17-12-2006, 12:06 | #1 |
|
Dini İnanç Nedeniyle Doktorun Hastaya Müdahale Etmemesi - Uzuv Kaybı
Çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle [HASTAHANE İSMİ ÇIKARTILDI] Numune Hastanesi’ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi. Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti.
Sayin Türk Adaletinin Hak-Hukuk dagitan degerli üyeleri ve benim gibi hukukcu olmayip da insan ve haklari ile ilgili oldugu icin buralara ugrayan arkadaslar... Yukaridaki haber bugün benim ismarladigim sabah gazetelerimden birinden alinmistir. Elbette ki sizler de okudunuz. Ben yorum yapamadim, henüz saskinligim yorum yapabilecek boyutlari asamadi, lütfen bu konunun her türlü boyutu ile ilgili görüslerinizi alabilir miyim? Izleyecegim... Tüm Ilgilenen Arkadaslara Tesekkür Ediyorum... [Forum Yönetiminin Notu : Konuya forum kurallarımız gereği sadece hukuki yorum eklenebilir] |
17-12-2006, 12:44 | #2 |
|
sanırım burada ilk önce haberin doğruluğu tartışılması gerekir.zira bu tür haberlerin birçoğu asılsız çıkmaktadır.bu yüzdn doğruluğuna temkinli yklaşmak gerekir diye düşünüyorum.
Hatırlatmak isterim ki muhtemelen konu siyasi bir zemine taşınmak istenmektedir. ve yine biliyoruz ki yanlış yanlışı doğurur. |
17-12-2006, 15:42 | #3 |
|
sayın justinianusun da beyanlarına katılıyorum.
Bu haberin asparagas olma ihtimali gerçek olma ihtimalindn çok yüksektir. |
17-12-2006, 16:14 | #4 |
|
Ya bu haber gerçek ise...
|
17-12-2006, 16:27 | #5 | |||||||||||||||||||
|
Bu nedenle tüm katılımcılardan ricam tartışmayı ceza kanunu kapsamında sürdürmeleri, kişileştirmemeleri ve yorumlarını kişisel inanç/siyasi düşüncelerini ile şekillendirmeyip, sadece hukukçu bakış açısı ile değerlendirmeleri. Bunu yapamıyorsanız, lütfen konuya da yorum eklememeyi tercih ediniz. Haberin doğru ya da yanlış olması da bence çok önemli değil, haberi gerçek dışı bile kabul etseniz, bir ceza hukuku sınav sorusu ya da senaryosu olararak değerlendirerek hukuki yorum eklemeniz mümkündür. |
17-12-2006, 19:34 | #6 |
|
http://www.hastahaklari.org/dokuman.htm
Bir Sağlık Kuruluşuna, sağlık hizmeti almak için başvuran herkesin; 1. Hizmetten genel olarak faydalanma: Adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde sağlıklı yaşamanın teşvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağlık hizmetlerinden faydalanmaya, 2. Eşitlik içinde hizmete ulaşma: Irk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları dikkate alınmadan hizmet almaya, 3. Bilgilendirme: Her türlü hizmet ve imkanın neler olduğunu öğrenmeye, vs..... HAKKI VARDIR. Konuya hukuki açıdan bakacak olursak, madde ikideki haklar gayet açıktır. Ayrıca olayla ilgili cezai yaptırımlar için http://www.hastahaklari.org/tck-deg.htm |
17-12-2006, 23:54 | #7 |
|
Hipokrat Yemini (Hipokrat Andı da denir), hekimlerin mesleğe başlarken ettikleri yemin.
