Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

baro disiplin kurulunda verilen ceza tayinine yer olmadığına dair karara istinaden tazmiant davası açılabillir mi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-11-2012, 15:44   #1
ozan_çağdaş

 
Varsayılan baro disiplin kurulunda verilen ceza tayinine yer olmadığına dair karara istinaden tazmiant davası açılabillir mi

sayın meslektaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum

kendisi de avukat olan müvekkilim hakkında , kendisinin eski müvekkili tarafından dosyalarına ilgilenmediği iddiasıyla, baro disiplin kuruluna şikayette bulunuldu, baro disiplin kuruluda dosyada müvekkilim avukatın ilgilendiği ve gerekli işlerin yapıldığı gerekçesiyle müvekkilim avukat hakkında ceza tayinine yer olmadığına dair karar verdi.

Adli soruşturma da savcılık tarafından verilen takipsizlik kararında genelde, şikayet hakkı kullanılmış dolayısıyla iftira suçu oluşmaz, hukuk mahkemelerinde ise tazminat söz konusu değildir yönünde kararlar bulunsa da ,
müvekkilimin meslek erbabları karşısına ,asılsız da olsa böyle bir konu ile çıkmış olması neticesinde , meslektaşarı önünde küçük düşürülmüş olması ,manevi tahkirin söz konusu olması nedeniyle ceza tayinine yer olmadığı kararına isitinaden tazminat davası açılabilirmi?

Elinde, ceza tayinine yer olmadığı kararına dayanarak açılan tazminat davası konulu yargıtay içtihadı olan meslaktaşım varmı?

yanıtlarınız için şimdiiden teşekkür ederim
Old 28-11-2012, 15:53   #2
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ozan_çağdaş
sayın meslektaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum

kendisi de avukat olan müvekkilim hakkında , kendisinin eski müvekkili tarafından dosyalarına ilgilenmediği iddiasıyla, baro disiplin kuruluna şikayette bulunuldu, baro disiplin kuruluda dosyada müvekkilim avukatın ilgilendiği ve gerekli işlerin yapıldığı gerekçesiyle müvekkilim avukat hakkında ceza tayinine yer olmadığına dair karar verdi.

Adli soruşturma da savcılık tarafından verilen takipsizlik kararında genelde, şikayet hakkı kullanılmış dolayısıyla iftira suçu oluşmaz, hukuk mahkemelerinde ise tazminat söz konusu değildir yönünde kararlar bulunsa da ,
müvekkilimin meslek erbabları karşısına ,asılsız da olsa böyle bir konu ile çıkmış olması neticesinde , meslektaşarı önünde küçük düşürülmüş olması ,manevi tahkirin söz konusu olması nedeniyle ceza tayinine yer olmadığı kararına isitinaden tazminat davası açılabilirmi?

Elinde, ceza tayinine yer olmadığı kararına dayanarak açılan tazminat davası konulu yargıtay içtihadı olan meslaktaşım varmı?

yanıtlarınız için şimdiiden teşekkür ederim

Koyulaştırılan kelimeler, aşırı hassasiyetin bir tezahürüdür, bence açılamaz, ve aradığınız içtihada da ulaşılması güçtür, diye düşünüyorum. Kolay gelsin...
Old 29-11-2012, 12:03   #3
Avukat006

 
Varsayılan Dava AÇilabİlİr

Burada şikayet veya iddiaların ağırlığına göre hukuk hakiminin takdirine bağlı diye düşnüyorum.Zira şikayeti haklı kılacak emareler varsa tazminat çıkmaz diye düşnüyorum fakat baro disiplin kurulunda işi tam olarak yaptığı gerekçe gösterildi ise dava açılabilir diye düşünüyorum
Old 29-11-2012, 12:16   #4
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Yargıtay 13. H.D. 2005/10080 E. 2005/17174 K. 21.11.2005 Tarih
...
Davacı, davalının avukatı olarak alacağının tahsili için icra takiplerinde bulunduğunu, 1. takip dosyasının sonuçlandığını, 2. takip dosyasında hacizli malın satışı için ulaşım giderinin karşılanmaması nedeni ile geç kaldığını ve satışın düştüğünü, bunun üzerine davalının Baro Başkanlığına yazdığı şikayet dilekçesinde <işi savsaklamış ve yapmamıştır> ibareleri ile şahsına yönelik hakarette bulunduğu, Baro Başkanlığınca talebinin reddedildiğini, ileri sürerek, 2.000.000.000 TL. manevi tazminatın ödetilmesini istemiştir.

