Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

ödeme taahüdünü ihlal eden borçluya gıyabında verilen 3 ay hapis cezasına itiraz

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 18-08-2011, 08:47   #1
av.özgenç

 
Varsayılan ödeme taahüdünü ihlal eden borçluya gıyabında verilen 3 ay hapis cezasına itiraz

merhabalar;

Müvekkil hakkında,bankaya olan taşıt kredisi borcu dolayısıyla takip başlatılmış,müvekkil tebligat kendıdine ulaşır ulaşmaz icra dairesine gidip alacaklı vekilinin baskısıyla 24.000 Tl.gibi bir borcu 1 ay sonra ödeyeceğine dair usulune uygun ödeme taahhüdünde bulunmuştur.Haliyle müvekkil 1 ay sonra bu parayı ödeyemez,alacaklı vekili de taahhüdü ihlalden icra ceza mah.de dava açar ve mahkeme müvekkili 3 ay tazyik hapisle cezalandırır, gerekçeli karar elimize dün geçti ama yargılama sırasında zaten vekaletımız yoktu,müvekkılde hç duruşmaya vs.katılmamış, gıyabında bu karar verilmiştir.Ayrıca üst sınırdan verilmiştir.Ben Asliye ceza mahkemesine itirazda bulunacağım ancak,
Sorularım şunlar
1 Ödeme taahhüdünde borcun tamamını 1 ay gibi kısa bir sürede tek seferde ödemeyı taahhüt etmesi , günümüz şartlarına ne kadr uygundur,bununla ilgili elinde karar olan meslektaşlarım var mıdır?
2 Müvekkil duruşmalara katılmamıştır,vekaletmız olmadığı için bizde. Karar müvekkilin gıyabında verilmiş ve üst sınırdan verilmiştir.Bunun la ilgili elinde karar bulunan sayın meslektaşlarım var mıdr.
yardımlarınız için şimdiden teşekkürlerimi sunarım.
Mutlu bir gün dilerim..
Old 18-08-2011, 09:27   #2
av.elfida

 
Varsayılan

Sorunuzla birebir örtüşen bir karara ulaşamadım ancak belki bu noktadan da yaklaşmak isteyebilirsiniz Müvekkilinizin ekonomik aciz halinde olduğu sebebi ile borcunu ödeyemediğini bu konuda yeterli araştırma yapılmadan hüküm kurulduğunu savunarak itiraz edebilirsiniz. Bu konuda aşağıda örneklerini sunduğum şekilde bir çok yargıtay kararı var. İkinci sorunuza gelince dava dilekçesinin borçlu sanığa usulüne uygun olarak tebliğ edilmesi yeterli olup duruşmaya katılmasına gerek yoktur. Yokluğunda karar verilebilir.


YARGITAY 16.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 8.4.2004 Esas: 2003/11002 Karar: 2004/5485

Sanığın Gücü Olduğu Halde Borcunu Ödemediğinin Saptanması Halinde Tahhüdü İhlalden Ceza Verilebilir


Özet:Taahhüdü ihlal suçundan yargılanan sanığın mahkûmiyetine karar verilmiştir. Bu nevi davalarda alacaklıya, sanığın malvarlığını kanıtlamak üzere olanak tanınması gerekir. Sanığın ödeme gücü olduğu halde borcunu ödemediğinin ispatlanması halinde taahhüdü ihlalden ceza verilebilir. Açıklanan husus üzerinde durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırıdır.


- 2004 sayılı İCRA İFLAS KANUNU m.340

Taahhüdü ihlal suçundan sanık Yaşar`ın İİK`nun 340. maddesi gereğince 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C. Başsavcılığının onama istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
31.5.2002 tarihli haciz zaptında, borç miktarı (faiz, vekalet ücreti, icra masrafı vs. gibi) tüm fer`ileri ile birlikte açıkça hesaplanıp gösterilmediğinden sanığın taahhüdünün hukuken geçersiz bulunduğunun gözetilmemiş olması,
Kabule göre de; alacaklıya sanığın mal varlığını kanıtlamak üzere olanak tanınması, bildireceği tüm delillerin toplanması, bunun sonucunda yapılacak değerlendirmeye göre sanığın ödeme gücü bulunduğu halde borcunu yerine getirmediği ve taahhüdünü ihlal ettiğinin belirlenmesi halinde cezalandırılması gerekeceğinin düşünülmemiş olması,
Bozmayı gerektirmiş, temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 8.4.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.



