Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Anket Sonucu: Baroların Kadın Hakları Uygulama Merkezleri Olmalı mı?
Hayır,Gerek Yok 3 33,33%
Evet ,Gerekli 0 0%
Mutlaka Gerekli 6 66,67%
Birden Fazla Seçenek İşaretlenebilen Anket. Oy Verenler: 9. Bu ankette oy kullanamazsınız. (Anket no : 61)

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi Kapatıldı !!!

Yanıt
Konu Notu: 2 oy, 3,00 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-06-2003, 21:44   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
İnceleme İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi Kapatıldı !!!

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezi Baro Yönetim Kurulu Kararı İle Kapatıldı.



Alınan bilgiye göre:

Bu uygulama merkezi şiddete maruz kalan kadınlara haklarını anlatmak üzere kurulduğu ,

Ama zaten İzmir Barosunun halka hizmet bürosunun var olduğu. aynı işlevi faal ve başarılı olarak gördüğü

Uygulama Merkezinin ise çok işlevsel olmadığı gerekçesi ile kapatılmasına karar verildiği sözlü olarak açıklanmış bulunmaktadır.
Old 05-06-2003, 21:58   #2
Ulaş Demiray

 
Varsayılan

İzmirli kadınların ayrı ve özel bir merkezde ilgilinilmesi gereken sorunlarının olmadığı, kadınlara özgü hukuksal sorunların artık İzmir'de yaşanmadığı anlaşılıyor. ))
Old 06-06-2003, 13:08   #3
ege

 
Varsayılan

İzmir Barosu'ndan bu konuda açıklama bekliyoruz..
İzmir Barosu misyonu na uygun olacak bir şekilde hemde..
Old 06-06-2003, 17:44   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Ulaş Demiray'a katılıyorum...

İzmir güzel kent.
İzmir Barosu güzel baro.
Böyle bir karar verildi ise güzel nedenleri vardır.
Üzülmeyin güzel üyeler.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 06-06-2003, 22:22   #5
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Karar Kadın Hakları Uygulama Merkezleri Neden Vardır,Ne Yapar?

Sayın Katılımcılar,
Kadın Hakları Uygulama Merkezinin Kuruluş Amacı ve İşleyişine ilişkin Kısa Bilgi Sunuyorum.
Bilgiler İstanbul Barosu Web Sitesinden alınmıştır.


İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi

Merkez tanıtımı

Öncelikle fiziksel,cinsel,psikolojik,ekonomik,vb. Her türlü şiddete maruz kalan ya da ekonomik gücü yeterli olmayıp ,aile hukukuna ilişkin konularda hukuki yardım talebinde bulunan kadınlara ,gerek danışma telefonu aracılığıyla gerekse bizzat başvurularında hukuki bilgilendirme ve desteğin sağlanması amacıyla kurulmuştur Bunun yanısıra gerçekleştirmek istediğimiz hedeflerimiz şunlardır :

Yasalardaki ve uygulamadaki ayrımcılıkların önlenmesi doğrultusunda çalışmalar yaparak



-Yasa değişikliklerinin gündeme getirilmesi ,

-Yasa değişikliklerinin,Merkez insiyatifi dışında gündeme halinde önerilerde bulunup ,tasarılar hazırlanması ,

-Kadınları hakları konusunda bilgilendirmek amacıyla,kamuoyu oluşturmak üzere broşürler hazırlamak ,

-“Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesinin” nin yaşama geçirilmesinin sağlanması ,

-Kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi konusunda ,uygulamada doğan zorlukları gidermek amacıyla,gerektiğinde hakim ve savcılarla ilişkiye geçerek emniyet görevlilerine,adli hekimlere yönelik broşürler hazırlanması .



Belirtilen amaçlar doğrultusunda eğitim çalışmaları,konferanslar vb. Faaliyetlerin organize edilmesi .



Kadınhakları konusundaki hukuki perspektifimizi geliştirebilecek tez çalışması, örnek kararlar, örnek dilekçeler uluslararası metinler ,broşür ,kitap ve benzeri yayınlar biraraya getirilerek, bugün için meslektaşlarımızın yararlanabileceği ancak ileride gerçekleştirilmesi olası bir ‘Kadın Hakları Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi ‘ne de önayak olabilecek bir oluşturulması.



2-MERKEZİN KURULUŞU



Merkez, Av.Filiz Kerestecioğlu’nun hazırlayarak onaya sunduğu projenin, İstanbul Barosu Yönetim Kurulunun 04.03.1999 tarihli kabul kararıyla kurulmuştur .



3-MERKEZİN KURULUŞ NEDENİ



Gerek yasalarda varolan gerekse yazılı yasalarda yer almasa da gelenekler görenekler toplumsal düzenlemelerle beslenen cinsiyet ayrımcılığı kadın hakları için uzun yıllardan beri verilen mücadelelere rağmen sürüyor .Bu ayrımcılığın doğal sonuçlarından birisi de toplumumuzda kadınların çeşitli iletişim kaynaklarına ve yasalardan doğan haklarıyla ilgili bilgilere erkeklere oranla daha zor ulaşıyor olmaları .



Yapılan çeşitli araştırma sonuçları ve her gün basına yansıyan ve yansımasa da Kadınların başvuruları sonucunda bilgi sahibi olduğumuz onlarca olay, kadınların ciddi biçimde şiddete maruz kaldıklarını gösteriyor. Bu şiddet fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet gibi biçimlerde boy gösterebiliyor. Şiddetin farklı boyutlarının çoğu zaman birarada varoluşu, kadınların hak arama mücadelesinde mağduriyetlerini arttırmakta. Örneğin aile içi fiziksel şiddete uğradığı için yasal yollara başvurmak isteyen bir kadın hiçbir psikolojik destek bulamadığı ve bilgi kaynaklarına ulaşamadığı için sözkonusu başvuruyu gerçekleştiremiyor. Ya da bir başka örnekte olduğu gibi fiziksel şiddete uğrayan bir kadın bu şiddete son vermenin yanısıra boşanma davası açmak istiyor ancak karşı karşıya bulunduğu ekonomik şiddet nedeniyle bir avukata danışması bile mümkün olamıyor.



Herşeye rağmen bir çok zorluğu göze alıp yasal yollara başvuran kadınların sorunları ise bu noktada bitmiyor; bazen karakollarda bazen savcılıkta bazen de adli tabiplikte yaşayacağı sorunlar başlıyor. Bundan sonra özellikle Medeni Kanun ve Türk Ceza Kanununda yer alan kadınlar aleyhine ayrımcı hükümler kadınların mağduriyetinin daha da arttırıyor.



Bugüne kadar, kadınların mağduriyetlerini giderecek ya da azaltabilecek bireysel çabalar olsa da hukuki destek sağlamaya yönelik bir mekanizmanın bulunmayışı böyle bir merkezin kurulmasını gerekli kılmıştır.



Kadın Hakları Uygulama Merkezi halen hukuki danışmanlık ve dava takibi işlemlerine devam etmektedir.
Old 06-06-2003, 23:35   #6
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İZMİR BAROSU 2000/2002 ÇALIŞMA RAPORU
--------------------------------------------------------------------------------



4. Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi - KAHDUM
A. Kuruluş
Merkezin kuruluşunda kadının insan hakları mücadelesine küçük bir katkı olabileceği ve mağduriyetlerin giderilmesine ya da en azından azaltılmasına hukuki destek sağlayacak bir mekanizmanın gerektiği düşüncesinden hareket edilmiştir. Cinsel ayrımcılığa ve kadına yönelik şiddete karşı çıkmayı bir görev olarak benimsediğimiz için Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi kurulması gerektiği düşünülmüştür. Bu düşüncemize temel aldığımız noktaları sıralayacak olursak;
- Şiddete uğrayan kadınlara yalnız olmadıklarını ve insan olarak haklarının neler olduğunu ve bunu nasıl kullanabileceklerini aktarmak,

- Sorunlarına kendilerinin çözüm üretmesi konusunda özgüven vermek,
- Gerekli kurumlarla işbirliği yaparak kadınları gereksinim duydukları yere yönlendirmek (İzmir Barosu Adli Yardım Bürosu, SHÇK, Rehabilitasyon Merkezleri gibi) amacıyla danışmanlık hizmeti vermek,
- Kadının insan haklarının korunması, kadın olma nedeniyle uğranılan ayrımcılığın önlenmesi,
- Kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması mücadelesine katkı koymak,
- Belirtilen mağduriyetlerin giderilmesi ya da azaltılmasına hukuki destek vermek.
Böyle bir Merkezin kurulması için, 1998-2000 çalışma dönemini yürüten Yönetim Kurulu tarafından da adım atılmış; Merkezin bir proje haline getirilmesi için uğraş verilmiştir. Önceki çalışma döneminde, yerel örgütler yanında, Uluslararası Af Örgütü ve Heinrich Böll Vakfı gibi kurumlarla da görüşmeler yapılmıştır.
Yukarıda anılan amaçlar doğrultusunda Kadın Hakları Komisyonu tarafından Yönetim Kurulumuza sunulan öneri, tartışılmış ve 30 Nisan 2002 günlü ve 36 sayılı kararla "İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi" kurulmuştur. MERKEZ, bünyesinde çalışacak gönüllü avukatlar aracılığı ile;
- Öncelikle fiziksel, psikolojik, ekonomik ve her türlü şiddete maruz kalan ya da
- Ekonomik gücü yeterli olmadığı için, aile hukukuna ilişkin hukuki yardım isteminde bulunan kadınlara gerek telefonla, gerekse bizzat başvurularda haklarının neler olduğu konusunda danışmanlık yapar;

