Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Karısına bağlanacak SSK maaşı için intiharı düşünen bir adam

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-05-2008, 08:30   #1
karabekir

 
Varsayılan Karısına bağlanacak SSK maaşı için intiharı düşünen bir adam

Selamlar…

Aşağıda anlatacağım şey bir ailenin bugüne kadar devletten bekledikleri tek şey belki.
2001 yılında Adana’da ilk giyim dükkanını açtı. Üç kardeştiler. En küçük kardeşlerinin bu işe girişmesiyle O da, 2001 de girmişti işte bu işe. 2006 yılına kadar üç kardeşin toplam 19 tane giyim mağazası oldu. Bu mağazaları açmak için bankalardan krediler çektiler. 2006 yılına gelindiğinde en büyük ağabeyin yani “O”nun 9 mağazası oldu. 49’da işçisi. Her mağazayı açıp içini doldurmak için hem önceki mağazaların gelir getirmesi ve hem de banka kredisi gerekiyordu. Kredi, mağazalar iş yaptığı sürece önemli değildi. Derken 2005 yılının başında satışlar düştü. Krediler ödenemez hale geldi.

Para bulunmalıydı hem mağazaları kurtarmak, hem işçilerin parasını ödemek ve hem de kredileri döndürmek için. Tefecilere gidildi. Vadeleri ileriye atılmış çekler karşılığında para bulundu. Basit bir hesaplama: Tefeciden aldığı 40.000,00YTL para için her ay 4.000,00YTL faiz ödeyecekti. Geleceğe umudu vardı.

Her borcu bir yenisiyle kapatmaya uğraştı, her borç için bir çek daha. Gelecek daha da karardı. Bu arada tek kızını biriyle nişanladı. 2006 yılının aralık ayında ne tefecilerle ne de bankalarla uğraşacak takati ve geliri kalmamıştı. Toplamda günlük 4-5.000,00YTL cirosu olan mağazalar artık 500-600,00YTL gelir getiriyordu ve bu sadece kiraları bile karşılamıyordu.

Derken tek kızı; bir buhrana girdi ve ruh ve sinir hastalıkları hastanesine yatırıldı. Tam 2,5 ay. 2,5 ay uyutuldu. Bir yanda kızı öbür yanda borçlar.

“O” şeker hastasıydı ve dükkanları karısının ve kızının üzerine yapmıştı. Keşke yapmasaydı…
Nasıl ödeyecekti. İçtiği sigaranın markasını değiştirdi önce sonra Mağazaları satmaya başladı. Tesktil ölmüştü ve alanlar su parası veriyorlardı sanki. Evvela elindeki Dublo’ya banka haciz koydu, sonra ipotekli olan evine. Kiraya çıktılar. Tefeciler çekleri getiriyorlardı. Abi daha yazdırmadık, ödeyecek misin. Ödedi, ödedi, ödedi. Tek mağaza kaldı. Yıllık 36.000,00YTL’ydi 2007 yılında kirası o son mağazanın. Yıllık değil de aylık ödeme yapmak istedi, ödeme konusunda anlaşamadı mağaza sahibiyle. Ve mahkeme tahliyeye karar verdi. Dükkandaki tüm giyim eşyası dışarı atıldı onlarca polisle beraber. 38 yıllık eşi, can yoldaşı karısı, o zamana kadar içine akıttıklarını şimdi koyvermişti. Bir evleri yoktu, bir mağaza yoktu. Ve bir ton giyim eşyası vardı sokak ortasında. Karısının 38 yıllık can yoldaşının bu halini gören “O” başka bir mağazaya bu giyim malzemelerini toptan satmaya kalktı. Parası bir hafta sonra verilecekti. 150-200.000,00YTL’lik mala 20.000,00YTL verilecekti. Giyim malzemelerini toptan alan mağaza sahibi “O”nun borçlu olduğu bir tefecinin arkadaşıydı. Tefeci’de o alacağa el koydu.
Tefecilerden birini vurmayı düşündü önce; sonra karısı ne olacaktı. Kendini öldürmeyi düşündü. 1.500 gün sigorta pirimi vardı ve öldüğünde karısına bir SSK maaşı bağlanabilirdi. Yapamadı. Onu çok seviyordu ondan ayrılmak istemezcesine.


Her şeyden önce karısı için çırpınması gerekiyordu. Ev yemekleri yapan bir yemek dükkanı açabilirdi. Elinde çok az bir para ile karısının son bileziği vardı. Yaptı. İkinci gün, tefecilerden biri borca karşılık dükkanı işletmeyi üzerine aldı. “O”na yol verdi. Haydi sen başka iş yap.
Kiradaydı. Kira parası nasıl ödenecekti. Evinde para edecek bir tek kliması vardı ve sattı. 2.500,00YTL’lik klimaya 550,00YTL verdiler. Sattı, mecburdu. Geçen ayın son kirası verildi. Bu ay satacak bir şey kalmadı. Eşyalarını bir akrabalarının kullanılmayan ambarına kaldırmak için parmağındaki iki yüzükten birini sattı. Eşyalar ambara kaldırıldı ama kendileri ne olacaktı. 2007 yılının sonunda evlendirdikleri ve şimdi 2,5 aylık hamile olan kızlarına taşındılar.

19 mağaza, hepsi bir şekilde battı. Üç kardeş ve onların eşleri çocukları hepsi bir şekilde bu duruma düştüler hemen hemen.
Bu hengame içerisinde karşılıksız kalan çekler hala vardı. Ve bunlardan açılan davalar sonunda nihayet geçen ay çek miktarı kadar para cezası verildi. Hem “O” na hem de hamile kızına. İlki 5.000,00YTL idi. Üç kardeş de benzer şekilde cezalara çarptırıldılar.
5.000,00YTL. Nasıl ödenir hem kızı hem “O” 10.000,00YTL. Daha bir sürü ceza gelecek. Nasıl ödenir, cepte sigara parası bile yok. Nasıl ödenir yemek parası bile yok, nasıl ödenir…ÖDENEMEZ…

Pekiyi ne olacak…Günlük 100,00YTL üzerinden hapse çevrilecek. 50 gün hapis.