Adı, eski Yunan bilgini Hippokrates'in adından kaynaklanan Hipokrat yemini, ülkeden ülkeye, az da olsa değişiklikler gösterir. Türkiye'de kullanılan Hekimlik Andı Türkiye'de Hipokrat yemini'nin değiştirilmiş bir formu olan Hekimlik Andı kullanılmaktadır. İçeriği şudur: Hekimlik mesleği üyeleri arasına katıldığım şu anda, hayatımı insanlık yoluna adayacağımı açıkça bildiriyor ve söz veriyorum. Hocalarıma saygı ve gönül borcumu her zaman koruyacağıma, sanatımı vicdanımın buyrukları doğrultusunda dikkat ve özenle yerine getireceğime, hasta ve toplumun sağlığını baş görev sayacağıma, benden hizmet bekleyen kimselerin sırlarına saygılı olacağıma ve onları saklayacağıma, hekimlik mesleğinin onurunu ve temiz töresini sürdüreceğime, meslektaşlarımı kardeş bileceğime, din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime, insan hayatına kesinlikle saygı göstereceğime, baskı altında kalsam bile tıp bilgilerimi insanlık değer ve yasalarına karşı kullanmayacağıma, açıkça, özgürce ve namusum üzerine and içerim. Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Hipokrat_yemini |
18-12-2006, 04:06 | #8 |
|
Meydana gelen zarar ile uzmanın görevini yapmaması arasında illiyet bağı araştırılmalıdır...
Aynı zamanda söz konusu hasta şikayeti için ultrason gerekip gerekmediği hususu için bilirkişi görüşü alınmalıdır. Keza uzman hekimin görevini yapabilmek için uygun teçhizat, personel sayısı hususları için keşif yapılmalı ve son olarak görevi red edip etmediği veya reddediliyse bunun sebepline vakıf olmak için tanık beyanları dinlenmelidir. Muhakemenin neticesi uzman hekimin aleyhine sonuçlanırsa TCK 257. Maddesi mucibince "görevi kötüye kullanma suçu" işlenmiştir diyebiliriz... |
18-12-2006, 04:50 | #9 |
|
Bilinçli taksir
Hekimin ihmali bir hareketle hastanın uzuv kaybıyla neticelenen bir olaya sebebiyet vermesi ve bunun Hipokrat yeminine aykırı olarak (hastanın cinsiyet farkını gözeterek yapması durumunda bilinçli taksir sonucu uzuv kaybına sebebiyet vermek suçu oluşacaktır.Hekimin zamanında müdahalede bulunmaması sebebiyle hasta cerrahi müdahaleye maruz kalıp bir organını kaybediyorsa ve hastanın organını kaybetmesinin sebebi hekimin zamanında müdahalede bulunmaması (hastaya cinsiyet farkı sebebiyle bakmaması ) arasında illiyet bağı bulunuyorsa hekimin bilinçli taksirinden söz edilebilir.
Saygılarımla |
18-12-2006, 07:56 | #10 |
|
Sayın Üyeler
Sadece dini nedenlerle düşünmeden olaya bakarsak; hasta yakını ile tartışan doktorun veya keyfilik içindeki doktorun hastaya bakmaması açısından bakarsak sonuç ne olacaktır ? Hasta eğer ultrason incelemesi yapılmaması nedeniyle bir zarara uğramadıysa ne olacaktır ? Doktorun bu eylemi cezasız mı kalacaktır? Hastane, özel hastane ise ne olacaktır? ''Avukatın işi reddetme hakkı'' gibi bir hak doktorlar için de var mıdır ? ''din, milliyet, ırk, siyasi eğilim ya da toplumsal sınıf ayrımlarının görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime '' ifadesiyle bağlı bulunan yemine aykırı davranan doktorun eylemi TCK kapsamında mıdır? Disiplin kuralları kapsamında mıdır ? Bence zarar doğmaması eylemin haksızlığını ortadan kaldırmaz. Ama bu haksızlık karşılığında uygulanacak kural nedir ? Bu sorular araştırılmaya değer ama belki hali hazırda bilen vardır diye sordum. Saygılarımla |
18-12-2006, 14:44 | #11 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Haberin veriliş şekline göre olay değerlendirildiğinde, A.G.nin testisleriyle ilgili problemin ve tesettürün varlığının ön plana çıkarılmış olduğunu görüyoruz. Şayet haber doğru ise, tesettürlü bayan doktorların dini inançları gereği A.G.'nin "mahrem bölge"si ile ilgili hastalığın tanı,kontrol ve/veya takibine yardımcı bulunacak olan ultrason çekiminin yapılması hususunda, kanunen ve tıp etiği anlamında yapmakla yükümlü oldukları icrai davranışlardan kaçınmış oldukları; bu nedenle de ulusal ve uluslararası mevzuat dahilinde hasta hakları ihlaline neden oldukları sonucuna ulaşıyorum. Aşağıda alıntıladığım ilgili maddeleri ve yaptığım yorumları da bu doğrultuda değerlendirmenizi rica ediyorum. Konu ilgimi fazlasıyla çektiği için boş vaktimde kendimce, mevzuat dahilinde(özellikle hasta hakları kapsamında)bir araştırma yaptım, sizlerle de paylaşmak istiyorum.