- Ekonomik gücü olmayanları İzmir Barosu Adli Yardım Bürosuna yönlendirmek;
- Psikolojik yardım, barınma gibi konularda ise bağlantı kurulan kurumlara (gizlilik kuralı doğrultusunda) yönlendirme yapmak;
- Yasalardaki ve uygulamadaki ayrımcılığın önlenmesi için diğer kadın örgütlenmeleri, yerel yönetimler gibi kurum ve kuruluşlarla birlikte, kadınları hakları konusunda bilgilendirmeye ve kamuoyu oluşturmaya yönelik broşür vb hazırlanması,
- Şiddetin önlenmesi konusunda, uygulamadan doğan zorlukları gidermek amacıyla, gerekli olduğunda yargıç ve savcılarla ilişkiye geçerek emniyet görevlilerine ve adli hekimlere yönelik broşür hazırlanması,
- Yasa değişikliklerinin gündeme getirilmesi,
- "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi" ile diğer uluslararası sözleşmelerin yaşama geçirilmesinin sağlanması,
- Belirtilen amaçlar doğrultusunda eğitim çalışmaları, konferanslar gibi çalışmaların düzenlenmesi,
- Kadının insan hakları konusunda hukuki bakış açımızı geliştirebilecek tez çalışması, örnek kararlar, örnek dilekçeler, uluslar arası metinler, broşür, kitap ve benzeri yayınları biraraya getirerek öncelikle meslektaşlarımızın, ileride birçok kişi ve kurumun kullanımına açık "Kadın Hakları Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi" nin ilk adımlarının atılması amaçlanmaktadır.
B. Mekânsal ve Teknik Donanım
Merkezin çalışmalarını yürütmesi için, Yönetim Kurulumuzun kararıyla, 1462 Sokak, No:2 D:3/301 Alsancak-İzmir adresinde 3 Temmuz 2002 tarihinde bir büro kiralanmıştır.
Büro, kullanım amacına uygun olarak oldukça sade döşenmiş, çalışmalarda kullanılması için bilgisayar, yazıcı ve faks alınmıştır. Merkezin açılışı, 25 Eylül 2002 tarihinde bir basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurulmuştur. Hazırlanan afiş ve broşürler, kamuya açık yerlere, sağlık ocaklarına, adli tıp birimlerine, kadın hakları ve sorunlarıyla ilgili kurum ve kuruluşlara dağıtılmıştır.
C. Egitim Çalışmaları
C.1 Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık
1-2 Haziran 2002 tarihinde İzmir Barosu Adli Yardım Bürosu ile Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezinin birlikte düzenlediği "Kadına Yönelik Şiddet ve Ayrımcılık" konulu Meslek İçi Çalışma Programı Hasan Sağlam Öğretmen Evinde gerçekleştirildi.
Adli Yardım Bürosunda "Kadın İstismarı" alanında görev alan avukatlarla, Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezinde (KAHDUM) gönüllü görev alacak avukatların bu alandaki bilgisini arttırmak ve kadına yönelik şiddete ilişkin uygulamada ve mevzuatta yaşanan sorunları karşılıklı olarak tartışmak ve işbirliğini geliştirmek amacıyla düzenlenen toplantıya 108 meslektaşımız katılmıştır.(Çalışmaya ilişkin ayrıntılı bilgi için bknz: İzmir Barosu Bülteni, Sayı:130, Haziran 2002 )
C.2 Şiddet
17-18 Eylül 2002 tarihinde, İzmir Barosu Adli Yardım Bürosu ile Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezinin birlikte düzenlediği ve TİHV İzmir Temsilciliği çalışanlarından Dr. Türkcan Baykal’ın konuşmacı olarak katıldığı "Şiddet" konulu atölye çalışması Baromuz toplantı salonunda yapılmıştır.
Çalışmaya, Adli Yardım Bürosunda "Kadın İstismarı" alanında görev alan avukatlarla, Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezinde (KAHDUM) gönüllü görev alacak avukatlar katılmıştır.
Adres: Kıbrıs Şehitleri Cad. No: 2 Ökmen İş Merkezi
Kat: 3/301 Alsancak/İzmir
Tel: 463 27 88
Old 07-06-2003, 18:44   #7
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
İnceleme Tepkiler !!!

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma Ve Uygulama Merkezininin Kapatılmasına Tepki Gösteren Kadın Örgütleri Tarafından İmza Kampanyası Başlatıldı.

Kampanya metni aşağıdadır.

BARO BASKANLIGINA
IZMIR


Tüm dünyada ve ülkemizde kadınlar toplumsal yaşamın her
alanından dışlanıyor,cinsiyetleri nedeniyle farklı yasal işlemlere maruz kalıyor,eğitim olanaklandan yoksun bırakılıyorlar. Yoksulluk,sağlık ,işsizlik ve savaşlar en çok kadınları vuruyor. Kadina yönelik siddet ise evde,okulda,gözaltında,işyerlerinde ve yasamın diger tüm alanlarında cok yoğun bir sekilde yaşanıyor.
Kadınlar mecliste,siyasi partilerde,sendikalarda ve diger meslek
örgütlerinde yönetim ve karar organlannda yeterli sayıda temsil
edilemiyorlar. Bu nedenle de kadına yönelik ayrımcılık ve siddetin ortadan kaldırılmasi miicadelesi her zaman belirtilen yerlerde birinci derecede önemli bir alan asla olamıyor.
Çağdas bir gelenekten gelen evrensel hukuk kurallanın ve
demokratik,özgür,insan haklarına saygılı bir hukuk devleti ilkesini hayata geçirecegine inandigimiz Izmir Barosunun ; 25 Eylül 2002 tarihinden itibaren yüzlerce kadina hukuksal danısmanlık hizmeti vererek kadın hakları mücadelesine hukukçular tarafindan verilen destek ve dayanışmanın güzel bir örnegini sergileyen Kadın Hakları Danısma ve Uygulama Merkezi'nin 03.06.2003
tarihli yönetim kurulu kararıyla kapatıldığını ögrendik.
KAHDUM sadece hukuksal danısmanlık vermekle
kalmayıp,şiddetin görünür hale getirilmesi için yapmis oldugu egitim, konferans, panel v.s çalısmalarıyla Izmir'deki pek çok sivil toplum örgütünün bu alandaki çalışmalarının aynlmaz bir parçası olmustur.
Açikladigimiz nedenlerle biz asagida imzasi bulunanlar; Cinsiyetci
bakis açısının egemen oldugu bir ülkede çağdaş esitlikçi ve demokratik bir yaşam mücadelesinin önde gelen savunuculan arasinda bulunan İzmir Barosunun KAHDUM'un kapatılmasına iliskin kararindan vazgeçmesini diler,merkezde
gönüllü çalısan avukatlarla ve çalısmaları destekleyen tüm kisi ve
kuruluslarla dayanısma içinde oldugumuzu bildiririz.

ADI-SOYADI MESLEGI
IMZA
Old 07-06-2003, 20:33   #8
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan İzmir den Mektup Var.....

Merhaba arkadaşlar,
Öncelikle, biz, yani İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama
Merkezi'nin açılması ve çalışması için iki yılı aşan bir süredir
gönüllü emek koyan merkez gönüllüleri ve yürütmesi olarak alınan bu kararın şokunu yaşadık.

Çalışmalara başladığımız günden bu güne, her yerde olduğu gibi
baroda da önce yok sayma, müstehzi bakış ve davranışlarla
karşılaştık. Hedeflerimize doğru, tüm açık ve kapalı engellere
rağmen, sancılı ve yavaş da olsa kararlı ve inatçı bir tutumla
adımlarımızı atmaya devam ettik(ediyoruz.)
Bu çalışmalarla yaşadığımız bölgede, kadına yönelik şiddetin açığa
çıkarılması, önlenmesi konusunda yapılan çalışmaların hukuk ayağını oluşturmak ve diğer alanlarda çalışan kadınlarla buluşmak,
dayanışmak, ortak çalışmalar üretmek hedeflerimizdendi. Ayrıca
şiddet mağduru kadınlara hukuksal danışmanlık hizmeti verirken
karşılıklı öğrenme ve farkındalıklarımızı geliştirmeyi istiyorduk.
Bu amaçlarla henüz açılışımızı yapmadan önce İzmir Barosu Adli
Yardım Bürosu görev alanlarına "kadına yönelik şiddet ve istismar"alanının eklenmesini sağladık ve bu alanda yaklaşık 250 avukat arkadaş çalışma isteminde bulundu. Bu arkadaşlarla birlikte, hukukun ve mevcut yasaların kadın bakış açısıyla okunmasını, bildiklerimizi gözden geçirmeyi ve ezberlerimizi bozmayı hedefleyen iki günlük bir eğitim çalışması gerçekleştirdik.
Merkezimizin açılışı ise 25 Eylül 2002 tarihinde oldu. Başlangıçta
merkezde yapılacak çalışmalara katılarak günlük nöbet tutmayı
isteyen 45 gönüllü arkadaşla çalışmaya başladık. Çalışmaların
tamamen gönüllü ve yoğun özveri ile yürümesi çalışmaya katılan
arkadaşların kendi işleri, ekonomik durumu vb. birçok nedenle bu
sayı geldiğimiz aşamada 28 kişiye kadar düştü. Gönüllülerin ekonomik durumları vb. yanında yönetime geldiklerinden bu yana, Başkan dahil bir grup yönetim kurulu üyesi arkadaşımız çalışma yaptığımız bu alanın baronun çalışma alanı dışında kadın örgütlerinin işi olduğuna inandıklarını belirttiler. Oysa Ekim 2002'de yapılan seçimler öncesi hazırlanan seçim bildirgesinde (syf. 14) ise ; ".........aile içi şiddete uğrayan kadın ve çocuk hepimizin sorunudur...." demişlerdi.
Biz ise kadına yönelik şiddetin birçok boyutuyla tam da biz
hukukçuları ilgilendirdiğini bu nedenle de Baroların çalışma
alanları içinde olması gerektiğini bu gerekliliğe inananlarla
gönüllü olarak çalışacağımızı belirttik. Açıldığı günden bu güne
İzmir içi ve dışından telefonla veya yüzyüze yaklaşık 200 kadına
hukuki danışma hizmeti verdik, duruma göre adli yardıma, kadın
konukevine yada psikolojik destek için yönlendirmeler yaptık.

