Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

‘Rüyalarımı çaldılar’ davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 22-09-2006, 17:33   #1
ahmetsacit

 
Varsayılan ‘Rüyalarımı çaldılar’ davası

Samsun'da, daha önce gördüğü rüyasını notere onaylatan ve bu rüyasını bir kola üreticisi firmanın reklam film olarak kullandığını iddia eden emekli bir öğretmenin açtığı tazminat davasının görülmesine başlandı.

30 Kasım 2000 yılında gördüğü bir rüyayı ilginç bularak Bafra ilçesinde noter onaylattıktan sonra bu rüyayı 'reklam şirketlerine gönderen', 2005 yılında Coca-Cola firmasının kendisinden olur almadan reklam filmi haline getirip yurt içi ve yurt dışında yayınlattığını iddia eden emekli öğretmen Hasan Sancak'ın ilgili firmanın Türkiye Temsilcisi ve firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Tuncay Özilhan hakkında açtığı 7000 YTL'lik tazminat davanın ilk duruşması bugün Samsun 3. Asliye Hukuk Mahkemesinde yapıldı.
Duruşmaya Hasan Sancak ve her iki tarafın avukatları katıldı.

Duruşmada davalı firmanın avukatı, “Dava konusu olay ile ilgili olarak hiçbir iş, işlem ve tasarrufu bulunmayan müvekkil yönünden davanın sıfat (pasif husumet) yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ediyoruz” şeklinde dilekçe sundu.

Taraf avukatlarının davayla ilgili olarak gerekli delillerin sunulması için gün istemeleri üzerine duruşma ertelendi.

Emekli öğretmen Hasan Sancak'ın notere tastik ettirdiğini söylediği rüya şöyle:

“Rüyamda karnımın zil çaldığını fark ederek uyandım. saat gece 03.00 idi. Yataktan kalkarak mutfağa gittim. Buzdolabının kapağını açtım. İçinde yiyecek aradım. Ne yazık ki buzdolabında ve evde yiyecek hiçbir şeyin olmadığını gördüm. Açlıktan ayakta duracak dermanım kalmamıştı. Su ile karın doyurulmaz diyordum, birden aklıma misafir odasındaki bilgisayarım geldi. hemen misafir odasına koştum. Bilgisayarımı açtım, bilgisayar faresini elime alarak, internete geçtim. Büyük bir market aramaya başladım.

Uzun uğraşlardan sonra karşıma internette büyük bir süper market çıktı. Reyonlarda ne yoktu ki, tavuk, peynir, zeytin, sucuk, pastırma... Canımın çektiği hangi yiyecekler varsa, farenin imlecini o yiyeceklerin üzerine teker teker getirerek bir bir tıkladım. Her tıkladığım yiyecek benim buzdolabına üstten dolmaya başladı. Buzdolabını süper marketten ağzına kadar doldurdum. Sevincimden havalara zıplıyordum. Kendi kendime bolluk ne güzel şey diyordum. Birden aklıma bu yiyeceklerin parasını vermediğim geldi. Doldurduğum o yiyeceklerin hesabını yapmaya başladım. Hanımın seslenmesiyle tatlı düşten uyandığım zaman durmadan elimin ağzıma gittiğini, sanki o yiyecekleri yiyor gibi bir hal aldığını gördüm.”

Hürriyet
Old 25-09-2006, 12:20   #2
medenikal

 
Varsayılan

rüyayı onaylatmış ve reklam şirketlerine yollamış;

yolladığı reklem şirketlerinden biri;

bu rüyayı reklam haline getirmişse;

yani bundan yararlanmış ise;

ve bu belirgin ölçüde anlaşılıyor ise;

bu durum da bir hak talebi olabilir kanaatindeyim;
Old 25-09-2006, 23:10   #3
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Hayatın olağan akışına ters olan adamın rüyayı gördükten sonra bunu notere onaylatması,

diyelim adam gerçekten reklam çıkmadan önce notere onaylattığını varsayarsak (belkide projeyi bir şekilde duydu, sonra böyle bir rüya gördüm demiş olma durumunu ayrı tutuyorum) görülen rüyanın telif hakkı olabilir mi,

diğer bir soru rüya bir eser midir?

Ben hayallerimi notere onaylatırsam ne para kazanırdım tahmin bile edemiyorum bu durumda...
Old 26-09-2006, 00:09   #4
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Ben hayallerimi notere onaylatırsam ne para kazanırdım tahmin bile edemiyorum bu durumda...





Önce çok mantıksız geldi sonra az, ama hala mantıksız

Rüyada notere tescil ettirilecek denli ilginç olan ne öncelikle onu çözemedim. Benim bilim kurgu, korku türünde ne ilginç rüya senaryolarım var, anlattıklarıma film tadı verir. Ya çok para kaybettim bu aralıkta, ya da bundan sonra böyle bir girişimim olursa sahiden kaybedeceğim. Zira davacı olan kişinin, "rüya tescili bana ait bir fikirdi", fikrimi çaldı deme ihtimali de var

Şaka bir yana,ben coca-colanın böyle bir reklam filmini anımsamıyorum, anımsayan var mı?

Yani rüyaya bakacak olursanız, gecenin bir yarısı açlık hissiyle buzdolabına gidip, yiyecek/içecek bir şey bulamayıp, her nasılsa reklama konu üründen başkasına tesadüf edemeyip, afiyetle o ürünün yendiği/içildiği reklam örneği çok klasik. Çok benzeşmeyip, böyle çok genel bir kenar çizgisinden hareket edip, sayısız tescil ve sayısız dava gündeme gelebilir şu tescil işi yaygınlaşırsa
Old 26-09-2006, 02:11   #5
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Yani ben de öyle çok özgün bir fikir göremedim. Hadi var diyelim koskoca Coca Cola verirdi eline her halde 3-5 bi şeyler. Niye itibarını zedelesin ki.. Gerçi reklam şirketi muhtemelen kendi fikrim diye sunmuştur. O zaman da yanlış hasım sözkonusu. Eğer reklam ajansı da taraf gösterilmedi ise.. Senaryolaştırılıp tescil edilmek kaydıyla fikir ve sanat eserleri kanununa konu olabilir. Ancak birebir kullanım var mı? Yoksa esinlenme türü bi şey mi anlayamıyoruz. İşin diğer tarafı neden böyle bir rüya görülür. Arkadaşın bi yeri açıkta kalmış desem ayıp olacak.. Tüketim toplumu olduk diyoruz ama artık bu iş bilinç altımıza kadar işlediyse hakikaten olmuşuzdur. Tıkla buzdolabına gelsin. O tık'ın basitliği ile vereceğin karşılık için harcadığın emek aynı basitlikte olmayınca, bu yollara tevessül edilmesi de olasıdır doğal olarak. Hakim de tazminatı arkadaşın cebine tıklayacak mı acaba?
Old 26-09-2006, 12:14   #6
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Tartışmanın diğer yönlerinden muaf olarak; tescil ettirilen artık bir rüya değil, bir fikirdir ve diğer kanuni unsurlar da varsa koruma altındadır.
Old 27-09-2006, 23:47   #8
Deniz İpek

 
Varsayılan

ya boyle bırsey olmaz saka gıbı.. bu tarz reklamlar okadar fazlakı acaba beyefendı yatmadan once ruyasında gordugu gıbı bır reklam ızlemıs olup ahh keske bole bıseyler olsada tıklasak dolsa falan dıye dusunerek uyumus olup bunun etkısınde kalmıs olabılırmı.. suan bu yazdıgıma ben bıle guluyorum arkadasın dedıgı gıbı memlekıtımde neler oluyor..buarada ruyanın noter onaylı olmasını ılk defa duydum (?)
Old 28-09-2006, 02:41   #9
Cest la vie

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Deniz İpek
buarada ruyanın noter onaylı olmasını ılk defa duydum (?)