A-)Ulusal Mevzuatta Mevcut Bazı Düzenlemeler; I-)TTB 47.Genel Kurulu’nda kabul edilen(10-11.10.1998)Hekimlik Meslek Etiği Kuralları ihlal edilmiştir. Aşağıda alıntıladığım ve koyu harflerle belirginleştirdiğim kısım yanılmıyorsam ilgili metnin başlangıcı/girişi. Oldukça etkileyici ve her doktor tarafından defalarca okunması gerektiğine inanıyorum. “İnsana insan olarak hizmet etmenin yüce onuru...” “Kendilerini her zaman dünya hekimliğinin bir parçası olarak gören; Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde ulusal, evrensel ve çağdaş bir sorumluluk ve hizmet anlayışına sahip bulunan, hekimlik mesleğinin, içinde yer aldığı toplumsal ve kültürel koşullardan soyutlanmayacağının bilinci ile insanın sahip olduğu olanakları geliştirebilmesinin en temel koşulunun onun bedensel ve ruhsal sağlığı olduğunun bilincini taşıyan bu ülkenin hekimleri; dünyadaki ve Türkiye'deki toplumsal ve bilimsel değişimler göz önünde bulundurularak ve çeşitli platformlarda tartışılarak oluşturulan Hekimlik Meslek Etiği Kuralları'na bağlılıklarını bildirmekle, insana insan olarak hizmet etmenin yüce onurunu taşırlar.” ...
II-)HASTA HAKLARI YÖNETMELİĞİ(Resmi Gazete Tarih: 01.08.1998; Sayı: 23420);
Tarih: 28.4.2004; Sayı: 25446 Türk Tabipleri Birliğinden)
I-)“HASTA HAKLARINA İLİŞKİN AVRUPA STATÜSÜ (ANA SÖZLEŞMESİ)TEMEL DOKÜMAN-Roma, Kasım 2002”; Avrupa Statüsü’ne göre, hastalar on dört hakka sahiptir.Bunlar,belirtilmeden önce şöyle de bir açıklama yapılmıştır değerli üyeler; • Yaş, cinsiyet, din, sosyo-ekonomik durum ve okur-yazarlığın, vs. arasındaki farklılıkların kişisel sağlık ihtiyaçlarını etkilediği gerçeği akılda tutularak, Statü herkes için geçerlidir (herkese uygulanmakta). “Herkes”kelimesinin önemini,anlamını birer insan ve hukukçu olarak elbet biliyoruz! Ne kadar doğrudan ve basit ifade ediliyor. HERKES!!! 14 hasta hakkından bazıları şöyledir; 1.Koruyucu Tedbirlerin Alınması Hakkı; ilgili düzenlemede, her bireyin hastalıktan korunmak için uygun hizmet(tedavi) alma(görme)hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. 2.Yararlanma Hakkı; “Her birey sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkına sahiptir. Sağlık hizmetleri herkese eşit olarak verilmeli ve hastalığın türü, zamanı, ikamet yeri veya mali kaynaklar konusunda ayrım yapılmamalıdır.”... II-)“Avrupa Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi(Amsterdam Bildirgesi)"(28-30.03.1994) 1.madde 6.fıkraya göre;
*** Son olarak; Ben bu olaya ilişkin incelememi daha çok hasta hakları kapsamında yoğunlaştırdım çünkü işin bu kısmının da önemli bir boyut olduğunu düşünüyorum. Bilindiği üzere, erken tanı ve tedavi sürecinde sürekli olarak kontrol,izleme büyük önem taşımaktadır. İlgili olayda, ultrason çekiminin en kısa sürede yapılıp alınan sonuca göre durum değerlendirmesi ve tıbbi müdahaleye girişilmesi belki de olayın sonucunu değiştirebilirdi. Tıbbi bilgi ve olaya ilişkin bilgi-görgü yoksunluğum nedeniyle bu konuda yorum yapamam fakat şunu biliyorum ki her hastalığın tedavisinde geçen 1 saniyenin bile büyük önemi vardır. Saygılarımla. |
18-12-2006, 16:00 | #12 |
|
Merhabalar,
Eğer haber doğru ise,doktor hasta haklarını ve meslek ilkelerini ihlal etmekten dolayı kusurludur. X Numune Hastanesi dendiğine göre ,habere konu olan hastane devlet hastanesidir. Ayrıca idarenin kusuru da tartışmaya açılmalıdır. Saygılar |
18-12-2006, 17:35 | #13 |
|
Merhaba,
Edindiğim bilgiye göre hasta 16 yaşında bir ÇOCUK. Saygılar |
18-12-2006, 18:32 | #14 | |||||||||||||||||||
|
Haberin doğru olduğu, bizzat hastane raporu ile belgelendi.
