Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Abonelik kapatılmaksızın taşınmazın terki

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2009, 17:42   #1
outlawyer

 
Varsayılan Abonelik kapatılmaksızın taşınmazın terki

Herkese Merhaba,
Suaboneliğinin kapatılmaksızın tarafın taşınmazdan ayrılması sonucu, sayacın kaydettiği miktardan sorumlu tutulacağına ilişkin Yargıtay 13.Hukuk Dairesi 2001/5070E ve 2001/5632 sayılı kararından başka yargıtay kararı iliştirebilirseniz çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkür ederim saygılar
Old 10-01-2009, 01:58   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/5070
K. 2001/5632
T. 24.5.2001
• SU TÜKETİM BEDELİNİN TAHSİLİ ( Aboneliğini Kapatmadan Ayrılan Davalının Sayaçtaki Miktardan Sorumlu Olması ve Suyun Kesilmemiş Olmasının Sonucu Etkilememesi )
• İDARENİN SUYU KAPATMAMASININ SORUMLULUĞU ETKİLEMEMESİ ( Aboneliğini Kapatmadan Ayrılan Abonenin Sayaçtaki Miktardan Sorumlu Olacağı )
• ABONELİK SÖZLEŞMESİNİ FESHETMEDEN TAŞINMAZDAN AYRILAN ABONE ( Sayaçta Kayıtlı Su Bedelinden Sorumlu Olacağı )
2004/m.67
ÖZET : Dava konusu olayda davacı idare, davalının abone olduğu yerde tüketilen ve ödenmeyen su faturalarının tahsilini istemiştir. Davalı bu adresten çok önceden ayrıldığı için borçlu olmadığını bildirmiştir. Abone sözleşmesini feshetmeden ayrılan davalı abone sayacın en son kaydettiği miktara kadar tahakkuk edecek bedelleri ödemek zorundadır. Faturaların son ödeme tarihlerine rağmen ödenmediği halde, su hizmeti vermeye devam edip suyu kapatmayan idare gerekli denetim ve yaptırımı uygulamadığı, su hizmeti vermeye devam ettiği için kusurlu sayılamaz.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilâmda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı ASKİ idaresi, davalı abonenin toplam 1.220.902.612 TL.lik borcunu ödemediğini, alacağın tahsili için yapılan icra takibine itiraz ettiğini öne sürerek, davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, 1389 yılının ekim ayında dava konusu yeri boşalttığını, borcu bulunmadığını bildirerek yersiz olan davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece yerinde görülmeyen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı ASKİ idaresi, davalının abone olduğu yerde tüketilen 1991/1-1936/2 döneminde ödenmeyen su faturalarına dayalı olarak, 192.847.612 TL. asıl alacak, 893.965.000 TL. gecikme cezası ve 134.055.000 TL. KDV olmak üzere toplam 1.220.907.612 TL. alacağın tahsili için icra takibi başlatmıştır. Davalı bu adresten çok önceden ayrıldığı için borçlu olmadığını bildirmiştir.

Davalı, 1.9.1986 tarihinde davacı ASKİ idaresinin abonesi olmuştur. Tarifeler Yönetmeliğinin 51. maddesinde "Abone sözleşmesi yürürlükte iken suyu açık olan bir abonelikte, ASKİ Genel Müdürlüğünün hizmetinden yararlananlar, yeni bir abone sözleşmesi yapmadıkları takdirde mükerrer herhangi bir tahsilata meydan verilmemek koşuluyla sayacın en son kaydettiği miktara kadar tahakkuk edecek bedelleri ödemek zorundadır. 52. maddesinde "Abone sözleşmesine ait ilişkisini ASKİ Genel Müdürlüğü ile kesmeden aboneliği terkeden aboneler başkaları tarafından yararlanılan hizmetlerin bedelini mükerrer; bir tahsilata meydan verilmemek koşulu ile sayacın en son kaydettiği miktara kadar tahakkuk edecek bedelleri ödemek zorundadır" denilmektedir.