Gercekten noter nasil onaylamis bir ruyayi? Yani ben simdi cok unlu olmayan bir kitaptan bir fikir alip gitsem notere, ben bunu ruyamda gordum onaylar misin desem onaylayacak mi? Ya da arkadasim bana "boyle bir sey olsa ne guzel olurdu degil mi?" diye sorsa ben de gitsem notere bunu onayla ben ruyamda gordum desem, noter onaylar mi? Noter nerden emin olmus bunun bir ruya oldugundan ve de bu ruyayi o sahsin gordugunden? Sonra (diyelim ki) o kitabin yazari ve yayinevi cikip "bu bir ruya degil, iste ispati" dese, noterin sorumlulugu ne olacak? Noter girer mi boyle bir riske?
Acikcasi boyle bir ruya gorup de notere giden bir kisinin noterden alacagi yanit: "geceleri uyurken iyice ortul"den baska birsey olmaz, sonucta noterin gorevleri arasinda "ruya onaylamak" diye bir sey de yok
Asparagas haber de olabilir acikcasi, medyamiz haber bulamayinca "ruyaya yatip" boyle haber goruyor!
Old 28-09-2006, 10:25   #10
Av. Çetin

 
Varsayılan

Ben bu konuyu çalıştığımız notere sordum, beyannameyi onaylayabiliriz dedi, ancak muallakta olan bir rüyanın tespitini isterse yapamayız dedi, ayrıca beyannameyi de onaylayacak pek noter yoktur dedi, bilgilerinize
Old 02-10-2006, 20:13   #11
av.seçil

 
Varsayılan

Yanİ İlk BaŞta Yazmak Bİle SaÇma Geldİ Ancak Bu Konuyu ŞÖle DeĞerlendİrmek Lazim Madem Davaci Bu RÜyayi Notere Onaylatti İse Kamu Oyuna DuyurmuŞ Sayilir...yanİ Bubİr Eser Vs.deĞİl Bu Nedenle Tazmİnat Hakki Vs.de Olamaz.....
Old 03-10-2006, 11:36   #12
medenikal

 
Varsayılan

Alıntı:
Notere Onaylatti İse Kamu Oyuna DuyurmuŞ Sayilir...

ozaman noterde düzenlenen vasiyetnameler de mi kamu oyuna duyurulmuş oluyor.
Old 03-10-2006, 12:10   #13
avegunduz

 
Varsayılan

Bence de noter bunu araştırmak zorundadır ve rüyaları da (doğaüstü bir gücü yoksa) göremeyeceğine göre onaylamaması gerekir. Ama onaylamışsa da bunu bir fikir olarak onaylamıştır. Bu durumda bu bir haktır ve korunması gerekir.
Old 03-10-2006, 23:45   #14
turkantilli

 
Varsayılan

hukuğun bu gibi konularla uğraşmak zorunda olduğunu düşünmüyorum.Ancak davacı taraf bu tarz şeylerden etkilenmiş gece rüyasında bunu görmüşse bunu neden notere onaylatmak hissine kapılmış ki benim anlayamadığım konu bu?şimdi herkes gördüğü rüyayı gidip notere onaylatmaya kalksa ve aynı düşünceye sahip olan insanlardan önce notere giden mi kazanacak davayı??bence çok saçma bir konu...mahkemeler kendilerini bu tarz olaylarla oyalamamalılar..
Old 04-10-2006, 10:19   #15
Admin

 
Varsayılan

Gelin haberdeki bir kelimeyi değiştirelim : "Rüya" yerine "hikaye" diyelim:

Alıntı:
Samsun'da, daha önce yazdığı hikayesini notere onaylatan ve bu hikayesinin bir kola üreticisi firmanın reklam film olarak kullandığını iddia eden emekli bir öğretmenin açtığı tazminat davasının görülmesine başlandı.

Dava hakkında yukarıda belirttiğiniz görüşleriniz değişti mi?

Eğer değişti ise, vatandaşın kabahati notere gittiğinde dürüst davranıp bunu yazdığı bir hikaye gibi tescil ettirmek yerine, rüyasında gördüğünü belirtmesi midir?

Rüya, hikaye, roman, halüsinasyon, şiir farkeder mi? Farketmeli mi? Bence burada önemli olan A tarafından oluşturulduğu Noter tarafından tesbit edilmiş bir hikayenin, B tarafından izinsiz kullanılması. Hikayenin A tarafından "ne şekilde" oluşturulduğu (oturup mu yazdı, vahiy mi indi, karabasan mı gördü) bence sonuca etki eder nitelikte değil.
Old 04-10-2006, 13:13   #16
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