YARGITAY 16.HUKUK DAİRESİ
Tarih: 13.10.2004 Esas: 2004/7754 Karar: 2004/11131

Taahhüdü İhlal Suçlarında Borcunu Ödeyemeyen Değil Ödemeyenin Cezalandırılması Gerektiğinden Bu Yönde Araştırma Yapılmalıdır


Özet:Borcu ödememe ile ödeyememe kavramları kast ve ödeme gücü bakımından farklı olduğundan bunlara uygulanacak yaptırımlar da farklıdır. Anayasa borcunu ödemeyeni değil, ödeyemeyeni korumaktadır. Bu nedenle ödeme gücü olduğu halde borcunu ödemeyen ve taahhüdünü ihlal eden cezalandırılmalıdır. Alacaklıya sanığın malvarlığını ispat için olanak tanınmalı ve tüm deliller toplanarak sonuca göre karar verilmelidir.



- 2004 sayılı İCRA İFLAS KANUNU m.340
- 2709 sayılı TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI m.38

Taahhüdü ihlal suçundan sanık N`nin İİK`nun 340. maddesi gereğince 1 ay hafif hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde sanık vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığı`nın bozma istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Suça konu taahhüdü içeren 27.05.2003 tarihli icra tutanağında gösterilmemekle birlikte, aynı tarihli hesap tablosunda taahhüd edilen miktarın tüm fer`ileri ile birlikte ayrıntılı olarak hesaplanıp gösterildiği anlaşılmakla tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir. Ancak;
Şikayetçi (alacaklı) vekili, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleştiğini, borçlunun ödeme taahhüdünde bulunduğunu ve bu hususun alacaklı vekili tarafından kabul edildiğini, borçlunun taahhüdünü ihlal ettiğini ileri sürerek İİK`nun 340. maddesi gereğince cezalandırılmasını istemiştir.
Mahkemece sanığın üzerine atılı taahhüdü ihlal suçunu işlediğinden bahisle mahkumiyete dair hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir.
İİK`nun 340. maddesinde "...alacaklının muvafakatı ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun alacaklının şikayeti üzerine cezalandırılacağı" öngörülmüştür.
Anayasa`nın 38. maddesine 4709 Sayılı Kanunla "Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz" hükmü eklenmiştir.
İİK`nun 340. maddesinin 2. cümlesi de icra dairesinde alacaklı ile borçlu arasında kararlaştırılan ödeme şartından söz etmektedir. Borçlu ile alacaklının iradelerinin birleşmesi sözleşme niteliğindedir. (B.K. 1) İcra müdür veya yardımcısının sözleşmeye müdahale etmesi, sözleşmeyi değiştirmesi olanaksızdır. İcra dairesi icranın tarafları olan alacaklı ve borçlunun beyanlarını tutanağa geçiren ve tutanağı düzenleyen merci konumundadır.
Bu husus İİK`nun 8. maddesinde açıkça vurgulanmıştır. Açıklanan nedenlerle icra dairesi sözleşmenin tarafı olarak kabul edilemez. Alacaklı ile borçlu arasındaki ödeme şartına uyulmaması sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün ihlali niteliğindedir.
Anayasa`nın 38/8. maddesinin somut olayda uygulanması gerekip gerekmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Anayasa normlar hiyerarşisinin tepe noktasındadır. Üstün norm olması nedeniyle uygulanmak zorunlu olduğu gibi, sanık lehine hüküm getirdiğinden T.C.K`nun 2/2 maddesi uyarınca da ilgili olaylara doğrudan uygulanması zorunlu olduğu sonucuna varılmaktadır.
İİK`nun 340. maddesinde öngörülen "makbul sebep" kavramı ile Anayasa`nın 38/8. maddesinde öngörülen "yerine getirememe" kavramlarının açıklanması gerekli görülmektedir.
Uygulamada hastalık, yangın, su baskını ve deprem gibi olağanüstü olaylar makbul sebep olarak kabul edilmektedir. Anayasa`da belirtilen "yerine getirememe" kavramı "makbul sebebi de" kapsayacak biçimde daha geniş anlam ifade etmektedir. Borçlunun ekonomik gücü olmaması nedeniyle ve çaresizlikten borcunu ödeyememe "yerine getirmeme" olarak kabul edilerek sanığa hürriyeti bağlayıcı ceza verilmemelidir.
Borcu "yerine getirmeme" ile "yerine getirememek" kavramları kast ve ödeme gücü bakımlarından farklı olduğu gibi bunlara uygulanacak yaptırımlar da farklıdır. Zira, Anayasa borcu yerine getirmeyeni değil, getiremeyeni korumaktadır. Bu nedenle ödeme gücü olduğu halde borcu yerine getirmeyen ve taahhüdünü ihlal edenlerin cezalandırılması zorunludur.
Alacaklıya sanığın mal varlığını kanıtlamak üzere olanak tanınmalı, bildireceği tüm deliller toplanarak ve birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
Temyiz itirazlarının bu nedenlerle kabulü ile hükmün BOZULMASINA 13.10.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 18-08-2011, 09:33   #3
av.özgenç