Davalı, manevi tazminatın koşullarının bulunmadığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, şikayet dilekçesindeki anlatım ve ifadenin davacının onur ve şerefine saldırı niteliğinde bulunduğundan 300.000.000 TL. manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Borçlar Kanununun 49. maddesine göre kişilik hakları haksız saldırıya uğrayan kimse manevi tazminat isteyebilir. Aynı Kanunun 98. maddesi delaletiyle sözleşmeye aykırılık halinde de 49. maddenin uygulanacağı duraksamasızdır. Kişinin onuru, saygınlığı gibi kişilik haklarını oluşturan değerlere saldırı halinde manevi bir zarar yani kişilik hak ve değerlerinde irade dışında gerçekleşen bir eksilmenin oluştuğunun kabulü gerekir. Dava konusu olayda, davalı tarafından 8.8.2001 tarihinde Baro Başkanlığına verilen şikayet dilekçesinde, <avukatım bulunan bu şahıs işi takip etmeyerek satışını yapılmasını sağlayamamış, ve bu şekilde bir nevi davalı yani borçlu lehine hareket etmiş bulunmaktadır. Kendisine sorduğumda geç kaldım gidemedim diyerek, kendi beyanı ile işi savsakladığını söylemiştir. şikayetçiyim.> ibareleri yazılıdır. Baro başkanlığınca da davacı avukatın disiplin kuruluna sevkine gerek olmadığına karar verilmiştir.

İhbar ve şikayet hakkının kullanılması, Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen hak arama özgürlüğünün doğal bir sonucudur. Şikayet dilekçesinin içeriğinden davalının Anayasa ile öngörülen şikayet hakkını kullandığı, kişilik hakkına saldırı niteliğinde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle davanın reddi gerekirken kısmen kabulü usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
...




Yargıtay 4. H.D. 2008/7791 E. 2009/3251 K. 05.03.2009 Tarih
...
Dava dilekçesinde, avukat olan davacıyı davalının ... Baro Başkanlığına verdiği 15/7/2004 tarihli dilekçe ile <... gazetesi sahibi olarak serbest ticaret yaptığı, görevini kötüye kullanmak suçundan dolayı ... Asliye Ceza Mahkemesinde yargılandığı, sahibi olduğu gazetede devleti küçük düşürerek manevi şahsiyeti ile oynadığı, basın yasasına muhalefet ederek haber yaptığı, devleti küçük düşürdüğü> isnatlarında bulunarak haksız şikayet ettiği iddiasıyla manevi tazminat istenmiştir.

Mahkemece taraflar arasında ihtilaflar olduğu, nitekim davacının davalıya basın yolu ile hakaret ettiğinden mahkum olduğu ve yine davalının şikayeti üzerine ... Asliye Ceza Mahkemesinde görevi kötüye kullanmaktan yargılanıp beraat ettiği belirtilerek davalının adli makamlara şikayet etmekle yetinmeyip bu kez mesleği açısından bağlı bulunduğu ... Barosuna davacıyı şikayet etmesinin meslektaşları tarafından soruşturulmasına neden olunmasının haksız davranış olduğu, hak arama özgürlüğü içerisinde hareket ettiğini göstermeyeceği gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.

Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa'nın 36. maddesinde; <Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir> şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.

Anayasanın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın <Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği> başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır.

Türk Medeni Kanunu'nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukukA aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK'nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.

Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.