Aynen katılıyorum. Reklam için gerekli olan fikir ya da hikayedir. Sonraki aşama senaryolaştırılması, çekilmesi vs...... İzlediğiniz filimlerdeki sahneler de aynı saçmalıkta ve uçuklukta olmasına rağmen onların ki sanat eseri oluyor da bu adamcağızın ki neden rüya da onaylanır mı canım? Tepkisi ile karşılaşıyor. Demek ki Örümcek Adam'ı bir Türk yazsaydı asla onaylatamayacaktı. Fikir denen olguya bu kadar değersiz ve önemsiz bir unsur gibi yaklaşılması ve bunun bir hukuk sitesinde olması ayrıca düşündürücü.. Korsan CD vs. piyasasını da besleyen bu zihniyet zaten.. Ayrıca Sn. Av. Çetin'in bahsettiği noter'e de hayret ettim. "Muallakta olan bir rüyanın tespitini isterse yapamayız." Ne demek? Rüyamı onaylatmak için benimle yatağa mı girecek? Hadi o bir yana "Beyannameyi de onaylayacak pek noter yoktur.." ne demek? Ben gerek bu sayın notere ve gerekse olumsuz görüş belirten ve "Hukuk bunlarla mı uğraşacak?" tepkisi veren arkadaşlara Fikir ve Sanat Eserleri Kanununu baştan sona bir okumalarını tavsiye ederim. Ardından bi Noterlik Kanunu ve Yönetmeliği de iyi gider..
Old 04-10-2006, 16:01   #17
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Dünya klasikleri arasında gösterilen birçok eserin deha sahibi yazarlarından bazıları da rüyalarından hareket etmişlerdir. Sanırım Frenkeştayn veya Dr... Mr.Jeykıl'da bunlardan biri. Dovstoyevski'nin de sara nöbetleri geçirdiğini, uzun süre deha ve delilik arasında gidip-geldiğini hatırlayalım. Yine doğruluğunu bilmem ama bana gelen bir e-postada görülen rüyalar üzerine yazılan eserler ve bulunan icatlar sayılıyordu ki; şu an aklıma gelmese de birçok ünlü yazar-bilim adamı ve yapıtının da rüyalardan beslendiği anlaşılıyordu. Amerika'nın bu kadar gelişmesinin bir sırrı da en absürd fikirlere dahi saygı duyması, dikkate alıp-denemesi olabilir mi? Kaldı ki; ben rüya kısmını geçiyorum. İtiraz eden tüm hukukçu arkadaşların neden illa da "rüya" kısmına takıldığını anlayamamıştım halen de anlayamadım. Noterde onaylatıldıktan sonra bunun bir "hikaye" bir "fikir" olarak görülmesi bu kadar mı zor? Bir de ısrarla anlaşılmak istenmeyen diğer bir husus:Noterin onayladığı "bir rüyanın görülmesi ve içeriği" değil arkadaşlar; bir vatandaşın rüyasında gördüğünü beyan ettiği "bir fikir, hikaye, senaryo". Bu kadar yani. Bu anlamda Sayın Can Doğanel'in muallak rüyaya dair açıklamaları gayet eğlendiriciydi. Hatırlayan var mı bilemiyorum ama Gülben Ergen'in bir tv programında noter tarafından "Dünyanın en güzel kadını" olarak onaylanmıştı. Buna ne diyeceksiniz peki? Magazin basını "Noter onayladı:'Gülben Ergen dünyanın en güzel kadını.'" diye başlıklar atıp, olayı da bu şekilde servis etmişti. Yapılan da esasen şuydu: Oradaki vatandaşlardan biri "Bence Gülben Ergen dünyanın en güzel kadınıdır." demiş ve noterde bu beyanı onaylamıştı.

Saygılar.
Old 04-10-2006, 23:10   #18
Admin

 
Varsayılan

Aşağıdaki mesaj site posta kutusuna geldi. Gerçekten adı geçen kişi tarafından yazılıp yazılmadığını bilmiyorum ancak mesajda iletişim telefonları da vardı, o nedenle muhtemelen gerçektir. Bilgi açısından yayınlıyorum:

Alıntı:
NOTER ONAYLI RÜYA İLE COCA COLA’NIN MAHKEMESİ 22 KASIM 2006 ÇARŞAMBA GÜNÜ SAMSUN’DA!..
Bu yaz
ımı Orta Karadeniz Bölgesinin en şirin ilçelerinden biri olan, yeşille mavinin kucaklaştığı turistik Samsun’un Alaçam ilçesinden yazıyorum. Noter Onaylı Rüya ile Coca Cola arasındaki mahkemeye konu olan kişiyim. Adım soyadım Hasan Sancak’tır. Alaçamlı Halk Şairi, Reklâm Yazarı, Eğitimci, Gazeteciyim.24 senedir basının içindeyim.50 yaşındayım. Nagehan isminde bir kızım, Alp Cihan ve Boğaç Han isminde de iki tane erkek çocuk sahibiyim. O' dur, Onlar Analarımız, Benim Annem Melekti isimli üç tane şiir kitabım vardır. Bu kitaplarımla birlikte basıma hazır 40 tane şiir kitabım ve 4000 tane şiirim okuyucularla buluşmayı beklemektedir. Ben, I Aralık 2000’de gördüğü rüyayı notere onaylatan dünyadaki ilk ve tek kişiyim. O tarihten itibaren de düşümde reklâm senaryoları görerek, notere onaylattım. Bu tarihten sonra da reklâm senaryoları yazmaya başladım. Reklâm yazarı oldum. Gerçek gördüğüm rüyalarım, reklâm senaryoları olarak notere onaylatılmıştır. Konu ile ilgili olarak gazetelerimizin yaptığı onlarca haber bulunmaktadır.
Şimdiye kadar şiir kitaplarım, NOTER ONAYLI RÜYA REKLÂM SENARYOLARIM, Notere onaylattığım "Televizyonlar İçin 300'e yakın İlginç Yarışma ve reklâm senaryolarım ile kamuoyunun gündemine geldim. Toplam 400 tane alternatif reklâm senaryom vardır. Notere onaylattığım 20 tane reklâm senaryom bulunmaktadır. Bunların sekiz tanesi rüya reklâm senaryosudur. Noter Onaylı üç tane rüya reklâm senaryom COCA COLA -MAVİ JEANS- TURKCELL ve BLENDAX Şirketleri tarafından ulusal televizyonların reklâm kuşaklarında gösterilmiştir. Kullanılan rüya reklâm senaryolarımın iki tanesi gerçek rüyadır. Bunları RÜYALARIMI GERİ VERİN kitabımda okuyucularla buluşturacağım. Google
’den Hasan Sancak ya da Noter Onaylı Rüya diye yazarsanız onlarca haberlerimle karşılaşacaksınız.
Haberim gazete ve televizyonlar vasıtasıyla flaş haber olarak duyuruldu. Konu hakkında bilgisi olmayanlar yorum köşelerinde şahsım ile ilgili olarak çok kötü yazılar yazdılar. Gönderdiğim bu yazım onlara bir cevap niteliğindedir. Yazımı o haber bölümüne koymanızı rica eder, en derin saygı ve sevgilerimi sunarım.


HASAN SANCAK
ALAÇAMLI HALK ŞAİRİ
REKLÂM YAZARI
(EĞİTİMCİ-GAZETECİ)
Web.blogcu.com/noteronayliruya/
Old 05-10-2006, 16:01   #19
*sinequanon*

 
Varsayılan

1846 yılında ilk dikiş makinesini yapan Elias Howe da dikiş makinesinde kullanacağı iğnelerin nasıl olması gerektiğini bir türlü bulamamış ancak doğru iğne tasarımını rüyasında görmüş ve gerçek hayatta uygulamaya koymuştur.Yani şu an dikiş makinelerinin iğne tasarımı Howe'un rüyasının ürünü.Rüyaları küçümsemeyelim bence

Saygılar...
Old 08-10-2006, 01:56   #20
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Sayın HASAN SANCAK, mesleğinize ve eserlerinize saygı duyuyor ve başta size inanmadığım için özür diliyorum...

Ancak davanızda hala haklı bir yan hala bulmuyorum zira gördüğünüz rüyanın bir eser olmadığını, somut fikirden uzak soyut düşsel bir gerçeklik olduğunu, alenilik kazanmamış, kamuya duyurulmamış bir düşünce oluğunu iddia ediyorum...