 
Varsayılan

Sayın elfida
yardımlarınız için teşşekkür ediyorum, İİK.340 daki "...makul bir sebep olmaksızın..." dan yola çıkarak , belirttiğiniz içtihatlardaki gibi araştırma yapılamasının gerektiğini dilekçemde belirttim.
Bir diğer sorumsa bu bir taşıt kredisi olduğu için araç üzerinde ipotek var, alacaklı taraf rehni paraya çevirmeden böyle bir yol izlemiştir.Burdan bir sonuca da varılabilir mi?
Tekrar teşekkürler sunar, mutlu bir gün dilerim
Old 18-08-2011, 10:10   #4
av.elfida

 
Varsayılan

Bu bir taşıt kredisi olduğuna göre rehinde muhtemelen araçtır yani taşınırdır. İİK m. 45'e göre alacağını taşınır veya taşınmaz rehinle teminat altına alan alacaklı borçluya karşı önce rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe girişmelidir. Buna önce rehne müracaat kuralı denir. Bu kuralın bazı istisanaları vardır. Olayınızda bu istisnalardan herhangi biri yoksa bankanın önce rehne müracaat etmesi gerekir. Ancak size tavsiyem bu konuyu olayınızla bağdaştırarak bir kitaptan okumanız ve istisanaların mevcut olup olmadığını araştırmanız. Mesela alacaklı en geç takip talebinde rehin hakkından vazgeçerek diğer takip yollarından birini izleyebilir.Bu kuralın istisnalarından biri budur. Bir diğeri önce rehne müracaat kuralını ihlal eden alacaklının başlattığı takibe karşı 7 gün içerisinde şikayet yoluna başvurmak gerekir. Timuçin Muşul Hoca'ya göre bu süre içerisinde şikayet yoluna gitmemek alacaklının başlattığı takibe zımnen rıza göstermiş olmak demektir ve alacaklının başlattığı takip yolu geçerli hale gelir.

Bu durumun taahhüdü ihlal ile bir ilgisi yoktur. İkisi tamamen farklı şeylerdir. Bu nedenle taahhüdü ihlal cezasına itiraz ederken buna dayanamazsanız dediğim gibi yukarıdaki açıklamalar ışığında takibi iptal ettirebilirsiniz ki olayınıza bakınca 7 günlük şikayet süresini de kaçırmış olduğunuz kanaatindeyim. Siz borçlunun aczine dayanarak itirazınızdan bir sonuç almaya çalışın. Kolay gelsin.
Old 18-08-2011, 12:06   #5
av.özgenç

 
Varsayılan

Sayın elfida,

Rehinle takip kuralı hukuk fakültesinde İcra İflas hukukunun öncelikle hususu olarak öğretilir, dolayısıyla soru mu ya ben yanlış ifade ettim,ya da yanlış anlaşılmaya mahal verdim.
Şöyle ki; alacaklı zaten "rehnin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip" yoluna başvurmuştur o konuda sıkıntı yoktur. Sıkıntı şu ki, Alacaklı alacağına karşılık taşınır araç üzerine rehin tesis etmesine karşılık , rehni paraya çevirmiyor ama borçluya taahhüt vermesi konusunda baskı uyguluyor, sorum buydu, alacaklı alacağını rehni paraay çevrilmesi yoluyla tahsil etmek yerine taahhüt almıştır.Dilekçemde bunu da dile getirip alacaklının hak ve nesafet kurallarıyla bağdaşmacak şekilde borçluyu icra baskısı altında böyle bir taahhüt vermeye mecbur bırakmıştır demek istememdir.

İlginiz için teşekkürlerimi sunuyorum
Old 18-08-2011, 12:32   #6
Özgür Kınay

 
Varsayılan

Taahhüdü ihlalin şartları oluşmuştur. Dolayısıyla ceza haklıdır.

Taahhüdü ihlal cezaları standart olarak, değişmeksizin, sabit 3 ay olarak verilir uygulamada.

Sanığın yokluğunda karar verilmesi usule aykırı değildir. Dava için geçerli tebligat vardır.