Bu maddeler ışığında abone sözleşmesini feshetmeden ayrılan davalı abone sayacın en son kaydettiği miktara kadar tahakkuk edecek bedelleri ödemek zorundadır. Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporunda da alacağın varlığı sabit olmuştur. Mahkemenin Tarifeler Yönetmeliğinin 50. maddesi uyarınca faturaların son ödeme tarihlerine rağmen ödenmediği halde, aboneliği su hizmeti vermeye devam edip suyu kapatmayan idareyi gerekli denetim ve yaptırım uygulamadığı, su hizmeti vermeye devam ettiği için kusurlu kabulü doğru değildir. ASKİ idaresi kamu hizmeti veren bir kuruluştur. Abonenin suyunu kesmeyip hizmete devam etmesi kuruluş amacına uygun bir davranış olup kusur izafe edilemez. Tarifeler Yönetmeliğinin 52. maddesi, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamıyla davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde dosyadaki bilgi ve belgelere uygun düşmeyen gerekçeli hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Açıklanan gerekçe ile temyiz olunan kararın davacı ASKİ idaresi yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24/05/2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 10-01-2009, 11:05   #3
outlawyer

 
Varsayılan

çok teşekkür ederim zahmetinize ancak bu karardan başka bir karara ihtiyacım olduğunu belirtmiştim. . Emeğinize saygılarımla . .
Old 10-01-2009, 13:52   #4
halit pamuk

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2003/13-492
K. 2003/505
T. 24.9.2003
• SU ABONESİ OLAN KİRACININ ABONELİĞİNİ İPTAL ETMEDEN TAŞINMASI ( Taşınmasından Sonraki Kullanımlardan Doğan Borçtan da Sorumlu Olacağı )
• ABONELİK SÖZLEŞMESİNİ İPTAL ETMEDEN TAŞINAN KİRACI ( Tahliyeden Sonraki Su Sarfiyatından da Sorumlu Olacağı )
• KİRACI ABONENİN ABONELİK SÖZLEŞMESİNİ İPTAL ETMEDEN ADRESTEN TAŞINMASI ( Tahliye'den Sonraki Su Sarfiyatından da Kiracının Sorumlu Tutulacağı )
• TAHLİYEDEN SONRAKİ SU SARFİYATINDAN KİRACININ SORUMLULUĞU ( Abonelik Sözleşmesini İptal Etmeden Taşınan Kiracı )
1580/m.15
2004/m.67
ÖZET : Kiracı durumundaki davalı su abonesinin, hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 5. Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 18.7.2002 gün ve 2002/370-599 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 7.11.2002 gün ve 2002/10003-11834 sayılı ilamı ile, ( ""...Davalı; 12.7.1995 tarihli sözleşme ile İzsu abonesi olmuştur. Sözleşmenin 70. maddesinde ""imza etmiş oldukları abone senedine ait ilişiklerini kesmeden gayrimenkulu terk eden aboneler başkaları tarafından kullanılacak suyun bedelinden sorumludur"" denilmektedir. Aynı tarihli taahhütnamede de davalının sorumlu olacağına ilişkin beyanı bulunmaktadır. Davalı aboneliği devam etmekte ve feshedilmemiştir. Bu durumda davalının borçtan sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Mahkemece işin esası incelenerek davalının sorumlu olduğu miktarın tespiti için uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılıp, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, abone sözleşmesinin zımni olarak iptal edildiğinden bahisle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir..."" ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, abonelik sözleşmesine dayalı olarak, tüketilen su bedelinin tahsili istemiyle abone hakkında yapılan icra takibinde, borca itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı İzsu Genel Müdürlüğü vekili, abonelik sözleşmesi uyarınca su abonesi olan davalının, sözleşme kapsamında tüketilen suyun bedelini ödemediğini, yapılan icra takibine de, suyun başkası tarafından kullanıldığı gerekçesiyle itiraz ettiğini; itirazın haksız olduğunu, zira, feshedilmediği sürece abonelik sözleşmesinin geçerliliğini koruyacağını, suyu kimin kullandığının davacı tarafından bilinmesinin beklenemeyeceğini, davalının su bedelini ödeyip daha sonra kullanan kişiye rücu etmesi gerektiğini ileri sürerek, itirazın iptaline ve % 40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı Ö... Elektrik Malzemeleri San. Ve Tic A.Ş. vekili, davalı şirketin, abonelik sözleşmesinin ilişkin bulunduğu işyerinde kiracı iken, 9.11.1995 tarihinde kiralananı tahliye ettiğini, tahliye tarihine kadar kullanılan suyun bedelini ödediğini, takip konusu alacağın tahliye tarihinden sonraki dönemlere ilişkin olduğunu, taşınmazı davalı şirketten sonra başka kiracıların kullandığını; su ve elektrik abone sözleşmelerinin ancak sözleşmede yazılı taşınmazla birlikte hüküm ifade edebileceğini, bu nedenle tahliyeden sonraki kiracıların kullandığı su bedelinden davalının sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Yerel mahkemece verilen; davaya konu su borcunun 1999 yılı Ağustos ayı ile 2000 yılı Ağustos ayı arasındaki döneme ilişkin olması, abone durumundaki davalının kirası altındaki taşınmazı 9.11.1995 tarihinde boşaltması ve davacı Kurumun 1999 Ağustos ayına kadar kullanılan su bedellerini sonraki kiracılardan tahsil etmiş bulunması karşısında, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinin zımni olarak feshedildiğinin kabulü gerekeceği, yıllar önce yapılmış ve davacı tarafından zımnen iptal edilmiş bir sözleşmeye dayanılarak, önceki aboneden su bedelinin istenilmesinin hakkaniyete uygun olmadığı gibi, abonelerini belirli dönemlerde güncelleştirmeyen, kendi yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının bu kolaycılığının hukuken de korunamayacağı gerekçesine dayalı davanın reddine dair kararı özel dairece yukarıdaki gerekçeyle bozulmuştur.

Öncelikle maddi olgu ve taraflar arasında çekişmesiz olan yönlerin açıklanmasında yarar görülmüştür:

Davalı şirketin kiracısı bulunduğu işyeriyle ilgili olarak, taraflar arasında 12.7.1993 tarihli Abonelik Sözleşmesinin düzenlendiği, davalının taşınmazı 9.11.1995 tarihinde tahliye etmesine rağmen, davacı ile arasındaki su aboneliğine ilişkin sözleşmeyi feshetmediği, aynı işyerinde daha sonra üçüncü kişilerce kullanılan su bedelinin Ağustos 1999 tarihine kadar muntazaman ödendiği, anılan tarihten, Ağustos 2000 tarihine kadar geçen dönemde üçüncü kişilerin kullandığı suyun bedelinin ödenmemesi üzerine, davacı idarenin abonelik sözleşmesinin tarafı durumundaki davalı şirket aleyhine icra takibi yaptığı, davalının itirazı üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu yönlerden taraftar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Maddi olgunun açıklanan bu içeriği ile, bozma ve direnme kararlarının gerekçelerine göre Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kirası altındaki taşınmazda kullanacağı su için 1993 yılında davacı ile abonelik sözleşmesi yapan ve 1995 yılında taşınmazı tahliye etmesine rağmen sözleşmeyi feshetmeyen davalı kiracının, takibe konu edilen ve kendisince kullanılmadığı çekişmesiz olan suyun bedelinden davacıya karşı sorumlu tutulup tutulamayacağı; davalı ile aralarındaki abonelik sözleşmesi devam etmesine rağmen 1995-1999 yılları arasında su bedelini üçüncü kişilerden tahsil eden davacının, bu tutumuyla davalı ile arasındaki abonelik sözleşmesini feshetmiş sayılıp sayılamayacağı; dolayısıyla, daha sonraki dönemlerde ödenmeyen su borcunu, aynı sözleşmeye dayanarak davadan talep edip, edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

Bu noktada, taraflar arasındaki abonelik sözleşmesinin uyuşmazlığa ilişkin hükümleri üzerinde durulmalıdır:

Taraflar arasındaki 12.7.1993 tarihli ""Halkapınar Suyu Abone Senedi"" başlıklı sözleşmenin ""Abonelerin Mükellefiyetleri"" başlıklı bölümünde yer alan 70. maddesinde, abonelik sona erdirilmeden taşınmazın terk edilmesi halinde, başkaları tarafından kullanılacak suyun bedelinden abonenin sorumlu olacağı açıkça belirtilmiştir.

Bu hükümle, davalı abonenin, sözleşmenin ilişkin bulunduğu ve kendi kirası altında olan taşınmazı tahliye etmesi halinde, durumu davacıya bildirip, varsa, tahliye tarihine kadar tüketici suyun hesaplanacak bedelini de ödemek suretiyle, mevcut abonelik sözleşmesinin karşılıklı olarak feshedilmesini sağlamak yükümlülüğü altına girdiği; bu yükümlülüğünü yerine getirmediği takdirde, sonradan başkalarının kullanabileceği suyun bedelinden sorumlu olmayı kabullendiği açıktır. Eş söyleyişle, sözleşmenin değinilen bu hükmü, hizmeti veren davacı idarenin herhangi bir işlem ve eylemi olmaksızın, taşınmazı terk suretiyle aboneliğine konu hizmetten yararlanmasını kendi iradesiyle sona erdiren davalı abonenin; hizmeti veren davacı akidine Dunu bildirip, varsa, bedeli ödenmemiş tüketim için tahakkuk ettirilecek bedeli ödemek, sözleşmenin diğer hükümlerinin kendisine yüklediği başkaca edimler varsa onlar ) da yerine getirmek; yine, varsa ( örneğin depozito parasını geri almak, gibi ) sözleşmeden kaynaklanan haklarını da kullanmak, böylece, mevcut sözleşme ilişkisini, hem kendisine ve hem de karşı tarafa tanınan ve yüklenen tüm hak ve borçlardan arınmış olarak feshetmek yükümlülüğünü ve hakkını düzenlemektedir. ""

