Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

vasiyetin tenfizi davası/vasiyetin iptali davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-09-2013, 15:58   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan vasiyetin tenfizi davası/vasiyetin iptali davası

Müvekkil lehine muayyen mal vaiyeti yapılmış vasiyetname veraset davsında okunmuştur.Mirasçılar vasiyetin iptali davası açmışlardır.Biz de vasiyetnamenin tenfizi davası açacağız.Vasiyetin iptali davsının sonucunu bekleyip mi açmalıyız yoksa şimdi mi açmamız uygundur.
Old 11-09-2013, 17:13   #2
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Bildiğim kadarıyla vasiyeti tenfiz memurunun belli bir sürede vasiyetin uygulanması için harekete geçme zorunluluğu var. Bu konuda vasiyetnamede de belli kıstaslar konmuş olabilir.

Vasiyeti yerine getirmekle görevlendirilen kişinin sorumluluğunu yerine getirerek vasiyetin tenfizi için harekete geçmesi, dava açması gerekiyorsa dava açması gerekir. Vasiyetin iptali için açılan davanın bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı olayın niteliğine ve Mahkemenin takdirine göre değişir.
Old 12-09-2013, 12:40   #3
av.esengül çördük

 
Varsayılan

Kanun No: 4721
Türk Medeni Kanunu (TMK) (YÜR. TAR.: 01.01.2002)
C. Zamanaşımı

Madde 639 - Miras sebebiyle istihkak davası, davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyiniyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde mirasbırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasının üzerinden on yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.

İyiniyetli olmayanlara karşı zamanaşımı süresi yirmi yıldır.
Old 12-09-2013, 12:41   #4
av.esengül çördük

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Hukuk Genel Kurulu
Esas: 1994/2-301
Karar: 1994/422
Karar Tarihi: 22.06.1994


VASİYETNAMENİN TENFİZİ DAVASI - VASİYETNAMENİN İNFAZI İSTEMİ - DAVACININ MALIN TESLİMİNİ YASAL VEYA SEÇİLMİŞ MİRASÇILARDAN VEYA VEYA TENFİZ MEMURUNDAN İSTEYEBİLECEK OLMASI - HUKUKİ NİTELEMENİN HAKİME AİT OLMASI - GÖREV HUSUSU

ÖZET: Somut olayda, davacı, vasiyetnamenin öncelikle infazını istemektedir. Bu itibarla da kendisine muayyen mal vasiyet edilen kişi durumunda bulunduğundan izleyeceği yol bu malın teslimini yasal veya seçilmiş mirasçılardan veya tenfiz memuru varsa ondan istemek, bunların teslimden kaçınmaları ve üstün bir hak iddia etmeleri halinde onlara karşı istihkak davası açmaktan ibarettir. İstihkak davalarında ise görevli mahkemeyi davanın konusunu oluşturan malın değeri belirler. Önceki davalardan vasiyet edilen dava konusu malın, değerinin milyarlarla ölçülebileceği anlaşılmaktadır. Dayanılan olayları bildirmek taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Davacının isteği vasiyete konu şeyin verilmesi ve adına tapuya tescil edilmesine ilişkindir. Bu nedenle dava konusu taşınmazların değerinin tespit edilmesi görev yönünün doğrudan gözetilmesi gerekir.

(743 S. K. m. 457, 462, 463, 464, 467, 468, 535, 538, 539, 541) (1086 S. K. m. 7, 27) (YHGK 13.02.1991 T. 1990/2-648 E. 1991/65 K.)

Dava: Taraflar arasındaki "vasiyetnamesinin tenfizi" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kütahya Sulh Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 21.1.1993 gün ve 1988/481-1993/45 sayılı kararın incelenmesi bir kısım davalı vekilleri tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 3.5.1993 gün ve 1993/4218-4535 sayılı ilamı;

(.. 1- Dava muayyen mal vasiyetini amir vasiyetnamenin yerine getirilmesi ile ilgilidir. Bu davada görev vasiyet edilen malın dava tarihindeki değerine göre belirlenir. O halde mahkemece yapılacak iş; vasiyete konu malların dava tarihindeki değerini tespit etmek ve öncelikle görev önünde bir karar vermekten ibarettir.