Her şeyini kaybetmiş bu adamı, karısını, 2,5 aylık hamile ve deliliğin berisinde olan kızını, kardeşini, yiğenlerini, kardeşlerinin eşlerini ödemeyecekleri adli para cezası yüzünden hapis bekliyor.

Hem de belki çekten dolayı mükerrirlere verilecek cezadan daha çok hapis. Çünkü adli para cezası 100,00YTL üzerinden hapse çevriliyor. Mükerrirlere ise 1-5 yıl arasında hapis cezası veriliyor. Örneğin piyasada 50.000,00YTL’lik bir çekiniz varsa ve karşılıksız çıkarsa 50.000,00YTL adli para cezası veriliyor ve bu da ödeyememeniz durumunda 500 gün hapse dönüşüyor. 500.000,00YTL’lik çekiniz karşılıksız çıkarsa 5.000 gün hapis cezası. 1.000.000,00YTL’lik çekiniz karşılıksız çıkarsa 10.000 gün hapis. Kaç yıl yapıyor biliyor musunuz. 27,5 yıl yapıyor. Ertelemesi yok, başka cezaya dönüşme ihtimali yok.

Çek bedellerini ödeyebilseydiler zaten ödeyeceklerdi ama madem ödeyemediniz devlet alacağına dönüştüğü için ödemezseniz hapsi hak ediyorsunuz demektir.

Sadece Adana’da bu türden davalar nedeniyle binlerce dosya var Asliye Ceza Mahkemelerinin elinde. Savcılarda 1000 lerce adli para cezasının hapse dönüştürülmesi dosyası var.

Şimdi bu insanların devletten tek istekleri var. Biri 60 yaşında biri 57. Tek istekleri var her şeylerini kaybettikten sonra. Hapse girmemek. Mükerrir değiller geleceğe güvenip çekle borçlanmışlar ve gelecek umdukları gibi olmamış. Kimseyi dolandırmak istememişler. Ve bütün mağazalarını satıp, evi arabayı her şeyi tüketip borçları ödemeye çalışmışlar ve hala kaçmıyorlar…Şimdi tek istek…Hapse girmemek. Biri çıkıp da bana çek nedeniyle verilen para cezasının nasıl olup da mükerrirlere verilen cezadan daha ağır sonuç doğurduğunu açıklayabilir mi?
Biri bana çıkıp da; çekin karşılıksız çıkması nedeniyle verilen para cezasının tecavüzcülere verilen hapis cezasından daha fazla cezayı gerektirmesini açıklayabilir mi? Devletten tek istek; Başka kanunlar gereğince verilen (TCK dışındaki) para cezalarının adli para cezasının infaz rejimi kapsamından çıkartılması veya çekten dolayı verilecek adli para cezasının hapse dönüştürülmesinin kaldırılması.

Belki binlerce insanın isteği budur…

Lütfen, bu mesajı katıldığınız forumlara iletin...

Selam ve saygılar...


NOT: Bu meselenin güncelin tam içinde olduğunu söyleyebilirim. 2005-yılında yürürlüğe giren bir kanunla diğer kanunlardaki ağır para cezaları adli para cezasına çevrildi. Daha sonra Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında kanun yürürlüğe girdi. Bu kanuna göre adli para cezalarının ödenmemesi hapse çevriliyordu. Ancak aynı kanun adli para cezasının tarifinin Türk Ceza Kanununda olduğunu söylüyordu. Oradaki tarif ise; hakim tarafından 20-105 YTL arasında belirlenecek gün bedelinin verilen günle çarpılması sonucu olduğunu söylüyordu.
Çekten dolayı verilen hapis cezasında ise böyle bir belirleme yok ve doğrudan çek bedeli kadar hapis cezası var. Yani ki; şu anda ortada saçma sapan bir uygulama var ve 1.000 lerce insan hapse giriyor bu sebeple. Bunun herkese duyurulması gerektiğini düşünüyorum...
Old 27-05-2008, 14:08   #2
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Kısıtlama kararı belki de tam bu noktada olması gereken bir şey. Ama mahkeme kararları geriye etkili olmadığı için verilen cezaları affettirmiyor.
Zamanında yerine gelmeyen bir adalet adil olamaz.
Old 27-05-2008, 18:23   #3
Akheront

 
Varsayılan

"Tefecilerden birini vurmayı düşündü önce; sonra karısı ne olacaktı. Kendini öldürmeyi düşündü. 1.500 gün sigorta pirimi vardı ve öldüğünde karısına bir SSK maaşı bağlanabilirdi. Yapamadı. Onu çok seviyordu ondan ayrılmak istemezcesine."
Sayın Karabekir, Kapitalizmin esiri olmak yolunda emin adımlarla ilerleyen dünyamızda bu tür örneklere rastlamak hiç de zor değil. Ama bir taraftan da sadece ümit ederek borçlanmak (hele de tefeciden) çok ta kabul edilebilecek bir davranış şekli değildir. Çekler hakkında mevzuatımızın ağır müeyyideler kabul etmesi, piyasalarda çek'e olan güvenin artırılması saikiyle hareket edilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Anlattığınız türden trajedilerin bol miktarda varolduğunu kabul etmekle birlikte kötüniyetli çek hamillerinin bolluğunun olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Bu hamiller piyasadaki güven ortamını darmadağın ederek ticari hayatı vahim bir şekilde taciz etmekte ve bu durum tüm halkımızın refahını olumsuz etkilemektedir.
Kanun koyucuların münferit olayları (hoş bu durum münferit olmaktan çoktan çıktı ya neyse!) gözönüne almalarını bekleyemeyiz. Bu tür ağır müeyyidelerin getirilmemesi halinde daha geniş kapsamlı ve ağır problemlerin doğabileceğini düşünüyor saygılar sunuyorum.