Somut olayda; taraflar arasındaki ihtilaflar ve davacı hakkında açılan ceza davaları gözetildiğinde davalının avukat olan davacıyı mensup olduğu meslek kuruluşu olan ... Barosuna şikayet etmesi için yeterli emare mevcuttur. Sırf adli merciiler dışında Baroya şikayet etmesi ile davalının şikayet hakkını kötüye kullandığından söz edilemez. Şu durumda istemin reddi gerekir. Anılan yön gözetilmeden verilen karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
...
Old 04-12-2012, 17:28   #5
ozan_çağdaş

 
Varsayılan

sayın erden;
sunmuş olduğunuz kararlar için teşekkür ederim,
anladığım kadarıyla lehimize yorumlayabileceğimiz bir tazminat davası söz konusu değil,
iyi çalışmalar diliyorum
Old 12-02-2014, 22:56   #6
av.tülayç

 
Varsayılan

Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

konu başlığı eski tarihte açılmış; ancak yeniden aynı başlığı açmak istemediğimden devam etmek istedim.

Sanık Müdafiisi olduğum bir dosyada katılan (emekli cumhuriyet savcısı) baroya hakkımda şikayette bulunarak;
dilekçesinde "Müvekkilimin yönetiminde olan bir örgüt (mafya) üyesi olduğum,büromu dahi müvekkilimin bana tuttuğu, yargılama esnasında kendilerinin (katılan tarafın) gerçek adreslerinin mahkemece tespit edilmesi gerektiğini talep ederek örgüte adres temin etmeye çalıştığım" gibi anayasal şikayet hakkını zannımca çok aşan, hiçbir delile dayanmayan iddialar ileri sürmüş idi.

Baro yönetimince somut hiçbir delile dayanmayan şikayet için kovuşturmaya geçilmesine yer olmadığına dair karar verildi.

ayrıca şikayetçi taraf, cezai anlamda hakkımda bir şikayette de bulunmuş değildir. yalnız baroya şikayette bulundu.

ben manevi tazminat dava açmayı düşünüyorum. ancak kararları görünce biraz olumsuz düşünmeye başladım.

fikrinizi almak istedim.

zaman ayırıp fikir beyan eden meslektaşlara şimdiden teşekkürlerimi saygılarımı sunarım..
Old 13-02-2014, 07:29   #7
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.tülayç
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

konu başlığı eski tarihte açılmış; ancak yeniden aynı başlığı açmak istemediğimden devam etmek istedim.

Sanık Müdafiisi olduğum bir dosyada katılan (emekli cumhuriyet savcısı) baroya hakkımda şikayette bulunarak;
dilekçesinde "Müvekkilimin yönetiminde olan bir örgüt (mafya) üyesi olduğum,büromu dahi müvekkilimin bana tuttuğu, yargılama esnasında kendilerinin (katılan tarafın) gerçek adreslerinin mahkemece tespit edilmesi gerektiğini talep ederek örgüte adres temin etmeye çalıştığım" gibi anayasal şikayet hakkını zannımca çok aşan, hiçbir delile dayanmayan iddialar ileri sürmüş idi.

Baro yönetimince somut hiçbir delile dayanmayan şikayet için kovuşturmaya geçilmesine yer olmadığına dair karar verildi.

ayrıca şikayetçi taraf, cezai anlamda hakkımda bir şikayette de bulunmuş değildir. yalnız baroya şikayette bulundu.

ben manevi tazminat dava açmayı düşünüyorum. ancak kararları görünce biraz olumsuz düşünmeye başladım.

fikrinizi almak istedim.

zaman ayırıp fikir beyan eden meslektaşlara şimdiden teşekkürlerimi saygılarımı sunarım..

Öncelikle iftira suçundan dolayı şikayetçi olmanızı, sonucuna göre tazminat davasını düşünmenizi öneririm.
Old 14-02-2014, 01:50   #8
carlito

 
Varsayılan

Cengiz Bey'e katılıyorum. Fakat şayet kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir de karşı yan bu sefer aynı kozu eline geçirirse ne olacak? Takdir sizin
Old 14-02-2014, 11:37   #9
avukatburcu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.tülayç
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

konu başlığı eski tarihte açılmış; ancak yeniden aynı başlığı açmak istemediğimden devam etmek istedim.