Üye arkadaşlarımdan şu konuda anlaşamıyorum, bilim adamları meydana getirdikleri eserlerin esin kaynağını rüyada görmüş olabilirler, ancak bu eserin rüya olduğunu göstermez, eser rüya ilhamıyla, emek sarfedilerk, yaratıcının kişiliğinden bir parça eklenerek oluşturulan bir müzik parçası olabilir, bir sinama olabilir. Bu noktada eser sinamadır ya da müziktir. Dikiş iğnesini bulan Hove'un eseri rüya değildir, eser dikiş makinesi yada onun iğnesidir. Rüyalarımda Frenkeştayna benzeyen çok kişi görüyorum ama onu filmlerde oynatacak becerim yok ya da çizecek ya da film için senaristini belirleyecek kabiliyetten uzağım. Rüya mı eser haline getirebimem için Frenkeştaynı çizebilmem, yada makyajını edebilmem gerekmektedir...

Diyelim notere gittiniz ve bunu rüya değilde hikaye olarak kullandınız bence yine eser değildir. Sayın Admine burada katılmıyorum, yazılanın hikaye olarak kabul görmesi için, kişilikten parça olması, farklı olması, toplumun kabul görmüş olması, yaratıcı olması gibi kriterler aramanın gerektiğini düşünüyorum.

Bu reklamı yapan şahısda reklamı çekmeden önce ben böyle bir rüya gördüm deyip notere onaylatırsa sizce eserin asıl sahibi kim olmalı, reklam yönetmeninde ya da senaristin ya da benim buna benzer hatta aynı rüyayı görme olasığım yok mu? İlk rüya yı Sayın Sancak gördü diye eser sahibi Sayın Hasan SANCAK mıdır? Bu soruma lütfen cevap verin...
Old 08-10-2006, 02:15   #21
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Bulutların üzerinde bir avukatlık tabelamın olduğunu hayal ediyorum, tabelanın moleküler ağırlığı havadaki su buharının ağırlığından hafif olduğu için bulutların üzerinde durabiliyor. Ve bu sayede seyahat halinde olan uçak yolcuları gökyüzünde tabelamı okuyabiliyorlar.

Bu fikri şimdi düşündüm ve uydurdum, notere gidip bunu onaylatırsam (ortağımın annesi noter ikna edebilirim sanırım) ilerde bu fikrimi gerçekleştirebilecek bir dahi ortaya çıkarsa sizce eserdeki deha ile benim payım nedir yada mirasçılarım neyi iddia edip tazminat isteyecekler...

Sayın Sancak, fikirlerinize ve emeğinize saygı duyduğumu hatırlatırım, sizden ricam fikirlerimi sizinde yanlış anlamamanız, konuya ciddiyetle yaklaştığımı belirtir, polemikten ziyade münaazarayı hedeflediğimi dile getiririm...

SAYGILAR.
Old 08-10-2006, 10:50   #22
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Diyelim notere gittiniz ve bunu rüya değilde hikaye olarak kullandınız bence yine eser değildir. Sayın Admine burada katılmıyorum, yazılanın hikaye olarak kabul görmesi için, kişilikten parça olması, farklı olması, toplumun kabul görmüş olması, yaratıcı olması gibi kriterler aramanın gerektiğini düşünüyorum.
Bence getirdiğiniz kriterlerle aslında sadece eserin bir "hikaye" mi yoksa "konu" mu olduğu ayırt etmeye çalışıyorsunuz.

Örneğin avukatlık tabelanızın bulutların üzerindeki tasviri bir hikayeden ziyade, bir hikayenin konusu niteliğinde. Dolayısıyla bunun eser vasfında olmadığı ve korunmadığı konusunda sizinle hemfikirim. A bu konuyu sizden alıp dramatik bir film yapabilir, B aynı konudan esinlenip bir korku filmi çevirebilir, C bu konunun etrafından dönen bir çizgi roman üretebilir.

Ancak siz avukatlık tabelanızı bulutların üzerinde tasvir ettiğiniz bu konuyu, tek paragraf değilde, 11 sayfalık bir metin olarak yazsaydınız (ya da rüyanızda görüp sonra yazıya dökseydiniz!) ve bunu onaylatsaydınız, aynı metni birebir bir başkası film haline getirdiğinde eserinize tecavüz etmiş olmayacak mıydı?

Dolayısıyla buradaki ayrım aslında eserin oluşturuluş şekli değil (rüya mı, vahiy mi, düşünce mi, hayal mi vs.), sadece eser niteliği taşıyıp taşımadığı. Rüyanızda da görseniz, bir hikayeyi kaleme aldığınızda bu bir eser niteliği taşıyabilir.

Sayın Sancak'ın notere onaylattığı rüyanın mahiyetini bilmediğimize göre (belki 300 sayfalık bir metindir?), sadece rüyada görmüş olması nedeniyle hukuken korunamayacağını iddia edemeyiz öyle değil mi? Ki buradaki tartışma konusu en baştan beri sanırım bu..
Old 08-10-2006, 12:27   #23
Av. Çetin

 
Varsayılan

Alıntı:
Örneğin avukatlık tabelanızın bulutların üzerindeki tasviri bir hikayeden ziyade, bir hikayenin konusu niteliğinde. Dolayısıyla bunun eser vasfında olmadığı ve korunmadığı konusunda sizinle hemfikirim. A bu konuyu sizden alıp dramatik bir film yapabilir, B aynı konudan esinlenip bir korku filmi çevirebilir, C bu konunun etrafından dönen bir çizgi roman üretebilir

Sayın Admin, bahse konu olayda sizin belirttiğiniz gibi bir durum söz konusu değil mi acaba, yani notere onaylatılan mevzu, bir başkasına ilham vermiş ve bunun neticesinde eser meydana gelmiştir.

Notere onaylatılan konunun 300 sayfa oluşu veya herhangi bir yazı oluşu o konunun eser olduğunu bencede göstermez. Ancak gerek haberlerde gerek buradaki linkte tartışılan metinin kısa oduğu ve ortalama insan yaratıcılığı ile her insanın bunu meydana getirme kabiliyeti olduğudur, ayrıca özgün değerlerden uzak, sanatsal yapısı olmayan kriterlere sahiptir. Şimdi siz bana buna karar verecek olan makamın siz mi olacağını sorabilirsiniz ancak bunu fikri hak olarak noter onaylayabiliyorsa bende kendi kriterlerime göre bunun eser olup olmadının kararını verebilirim.

Bu anlamda Sayın Sancak yanlış anlamasın ama olağan hayat akışında, ortalama zeka ve yaratıcılık harcanarak, farklı olmayan bu metin ancak ilham kaynağıdır ve eser olamayacğı için fikri haklara konu olamayacağı görüşünde Sayın Selim BALKU'ya katılıyorum...
Old 08-10-2006, 12:51   #24
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bir tarihte noterler, eskiden onayladıkları "beyan" niteliğindeki bildirimleri (tanık anlatımı gibi) onaylamamaya başlamışlardı.

Notere aktarılanların rüyada görülüp görülmemiş olmasının, sayın Adminin de belirttiği gibi bir önemi yok.

Ama çok genel çizgiler ifade eden beyanların, adı ister senaryo, ister fikir tasarımı (veya herhangi bir ad altında) vs şeklinde noterde onaylanmalarını doğru bulmuyorum.

