Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

emekli işçi daha sonraki çalışması çin hizmet tespiti davası açabilir mi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-04-2009, 16:50   #1
av. aslı uçaravcı

 
Varsayılan emekli işçi daha sonraki çalışması çin hizmet tespiti davası açabilir mi

merhaba.
müvekkilim ssk dan emekl olmuş bir kaç yıl sonra bir işverenin yanında çalışmaya başlıyor . sigorta bildirimi yapılmıyor. hizmet tespiti davası açtık. emekli olması sebebi ile bu davada hukuki yarar olmayacağı şeklinde bilirkişi raporu geldi.
bildirimin zorunlu olması ,emekli olmasının durumu değiştirmemesi,destek primi deme zorunluluğu gibi sebeplerle bilirkişi raporunun hatalı olduğunu düşünüyorum.
buna ilişkin örnek karar elinizde var mı
Old 21-04-2009, 11:37   #2
Av. İlhan SALBAŞ

 
Varsayılan

Kıdem, ihbar , diğer işçilik alacakları için açabilir, ben açtım, kabul edildi ve Yargıtay'dan geçti. Hizmet tespit davası açmakta hukuki yararınız var mı? niçin hizmet tespit davası açmak istiyor? Cevap burada saklı olabilir?
Old 21-04-2009, 11:47   #3
Av. Nuran Paylaşan

 
Varsayılan

İşçi zaten emekli olduğu halde, neden hizmet tespiti davası açtığınızı anlamadım.Emekli işçinin çalışması halinde Sosyal Güvenlik Destek Primi ödeyerek çalışması mümkün. Ancak çalışmaya başladığını ve SGDP ödeyeceğini kendisinin kuruma bildirmesi gerekir. Ayrıca işçi emekli olduktan sonra çalışması karşılığında kıdem tazminatı ödenmemişse kıdem tazminatı talebi ile dava açılabilirdi. Saygılarımla.
Old 21-04-2009, 12:48   #4
av. aslı uçaravcı

 
Varsayılan

ücret,ihbar vs alacakları olduğu için bu davada hukuki yararı olduğunu düşünüyorum.
bu davayı açtık çünkü ücret alacağını ispatlayabilmek için önce orda çalıştığını kanıtlamamız gerekiyor<.
ayrıca sgk ya bldirim işveren tarafından yapılıyor işçi kendisi sadece terccih hakkını sgkya bildiriyor
sayın meslektaşım yargıtay dan gem karar örneğinizi edinmem mümkün mü
Old 22-04-2009, 12:11   #5
Av. Nuran Paylaşan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
İşçinin sigortasız çalıştırılması halinde ben öncelikle kıdem,ihbar vs alacakları için dava açıp, bundan sonra hizmet tespiti yoluna gidiyorum. Çünkü kıdem ,ihbar tazminatı davalarında tanık yeterli olduğu halde, hizmet tespitlerinde yazılı belgeye daha çok önem veriliyor. Yazılı belge açısından farklı kararlar da var.Ancak yazılı belge karşısında tanık deliline dayanılamayacağına ilişkin kararlarda var. Emekli işçinin yeniden çalışmaya başlaması halinde ise bildirimi kendisinin yapması gerektiğini düşünüyorum. Emsal olarak;
T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1999/10-14

K. 1999/2

T. 27.1.1999

• HİZMET TESPİTİ DAVASI ( Bozma İlamına Uyulduğu Halde Bozma Gereğinin Yerine Getirilmediğinin Tespit Edilmesi )

• YAZILI DELİL ( Kesintili Çalışma Savının Yazılı Delille İspatlanması )

• İSPAT ( Davacının Yazılı Delille İddiasını İspatlayamamış Olması )

• TANIK ( Yazılı Delil Gereken Hallerde Tanık Deliline İtibar Edilmemesi )