Old 29-05-2008, 12:37   #4
karabekir

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Akheront
"Tefecilerden birini vurmayı düşündü önce; sonra karısı ne olacaktı. Kendini öldürmeyi düşündü. 1.500 gün sigorta pirimi vardı ve öldüğünde karısına bir SSK maaşı bağlanabilirdi. Yapamadı. Onu çok seviyordu ondan ayrılmak istemezcesine."
Sayın Karabekir, Kapitalizmin esiri olmak yolunda emin adımlarla ilerleyen dünyamızda bu tür örneklere rastlamak hiç de zor değil. Ama bir taraftan da sadece ümit ederek borçlanmak (hele de tefeciden) çok ta kabul edilebilecek bir davranış şekli değildir. Çekler hakkında mevzuatımızın ağır müeyyideler kabul etmesi, piyasalarda çek'e olan güvenin artırılması saikiyle hareket edilmesinden kaynaklanıyor olabilir. Anlattığınız türden trajedilerin bol miktarda varolduğunu kabul etmekle birlikte kötüniyetli çek hamillerinin bolluğunun olduğunu da hatırlatmakta fayda görüyorum. Bu hamiller piyasadaki güven ortamını darmadağın ederek ticari hayatı vahim bir şekilde taciz etmekte ve bu durum tüm halkımızın refahını olumsuz etkilemektedir.
Kanun koyucuların münferit olayları (hoş bu durum münferit olmaktan çoktan çıktı ya neyse!) gözönüne almalarını bekleyemeyiz. Bu tür ağır müeyyidelerin getirilmemesi halinde daha geniş kapsamlı ve ağır problemlerin doğabileceğini düşünüyor saygılar sunuyorum.



Söylediklerinize katılmamak mümkün değil. Haklısınız. Lakin, ortada ki cezalandırma meselesi çok garip. Zira, bu kişi çek kanunundan dolayı cezalandırılmıyor yani doğrudan böyle bir şey yok. Bu kişi, çek kanunuyla pek alakası olmayan ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki kanunun adli para cezalarına hapis öngörmesine dayanıyor. Dahası, çek kanunundaki ağır para cezasını dönüştüren ise başka bir kanun.

Yani; buradaki cezalandırma karşılıksız çek nedeniyle verilen bir ceza değil. Kaldı ki; çek kanunu kötü niyetli çek keşide edenleri mükerrir olmaları durumunda cezalandırma yolunu tutmuştur.

Hasılı; kişilerin iyi veya kötü niyetli olduğunu ayırt etmek her zaman mümkün değildir. Bu sebeple ne tüm karşılıksız çek keşide edenleri bir nevi dolandırıcı olarak görebiliriz ne de mağdur. Ancak; kanun koyucunun karşılıksız çek nedeniyle koymuş olduğu bir düzenlemeyi öngöremediği başka birkaç kanunla tamamen tersi şekilde uygulanacak hale getirmek de akla ziyandır.

Mükerrirlere dahi veril/e/meyecek bir ceza belki tek bir çeki karşılıksız çıkmış kişilere verilebilecektir. Örnek; 500.000,00YTL'lik bir çeki karşılıksız çıkan bir kişiye verilecek ağır para cezası 500.000,00YTL olup, bu aynı zamanda adli para cezasıdır. Bu ceza şu an öden/e/meme durumunda 100,00YTL üzerinden hapse dönüşmektedir. Dolayısıyla bu çek mağduru (Karşılıksız Çeki keşide edeni mağdur saydım ya helal olsun bana) 5.000 bir de bunu yazıyla yazalım. Tam BEŞBİNGÜN hapis yatacaktır. Pekiyi Mükerrirlere verilecek ceza ne kadardır. Maksimum 5 yıl. 5x360=1800 gün. Yani adli para cezası nedeniyle verilecek ceza mükerrilere verilecek hapisten çok daha fazla olabilir.

Bunun adı hukuk garabeti değil de nedir...Bu spesifik bir örnek midir? 500.000,00YTL'lik karşılıksız çeki bilmiyorum ama 5.000,00YTL'lik hayli karşılıksız çek gördüm.

Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı kanunundaki adli para cezasının Türk Ceza Kanununundaki tanımını esas alan madde yürürlüğe girdiğinde (31.12.2008 tarihinden bahsediliyor) acaba başka kanunlara göre verilen para cezaları adli para cezasının çektirilmesi rejiminden çıkacak mı?
Old 30-05-2008, 08:32   #5
emrahcevik

 
Varsayılan

karşımıza sıkça çıkan bir "basiretsiz tacir" örneğiyle karşı karşıyayız.

ilk olarak şunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. modern devlet kendisini kanunla ifade ediyor. tarihin hiçbir döneminde hukuk bu denli fazla alanı düzenlememişti. çünkü hayat bu kadar karmaşık değildi.

şimdi modern insananın yapması gereken ilk şey kendisinin herhangi bir kabilede yaşamadığının, birtakım kurallara göre hareket etmek zorunda olduğunun farkında olmasıdır. çok temel bir kuraldır. kişi kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmelidir.

şimdi bu olay özelinde bir değerlendirme yapacak olursak şöyle diyebiliriz: adam tacirdir. tacir olmasına bağlanan birtakım sonuçlar vardır. çek almıştır buna bağlanan da birtakım sonuçlar vardır. adamın bu sonuçları bilmesi ve buna göre hareket etmesi gerekir. ticarette risk her zaman vardır. batmak normaldir. normal olmayan olayı dramatize ederek akıldan uzaklaştırmaktır. adamın hapis yatacak olması kendi hatasıdır. bunun sonuçlarına katlanmalıdır. ama cezanın miktarındaki bu tutarsız uygulama başka bir tartışmaının konusu olabilir.

adam basiretli tacir gibi hareket etmemiştir ve şu an sonuçlarına katlanmaktadır. bu kadar basit bir olaydır. dramatik kısmı hukukun dışındadır. sinema veya edebiyata ise her zaman konu olabilir.
Old 30-05-2008, 15:18   #6
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Burada basiretsiz tacir örneği işin bir kısmı. Bir de beklenemeyen hal veya imkansızlık durumu burada uygulanabilir mi? Çünkü 2005 yılında birden satışların düşmesi sözkonusu. Basiretsiz tacir tacirin kendisini risklere karşı sürekli hazırlıklı bilmesi gereken durumu ifade eder. Ancak ticaretin kendisi zaten riskli. Örneğin bir risk durumu var diye marketlerin açılmadığını düşünün. burada yaşayan kişiler aç mı kalacak. Veya Türkiye'de yatırımın pahalı olduğu bilinen bir gerçek diye Türkiye'de yatırımın yapılmadığını düşünün, işsizlik ne boyutlara varır. Bu konuda geçen yıllarda tartışılan eczanelerin sayılarının nüfusa göre sınırlandırılması gündemini akla getirmeli belki de. herkes bakkal dükkanı açamamalı veya sermaye şartı daha sıkı koşullara bağlanmalı. Biliyorsunuz ki tacir sıfatını kazanmak hemen olmuyor belli kriterleri tutturmayı gerektiriyor. Belli süre piyasada olmak gibi.. bu sürenin belirlenmemesi veya sermaye şartının belirtilmemesi kişiyi basiretsiz hale dönüştürüyor olamaz mı?
Old 30-05-2008, 16:51   #7
emrahcevik