Bu günkü Hürriyet gazetesinde rapor yayınlandı.Buna göre "hukuki" yorumlarınızı yazabilirsiniz.
|
18-12-2006, 19:50 | #15 |
|
Giritli Epimenides, bütün Giritliler yalancıdır dedi.
Hürriyet'in bu haberi yaparken ve bu haberi delillendirirken kullandığı argümanlara ne kadar güvenebiliriz? Hürriyet’in manşeti yine asılsız çıktı Konya Numune Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Rıza Sarıbabıçcı, kadın radyoloji uzmanının bir erkek hastanın testisinin ultrasonunu çekmediği iddiaların doğru olmadığını açıkladı. Sarıbabıçcı, yaptığı yazılı açıklamada, hasta Ali Faruk G’nin 13 Kasım 2006’da üroloji polikliniğine başvurduğunu, yapılan muayenede “orşit ve epididimit”(testis iltihabı) teşhisinin konulduğunu ifade etti. Aynı gün saat 18.17’de Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Celal Tütüncü tarafından muayene edilen hastanın yatışının yapıldığı ve ultrason tetkikinin istendiğini belirten Sarıbabıçcı, şunları kaydetti: “Mevcut mevzuatlara göre, radyoloji uzmanları günde 5 saat çalıştıkları için gün içerisinde bir grup 08.00-13.00 diğer grup ise 13.00-18.00 saatleri arasında görev yapmaktadır. Daha sonrası vakalar için icapçı uzman hekimler acil durumlar için hastaneye çağrılmaktadır. Acil olmayan vakalar ise ertesi gün mesai saati içeresinde değerlendirilmektedir. Bu durumda yapılması gereken, ‘acil’ kaydı mevcutsa, hastayı muayene eden hekimin o günkü icapçı uzman hekimi hastaneye davet etmesidir. Yapılan araştırmada hastanın hekimi tarafından böyle bir arama daveti yapılmadığı tespit edilmiştir.” Ayrıca 13 Kasım akşamı bir kadın hekimin değil, icapçı radyoloji uzmanı Dr. Levent Kaya’nın nöbetçi olduğunu kaydeden Sarıbabıçcı, şöyle devam etti: “Böyle hasta ayrımına gitmek gibi bir durum hastanemizde kesinlikle yaşanmamış olup, tıp eğitimi almış hekimlerimizin de cinsiyet ayrımcılığına gitmesi gibi bir durum bundan sonra da yaşanamaz. Olayla ilgili Başhekimliğimizce derhal soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucu ihmal tespit edilirse, ilgili kişiler hakkında cezai işlem yapılacaktır.” Önceki gün Hürriyet gazetesinde yer alan haberde, Konya Numune Hastanesinde iki kadın radyoloji uzmanının, hasta Ali Faruk G’nin (16) testis ultrasonunu çekmemeleri nedeniyle, müdahalede geç kalındığı ve bu yüzden hastanın bir testisinin alındığı iddia edilmişti.(a.a) www.milligazete.com.tr/index.php?action=show&type=news&id=37053 |
18-12-2006, 20:13 | #16 |
|
Hangisi Doğru?
