Boşanmada Islah mı 2. bir dava mı?

Herkese iyi günler;
Müvekkil boşanma evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle bir başka avukat arkadaşla anlaşarak dava açmış. Dava dilekçesinde zina olayını gördüğü anlatılmış ve dava terditli olarak da açılmamış. Daha sonra bana gelip benimle devam etmek istediğini söyledi. Davada dilekçesine karşı taraf cevap vermemiş, ön inceleme duruşması ise adli tatil sonrasına verilmiş.
Açacağımız tasfiye davasında kusur durumu için zina sebebine dayanmak istiyorum. Dava evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma talepli.
Sorum şu; 2. bir dava açarak zina olmazsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması mı açılmalı? Yoksa ıslah ile zina olmazsa evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına karar verilmesini mi talep etmeliyiz? Başka bir yol düşünen üstadlarım varsa görüşlerinizi paylaşırsanız sevinirim.
Herkese iyi çalışmalar dilerim.

Üstat bir defaya mahsus olarak ıslah hakkınızı kullanıp, dava dilekçenizi ıslah edebilirsiniz diye düşünüyorum. Bu sorunuz ışığında benim de size bir sorum olacak, sizden önceki meslektaşınız azledildi mi, edilmedi ise müvekkiliniz Av.Kn 172 hükümlerini uyguladı mı, eğer azil yoksa ikinci vekil olarak atandınız ise sizin meslektaşınızın dilekçesini ıslah etmeniz karşısında meslek etik kuralları gereği bir disiplin sorumluluğunuz doğar mı ?

Dosyadan çekildiği için bu soruyu rahatlıkla soruyorum. Zaten meslek etiği sebebiyle kesinlikle azledilmeden veya vekil dosyadan kendi isteğiyle çekilmeden böyle bir disiplin sorumluluğu doğuracak bir işlem yapmamız hem etik olarak hem de sorumluluk açısından doğru olmayacaktır.

2.Hukuk Dairesi
Esas: 2010/22120
Karar: 2012/670

Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kadının ve kocanın açtığı boşanma davaları yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı-davacı kocanın temyiz itirazları yersizdir.

2-Davacı-davalı kadının temyizine gelince;

Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle davalı-davacı kocanın dava açılmadan önce ve davanın devamı sırasında dahi başka kadınlarla birlikte otelde aynı odada kaldığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 161'inci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. Davacı-davalı kadın evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı boşanma davasını, ıslahla öncelikle zina sebebine dayandırdığına göre, bu sebebe dayalı olarak boşanmaya karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte açıklanan sebeplerle davacı-davalı kadın yararına BOZULMASINA, davacı-davalı kadının bozma kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, hükmün temyize konu diğer yönlerinin ise yukarıda 1.bentte gösterilen sebeplerle ONANMASINA, aşağıda yazılı harcın M.'a yükletilmesine, peşin harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatıran N.'ye geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 19.01.2012

Alıntı: Yazan Kaan AYDIN Dosyadan çekildiği için bu soruyu rahatlıkla soruyorum. Zaten meslek etiği sebebiyle kesinlikle azledilmeden veya vekil dosyadan kendi isteğiyle çekilmeden böyle bir disiplin sorumluluğu doğuracak bir işlem yapmamız hem etik olarak hem de sorumluluk açısından doğru olmayacaktır.

Alıntı: Yazan Kaan AYDIN Dosyadan çekildiği için bu soruyu rahatlıkla soruyorum. Zaten meslek etiği sebebiyle kesinlikle azledilmeden veya vekil dosyadan kendi isteğiyle çekilmeden böyle bir disiplin sorumluluğu doğuracak bir işlem yapmamız hem etik olarak hem de sorumluluk açısından doğru olmayacaktır.

Şu linkteki http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=89406 karar belki size yardımcı olabilir. Gerçi burada ıslah ile sonradan delil ekleme konusu aydınlatılmış ama eğer zina iddiasında bulunarak iddia ve savunmayı genişletme yasağına takılacağınızı düşünüyorsanız, zinaya ilişkin sonradan delil bulduk, sonradan haberdar olduk diyerek bu yolu seçebilirsiniz.

Bunun haricinde dilekçenizde boşanma davalarının kamu düzenini de ilgilendirdiği bu nedenle maddi gerçeğe ulaşmada usul kısıtlamalarının bu tür davalarda esnetilmesinin uygun olacağına da vurgu yapmanızda fayda olabilir diye düşünüyorum

Sayın Meslektaşlarım,
(Cevap dilekçesi verilmemiş olması nedeniyle somut olaya uymamakla birlikte) ön inceleme aşamasına karar olan sürede ıslah olanağını kullanmadan HMK'nin 141. maddesinden de yararlanılabileceği kanaatindeyim.

"İddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi

MADDE 141 - (1) Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe; ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia veya savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme duruşmasına taraflardan biri mazeretsiz olarak gelmezse, gelen taraf onun muvafakati aranmaksızın iddia veya savunmasını genişletebilir yahut değiştirebilir. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunma genişletilemez yahut değiştirilemez.

(2) İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır."

Araştırdığım ve uyguladığım kadarıyla, talep sonucunun artırılması ve ya ekleme yapılması da maddedeki "iddia veya savunmaların genişletilmesi" kapsamında kalmaktadır.

Eğer bu görüşüm kabul görür ise, acaba somut olayda olduğu gibi, cevap dilekçesi verilmemiş olsa da ikinci bir dilekçeyle md. 141'den yararlanılabilir mi?