 
Varsayılan

"Basiretli Tacir Gibi Davranma Yükümlülüğü" başlıklı makalenin tüm hakları yazarı Av.Okay Saday'e aittir ve makale, yazarı tarafından Türk Hukuk Sitesi (http://www.turkhukuksitesi.com) kütüphanesinde yayınlanmıştır.

aşağıya makalenin ilgili bölümünü alıyorum.

Yargıtay’a göre, basiretli iş adamı gibi hareket etmek, “bugünün ve istikbalin piyasa durumunu tacirin işlemi yaptığı sırada göz önünde tutması” demektir. Buna benzer başka bir tarife göre de, basiretli hareket etmek, “bugünün ve geleceğin koşullarını gerçek ve ölçülü bir şekilde değerlendirebilmektir.” Tüm yazarlar, basiret kavramı ile ilgili olarak hemen hemen aynı şeyleri belirtmektedir. Bize göre de basiret; tacirin gerek hukuki gerekse fiili muamelelerde göstermesi gereken dikkat, ihtimam ve tedbir demektir. Tacir tüm bu hukuki ve fiili faaliyetlerini yaparken, ticari hayatın gerektirdiği tüm tedbirleri alacak ve meydana gelebilecek değişmeleri önceden tahmin etmeye çalışarak, taahhütler altına girmesi gerekecektir. Burada belirttiğimiz subjektif kavramların yani dikkat, ihtimam ve tedbirin tayininde ise objektif ölçülerin kullanılması gerekir. Tacirden beklenen basiretli hareketler, aynı faaliyet sahasında çalışan vasat bir tacirden beklenebilecek hareketlerdir. Yoksa, her tacirin çok zeki, akıllı ve olağanüstü bir insan olması beklenemez. Zaten genel olarak kesin hükümler konması mahsurlu olup, bu husus her olayda ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Tacirden beklenen basiretin ne olduğu kanunda değil ticari hayattan, özellikle ticari teamüllerden çıkartılabilir. Uygulamada, kömür tedarikinin mümkün olup olmadığını tahkik etmemek, ithal edilmesi gereken bir malın ithalat işlemleri için zamanında müracaatta bulunmamak, emniyet edilmeyecek bir bekçinin, gece bekçisi olarak otele kabul edilmesi, basiretsiz hareketler olarak kabul edilmiştir.

yukarıdaki açıklamalar ışığında olayımızdaki tacirin basiretli olmadığı kesindir. ayrıca piyasanın daralması, satışların düşmesi, enflasyonun artması vs. gibi olgular tacirin hesaplaması gereken riskler arasındadır. bizim tacirimiz verdiği çeklerin karşılıksız çıkması halinde hapse gireceğini bile bile bolca çek vermiş, geri ödemesini hesaplayamadan yüklüce krediler almış, satış olmamasına rağmen kredi borcunu kapatmak için tefeciden yüksek faizle borçlanmış vs.

olayımızda beklenmeyen hal olduğunu da düşünmüyorum. çünkü tacirin karşı karşıya kaldığı risklerin tamamı öngörülebilir risklerdir. zaten beklenmeyen hal'i uygulamaya çalışırsak tacirin sözleşme yaptığı kişilerin menfaatlerini ihlal etmiş oluruz. ben riski hesaplayamadım o yüzden batıyorum o zaman bu durumu beklenmeyen hal olarak değerlendirip işlem temelinin çöktüğünü varsayalım sözleşmeyi de yeni duruma uyarlayalım yaklaşımı örneğin o kişiye kredi veren bankanın veya tefecinin veya mal veren fabrikaların haklarına zarar verecektir.

tacirin basiretsizliği ortadadır.
Old 30-05-2008, 18:26   #8
Akheront

 
Varsayılan

Tabi hükümetlerin yanlış politikalarının faturasını tamamıyla vatandaşa çıkarmak bence hak ve nesafet kurallarına aykırılık teşkil edecektir. Ülkemiz düzenli periyotlarla krizler yaşamakta ve bununla birlikte en zeki tacirlerimiz dahi iflasın eşiğine gelmektedir. Hal böyle iken "seni basiretsiz adam! akıllı olaydın da batmayaydın" deme lüksümüz yok. Fakat hukukçu olarak bunlar ile ilgili birkaç makale yazmaktan ve belki bu şahıslara acımaktan başka çaremizin olmadığını düşünüyorum.
Yasalar düzenlenirken birey ile toplum menfaatlerinin dengelenmesi ideal olandır. Bunda ne kadar başarılı olunduğu ayrı bir tartışma konusu tabi. Sistem yapısı davranışı belirler diyor ve tacirlerin bir işe kalkışırken zaten yasal olarak iki kere düşünmelerinin gerektiğini ve bu sistem içinde de enaz üç kere düşünmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Lütfen yazdıklarımı çek kanununu kayıtsız şartsız desteklediğim şekline algılamayın ama bizler hukukçuyuz ve yasa ne diyorsa onu uygulamamız gerekmekte. Gayet tabii ki eleştiri hakkımız saklı.

Herkese saygılar.
.............................
Old 09-06-2008, 07:08   #9
karabekir

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan emrahcevik
karşımıza sıkça çıkan bir "basiretsiz tacir" örneğiyle karşı karşıyayız.

ilk olarak şunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. modern devlet kendisini kanunla ifade ediyor. tarihin hiçbir döneminde hukuk bu denli fazla alanı düzenlememişti. çünkü hayat bu kadar karmaşık değildi.