SORUŞTURMA AÇILDI
`Testis diye çekmediler' haberinin ardından Konya Numune Hastanesi'ndeki uygulamayla ilgili olarak İl Sağlık Müdürlüğü soruşturma başlattı. İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Küçükkendirci, "5 kişilik bir komisyon oluşturduk. Komisyon olayı her boyutuyla inceleyip raporunu hazırlayacak. Bu rapora göre gerekli işlemleri yapacağız. Olayın gerçek yüzü ortaya çıkacak. Ayrıca milletvekillerinden oluşan TBMM Sağlık komisyonu da bugün öğleden sonra Konya'ya gelerek olayla ilgili gerekli incelemeyi yapacak" dedi. BAKANDAN `SUS' TALİMATI Konya Numune Hastanesi Başhekimi Opr.Dr. Rıza Sarıbabıçcı konu ile ilgili Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın kendisini aradığını ve basına bundan sonra herhangi bir açıklama yapılmaması yönünde talimat verdiğini söyledi. YANLIŞ ANLAMADAN KAYNAKLANMIŞ Başhekim Sarıbabıçcı, `Ameliyat raporundan bilgisi olduktan sonra neden işlem yapmadınız' sorusuna, "Olayla ilgili rapor bize ulaştığında başhekim yardımcıma sözlü olarak talimat verip araştırmasını istedim. Söz konusu olay her yönüyle araştırıldı ve olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı kanaatine vardık. Bu nedenle idari bir işlem yapmaya gerek duymadık" dedi. Başhekim Sarıbabıçcı, doktor Celal Tütüncü'nün ameliyat sonrası düzenlediği raporuna yazdığı notu, doğru olmadığının tesbit edilince neden düzeltilmediği sorusuna ise şu karşılığı verdi: KAYITLAR DEĞİŞMEZ "Onu doktora sorun. Ameliyat raporu bilgi işleme kayıt olduğu için onun değiştirilmesi mümkün değildir. Olayın yanlış anlaşılmadan kaynaklandığı kanaatine vardığımız için doktor Tütüncü'nün raporuna bir ek yapmaya ya da iddiasının yanlış olduğunu belirten yeni bir rapor düzenlemeye gerek duymadık. Bunun bir yanlış anlaşılma olduğunu düşündüğümüz için ileride de bir sorun teşkil edeceğini düşünmedik." Sarıbabıçcı bir testisi alınan A.F.G.'nin testislerinin ultrasonu çekilmesiyle glgili olarak da, "Hasta 13 Kasım akşamı saat 18.17'de geldiği için icapçı doktor Levent Kaya görevdeydi. Mesai saatleri dışında ultrason işleriyle icapcı doktor ilgilenir. Acil durum olmadığı için akşam icapcı doktora bilgi verilmemiş. Ayın 14'ünde ise mesai saatinde olduğu için radyoloji uzmanları görevdeydi. Bunların içinde bayan ve erkekler de vardı. Hasta A.F.G.'nin gerekli tetkiki 14.11.2006 günü gerçekleştirilmiş olup sonuca göre duruma uygun gereken tıbbi girişimler ilgili üroloji uzmanı Doktor Celal Tütüncü tarafından gerçekleştirilmiştir" dedi. http://www.vatanim.com.tr/root.vatan...1&Categoryid=1 |
06-10-2007, 23:08 | #17 |
|
Olay doğruysa görevi ihmal suçudur. Eğer bu durum sonucu bir zarar doğmuşsa şahıs tazminat alır. sağlık memurları ise yargılanır ve ceza alırlar. bu mesleği bu şekilde hiç kimse yapamaz. yaparlarsa sonucuna katlanırlar. suç ve cezalar şahsidir. Yapılan davranışı bir topluluğa atfetmemek gerekir. Bu büyük bir yanlıştır. Yapan cezalandırılır ve görevinden olur. eğer cezalandırılmıyorsa bu da yanlıştır.