506/m.79

ÖZET : Bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereğinin yerine getirilmediği görülmüştür. Zira bozma ilamında kesintili çalışmanın varlığına değinilmiş iddia edilen çalışmanın yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı bu yolda herhangi bir yazılı delil getiremediği anlaşıldığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekir
DAVA : Taraflar arasındaki ""hizmet tespiti"" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.4.1998 gün ve 1997/477 A. - 1998/160 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan SSK. Genel Müdürlüğü vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 16.6.1998 gün ve 1998/4565-4577 sayılı ilamı ile; ( ... Bozma ilamına uyulduğu halde bozma gereğinin yerine getirilmediği görülmüştür. Zira bozma ilamında kesintili çalışmanın varlığına değinilmiş iddia edilen çalışmanın yazılı delillerle ispat edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Davacı bu yolda herhangi bir yazılı delil getiremediği anlaşıldığına göre davanın reddine karar verilmesi gerekirken yetersiz tanık sözlerine dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.. ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre. Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı SSK. Genel Müdürlüğü vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 27.1.1999 gününde, oybirliği ile karar verildi.
T.C

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1999/10–60

K. 1999/105

T. 17.2.1999

• EMEKLİLİKTEN SONRA ÇALIŞMA

• SSK EMEKLİSİNİN İŞE GİRMESİ

• EMEKLİ AYLIĞININ KESİLMESİ

•SOSYAL GÜVENLİK DESTEK PRİMİ

506/m.63, 73, 78

ÖZET : Kendisine yaşlılık aylığı bağlanan sigortalıların yeniden çalışmaya başlamak istemeleri durumunda, 506 sayılı Kanun’un 63. maddesi gereğince, kendilerine alternatifli bir sistem getirilmiştir.
Kişi, açıkca iradesini ortaya koymadan, aylığı kesilmeyecektir. Esasen yasal koşulların gerçekleşmesi sonucu yaşlılık sigortası kolundan aylığa hak kazanan kişinin aylığını keserek ortada bırakmak hem sosyal güvenlik ilkesine, hem de onun alt yapısını oluşturan sosyal sigorta sistemine aykırı olur.
DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki “kurum işleminin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Manisa İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 8.6.1998 gün ve 1998/40 – 117 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili ve davalı SSK. vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 15.9.1998 gün ve 1998/5329 – 5554 sayılı ilamı:
( … 1 Dosyadaki yazılara toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2. Davalı Kurumun temyizine gelince, 506 sayılı Yasa’nın 63. maddesine göre yaşlılık aylığı almakta iken çalışanların aylıkları çalışmaya başladıkları tarihte kesilir. Gene aynı madde uyarınca yaşlılık aylığının kesilmesini istemeyen pasif sigortalılar sosyal güvenlik destek primi ödeyeceklerini yazılı olarak Kuruma bildirdikleri takdirde ve destek primi ödemeleri halinde aylıkları kesilmez.
Somut olayda davacının böyle bir başvurusu bulunmadığı görülmektedir. O itibarla Kurumun yaşlılık aylığını kesme işlemi doğrudur. Ödenen primlerin sonradan sosyal güvenlik destek primi olarak vasıflandırması sonucu değiştirmez. Sigortalı bilahare Kuruma başvurduğunda primi ödenen bu süreler yaşlılık aylığının artırımında kullanılabilir.
Açıklanan bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması Usul ve Yasa’ya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davalı Kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır… ) gerekçesiyle bozularak Dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve Dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, yaşlılık aylığı almakta olan bir sigortalının, tüm sigorta kollarından prim ödemek koşuluyla yeniden çalışması durumunda 506 sayılı Yasa’nın 63. maddesi uyarınca yapılacak işlem konusuna ilişkindir. Özel Daire, belirtilen olayda, davacının, Kuruma yazılı başvurarak, yaşlılık aylığının devamını istemediği ve Sosyal Güvenlik Destek primini de ödemediğini gözeterek, davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve ödenen aylıkların geri alınması gerektiğini hükme bağlamış, Yerel Mahkeme ise, yaşlılık sigortasından yararlananların aylıkları kesilmeden çalışabileceklerini, davacının kısa bir müddet çalışıp bu dönemde,Sosyal Güvenlik Destek Primlerini de içerecek biçimde tüm primlerini yatırdığını, yazılı başvurusunun primin ödenmesini işleve geçirecek bir husus olduğunu ve prim ödeme koşulunun gerçekleştiğini belirterek aksine Kurum işleminin iptal edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür.