Lafı çok uzattığımın farkındayım. Her karma örgütte yaşanan
sorunlardan çok ayrı değil yaşadıklarımız. Ancak biz yapılanlarla,
yavaş yavaş etkisizleştirilerek kendi kendimizi kapatmamızı
beklediklerini düşünürken, tepeden inme şok bir kararla bizlere tek
satır sorma gereği yada bilgilendirme gereği dahi duyulmadan biz
nöbetlerimizi tutarken, tabib odası, psikologlar derneği, il sağlık
müdürlüğü, ihv ile ortak başlattığımız işlerimizi yaparken, yerel
gündem 21 aile içi şiddet, kadın sığınakları çalışma gruplarına
katılırken, içimize yönelik eğitim çalışmalarımızı, dışa yönelik
gelen talepler doğrultusunda izmir içi ve ilçelerinde okullarda,
derneklerde, sendikalarda merkezimizi hedeflerimizi dayanışma
duygularımızı, TCK, Medeni Yasa, Kadına Yönelik Şiddet, CEDAW,
4320'yi anlatırken kelimenin tam anlamıyla kapalı kapılar ardında
tepeden inme bir yumrukla başımıza vurularak "Biz böyle karar aldık ve kapattık. İsterseniz, Kadın Komisyonunda çalışırsınız
istemezseniz siz bilirsiniz. İzmir Barosu'na kayıtlı 4000 avukat var
genel eğilim bu merkezi istemiyor."(Genel eğilimi kim neye göre ve
nasıl belirledi bilgimiz dışında) denilerek ve tüm istemimize rağmen
gerekçeli ve yazılı açıklamanın yapılmamasının şokunu yaşadık.

Biliyoruz ki her travma öğreticidir. Aynı gün İstanbul'dan,
Diyarbakır'a, Adana'dan, Ankara'ya sesimizin ve gücümüzün yettiği
her yerde ki kadınlarla şokumuzu paylaştık. Baroya yönelik olarak
öncelikle bu kararın görüşülerek geri alınması ve tepkileri ifade
eden faks, mail, telefon, yüzyüze görüşme vb. taleplerinin
iletilerek destek ve dayanışmayı yaşamak istediğimizi belirttik.
Ancak Perşembe gününden bu yana internette yaşanan problemler
nedeniyle gruba yazılı bir şey iletemedik. Aslında yazılı, örnek bir
tepki ifadesi de olsun diye düşünmedik. Bunu bize dayanışma ve
desteklerini sunacak kadınların/kuruluşların kendilerine bırakmayı
doğru bulduk.

Ancak bizim için şu aşamada önemli olan, herhangi bir biçimde
iletilen tepkilerin bu kararın ortadan kaldırılması istemini öne
çıkarması.

Bizler iki gündür STK Fuarında İzmir'li kadınları durumdan haberli
kılmaya çalışıyoruz. Kadınlar ve Kadın kuruluşları gerek Baro'nun
standına giderek gerekse imzaya açtıkları ve birkaç gün içinde
Baro'ya ulaştıracakları dilekçelerle yanımızda oluyorlar. Ayrıca
baro üyesi diğer avukatlara, baronun diğer merkez ve komisyonlarında
çalışan avukat arkadaşlara durumu anlatarak ortak tepki göstermek ve
kararı kaldırmak için birlikte olmaya çalışıyoruz.

Sizlerden de dilediğiniz gibi yada aşağıdakine benzer bir biçimde
tepkilerinizi belirterek bizimle dayanışma göstermenizi bekliyoruz;

İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞINA

"Çağdaş, eşitlikçi, demokratik ve katılımcı" bir Baro geleneğine
sahip olduğunu bildiğimiz İzmir Barosu'nun, son Yönetim Kurulu
kararı ile İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi
(KAHDUM)'ni kapatmasını hayret ve şaşkınlıkla karşıladık.

Öncelikle bu kararın gözden geçirilerek kapatma kararının
kaldırılmasını diliyor, İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve
Uygulama Merkezi'nin çalışmaları ile kadınlara yönelik şiddet başta
olmak üzere her türden ayrımcılığı önlemek için Baro olarak
üzerinize düşen her şeyi yapacağınıza inanıyoruz..




da denilebilir. Gelişmelere göre daha farklı şeylere ilişkin
önerilerinizi de bekliyoruz.

Sevgiler

İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merlezinden Bir Grup Avukat.

Not: Yönetim Kurulu her hafta Salı Günleri olağan toplantısını
yapıyor. P.tesi günü toplantı gündemine girecekler belirleniyor.
Faks numarası: 463 66 74)
Old 08-06-2003, 01:27   #9
aytenagirdemir

 
Varsayılan

Merhaba,

İzmir Barosu’nun KAHDUM’u kapatma kararı, kadın örgütleri tarafından büyük bir üzüntüyle ve tepkiyle karşılandı.

Ne değiştiğini çok merak ediyorum?

Bu merkezin kurulmasındaki amacı oluşturan sosyal yapı mı değişti?

Yani İzmir’de sorunu bitti mi?

Kadınların ikincil vatandaşlığı İzmir'de sona mı erdi?

Kadına yönelik, cinsel, ekonomik, fiziksel, sözel, psikolojik vs. şiddet sona mı erdi?

Kadınlar hak arama mücadelesinde erkeklerle aynı düzeyde mi?

Kadınlar erkeklerle aynı eğitim düzeyine mi geldi?

Kadınlar erkeklerle aynı ekonomik güce mi sahip?

Bu merkezin kurulması sırasındaki toplumsal yapı hala mevcut. Bu nedenle, İzmir Barosu kesinlikle bir açıklama yapmalı.
Hem de sadece hukukçu kadınlara değil tüm kadınlara hem de öyle üstünkörü, gerçekleri gizleyerek falan değil, gerçek niyetlerini ortaya koyarak (zor biraz tabi) bir açıklama yapmaları gerekiyor.

Bu kararın hangi üyeler tarafından alındığı ayrıca bir merak konusu. Kimlerin karşı çıktığı ve kimlerin bu öneriyi getirdiği de açıklanmalıdır. Yani tüm ayrıntılarıyla bu olayın ortaya çıkması gerekiyor. İzmir Barosu Yönetimi tüm kadınlara bu kararı açıklamak zorundadır!

İstanbul, Ankara, Diyarbakır barolarında benzer amaçlı merkezler bulunmaktadır. Ayrıca diğer barolarda da kadın danışma ve uygulama merkezleri kurulmaya çalışılmaktadır. Böyle bir süreç varken, İzmir Barosu Yönetimi bu süreci nasıl tersine döndürmeye çalışabilir anlamakta güçlük çekiyorum?

KAHDUM’un kapatılması kararı bu merkezi kuran, bu merkezi ayakta tutan ve geliştiren avukat arkadaşlarımızın bugüne kadarki emeklerini BİR HİÇ YERİNE KOYAN, baronun gelişmesinde, güçlenmesinde çeşitli merkez ve komisyonlarda çalışan avukatları hiçe sayan bir karardır. Bir meslek örgütü olan Baro’nun aşağıdan yukarıya, çoğulcu yönetime ters düşen, Baro Genel Kurulu’nda ben seçildim her istediğimi yaparım anlayışına tekabül eden ANTİDEMOKRATİK bu kararının derhal iptali gerekmektedir.

İstanbul Barosu Kadın Hakları Uygulama Merkezi 1999 Temmuz Ayından bu yana 10.000'in üzerinde kadına telefonla danışmanlık hizmeti ve binlerce kadına davalarında hukuki destek vermiştir. Bu kadınların hepsi, şiddete maruz kalmış ( cinsel, fiziksel, ekonomik, sözel vs) kadınlar olup, davalarında bir avukatla temsile edilmeye yeterli ekonomik gücü olmayan kadınlardır.

Kadınlarla erkekler arasında çok ciddi bir biçimde kadının toplumsal ikincil durumundan kaynaklanan bariz farklar bulunmaktadır.

Kadınların eğitim ve ekonomik düzeyi erkeklere göre oldukça düşük.
Bunun sonucu olarak, okuma yazma bilmeyen bir kadın eğer ekonomik durumu da iyi değilse bir davada nasıl hakkını arayacak ve avukatla temsil edebilecek?

Eğitim düzeyindeki ciddi farklılıklar ve bunun doğal sonucu olarak, toplum içinde konuşma, mahkeme huzurunda konuşma, mahkemeye dilekçe verme(okuma yazma biliyorsa tabi), dava sürecinde haklarını bilme (nafaka, maddi ve manevi tazminat, katkı payı alacağı, velayet vs.) bu haklarını isteme, bu hakları konusunda diretebilme, ekonomik durumundaki yoksunluk nedeniyle (Türkiye'deki gayrimenkullerin %92'si erkeklere ait) avukatla temsil edilebilme vs vs konularında kadın aleyhindeki eşitsizlik herkesçe bilinmektedir. ( ben bu realitenin, herkesçe bilindiğini zannediyordum ama bilinmiyor (muş) ya da bilmezlikten gelmek tercih ediliyor, bakış açısı tabi)

Bu eşitsizliğin doğal sonucu olarak kadın BOŞANMA DAVALARI SONUNDA DAHA DA FAKİRLEŞEREK hayatına devam etmek zorunda kalıyor.

Ya da cinsel taciz ve tecavüz sonrası hukuki destekten yoksun olan kadın, susuyor, şikayet etmiyor, davasını takip edemiyor ve tecavüzcü tacizci yeni mağdurlar yaratmak üzere cezasız bir şekilde ya da az bir cezayla, yaptığı yanına kar kalarak sokağa yeniden çıkıyor!!!!!!!
Kadınlara yönelik ayrımcılığa ilişkin diğer hukuki araştırmalar yine bu merkezlerde yapılıyor.

İşte Türkiye genelinde tüm barolarda KADIN HAKLARI UYGULAMA VE DANIŞMA MERKEZLERİ BUNUN İÇİN KURULMAYA ÇALIŞILIYOR. Bu eşitsizliği dengelemek için. Tüm dünyada, toplumda zayıf durumda olanlar lehine pozitif ayrımcılık savunulmakta/uygulanmaktadır. Türkiye Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın önlenmesi Sözleşmesi (CEDAW) da pozitif ayrımcılık yapma yönünde taahhütte bulunmuştur.

Toplumların gelişmişlik düzeyi kadınlara verdiği önemle ortaya çıkar.