Diyelim ki Ahmet, "bir fikrim var, bunu senaryolaştırdım, bu fikir ve şablon senaryo bana ait" diyor, notere onaylatıyor. İçeriğinde de diyor ki; "uzaydayım, etrafta yıldızlar var, ayı görüyorum, elimi uzattığımda farkediyorum ki, onlara dokunabiliyorum" . Ve yine diyelim ki, bunu bir reklam senaryosu olarak x beyaz eşya firmasına gönderiyor ve değerlendirilmesini istiyor. Firma olumsuz yanıt veriyor.

Aradan 3 sene geçiyor. X firmasına yetenekli bir reklamcı alınıyor. R, X firmasına ait ürünlerin yer aldığı bir reklam filminde , evin içinde gezen evin hanımını, bilumum beyaz eşyaların yarattığı konfor imajını izleyicilere empoze ederken, bir biçimde reklam yıldızının kendisini uzay çağında tasvir ettiğini görüntülüyor, hatta fonda ay ve yıldızlar da beliriyor.

Hah, "Ay ve yıldızlar!" , "Eserimden alıntı yapılmış, FSEK na muhalefet var deyip Ahmet'e dava açarak tazminat alma hakkı tanınmalı mı?

Mesajımı henüz tamamlamışken, sn. Av. Çetin yazdı. Bence de burada önemli olan, notere tescil ettirilen içeriğin, eser niteliğinde sayılıp sayılamayacağı, FSEK anlamında "ESER" 'in ne olduğudur.

Yasa eserin tanımını şu şekilde yapıyor:

a) Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini,


Bir diğer ifadeyle, eseri, eser kelimesiyle açıklayan bir yasa maddesi

Ama içtihatlarda rastladığım eserler, forum konusunun içeriği mahiyetinde olmadığı gibi, reklam senaryosu olarak aktarılan içeriği, tescil ettirilebilecek , orjinallik ve sahibinin özelliğini taşıyan, eser olarak nitelendirilebilecek yaratıcı bir fikir olabileceğine, dolayıısyla eser olarak nitelenebileceğine, doğrusu ben hala katılmıyorum.
Old 08-10-2006, 12:56   #25
Admin

 
Varsayılan

Fikri Haklar Çalışma Grubumuz uyuyor mu?

Görüş alsaydık?
Old 08-10-2006, 13:02   #26
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Sayın Selim Balku ve Sayın Çetin'in fikrine göre; "bir eserin hukuken himaye edilmesi için" dünya çapında bir klasik olması gerekiyor sanırım. Ayrıca FSEK.'i uygulayacak hukukçuların da artık sanat tarihçisi, eleştirmeni, yazar vs. olması gerekli.

Saygılarımla.
Old 08-10-2006, 13:07   #27
Av. Çetin

 
Varsayılan

Sayın,Jeanne D'arc
Açıkçası klasik olmasına lüzum yok, metnin eser olması kafi derecedir. Yazarken Sayın Sehperin son yazısını farketmediniz sanırım.
Old 08-10-2006, 13:11   #28
Jeanne D'arc

 
Varsayılan

Farkettim ancak görüşümü değiştirmedi
Old 08-10-2006, 16:39   #29
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan FSEK'in İlgili Maddeleri