Sorunun çözümü yönünde, öncelikle, 506 sayılı Yasa kapsamında yaşlılık aylığı alan sigortalıların yeniden çalışmaları durumunda uygulanacak 63. maddenin kapsam ve geçirdiği evrelerin belirlenmesinde yarar olacaktır. Gerçekten, 506 sayılı Yasa sistemi, 29.4.1986 günlü 3279 sayılı Yasa ile değiştirilen 63. maddenin getirdiği düzenlemeden önce, Kurumdan yaşlılık aylığına hak kazanan ve aylık almakta olanların, aylıkları kesilmeden çalışmalarına imkan tanımamaktaydı. Kısaca, Kurumdan yaşlılık aylığı alanlar ya aylıklarını veya çalışmayı tercih edecekler, iki durumu bir arada sürdüremiyeceklerdi. Ne varki, bu durum, T.C. Emekli Sandığı iştirakçileri ve Bağ – Kur sigortalıları açısından, 506 sayılı Yasa kapsamında bulunanlar aleyhine haksız bir uygulama ortaya çıkarmış, aynı durumda bulunan, T.C.Emekli Sandığı iştirakçisi ile Bağ – Kur sigortalısı, hem yaşlılık aylıklarını alıp, hem de bu aylıklar kesilmeden çalışma imkanına sahipken, 506 sayılı Yasa kapsamında olanlar bu imkandan yoksun kılınmışlardı. İşte yasa koyucu, bu eşitsizliği gidermek amacıyla, yukarıda sözü edilen yasa değişikliğini kabul etmiş ve 63. maddeyi yeniden düzenleyerek, 506 sayılı Yasaya göre yaşlılık aylığı alanlara, aylıkları kesilmeden, çalışma imkanı sağlamıştır. ( TBMM 17. Dönem Çalışmaları S. Sayısı 432. S.17 ).
Yeni düzenlemeye göre; Yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaya başlamak istemeleri durumunda, kendilerine alternatifli bir sistem getirilmiştir. Yaşlılık aylığı alan; Bu sistemlerden birini tercih ederek çalışmasını sürdürebilecektir. Sözü edilen 63. maddenin ( A ) bendinde gösterilen birinci sistemde, yeniden çalışmaya başlayan sigortalı yaşlılık aylığını kestirecek ve normal sigortalı gibi çalışmasını sürdürecektir. Bu durumda kendisinden 78. maddede belirtilen kazançlar toplamından 73. maddeye göre prim kesilecek ve sonuçta sigortalı, çalışmasını sona erdirdiğinde, kesilen prim ve çalışma süresi gözönünde tutularak kendisine son durumuna göre yaşlılık aylığı bağlanabilecektir. Böylece sigortalı, kendisine önceden bağlanan yaşlılık aylığının gösterge ve oranını arttırma imkanına sahip kılınmış, önceden mümkün olmayan bir hakka kavuşmuştur. Sözü edilen maddenin ( B ) bendinde belirlenen ikinci durumda ise, yaşlılık aylığı almakta olan kişi, yeniden çalışmaya başladığında; aylığını almaya devam edecek,Sosyal Güvenlik Destek primi adı altında, %6 yaşlılık aylığı alandan, %18’i işverenden alınmak koşuluyla toplam %24 oranında bir katkı payı ödeyecektir. Görüldüğü üzere; yaşlılık aylığı alan kişiye, Yasa, bir tercih hakkı getirmiştir. Hangi sistemi, tercih edeceğini aylık sahipi kendisi belirleyecek ve durumunu ortaya koyacaktır. Kişi, açıkça iradesini ortaya koymadan, aylığı kesilmeyecektir. Esasen, yasal koşulların gerçekleşmesi sonucu yaşlılık sigortası kolundan aylığa hak kazanan kişinin aylığını keserek ortada bırakmak hem sosyal güvenlik ilkesine hem de onun alt yapısını oluşturan sosyal sigorta sistemine aykırı olur ve bu kişiye sağlanan yasal imkanınıda işlemez hale getirir.
Dava konusu olayda davacı yaşlılık aylığının kesilmesi yönünden kuruma yazılı başvuruda bulunmamıştır. Yaşlılık aylığı almaya devam ettiği bir dönemde 15’er günden bir aylık süre ile sigortalı bir işte çalışmış ve bu çalışması karşılığı prim tahakkuk ettirilmiştir. Davacı %24 oranında sosyal güvenlik destek primi ödeyeceği yerde bu miktarın çok üzerinde 73. maddeye göre prim ödemiştir. Dahası, mahkemece davacıya “sosyal güvenlik destek primi adı altında” ikinci kez prim ödettirilmiştir. Yine olayda kaçak işçi çalıştırmak ve prim kaybına yol açmak gibi bir durumda söz konusu değilken sırf yazılı başvuru bulunmadığı gerekçesi ile davacının yaşlılık aylığının kesilmesi ve aylarca aylıktan yoksun bırakılması yasaya ve adalete uygun düşmez. Kaldıki, davacının imzasını taşıyan 4/8/1994 tarihli 143800 sayılı “tekrar işe giriş bildirgesi” başlıklı bildirgede sigorta sicil numarası yerine emekli tahsis numarasının kuruma bildirilmiş olması 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanun’unun 63. maddesinin B bendinde aranan yazılı başvurmaya ilişkin davacının bir irade bildirimi olarak kabul edilmesini gerektirir. Kurumun böyle bir durumda yapacağı işlem, iştirakçilerinin Anayasal Sosyal Güvenlik haklarını hatırlatma ve onları bilgilendirme görevini ifa ederek iştirakcisini 63. madde yönünden tercihine belirlemesi için uyarmak veya ödenen primlerden %24 oranında Sosyal Güvenlik Destek Primi karşılığını bloke ederek, fazlasına iade etmekten ibaret olmalıydı. Bunun aksine bir uygulama hem Anayasal Sosyal Güvenlik ilkesinin özüne hem de anılan 63. maddenin getiriliş amacına ters düşer. O nedenle Kurumun, yaşlılık aylıklarını kesmesi ve ödenen aylıkları geri isteme kararı alması yasaya aykırıdır. Açıklanan nedenlerle Mahkemenin direnme kararı yerinde görülmüş onanması gerekmiştir.
SONUÇ : 1 Davacı vekilinin temyiz itirazları daha önce incelenip reddedilmekle davacı yönünden karar kesinleşmiş olduğundan, davacının temyiz isteminin REDDİNE, istek halinde temyiz ilam harcının iadesine,
2 Davalı SSK. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ( ONANMASINA ), yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.
Old 25-04-2009, 13:44   #6
av. aslı uçaravcı