Kadın Hakkı, insan hakkıdır. Barolar, İnsan Hakları mücadelesinin lokomotifi olmak, bu mücadeleyi spesifik alanda yürüten meslektaşlarının önünü açmak, Baro içinde bu alanda çalışacak merkez ve komisyonların kurulmasında/çalışmasında ortam hazırlamak en ÖNEMLİSİ ATILMIŞ BU ADIMLARI GERİYE ÇEVİRMEMEK zorundadır. KAHDUM üyesi meslektaşlarımızla yaptığımız görüşmelerde, aylardır Kadın Hakları konusunda bu merkezin meslek içi eğitim yapmak istediğini, ancak baro yönetiminin buna engel olduğunu duyuyorduk. Yani merkezi önce atıl hale getirdiler, bu meslektaşlarımızın merkezde çalışmalarını taleplerine cevap vermeyerek bir şekilde durdurdular, sonra da kapattılar.

BU YÖNETİME OY VEREN KADIN AVUKATLARA BİR ÇAĞRIDA BULUNUYORUM: OYUMU GERİ VER KAMPANYASI BAŞLATALIM.

TÜM KADIN AVUKATLARI, BU ANLAYIŞTAKİ AVUKATLARA BİR SONRAKİ BARO SEÇİMLERİNDE OY VERMEMEYE DAVET EDİYORUM
Old 08-06-2003, 13:13   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
İnceleme Gönül Dinçer-KA-DER 2. Başkanından Yanıt

KA-DER 2.Başkanı Gönül Dinçer'in kapatma kararı nedeni ile İzmir Barosu Yönetim Kuruluna gönderdiği metin izni ile foruma taşınmıştır.
-------------------------------------------------------------------------------



Sayın İzmir Baro Yönetim Kurulu,
İzmir Baro'su Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi'ni gerekli ve verimli
bulmayarak kapatma kararı aldığınızı, İzmir'li kadınlardan öğrendim. İzmir gibi
demokrasi ve eşitlik mücadelesine öncülük edegelen bir kentimizdeki Baro
yönetiminin aldığı bu kararı üzüntü ve şaşkınlık ile karşılıyorum.
Kadınların neredeyse çoğunluğunun fiziksel şiddete uğradığı ve bununla nasıl baş
edeceğini bilmediği ülkemizde, kadınlara başta hukuksal olmak üzere yardım
verecek kurumların hızla arttırılması gerekirken, hangi nedenle olursa olsun
,açılmış bir birimin kapatılmasını İzmir'e ve Baro'ya yakıştıramadım. Çünkü
Baro, kadınların uğradığı çok yönlü ve yapısal haksızlıkları ve ayrımcılığı
önleyebilmek için kadınları destekleyecek özel önlemler alınması, "olumlu
ayrımcılık" yapılması gerektiğini belirten BM-CEDAW anlaşmasının uygulanmasına
Türkiye'de öncülük etmesi gereken kurumlardan en önemlisidir.
Bu kararı en kısa zamanda değiştirmenizi bekler, kadınlara yönelik şiddet başta
her türden ayrımcılığı önlemek üzere Baro'nuzun üstüne düşeni gereğince yerine
getirebilmesi ve bu tür yanlışlardan kaçınması için yönetim kurulunuzda en az %
30 kadın bulundurma yönünde bir karar alarak diğer Baro'lara İzmir'e yakışan bir
öncülük örneği vermenizi dilerim.

Gönül Dinçer
KA-DER 2. Başkanı
----------------------------------------------------------------------------------
Old 09-06-2003, 20:59   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

Keşke bu mesajı bizlere göndermeseydiniz.
Keşke KA-DER 2.Başkanı Güler Hanım'ın mesajını görmeseydim.

Çocukluğumun mahallesindeki bazı teyzeleri anımsadım. Bu teyzeler bağnazdı. Kafalarında kesin doğruları vardı. Bana kaşlarını çatarak bakarlar :
- Sana hiç yakıştıramadım, derlerdi...

Yalnız beni değil, herkesi ön yargılarla mahkum ederlerdi. Yargılamadıkları yoktu. Hatta tanımadıklarını bile yerden yere vururlardı. Elbirliği ile yaptıklarında bu eylem daha da acımasız olurdu. Adeta bir linç... Yırtıcı bir parçalama, sözlerin kesinliği, dillerin sivriliğinde delik deşik olmuş kişilikler mahallenin sokaklarında gezdirilirdi.

Yakıştıramadıkları davranışlarım hep beni yanlış anladıklarından yakışmazdı; ya da yanlış bildiklerinden. Ama kendi yanlışlarını görmek yerine başkalarına yanlış hedefler göstermek alışkanlığından kurtulamadan hepsi rahmetli oldu gitti.

Kötü değillerdi. Hatta iyilik etmek için yarışırlardı. Ama iyilik etmek istedikleri konuları kendileri seçerlerdi. Kimi kuşlara ekmek artıklarını atmayı iş edinmişti; kimi kimsesiz kızlara eş bulmanın peşindeydi. Ve bu yaşlı başlı teyzeler (o zamanlar herkes yaşlıydı benim gözümde) birbirlerinin iyiliklerini küçük görürler, kendi alanlarının en büyük sevap olduğunu savunurlardı.

Kuşlara yem atanlar haksız yere ve durduk yerde kedileri süpürge sopası ile döverdi. Dayak yiyen kedileri okşamak ve teselli etmek benim küçük ellerime kalırdı. Kızları evlendirenler buldukları yaşlı koca adaylarını beğenmeyen kızları azarlardı. Bu aşağılayıcı azarları duymak bana hep azap verirdi. Kızlar benden büyük olduğundan gözyaşlarına ve gözyaşlarıma engel olamazdım; teselli bulamazdım.

Bazı teyzeler de vardı ki, ben onlara ''cici teyze'' derdim içimden.
Bu cici teyzeler kedilere de, kuşlara da ayrı ayrı yiyecek verirlerdi. Kızlara koca adayı bulurlar ama bulamazlarsa adaylık koşullarını zorlayıp, ısrar etmezlerdi. Bu teyzeleri görünce onlara gülümserdim; onlar bana ''yakışıklı'' derlerdi. Yakışıklı erkeklerin ve güzel kadınların gülümseyen kişiler olduğunu onlardan öğrendim. Cici teyzeler bana 'ne yapmamam gerektiğini' söylemezlerdi. Bana söz geçirmek yerine beni dinlerlerdi.

Çocukluğumdan sonra çatık kaşlarla ikinci kez askerde karşılaştım. Burada gülümsemek hoş karşılanmıyordu.
Askerliğim boyunca bana kötü teyzeler anımsatıldı. Ama ben ısrarla ve özlemle ''cici teyzeleri'' andım.

Sayın hykayar, keşke bu mesajı göndermeseydiniz. Teyzeleri anımsamak KA-DER olmasaydı. ''Cici teyzeleri'' özlemle bir kez daha anıyorum.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 10-06-2003, 00:15   #13
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

İzmir Barosu'nu yönetmeye talip olan KA-DER 2.Başkanı sayın hanımefendi gereken açıklamayı da düşünmüştür bence :-))

Herşey açık: İzmir Barosu'nun Kadın Komisyonu var. İzmir Barosunun çok başarılı bir Halka Hizmet Bürosu var. Yirmi yılı aşkın bir süredir İzmirliler hiçbir konuda yalnız bırakılmadı. Bu parlak geçmiş karalanmamalı. Gönüllülük esasına dayalı bir çalışma için büyük zaman ve emek harcayan baro yönetim kurulu üyeleri ''kadın düşmanı'' olarak tanıtılmamalı.

KA-DER 2.Başkanı ülke yönetimine karışabilir; vatandaş olarak bu görevidir. Ama Baro yönetimine karışılması için avukat olmak gerekir. Kadın olmak bile yetmez. Herkes haddini bilmeli.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 10-06-2003, 18:37   #14
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Sn.Bir Dost

Baronun Kahdum u kapatma kararına karşı her kadının söz söyleme hakkı vardır.Bu -haddini bilmezlik- değil,en basitinden kendini ifade etme hakkı ve hatta sorumluluğudur da.
Konuyla ilgisi olmayan "baroyu yönetme" alanında tartışmak bu konuda -gündem- bile olamaz.


Saygılar sunuyorum....
Old 10-06-2003, 23:32   #15
Ulaş Demiray

 
Varsayılan

Sn.bir dost bana tamamen katıldığını söylese de benim bir dost'un bu konudaki fikirlerine katılmam mümkün değil..Benim demek istediğim ile sn. bir dost'un fikir ve niyetleri ne yazık ki çok farklı...Bu açıklamayı benzer yanlış anlamalar olabileceğini düşünerek yapmak zorunda kaldım..Özetle:
İzmir Barosu'nun yanlış olduğunu düşündüğüm bu kararını yeniden gözden geçirmesinin Barolara olan güvenimizi sürdürmemiz açısından yararlı olacağını düşünüyorum..
Old 11-06-2003, 19:54   #16
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Ulaş Demiray,

Size tamamen katılıyorum.


Yazdıklarınız doğru; benim amacım ve niyetim farklı:

Herkes bağcı dövmek için birleşmişken ben üzüm yemekten yanayım. Baro her zaman İzmirli kadınların yanındayken, Baro yönetim kurulunun sanki kadınların dayak yemelerinden yana insanlar gibi tanıtılmasına karşıyım. Bu yanlış tanıtımın ne denli etkili olduğu,sizin baroya duyduğunuz güvenin sarsılmasından belli.

Türkiye'nin en özgürlükçü, ilerici baro yönetimine saldırılmasının bir diğer anlamı tutuculuktur. Kadın haklarınn en büyük düşmanı tutuculuk olduğu halde, kampanyacı kadınlar tutuculara değil, kendi dostlarına saldırmaktadır.

Hem de bir hiç uğruna: Baro kadın hakları konusunda gereken işlevlerini şimdi de yerine getirmektedir.