TANIMLAR
MADDE 1/B.- (Ek: 4630 - 21.2.2001 / m.2) Bu Kanunda geçen tanımlardan;
a) Eser: Sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini,
b) Eser sahibi: Eseri meydana getiren (...) (*) kişiyi,
_____
I - İLİM VE EDEBİYAT ESERLERİ :
MADDE 2 - İlim ve edebiyat eserleri şunlardır:
1. (Değişik: 4110 - 7.6.1995) Herhangi bir şekilde dil ve yazı ile ifade olunan eserler ve her biçim altında ifade edilen bilgisayar programları ve bir sonraki aşamada program sonucu doğurması koşuluyla bunların hazırlık tasarımları,
2. (Değişik: 2936 - 1.11.1983) Her nevi rakıslar, yazılı koreografi eserleri, Pandomimalar ve buna benzer sözsüz sahne eserleri.
3. (Değişik: 4110 - 7.6.1995) Bedii vasfı bulunmayan her nevi teknik ve ilmi mahiyette fotoğraf eserleriyle, her nevi haritalar, planlar, projeler, krokiler, resimler, coğrafya ve topografyaya ait maket ve benzerleri, herçeşit mimarlık ve şehircilik tasarım ve projeleri, mimarî maketler, endüstri, çevre ve sahne tasarım ve projeleri,
(Ek fıkra: 4110 - 7.6.1995) Arayüzüne temel oluşturan düşünce ve ilkeleri de içine almak üzere, bir bilgisayar programının herhangi bir ögesine temel oluşturan düşünce ve ilkeler eser sayılmazlar
II. MUSİKİ ESERLERİ :
MADDE 3 - Musikî eserleri, her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir.
III. GÜZEL SANAT ESERLERİ :
MADDE 4 - (Değişik: 4110 - 07.06.1995) Güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;
1. Yağlı ve suluboya tablolar; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi,
2. Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
3. Mimarlık eserleri,
4. El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,
5. Fotografik eserler ve slaytlar,
6. Grafik eserler,
7. Karikatür eserleri,
8. Her türlü tiplemelerdir.
Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması, düşünce ve sanat eserleri olmak sıfatlarını etkilemez.
IV. SİNEMA ESERLERİ :
MADDE 5.- (Değişik: 4630 - 21.2.2001 / m.3) Sinema eserleri, her nevi bedii, ilmi, öğretici veya teknik mahiyette olan veya günlük olayları tespit eden filmler veya sinema filmleri gibi, tespit edildiği materyale bakılmaksızın, elektronik veya mekanik veya benzeri araçlarla gösterilebilen, sesli veya sessiz, birbiriyle ilişkili hareketli görüntüler dizisidir.
ESER SAHİBİ
A) TARİF :
I - GENEL OLARAK:
A) TARİF
I- GENEL OLARAK
MADDE 8.- (Değişik: 4630 - 21.2.2001 / m.5) Bir eserin sahibi onu meydana getirendir.
Bir işlenmenin ve derlemenin sahibi, asıl eser sahibinin hakları mahfuz kalmak şartıyla onu işleyendir.
Sinema eserlerinde; yönetmen, özgün müzik bestecisi, senaryo yazarı ve diyalog yazarı, eserin birlikte sahibidirler. Canlandırma tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde, animatör de eserin birlikte sahipleri arasındadır.
) ESER SAHİBİNİN HAKLARI :
I - GENEL OLARAK:
MADDE 13 - Fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin malî ve manevî menfaatleri bu kanun dairesinde himaye görür.
Eser sahibine tanınan hak ve salâhiyetler eserin bütününe ve parçalarına şâmildir.
(Değişik son fıkra: 5101 - 3.3.2004 / m.10) Filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren film yapımcıları ile seslerin ilk tespitini gerçekleştiren fonogram yapımcıları, hak ihdas etmek amacı taşımaksızın, sahip oldukları hakların ihlal edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması ve mali haklara ilişkin yararlanma yetkilerinin takip edilmesi maksadıyla, sinema ve müzik eserlerini içeren yapımlarının kayıt ve tescilini yaptırırlar. Aynı maksatla, eser sahiplerinin talebi üzerine, bu Kanun kapsamında korunan tüm eserlerin kayıt ve tescili yapılabilir, mali haklara ilişkin yararlanma yetkileri de kayıt altına alınabilir. Beyana müstenit yapılan bu işlemlerden Bakanlık sorumlu tutulamaz. Ancak, kayıt ve tescil işlemlerine esas teşkil edecek işlemlerde, mevcut olmadığını bildiği veya bilmesi icap ettiği veya kendisine ait olmayan mali ve manevi haklara ilişkin yanlış beyanda bulunanlar, bu Kanunda öngörülen hukuki ve cezai müeyyidelere tabidirler. Bu Kanun kapsamında yapılan tüm kayıt ve tescil işlemlerine ilişkin ücretler Bakanlık tarafından belirlenir. Kayıt ve tescilin usul ve esasları, ücretlerinin belirlenmesi ile diğer hususlar Bakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
B) HAKSIZ REKABET:
I - AD VE ALAMETLER:
MADDE 83 - Bir eserin ad ve alâmetleri ile çoğaltılmış nüshaların şekilleri iltibasa meydan verebilecek surette diğer bir eserde veya çoğaltılmış nüshalarında kullanılamaz.
1'inci fıkra hükmü umumen kullanılan ve ayırt edici bir vasfı bulunmayan, ad, alâmet ve dış şekiller hakkında uygulanmaz.
Bu maddenin uygulanması kanunun 1'inci, 2'nci ve 3'üncü bölümlerindeki şartların tahakkukuna bağlı değildir.
Basın Kanununun 14'üncü maddesinin mevkute adları hakkındaki hükmü mahfuzdur.
Tecavüz eden tacir olmasa bile, birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete müteallik hükümler uygulanır.
II - İŞARET, RESİM VE SES :
MADDE 84 - Bir işareti, resmi veya sesi, bunları nakle yarıyan bir âlet üzerine tesbit eden veya ticarî maksatlarla haklı olarak çoğaltan yahut yayan kimse, aynı işaretin, resmin veya sesin 3'üncü bir kişi tarafından aynı vasıtadan faydalanılmak suretiyle çoğaltılmasını ve yayımlanmasını menedebilir.
Tecavüz eden tacir olmasa bile birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında haksız rekabete müteallik hükümler uygulanır.
Eser mahiyetinde olmayan her nevi fotoğraflar, benzer usullerle tesbit edilen resimler ve sinema mahsulleri hakkında da bu madde hükmü uygulanır.
C) MEKTUPLAR:
MADDE 85 - Eser mahiyetinde olmasa bile, mektup, hatıra ve buna benzer yazılar yazanların ve bunlar ölmüş ise 19'uncu maddenin birinci fıkrasında yazılı kimselerin muvafakati olmadan yayınlanamaz. Meğer ki, yazanın ölümünden itibaren on yıl geçmiş bulunsun.
Mektuplar birinci fıkradaki şartlardan başka muhatap veya muhatap ölmüş ise 19'uncu maddenin birinci fıkrasında yazılı kimselerin muvafakati olmadan yayımlanamaz; meğer ki, muhatabın ölümünden itibaren 10 yıl geçmiş bulunsun.
Yukarıdaki hükümlere aykırı hareket edenler hakkında Borçlar Kanununun 49'uncu maddesi ve Ceza Kanununun 197 ve 199'uncu maddeleri hükümleri uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hallerde de Medenî Kanunun 24'üncü maddesi hükmü mahfuzdur.
D) RESİM VE PORTRELER :
I - GENEL OLARAK:
MADDE 86 - Eser mahiyetinde olmasalar bile, resim ve portreler tasvir edilenin, tasvir edilen ölmüşse 19'uncu maddenin birinci fıkrasında sayılanların muvafakati olmadan tasvir edilenin ölümünden 10 yıl geçmedikçe, teşhir veya diğer suretlerle umuma arzedilemez.
Birinci fıkradaki muvafakatin alınması:
1. Memleketin siyasî ve içtimaî hayatında rol oynayan kimselerin resimleri;
2. Tasvir edilen kimselerin iştirak ettiği geçit resmî veya resmî tören yahut genel toplantıları gösteren resimler;
3. Günlük hâdiselere müteallik resimlerde radyo ve film haberleri; için şart değildir.
Birinci fıkra hükmüne aykırı hareket edenler hakkında Borçlar Kanununun 49'uncu maddesi ile Türk Ceza Kanununun 197 ve 199'uncu maddeleri hükümleri
uygulanır.
Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre yayımın caiz olduğu hallerde de Medenî Kanunun 24'üncü maddesinin hükmü mahfuzdur
Old 08-10-2006, 16:52   #30
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Benim Görüşüm

Alıntı:
Av.Mehmet Emin Taslak
rüyayı onaylatmış ve reklam şirketlerine yollamış;

yolladığı reklem şirketlerinden biri;

bu rüyayı reklam haline getirmişse;

yani bundan yararlanmış ise;

ve bu belirgin ölçüde anlaşılıyor ise;

bu durum da bir hak talebi olabilir kanaatindeyim;

Kanun’dan yararlanmak için onaylatmak şart değildir. Onaylatmak ıspat açısından faydalıdır. Reklam şirketine yollaması da gerekmez. Bir sürü halk ozanı türkü besteleyip bir yere yollamadan da telif hakkına sahip olabilmektedir.

Alıntı:
Mesaj Sahibi:Ahu
Gercekten noter nasil onaylamis bir ruyayi? Yani ben simdi cok unlu olmayan bir kitaptan bir fikir alip gitsem notere, ben bunu ruyamda gordum onaylar misin desem onaylayacak mi? Ya da arkadasim bana "boyle bir sey olsa ne guzel olurdu degil mi?" diye sorsa ben de gitsem notere bunu onayla ben ruyamda gordum desem, noter onaylar mi? Noter nerden emin olmus bunun bir ruya oldugundan ve de bu ruyayi o sahsin gordugunden? Sonra (diyelim ki) o kitabin yazari ve yayinevi cikip "bu bir ruya degil, iste ispati" dese, noterin sorumlulugu ne olacak? Noter girer mi boyle bir riske?
Acikcasi boyle bir ruya gorup de notere giden bir kisinin noterden alacagi yanit: "geceleri uyurken iyice ortul"den baska birsey olmaz, sonucta noterin gorevleri arasinda "ruya onaylamak" diye bir sey de yok
Asparagas haber de olabilir acikcasi, medyamiz haber bulamayinca "ruyaya yatip" boyle haber goruyor!


Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.seçil

Yanİ İlk BaŞta Yazmak Bİle SaÇma Geldİ Ancak Bu Konuyu ŞÖle DeĞerlendİrmek Lazim Madem Davaci Bu RÜyayi Notere Onaylatti İse Kamu Oyuna DuyurmuŞ Sayilir...yanİ Bubİr Eser Vs.deĞİl Bu Nedenle Tazmİnat Hakki Vs.de Olamaz.....