şimdi modern insananın yapması gereken ilk şey kendisinin herhangi bir kabilede yaşamadığının, birtakım kurallara göre hareket etmek zorunda olduğunun farkında olmasıdır. çok temel bir kuraldır. kişi kendi davranışlarının sorumluluğunu üstlenmelidir.

şimdi bu olay özelinde bir değerlendirme yapacak olursak şöyle diyebiliriz: adam tacirdir. tacir olmasına bağlanan birtakım sonuçlar vardır. çek almıştır buna bağlanan da birtakım sonuçlar vardır. adamın bu sonuçları bilmesi ve buna göre hareket etmesi gerekir. ticarette risk her zaman vardır. batmak normaldir. normal olmayan olayı dramatize ederek akıldan uzaklaştırmaktır. adamın hapis yatacak olması kendi hatasıdır. bunun sonuçlarına katlanmalıdır. ama cezanın miktarındaki bu tutarsız uygulama başka bir tartışmaının konusu olabilir.

adam basiretli tacir gibi hareket etmemiştir ve şu an sonuçlarına katlanmaktadır. bu kadar basit bir olaydır. dramatik kısmı hukukun dışındadır. sinema veya edebiyata ise her zaman konu olabilir.

Bu olayda akıldan uzaklaşıldığını sanmıyorum. Bu adamın hapis yatmasının nedeni basiretsiz bir tacir gibi davranmak değildir. Yada şöyle söyleyeyim; 2004 yılında bu adam bu çekten dolayı hapis yatmayacaktı. Bir kanun değişikliği ile diğer kanunlardaki para cezaları adli para cezasına dönüştü. Adli para cezasının infaz rejimide bir kanunla belirlendi ve hooop hapis.

Burada bir akıldan uzaklaşılma yok. Olay dramatize edilmiyor zaten dramatik durum dile getiriliyor. Ticarette risk vardır ve batmak normaldir demişsiniz ve normal olmayanın olayı dramatize etmek olduğunu belirtmişsiniz. Türkiye'de kaç milyor insan ticaretle uğraşıyor. Sayıyı bilmek mümkün değil. O halde herkesin batmasını normal karşılayabiliriz. Normal olan dramatik de olamaz mı?
Özellikle tekstil sektörü şu anda bazı büyük firmalar hariç olmak üzere çökmüş durumda ve binlerce insan ser-sefil olmuş vaziyette. Bunu belirtmek olayı dramatik bir hale getirmek midir? Bu insanlardan birinin iç kanatacak yanını ortaya koymak olayı dramatik hale getirmek mi?

Hukukçu olarak yaklaşanlar yüreklerine hiç sormuyorlar mı? Bizim yüreğimiz yok mu? Biz sefaleti, yanlışı görüp düzeltilmesini Yasama'dan istemeyeceksek; kim isteyecek?

Saygılar...
Old 10-06-2008, 08:02   #10
emrahcevik

 
Varsayılan

gerçek tabi ki dramatik de olabilir. fakat burada bizim konumuz dışındadır. iştigal alanımız dışındadır. dediğim gibi sinema ve edebiyata her zaman konu edilebilir. bizi işin hukuki boyutu ilgilendirir. fakat bu forumda olaya doğal hukuk açısından yaklaşılmaz. değerlendirmelerin tamamı maddi hukuk açısından yapılır.

kişisel olarak, herhangi bir tacirin(küçük esnaf, toprak sahibi, işadamı, holding patronu vs.) batması beni zerre kadar ilgilendirmez. o taciri çıkaran düzenin onu batırması da normaldir. o insanlar bir süre sefillik de çekebilirler. şu an bunu yaşayan milyonlarca insan var zaten.

asıl sefalet o ve onun gibi insanların sorumluluğunu tüm topluma paylaştırdığımız anda başlamaktadır. hepimiz şu an batan bankaların sebep olduğu sıkıntıları çekmiyor muyuz?

Old 10-06-2008, 14:46   #11
karabekir

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan emrahcevik
gerçek tabi ki dramatik de olabilir. fakat burada bizim konumuz dışındadır. iştigal alanımız dışındadır. dediğim gibi sinema ve edebiyata her zaman konu edilebilir. bizi işin hukuki boyutu ilgilendirir. fakat bu forumda olaya doğal hukuk açısından yaklaşılmaz. değerlendirmelerin tamamı maddi hukuk açısından yapılır.

kişisel olarak, herhangi bir tacirin(küçük esnaf, toprak sahibi, işadamı, holding patronu vs.) batması beni zerre kadar ilgilendirmez. o taciri çıkaran düzenin onu batırması da normaldir. o insanlar bir süre sefillik de çekebilirler. şu an bunu yaşayan milyonlarca insan var zaten.

asıl sefalet o ve onun gibi insanların sorumluluğunu tüm topluma paylaştırdığımız anda başlamaktadır. hepimiz şu an batan bankaların sebep olduğu sıkıntıları çekmiyor muyuz?


Emrah Bey, sizi ilgilendirmeyen şeyler beni pekala ilgilendirebiliyor. Bu, farklılığımızdan ileri geliyor. Ben, pozitif hukuka bakıp; onun aksayan yönlerini dile getirebilirim. Mevzu hukuk, bugünkü haline şıppadanak gelmedi. Kaldı ki; şu anki mevzuat daha 2 yıl evvel bu halde değildi. Ortada bir hukuk garabeti var diyorum. Bu forumda olaya şu açıdan yaklaşılmaz bu açıdan yaklaşılır demişsiniz.

Burada bir hata olduğunu düşünüyorum. Tartıştığımız alan bir tartışma alanı. Dolayısıyla hukuki bir çözüm sunmuyoruz bu alt konuda. Yani, ben mal kiracım hem kira borcunu ödemiyor hem de evden çıkmıyor ne yapmam gerekir diye sormuyorum. Dolayısıyla burada yürürlükteki hukuka bakmak zorundayız gibi bir yaklaşım beklemek uygun değildir sanıyorum.

Gelelim tacirle banka kıyaslamanıza. Burada kıyasta kat'i bir hata var. Bankanın batma nedeniyle tacirin batma nedeni aynı değildir. Ama batma nedeni de sizi ilgilendirmiyor anlaşılan. O zaman niye bunlardan bahsediyorum ki size...

