Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Kuvvetler Ayrılığını İnkıtaya Uğratmak

Yanıt
Old 26-03-2010, 14:05   #1
FATİH

 
Varsayılan Kuvvetler Ayrılığını İnkıtaya Uğratmak

KUVVETLER AYRILIĞINI İNKITAYA UĞRATMAK
Bir devletin varlığından bahsedebilmek için ancak üzerinde yaşanabilecek bir toprak parçasına; bu topraklarda ortak bir paydada buluşan insanlara ve bu insanların ihtiyaçlarını rasyonel ve verimli bir şekilde giderebilmeleri için yine kendilerinin koyduğu kuralları uygulayacak olan bir egemenliğe ihtiyaç vardır.
Fransa’nın kanlı iç çekişmeleriyle; Türkiye’nin de Kurtuluş savaşından sonra akıtacak bir damla kanı kalmaması sebebiyle dönemin yönetiminin tepeden buyrukları sayesinde egemenliğin artık millete ait olacağı gerçeği tarih defterine yazılmış oldu. Ama kanıksanması hiç de düşünüldüğü kadar kolay olmayacaktı.
Bu egemenliği milletin kullanacağı su götürmez iken bunun nasıl ve hangi eller vasıtasıyla yapılacağı hususu da işte devlet yönetim biçimlerinin ne olacağı sorusunu akla getirmektedir. Demokrasilerde ve monarşilerde bu soruya farklı cevaplar alınmaktadır.
Kendi kendini idare edecek olan millet, devleti devlet yapan bu egemenlik unsurunu, ancak seçeceği veya atayacağı kişi ve organlar eliyle kullanabilirdi. İşte bu esnada 3 kuvvetin varlığı bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kuvvetlerin aralarındaki ilişkinin nasıl olacağı ise anayasa hukukunda her zaman tartışmalara konu edilmiştir.
Kuvvetlerin (erklerin) nelerden müteşekkil olduğu aşikardır; kanunlar koyarak toplumsal düzen kuraları çıkaran yasama, bu kuralları gündelik hayata tatbik eden yürütme, bu tatbik faaliyetleri esnasında ortaya çıkabilecek olası ihtilafları çözmekle görevli olan yargı organından bahsetmekteyiz. Milletin egemenliğini yine millet adına ülke üzerinde gerçekleştirmeye çalışan bu kuvvetlerin birbirinden bağımsız olmasının önemi yaptıkları hizmetlerden kaynaklanmaktadır. Nasıl ki kendi yapması gerekenleri belirleyen bir insan sürekli yapmak istediklerini yaparak kendi kişiliğini tekemmül ettiremezse yine aynı kişi bu yaptıklarının denetimini kendisi yapamazsa devlet idaresi de böyledir. Kuraları koyan organ bunların yürütmesini de bizatihi üstlenirse keyfi davranarak kendi belirlediği çerçevenin dışına çıkabilecektir.Meclis hükümeti sistemlerinde icra heyeti vekillerinin meclis tarafından ve meclis adına seçilmesinde olduğu gibi.Yargı organının yasama ve yürütmeyle bağdaşamayacağı da gün gibi bellidir. Çünkü organizma olarak hep insana benzetilen devletler de aynen insanlar da oluğu gibi kendi kendini aynı organlar tarafından objektif olarak denetlemekten aciz bulunmaktadır.
Kuvvetlerin birbiri alanına girmeden faaliyetlerini icra etmeleri devlet otoritesinin sağlamlığıyla ilişkili olup istikrar ve güven ilkelerini korumakta önemli bir pozisyona sahiptir. Kuvvetlerin birbirine karşı üstünlüğü veya hiyerarşik bir bağı söz konusu edilemez.
Millet yetkili organlarıyla egemenlik hakkını kullanırken öncelikle kamu hizmetlerinin objektif, nesnel, kişilik dışı, kesintisiz ve kaliteli bir şekilde ifa edilmesini gözetmektedir. İşte tam bu esnada yargı organlarının önemi karşımıza çıkar. Devletin yasama ve yürütme organlarının fonksiyonlarının milletin beklentilerine cevap verecek tarzda gerçekleştirilmesi yargı organlarının ancak etkin ve bağımsız bir vasıfta olmalarıyla sağlanabilir. Bu vasfını kaybetmeye yüz tutan yargı nihayetinde işleyemez adaleti beraberinde getirir ki devletin dinamikleri bu aşamada sarsıntıya uğramaya başlar.
Ne yazık ki şu son dönemde Batılı ülkelerden hatalı örnekler gösterilerek yargı organının yapısının, yargıda yürütmenin etkisini arttıracak tarzda değiştirilmeye çalışılması çok büyük bir talihsizlik olmuştur. Üstelik bu çabaları gerçekleştirenlerin kendileriyle ilgili açılmış veya açılacak olan davaları kendi lehlerine yönlendirmek saiklerini taşımaları da içimizi sızlatmaktadır. Herhangi bir siyasi parti olma dışında, mecliste hali hazırda temsil edilen bir veya birkaç siyasi parti hakkında derdest veya kesin hükümle sonuçlanmış siyasi parti kapatma davaları mevcut iken aynı siyasi partilerin haklarında yargılama yapacak olan yüksek mahkemelerin yapısını ve işleyişini değiştirecek anayasa değişiklik paketleriyle TBMM karşısına gelmesi tüm hukukçuları ayağa kaldırmıştır. Toplum vicdanı bu ülkede adaletin ne derece tecelli ettiğini sorgular hale gelmiştir. Adaletin bağımsız ve teminatı olmayan mahkemelerce ne kadar sağlanabileceğini haykırır hale gelmiştir. Ve büyük bir soğukkanlılıkla süreci takip etmektedir.
Biz hukukçular ister yasamada ister yürütmede görev alalım evrensel hukuk anlayışıyla ilgili aslında hukukun tasvip etmediği bilgi ve beyanlardan mutlaka kaçınmalıyız. Hukuk kendisiyle bağdaşmayan olay ve olguları zaten kendi içinden kazıyacaktır. Bu yüzden hukuka aykırı olacağını bile bile siyasi mülahazalarla hukuku dolanmaya çalışmak ve hatta bu işi bu milletin mevcut anayasasını tüm dünyanın gözü önünde değiştirmeye çalışarak gerçekleştirmek biz hukukçuların tepkisinden asla kaçamazdı. Hemen hiçbir hukukçunun bir kere içeriği ne olursa olsun yukarıdaki gerekçeler sebebiyle bu şekilde bir anayasa değişikliğini tasvip etmediği gözden kaçırılmamalıdır. Bu gerekçemize azımsanmayacak derecede hukukçu mutabıktır.
Sonuç olarak, nasıl ki idari yargının idareyi denetimi hukuka aykırılıkla sınırlı bir denetimse bizlerin eleştiri ve görüşleri de ancak organların eylem ve işlemlerinin hukukla ne derece bağdaşabileceğini değerlendirmekle sınırlıdır. Bu bağlamda yargı organlarının yapısıyla ilgili yapılması istenen değişikliğin değindiğimiz birkaç gerekçeyle hatalı olabileceği görüşünü paylaşmaktayız. Bu görüşü paylaşmakta yalnız olmadığımızın da farkındayız.
Özellikle değerli hakim ve savcıların da hürce bu konudaki haklı tepkilerini foruma aktaracaklarından şüphe etmiyorum. Saygılarımızla…
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
alacaklısını zarara uğratmak kastıyla mevcudunu eksiltmek alperyldrm Meslektaşların Soruları 6 22-03-2020 13:45
şirketlerin alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla isim değiştirmesi brawo Meslektaşların Soruları 7 28-03-2012 09:44
alacaklısını zarara uğratmak suçu yer-sub Meslektaşların Soruları 4 20-07-2007 15:14


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03755093 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.