Trafik Kazasında Meçhul Aracın Sorumluluğu

Müvekkil 1.5 yıl önce üçüncü bir aracın aniden önüne çıkması sonucu direksiyonunu kırarak tali yola kurallara aykırı bir şekilde parketmiş araca çarpmıştır. Müvekkil ve aracın içindeki 3 kişi ağır yaralanmış, kaza tespit tutanağında ise 3. araçtan hiç bahsedilmiyor vemüvekkil asli kusurlu. Olaya ilişkin yapılan ceza soruşturmasında ise, müvekkilin avukatı tanıklarını dosyaya bildirmediğinden suç müvekkilin üzerine kalmış. Halihazırda yapılacak bir şey yok. Ancak avukatı hakkında başka olaylardan dolayı da görevini kötüye kullama suç şüphesiyle bakanlık soruşturması açıldı, müvekkilin de ifadesi alındı. Müvekkil takipsizlikle kesinleşen ceza soruşturması için CMK. md 173 bağlamında ne yapması gerekiyor? Olağanüstü Kanun Yararına Bozma yoluna başvurmak daha mı sağlıklı, değerli görüşlerinizi bekliyorum.

Alıntı: Olaya ilişkin yapılan ceza soruşturmasında ise, müvekkilin avukatı tanıklarını dosyaya bildirmediğinden suç müvekkilin üzerine kalmış. Halihazırda yapılacak bir şey yok.

Sayın Anadolu Kartalı;

Soruşturma neticesinde kimse "suçlu" olamaz. Suçluluk durumu, ancak mahkeme kararı sonucu kesinleşerek belirlenebilir. Halihazırda neden yapılabilecek bir şeyin olmadığı konusunda aydınlatıcı bilgi verirseniz size yardımcı olmaya çalışabiliriz.

"Takipsizlikle kesinleşen" derken kastettiğiniz, takipsizlik kararına karşı tebliğden itibaren 15 gün içerisinde itirazda bulunmamakla mı kesinleşme durumu söz konusu yoksa itirazda bulunulmasının ardından ağır ceza mahkemesinin red kararı mı var?

Kanun yararına bozma seçeneğini düzenleyen CMK 309. maddeye göre; "(1) Hâkim veya mahkeme tarafından verilen ve istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümde hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini, yasal nedenlerini belirterek Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirir..."

Düzenlemeye göre kanun yararına bozma müessesesi için hakim ya da mahkeme tarafından verilmiş ve temyizen incelenmeksizin kesinleşmiş olan bir karar veya hüküm olması gerekiyor. Dolayısıyla, takipsizlik kararının nasıl kesinleşmiş olduğu somut durumda önem taşıyor.

Saygılarımla..

Değerli Meslektaşım Engin bey,

Olayda, takipsizliğe karşı en yakın ağır ceza mahkemesine itiraz edilmiş ve itiraz yerinde görülmeyerek reddedilmiş. Konuyla ilgili soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısıyla görüştüğümde, bağımsız niteliğindeki tek tanıktan dolayı müvekkili suçlu bulduklarını, şikayet yokluğundan dolayı takipsizlik kararı verdiklerini ifade etti. Ancak, müvekkilin aracının arkasından seyreden ve üçüncü aracı gören müvekkil yakınları ceza soruşturma dosyasında hiç dinlenmemiş. Kaza esnasında tesadüfen oradan geçmekte olan idari heyet konvoyundan da bir kişi olaya şahit. Savcılık daimi arama kararı vermediği için, müvekkil güvence hesabına başvuramıyor. Müvekkilin eski avukatı hakkında vekillik görevini gereği gibi yerine getirmediği için bakanlık soruşturması olan ceza dosyasında, avukat benzer olaylardan dolayı suçlanıyor. Ancak soruşturma aşamasında olduğu ve 5 ay sonra güvence hesabına başvurabilmek için zamanaşımı dolacağı için olağanüstü kanun yararına bozma youna gitmenin avantajlı olacağını düşünüyorum.

Sayın Av. Serhat TURĞUT;

Sunmuş olduğunuz son bilgiler ışığında sizinle aynı kanıda olduğumu ifade etmeliyim. Takipsizlik kararına yapılan itirazın reddi, temyiz edilmeksizin kesinleşen bir karardır ve dolayısıyla kanun yararına bozmaya tabidir.

Sayın Av. Engin Ekici,
Bazen karşılaştığımız olaylar kamu vicdanını yaralıyor, örneğin bu olayda mağdur müvekkil ve ailesi cankurtaranla hastaneye sevkedilirken kaza tespit tutanağı tutuluyor ve kendisi şüpheli durumuna geliyor. Takipsizlik kesinleştiği için hukuk mahkemelerinde tespit davası açıp tutanağın aksini de ispat edemiyorum. Eğer Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talebimi reddederse AİHM'e gideceğim. Saygılarımla.

Alıntı: Yazan Anadolu Kartalı Bazen karşılaştığımız olaylar kamu vicdanını yaralıyor...Eğer Adalet Bakanlığı kanun yararına bozma talebimi reddederse AİHM'e gideceğim.

Haklısınız, AİHS'nin "adil yargılanma hakkını" düzenleyen 6. maddenin ihlali söz konusu. Adalet Bakanlığı'nın, kanun yararına bozma talebinizi reddetmesi ihtimalinin kuvvet kazandığı noktada bile AİHM'ye başvuruda bulunulabilir. Zira son yıllarda AİHM bireysel başvuruları, iç hukuk yolları tüketilmemesine rağmen iç hukuk yollarının tüketilmesi durumunda dahi mağduriyetin giderilmeyeceği yönünde kuvvetli kanının oluşmasına istinaden kabul edilebilir buluyor.