30-12-2008, 16:44 | #1 |
|
Mazeretli Hakimler
Sık sık hepimizin başına gelen ama bugün beni daha bir sinirlendiren bir konuyu meslektaşlarımın yorumuna sunmak istedim.
Bu gün 3 tane duruşmam vardı: İstanbul Tüketici Mahkemesi, Bakırköy Asliye Hukuk Mahkemesi ve Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemelerinde. Yaptığım iş planına göre Tük. Mhk. ne mazeret dilekçesi gönderip Bakırköy ve K.Çekmece duruşmalarına girmeye karar verdim çünkü Tük. Mhk. deki duruşmaya girersem (09:30) Bakırköydekine yetişmem mümkün olmayacaktı (09:45). Sabah Bakırköy Asliye Hukukta ilk kızgınlığımı yaşadım. Mahkemenin hakimi mazeretliydi. Eğer izinli olduğun bilsem bari Tük. Mhk. deki duruşmaya girerdim diyerek Hakime Hanıma söylenmeye başladım. Bu arada sanki mazereti olan benmişim gibi bir yandan da mazeret dilekçesi hazırladım. Mazeret dilekçesini verirken davacı vekili olduğumu fark eden katip beni uyararak pul eklememi de istedi çünkü davacı vekilinin pusuz mazeret dilekçesinin kabul edilmediğini söyledi. Yani hazır bulunduğum duruşmaya hakim gelemediği için 5 YTL. fazladan masraf etmiş oldum. Ardından K.Çekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gittim ve bu kez iyice sinirlendim çünkü oranın hakimi de mazeretliydi. Üstelik aynı dosyanın bir önceki celsesinde de hakime hanım mazeretliydi ve zaten bu da ikinci celseydi. Yani açılalı 7-8 ay olan davada henüz duruşma yapılamadı. Neyse ki bu kez davalı vekili olduğum mazeret dilekçesi için pul eklemedim. Orada bir de şunun tartışması yaşandı. Mübaşir, avukatlardan mesleki mazeret dilekçesi vermelerini istedi. Halbuki mazeret sunan biz değiliz mahkeme hakimi. Ben dilekçemi "hakim mazeretli olduğu için yeni duruşma günü tayinini talep ederim" ibaresi ile hazırladım ve o şekilde verdim. Aslında burada hakimlere kızacak bir durum yok. Keyfilik olmadığı sürece tabii ki hakimler de mazeretli olabilirler. Kızgınlığım bu durumun önceden bilinmemesine. Gün sonunda durumum şu: Bu gün tek bir duruşma yapıldı ve ben de o duruşmaya katılmayıp mazeret dilekçesi gönderdim. Bana kalırsa burada iki konu ön plana çıkıyor: Birici konu: İzinli ya da mazeretli hakimlerin kimler olduğu ve bunların yerine başka hakimin dosyaya bakıp bakmayacağını -önceden- öğrenmemiz mümkün olmalı diye düşünüyorum. Belki baro mahkeme kalemleri ile irtibat kurup izinli ya da mazeretli hakimleri belirleyip önceden internet sitesinde duyurabilir. Biz de iş programını buna göre yaparız. İkinci konu: Hakim izinli/mazeretli olduğunda avukatların mesleki mazeret dilekçesi bırakması konusunda yorumlarınızı öğrenmek isterim. |
02-01-2009, 14:56 | #2 |
|
Hakim izinli ise ya da bir şekilde yok ise bizden mazeret dilekçesi bırakmamızın istenmesi kadar saçma ne olabilir ki? Bu beni gerçekten çok sinirlendiriyor. Sizin başınıza gelen olayda çok sinir bozucu hele İstanbul gibi bir yerde. Banim de geçen Şişli adliyesinde İTM'de duruşmam vardı. Daha doğrusu eşimin duruşması mecburen ben gidecektim.Küçük bir bebeğimiz var. O gün bakacak kimse yok ve bin dereden su getirip sabahın köründe çocuğu güvenli bir yere emanet edip durşmaya gittip; hakim mazeretli olsa falan kızmıycam.Neymiş efendim İTM'de ceza dosyaları ile hukuk dosyalarının durşmaları aynı güne denk gelmiş bu nedenle ceza dosyaları alınmayacakmış mazeret bırakmalıymışız.Duruşma günlerini sanki hakim belirlemiyor da bir yerden kendisine tebliğ ediliyor. İki tür duruşma çakışınca birinden mazeretli oluyor.Aklıma geldikçe sinirleniyorum.