Ancak daha da ileri gidip şunu da söylüyorum. Bu adli para cezasının hapse dönüştürülmesi hukuka aykırı diyorum. Nasıl mı; Savcılar bu para cezasını 100 YTL üzerinden hapse çeviriyorlar. Lakin savcıların böyle bir yetkisi yok ve dahası adli para cezasını belirleyecek olan hakimdir. Türk Ceza Kanununun ilgili maddesine göre hapis cezası ve hapis cezasının gün bedeli belirlenip ona göre adli para cezası hesaplanmalıdır. Ancak, burada böyle bir durum da söz konusu değil.

Yani; mevzu hukukta bir garabet var. Abesle iştigal var. Bunun ortadan kalkması gerekiyor. Bir arkadaşımız 31.12.2009 tarihinden itibaren bu durumun ortadan kalkacağını ve genel norm olan Türk Ceza Kanununun adli para cezasına ilişkin (yanlış hatırlamıyorsam 53.maddesi idi) hükmünün devreye gireceğini söylemişti. Pekiyi, bu durum da diğer kanunlardaki adli para cezaları bu infaz rejiminden çıkartılacak mı? Durum nasıl olacak...

Saygılar...
Old 10-06-2008, 16:27   #12
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sorun yasada değil; sorun tüccarın basiretsizliğinde değil. Sorun çekin ne olduğunun anlaşılamamasında:

Çekte vade olmaz; çek görüldüğünde ödenir.
Önce çek kesilip sonra bankaya para konmaz; önce bankaya para konur, sonra çek kesilir.

Çek kaydi paradır. Parası hazır olmayan çek kesemez. Çeki çek gibi kullanmayanlar piyasaya sahte para sürmüş kadar suçludur. Karşılıksız çek vermek basiretsizlik değil doğrudan kötüniyettir. Kötüniyet çekin karşılıksız çıktığı tarihte değil; karşılıksız çekin verildiği tarihte mevcuttur. Suç kasten işlenmiştir.

Ne miktarda çek kesildi ise o miktarda ceza verilmesi de adalete uygundur.

Saygılarımla
Old 10-06-2008, 17:17   #13
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

Mesele çek meselesi de değil sn Konyalı; hapsi yatar çıkarsın ama para cezası hapis ile hapis cezası da suç ile orantılı değil,kişiye çalışarak bile ödeyemeyeceği bir borç çıkartılması söz konusu. Ömür boyu hapis cezası verilmiş neredeyse anlayacağınız. Biliyorsunuz ki ömür boyu hapis cezası verilecek haller de yasada açıkça belirlenmiştir. TCK 302 vd. "devletin güvenliğine karşı suçlar" başlığı altında"
Old 10-06-2008, 21:02   #14
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan karabekir
...Yani; mevzu hukukta bir garabet var. Abesle iştigal var. Bunun ortadan kalkması gerekiyor.


Garabet; sayın Konyalı'nın da ifade ettiği gibi, "Çekle borçlanmakta" olsa gerek. Olmayan parayı, olacağı varsayımı (yahut temennisiyle) piyasaya sürdüğünüz andan itibaren, bu riski taşırsınız. Bu riski şu ya da bu nedenle lehinize sonuçlandırmamanız, yalnız çek sahibini değil, çeklerini teslim ettiği 3.kişilere de zarar verir.

Çek yasanın anladığı anlamda nakit değil, ne yazık ki verilecekleri kredilendirme/vadelere yayma aracı olarak kullanılagelmektedir ki, zarar vermek ve zarar görmek istemeyen; çek keşide etmeyi değil, yalnız kendisini ve banka şubesini ilgilendirecek kredi müessesini düşünmelidir.

Saygılarımla...
Old 10-06-2008, 22:58   #15
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

" Biri çıkıp da bana çek nedeniyle verilen para cezasının nasıl olup da mükerrirlere verilen cezadan daha ağır sonuç doğurduğunu açıklayabilir mi?
Biri bana çıkıp da; çekin karşılıksız çıkması nedeniyle verilen para cezasının tecavüzcülere verilen hapis cezasından daha fazla cezayı gerektirmesini açıklayabilir mi? Devletten tek istek; Başka kanunlar gereğince verilen (TCK dışındaki) para cezalarının adli para cezasının infaz rejimi kapsamından çıkartılması veya çekten dolayı verilecek adli para cezasının hapse dönüştürülmesinin kaldırılması."

Israr ediyorum yukarıdaki alıntıyı yazan meslektaşımızın haklı olduğunda çünkü birden fazla çek karşılıksız çek keşide etmek ne demek ona bakmak gerekir önce. Bankalar hatırlı ve itibarlı müşterilerine çek defteri verirler. Her müşteriye vermeleri bence gerçekten basiretsizliktir. Ayrıca olayımızdaki kişi eğer kastı varsa dolandırıcılıktan suçlanır. Dolandırıcılık suçu varken, ayrıca asıl cezayı aşan cezalara hükmedilmesi ne kadar doğru?
Old 11-06-2008, 00:09   #16
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Ekin Ekşi
olayımızdaki kişi, eğer kastı varsa dolandırıcılıktan suçlanır. Dolandırıcılık suçu varken, ayrıca asıl cezayı aşan cezalara hükmedilmesi ne kadar doğru?
Dolandırıcılık ile karşılıksız çek kesmek karşılaştırılamaz:

- Dolandırıcılık eğitim gerektiren, sahne sanatlarından ve zaman zaman illüzyondan destek alarak emek ile işlenen ve en önemlisi kurbanın haksız kazanç sağlama hevesinden yararlanarak işlenen bir suçtur. Dolandırıcının verdiği zarar sadece kurbanı yaralar.

- Karşılıksız çek kesmek ise emanete hıyanettir. Çekin güvenilir olması gerekir. Piyasada çeke duyulan güvenin azalması piyasada durgunluğa yol açar. Bu zarar tüm ülkeyi yaralar.

Özetle, dolandırıcının kötülüğünü affederim kurbanın kötülüğünden ötürü. Ama karşılıksız çek keseni affetmem ciro edilenin hatırından ötürü.