O halde, sözleşmenin bu hükmüne göre, davacı idarenin, abonelik sözleşmesine konu taşınmazda davalının hangi süreyle kiracı olarak bulunacağını, tahliyenin hangi tarihte gerçekleşeceğini, kira sözleşmesinin süresinden önce feshedilmiş olup olmadığını, yine, kira süresinin yasa çerçevesinde uzayıp uzamadığını ve benzeri nitelikteki başka yönleri bizzat araştırıp saptayarak, bu saptamanın sonucuna uygun şekilde davranma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Başka bir ifadeyle, taraftarın özel hukuk alanında, serbest iradeleriyle imzaladıkları abonelik sözleşmesi, davacı idareye açıklanan türden bir sorumluluk yüklememiştir.

Direnme kararında sözü edilen, davacı idareye ait Tarifeler Yönetmeliği'nin 48.maddesindeki ""...Başkası adına abonelik devam ederken suyu açık olan gayrimenkulün yeni sahibi veya kiracısı 2 ay içerisinde İZSU'ya müracaatla yeni abonelik sözleşmesi yapmakla yükümlüdür. Bunu yapmadıkları takdirde, yeni sahibi veya kiracısı, mevcut borçlar ile kullanmaya başladığı tarihten itibaren sayacın kaydettiği en son endekse kadar tahakkuk edecek borçları İzsu kendisinden talep edebilir"" şeklindeki hüküm ise, taraflar arasındaki abonelik ilişkisine değil; başkası ( somut olayda davalı ) adına kurulmuş bir abonelik ilişkisinin devam ettiği taşınmazı kiralayan kişinin veya o taşınmazın sahibinin ( Dolayısıyla, somut olay bakımından üçüncü kişilerin ) İZSU'ya karşı yükümlülüklerine ilişkin bir düzenlemeyi içermektedir. Bu hüküm, bir abonenin İzsu ile mevcut sözleşmesini feshetmeksizin taşınmazdan ayrılması durumunda, o taşınmazı sonradan kiracı veya mal Sahibi sıfatıyla Kullananların, iki ay içinde İZSU'ya başvurup, kendileri adına abonelik sözleşmesi yapmakla yükümlü olduklarını, aksi takdirde, hem önceki ve hem de taşınmazı kullanmaya başladıkları tarihten sonraki borçlardan sorumlu tutulabileceğini öngörmekte; kısaca, aboneye değil, onun terkinden sonra aynı yeri kullanan üçüncü kişilere yönelik bir yükümlülüğü düzenlemektedir. Yine, anılan hükümdeki ""...İZSU...talep edebilir."" ifadesinin taşıdığı açıklığa göre de, davacı İZSU, böyle bir durumda mutlak surette abonenin tahliyesinden sonra orayı kullanan kiracı veya mal sahibini saptama ve alacağı için onları takip etme yükümlülüğü altında değildir; bu durumu herhangi bir yolla belirlediği takdirde, dilerse, sözleşmenin tarafı olan abonesi yerine, belirtilen durumdaki üçüncü kişiden dahi talepte bulunabilecektir. Eş söyleyişle, davacı İZSU böyle bir durumda, abonesinden veya suyu fiilen kullanan kişiden bedel talebinde bulunma konusunda seçimlik bir hakka sahip kılınmıştır. Dolayısıyla, Tarifeler Yönetmeliğinin değinilen bü hükmü, somut olay bakımından, davalı aboneyi tarafı olduğu sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerinden herhangi bir şekilde kurtarmamakta, sadece, davacı idareye bir seçimlik hak tanımaktadır.

Bu durumda, yerel mahkemenin, İzsu Tarifeler Yönetmeliği'nin 48. maddesine dayalı direnme gerekçesi yerinde değildir.