Alıntı:
Mesaj Sahibi:avegündüz
Bence de noter bunu araştırmak zorundadır ve rüyaları da (doğaüstü bir gücü yoksa) göremeyeceğine göre onaylamaması gerekir. Ama onaylamışsa da bunu bir fikir olarak onaylamıştır. Bu durumda bu bir haktır ve korunması gerekir
Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.Can Doğanel
Ayrıca Sn. Av. Çetin'in bahsettiği noter'e de hayret ettim. "Muallakta olan bir rüyanın tespitini isterse yapamayız." Ne demek? Rüyamı onaylatmak için benimle yatağa mı girecek? Hadi o bir yana "Beyannameyi de onaylayacak pek noter yoktur.." ne demek? Ben gerek bu sayın notere ve gerekse olumsuz görüş belirten ve "Hukuk bunlarla mı uğraşacak?" tepkisi veren arkadaşlara Fikir ve Sanat Eserleri Kanununu baştan sona bir okumalarını tavsiye ederim. Ardından bi Noterlik Kanunu ve Yönetmeliği de iyi gider..



Notere onaylatmak ispat sorununu aşmak demektir. Noterin bunu onaylamaması söz konusu olamaz. Noterin işi, dışarıdan kendisine getirilen evrakın üzerindeki, imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylamak. Bir başka ifadeyle, noter kendisine gelen evrakı; kimin, hangi tarihte getirdiğini onaylamış olmaktadır. İçeriğini onaylamamaktadır. Bu nedenle Sayın Doğanel’e katılıyorum. İlgili Noterlik Kanunu maddelerini de alıntılıyorum:



MADDE 60 - Noterlerin görevleri:
1. Yapılması kanunla başka bir makam, merci veya şahsa verilmemiş olan her nevi hukukî işlemleri düzenlemek,
2. Kanunlarda resmî olarak yapılmaları emredilen ve mercileri belirtilmemiş olan bütün hukukî işlemleri bu kanun hükümlerine göre yapmak,
3. Gayrimenkul satış va'di sözleşmesi yapmak,
4. Bu kanuna uygun olarak dışarda yazılıp getirilen kâğıtların üzerindeki imza, mühür veya herhangi bir işareti veya tarihi onaylamak,5. Bu kanun hükümlerine göre yapılan işlemlerin dairede kalan asıl veya örneklerinden veya getirilen kâğıtlardan örnek çıkarıp vermek,
6. Belgeleri bir dilden diğer dile veya bir yazıdan başka bir yazıya çevirmek,
7. Protesto, ihbarname ve ihtarname göndermek,
8. Kanunen tescili gereken işlemleri tescil etmek,
9. Bu ve diğer kanunlarla verilmiş sair işleri yapmak

MADDE 82 - Bu kanun hükümlerine göre belgelendirilen işlemler resmî sayılır.

Noterler tarafından bu kısmın ikinci bölümünün hükümlerine göre düzenlenmiş olan hukukî işlemler, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

Bu kısmın üçüncü bölümü hükümlerine göre noter tarafından yapılan imza onaylaması, onaylanan imzanın ilgiliye ait oluşunu belgelendirme niteliğinde bulunup, hukukî işlemlerin içindekileri kapsamaz. Bu işlemlerde imza ve tarih, sahteliği sabit oluncaya kadar geçerlidir.

İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri dışında kalan noterlik işlemleri aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.



Alıntı:
Mesja Sahibi:Admin
Rüya, hikaye, roman, halüsinasyon, şiir farkeder mi? Farketmeli mi? Bence burada önemli olan A tarafından oluşturulduğu Noter tarafından tesbit edilmiş bir hikayenin, B tarafından izinsiz kullanılması. Hikayenin A tarafından "ne şekilde" oluşturulduğu (oturup mu yazdı, vahiy mi indi, karabasan mı gördü) bence sonuca etki eder nitelikte değil.


Alıntı:
Mesaj Sahibi:Jean D’arc
Noterde onaylatıldıktan sonra bunun bir "hikaye" bir "fikir" olarak görülmesi bu kadar mı zor? Bir de ısrarla anlaşılmak istenmeyen diğer bir husus:Noterin onayladığı "bir rüyanın görülmesi ve içeriği" değil arkadaşlar; bir vatandaşın rüyasında gördüğünü beyan ettiği "bir fikir, hikaye, senaryo". Bu kadar yani. Bu anlamda Sayın Can Doğanel'in muallak rüyaya dair açıklamaları gayet eğlendiriciydi. Hatırlayan var mı bilemiyorum ama Gülben Ergen'in bir tv programında noter tarafından "Dünyanın en güzel kadını" olarak onaylanmıştı. Buna ne diyeceksiniz peki? Magazin basını "Noter onayladı:'Gülben Ergen dünyanın en güzel kadını.'" diye başlıklar atıp, olayı da bu şekilde servis etmişti. Yapılan da esasen şuydu: Oradaki vatandaşlardan biri "Bence Gülben Ergen dünyanın en güzel kadınıdır." demiş ve noterde bu beyanı onaylamıştı.


Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.Selim Balku
Ancak davanızda hala haklı bir yan hala bulmuyorum zira gördüğünüz rüyanın bir eser olmadığını, somut fikirden uzak soyut düşsel bir gerçeklik olduğunu, alenilik kazanmamış, kamuya duyurulmamış bir düşünce oluğunu iddia ediyorum.

Diyelim notere gittiniz ve bunu rüya değilde hikaye olarak kullandınız bence yine eser değildir. Sayın Admine burada katılmıyorum, yazılanın hikaye olarak kabul görmesi için, kişilikten parça olması, farklı olması, toplumun kabul görmüş olması, yaratıcı olması gibi kriterler aramanın gerektiğini düşünüyorum.

Bu reklamı yapan şahısda reklamı çekmeden önce ben böyle bir rüya gördüm deyip notere onaylatırsa sizce eserin asıl sahibi kim olmalı, reklam yönetmeninde ya da senaristin ya da benim buna benzer hatta aynı rüyayı görme olasığım yok mu? İlk rüya yı Sayın Sancak gördü diye eser sahibi Sayın Hasan SANCAK mıdır? Bu soruma lütfen cevap verin...

Alıntı:
Av.Çetin

Notere onaylatılan konunun 300 sayfa oluşu veya herhangi bir yazı oluşu o konunun eser olduğunu bencede göstermez. Ancak gerek haberlerde gerek buradaki linkte tartışılan metinin kısa oduğu ve ortalama insan yaratıcılığı ile her insanın bunu meydana getirme kabiliyeti olduğudur, ayrıca özgün değerlerden uzak, sanatsal yapısı olmayan kriterlere sahiptir. Şimdi siz bana buna karar verecek olan makamın siz mi olacağını sorabilirsiniz ancak bunu fikri hak olarak noter onaylayabiliyorsa bende kendi kriterlerime göre bunun eser olup olmadının kararını verebilirim.

Bu anlamda Sayın Sancak yanlış anlamasın ama olağan hayat akışında, ortalama zeka ve yaratıcılık harcanarak, farklı olmayan bu metin ancak ilham kaynağıdır ve eser olamayacğı için fikri haklara konu olamayacağı görüşünde Sayın Selim BALKU'ya katılıyorum...

Alıntı:
Mesaj Sahibi:Av.Sehper

Ama içtihatlarda rastladığım eserler, forum konusunun içeriği mahiyetinde olmadığı gibi, reklam senaryosu olarak aktarılan içeriği, tescil ettirilebilecek , orjinallik ve sahibinin özelliğini taşıyan, eser olarak nitelendirilebilecek yaratıcı bir fikir olabileceğine, dolayıısyla eser olarak nitelenebileceğine, doğrusu ben hala katılmıyorum.



Önce Av.Selim Balku’nun sorusuna yanıt vereyim. Burada bir metinden bahsedilmektedir. Bu metin vatandaşın rüyasında görüp, yazdığı ve notere onaylattığı bir metindir. Tartışılması yapılan da bu metinin “eser” niteliğinde olup olmadığıdır. Notere götürüp onaylatmak ispat sorununu aşmak için kullanılan bir yöntemdir. Sizin örneğinize gelelim. Siz de aynı rüyayı görüp, örneğin bir gazetenin rüya tabiri yorumcusuna yazsaydınız ve elinizdeki gazete nüshasının tarihi; noterin onay tarihinden önce olsaydı eser sahibi siz olacaktınız. Yargıtay bir kararında, herkes içinde şarkı söyleyen ama notalara dökmeyip tescil ettirmeyen kişinin şarkısını, orada bulunup dinleyen ve aklında kaldığınca notalara döken diğer kişiyi haksız bulmuştur.


Yasada geçen “sahibinin hususiyetini taşımak” kavramı ne ifade etmektedir.
Alıntı:
T.C.
YARGITAY
7. CEZA DAİRESİ
E. 1980/2877
K. 1980/3052
T. 17.6.1980

KARAR : 5486 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasası`nın 1. maddesi bu yasaya göre koruma altına alınan "eser"i ( sahibinin hususiyetini taşıyan ve aşağıdaki hükümler uyarınca ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri sayılan her nev`i fikir ve san`at mahsulleridir ) biçiminde tanımlamış bulunmaktadır. Bu tarif; maksadı ifadeye yeterli bulmak günümüzün sanat ve edebiyat anlayışı içinde mümkün değildir. Ancak maddede yer verildiği üzere bir eserin mevcudiyetinden bahsedilmesi için, sahibinin özelliğini taşıması yaratıcı bir emek mahsulü olması veya herkes tarafından meydana getirilebilme olanağı mevcutsa, sahiplerinin ortaya koydukları şeyin bir san`at eseri olduğunu belirterek hukuki himaye beklediklerini açıklamaları gerekir ( Prof. Dr. Nuşin Ayiter, Hukuken Fikir ve San`at Ürünleri sh. 35-42 ). Diğer taraftan sahibinin hususiyetini taşıyan şeyin hukuki himaye görebilmesi de ancak, bilim ve edebiyat, musiki, güzel san`atlar ve sinema dallarında meydana getirilmesiyle kabildir.
Yaratmanın dışında kalan bazı değerlerin korunması ise, eser ile yakın ilişkileri gözönünde tutularak anılan yasa içinde düzenlenmiştir ( adı geçen eser sh. 67 ). İşte ( ad ) bu meyanda korunan kavramlardan birisidir. Ancak burada sözkonusu edilen "ad" bir insana ait olan ve medeni kanunda himaye edilen anlamında kabul edilmeyip "eser" yaratıcısı tarafından konulan, onun sürüm ve tanıtılmasını sağlayan "ad" olarak kabul edilmek gerekir.
Karardaki “veya herkes tarafından meydana getirilebilme olanağı mevcutsa, sahiplerinin ortaya koydukları şeyin bir san`at eseri olduğunu belirterek hukuki himaye beklediklerini açıklamaları gerekir” ifadesine dikkatinizi çekmek isterim. İlle de yaratıcı özellik denilmemektedir. Kaldı ki, somut olayımızda yaratıcılık da mevcuttur. Haberi bir daha okuyun lütfen…Bir çok reklam metninden daha yaratıcı değil mi? Yaratıcılığı olumlu anlamda anlamak zorunda değiliz. Özgün olması yeterli. Ajdar’ın “Nane nane” şarkısı çok mu yaratıcı o zaman…Ondan izin almadan söyleyin bakalım.

Daha ileri giderek şunu söyleyebilirim. Vatandaş bu rüyasını notere “güfte” olarak da onaylatabilirdi. Ve yine yasadan yararlanırdı. Yukarıda Musiki Eserleri başlığı altındaki maddeye bir göz atın. Her nevi sözlü ve sözsüz bestelerdir…Bu rüyadan şarkı sözü olmaz diyenlere yine Ajdar’ın Nane Nane şarkısını okuyabilirim.)

Yasa” Eser” yorumunu dar anlamda almamış. Çok geniş anlamda almıştır. Bu bağlamda bir mimarın projesi bile eser sayılmaktadır. Katılımcıların çokça söylediği “hayatın olağan akışı” “orta zekada bir insanın yapabileceği iş” “yaratıcılık” gibi kavramlar burada da geçerli değildir. Mimarın kendisine özgü olan projesi, hayatın olağan akışına göre, orta zekada diğer bir mimar tarafından projelendirilirse koruma altındadır.
Yukarıda Mektuplar bölümüne bakın lütfen. Vatandaş bu rüyasını mektup adı altında da onaylatabilirdi.))
Bir “şey”in eser sayılabilmesi için Yargıtay’ın koyduğu iki kriter mevcuttur.”
Alıntı:
a- Objektif unsur: Şeyin, temellüke ve tasarrufa elverişli maddi bir varlık olması şartıdır.
b- Subjektif unsur: Eser sahibinin özelliğini taşıması şartıdır. Buna “hususiyet” de denilmektedir.” (Nazif Kaçak, Hakim. Açıklamalı-İçtihatlı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu. S.37)
Özetle, edebi eseri Nobel ödülü alabilecek düzeyde eser olarak algılamamak gerekir. Sahibinin ona eser demesi, yasaya ve Yargıtay’a göre yetmektedir. Yasanın bu hali aslında Çalışma Gurubu’nda tartışılabilir. Ama somut olayda vatandaş haklımıdır sorusuna benim vereceğim yanıt da haklıdır yönünde olacaktır.

Tüm bu açıklamalardan sonra ben de, Sayın Admin ve Sayın Jean D’arc’ a katılıyorum.

Saygılarımla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Rüyalarımı çaldılar davası Admin Fikri Haklar ve Bilişim Hukuku Çalışma Grubu 7 20-02-2007 15:41
Lokabie Davası avukatedali Hukuk Soruları Arşivi 3 01-12-2006 08:47
Eda davası -bozma- davanın konusuz kalması-ıslah -tespit davası seyyah7272 Meslektaşların Soruları 2 27-05-2006 17:42
Babalık Davası deniz75 Hukuk Soruları Arşivi 3 08-12-2003 11:01
nafaka davası kadir Hukuk Soruları Arşivi 2 12-02-2002 00:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,21108603 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.