 
Varsayılan

mahkeme,müvekkil işçinin sgk dan emekli aylığı alması halinde dahi yeni bir işyerinde çalışmaya başlaması halinde işveren tarafından sgk ya bildiriminin yapılması gerektiğine karar verip davamızı kabul ederek müvekkilimin 8 aylık sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmasını tespit etti.görüşlerniz için teşekkürler
Old 26-04-2009, 12:37   #7
Av.Ümran Ugan

 
Varsayılan

Neden hizmet tesbiti anlamadım? Sigortaya bildirim olmadığı için düşünülmüşse Bölge Çalışma Md. ne şikayet edilebilirdi. Endişe duyulan şey kıdem tazminatı ve diğer haklarını almak gerektiğinde çalışma sürelerini ispat ise, bunu o davada zaten aynı yöntemle ispatlayacaksınız... Ben de böyle bir davada hukuki yarar olmadığını düşünenlerdenim...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
emekli sandığı hizmet tespiti munzur0000 Meslektaşların Soruları 6 22-06-2012 10:49
hizmet süresinin tespiti, işçi alacağı ladre Meslektaşların Soruları 3 28-06-2010 13:55
SSK dan çıkışı verilmemiş olan işçi tazminat davası açabilir mi Av.Turan Meslektaşların Soruları 2 23-05-2009 04:56
hizmet tespiti-çiftçi bağkuru gibi yatırılmış işçi Avukat Neslihan Meslektaşların Soruları 1 19-03-2008 12:04
işe devam eden işçi hizmet tespiti davası açar mı Metallicaal Meslektaşların Soruları 5 12-07-2007 21:34


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05526590 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.