Öte yandan, abonelik sözleşmelerinde hizmet verenin tekliğine karşın, hizmet alanların sayısının, bazen milyonlarla ifade edilebilecek kadar fazla olması mümkündür. Bu niteliklerinden dolayı, abonelik sözleşmelerinde, hizmet veren tarafın, abonelerini belli periyotlarla izleyip, ortaya çıkan sübjektif değişikliklere uygun şekilde tutum alma ve işlemler yapma yükümlülüğü altına sokulması, personelin asli faaliyet alanı dışındaki bu türden işlere yönlendirilmesine ve dolayısıyla verilmesi gereken hizmetin ihmaline yol açabileceğinden, hukuk düzenince kabul de edilemez.

Esasen, somut olayda olduğu gibi, kiracı durumundaki davalı su abonesinin, hizmet alma ihtiyacının tahliye yüzünden artık ortadan kalkmasıyla birlikte, basit bir başvuru işlemiyle abonelik sözleşmesini sona erdirip; sözleşme nedeniyle hem kendisi ve hem de karşı taraf nezdinde doğmuş tüm hak ve borçlardan arınmış olarak kiralanandan ayrılması mümkün iken, bunu yapmayarak, kendi aboneliği üzerinden üçüncü kişilerin su kullanmasına olanak tanımış olması dahi, sözleşme hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı dolayısıyla da, sonuçlarına katlanılması gereken bir davranış niteliğinde kabul edilmelidir.

O halde, yerel mahkemece, aynı yönlere işaret eden ve Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.9.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 10-01-2009, 14:07   #5
outlawyer

 
Varsayılan

çok teşekkür ederim bu sırada benim de bulduğum başka bir kararı eklemek isterim . .
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/11432
K. 2003/321
T. 20.1.2003
• İTİRAZIN İPTALİ ( Ödenmeyen Su Bedelinin Tahsili İçin Başlatılan İcra Takibine Vaki İtiraz )
• SU BEDELİNİN TAHSİLİ ( Davacı Kurum ile Davalı Kiracı Arasında Abone Sözleşmesi Yapıldığından Dolayı Davalının Ödenmeyen Su Borçlarından Sorumlu Olması )
• KİRACININ SORUMLULUĞU ( Davacı Kurum ile Davalı Kiracı Arasında Abone Sözleşmesi Yapıldığından Dolayı Davalının Ödenmeyen Su Borçlarından Sorumlu Olması )
2004/m.67
ÖZET : Davacı ile davalılardan Mustafa A. arasında abone sözleşmesi yapılmış olup, kiracı olan Mustafa A. taşınmazı tahliye edip ayrılmasına rağmen sözleşmeyi iptal ettirmemiştir. Davacı, abone sözleşmesine dayanarak harcanan su bedelinin ödetilmesini talep etmekte olup, sözleşme ayakta olduğuna göre, yapılan harcamalardan abone de sorumludur.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalılardan Mustafa A'ın abone, Emine Güler Ö'in ise suyu kullanan kiracı olduğunu belirterek ödenmeyen 475.091.000 TL. su/ksub bedelinin tahsili için davalılar hakkında başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptaline, %40 inkar tazminatının ödetilmesini istemiştir.

Her iki davalı da kendisi hakkındaki davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava konusu dönemde suyu kullanan davalı Emine Güler Ö.hakkındaki davanın kabulüne, davalı Mustafa A. hakkındaki davanın ise reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı ile davalılardan Mustafa A. arasında abone sözleşmesi yapılmış olup, kiracı olan Mustafa A. taşınmazı tahliye edip ayrılmasına rağmen sözleşmeyi iptal ettirmemiştir. Davacı, abone sözleşmesine dayanarak harcanan su bedelinin ödetilmesini talep etmekte olup, sözleşme ayakta olduğuna göre, yapılan harcamalardan abone de sorumludur. Mahkemece kullanılan su bedelinden, abone olan Mustafa A'ın da sorumlu olduğu gözetilmeden yazılı şekilde adı geçen davalı hakkındaki davanın reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 20.1.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
içtihat-Abonelik sözleşmesi Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 1 02-03-2009 23:33
taşınmazın 3. kişiye satılması CENTELBOY 54 Meslektaşların Soruları 1 13-04-2008 15:25
İnternet Abonelik Sözleşmesi Süresinden Önce Feshedilebilecek mutlakadalet Hukuk Haberleri 0 30-08-2007 07:49
kiralanan taşınmazın tahliyesi Serap Han Meslektaşların Soruları 3 25-07-2007 10:53
tapusuz taşınmazın satışı yer-sub Meslektaşların Soruları 2 25-05-2007 15:24


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11035204 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.