Bir hemcinsinin çağrısına gözü kapalı uyarak, bir araya gelip, karalama kampanyası düzenleyen kadınlardan farklıyım. Bunu ifade etmeniz bana onur verdi.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 12-06-2003, 08:31   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alınan bilgiye göre:

Bu uygulama merkezi şiddete maruz kalan kadınlara haklarını anlatmak üzere kurulduğu ,

Ama zaten İzmir Barosunun halka hizmet bürosunun var olduğu. aynı işlevi faal ve başarılı olarak gördüğü

Uygulama Merkezinin ise çok işlevsel olmadığı gerekçesi ile kapatılmasına karar verildiği sözlü olarak açıklanmış bulunmaktadır.


Hukuki içerik taşıyan, eşitlikçi ve özellikle vurguluyorum örnek bir karardır.

İfade çok açıktır:


İzmir barosunda ''halka hizmet'' bürosunun var olduğu, kadın -erkek ayrımına götürecek ''kadın hakları'' bürosunun ayrıca faaliyet göstermesinin ''halk'' kavramına sığmama anlamı taşıyacağı endişesi ve iyiniyeti ile alınmış bir karar gibi görünüyor.

Bu karar; kadınların eşitliğinin altını belirgin bir kalemle öizmektedir.

Kadınlar da halktır ve eşittir. Bu nedenle var olan ''halka hizmet bürosu'' onların da hakkını korumaktadır, korumak zorundadır..

Bu fikre tamamen katılıyorum.

Saygılarımla..
Kadınları daha çok seven bir avukat..
Old 12-06-2003, 23:17   #18
aytenagirdemir

 
Varsayılan

Merhaba,

Kadın Hakları Mücadelesi İnsan Hakları Mücadelesinin bir parçasıdır. Bu genel mücadele içinde, kadın sorunun kaynağı, mağdurları, özel durum/ları vs. nedenlerle kadın hakları mücadelesi farklı mücadele biçimlerini de gerekli kılmıştır.

Burada yazı yazan özellikle erkek meslektaşlarımızın bu gerçeklikten uzak olduğunu görmekteyim. Kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet, cinsiyetçi bakış konularında bilgi sahibi olmadan makale sahibi olunduğu görülmektedir.

"Ne gerek vardı yaklaşımlarını" ne yazık ki, bu forum alanında da görmekteyiz.

Özellikle böyle temel bir konuda bu forumda olmayıp cevap verme hakkı bulunmayan kişilerin gıyabında konuşmak hem o kişiye yapılan büyük bir haksızlık hem de konunu başka alanlara çekilerek tartışılmasını engellemektir.

Kadınlar halktır, halka hizmet bürosuyla bu sorunu çözeriz demek bu sorunu/konuyu bilmemekle özdeştir.

Şiddet (psikolojik, sözel, fiziksel cinsel vs) mağduru kişiyle, bir avukat olarak elinde senediyle gelen müvekkilinizle görüştüğünüz gibi görüşemezsiniz.

Şiddetin yaratmış olduğu kapanmaları açabilmek iletişim tekniklerine sahip olabilmek biz avukatlar için önemli bir sorundur. Yargılamadan, aşağılamadan, hiyerarşik ilişki kurmadan ve en önemlisi kocandır döver de sever denini farklı versiyonlarıyla kadının hayatına müdahale etmeden ilişki kurabilmek, hukuki destek verebilmek öyle halka hizmet bürolarıyla olacak bir iş değildir.

Bu tür büroların kurulması kadın erkek ayrımı yaratmaz!
Kadın erkek ayırımı bu tür tür merkezlerin kurulmasına neden olur.

Nerede hak ihlali varsa orada onun mücadelesi vardır.

Barolarımdan ataerkillik manzaraları...
Old 13-06-2003, 08:30   #19
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Sayın bilgi sahibi olduğundan bahisle makale sahibi olan değerli meslektaşım,

..../....


Konulara bir hukukçu gözüyle, patalojik unsurlar taşımadan yaklaşmaktayım. Hiç bir zaman kadın-erkek ayrımına sıcak bakmadım. Kadınların ya da erkeklerin şiddete maruz kalmasına tahammül edecek bir hukuk adamı/kadını tanımıyorum. ''Toplumsal cinsiyet- Cinsiyetçi bakış'' sadece iddia ettiğiniz ataerkil yaklaşımda değil, bilakis ısrarla ayrımcılık arayan-yaratan takıntı zihniyet tarafından proveke edilmektedir.

Sizden rica ediyorum, enaz sizin kadar hukuku bilen, sosyal, hümanist ve insan oğlu insan meslektaşlarınıza yazılarınızda haksızlık etmeyiniz, hangi konu olursa olsun bilgi sahibi olup-olmama noktasında, özellikle altını çiziyorum kendinizi fazla hırpalamayınız.. İddianız ters dönebilir, mahçup olabilirsiniz!

Saygılarımla.
Old 13-06-2003, 13:10   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan İmza kampanyası

Kahdum un kapatılma kararının geri alınması yönünde yürütülen
imza kampanyasına kişi ve kuruluşlardan 93 imza desteği geldi.İmza kampanyası pazartesi gününe kadar sürecek.
Old 15-06-2003, 01:37   #21
rüzgar

 
Varsayılan

Yakın tarihte İzmir Barosu yönetim kurullarında yeralan kadın meslektaşlarımızın sayısı hiç bir zaman %30 un altına düşmemiştir.hep daha fazla olmuştur.yönetim kurullarında en az%30 kadın kontenjanı ayrılması istemek izmir'li kadın meslektaşlarımız açısından ve izmir barosu açısından bir gerilemedir.İzmir barosu KA DER 2. başkanından daha ilerici ve eşitlikçidir.izmir barosuna bağlı kadın avukatlar hiç bir kontenjana ihtiyaç duymaksızın yönetim kurullarına girmeyi başarmışlardır. bundan sonrada başaracaklardır.
KA DER 2. başkanının buraya aktarılmasına izin verdiği yazısı'bilgi sahibi olmaksızın makale sahibi olmanın' salt erkeklere mahsus bir özellik olmadığını göstermiştir.!!!Eleştirdiği kurumun yapısı hakkında hiç bir bilgi sahibi olmadan eleştirmekte , üstüne bir de akıl vermektedir.'En az %30 kontenjan ayırınız'!!! Konu hakkında bilgi sahibi olmaksızın önyargı ile hareket edenlerin böylesine komik durumlara düşmesi kaçınılmazdır.
Ayrıca belirtmekte yarar görüyorum baro yönetim kurullarında eğer bir kontenjan dağılımı yapılacaksa bunun kadın ve erkek kontenjanı ile sınırlandırılması kadınlardan daha çok ezilen ve dışlanan eşcinsellere haksızlık olacaktır.cinsiyete dayalı paylaşımda üçüncü cinste gözönüne alınmalıdır.
Old 15-06-2003, 02:36   #22
rüzgar

 
Varsayılan

Sayın Ayten AGIRDEMİR,
İzmir barosu Adli yardım bürosunda gönüllülük esasına göre görev alınmaktadır. Her başvuran avukat görev kabul edeceği hukuk alanlarını da seçmekte ,seçtiği alanların dışında kendisine görev verilmemektedir.Kahdum gönüllüsü arkadaşlar sizin bahsettiğiniz görüşme teknikleri konusunda eğitim almışlarsa,bu eğitimi adli yardım bürosu catısı altında da kullanabilirler.Kahdum un kapatılmasının bu arkadaşların görüşme teknikleri konusunda ki yetenekleri ve hukuki yetileri konusunda bir olumsuzluk oluşturmayacagı açıktır.Kadın hakları ihlalleri konusunda Görev talep eden yeni gönüllülere ise 'Görüşme teknikleri kursları' düzenlenerek bahsettiğiniz sorun aşılabilir.
Ancak 50 kişilik seminerlere katılmış olsalar bile kahdum gönüllüsü meslektaşlarımızın görüşme teknikleri konusunda yetkin katılmayanların da yetersiz olduğu düşüncesine nasıl vardığınızı anlayabilmiş değilim.Saygılarımla
NOT:Her iki mesajın da forumda bulunmadığı halde konu ile ilgili bulunan kişilere iletilmesine izin verilmiştir.
Old 15-06-2003, 16:12   #23
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Aşağıdaki satırlar İzmir Barosu faaliyet raporundan alınmıştır:

------Merkezin kuruluşunda kadının insan hakları mücadelesine küçük bir katkı olabileceği ve mağduriyetlerin giderilmesine ya da en azından azaltılmasına hukuki destek sağlayacak bir mekanizmanın gerektiği düşüncesinden hareket edilmiştir. Cinsel ayrımcılığa ve kadına yönelik şiddete karşı çıkmayı bir görev olarak benimsediğimiz için Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi kurulması gerektiği düşünülmüştür. --------

------Böyle bir Merkezin kurulması için, 1998-2000 çalışma dönemini yürüten Yönetim Kurulu tarafından da adım atılmış; Merkezin bir proje haline getirilmesi için uğraş verilmiştir. Önceki çalışma döneminde, yerel örgütler yanında, Uluslararası Af Örgütü ve Heinrich Böll Vakfı gibi kurumlarla da görüşmeler yapılmıştır. Yukarıda anılan amaçlar doğrultusunda Kadın Hakları Komisyonu tarafından Yönetim Kurulumuza sunulan öneri, tartışılmış ve 30 Nisan 2002 günlü ve 36 sayılı kararla "İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi" kurulmuştur. MERKEZ, bünyesinde çalışacak gönüllü avukatlar aracılığı ile;- Öncelikle fiziksel, psikolojik, ekonomik ve her türlü şiddete maruz kalan ya da - Ekonomik gücü yeterli olmadığı için, aile hukukuna ilişkin hukuki yardım isteminde bulunan kadınlara gerek telefonla, gerekse bizzat başvurularda haklarının neler olduğu konusunda danışmanlık yapar;------

-----------------------------------------------------------------------------------

Görülüyor ki bu alanda tartışılan sorular İzmir Barosu Yönetimi tarafından 2002 de farklı,2003 de farklı yanıtlanmaktadır.


Fazla söze gerek yok.
Kendi adıma 1 yıl önceki karar ve devamındaki uygulamanın
kadının insan haklarını sağlamakta daha doğru olduğunu düşünüyorum.

