Beraat eden ve sonradan ölen sanık hakkında düşme kararı verilmesi

Taksirle adam öldürme ve yalan tanıklıktan yargılama yapılan dava sonucunda ‘suçun sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı’ gerekçesiyle (tüm suçlardan ve tüm sanıklar bakımından) beraat kararı veriliyor.Müşteki kararı temyiz ediyor.

Dosya Yargıtay’dayken, ancak henüz görüşülmemişken,sanık ölüyor.Dosya görüşülmeden önce,vefat eden sanığın yakınları,sanığın vefat ettiğini bildirir dilekçe sunuyorlar. Yargıtay da yerel mahkemenin kararı için,vefat eden sanık bakımından hariç olmak üzere onama kararı veriyor. Vefat eden sanık bakımından ise ‘düşme kararı verilmesi zorunluluğu nedeniyle’ bozma kararı veriyor.

Bu durumda düşme kararı verilmesi kanunen zorunlu,ancak,hukuken aklanma bakımından,düşme yerine beraat kararı verilmesi gerekip gerekmeyeceği konusunda görüşleriniz nelerdir.

Ceza yargılaması yapan mahkeme önündeki dosyaya göre karar verir diye düşünüyorum,hukuken aklama yargılamayı yapan mahkemenin işi değildir,sanık ölmüş doğal olarak düşme kararı verilmesi gerekir.

Sayın meslektaşım;

Sanığın aklanması adına üzülerek söylemek zorunda kalıyorum; ceza muhakemesinin yürüyüşünde sanığın ölümü halinde kanunen düşme kararı verilmektedir.
Konuyla ilgili Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı'nı istifadelerinize sunuyorum.
Dosya kapsamını bilmemekle birlikte CMK 223/9. maddesi "derhal beraat kararı verilebilecek hallerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilemez" hükmünü içermektedir. Belki bu zorunlu düşme kararından CMK 223/9. maddesi çıkış yolu olabilir.
Saygılarımla...


YARGITAY
Ceza Genel Kurulu 2008/9-97 E.N , 2008/101 K.N.

İlgili Kavramlar

HAPİS CEZASI
MÜSADERE
SANIĞIN ÖLÜMÜ HALİNDE KAMU DAVASI

İçtihat Metni

Sanık A... Ş......'in 765 sayılı TCY'nın 169, 3713 sayılı Yasanın 5, 765 sayılı TCY'nın 59. maddeleri uyarınca 3 yıl 9 ay ağır hapis cezasıyla cezalandırılmasına, 31. madde uyarınca 3 yıl süreyle kamu hizmetlerinden yasaklanmasına ve hakkında 40. maddenin uygulanmasına ilişkin Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.04.2007 gün ve 275-63 sayılı hüküm,

Sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 14.11.2007 gün ve 9408-8232 sayı ile; hükümdeki ağır hapis cezasının hapis cezasına dönüştürülmek suretiyle onanmasına karar verilmiştir.

Yargıtay C.Başsavcılığı 21.04.2008 gün ve 75961 sayı ile;

Sanık müdafi tarafından itiraz dilekçesine ekli olarak verilen 25.01.2008 tarihli nüfus kayıt örneğine göre, sanığın 09.09.2007 tarihinde, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin, 14.11.2007 tarihinde verdiği düzeltilerek onama kararından önce öldüğü, Yargıtay ilamının, ancak Yargıtay tarafından düzeltilmesinin mümkün olacağı görüşüyle itiraz yasa yoluna başvurularak, Yargıtay 9. Ceza Dairesinin sanık A... Ş...... ile ilgili 14.11.2007 tarih ve 9408-8232 sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılması, Adana 6. Ağır Ceza Mahkemesinin, 10.04.2007 tarih ve 275-63 sayılı kararının sanık A... Ş...... yönünden bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunulmuştur.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, sanık veya hükümlünün ölümü halinde yapılması gereken işlemin saptanmasına ilişkindir.

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren, 5237 sayılı TCY'nın 64. maddesinde;

"(1) Sanığın ölümü hâlinde kamu davasının düşürülmesine karar verilir. Ancak, niteliği itibarıyla müsadereye tâbi eşya ve maddî menfaatler hakkında davaya devam olunarak bunların müsaderesine hükmolunabilir.

(2) Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur." hükmü ile, sanığın ölümü halinde, kamu davasının düşürüleceği, sadece niteliği itibariyle müsadereye tabi eşya ve yararlar hakkında yargılamaya devam edileceği, hükümlünün ölümü halinde ise, cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilmekle birlikte, müsadere ve yargılama giderlerine ilişkin hükmün infaz edileceği belirtilmek suretiyle, sanık ve hükümlünün ölümüne farklı sonuçlar yüklemiştir.

Sanık müdafii tarafından 28.01.2008 tarihli dilekçe ekinde sunulan ve Mersin Merkez Nüfus Müdürlüğünce düzenlenip onaylanan 25.01.2008 tarihli nüfus kayıt örneğine göre, M...... ve Cennet'ten olma, 03.03.1948 d.lu, Malatya, Akçadağ, Keller köyü nüfusuna kayıtlı, Cilt no:31, Hane no:26, TC Kimlik no:46984545892 olan, A... Ş......'in 09.09.2007 tarihinde öldüğü ileri sürülmektedir.

Yargıtay 9. Ceza Dairesince düzelterek onama kararının verildiği 14.11.2007 tarihinden önce 09.09.2007 tarihinde sanığın öldüğü ileri sürülmekle birlikte, bu bilgiye Özel Dairece onama kararının verildiği tarihten sonra sanık müdafiinin 28.01.2008 tarihli dilekçesi ile ulaşılmıştır. Bu itibarla Özel Daireye atfı kabil bir kusur bulunmamaktadır. Ancak, 5237 sayılı Yasanın 64. maddesi ile sanık ve hükümlünün ölümüne farklı sonuçlar yüklenmiş bulunduğundan ve ölümün, düzelterek onama kararının verildiği tarihten önce gerçekleştiği ileri sürüldüğünden, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılarak, hükmün kesinleşmesinin önlenmesi ve Yerel Mahkeme hükmünün gerekli inceleme yapılarak, 5237 sayılı TCY'nın 64 ve 5271 sayılı Yasanın 223. maddesi uyarınca gereken hükmün mahkemesince verilmesinin temini için bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ:Açıklanan nedenlerle,

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay 9. Ceza Dairesinin sanık A... Ş...... ile ilgili 14.11.2007 tarih ve 9408-8232 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,

3-Dosyanın Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 06.05.2008 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.