Şaşırılacak bir durum da yoktur. ceza kanunu insanlar bu suçları işlediği için bu kadar düzenleme yapmıştır. geçmişte işlenen bu suçlar bugün de işlenmektedir ve gelecekte de işlenecektir. mühim olan suç işleyenin cezalandırılması ve toplumun vicdanının rahatlatılmasıdır... Saygılar.... |
06-10-2007, 23:35 | #18 |
|
avrupada insanların inanç özgürlüğü var. bu nedenle de ingilterede bazı marketler müslüman ve yahudi çalışanları için içki rayonuna bakmama ve içkileri kendi kasalarından geçirmeme gibi haklar tanımış. sanırım bu durumda doktorunda bu hakkı var. kabahat devletin. yeterli sayıda ve duruma göre insan istihdam edilmesi lazımdı. olay doğuysa bile hastane başka hastaneye sevkedebilirdi. bu durumu da gözden kaçırmamak lazım.
|
07-10-2007, 07:14 | #19 |
|
Sn.Av.Turan
Marketlerde içki reyonuna bakmama ile,hastanede acil hastaya bakmama aynı şey değildir. Acil hasta raftaki içki şişesi değildir. Acil hasta,o markette olmassa bu marketten ihtiyaçlarını karşılayacak bir müşteri hiç değildir. Radyoloji uzmanlığı,gerekirse örneğin,ortopedistin bakabileceği bir uzmanlık değildir. Yani uzmanlık alanları bir biri yerine ikame edilemez. Hastanın sağlıklı yaşama hakkı,vücut bütünlüğünü koruma hakkı hiç bir seçimle yarışamaya sokulacak bir hak değildir. Bir hastanede ,sağlık hakkı tek başına yarışmaya girer.O da zamana karşı yarıştır. Hiç kimsenin başına böyle talihsiz bir olay gelmemesi dileği ile. |
07-10-2007, 10:25 | #20 |
|
sayın Kayar, benim düşüncem devletin sağlıkla ilgili gerekli tedbirleri tam olarak alması gerektiğidir. tartışma konusu olaya gelince Av.Suat beyin yazısından da anlaşılacağı üzere böyle bir olay olmamış. dolayısı ile de bu yazıyı yayınlayan gazetenin kötüniyyetli bir ayrımcılığıdır bu yazı.
|
07-10-2007, 11:38 | #21 |
|
Bir doktorun (hangi nedenle veya nedensizlikle olursa olsun)kendisine müracaat eden bir hastaya müdahale etmemesi ihmali bir suçu oluşturur. Bu durumda fail doktor, mağdur ise hastadır. Ancak bu ihmali fiilin; doktorun tuttuğu takımın maçını izlerken, sevgilisiyle chat yaparken, uyuklarken, pinpon oynarken veya umursamayıp oturduğu yerden nedensizce kalkmayarak yahut dini inançlarından ötürü müdahale etmeyerek meydana gelmiş olmasının hiç bir önemi yoktur. İhmali suretle kişinin zarara uğramasına sebebiyet verilmiştir ve dini inançlarla müdahale etmemek dahil yukarıda saydığım hiçbir durum ihmali suretle kişinin vücut bütünlüğüne zarar vermek suçunun ağırlaştırıcı bir şeklini veya mürekkep yeni bir suç oluşması sonucunu doğurmamaktadır.
Kısaca özetleyecek olursak doktorun hastaya müdahale etmemesi bir suç oluşturmakla beraber bunu dini bir saikle yapmamış olmasının hukuken hiç bir değeri yoktur. Söz konusu gazetenin toplum içinde son zamanlarda fark edilmemesi imkansız malum kutuplaşmayı körükleyerek durumdan tiraj ve rant çıkarmak arzusunda olduğu açıktır. Mağdur hastaya acil şifalar diliyorum. Saygılarımla |
07-10-2007, 17:32 | #22 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sn.Av.Turan
Gazete haberininin doğru olup olmaması buradaki tartışma bakımından çok da önemli değildir.Bu haber bir tartışmaya vesile olmuş ve konunun hukuksal yönü tartışılmıştır. Bu bir haber olmayıp kurgusal bir soru da olabilirdi.