2- Kabule göre de;

a) Vasiyetnamenin iptali ile ilgili kararlarda kesinleşme şerhinin aranmaması,

b) Vasiyetnamenin bir örneğinin dosya içerisine konulmaması,

c) Veraset ilamının celbedilmemesi de isabetsizdir. Bu yönler gözetilmeden işin esasının incelenmesi ve yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır..) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Davacı, kendisine muayyen mal vasiyetini içeren vasiyetnamenin infazı ile mirascılık belgesi verilmesini istemiştir.
Davacının isteğinde dayandığı vasiyetnamenin açılması işlemi tamamlanmış ve uyuşmazlık Yargıtay'dan geçerek sonuçlanmıştır.

Belirtmek gerekirse Hukuk Genel Kurulu'nun 13.2.1991 gün 648-65 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, vasiyetnamenin tenfizi diye adlandırılan davalar, bir aynı hakkın tesisi için değil, yalnızca Sulh Hukuk Mahkemesi'nce açılan vasiyetnamenin, M.K.'nun 535. ve izleyen maddelerinde düzenlenen tebliğ işlemlerinin tamamlanmasından ve gerekli Yasal sürelerin geçmesinden sonra, herhangi bir itiraza uğramadığı ve iptalinin istenmediği bu nedenle de kesinleşmiş olduğunun tespiti içindir.

Diğer bir anlatımla, Vasiyetnamenin tenfizi, vasiyetnamenin açılıp itiraza uğramadığı veya yapılan itirazların sonuçsuz kaldığının tespitinden ibarettir. Bu tespit başlı başına aynı bir hakkın geçirimini sağlamaz. Bilindiği üzere ölüme bağlı tasarrufla;

a) Mirasçılardan biri veya bir kaçı mirasdan iskat edilebilir (MK.m.457),

b) Mükellefiyetler, şartlar konulabilir (MK.m.462-İkame MK. m.467. Namzet tayini MK.468),

c) Mirascı seçilir (MK.m.463),

d) Mirasçılardan birine veya üçüncü bir kişiye belirli (muayyen) mal vasiyeti yapılabilir (MK.m.464),

e) Vakıf kurulması öngörülebilir (..Belirtilen tasarrufların ne şekilde yerine getirileceği yine Medeni Kanunda ayrı ayrı gösterilmiştir. Mahkumiyet ve iskat halinin aksi kanıtlanmadıkça, mirasçı seçilen kişi, mirasçılık belgesi almadıkça (MK. 538) kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu malı ilgilisinden istemedikçe "yasal mirasçı veya varsa tenfiz memurundan" ve karşı çıkılması halinde onlar aleyhine istihkak davası açıp dava ile haklılığını kanıtlamadıkça, vasiyetname ile yapılan tasarrufun sahibi olamaz..)

Medeni Kanunun 539. maddesi uyarınca, mirasın açılmasıyla terekeye sahip olma hakkı, sadece yasal mirascılara tanınmıştır. Vasiyetname ile mirascı seçilenlerin, (Mirasçı nasb edilenler) hakları, yasal mirascılar veya öncelikle tasarruf ile yararlarına teberru yapılmış olanlar tarafından açıkça itiraz uğramamış ise, bu hususun tebliğinden itibaren bir ay geçtikten sonra bunlar mirascılık sıfatları hakkında belge verilmesini Sulh Hakiminden isteyebilirler (Bununla beraber her nevi istihkak ve iptal davası hakkı saklı olmak üzere) (MK. m. 538). Vasiyetname ile verilen hakkın geçirilmesini sağlayacak husus sulh hakiminin vereceği mirascılık belgesidir.

Kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimsenin, durumu ise daha farklıdır. Medeni Kanunun Madde 541 gereği kendisine belirli bir mal vasiyet edilen kimse, bu vasiyeti yerine getirmekle yükümlü olan varsa ona, yoksa yasal ve seçilmiş mirascılara karşı açacağı istihkak davası ile malın kendisine teslimini isteyebilir.

Görüldüğü gibi, vasiyetnamenin açılmış olması, terekenin seçilmiş (ve külli mirasçı durumundaki) kişi ile kendisine belirli bir mal vasiyet edilene (cüz'i mirasçıya) geçmesini sağlamaya yeterli olmamaktadır.

Somut olayda: Davacı, vasiyetnamenin öncelikle infazını istemektedir. Bu itibarla da kendisine muayyen mal vasiyet edilen kişi durumunda bulunduğundan izleyeceği yol Medeni Kanunun 541. maddesi uyarınca bu malın teslimini yasal veya seçilmiş mirasçılardan veya tenfiz memuru varsa ondan istemek, bunların teslimden kaçınmaları ve üstün bir hak iddia etmeleri halinde onlara karşı istihkak davası açmaktan ibarettir.

İstihkak davalarında ise görevli mahkemeyi davanın konusunu oluşturan malın değeri belirler. Önceki davalardan vasiyet edilen dava konusu malın, değerinin milyarlarla ölçülebileceği anlaşılmaktadır.

Ancak dayanılan olayları bildirmek taraflara, hukuki niteleme ise hakime aittir. Davacının isteği vasiyete konu şeyin verilmesi ve adına tapuya tescil edilmesine ilişkindir. Bu nedenle dava konusu taşınmazların değerinin tespit edilmesi görev yönünün doğrudan gözetilmesi gerekir.

Hal böyle olunca Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davacının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.06.1994 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Old 12-09-2013, 12:42   #5
av.esengül çördük

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

3.Hukuk Dairesi
Esas: 2012/22613
Karar: 2013/12
Karar Tarihi: 14.01.2013


VASİYETNAMENİN TENFİZİ İLE TAŞINMAZLARIN TAPU KAYDININ İPTALİ İSTEMİ - DAVALILARIN HERHANGİ BİR ZAMANAŞIMI DEFİNDE BULUNMADIKLARI GÖZETİLEREK DAVANIN ESASI HAKKINDA KARAR VERİLMESİ GEREĞİ - HÜKMÜN BOZULDUĞU

ÖZET: Mahkemece, davalıların herhangi bir zamanaşımı definde bulunmadıkları da gözetilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

(4721 S. K. m. 602) (4722 S. K. m. 17) (743 S. K. m. 580)

Dava: Dava dilekçesinde muris H. T.'un Kargı Noterliğinin 10.02.1994 tarih ve 471 sayılı düzenleme şeklindeki vasiyetnamesinin tenfizi ile tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davada, muris H. T. tarafından Kargı Noterliğinin 10.02.1994 tarih ve 471 sayılı vasiyetnamenin tenfizi ile taşınmazların tapu kaydının iptali ile adlarına tescili istenilmiştir.

Mahkemece; davanın TMK'nun 602. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre dolduktan sonra açıldığı gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

4722 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun'un 17. maddesi uyarınca; mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.

Yanların ortak murisi 14.03.1995 tarihinde vefat etmiştir. Bu durumda olayın çözümünde uygulanacak yasa hükmü 4721 sayılı Yasa hükümleri olmayıp, murisin ölüm tarihinde yürürlükte olan 743 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümleridir. Bu Kanunun 580. maddesinde düzenlenen süre hak düşürücü süre değil, zamanaşımı süresidir.

O halde mahkemece, davalıların herhangi bir zamanaşımı definde bulunmadıkları da gözetilerek davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Old 12-09-2013, 12:43   #6
av.esengül çördük

 
Varsayılan

Bu konuda Yargıtay ın yeni tarihli kararına veya 4721 sayılı kanun uygulamasına rastlayamadım ama size fikir vermesi açısından önceki uygulamaya ait kararları paylaştım. İyi çalışmalar!
Old 08-01-2015, 16:28   #7
fidel kadastro

 
Varsayılan hgk kararından anladığım

Merhaba,

Yukarıdaki HGK kararından anladığım vasiyetname lehtarının vasiyetnameye ilişkin talep hakkını mirasçılara veya atanmışsa vasiyeti tenfiz memuruna yöneltmesi gerektiğidir. Yani elindeki vasiyetname ile ya da mahkemeden aldığı vasiyeti tenfiz kararıyla tapudan veya bankadan talepte bulunamaz. Eğer mirasçılar vasiyetname lehtarının başvurusuna olumlu cevap vermezlerse vasiyetname lehtarı, mirasçılara karşı istihkak davası açmalıdır. Ben böyle anladım. Diğer meslektaşlarımın da görüşünü merak ediyorum açıkçası.
Old 08-01-2015, 17:28   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan fidel kadastro
Merhaba,

Yukarıdaki HGK kararından anladığım vasiyetname lehtarının vasiyetnameye ilişkin talep hakkını mirasçılara veya atanmışsa vasiyeti tenfiz memuruna yöneltmesi gerektiğidir. Yani elindeki vasiyetname ile ya da mahkemeden aldığı vasiyeti tenfiz kararıyla tapudan veya bankadan talepte bulunamaz. Eğer mirasçılar vasiyetname lehtarının başvurusuna olumlu cevap vermezlerse vasiyetname lehtarı, mirasçılara karşı istihkak davası açmalıdır. Ben böyle anladım. Diğer meslektaşlarımın da görüşünü merak ediyorum açıkçası.

