Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

muris muvazaası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 01-12-2011, 12:45   #1
Av. Fatma A. Ş.

 
Varsayılan muris muvazaası

Herkese iyi çalışmalar. Müvekkillere, muris A ölünceye kadar kendilerine baktıkları için taşınmazını bağışlamış. Ancak tapuda satış olarak gözüküyor. Muris A'nın mirasçıları muvazaa nedeniyle iptal davası açtılar. Aslında davacılar bu bağışa rıza göstermişler. Gelin babamıza bakın evi size verelim demişler. Müvekkiller murisin yasal mirasçıları değiller. Satış iptal edilirse müvekkillerin yapacağı başka birşey var mı? Veya satış yapıldığını mı iddia etsek, bağış olduğunu söylesek baştan muvazaayı kabul etmiş oluruz. Yardımlarınızı bekliyorum. Teşekür ederim.
Old 01-12-2011, 13:08   #2
İlhan_ERDEN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Fatma A. Ş.
Herkese iyi çalışmalar. Müvekkillere, muris A ölünceye kadar kendilerine baktıkları için taşınmazını bağışlamış. Ancak tapuda satış olarak gözüküyor. Muris A'nın mirasçıları muvazaa nedeniyle iptal davası açtılar. Aslında davacılar bu bağışa rıza göstermişler. Gelin babamıza bakın evi size verelim demişler. Müvekkiller murisin yasal mirasçıları değiller. Satış iptal edilirse müvekkillerin yapacağı başka birşey var mı? Veya satış yapıldığını mı iddia etsek, bağış olduğunu söylesek baştan muvazaayı kabul etmiş oluruz. Yardımlarınızı bekliyorum. Teşekür ederim.

Murisin gerçek iradesinin mirasçılardan mal kaçırmak mı yoksa kendisine ölünceye dek bakan kişiye düşük bir bedelle taşınmazını satmak mı olduğu, dolayısı ile gizli sözleşme bulunup bulunmadığı hususları nazara alınarak, aşağıdaki H.G.K. kararının işinize yarayacağını düşünüyorum.

Hukuk Genel Kurulu 2010/1-295 E. 2010/333 K. 16.06.2010
...
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakılınca; davacılar ve davalının kardeş, murisin ise tarafların annesi olduğu, dava konusu payın ilişkin bulunduğu taşınmazın ilk maliki A.'ın ölümünden sonra taraflara ve muris anneye kaldığı, davalı S. A.'ın bekar olup, anne G A. ölene kadar muris ile birlikte yaşadığı, murisin ve davalının taşınmazın kira gelirinden başka hiçbir gelirinin bulunmadığı, murisin ölümüne kadar tüm ihtiyaçlarının ve bakımının davalı tarafından karşılandığı, murisin ... tarihinde dava konusu taşınmaz payın intifa hakkını kendi ürerinde bırakarak, çıplak mülkiyetini davalıya satış göstermek suretiyle tapuda devir ettiği, bu tarihten çok önceleri başlayan ve özellikle murisin son yıllarında ağırlaşan hepatit hastalığı nedeniyle sık sık tedavi gördüğü, günlerce hastanede yattığı onun bu halinde bile bakımının sadece davalı tarafından yapıldığı ve davalının refakatçi olarak günlerce murisin yanında kaldığı, davacıların ise murisin çocukları olmasına rağmen muris ile hiç ilgilenmedikleri gibi, davacılardan K A.'ın murisi hastalığının ağırlaştığı son aylarında şikayet etmek suretiyle hakkında ceza davası açılmasını sağladığı, ceza davasının murisin ölümü ile düştüğü, hususları gerek davacı ve gerekse davalı tanıklarının beyanları ile dosyada mevcut belgelerden anlaşılmaktadır.

Tüm bu olayların gelişiminden, miras bırakanın hepatit hastalığı nedeniyle, sağlık harcamalarının arttığı, kira gelirinden başka hiçbir gelirinin bulunmadığı, karşılaştığı sağlık harcamalarına kaynak yaratmak için çekişmeli taşınmaz payını hayatı ve hastalığı boyunca yanında kalıp kendisiyle ilgilenen ve destek olan davalıya sattığı; her ne kadar taşınmazın akitteki bedeli ile gerçek değeri arasındaki fark bulunsa da, salt tapuda gösterilen değer ile gerçek değer arasındaki nispetsizliğin muvazaanın varlığına yeter delil sayılamayacağı, kaldı ki, ölene kadar taşınmazda oturmaya devam etmesi ve davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında, satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağı sonuç ve kanaatine varılmaktadır.

Diğer taraftan; evladın elverdiğince ebeveynine bakıp yardım etmesi ahlaki bir görev ise de, görev sınırının aşıldığı, ana babanın normal bakımın ötesinde ihtimama muhtaç olduğu durumlarda evladın hizmetin karşılığında bir şey istemesi ve sunulan aşırı hizmetin semen olarak değerlendirilmesi gerektiği, hukuka uygun düşeceğinden, böyle bir durumda temlikin ivazlı olduğu kabul edilmelidir.

O halde, taraflar arasındaki pay devri isteminde, muris muvazaasının olmazsa olmaz unsurlarından <gizli sözleşme> unsuru bulunmadığından işlemin gerçekten satış olduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.04.2009 gün ve 2009/1-130-150 ve 22.10.2008 gün ve 2008/1-650-656 sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir....
Old 01-12-2011, 14:07   #3
Cumhur Okyay

 
Varsayılan

Bana göre, Özel Daire (1HD) ve HGK kararından çıkan sonuç şudur ki, nasıl 2 HD'nde, minnetduygusu ile tapuda yapılan bağışlama biçimindeki temlikler," mirasta iade m. 603)" "denkleştirme ( m.669)" ye tabi olmuyorsa,
Gerçekten minnet duygusu ile ve fakat satış , tapuda " satış" yolu ile temlik edilen taşınmazlarda da " muvazaa" söz konusu olmayacaktır.
Bunlar, çok güzel ve adalete, hukuka uygun yumuşatmalardır. Ayrıca kararı ekleyen üyemize de teşekkür ediyorum. Saygılarımla.
Old 02-12-2011, 04:53   #4
Av.Mail Rüstem

 
Varsayılan

O halde Yargıtay'ın 74 yılındaki İBK ile yakın zamana kadar süregelen -hepimizin bildiği- içtihadının hakkaniyet ilkeleri doğrultusunda yumuşadığını ve murise bakım ve ihtimam gösterilmiş olunmasının bir karşılık sayıldığını söyleyebilir miyiz acaba? Konu hakkında çalışması olan arkadaşlar bilgilendirirlerse bu konudaki dağarcığımızı güncelleyelim...
Old 27-01-2012, 00:42   #5
AV.FİLİZ AY

 
Varsayılan

bu karar benimde çok işime yarayacak .ekleyen üyeye çok teşekkürler.
Old 27-01-2012, 00:58   #6
AV.FİLİZ AY

 
Varsayılan

murisin yarısı kendisi yarısı eşine ait olan 3 katlı evi bulunmaktadır.yarı hissesini ve bir tarlasını ölmeden önce mirasçısı sıfatına sahip olan çocuklarına değil torunlarına satış yoluyla devrediyor.tapudaki satış bedeli ile gerçek bedel arasında fark bulunmaktadır.Fakat murisin ayrıca dava konusu yerlerin haricinde en az 10 tapudan oluşan tarlaları ve kendi babasından kalan iştirakli taşınmazları bulunmaktadır.murisin emekli maaşı ve sosyal güvencsi mevcut olmadığı gibi eşide kendisinden önce vefat etmiştir.Satış yaptığı torunları ölünceye kadar kendisine bakmışlardır.torunlarında ekonomik durumları iyidir.kendilerine çok ciddi haynav sürüleri,kirada olan dükkanları mevcuttur.dedelerinin her türlü ihtiyaçlarını da karşılamışlardır.hastane masrafları ve günlük bakımı da dahil omak üzere.ölünceye kadar da dedeleri ile birlikte yaşamaışlardır.Dede bakıma muhtaç ciddi birkaç ameliyat geçirmiştir.hatta tedavilerinden birisinin sebebi de evde yalnız kaldığı sırada su şişseiyle tiner şişesini karıştırmış olması sebebiyle zehirlenmesi.Bu olaydan sonrada torunlar dedelerini hiç yalnız bırakmamışlardır.dede öldüğünde terekesinde paranın bir kısmı kalmıştır.gerisi sağlık harcamalarında kullanılmıştır.davacı mirasçıların açmış olduğu davada dinlenen tanıklar;davacıların babası,oğlu ve gelinidir.davalı torunların tanıkları ise işlemi tapuda yaparken,tanıklık yapan kişilerdir.tanıklar dededni tapu müdürüne parassını aldığını söylediğini duyduklarını söylemişler fakat parayı görmediklerini söylemişlerdir.ben davalı torunların avukatıyım.karşı taraf müvekkillerin işsiz olduğunu satılan taşınmazları almaya ekonomik güçlerinin olmadığı söylemiştir.buna ilişkin olmak üzere bizde müvekkiller üzerine kayıtlı olan hayvan kayıtlarını,taşınmazı satın aldıkları tarihte bankadan çekmiş oldukları kredi ekstrelerini,yine aynı tarihlerden hemen sonra müvekkiler tarafından satılmış olan traktörsatış sözleşmesi ve faturasını sunduk.ayrıca dedeinin hastane kayıtlarını sunduk.tanıklarda davacılarla yakın akraba oldukları ve olayda menfaatleri olduğu gerekçesiyle itiraz edeceğiz.dedenin çalıştığnı,paraya ihtiyacı olmadığı ve yaşlı adamın yem ezme makinasında çalışarak geçimini sağladığını beyan etmişlerdri.savunmasına karşıda dedenin hasta olduğuna dair hastane kayıtlarını sunacağız.sonuçta ev ve dükkanların kendi adına olan yarım hissesi torunlara verilmiştir.dede kendisine eşinden düşen kısmı torunlarına vermemiştir.Bu olayı ve savunmamızı doğrulayan yargıtay kararına ihtiyacım var teşekkürler.
Old 08-10-2012, 10:47   #7
egemen48

 
Varsayılan

mrb.Muris muvazaasında Tapuda satım olarak gösterilen taşınmazın satıldığına ilişkin,yazılı delil sunulmak zorunda mıdır,yoksa tanık ile bedelin ödendiği de ispat edilebsilecek mi?Tapuda 10.000 ile satım gösterilmiş,Yargıtay kararına benzer bir olay mevcut
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
muris muvazaası av.yılmaz sukuşu Meslektaşların Soruları 2 28-07-2011 00:53
muris muvazaası aysegul erol Meslektaşların Soruları 4 26-01-2011 14:46
muris muvazaası taylan Meslektaşların Soruları 2 24-09-2009 16:49
muris muvazaası Av.B.Demirci Meslektaşların Soruları 8 23-07-2009 20:23
muris muvazaası idris sağlam Meslektaşların Soruları 1 20-02-2009 18:59


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04642510 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.