Saygılar
Old 15-06-2003, 19:28   #24
aytenagirdemir

 
Varsayılan

Merhaba herkes,

Öncelikle Gönül Dinçer'i tanımam. Bunun neden söylediğimi de açıklayayım. Kendisini burada savunmak veya karalamak gibi bir niyetim hiç yok. Zaten şahsın tartışmamızın temasıyla da bir ilgisi yok. Nasıl buralara geldiğimiz ise birilerinin kişisel sorunu gibi görünüyor.

Lütfen KAHDUM'un kapatılmasını tartışalım. Burada olmayan bir kişinin gıyabında konuşmayalım. Kendisinin kişiliğine yönelik tartışma yapmıyoruz. Zaten bu kimsenin hakkı da değil.

Dünyada ve Türkiyede ezilmişliklerin mücadelesi ve örgütlenmesine vedesteklenmesine hızla gidilirken, İzmir Barosu'nun bu yönde atmış olduğu adımdan neden geri dönüldü?

Öyleyse, Çocuk Hakları Merkezi'ne, İşkenceyle Mücadele Merkezi'ne, İnsan Hakları Merkezine ve benzer Merkezlerin hiçbirine gerek yok. Hepsi Adli Yardım Bürolarından atamalarla çözülebilecek sorunlar. Kadın Komisyonu'na da gerek yok!

İlk yazımda bu merkezlerin önemini ayrıntısıyla anlatmıştım. İkinci yazımda ise örnekseme yoluna gitmiştim. Bu alanda çalışan arkadaşlarımızı yaşadıkları sorunlardan hareketle hukuki perspektif sunacakları işin doğası geregidir. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Ayrıca bütün barolarda bu yönde Merkezler kurulma çalışmaları bulunmaktadır. Bu Merkez'de çalışan meslektaşlarımızın ve bu merkezlere gitmiş, hukuki destek almış kadınların sesini duymak isterdim. O duyulmayan sesi duymak isterdim, isterdim, isterdim...
Old 16-06-2003, 19:44   #25
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Kahdum un kapatılma kararının geri alınması için yürütülen kampanyaya 127 kişi ve kuruluş destek verdi.Toplanan imzalar İzmir Barosu Yönetim kuruluna faxlandı.

Katkıda bulunan herkese teşekkürler

Saygılar
Old 24-06-2003, 20:30   #26
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Haberler

'Kadına el kaldıran erkeğin insanlığından şüphe ederim'

KAzete Yayın Kurulu'nu kabul eden İzmir Valisi Yusuf Ziya Göksu, aile içi şiddet mağduru kadınlar için, sığınma evi açma sözü verdi

Cinsiyet eşitliğine verdiği önemle dikkati çeken İzmir'in yeni Valisi Göksu, Cumartesi günü olmasına karşın KAzete Yayın kurulu'nu makamında kabul ederek, şiddet gören kadınlar için sığınma evi müjdesi verdi.
KAzete İmtiyaz sahibi Berrin Delikçi ile Yayın Kurulu üyesi Kadın örgütleri başkanları ile bir saati aşkın görüşmesinde kadın sorunlarına iişkin çeşitli soruları yanıtlayan Vali Göksu, sivil toplum örgütlerinin ülke kalkınmasında önemli yeri olduğuna değinerek, günümüzde STÖ'lerde kadın oranının erkeklerden çok fazla olmasının da sevindirici olduğunu vurguladı. Türk kadınının birçok hakkı, bugün Türkiye'de demokrasi olmadığını öne süren bir çok Avrupa ülkesinden çok daha önce kazandığını savunan Vali Göksu, yönetim kadrolarında ki kadınların sayısının hızla artmasının sevindirici olduğunu belirtti.
Yaşamı boyunca kadın haklarına ve kadının statüsünün yükseltilmesine büyük önem verdiğini bu konuda emekli olan eşiyle aynı duyarlığı paylaştığını anlatan Göksu, bir soru üzerine başarının sırrının sevgiden geçeceğinin altını çizerek şunları söyledi:
"İşte devletle sivil toplum arasındaki fark burada. Cumartesi günü biraraya gelmişsiniz. Adı kadından gelen KAzete diye aylık yayın organı çıkarıyorsunuz. Bu bir gönüllülük işi, bu bir aşk olmasa Cumartesi günü buraya gelmezsiniz. Ama onun dışında bir devlet memuru olsanız "aman yahu cumartesi günü ne işimiz var, zaten bir gün tatilimiz var diyerek" hiç gelmezsiniz. Ne zaman kamuda çalışan insanda, üçüncü sektör dediğimiz sivil toplum kuruluşlarını oluşturan sizler gibi gönüllü, sevgiyle, güler yüzle çalışabilse, başarıyı değil, mükemmeli yakalayabiliriz. Başarılı olmak değil, mükemmeli yakalayabilmek önemli. İzmir'de dünyanın en güzel zeytinyağı var, unu var, en muhteşem şekeri var ama, bir türlü helva yapamıyoruz. İnanın viyadükleri, yarım kalan inşaatları gördüğüm zaman üzülüyorum. İzmir buna layık değil.
Sİvİl toplum Örgütleri BİrleŞmelİ
Valilik oylarak 9 Nisan'da "Adını mezar taşına yazdıracağına kendi okuluna yazdır kampanyası" başlattıklarını hatırlatan Vali Göksu şöyle sürdürdü: "İnanın arsa sıkıntımız var, İzmir bir Japonya, bir Paris gibi arsa sıkıntısı çekiyor. Okul yapmak için kuyrukta insanlarımız var. Ben sadece İzmirli'den yardım beklemiyorum, İzmir'de doğanlar, İzmir'de doyanlar ve izmirliyim diyenlerden yardım bekliyorum. Bu benim sloganım. Bende izmir'de doyanlardanım, onun için 24 saatimizi değerlendirmemiz lazım."
Aile içi şiddet çok yaygın olmasına karşın İzmir'de özerk bir sığınma evi olmamasının hatırlatılması üzerine Vali Göksu, şiddetin her türlüsüne karşı olduğunu kaydederek, "Cennet anaların ayağı altındadır, dememize karşın ona el kaldırabiliyorsak, o kişinin insanlığından şüphe etmek lazım. Şiddete maruz kalan kadınlar için de bir proje hazırlığımız var. Devlet olarak bir yurdumuz var, bunu yeniden döşeyip, bir misafirhane olarak değil en kısa zamanda psikologlarımız da devreye girerek orayı geçici sığınma merkezi, hatta onlardan üretken olarak istifade ederek onları hayata kazandırmak için bir proje üzerinde çalışıyoruz" diye konuştu.
Vali Göksu, İzmir Yerel Gündem 21 Kadın Sığınmaevleri Grubu olarak Sığınma evlerinin bir statüye kavuşturulması projesi üzerinde çalıştıklarını açıklayan Berrin Delikçi'ye ise bu projeden yararlanmak istediklerini açıkladı.
Bu arada aynı isim altında birçok sivil toplum örgütününün varlığından duyduğu rahatsızlığı dile getiren Göksu, "İzmir adı altında, Ege adı altında, Aktif adı altında, Çağdaş adı altında derneklerimiz, vakıflarımız var. Hani Öz ve Hakiki Koç gibiler. Bunların tek bir çatı altında birleşmeleri gerekir" dedi.

Kazete
Old 24-06-2003, 20:31   #27
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

İzmir Barosu'nun çağdaş yönetiminin çağdışı kararına kadınlar öfkeli
'KAHDUM' kapatılamaz

Yönetim Kurulu'nda 5'e karşı 6 oyla alınan kapatma kararı, Türkiye genelinde çok sayıda kadın hukukçu ve çeşitli kadın örgütü tarafından tepkiyle karşılandı

Şiddet gören tecavüze uğrayan kadına hukuksal danışmanlık hizmeti vermek amacıyla geçen yıl 25 Eylül'de Noyan Özkan başkanlığındaki baro yönetimince açılan Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi (KAHDUM), Bahattin Özcan Uyar Başkanlığı'ndaki Baro Yönetim Kurulu kararıyla kapatıldı. "Baro yönetimi KAHDUM'u kapatmaya somut bir gerekçe gösteremezken, kapatma kararı yönetim kurulunda, 5'e karşı 6 oyla alındı.Yönetim kurulundaki 4 kadın üyeden Kadın Komisyonu'ndan Sorumlu Neriman Aksoy kapatma kararı lehinde oy kullanırken, Betül Duran, Özlem Yıldız ve Nalan Erken'in aleyhte oy kullandıkları öğrenildi. KAHDUM'un kapatılmasına, üç büyük ildeki kadın hukukçular ile çeşitli kadın örgütleri Baro yönetimine gönderdikleri yüzlerce imzalı "kınama" mesajları ile tepki gösterdiler. Kapatılma kararından birkaç gün önce, gidecek hiçbiryeri olmayan 7,5 aylık hamile 17 yaşındaki genç kadını Kazete ile işbirliğiyle SHÇEK'in konukevine yerleştirilmesine yardımcı olan ve hukuki destek sağlayan İzmir KAHDUM'un yeniden açılması için Baro yönetimine baskılar sürüyor.
İzmir Baro Başkanlığı'na, KAHDUM'un yeniden açılması istemiyle gönderilen toplu imza dilekçesinde ise özetle şöyle denildi:
"Tüm dünyada ve ülkemizde kadınlar toplumsal yasamın her alanından dışlanıyor, cinsiyetleri nedeniyle farklı yasal işlemlere maruz kalıyor, eğitim olanaklarından yoksun bırakılıyorlar. Yoksulluk, sağlık, işsizlik ve savaslar en çok kadınları vuruyor. Kadına yönelik şiddet ise evde, okulda, gözaltında, işyerlerinde ve yaşamın diğer tüm alanlarında çok yoğun bir şekilde yaşanıyor.
Kadınlar mecliste, siyasi partilerde, sendikalarda ve diğer meslek örgütlerinde yönetim ve karar organlannda yeterli sayıda temsil edilemiyorlar. Bu nedenle de kadına yönelik ayrımcılık ve şiddetin ortadan kaldırılması mücadelesi her zaman belirtilen yerlerde birinci derecede önemli bir alan asla olamıyor.
Çağdaş bir gelenekten gelen evrensel hukuk kurallarının ve demokratik, özgür, insan haklarına saygılı bir hukuk devleti ilkesini hayata geçireceğine inandığımız İzmir Barosu'nun ; 25 Eylül 2002 tarihinden itibaren yüzlerce kadına hukuksal danışmanlık hizmeti vererek kadın hakları miicadelesine hukukçular tarafından verilen destek ve dayanışmanın güzel bir örneğini sergileyen Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi'nin 03.06.2003 tarihli yönetim kurulu kararıyla kapatıldığını öğrendik.
KAHDUM sadece hukuksal danışmanlık vermekle kalmayıp, şiddetin görünür hale getirilmesi için yapmış olduğu eğitim, konferans, panel v.s çalışmalarıyla İzmir'deki pek çok sivil toplum örgütünün bu alandaki çalışmalarının aynlmaz bir parçası olmuştur.
Açıkladığımız nedenlerle biz aşağıda imzası bulunanlar; Cinsiyetci bakış açısının egemen olduğu bir ülkede çağdaş eşitlikçi ve demokratik bir yaşam mücadelesinin önde gelen savunuculan arasında bulunan izmir Barosu'nun KAHDUM'un kapatılmasına ilişkin kararından vazgeçmesini diler, merkezde gönüllü çalışan avukatlarla ve çalışmaları destekleyen tüm kişi ve kuruluşlarla dayanışma içinde olduğumuzu bildiririz"