Saygılarımla
Old 11-06-2008, 01:14   #17
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Armağan Konyalı
Özetle, dolandırıcının kötülüğünü affederim kurbanın kötülüğünden ötürü. Ama karşılıksız çek keseni affetmem ciro edilenlerin hatırından ötürü.

Hayasızca çek karnesini verip,"silahı eline tutuşturup"sonra da sıyrılan bankayı ne yapmalı?
Old 11-06-2008, 10:29   #18
aturantorun

 
Varsayılan

bu konuyla ilgili şurda tartışılan herşey konunun belli boyutlarıyla alakalı..ama bana göre burada hukukun asıl olmaıs gereken yerin dışında olduğu ve maddi pozitif tüm kıstasları yırtıp atmak gerektiğini; bu hususun sadece ve sadece bir sistem sorunu oılduğunu hukukunda bu sistem içinde eridiğini belirtmek isterim..
Old 11-06-2008, 11:57   #19
emrahcevik

 
Varsayılan

ben çek kanunu hükümleri karşısında 500.000 YTL çek keşide eden birinin nasıl 5.000 gün hapis cezası ile cezalandırılabileceğini anlayabilmiş değilim. uygulamada da rastlamadım.

kısaca özetleyecek olursak:

çek kanunu m. 16: .....çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar. ancak verilecek para cezası 80 milyardan fazla olamaz.

yani kişi 500.000 YTL lik de çek keşide etmiş olsa karşılıksız çıkması halinde 80.000.00 YTL para cezası ile cezalandırılacaktır. ilamda da bu miktar yazacaktır. yani aslında çek 500.000 ytl ama kanundan ötürü biz 80.000 ytl ceza veriyoruz şeklinde bir açıklama yer almayacaktır. ilamın hüküm kısmında doğrudan sanığın 80.000 YTL para cezası ile cezalandırılmasına yazacaktır. ilam yine bu miktar üzerinden infaz edilecektir.

infaz rejimi ile ilgili de anlaşılmayacak bir şey yok. ytck 52 ve 5275 sayılı infaz kanunu 106. maddede sorulara cevap bulunabilir. savcının yetkileri 106. maddede özellikle belirtilmiş.

bir diğer husus birden fazla karşılıksız çek keşide etmek suçunu işleyen kişi tabi ki daha fazla ceza almalıdır. eğer bir kişi 100 tane 5.000 ytl lik çek keşide etmişse o kişi 5.000 gün hapis yatmalıdır.

kanunun sistematiğinde bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum. çekin konuluş amacı bellidir. amaca aykırı hareket cezalandırılmaktadır.
Old 11-06-2008, 12:29   #20
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan

soruyu soran kişinin üye kimliği memur, sanırım hikaye de gerçek değil, bir senaryo kurmuş. Ne iş yaptığını sorsam ben bu kişiye?
Old 11-06-2008, 12:43   #21
aturantorun

 
Varsayılan

ekin hanım bence unvanlar değil sistem sorgulanmalı
Old 12-06-2008, 07:19   #22
karabekir

 
Varsayılan

80.000 YTL ile ilgili maddeyi unutmuşum. Oysaki, belki çekle ödemelerin düzenlenmesi hakkındaki kanunu 10'larca kez okuduğum halde. Bir garabet de benim adıma yazılmalı.

80.000/100=800 gün. Her çek yaprağı için. 106. maddeden bahsedilmiş. Madde dikkatle incelendiğinde gün karşılığı olarak Savcının hapse çevirme yetkisinden bahsedilmektedir. Pekiyi çekteki cezada gün gören var mı? Pekiyi, gün bedeli nasıl oluyor da doğrudan 100 YTL olarak Savcı tarafından belirleniyor. Bu bedeli belirlemeye yetkisi hakimindir. Kamu hukukunda kişiler sadece kendilerine verilen yetkiyi kullanabilir, bu yetki de kanundan doğar. Hele de kişi hürriyetini sınırlayacak bir yetki olursa bu...

106. maddede ne kadar süreyi aşamayacağı belirtilmiş. Benim tarzanlığıma verin. 106. maddenin hapse çevrilmeyle ilgili kısmını okuduktan sonra bir daha yüzünü bile görmek istemediğimden kalan kısımlarını okumamıştım.

Gelelim çekin bir ödeme aracı olduğu meselesine. Uygulamada en fazla karşılaşılan sakatlık budur. Çek keşide eden kime çekde vade olmaz ibraz süresi olur, çeke konulan vadenin bir hükmü yoktur, adam yarın isterse bankaya gidip parayı alabilir dediğimde yüzüme büyük bir şaşkınlıkla bakıldığında; hatta içlerinden: ulan hukuku bitirmişsin ama daha çeki öğrenememişsin diye geçirdiklerini biliyorum.

Uygulama böyle. Çek keşide eden binlerce insan çekin ne olduğunu bilmiyor, dahası bankalar herkese çek defteri verebiliyorlar. Ticaret Kanunu ve Çekle ödemelerin düzenlenmesi hakkındaki kanun uygulamayı tam olarak esas almayıp; bunu bir ödeme aracı olarak düzenlemiş ancak uygulama da çek biraz bonoya benzemiştir.

Yani, çeki keşide eden; ileri tarihli vadeyi atarak ben o tarihte bankada para bulunduracağım demiştir. Uygulama budur. Kanun koyucunun ya uygulamayı esas alması veya herkese çek defteri verilmemesini sağlamalıdır. Hatta; bankaya bir yükümlülük getirip, çek defterlerini belirli bir bedel toplamı olarak vermesi ve keşidecinin o bedel kadar hesabını bloke etmesi daha uygundur.

Örneğin: bir kişiye verilen 100 yapraklı her çek için her yaprağın bedeli sabit olmalı ve üzerinde mesela 2.000,00YTL yazılı olmalı ve keşidecinin 200.000,00YTL parasını bloke etmelidir. Böyle bir düzenleme olmadan çek'de bu şekilde kullanılacaktır..