Doğru anlamışsınız. Kişi, lehine mal vasiyet edilen ise, böyle olmalıdır. Eski MK 541 ve yürürlükteki TMK 600 üncü maddelerinde konu aynen bu şekilde düzenlenmiştir. Yani Yargıtay kararına da gerek yoktur.
Old 16-10-2016, 15:57   #9
Matrix

 
Varsayılan

KARAR NO: 2010/13 GENEL MÜDÜRLÜK MAKAMINA İSTEM: .........İli, ..........İlçesi, ..........179 Ada 93, 94 ve 95 nolu parseller ile ilgili ibraz edilen .......... / ...........Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/326 Esas ve 2007/326 Karar sayılı "Vasiyetnamenin Açılması" davası ile ilgili verilen karar gereğince taşınmazların tescili talebinden ibarettir. RED NEDENİ: ........İli, .......... İlçesi, .........179 Ada 93, 94 ve 95 nolu parseller ile ilgili ibraz edilen ......... / .........Sulh Hukuk Mahkemesinin 2006/326 Esas ve 2007/326 Karar sayılı "Vasiyetnamenin Açılması" davası ile ilgili verilen karar gereğince, vasiyetnamenin yerine getirilmesi için talebi, "hakim tarafından yazılan tescil yazısı ve tenfız kararı olmadığı" gerekçesi ile reddedilmiştir. ..... Lehine mal vasiyet edilen kişi ise kanuni ve atanmış mirasçılar gibi ölümle kendiliğinden mirasçı olamamaktadır. TMK md. 600 gereğince vasiyet alacaklısı, varsa vasiyeti yerine getirme görevlisine, yoksa yasal ve atanmış mirasçılara karşı kişisel bir istem hakkına sahiptir. Eğer yasal ve atanmış mirasçılar tescile yanaşmıyorlarsa, lehine mal vasiyet edilen kişi (musaleh) vasiyetname ile kendisine bırakılan malın adına tescil edilebilmesi için dava açma hakkına sahiptir. ......... Sulh Hukuk Mahkemesinin 26/07/2007 tarih ve 2006/326 Esas ve 2007/326 Karar sayılı "vasiyetin tespitine" ilişkin kesinleşmiş kararı tenfize yönelik bir karar olmadığından, hatta mirasçılarca bir tenfîz talebi bulunmadığı için bu konuda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olduğundan, TST'nün 21/b maddesinde belirtilen şartlan taşımayan tescil talebinin reddine dair ........Tapu Müdürlüğünce verilen kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. TST'nün 21/b maddesinde belirtilen şartları taşımayan tescil talebi ancak, TMK'nun 600/3 maddesi gereğince vasiyet alacaklısının, taşınmazların mülkiyetinin kendisine ait olduğu iddiasıyla açılacak bir "istihkak davasından" (tescile icbar davası) alınacak, tescile yönelik kesinleşmiş mahkeme kararının .......Tapu Müdürlüğüne ibrazı halinde karşılanabilecektir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
vasiyetnamenin tenfizi-aynı taşınmazla ilgili iki vasiyetin tenfizi avukatthemis Meslektaşların Soruları 1 27-08-2013 14:19
Vasiyetin açılması ve tenfizi ruze Meslektaşların Soruları 30 23-07-2013 22:33
vasiyetin tenfizi AV.YSİ Meslektaşların Soruları 1 09-05-2013 16:25
vasiyetin tenfizi/zamanaşımı furugferruhzad Meslektaşların Soruları 1 12-05-2011 07:48
Vasiyetin tenfizi mi iptali mi? furugferruhzad Meslektaşların Soruları 0 24-09-2010 11:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,11674905 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.