Kazete
Old 24-06-2003, 20:34   #28
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ülkemizde sadece 8 yerde bulunan SHÇEK'in sığınmaevleri, haftasonu tatil olması nedeniyle, şiddet ve tecavüz mağdurlarını kabul etmiyor
Şiddetin tatili yok "konukevi"ne ise tatil çok

Türkiye'deki sığınmaevlerinin AB standartlarında olmayışı şiddet ve tecavüze uğrayan kadınları zor durumda bırakıyor

Yerel Yönetimler Yasası'na kadın sığınmaevleri açılarak kadın kuruluşlarınca işletilmesine ilişkin madde eklenmesi öneriliyor

Türkiye'de özerk yapıda açılacak kadın sığınmaevlerinin finansmanı için Hükümetin bütçeden pay ayırması gerekiyor

Ükemizde sadece 8 yerde bulunan SHÇEK'in konukevleri, cumartesi ve pazar günleri resmi tatil olması nedeniyle, şiddet ve tecavüz mağdurlarını kabul etmiyor
Şiddet, tatil dinlemez ama kadınlar yine de siz siz olun resmi tatil günleri; örneğin cumartesi ya da pazar günü kesinlikle aile içi şiddetin, ya da tecavüzün mağduru olmayın. Eğer tatil günü dayak yiyipte, yeter deyip SHÇEK'in Türkiye'de sadece 8 ilde olan konukevlerinden birine sığınmak isterseniz, ortada kalırsınız. Aslında günde 24 saat açık olması gereken sığınmaevleri; ülkemizde resmi kurum statüsünde olduğu için sadece haftanın beş günü şidde mğdurlarını kabul edebiliyor.
Yandaki sütünlarda kendi ağzından yaşam öyküsünü bulacağınız, üvey anne ve öz babasının baskısı yüzünden yıllar önce evinden kaçan, güvenle kalabalileceği ve karnını doyurabilecek bir yer uğruna çocuk yasta vücudunu satmak zorunda kalan A.E'ye, 3 Haziran'da Yönetim Kurulu kararıyla kapatılan İzmir Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi ile KAzete sahip çıktı. Cumartesi olması nedeniyle kalacak yer konusunda nöbetçi savcılığın bile kendisine yardımcı olamadığı, Polis karakollarının yüzüne kapandığı İzmir adliyesi'ndeki bir temizlik görevlisinin yardımıyla KAHDUM'un gönüllü avukatlarından Av. Aytül Arıkan ve Av. Şenay Tavus ile ilişki kuran A.E'yi, SHÇEK'in İzmir'deki Buca Konukevi'ne tatil olması nedeniyle kabul ettirmek kolay olmadı.
Buca Kız Yetiştirme Yurdu ise "tatil günleri kesinlikle almıyoruz" diyerek kapıyı başından kapadı. Yedi buçuk aylık hamile genç kadına SHÇEK'in kapıları, ancak KAzete'nin devreye girip, İzmir Valiliğinin duyarlı yaklaşımı ve talimatı üzerine açılabildi.
Karnında taşıdığı bebeğinin belki bir polis, belki de bir assubay olan babasını, şimdilik bilemeyen A.E'yi bir cumartesi günü SHÇEK Kadın Konukevi için verilen telefon numarasından, A.E. yi kabul ettirinceye kadar yapılan görüşmeleri aynen yayınlıyoruz:
Beyefendi bir müracaatımız var, 17 yaşında bir kızımız sokakta, konukevine alabilirmisiniz bugün.?
-Ben şöyle söyliyeyim, hafta sonu müracaatları kabul edilmiyor zaten. Kaldi ki benim bu konuda yetkim yok. Ben çocuk yuvasında nöbetçiyim.
Peki sığınmavinde nöbetçi yok mu?
Hayır yok, akşam beşten sonra bir bekçi geliyor, onunda sığınmavine kendisinin kabul etme yetkisi yok, ancak müdürüne ulaşabilirseniz olur.
-Müdürü kim oranın?
Müdürü şu an burda değil zaten.
-Peki hafta sonu böyle sokakta kalanlar ne olacak?
-Sosyal hizmetler il Müdürlüğü ile temas kurulacak.
-O zaman peki bana bir yetkilinin cebini, veya ulaşabileceğim bir numarası varsa onu verin.
-Bende telefon numarası falan yok. Bir dakika bekleyin.
Telefonu bir kadın görevliye aktarıyor:
-Alo.. iyi günler...Kadın sığınma evine müracat şekli Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'ne müracatla oluyor ve direk kabul edilmiyor.
-Direk kabul edilmiyor mu?
-Direk almıyor bayan. Sosyal Hizmetler müdürlüğüne hafta içinde müracat ediyorsunuz..
-Peki hafta sonu sokakta kalanlar ne olacak?
-O konuda yapılabilecek birşey, bizimle ilgili değil zaten..
-Pardon sizin göreviniz nedir?
-Burası çocuk yuvası, sosyal hizmet uzmanıyım.
- Berrin Delikçi ben, Kazete'den. Şimdi siz çocuk yuvasındasınız ama, bu kişi de 17 yaşında. Sizi de ilgilendiriyor. Bunu bugün (Cumartesi) alsanız olmaz mı, Pazartesi'ye kadar..
-Emniyet Müdürlüğü Çocuk Şubesi Müdürlüğü'ne müracat edebilirsiniz, onların yatılı yeri vardır.
-Emniyetlik ne işi var ki? Sığınmaevi ne işe yarıyor o zaman?
-17 yaşında diyorsanız, çocuk şube müdürlüğünün kapsamına giriyor bildiğim kadarıyla. Benim yapabileceğim birşey yok.
-Bize dediler ki, 17 yaşındaysa çocuk yuvasına alınabiliyor.
-Hayır, bakın şube müdürümüzün yazısı var, kesinlikle alamayız. Ben sığınmaevi müdürünün telefonunu vereyim, onunla görüşün.. Biz alamıyoruz, sığınmaevine başvuru olursa sadece bilgi verebiliriz.
Verilen telefondan sürekli arıyoruz, ancak telefon bir türlü açılmıyor. Bunun üzerine İzmir Valiliğine durumu iletiliyoruz ve Sosyal Hizmetler İl müdürü ile görüşebilmemiz için telefonumuzu bırarıkıyoruz. Onbeş dakika sonra Nazmi Taşkın Valilik kanalıyla bizi arıyor:
"Nazmi bey bir kızımız sokakta kaldı, sığınmaevine aldıramıyoruz. Ancak sizin olurunuz gerekiyormuş. Nasıl yapacağız? Sığınmaevinde hiçbir yetkili bulamyoruz.
-Siz bana adını söyler misiniz?
-Kızımız 17 yaşında, 7,5 aylık hamile. Şu anda izmir Barosu'nun Kadın Hakları Uygulama Merkezi'nde (KAHDUM) bekletiyoruz.
-Ben şimdi görüşüyorum, Kızı Buca'ya gönderin kabul edecekler.
Teşekkür ederim, Kızı Buca'daki konukevinize götürelim yani..
Götürün,
KAHDUM ve KAzete'nin büyük uğraşları sonucu sığınma evine yerleşen A.E şimdi çok mutlu. Peki ya diğer kadınlar!


Adanalı A.E.nin dramı

Üvey anne baskından kaçarak barınabilecek bir yer, bir lokma ekmek için polis , astsubay dahil herkese vücudunu satmak zoruna kalan 17 yasındaki , A.E. 7.5 aylık hamile. Ama çocuğu kimden beli degil.

