Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

haksız inşaat-temliken tescil-zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 28-11-2011, 14:03   #1
harkan

 
Varsayılan haksız inşaat-temliken tescil-zamanaşımı

*tarafımıza karşı müdahelenin men-i davası açılmış durumda,
şu aşamada taşınmaz üzerindeki binayı iyinyietle yaptığımızdan bahisle hapis hakkı tanınmak suretiyle müdahelenin men-ine karar verilmesini talep etmekteyiz,

*ancak mk 724 gereği şartları da mevcut olduğu için temliken tescili de talep hakkımız var,

sormak istediğim husus müdahelenin men-i davasından sonra hapis hakkı tanınması yönünden savunma yapacağımız için temliken tescil talep hakkımız için herhangi bir zamanaşımı süresi var mıdır?
Old 28-11-2011, 15:11   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

Bina bedeli ödeninceye kadar hapis hakkı tamınmasını talep ettiğiniz anlaşılmakta.
Temliken tescil ile ilgili olarak aşagıdaki kararlar umarım yararlı olur;
T.C. YARGITAY
1.Hukuk Dairesi

Esas: 2010/6140
Karar: 2010/6941
Karar Tarihi: 14.06.2010

ÖZET: Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir. Temliken tescil kararı verilebilmesi için gerekli iyiniyet ve yıkımın aşırı zarar doğuracağı koşulları olayda oluşmuş ise de mahkemece ifraz üzerinde durulmamıştır. İlgili merciinden belediye encümen kararına dayalı olarak ifrazının mümkün olup olmadığının sorularak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.

(4721 S. K. m. 4, 684, 718, 722, 723, 724, 725) (818 S. K. m. 42) (3194 S. K. m. 15, 16) (YİBK. 14.2.1951 T. 1949/17 E. 1951/1 K.)

Dava: Taraflar arasında görülen davada;

Davacı- karşı davalı, dava konusu 6692 ada, 4 parsel sayılı taşınmazda kayıt maliki olduğunu komşu 15 parsel malikinin taşkın yapılaşmak suretiyle taşınmazına müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.

Davalı- karşı davacı, kayıt maliki olduğu 15 parselde imara uygun bina yaptığını, ruhsatının ve yapı kullanma izin belgesinin olduğunu, yapının değerinin arzın değerinden fazla olduğunu, iyiniyetle yapılaştığını belirterek davanın reddini savunmuş, karşı davada ise TMK'nun 724. maddesi uyarınca temliken tescil istemiştir.

Mahkemece; elatmanın önlenmesi, yıkım davasının kısmen kabulüne, temliken tescil davasının ise kabulüne karar verilmiştir.

Karar: Taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi İ. A.'ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, imar parseline elatmanın önlenmesi ve yıkım, karşı dava ise temliken tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece; davacı taşınmazına taşkın olduğu anlaşılan ve yıkımında aşırı zarar bulunmayan bahçe duvarının fenni bilirkişi raporunda B harfi ile gösterilen kısmın yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

Ancak taşkın bina ile ilgili karşı davaya gelince;

Bilindiği üzere; Taşkın yapılarda, sosyal ve ekonomik bir değeri yok etmemek ve yapının bütünlüğünü korumak amacıyla yasa koyucu Medeni Kanunun 722, 723, 724 ncü maddelerinde öngörülenlerden daha değişik ilkelere ihtiyaç duymuş bu nedenle 725. madde hükmünü getirmek zorunda kalmıştır. Söz konusu maddeye göre <Bir yapının başkasına ait araziye taşırılan kısmı, eğer yapıyı yapan malik taşırılan arazi üzerinde bir irtifak hakkına sahip bulunuyorsa, ona ait taşınmazın bütünleyici parçası olur.>

Böyle bir irtifak hakkı yoksa, zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesini isteyebilir.

Görüldüğü üzere taşkın yapının korunmasındaki bireysel ve kamusal yarar nedeniyle Medeni Kanunun 684, 718, 722. maddelerinde kabul edilen <üst toprağa bağlıdır> kuralına ayrıcalık getirilmiş taşkın yapı malikinin komşu taşınmazda inşaat veya irtifak hakkı gibi ayni bir hakkının bulunması halinde taşan kısım, taşıtan taşınmazın değil, anayapının bulunduğu taşınmazın tamamlayıcı parçası (mütemmim cüz'ü) sayılmış, tecavüz edilen kısım üzerinde yapı maliki yararına irtifak hakkı tanınmıştır. Hemen belirtmek gerekir ki taşkın yapıdan inşaat ve imalattan kasıt, taşınmaza sıkı ve devamlı surette bağlı olan esaslı yapılardır. Diğer bir söyleyişle taşan yapının tamamlayıcı parça ( mütemmim cüz ) niteliğinde olması gerekir.

Onun, taşınmazın altında veya üstünde yapılması zeminde veya üstten sınırı aşması, arasında madde hükmünü uygulaması açısından hiçbir fark yoktur.

Medeni Kanunun 725. maddesinin uygulanabilmesini haklı gösterecek en önemli koşul yapı malikinin iyiniyetli olmasıdır.

Bu maddede iyi niyetin tanımı yapılmışsa da aynı kanunun 3. maddesinde hükme bağlanan sübjektif iyiniyet olduğunda kuşku yoktur. Yapı malikinin kendinden beklenen tüm dikkat ve özeni göstermesine karşın, sınırı aştığını bilmesi veya bilecek durumda olmaması yahut sınırı aşmasında yasaca korunabilecek bir nedenin bulunması onun iyiniyetini gösterir. Yapı yapan kişinin iyi niyetli olmaması aşırı zarar bulunup bulunmadığına bakılmaksızın taşan kısmın yıkılması sonucunu doğuracağından iyi niyet üzerinde önemle durulmalı, olaylar, karineler, tüm taraf delilleri bir arada özenle değerlendirilmelidir. Kural Olarak iyiniyetin isbatı 14.2.1951 tarih 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca taşkın yapı malikine ait ise de iyiniyet sav ve savunması defi olmayıp itiraz niteliği taşıdığından ve kamu düzeni ile ilgili bulunduğundan mahkemece kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulmalıdır.

Ancak, komşu taşınmaz malikinin veya o taşınmazda mülkiyetten başka ayni hak sahibi olup ta zarar gören kimselerin taşınmaza elatıldığını öğrendikleri tarihten itibaren 15 gün içerisinde itiraz etmeleri, yapı malikinin iyiniyetli sayılması olanağını ortadan kaldırır. İtiraz hiçbir şekle bağlı değildir. Yapının ilerlemesini zararın büyümesini önlemek için konan bu sürenin başlangıcını objektif olarak saptamak, yapının görünebilir hale gelme tarihinden başlatmak, taşırılan taşınmaz malikinin öğrenmesine engel olan sübjektif (öznel) nedenleri dikkate almamak gerekir. Aksine düşünce bu yöndeki yasa koyucunun amacını ortadan kaldırır.

(Durum ve koşulların haklı göstermesi) şeklinde açıklanan ikinci koşuldan ise imar durumuna göre ifrazın mümkün olması, ifraz halinde arsa malikinin uğrayacağı zarar ile taşkın yapı malikinin elde edeceği yarar arasında aşırı bir farkın bulunmaması, gibi hususlar anlaşılmalıdır.

Bu iki koşulun varlığı halinde taşkın yapı maliki uygun bir bedel ödeyeceğini bildirerek kaçacağı yenilik doğurucu nitelikteki temliken tecsil davası ile taşkın kısmın mülkiyetini veya üzerine bir irtifak hakkı kurulmasını isteyebilir. Ayrıca, iyiniyet savunmasının yukarda açıklanan niteliği dikkate alınıp, bu savunma içerisinde temliken tescil isteğininde bulunduğu kabul edilerek, tescil talebi, ayrı bir davaya gerek olmaksızın açılan davada savunma yoluyla da ileri sürülebilir. Esasen bu kuralın uyuşmazlıkların en kısa sürede sağlıklı biçimde çözümlenmesi ve dava ekonomisi yönünden büyük yarar sağlayacağı da kuşkusuzdur. Her davada hakim muhik tazminat (uygun bedel) olarak salt temlik edilecek arsanın bedelini değil, gerektiğinde taşınmazının bir kısmını terk etmek zorunda kalan malikin özverisini düşünerek uzman bilirkişiden dava tarihine göre devredilen arsa bedeli yanında, geride kalan kısmın uğradığı değer kaybı varsa taşınmaz malikinin öteki zararları gibi konularda da rapor almak suretiyle Medeni Kanunun 4. Borçlar Kanunun 42. maddeleri uyarınca ve aynı zamanda sebepsiz zenginleşmeyi de önleyecek biçimde en uygun bedeli tayin ve takdir etmeli, bu bedel karşılığında tecavüzün şekline, taşkın yapının ve taşınmazların niteliğine göre, taşılan yerin mülkiyetinin devrine veya üzerinde irtifak kurulmasına karar vermelidir.

Öte yandan taşkın yapı ile iki komşu taşınmaz fiilen birleşmekte, iktisadi bir bütün oluşturmaktadır. Olayın bu özelliği itibariyle taşkın yapıya dayanan temliken tescil isteği uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa kabul edildiği üzere taşınmaza bağlı kişisel hak niteliğindedir. Bu durumda taşınmazların miras yoluyla veya temliken intikal etmesi halinde yeni maliklerde maddede belirtilen haklardan yararlanabildikleri gibi borçlardan da sorumlu tutulurlar.

Somut olaya gelince; inşaat ruhsatında ve aplikasyonda gösterilen sınırlara sadık kalınmak şartıyla binanın inşa edildiği bu durumda karşı davacının iyi niyetti sayılması gerektiği kuşkusuzdur.

Diğer taraftan; binanın taşkın kısmın, taşıyıcı kolon ve kirişlerinin yıkımının fahiş zarar doğuracağı uzman bilirkişi raporu ile sabittir.

Buna göre TMK'nun 725. maddede sözü edilen temliken tescil kararı verilebilmesi için gerekli iyiniyet ve yıkımın aşırı zarar doğuracağı koşulları olayda oluşmuş ise de mahkemece ifraz üzerinde durulmamıştır. İlgili merciinden <Belediye Encümen Kararına dayalı olarak> (3194 Sayılı Yasanın 15, 16. maddesi gereğince) ifrazının mümkün olup olmadığının sorularak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli değildir.

Sonuç: Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.06.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
T.C. YARGITAY
14.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/3200
Karar: 2008/4341
Karar Tarihi: 31.03.2008

ÖZET: Malzeme malikinin kendi malzemesi ile başkasının arazisinde aralarında bir borç ilişkisi bulunmaksızın inşaat yapması halinde Medeni Kanunun 724 hükmü uygulanır. Böylece yapının değeri arsanın değerinden açıkça fazla ise gerek iyiniyetli arazi maliki, gerek iyiniyetli malzeme maliki adil bir tazminat karşılığında arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme malikine geçirilmesini istemek hakkına sahip olur. Arazi malikine de burada arazinin mülkiyetinin malzeme malikine geçirilmesi yetkisini tanımak yerindedir. Doktrinde hakim olunan görüşe göre iyiniyetli olan arazi malikinin arazi bedeli tam olarak ödenmesi koşuluyla araziyi malzeme malikine geçirilmesini isteme hakkı bulunduğu kabul edilmiştir.

(4721 S. K. m. 724) (743 S. K. m. 650)

Dava: Davacılar tarafından, davalı aleyhine 06.11.2006 gününde verilen dilekçe ile elatmanın önlenmesi, kal ve tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 24.01.2008 günlü hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

Karar: Dava, çapa bağlı elatmanın önlenmesi, ikinci kademedeki istek ise bina yapılarak meydana getirilen tecavüzlü arsa kısmının davalı adına tescili koşuluyla arsa bedelinin ödetilmesi istemi ile açılmıştır.

Davalı, davacının çap kaydına elatması olmadığını, açılan davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, Türk Medeni Kanununun 724. maddesinde sözü edilen temliken tescil istemini ancak malzeme sahibi ileri sürebileceğinden dava reddedilmiştir.

Hükmü, davacılar temyiz etmiştir.

Türk Medeni Kanunun 724. maddesine göre <Yapının değeri açıkça arazinin değerinden fazla ise iyiniyetli taraf uygun bir bedel karşılığında yapının ve arazinin tamamını veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir> Ancak, Türk Medeni Kanunun 724. maddesine karşılık gelen Medeni Kanunun 650. maddesi hükmü 724. maddede daha farklıdır. Önceki Medeni Kanunun 650. maddesinde <hüsnüniyetle hareket eden levazım sahibi> tabiri kullanılmış iken Türk Medeni Kanunun 724. maddesinde buna karşılık <iyiniyetli taraf mülkiyetin malzeme sahibine verilmesini isteyebilir> sözcüklerine yer verilmiş, bu durum Türk Medeni Kanunun 724. maddesinin gerekçesinde <ayrıca İsviçre Medeni Kanunun 673. maddesine uygun olan arazi malikine arazinin mülkiyetini malzeme sahibine devrini teklif etme hakkı tanınmıştır.> şeklinde açıklanmıştır.

Görülüyor ki, önceki Medeni Kanunun 650. maddesinde arazi mülkiyetinin malzeme sahibine verilmesini sadece malzeme sahibinin isteyebileceği hükmü varken, 724. maddede bu hak taraflara, yani malzeme sahibi veya arazi sahibine tanınmıştır. Doktrindeki görüşlerde farklı değildir. Bu konuda Prof Dr. Kemal Oğuzman, Prof Dr. Özer Seliçi, Prof Dr. Saibe Oktay-Özdemir 2004 yılında basılan <Eşya Hukuku> isimli eserlerinin 387 ve devamı sayfalarında <malzeme malikinin kendi malzemesi ile başkasının arazisinde aralarında bir borç ilişkisi bulunmaksızın inşaat yapması halinde de Medeni Kanunun 724 hükmü uygulanır. Böylece yapının değeri arsanın değerinden açıkça fazla ise gerek iyiniyetli arazi maliki, gerek iyiniyetli malzeme maliki adil bir tazminat karşılığında arazinin tamamının veya yeterli bir kısmının mülkiyetinin malzeme malikine geçirilmesini istemek hakkına sahip olur. Arazi malikine de burada arazinin mülkiyetinin malzeme malikine geçirilmesi yetkisini tanımak yerindedir.> görüşünü ileri sürmüş, Tekinay-Akman-Burcuoğlu-Altop <Eşya Hukuku> isimli eserlerinin 820 ve devamı sayfalarında aynı görüşü savunmuştur. Gerek Türk Medeni Kanunun 724. maddesinin önceki Medeni Kanunun 650. maddesinden farklı düzenleme şekline ve gerekse doktrinde hakim olunan görüşe göre iyiniyetli olan arazi malikinin arazi bedeli tam olarak ödenmesi koşuluyla araziyi malzeme malikine geçirilmesini isteme hakkı bulunduğu kabul edilmiştir. Taşınmazın bulunduğu yetkili mercii olan Belediye Başkanlığı da 25.12.2007 tarihli yanıtında, dava konusu bölümün ifrazının olanaklı bulunduğu bildirilmiştir.

Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş, mevcut bilirkişi raporuna davacılar itiraz ettiğinden ifrazı gereken kısmın bedelini keşfen yeni bir bilirkişi kuruluna inceletmek, ifrazın nasıl yapılacağını hem bilirkişi raporuna işaretletmek, bilirkişilerin bulacağı bedeli davalıya depo ettirmek ve bu bölümü ifrazen davalı adına tesciline karar vermek olmalıdır.

Mahkemece, yasa hükmüne yanlış anlam verilerek dava yazılı olduğu şeklide reddedildiğinden karar bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 31.03.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-11-2011, 15:12   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2009/14-68
Karar: 2009/149
Karar Tarihi: 29.04.2009


EL ATMANIN ÖNLENMESİ YIKIM ECRİMİSİL VE TEMLİKEN TESCİL DAVASI - TAŞINMAZIN SINIRLARININ TAPU PLANLARI VE ARZ ÜZERİNDEKİ SINIR İŞARETLERİYLE BELİRLENECEĞİ - DAVALILARIN TAŞINMAZLARI KADASTRODAN SONRA EDİNDİKLERİ

ÖZET: Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, taşkın binaların yıkımı ve ecrimisil istemine; karşı dava ise, temliken tescil isteğine ilişkindir. Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir. Davalılar taşınmazları kadastrodan sonra, yani çapa bağlandıktan sonra edin diklerine göre, davalıların iyi niyetli olduklarının kabulü mümkün değildir.

(1086 S. K. m. 72, 74) (4721 S. K. m. 683, 719, 725)

Taraflar arasındaki <El atmanın önlenmesi, yıkım, ecrimisil ve temliken tescil> davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 4.12.2007 gün ve 2002/439-2007/346 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay H.H.D.nın 26.6.2008 tarih ve 2008/6440-8437 sayılı ilamı ile (...Davacılar, çapa bağlı 12 parsel sayılı taşınmazın malikleri olduğunu, 13 parsel sayılı taşınmaz maliki B..... ile 19 parsel sayılı taşınmazın maliki davalı M.....'in taşkın yapı yaparak taşınmazlarına elattığını, elatmanın önlenmesini, taşkın yapıların kal'ini ve ecrimisil ödetilmesini istemiştir. Davalılar, elatmaları olmadığını, davanın reddini savunmuştur. Davalılardan B.,... T., karşı davasında 13 parsel sayılı taşınmaz maliki olduğunu, bu parsel üzerindeki binanın davacıların 13 parseline taştığını, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesi hükmünce taşan kısmın adına tescilini istemiştir.

Mahkemece, bilirkişinin 06.08.2003 tarihli krokisinde; kırmızı boyalı ve <A> harfiyle gösterilen yapının taşkın kısmı olan 26 m2 yüz ölçümlü yerde 19 parsel sayılı taşınmaz lehine irtifak hakkı tesisine, bunun dışında 16 m2'lik kısma davalı M. K..... LL.'nün müdahalesinin men'ine, depo edilen bedelin davacılara ödenmesine, 857.54 YTL. ecrimisilin faizi ile birlikte davalı M. K.....LL.'den alınmasına, aynı krokide, yeşil ile boyalı ve <B> harfi ile gösterilen üzerinde taşkın yapı bulunan 21.47 ve 6 m2 yüz ölçümündeki yerde 13 parsel lehine irtifak hakkı tesisine, üzerinde bina bulunmayan bölüme davalı B..... T..'in yaptığı müdahalenin men'ine, 1.040.00 YTL. ecrimisilin davalı Battal'dan alınarak davacılara ödenmesine, karşılık davacı B..... T..'in açtığı tescil davasının reddine karar verilmiştir.

Hükmü, taraflar temyiz etmiştir.

1- Dosyada yer alan bilgi ve belgelerden 12 parsel sayılı taşınmazın davacıya, 13 parsel olanının davalı ve karşı davacı B.....'a, 19 parselin ise diğer davalı Mehmet K. Ü.'ye ait olduğu, bilirkişi krokisine göre, davacıların çapa dayalı mülkiyetindeki 12 parselin <B> harfiyle gösterilen bölümüne davalılar dan B.....'m kısmen inşaat yaparak elattığı, <A> harfiyle gösterilen yerde ise diğer davalı M. K.....Ü...'nün taşkın inşaatı bulunduğu anlaşılmaktadır. Kuşkusuz, mülkiyet hakkı sahibi davacılar TMK. nun 683. maddesinden yararlanarak malına haksız elatan kişilerin elatmalarının önlenmesini isteyebilir. Ne var ki, yasanın 725. maddesi <...durum ve koşullarda haklı gösterdiği takdirde taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiye tinin kendisine devredilmesini isteyebilir.> hükmünü içermektedir. Görülüyor ki, Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesi ile kendi malzemesi ile yapı yaparak ve ancak yapıyı başkasının arazisi üzerine taşıran kimseye iyi niyetli olması aynı zamanda durum ve koşullarda onu haklı göstermesi halinde ya taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulması veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesi yetkisi tanımıştır. Eldeki asıl ve birleştirilen davanın ortaya konan bu yasal çerçevede incelenip değerlendirilmesi gerekir.

Kendi malzemesi ile başkasına ait taşınmaz üzerine taşkın yapı yapan malzeme sahibinin Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesinden yararlanmasında aranan en önemli koşul, malzeme sahibinin iyi niyetli olmasıdır. Taşkın inşaat sahibinde aranan iyi niyet koşulu Türk Medeni Kanunu'nun 3. madde sinde düzenlenen anlamda bir iyi niyettir. Taşmış olduğu arazinin kendisine ait olmadığını bilen veya bilmek durumunda olan kişi iyi niyet iddiasında bulunamaz. Diğer taraftan, mülkiyet hakkı sahibinin, malik olmasından dolayı kulla nacağı haklar hak düşürücü süre veya zamanaşımına bağlı değildir. Malik Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinin kendisine tanıdığı dava hakkını bir süreye bağlı olmaksızın her zaman kullanabilir.

Somut olayda; incelenen kayıt örneklerine göre, 13 parsel maliki taşkın yapı sahibi B.....’ın taşınmazı 14.02.1975 tarihinde çapa bağlandıktan sonra, M. K.....Ü...'nün ise 13.04.1984 ve 22.11.1985 tarihlerinde yine çapa, bağlandık tan sonra satın aldıkları anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 719. madde sine göre satın aldıkları taşınmazın sınırları çapı ile belirlenir. Karşı davacı 13 parsel maliki B....., çap satın aldığından sınırları dışındaki taşkın yapıda iyi niyet iddiasında bulunamaz. İyi niyet koşulu bulunmadığından karşı davacı B.....tarafından açılan dava reddedilmelidir.

Kabule göre de;

Davalı ve karşı davacı B..... T.., 14.10.2002 tarihli dilekçesinde Türk Medeni Kanunu'nun 725. maddesine dayanarak temliken tescil isteminde bulunmuştur. Karşı davacının irtifak hakkı tesisine ilişkin talep ve davası yoktur.

Davalılardan M. K.....Ü...'nün ise, ne temliken tescil, ne de irtifak hakkı tesisine ilişkin birleştirilen veya karşı davası yoktur. Usulünce açılmış bir dava bulunmadığından savunma yoluyla mahkeme önüne getirilen bu hususta dava varmış gibi yararına irtifak hakkı tesisi HUMK. nun 72 ve 74. maddelerine ay kırı olmuştur.

Bunların dışında, Türk Medeni Kanunu'nun taşkın yapılara ilişkin 725. maddesinin 2 .fıkrası taşkın yapı sahibine ya taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulması veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devredilmesi yetkisi tanımıştır. Buradaki hak, seçimlik hak olduğundan inşaat sahibi muhik bir bedel ödeyerek dilerse tecavüz edilen kısım üzerinde lehine ayni bir hak kurulmasının, dilerse o kısım mülkiyetinin kendisine verilmesini isteyebilir. Mahkeme de kullanılan seçimlik hakkına göre bir karar vermek zorundadır. Olayda, karşı davacı B.....'ın irtifak hakkı tesisine ilişkin bir talebi yokken, diğer davalı M. K.....L.'nün ise bu konuda davası yokken yararlarına irtifak hakkı tesisi doğru olmamıştır. Ayrıca, irtifak hakkı bedeli olarak saptanan 20.120.50 YTL. depo ettirilmeksizin karar kurulması da yanlıştır.

2- Yukarıdaki bozma nedenine göre, karşı davacı ile davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesi gerekmemiştir...) gerekçesi ile bozularak, dosya yerel mahkemesine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mah kemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi, taşkın binaların yıkımı ve ecrimisil istemine; karşı dava ise, temliken tescil isteğine ilişkindir.

Davacılar, 12 parsel sayılı taşınmazın miras bırakanları adına kayıtlı olduğunu, davalılara ait 13 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan yapıların taşınmazlarına taşkın olduğunu ileri sürerek, el atmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisile karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan B.....T.., karşı davası ile iyi niyetli olduğunu taşkın kısmın adına tescilini istemiş;diğer davalı ise kadastronun 50-60 yıl önce yapıldığını, iyi niyetli olduğunu bildirerek,davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davalılara ait yapıların davacılara ait taşınmaza taşkın olduğu, ifrazın mümkün olmadığı, davalıların iyi niyetli olduğu gerekçesi ile taşkın yapılar nedeniyle davalılar lehine irtifak hakkı tesisine; yapı bulunmayan kısımlarla ilgili asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.

Türk Medeni Kanunu'nun 725.md.si; <...Zarar gören malik taşmayı öğrendiği tarihten başlayarak onbeş gün içinde itiraz etmediği, aynı zamanda durum ve koşullar da haklı gösterdiği takdirde, taşkın yapıyı iyi niyetle yapan kimse, uygun bir bedel karşılığında taşan kısım için bir irtifak hakkı kurulmasını veya bu kısmın bulunduğu arazi parçasının mülkiyetinin kendisine devre dilmesini isteyebilir.> hükmünü düzenlemektedir. Buna göre temliken tescil koşullarının oluşması için, taşkın yapı sahiplerinin iyi niyetli olmasının yanı sıra, durum ve koşulların da haklı göstermesi gerekmektedir.

Somut olayda; 19 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin, ilk 27.11.1941 tarihinde yapıldığı, taşınmazın davalı M. K.....Ü... tarafından 23/24 payının bakım akti ile 13.4.1984’te; 1/24 payının da satış ile 22.11.1985'te edinildiği; yine 13 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 26.9.1953 tarihinde yapılıp, davalı B..... T., adına satışla 14.2.1975'te tescil edildiği dosya içerisindeki belgelerden anlaşılmaktadır.Teknik bilirkişiler tarafından düzenle nen rapor ve krokide; 19 parsel sayılı taşınmazdaki 7.486.500.000 TL değerin deki yapı ile 13 parsel sayılı taşınmazın kuzeyinde yer alan 1.978.400.000 TL değerindeki yapının kadastrodan sonra yapıldığı, 13 parsel sayılı taşınmazın güneyinde yer alan 6.808.500.000 TL değerindeki yapının ise kadastro sırasında mevcut olduğu bildirilmektedir.Davacının taşınmazının değerinin 68.000 YTL olduğu da bilirkişilerce belirlenmiştir. Yapı değerleri dikkate alındığında yıkımın aşırı zarar doğuracağından söz edilemez.

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu'nun 719 md.sine göre <... Taşınmazın sınırları, tapu planları ve arz üzerindeki sınır işaretleriyle belirlenir.> Davalılar taşınmazları kadastrodan sonra, yani çapa bağlandıktan sonra edin diklerine göre, davalıların iyi niyetli olduklarının kabulü mümkün değildir.

Öte yandan davalılara ait yapıların değeri iyi niyetli olmadıkları ve taşınmazların ifrazının mümkün olmayışı da göz önünde bulundurulduğunda, temliken tescil isteminin Türk Medeni Kanunu’nun 725. maddesine uygun olduğu söylenemez. Diğer taraftan dosya kapsamı ve toplanan delillere göre de irtifak hakkı tesisinin de koşullarının oluşmadığı açıktır. Bu durumda temliken tescil ve irtifak hakkı tesisi ile ilgili davanın kabulü yerinde değildir.

Davacılar tarafından haksız kullanım nedeniyle istenen ecrimisil mahkemece kabul edilmiş ise de, temyiz edenin sıfatına göre bu husus irdelenmemiştir.

O halde, yukarda açıklanan gerekçelerle ve Özel Daire bozması da gözönünde bulundurularak, mahkemece el atmanın önlenmesi ve yıkım isteminin kabulüne, temliken tescil isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK. nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 29.04.2009 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 28-11-2011, 19:39   #4
harkan

 
Varsayılan

üstat cevaplar için teşekkür ederim, ancak temliken tescil davası için herhangi bir zamanaşımı süresi ve zamanaşımının başlangıcının ne olacağı konusunda bir görüşünüz var mı?
Old 28-11-2011, 20:54   #5
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Kural olarak belli bir zamanın geçmesi ve bu süre içerisinde alacaklının hakkını dava etmemesi zamanaşımı olarak kendini gösterir. Bu durumda hak ortadan kalkmaz ise de; ileri sürülmesi hasım tarafça engellenir. Zamanaşımına ilişkin kurallar ilke olarak özel hukuk ilişkilerinden doğan haklara uygulanır. Yine hemen belirtilmelidir ki ayni haklar ilke olarak zamanaşımına uğramaz.

Doktrinde hakim olan görüşe göre; geçit, taşkın yapı, mecra irtifakı bir ihtiyaçtan kaynaklandığından ihtiyaç sahibinin bu durumu devam ettiği sürece bir zamanaşımı süresine tabi değildir. Anılan konularda diğer bir görüş ise; eşyaya bağlı borçların zamanaşımına uğramayacağı ancak, buna karşılık yine eşyaya bağlı olan tazminat borçlarının zamanaşımına tabi olacağı doğrultusundadır.

Somut olayda dava; Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesinden kaynaklanan hakkın ileri sürülmesi ile ortaya çıkmıştır. Yasada 724. maddeye dayanılarak açılan davaların belli bir zamanaşımı süresine tabi tutulduğuna dair hüküm yoktur. Denilebilir ki bu tür davalarda Borçlar Kanunu'nun 125. maddesi hükmünce 10 yıllık zamanaşımına tabidir ve bu hak kullanılmazsa karşı koyulması halinde ileri sürülemez. Ancak unutulmamalıdır ki Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayanılarak açılan temliken tescil davasının dinlenebilmesi için bir kimsenin başkasına ait arazi üzerine bir yapı yapması, yapı değerinin açıkça arazi değerinden fazla olması sub£ektif koşul olarak da iyiniyetli olması gerekir. Başkasına ait arazi üzerine yapı yapıldıktan sonra bu hak hemen kullanılabileceği gibi, yapı başkasının arazisinde kaldığı sürece 10 yıllık zamanaşımı süresi geçmiş olsa bile yapının varlığı sebebiyle bu süre biter bitmez yeni bir talep ve dava hakkı doğacağından 10 yılın geçmesinden sonra da ileri sürülebilir. Dolayısıyla olayımızda olduğu gibi davacı ve karşı davalıya ait arazideki bina 12 yaşında olsa bile 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmasından sonra yeni bir zamanaşımı süresi başlayacağından davalı ve davacıların Türk Medeni Kanunu'nun 724. maddesine dayalı hakları zamanaşımına uğramamıştır. Mahkemenin ortaya konan bu olguları bir yana bırakarak zamanaşımı varlığından sözedip temliken tescil istemini red etmesi yasaya aykırı olmuştur. (14. HUKUK DAİRESİ
2006/2861 E. 2006/4422 K. 13.4.2006)
Old 19-10-2012, 08:35   #6
av_sinems

 
Varsayılan

şimdi bu temliken tescil davalarında görevli mahkeme neresi oluyor?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Başkasının arsasına yapılan inşaat(3):Temliken Tescil Ve Diğer Haksız İnşaat sorunlar halit pamuk Eşya Hukuku Çalışma Grubu 5 29-12-2017 15:43
köyde yapılan ruhsatsız yapı- mk 724 temliken tescil harkan Meslektaşların Soruları 0 21-10-2011 19:36
haksız inşaat-taşkın inşaat avukat152 Meslektaşların Soruları 1 17-11-2009 20:27
Temliken Tescil Davası Kemosabe Meslektaşların Soruları 0 14-10-2009 17:46
tapu iptal tescil, haksız inşaat KAANKAL Hukuk Soruları Arşivi 2 07-05-2006 19:20


THS Sunucusu bu sayfayı 0,19028401 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.