Sn.Av.Turan bu satırlar size ait.Fakat ben anlayamadım.Biraz açıklayabilir misiniz? Örneğin "duruma göre insan istihdam etmek" nedir? Kimin durumuna göre? Hastanın ihtiyaç durumuna göre doktor mu? Ya da doktorun kaçınma durumuna göre hasta mı? Ya da devlet,hastaneye bir radyoloji uzmanı aldığında ,bu uzmanın bazen kaçınabileceği varsayılarak ayrıca bir yedekleme yapmalı mıdır? Devam edelim.. |
08-10-2007, 09:42 | #23 |
|
Kadın radyoloji uzmanı bunun eğitimini almış, mesleğe başlamış bir insan olarak birgün böyle bir ultrasan çekebileceğini biliyordur diye düşünüyorum. Bir uzmanın hastasını herhangi bir sebeple redetmesi,görevden çekilmesi hukuken mümkün değildir. Bugün bunalımdayım, başım ağrıyo, uykum var gibi bir bahane hukuken geçerli olamayacaktır bunu burda herkesin bilebileceği kanaatindeyim. sonuçla illiyet bağı ve sorumluluklar doğrultusunda konu tartışmaya gerek olmayacak derecede açık ve nettir. Hastahanenin sorumluluğu, buna sebebiyet veren görevlilerin sorumluluğu tazminatları gerektircektir.
Bu haberin yalan veya doğru olduğunuda tartışamıyoruz çünkü malumumumuzki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonraki özellikle 1 aydır [Gazete İsmi Kapatıldı-Forum Yönetimi] gazetesinde hergün 5-6 adet yalan haber çıkmaktadır. Kocası karısını tv izledi diye boşadı, uçak kıbleye dönüdürülmek istendi, sınıfta namaz kılındı ve yığınlarca komik uydurma haber. Esasen din ve vicdan özgürlüğü nereye kadar olmalı, sınırı varmıdır, saygı duyulmalımı ona göre ayarlama yapılmalı mı bu konular biz hukukçular tarafından tartışılmalıdır. Tabu haline getirip bu konulaırn yasaklanmasını anlamasamda site kuralları gereği bu konulara girmiyorum. |
08-10-2007, 13:40 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Turan, Benim 16 No.lu mesajımda yer alan gazete haberi ile 15 No.lu mesajda yer alan diğer gazete haberi olayı farklı anlatmaktadır.Başlığı bu nedenle "Hangisi doğru?" şeklinde düzenlemiştim. Benim yazımdan "olay olmamış" şeklindeki kanaata nasıl ulaştınız anlamadım. Saygılarımla |
13-10-2007, 23:38 | #25 |
|
burada asıl sorun olayın hukuki boyutu falan değildir.sorun amaçlardan ötürü çarpıtılmasından kaynaklanmaktadır.aslında gerçek bir hukuki korunma için maddi gerçeğe ulaşmaktır ama isimini vermek istemediğim medya grubunda bu tarz çarpıtılmış haberlerin yaygınlıkla yayınlanması yine bu tarz haberlerin doğruluğu hakkında insanı şüpheye düşürmüyor değil.o yüzden dğru hukuki sonuca gitmek te mümkün olmuyor tabi ki.kimbilir belki de belki de tck 216 anlamında bir suç da aranabilir.(şunu da belirtmek gerekir ki olay siyasi değil dini bir sorundur)
|
14-10-2007, 00:15 | #26 |
|
Selamlar değerli arkadaşlar,
Olayı farklı boyutları ile ele almak lazım.Kişinin testisini kaybetmesinin nedeninin gecikme menşeli olduğunu sanmıyorum tabi bu sağlıkçıların insan sağlığını ihmal etmelerinin bir gerekçesi olamaz.Aslında hukuksal olarak sorun sağlıkçılarda değil sağlık sisteminde şöyleki; baş ağrısı şikayetiyle 10 farklı branştaki doktora gidildiğinde onuda farklı teşhis koyar.Saygılarımla |
14-10-2007, 10:57 | #27 | |||||||||||||||||||
|
Sn.Doğu Akdenizli
Hekimler tıbbi bir vakayı incelerken muayene ve çeşitli testlerden yararlanır ve sonuca giderler. Burada tartışılan konu ,tedaviye yön veren tanının hekime göre değişmesi değildir.Tanı konması için zorunlu testlerin yine bir hekim tarafından"inanç sebebi ile" yapılmaması ve gecikme sebebi ile hastanın zarara uğramasıdır.Yani tanının yanlış konması tartışma konumuzun dışındadır. Olaya dönersek:Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkündür.Olayı ;erkek bir hekimin kadın hastasına "inanç sebebi ile "bakmaması olarak da kurgulamak mümkündür. Yine hastasının başörtülü olmasını gerekçe göstererek işten kaçınma da örnek olarak verilebilir. Daha da ileri giderek hekimin herhangi bir gerekçe ile (kendine ve hastaya ait bazı sebeplerle,inançla ilgili olsun veya olmasın) hastasına bakmaktan kaçınma hakkı var mıdır biçiminde de sorabiliriz. Yanıtlarımız değişecek midir? Hastanın özelliklerine göre , hekimin yasal görevini yapmaktan kaçınması ayrımcılık yasağını ihlaldir.
