfatıyla Asliye hukukta davayı açacağım ama sanırım dosya iş mahkemesine gönderilecek.
Saygılarımla...
Old 11-02-2008, 17:04   #14
Sadık

 
Varsayılan

Dilara hanıma katılamıyacağım.Eldeki dava teknik olarak "SSK Kayıtlarının Düzeltilmesi" istemli bir dava olup SSK mevzuatından kaynaklanmaktadır. İş Mahkemeleri Kanunu uyarınca İş Mahkemesinde, İş mahkemesi bulunmuyorsa ş Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesinde görülecektir. saygılarımla..
Old 12-02-2008, 17:12   #15
Av.Mustafa yağan

 
Varsayılan

Butür davalara AİDİYET davası diyor yargıtay,iş mahkemesinde SSK ya karşı açılıyor,SSK nın Ayvalık ta şubesi varsa HUMK 17 ye göre Ayvalık iş(Asliye)mahkemesine aksi halde Balıkesir İş mahkemesine açacaksınız,SSK kaydındaki doğum tarihinin Nüfus kaydına uygun hale getirilmesini talep edeceksiniz ve bu şekilde tashihihi isteyeceksiniz,SSK ya önceden mürraaat ettiginiz için yarğılama giderlerini de isteyiniz.Butür davalarda ilk işe giriş bildirgesi üzerinde FOTOĞRAF ve İMZA İNCELEMESİ YAPILIR AYRICA 2 ADET BORDRO TANIĞI DİNLENİR,Benzer davam şu anda izmir 7.İş mahkemesinde devam ediyor
Old 12-02-2008, 17:15   #16
Av.Mustafa yağan

 
Varsayılan

aslında bu tür davalar erken emekli oabilmek için açılır,sizin durumunuzda ssk nın lehine olduğundan davasız idari yoldan düzeltmesi gerekir ama akıllı memur bulmak zor çünkü doğum tarihi 1963 değilde 1962 olsaydı o zaman ssk nın aleyhine olurdu
Old 13-02-2008, 01:37   #17
FYLOZOF

 
Varsayılan

Sayın Nilay Toprak bu tür davalar çok kolay ve basit davalar,size izah etmiştim yukarda ama anladığım kadarıyla olay baya karmaşık hale gelmiş
Bakın burda SSK sizden sacede farklı doğum tarihlieriyle çalışmış kişinin, aynı kişi olup olmadığının tespitini istiyor, yani siz 1962 doğumlu kişi ile 1963 doğumlu kişinin aynı kişi olduğunu, ve bunun asıl doğum tarihinin 1963 olduğunu ve doğum tarihinin sevhen yanlış yazıldığını, belirtip , bu iki doğum tarihli kişinin, aynı kişi olduğununun tespiti davası açacaksınız, İş mahkemesinde, davalıda SSK , duruşmada 2 tanık dinleteceksiniz , tanıklar bu şahsın o tarihte o işyerinde çalıştığını, beyan edecekler(tanık varsa tabbii) .. kolay gelsin..
Old 13-02-2008, 02:12   #18
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Dava Balıkesir İş Mahkemesinde açılmalı. Açtığım bir derdest dava sürmekte...

Saygılarımla...
Old 04-03-2008, 15:32   #19
pallanco

 
Varsayılan

Meslektaşımın sorusu cevaplanmış görünüyor, peki o zaman konuyu farklı boyuta çekeyim:

Böyle bir davada, ssk kayıtlarında kimlik bilgisi yanlış görünen kişinin, gerçekten çalışan kişi olup olmadığının anlaşılabilmesi için bordrolardaki ya da para ödeme belgesindeki imzalar incelenir mi ?

Eğer incelenirse ve para da 30 yıl önce mutemet tarafından köydeki işçiyi tanıyan birine teslim edilmiş ve imzayı da o şahıs atmışsa ne olur ?

(elimde böyle somut bir olay var, kişi orman işçisi olarak 30 yıl önce ve sadece 10 gün çalışmış. Parasını da köye gelen mutemet köyden birine verip imza attırıp gitmiş. Ama, o dönemde ssk'da kimlik bilgileri yanlış yazıldığı için o 10 günlük çalışmayı emekliliğe bağlayamıyoruz. SSK'nın hatası yüzünden kişi emekli olamıyor. Davamız halen daha devam ediyor ve ben imza incelemesi yapar diye korkuyorum açıkçası, çünkü, imza kişinin değil)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
fatura da temerrüd tarihi ihtarname tarihi ya da takip tarihi midir. avukat2007 Meslektaşların Soruları 23 01-02-2015 13:50
Yurtdışı emeklilik ve doğum tarihi sorunu av.gzm Meslektaşların Soruları 1 02-07-2007 16:12
tapuda doğum tarihi tashihi elvankakici Meslektaşların Soruları 3 29-05-2007 20:16
Doğum Gününden Mart Ayını Çıkarmak= kedinin Doğum Günü Kıvılcım Site Lokali 0 07-10-2002 20:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10121799 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.