Ekin hanım, (bir arkadaş böyle seslendiği için ben de öyle sesleniyorum yoksa cinsiyetinizi bilmiyorum) ben memurum. Konuyu açtığımda bizzat baş aktörü kendimin olduğunu belirtmedim olayın. Dolayısıyla benim memur olmamla yukardaki hikaye arasında bir kolerasyon olduğunu sanmıyorum. Ama, olay tamamen gerçek, uydurma değil.

Memurlukla ilgili meseleye gelirsek; Birinin memur olması onun çek keşide edemeyeceği veya ticarethane işletemeyeceği anlamına gelmez. 657 bunu yasaklamıştır ancak Ticaret kanunu; kendilerine ilgili mevzuat gereğince yasak konulduğu halde ticarethane işletenleri tacir gibi sorumlu tutmuş, dahası çek zaten ticari bir iş olarak ayrıca Türk Ticaret Kanununda düzenlendiği için esas alınmıştır. Hasılı, memur çek keşide edebilir ve bu cezadan mahkum olabilir.

Yani ki; bu kişi memurdur ancak suçun ne faili ne de mağdurudur. Olayın kahramanlarını yakinen tanımaktadır o kadar...

Ben şimdi baştaki soruları bir daha tekrarlayım; Bu ceza para cezası. Daha iki-üçtü galiba- yıl evvel bundan dolayı hapis yatmıyordunuz zira ağır para cezasıydı. Şimdi, adli para cezası ve adli para cezasının infaz rejimine tabii. Buradaki garabet bu. Yalnız, bu kez de Ceza ve güvenlik tedbirlerinin infazı hakkındaki kanun adli para cezasının tanımının Türk Ceza Kanununda olduğunu belirtiyor. O tanım ise; günü ve gün bedelinin hakim tarafından belirleneceğini söylüyor. Uygulamada ise gün belirleme yok, sadece gün bedeli bütün savcılarca 100,00YTL üzerinden adli para cezası kadar hapse çevriliyor.

Yine 106. maddede savcıya verilmiş bir bedel belirleme yetkisi yok. Ben, sistemin en önemli saçmalık noktasını gösteriyorum. Burada çek keşide edenin basiretsizliği veya hainliğini tartışmıyorum.

Şu da söylenebilir o zaman niye ona acındırmaya çalışıyorsun. İntihar ederse etsin. Bir acındırma hikayesi değil. Son kertede herşeyi bitmiş ve karısına bir maaş bağlanabilsin diye intihar etmeyi dahi düşünen bir adamın karısının geçimi için dışarda kalması gerektiği bir durumda saçma bir hata yüzünden hapse girmek üzere olması canımı sıkıyor.

Selamlar...
Old 13-06-2008, 10:51   #23
karabekir

 
Varsayılan

İlgili Kanun Maddeleri:

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun
Adlî para cezasının infazı Madde 106- (1) Adlî para cezası, Türk Ceza Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen usule göre tayin olunacak bir miktar paranın Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.


Türk Ceza Kanunu
Adlî para cezası
MADDE 52. - (1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir.
(4) Hâkim, ekonomik ve şahsî hâllerini göz önünde bulundurarak, kişiye adlî para cezasını ödemesi için hükmün kesinleşme tarihinden itibaren bir yıldan fazla olmamak üzere mehil verebileceği gibi, bu cezanın belirli taksitler hâlinde ödenmesine de karar verebilir. Taksit süresi iki yılı geçemez ve taksit miktarı dörtten az olamaz. Kararda, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceği ve ödenmeyen adlî para cezasının hapse çevrileceği belirtilir.



Pekiyi Çekten dolayı verilen para cezası nasıl bir ceza.
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun

Madde 16. � Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 1.3.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

TÜRK CEZA KANUNUNUN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA
ŞEKLİ HAKKINDA KANUN
Ağır para cezasının dönüştürülmesi
MADDE 5. - (1) Özel ceza kanunları ile ceza içeren kanunlarda öngörülen "ağır para" cezaları, "adli para" cezasına dönüştürülmüştür.


-Yani bu bedeli hakim gün karşılığı olarak belirlemiyor ve sadece çek bedeli kadar ceza vermek zorunda. Mesele aslında şuradan çıkıyor. Ceza infazı kanunu Türk Ceza Kanunundaki adli para cezasına göre düzenlenmiş hatta ceza infaz kanununun 1. maddesinde bu açıkça yazıyor. Türk Ceza Kanunu da adli para cezasını hapis cezasını esas alarak düzenlemiş.

Buradaki asıl mesele Türk Ceza Kanununun yürürlük ve uygulama şeklini gösterir kanunun ağır para cezalarını adli para cezasına çevirmesi...

Ceza İnfaz Kanununun diğer kanunlardaki ağır para cezalarına uygulanaması gerekiyor zira Türk Ceza Kanunundaki tanımı esas alıyor.
Old 17-07-2008, 10:21   #24
karabekir

 
Varsayılan

Bu konu hakkında AKİM aracılığıyla konunun çözüme kavuşturulması için başvuruda bulunmuştum. başvurun Adalet Bakanlığı'na ulaştırılmış ve Adalet Bakanlığı Kanunlar Dairesi Başkanlığı, tarafıma bir bilgi notu göndermiştir.

Bu notta; şu anda çekle ilgili komisyon tarafından tasarı üzerinde çalışılmakta olduğu, çekle ilgili görüşlerimin bu komisyonda dikkate alınmak üzere bilgi edinildiği belirtilen bir cevap verilmiştir.

Ne derece dikkate alınır bilmiyorum ancak Devlet'in, vatandaşının talebine cevap vermesi dahi insanı onore ediyor...

Tarafıma cevap verme lüksünü gösteren Adalet Bakanlığı'na buradan teşekkür ediyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay yeni TCK'da, trafikte taksirle adam yaralayanlar için madde bulunmadığı sonucuna vardı ibrahimkovanci Ceza Hukuku Çalışma Grubu 12 05-09-2008 22:45
Telefonunun dinlendiğini düşünen vatandaş, neler yapabilir. Örnek, aşağıda ki dilekçe üye19576 Ceza Hukuku Çalışma Grubu 7 08-04-2008 11:32
İş Kazası Sonunda Bağlanacak Aylık ? TABUOSMAN Meslektaşların Soruları 3 30-01-2007 09:55


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05488110 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.