Ayrımcılık yasağının ihlal edilmesini hiç bir gerekçe ile savunmak bence mümkün değildir. |
14-10-2007, 19:11 | #28 |
|
Hekim mesleğini icra ederken baskı altında olmamalıdır. Bir baskı söz konusu olduğunda hekim hekim Cumhuriyet Savcılığına , Türk Tabipleri Birliğine , Dünya Hekimler Birliğine ve iç hukuku tükettiyse Avrupa İnsan Hakları Komisyonuna başvurabilir.
Hekimin kendi değerlerine ters düştüğünü hissettiği durumlarda bu durumdan kaçınma hakkı vardır.Hastanın değerlerine nasıl saygı duyulursa hekimin değerlerine o şekilde saygı duyulmalıdır. Bir hekim kendi değerlerine ters düşen uygulamalara zorlanmamalıdır. Hekimin hastasını reddetme hakkı vardır. Bu hak sınırlı tutulabilir deprem sel vb hallerde hekim hastanın hastalıgını ayırt etmeden bakmak zorundadır. "Hekim ya da diş hekimi acil yardım , resmi ya da insani görevin yerine getirilmesi hariç olmak üzere mesleki ve kişisel sebeplerle hastaya bakmayabilir (Tıbbi Deontoloji Tüzüğü 18. madde)." |
14-10-2007, 22:10 | #29 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
sn.yyyasemin
Hekimin ; hastalar arasında (olayımızda cinsiyeti sebebi ile) ayrımcılık yapabileceğine ilişkin görüşünüzü Tıbbi deontoloji nizamnamesi md.18 ile açıklamışsınız.
Olayımızda bir kamu kuruluşu olan hastane,ve bu hastanede memur statüsünde olan bir hekim söz konusudur.Yapmış olduğu iş resmi bir vazifenin ifasıdır ve acildir. Bu nedenle öncelikle bu bakımdan Nizamnamenin görüşünüzü desteklemediği düşüncesindeyim. Diğer yandan eğer böyle ayrıksı düzenlemeler varsa bile taraf olduğumuz Uluslararası Sözleşmeler eğer nizamname ile çelişiyorsa Anayasa Md.90 gereği sözleşme geçerli olacaktır. Belirtmiş olduğum nedenlerle görüşünüzü
Bir radyoloji uzmanından bir hastaya bakması,bir inceleme yapmasının istenmesi doğal bir durumdur.Baskı kavramı ile bir bağlantısını bulamadım.Açıklamanızı bekleyeceğim.
Bahsedilen hukuk yolları, bir haksızlık ve varsa bir suç söz konusu olduğunda akla gelmelidir.Hekimden radyografi ya da ultrasonografik tektik yapmasını istemek haksızlık veya suç mudur?
Hekimin hastaların cinsiyetlerine göre ayrımcılık yapması hukukça korunan bir değer midir? Not:Hekim haklarına ilişkin tartışma aşağıdaki adreste devam etmektedir. http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=11990 |
14-10-2007, 23:59 | #30 |
|
Açıklayıcı bilgileriniz için teşekkürederim sayın meslektaşım
Ben olaya çok spesifik baktım taraflı olmadım olmamda, birde hekimin gözünden genel bir hak hukuk çerçecesinde beklentiler ne diye ufak bir araştırmamdan alıntı yaparak belirttim. Av.Yasemin Güllüoğlu |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 Gün ve 1/2 Sayılı İnanç | madagaskar | Meslektaşların Soruları | 6 | 25-05-2007 10:10 |
Avukat ile doktorun farkı | serin | Site Lokali | 1 | 05-09-2006 15:33 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |