Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kefilin Asıl borçluya yaptığı havalenin açıklamasız olması

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 14-10-2010, 15:19   #1
Avukat halil

 
Varsayılan Kefilin Asıl borçluya yaptığı havalenin açıklamasız olması

İyi günler.Müvekkil Şirket bankadan kredi çekmiştir.Kalan kredi miktarı, kredi sözleşmesindeki kefil tarafından Müvekkil şirketin hesabına havale edilmiştir.Fakat gönderilen havale makbuzunda 'havalenin kredi kefilliğinden' dolayı ödendiğine dair hiçbir açıklama yoktur.Kısacası havale açıklmasız gönderilmiştir.

Ayrıca kefil müvekkil şirkete başka bir alacak kalemi yuzunden borçludur.

Kefil yaptığı havalelerle ilgili müvekkil şirkete kredi ödemelerinden dolayı ilamsız takip yapmıştır.itirazımız çerçevesinde kefil borca itirazın kaldırılması için dava açmıştır.

Sormak istediğim,kefil tarafından yapılan havaleleri biz borcuna istinaden yapmıştır diye mahkemede beyanda bulunduk.buna ilişkin bankaya ibraz edilmeyen ve kefilin şirkete borçlu olduğuna dair çeki mahkemeye sunduk.
Biz havalelerin borç ödemesi iddiasındayız.Çünkü havale makbuzlarında herhangi bir açıklama yok (şu krediye istinaden kefil ödemesi vs.)

(önemle belirtmek isterim ki kefil tarafından yapılan havaleler şirketin hesabına açıklamasız gönderilmiş ve bankada şirket hesabındaki miktarı kredi ödemesi olarak gerçekleştirmiştir.Yani kredi ödmesi şirketin hesabından para çekilerek gerçekleştirilmiştir.)

Açıklamalarım ışığında kefilin rucusu müvekkil şirkete mümkünmü.Saygılarımla.
Old 15-10-2010, 11:32   #2
Av.Kamil Mercan

 
Varsayılan

doğruyu bilip, yan yoları sormak ne kadar ahlaki diye düşündüm.
Old 15-10-2010, 14:33   #3
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Bk 457. madde gereği "havale borç ödemesi " hükmünde olup,bunun aksinin ispatı iddia edene aittir.Yasal karine,havalenin borç ödeme hükmünde olması yönündedir.

Yasal olarak karinenin aksini karşı taraf kefil iddia etmektedir.Bu nedenle ispat külfeti kefildedir.

Taraflar arasındaki çek yazılı delil başlangıcı olup,bu çekin borca istinaden verildiğine ilişkin tanık delili ile bu çek kuvvetlendirilebilir,diye düşünüyorum.

Saygılarımla
T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/19563

K. 2008/22418

T. 29.12.2008

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Zamanaşımına Uğramış Senedin Bu Nitelikte Olduğu )

• TANIKLA İSPATIN MÜMKÜN OLMASI ( Zamanaşımına Uğramış Senet Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olduğu - Davacının Dinlettiği Tanıklar da Ödünç İlişkisini Doğruladıklarından Alacak İsteminin Mümkün Olduğu )

• SENEDİN ZAMANAŞIMINA UĞRAMASI ( Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olduğu - Davacının Dinlettiği Tanıklar da Ödünç İlişkisini Doğruladıklarından Alacak İsteminin Mümkün Olduğu )

• ZAMANAŞIMI ( Uğramış Senet Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olduğu - Davacının Dinlettiği Tanıklar da Ödünç İlişkisini Doğruladıklarından Alacak İsteminin Mümkün Olduğu )

• ÖDÜNÇ AKDİ ( Zamanaşımına Uğramış Senet Yazılı Delil Başlangıcı Niteliğinde Olduğu - Davacının Dinlettiği Tanıklar da Ödünç İlişkisini Doğruladıklarından Alacak İsteminin Mümkün Olduğu )

1086/m.292


ÖZET : Davacı ödünç ilişkisine dayanarak, senet miktarı kadar alacaklı olduğunu iddia etmektedir. Davalılar ise, senetteki imzaya itiraz etmemişler, sadece zamanaşımının geçtiğini savunmuşlardır. Bu durumda zamanaşımına uğramış senet, yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Davacının dinlettiği tanıklar da ödünç ilişkisini doğrulamışlardır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekir.
DAVA : Dava dilekçesinde 2.490,98 YTL alacağın faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, davalılara 10.500 DM ödünç para verdiğini, karşılığında 15.08.1999 vade tarihli bono aldığını, aralarındaki dostluk ilişkisine de güvenerek borçluların ekonomik durumlarının düzelmesini beklediğini, zamanaşımına uğrayan bono ile ilamsız takip başlattığını, davalıların itirazı üzerine takibin durduğunu öne sürerek, elden borç olarak verdiği 10.500 DM’nin vade tarihindeki değeri 2.490.978 TL’ni davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, dava konusu alacağın vade tarihinden itibaren 3 yıl geçmekle zamanaşımına uğradığı, bono ile yapılan takibe itiraz ettiklerini ve bugüne kadar da herhangi bir işlem yapılmadığını, davalı Veysel Demirtaş’ın ciranta olduğunu bildirerek, yersiz olan davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece davacının alacak davasını kesin delille ispat edemediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılar aleyhine 15.08.1999 vade tarihli 10.500 DM miktarındaki bono ile ilamsız takip başlatmış; davalı Hüseyin Demirtaş’a ödeme emri tebliğ edilmemiş, diğer davalı Veysel Demirtaş ise yetki itirazı ile birlikte borca ve ferilerine itiraz etmiş, takip, borçlu Veysel yönünden durdurulmuştur. ( 02.05.2003 )
Davacı bu dava ile ödünç hukuki ilişkisine dayanarak 10.500 DM karşılığı 2.490.978 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalılar 15.08.1999 vade tarihinden takip tarihine kadar 3 yılı aşkın süre geçtiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, Veysel Demirtaş’ın ciranta olduğunu bildirerek, davanın reddini savunmuşlardır.
HUMK’nun 292/II. Maddesine göre yazılı delil başlangıcı, iddianın tamamen ispatına yetmemekle beraber, bunun vukuuna delalet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraftan sadır olmuş bulunan belgelerdir. HUMK’nun 292/1. maddesinde ise; yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin bulunması halinde senetle ispatı gereken bir hukuki işlemin tanıkla ispat edilebileceği belirtilmektedir. Davacı ödünç ilişkisine dayanarak, senet miktarı kadar alacaklı olduğunu iddia etmektedir. Davalılar ise, senetteki imzaya itiraz etmemişler, sadece zamanaşımının geçtiğini savunmuşlardır. Bu durumda zamanaşımına uğramış senet, yazılı delil başlangıcı niteliğindedir. Davacının dinlettiği tanıklar da ödünç ilişkisini doğrulamışlardır. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı nedenle reddi şeklinde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.12.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/172

K. 2002/791

T. 24.1.2002

• İTİRAZIN İPTALİ ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• ÇEK ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• KARŞILIKSIZ ÇEK ( Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• HAMİLE YAZILI ÇEK ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çekin Alacağın Varlığını Tek Başına İspata Yeterli Olmaması )

• YAZILI DELİL BAŞLANGICI ( Karşılığı Bulunmayan Hamile Yazılı Çek )

2004/m.67


ÖZET : Karşılığı bulunmayan hamile yazılı çek alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmaz. Bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ile taraflar arasındaki mücerret borç ilişkisinin davacı tarafından ispatı gerekir.
O halde davacıya tanık dahil tüm delilleri sorularak, gerektiğinde yemin teklif etme hakkının bulunduğu da hatırlatılarak yapılacak yargılamanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Dava dilekçesinde 470.168.000 liralık takibe yönelik itirazın iptali ve %40 inkar tazminatının faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı davada, davalının aralarındaki ticari ilişki nedeni ile kendisine borçlandığını ve karşılığında da davalının kendisine toplam 260.000.000 lira tutarında iki adet çek verdiğini, bu çeklerin karşılığını tahsil edemeyince alacağının tahsili amacı ile davalı aleyhine icra takibi yaptığını, davalının da bu takibe itirazda bulunduğunu beyan ederek, itirazın iptaline ve %40 icra-inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı, savunmasında davanın reddine karar verilmesini ifade etmiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davada davacı dava ve takip konusu çeklerin karşılıklarının bulunmadığını belirterek bedelinin faiz ve inkar tazminatı ile birlikte tahsilini istemekle temel borç ilişkisine dayandığı anlaşılmaktadır.
Karşılığı bulunmayan hamile yazılı çek alacağın varlığını tek başına ispata yeterli olmaz. Bu nedenle yazılı delil başlangıcı olarak kabulü ile taraflar arasındaki mücerret borç ilişkisinin davacı tarafından ispatı gerekir.
O halde davacıya tanık dahil tüm delilleri sorularak, gerektiğinde yemin teklif etme hakkının bulunduğu da hatırlatılarak yapılacak yargılamanın sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.1.2002 gününden oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/6404

K. 2009/964

T. 12.2.2009

• HAVALE ( Hukuksal Nitelikçe Bir Ödeme Vasıtası Olduğu - Havalenin Mevcut Bir Borç İçin Yapıldığına İlişkin Karinenin Aksini İddia Eden İddiasını İspat İle Yükümlü Olduğu )

• BAĞLANTISIZ BİLEŞİK İKRAR ( Davalının İkrarı Olduğu - Bağlantısız Bileşik İkrarda Ayrı Bir Maddi Vakıa İleri Süren Taraf İkrarın Bölünebilir Olması Nedeniyle İspat Yükü Kendisine Ait Olduğu )

• İSPAT YÜKÜ ( Davalının İkrarı Bağlantısız Bileşik İkrar Niteliğinde Olduğu - Bağlantısız Bileşik İkrarda Ayrı Bir Maddi Vakıa İleri Süren Taraf İkrarın Bölünebilir Olması Nedeniyle İspat Yükü Kendisine Ait Olduğu )

818/m. 457

4721/m. 6


ÖZET : Havale, hukuksal nitelikçe bir ödeme vasıtasıdır. Havalenin mevcut bir borç için yapıldığına ilişkin karinenin aksini iddia eden iddiasını ispat ile yükümlüdür. Somut olayda davacı, dava konusu paranın mal bedeli olarak gönderildiğini iddia etmesi üzerine davalı, parayı aldığını, ancak 3. kişinin borcu için mahsup edildiğini savunmuştur. Bu durumda, davalının ikrarı, bağlantısız bileşik ikrar niteliğindedir. Bağlantısız bileşik ikrarda, ayrı bir maddi vakıa ileri süren taraf ikrarın bölünebilir olması nedeniyle ispat yükü kendisine aittir.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerden dolayı, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. EA. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya 216.000.-YTL havale ettiğini, davalının havale bedeli karşılığı telefon kontürlerini müvekkiline teslim etmediğini, ihtara rağmen ödeme yapmayan davalı aleyhine başlatılan takibe itiraz ettiğini, müvekkilinin havaleyi dava dışı Bora'nın borcunu karşılamak amacıyla göndermediğini ileri sürerek 216.000.- YTL'nin davalıdan tahsiline, % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında, telefon kontürlerini müvekkilinden alan Bora'nın bunları davacıya sattığını, davacının da 2 kez havale gideri ödenmemesi için bedellerini müvekkili şirkete havale ettiğini, Bora'nın işyerini bırakıp kaçması üzerine bu davanın açıldığını, takibin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre davacının davalıdan alacaklı olduğunu kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak BK'nun 457. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olan havale, hukuksal nitelikçe ( tıpkı onun özel biçimlerinden biri niteliğindeki çek gibi ) bir ödeme vasıtasıdır. Bir başka anlatımla, havalenin mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini ileri süren havaleci bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.
Davacının davaya konu paranın mal bedeli olarak gönderildiğini iddia etmesi üzerine davalı yan, paranın alındığını ancak 3. kişinin borcu için mahsup edildiğini bildirmiştir. Bu durumda davalının ikrarı söz konusu olup, bu ikrar bağlantısız bileşik ikrar niteliğinde olduğundan ve bağlantısız bileşik ikrar da ayrı bir maddi vakıayı ileri süren tarafın ikrarın bölünebilir olması nedeniyle ispat külfetinin kendisine düşecek bulunmasına göre davalıya savunması ile ilgili delilleri sorulup hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken, ispat külfetinin tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 625.00.-TL duruşma vekalet ücretinin, davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 12.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/10389

K. 2005/12554

T. 15.12.2005

• HAVALE MAKBUZU ( Taraflar Arasında Bir Borç İlişkisinin Varlığını Kabule Yeterli Olmadığı - Davacı Havale Edilen Paranın İleri Sürdüğü İlişki Nedeniyle Gönderildiğini Kanıtlaması Gereği )

• BORÇ İLİŞKİSİ ( Havale Makbuzu Taraflar Arasında Bir Borç İlişkisinin Varlığını Kabule Yeterli Olmadığı - Davacı Havale Edilen Paranın İleri Sürdüğü İlişki Nedeniyle Gönderildiğini Kanıtlaması Gereği )

• İSPAT ( Davacı Havale Edilen Paranın İleri Sürdüğü İlişki Nedeniyle Gönderildiğini Kanıtlaması Gereği )

• YEMİN DELİLİ ( Havale Makbuzunda Davacının İddiasını Doğrulayan Bir Açıklama Bulunmaması Nedeniyle Başka Delil Bulunmaması Halinde Yemin Teklif Etme Hakkı Hatırlatılarak Bir Karar Verilmesi Gereği )

818/m.457,458,459


ÖZET : Havale makbuzu taraflar arasında bir borç ilişkisinin varlığını kabule yeterli değildir. Davacı havale edilen paranın ileri sürdüğü ilişki nedeniyle gönderildiğini kanıtlamalıdır.
Havale makbuzunda davacının iddiasını doğrulayan bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda davacıdan iddialarını doğrulayan başka delilleri varsa ibrazının istenmesi, başka delil bulunmaması halinde yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki iflas davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince her ne kadar duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de işin niteliği itibariyle bu istemin reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı 20.4.1998 tarihli 15.000 DM bedelli dekonta dayanarak iflas yoluyla takibe geçmiş, itiraz üzerine iflas davası açmıştır.
Davacı, daha önce ortak olduğu davalı şirkete sermaye artırımı için 15.000 DM havale ettiğini ileri sürmüş, davalı ile gönderilen paranın daha önce davacının aldığı 50.000 DM paranın 15.000 DM'lik kısmının gönderildiğini savunmuştur. Havale makbuzu taraflar arasında bir borç ilişkisinin varlığını kabule yeterli değildir. Davacı havale edilen paranın ileri sürdüğü ilişki nedeniyle gönderildiğini kanıtlamalıdır.
Havale makbuzunda davacının iddiasını doğrulayan bir açıklama bulunmamaktadır. Bu durumda davacıdan iddialarını doğrulayan başka delilleri varsa ibrazının istenmesi, başka delil bulunmaması halinde yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken ispat yükünün tayininde hataya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA,peşin harcın istek halinde iadesine, 15.12.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi

Kararlar Kazancı içtihat Yayınlarından alınmıştır.
Old 15-10-2010, 23:18   #4
Avukat halil

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Kamil Mercan
doğruyu bilip, yan yoları sormak ne kadar ahlaki diye düşündüm.

Sayın Meslektaşım doğruyu biliyoruz.Doğru sizin ön yargılarınız değildir.Burası meslektaşların birbirine soru sorduğu ve cevapladığı bir forum köşesidir.Sizin ön yargılı olmanız ne kadar ahlaki bir de onu düşünün!!!
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bonoya müteselsil kefalet ve asıl borçluya rücu MELEK Meslektaşların Soruları 7 10-01-2011 15:36
Kefilin asıl borçluya Rücu erk42 Meslektaşların Soruları 2 24-05-2009 13:18
Kefilin asıl borçluya rücu etmesi av. deno Meslektaşların Soruları 4 22-12-2007 18:37
kefilin asıl borçluya takip yapması yer-sub Meslektaşların Soruları 4 20-07-2007 14:54
kefilin asıl borçluya rücu etmesi hgsahan Meslektaşların Soruları 5 04-08-2006 18:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07847309 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.