İcra Taahhüdü metninden ve memur önünde imzalanmış olmasından dolayı baskı ile imzalandığı, işlerinin bozulduğu vb. sebepler öne sürülerek ceza ortadan kaldırılamaz.

Çözüm: infaz başlayana hatta bitene kadar borcun tamamı ödendiğinde infaz durur. Sonuçta bu tam anlamıyla bir ceza değil, ödemeye tazyik için verilmiş hapis kararıdır.

İyi çalışmalar.
Old 18-08-2011, 15:10   #7
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.özgenç
merhabalar;

Ben Asliye ceza mahkemesine itirazda bulunacağım


Sayın Özgenç,
Sorularınızı diğer arkadaşlar yanıtladığı için yeniden yanıt yazmadım.Ancak 6217 sayılı yasa ile itiraz mercii değiştirildi, belki gözünüzden kaçmış olabilir.Ya da o yerde tek icra mahkemesi olduğu için bilerek de yazmış olabilirsiniz. Ben her ihtimale karşı uyarmak ve yasa değişikliğinden haberi olmayan meslektaşları haberdar etmek için yazdım.Saygılarımla.

İTİRAZ :Madde 353 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/139 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./23.mad;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./21.mad)
(Değişik fıkra: 31/03/2011-6217 S.K 5. mad.) İcra mahkemesinin verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde itiraz edilebilir. Mahkeme itirazı incelemesi için dosyayı o yerde icra mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde icra mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde asliye ceza mahkemesine, icra mahkemesi hâkimi ile asliye ceza mahkemesi hâkiminin aynı hâkim olması hâlinde ise en yakın asliye ceza mahkemesine gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir.
İcra mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.


Old 19-08-2011, 13:47   #8
av.elfida

 
Varsayılan

İtiraz merciinin değiştiğini biliyordum ancak henüz hiç itiraz etmek nasip olmadı. Anladığım kadarı ile dilekçe icra mahkemesine verilecek. İcra mahkemesi itirazı reddederse dosyayı asliye ceza mahkemesine gönderecek. O zaman dilekçe ''Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliği'ne'' hitaben yazılıp doğrudan oraya mı verilecek yoksa ''Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliği'ne Gönderilmek Üzere İcra Ceza Mahkemesi Hakimliği'ne'' şeklinde yazılıp İcra Ceza Mahkemesi'ne mi verilecek? Uygulamada nasıl??
Old 19-08-2011, 14:30   #9
S.Orhan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.elfida
İtiraz merciinin değiştiğini biliyordum ancak henüz hiç itiraz etmek nasip olmadı. Anladığım kadarı ile dilekçe icra mahkemesine verilecek. İcra mahkemesi itirazı reddederse dosyayı asliye ceza mahkemesine gönderecek. O zaman dilekçe ''Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliği'ne'' hitaben yazılıp doğrudan oraya mı verilecek yoksa ''Asliye Ceza Mahkemesi Hakimliği'ne Gönderilmek Üzere İcra Ceza Mahkemesi Hakimliği'ne'' şeklinde yazılıp İcra Ceza Mahkemesi'ne mi verilecek? Uygulamada nasıl??

Anladığım kadarıyla bulunduğunuz yerde tek icra mahkemesi var.Dilekçeyi kararı veren icra ceza mahkemesine hitaben yazın, sonuç kısmına da itiraz kabul edilmediği takdirde dosyanın itirazı incelemekle görevli ve yetkili asliye ceza mahkemesine gönderilmesini talep edin.Sonuçta zaten yanlış mercie ya da yasa yoluna başvursanız dahi, başvurunuz süresinde olduğu takdirde herhangi bir hak kaybı oluşmaz.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Taahhüdü ihlal cezasına rağmen Alacaklı vekilinin ödemeyi borçlunun diğer dosyasına mahsup etmesi Av.Suleyman.Karadag Meslektaşların Soruları 5 22-04-2011 20:19
takip yapıldıktan ve fakat ödeme emri borçluya tebliğ edilmeden ödeme yapıldığında vekalet ücreti hakkedilir mi? avukat.derviş.yıldızoğlu Meslektaşların Soruları 7 22-01-2011 00:41
Taahhüdü İhlal- Ödeme Şartını İhlal eden Borçluya 3 Günlük Ceza Verilir mi? Av.Adem Süpçin Meslektaşların Soruları 12 15-12-2009 15:29
hapis cezasına ilişkin tazminat talebi avukathavva Meslektaşların Soruları 4 17-03-2009 15:41
Kayıp kimlik yüzünden hapis cezasına son obaykan Hukuk Haberleri 0 29-07-2006 13:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05274010 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.