KAzete, KAHDUM ile birlikte SHÇEK Konukevi'ne yerleştirdiği genç kadının kendi ağzından dramını aynen yayınlıyor
¥Altı sene önce annemi kaybettim. Babam yeni biriyle evledi, anlaşmazlıklar başladı. Ortaokulu bitirince tahsilime devam edemedim. Biraz da benden kaynaklandı. çünkü annemin yerine başka bir kadın görmek istemiyordum, ama yine de katlandım. 1,5 sene sonra babam beni evden kovdu. Bende İzmir'de oturan teyzemlerin yanına geldim. Teyzem bir ay baktı bakmadı, istemedi apor topar istanbul'a dayımın yanına gönderdi. Dört ay boyunca dayımın yanında kaldım, o da istemedi, o arada babamla barıştım, Adana'ya döndüm. Ancak iki hafta sonra babamın ağır hakaretleri karşısında tekrar evi terketmek zorunda kaldım. Yeniden İzmir'e geldim, iki gün astsubay arkadaşımın evinde kaldım. Yaşım küçük olduğu için korktular. Daha önce İzmir'e geldiğimde teyzemlerde tanıştığım bir bayan arkadaşımın yanına gittim. iki hafta, onlarda kaldım. Ordan çıktıktan sonra da kalacak bir yer yoktu.
¥ Hiç korkmadın mı koca İzmir'de?
Korktum ama yapabileceğim bir şeyim yoktu.
¥ Herşeye rağmen eve dönmek istemedin?
Babam kesinlikle beni evde istemiyor. Çıkarken bile çok ağır hakaretler etti. O yüzden gidemiyorum eve.
¥ Peki teyzenin arkadaşından da ayrıldıktan sonra nerelerde kaldın?
Polislerin yanında kalıyordum.
¥ Karakolda mı?
Hayır, Hani sivil insanlarla tanışıp kötü yola düşecegime, polislerin yanında kalırım daha iyi dedim.
¥ Peki o polisler nerede kalıyorlardı?
Bekar evleri var. İki arkadaş üç arkadaş bir evde kalıyorlardı. En azından bir kaç gün kalırım yanlarında diyordum. Her gidip kaldığımda, karşılığında vücudumu vermek zorunda kaldım. Sadece kalma bedeli olarak.
¥ Kaç kişiyle beraber oldun?
Bayağı var yani. 12-13 kişi var. Polis, astsubay da dahil buna.
¥ Korkmadın mı hiç, hamile kalacağım diye..
O anki psikoloji öyle birşey di ki düşünemedim bile. Aklıma bile gelmedi yani. Sonra İstanbul'a gittim, orada komşumuzun bir kızı vardı, onun yanında kalmaya başladım. O sırada iş falan buldum. Ama karnım büyümeye başladı, doktora gittik, "hamilesin" dedi. Ordan hemen İzmir'deki polisleri aradım; "ben hamileyim" dedim, "aldırrmak istiyorum".. "Tamam dediler buraya gel." Atladım otobüse tekrar buraya geldim. Ultrasona falan girdim, üçbuçuk aylıkmış, hiçbir doktor almadı.
¥ Doktorlar almayınca o polis arkadaşların ne yaptı?
Ben konuştum birkaç kişiyle, hepiniz toplanın, bana yardım edin, ayda belirli miktar... Ben sizden çok fazla birşey istemiyorum, bende kendi evimi açayım, bir iş bulayım, çalışayım, çocuğuma bakayım. Benim evlenmek gibi bir niyetim yok onlarla. Sonuçta bu çoçuğu aldıramıyorsam doğurup bakmam lazım..
¥Hamileliğin 7,5 ayı bulmuş bu zamana kadar nerede kaldın peki?
Evli bir arkadaşımın bir iki hafta yanında kaldım. Daha sonra bir arkadaşım var, onu aradım, geldi aldı beni burdan Aliağa'da bir ay bir otelde kaldım. Otel parasını bu arkadaşım veriyordu. Sonra o da yan çizmeye başladı, çık git artık otelden demeye başladı. Çıksam nereye gideceğim. Yerim yurdum yok, bütün arkadaşlarım kaçmaya başladı. Zor durumdayım, hava kararmış hiçbir yere gidemiyorum, Aliağa'da sokakta kaldım. Gece 11 gibi karakola gittim. Sabah karakoldaki polisler trafik ekibiyle beni otelden aldırıp otobüse bindirerek İzmir'e gönderdiler. Savcılığa geldim. Savcılık yazılı dilekçe vermemi istedi. Benim kalacak yerim de , param da yok, dedim. Pazartesi günü gelip Adliye'deki Baro'dan yardım alabileceğimi söylediler. Tamam ama, bugün, yarın ne yapacağım? Nerede kalacağım? Bir çözüm bulamadılar..
O kadar yorgun düşmüşüm ki, gidecek dermanım yok. O sırada temizlik yapan bir beyin yanına gittim. O KAHDUM'dan bahsetti. Telefonla, avukat hanımları arayınca, beni buraya getirdiler.



Kazete
Old 24-06-2003, 20:36   #29
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

Ne işiniz var kahvede?

Ödemiş Kaymakamı Işılgan: Eli iş tutan erkeğin tamamı tarlasında çalışıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz

Kırsal kesimde erkeklerin kahvehane köşelerinde zamanlarını boşa geçirirken eşlerini tarlada, bahçede çalıştırmalarına İzmir'in Ödemiş ilçe Kaymakamı Erkan Işılgan isyan etti.
Kadın çalışırken erkeğin bütün gününü kahvede okey oynayarak geçirmesini "ekonomik şiddetin" bir parçası kabul eden Erkan Işılgan, KAzete'ye köy ve kasabadaki erkeklere, kahvehaneleri yasakladığını açıkladı. Kaymakam Işılgan, "Ben mülki amir olarak Ödemiş'te dört yıldır köy, kasaba demeden her tarafı dolaşıyorum. Hanımlar tarlada çalışırken, beyler kahvede okey oynuyorlar. Hiç olur mu böyle şey, kadını işe sürmüşsün, bütün gün tarlada çalıştıktan sonra geliyor yemeğini pişiriyor, çocuklarına bakıyor, temizlik yapıyor, yorgun argın yatıyor sabahleyin yeniden tarlaya koşuyor. Erkeklere ÔNe işiniz var burada' diyerek kızıyorum, tabii. Hayır, öyle şey olmaz, hayat müşterek, sizde çalışacaksınız, hatta erkek çalışacak, kadın ona yardımcı olacak, dedim. Birde güzel laf ettim; Ôerkeğin alın teri toprağa damlamazsa bereketi kaçar' dedim. Kahvecilere de; Ôçalışma saatlerinde bunları burda tutmayacaksın, yoksa işyerinizi mühürlerim'. Yarı şaka, yarı ciddi tabii" diye konuştu.
Eşleri tarlada çalışırken kahvehanede vakit öldüren erkeklerin bu sert çıkışa tepkisinin sadece "sessizlik" olduğunu belirten Işılgan, şunları söyledi:
"Daha önceleri kahvehanede gördüğümüz erkeklerin artık işe gittiği haberlerini alıyorum. Henüz tam başarmış değiliz tabii, eli iş tutan erkeğin tamamı tarlasında bahçesinde çalışıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Beyler çalışacak tarlada, karısı böreğini, çöreğini ayranını götürecek, kocasına destek hizmeti verecek"
Kaymakam Erkan Işılgan, KAzete'nin, "Kadınlar hiç çalışmasın mı?" sorusuna ise şu karşılığı verdi:
"Hayır, kadınsız hayat olur mu? Milli Mücadelede Türk kadını kağnı ile cepheye silah taşımış, erkekte terini dökmüş, kanını dökmüş. Hep beraber kazanılmış bir zafer. Şimdi de ekonomik savaş veriyoruz. Savaşta kadını öne sür, kendin bütün gün kahvehanede otur, okey oyna. Kapatırım o kahvehaneyi gerçekten."
İş vakti erkekleri oturtuyor diye kahvehane kapatmanın yasal olup olmadığı sorusunu "Mülkü amir olarak takdir hakkım var. Birşey bulurum, kirli bir bardak bulurum. Yaşlı tonton amcalar, dedeler var, ak sakallı bastonu ellerinde, ezan vakti namazını kılıyor, geliyor kahvede oturuyor. Onlara lafım yok. Ama zıpkın gibi adamlar, iş vakti kahvehanede otururlarsa, kapatırım ama yasal yaptırıma gerek yok, çok şükür sevilip sayılıyorum, benim bir bakışım yetiyor onlara" diye yanıtladı.
Erkekleri kahvehaneden çıkardığı için eşlerinin kendisini her gördüğü yerde alkışladıklarını, Ôeğer aday olsanız sizi seçerdik' diyerek" haklılığını onayladıklarını anlatan Erkan Işılgan, ancak kadınların eşlerine tek başlarına karşı koymaya cesaret edemediğini belirterek şunları söyledi:
"Kadınlar, eşlerine karşı kendiliğinden ses çıkaramaz. Çünkü kadının ekonomik gücü yok. Ekonomik güvencesi olmadığı için, yarın kızarda beni kapının önüne koyar korkusuyla, kocasının her dediğine katlanıyor. Hatta bir şiddet olayında da, Ôkardeşim bak kocan sana birşey yaparsa gel, şikayet et, bak ben ona ne yapıyorum' dediğimde Ôhayır' dedi; dayağını yer kocamın dizinin dibinde otururum. Çünkü beni kapının önüne koyuverir."
Yoksul kadına ekonomik destek için Fak-Fuk-Fon'dan 400 tane koyun dağıttıklarını ve her aileye 4 koyun verdiklerini bildiren Işılgan, koyunları teslim ederken de her birine "Fatma bacı bak bu koyunları sana veriyorum, sana. Sakın kocana el sürdürme" diye tembihlediğini, koyunların iyi bakılması halinde yakın zamanda bu ailelerin sürü sahibi olabileceklerini sözlerine ekledi.

Kazete

Kazete.com.tr
Old 24-06-2003, 20:46   #30
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hykayar,

''Kazete'' adındaki yayın organının adı ''Gazete'' olarak değiştirilmeli.... Kadınlara yönelik bu yayın organının GAZA GELDİĞİ ve GAZA GETİRDİĞİ gerçeği karşısında adının GAZete olmasında fayda görüyorum..

Aksi halde KAZlara yönelik olduğu da düşünülebilir.

(Daha ayrıntılı nedenler Kadın ve Çocuk Hakları Alanındaki KAH-DUM konusunda mevcuttur)

Saygılarımla

Bir Dost
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
İzmir Barosu Seçimleri ege Adliye Duvarı 4 19-10-2008 17:42
İzmir Barosu avukatlarından Zeki Çetin (37), Urla'daki evinde ölü bulundu. Kavaz Hukuk Haberleri 1 22-10-2006 10:25
Kadın Hakları - Çocuk Hakları - Türkiye'nin Haksızlığı Armağan Konyalı Kadın Hakları Çalışma Grubu 8 25-08-2006 16:28
Hasta Hakları Uygulama ve Araştırma Merkezi Av.Dr.Yahya DERYAL Hukuk Haberleri 0 10-04-2006 12:39
183 Alo Kadın Çocuk Danışma Hattı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 05-03-2004 18:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10137892 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.