Sanık Müdafiisi olduğum bir dosyada katılan (emekli cumhuriyet savcısı) baroya hakkımda şikayette bulunarak;
dilekçesinde "Müvekkilimin yönetiminde olan bir örgüt (mafya) üyesi olduğum,büromu dahi müvekkilimin bana tuttuğu, yargılama esnasında kendilerinin (katılan tarafın) gerçek adreslerinin mahkemece tespit edilmesi gerektiğini talep ederek örgüte adres temin etmeye çalıştığım" gibi anayasal şikayet hakkını zannımca çok aşan, hiçbir delile dayanmayan iddialar ileri sürmüş idi.

Baro yönetimince somut hiçbir delile dayanmayan şikayet için kovuşturmaya geçilmesine yer olmadığına dair karar verildi.

ayrıca şikayetçi taraf, cezai anlamda hakkımda bir şikayette de bulunmuş değildir. yalnız baroya şikayette bulundu.

ben manevi tazminat dava açmayı düşünüyorum. ancak kararları görünce biraz olumsuz düşünmeye başladım.

fikrinizi almak istedim.

zaman ayırıp fikir beyan eden meslektaşlara şimdiden teşekkürlerimi saygılarımı sunarım..

Bahsettiğiniz olayda şikayet hakkı kullanılırken size suç da isnat edilmiş. Şikayet hakkı, müştekinin zarara uğratılmasından ileri gelir. Dava için tarafların gerçek adresinin mahkemece bilinmesi zorunlu. Bunu sağlamaya yönelik talebiniz için şikayet edilmeniz, husumet neticesinde ortaya çıkan haksız şikayet niteliğindedir diye düşünüyorum. Bu nedenle iftiradan şikayet edip tazminat davası da açabilirsiniz. Geçmiş olsun
Old 14-02-2014, 11:40   #10
avukatburcu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.tülayç
Merhabalar Sayın Meslektaşlarım,

konu başlığı eski tarihte açılmış; ancak yeniden aynı başlığı açmak istemediğimden devam etmek istedim.

Sanık Müdafiisi olduğum bir dosyada katılan (emekli cumhuriyet savcısı) baroya hakkımda şikayette bulunarak;
dilekçesinde "Müvekkilimin yönetiminde olan bir örgüt (mafya) üyesi olduğum,büromu dahi müvekkilimin bana tuttuğu, yargılama esnasında kendilerinin (katılan tarafın) gerçek adreslerinin mahkemece tespit edilmesi gerektiğini talep ederek örgüte adres temin etmeye çalıştığım" gibi anayasal şikayet hakkını zannımca çok aşan, hiçbir delile dayanmayan iddialar ileri sürmüş idi.

Baro yönetimince somut hiçbir delile dayanmayan şikayet için kovuşturmaya geçilmesine yer olmadığına dair karar verildi.

ayrıca şikayetçi taraf, cezai anlamda hakkımda bir şikayette de bulunmuş değildir. yalnız baroya şikayette bulundu.

ben manevi tazminat dava açmayı düşünüyorum. ancak kararları görünce biraz olumsuz düşünmeye başladım.

fikrinizi almak istedim.

zaman ayırıp fikir beyan eden meslektaşlara şimdiden teşekkürlerimi saygılarımı sunarım..


Ayrıca bu şikayetten dolayı takipsizlik kararı verilirse karşı tarafa koz olmaz. Çünkü bu durumda asıl sizin şikayetiniz yasal şikayet hakkı kapsamındadır. Malumunuz şikayet için delile bile gerek yok, emareler yeterli.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kesinleşen kovşturmaya yer olmadığına dair karara rağmen tekrar dava açılması gunay30 Meslektaşların Soruları 3 02-01-2015 10:27
karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karardaki vekalet ücreti av.sahrakavas Meslektaşların Soruları 4 21-07-2014 12:09
ceza verilmesine yer olmadığına dair karar-vekalet ücreti kelepçe Meslektaşların Soruları 8 14-01-2013 23:03
kovuşturmaya yer olmadığına dair karara itiraz caraighan Meslektaşların Soruları 3 11-11-2010 12:47
İtiraz Edilmeden Kesinleşen Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karara Karşı Ne Yapmalıy kayra_hukuk Meslektaşların Soruları 4 24-05-2010 14:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04770994 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.