|
05-01-2009, 01:04 | #3 | |||||||||||||||||||||||
|
Mahkeme yargıçları da taraf vekillerinin mazeret dilekçesi verip vermeyeceğini, -genellikle- önceden bilemiyorlar. Biz sinirlenme hakkına sahipsek, onlar da sinirlenebilirler Bence önemli olan, keyfi mazeret bildirmemekten ibaret olmalı. *Hazır bulunduğunuz duruşma için 4,5 (5) TL PP masrafı vermeniz gerekmez.O masraf, mesajınızdan anlaşıldığı üzere, mazeretli hakim gerekçesine dayalı mazeret dilekçenizin, yani duruşmada "Hazır bulunmamanızın" masrafı -Ne yazık ki duruşma mahalline gitmek, duruşmada hazır bulunmak anlamına gelmiyor-. Diyeceğim, o kadar emek sarfetmişken, duruşmaya katılmayı da seçebilirdiniz. Saygılarımla... |
05-01-2009, 14:37 | #4 |
|
Siz İstanbul da avukatlık yapıyorsunuz.Bir de taşra adliyelerinin halini görseniz.Çanakkale ilinin Bayramiç İlçesinde yaklaşık 4-5 ay hiçbir hakim mevcut değildi.Davalara her hafta değişik ilçelerden hakimler gitti ve 4-5 ay boyunca hiçbir karar çıkmadığı gibi tarafımızdan duruşmalara mazeret bildirmemiz istendi.Müvekkiller karşısında düştüğümüz durumu tahmin edebilirsiniz heralde
|
06-01-2009, 14:07 | #5 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Avukatların keyfi mazeret vereceğini pek sanmıyorum. Olsa olsa gerçekten başka bir yerde duruşması v.s. olduğu için mazeret verirler diye düşünüyorum. Katılmasının gerekli olduğu bir duruşmaya katılmayan avukat mesleğine yeterli özeni göstermiyordur. Tabii ki benim de belirttiğim
Sayın meslektaşım duruşmaya katılamazdım çünkü hakim yoktu. Belki onun yerine başka bir hakim bakardı ancak bildiğiniz gibi bu durumda ne kadar belenmesi gerektiği meçhuldür. K.Çekmeceye yetişmem gerekmeseydi bekleyebilirdim tabii ama bu mümkün değildi. Yazımın doğru değerlendirilmesini arzu ederim. Benim asıl sorunum hakimlerin mazeret izni kullanması değil, bunun önceden bilinemiyor olmasının doğurduğu sıkıntılar ve mazeret izni kullanan taraf avukat olmadığı halde mazeret dilekçesi veren tarafın her zaman avukat olması. Sizin katılamadığınız bir duruşma için hakimin kendi adına mazeret dilekçesi vermesi gibi bir durum bu. |
10-01-2009, 23:51 | #6 |
|
aynı şeyler
Bu durum benim de başıma gelmişti.Böyle durumlarda hakim mazeretli ise avukatlardan mazeret dilekçesi istenmesinin hukukla ilgisi yoktur.Benzer olayda duruşma bekleyen on kadar meslektaş! mazerek dilekçesi vererek benim itirazıma destek olmadılar.Israrlı davranmam ve hukuktan taviz vermemem üzerine başka bir mahkemenin hakimi gelerek bana özel duruşma yaptı.O gün bende, meşhur meslektaş kavramını ve meslaktaş dayanışmasını öğrenmiş oldum.Hakkına sahip çıkmayanın yakınmaya da hakkı yoktur.
|
11-01-2009, 00:30 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Mesajınızı yanıtlayacakken vazgeçmiştim, demek istediklerimin bir bölümünü sayın Topbaş yazmış az önce. Ben de bir kaç ekleme yaparak, düşündüklerimi yazmak istiyorum. Hakimin mazeretli olması, avukatın duruşmaya girmemesinin mazereti, olamaz. (Tıpkı duruşmaya geçici çıkan Hakimlerin de, arızilik durumunu mazeret kılamayacakları gibi... Yasada "Duruşmaya arızi çıkıldığından..." diye bir kavram var mı? HUMK da, CMK da??? ) "Hakim mazeretliydi, başkası bakacaktı, o nedenle ben de mazeret dilekçesi verdim" veya benzeri bir söylem, mazereti ilk veren Mahkemenin yetkili hakimi de olsa, yine de nihayetinde, "Avukatın müvekkiline mazeret bildirimidir". Bu bildiriminse "Hukuka uygun" bir gerekçesi yok. Evet, yok. Neden yok? Çünkü "Bir hakimin mazeret izni kullanması", bir avukatın mazeret dilekçesi vermesi, yahut yerine tevkille bir meslektaşını yetkilendirmesine benzemez. Uygulamada Hakimin mazereti, Avukatın mazeretinden çok daha tehlikelidir. Neden? Çünkü avukat sadece talepte bulunur, ister, karar vermez. Mazeret dilekçesi de verse, eğer bir karar duruşması ise "Yokluğumda karar verilmesi taleplidir" ibaresini ekleyebilir, karar duruşması değil ise, tevkille yetkilendirdiği herhangi bir meslektaşı da vekillik görevinde herhangi bir aksamaya mahal vermeyerek duruşmada kendisini layıkıyla temsil edebilir. -Nitekim kendisi yerine başka bir meslektaşının hazır bulunacağı duruşmalar öncesi, meslektaşlar uzun uzun konuşur, "Şu olursa şunu bunu, bu olursa şunu bunu isteyeceğiz" mealinde.- Ama Hakim mazeretli ise, kalem beyanatı/talimatı üzerine avukatlar otomatiğe bağlanmışçasına pullarını ve dilekçelerini hazırlarlar, herkes mazeret dilekçesi vermesini doğru ve mantıklı davranış, "Zaman kaybını önleyici" anlayış ve kavrayış kabul eder. Kalemin rahatlaması kadar (Yoksa bir başka Mahkemenin Hakimi muhtemelen kendilerini beceriksiz, ikna ve hitabette zayıf görecektir!), diğer Mahkemenin Hakimi de rahatlar. (Kendi dosyalarını okuyup da karara çıkaracak zamanı bulamazken , bir de falancanın Mahkemesinin dosyalarında duruşma görüntüsü boyunca zaman kaybetmek...?) Tüm bu aşamaları, bir duruşmanın yetkili veya yetkilendirilmiş tüm tarafları iyiniyetleriyle aşarak, duruşma gün ve saatinde buluşma şansını yaratma yeterliliğini göstermeyi başarmışlarsa da, yine de duruşma başladığında tüm taraflar "Adet yerini bulsun" bir duruşma yapılacağı kabulü ve konsensusunda tamamlarlar duruşmayı. Duruşmaya arızi çıkan Hakim, arızi bir ara karar verecek ve muhtemelen "Mahkeme hakimi şu günü ayırmış" diyerek yalnızca bir gün verecek; vekiller de durumu alışkanlık gereği anlayışla karşılayacaklardır. Bir karar duruşmasına üst üste filanca nedenlerle atıyorum 5 değişik Hakim "Arızi" çıkmışsa, karar veril-eme-mesi sürecindeki arızanın faturası, ilk etapta, ne Hakime ve ne de Avukata ait olacak; temsil edilen hakkın sahibi her kim ise, adaletin gecikmesinin faturası -Sonra bilcümleye sirayet etmek üzere, şimdilik kaydı ile- yalnızca müvekkil/lere çıkacaktır. Ama şüphesiz , arada bu 5 arıza duruma sinirlenen müvekkiller de olacaktır. Böyle durumlarda müvekkil avukatını "Duruşmaları takip etmemekle" suçlar ve hakkında şikayet dilekçesi verirse, Avukatın yargılanacağı duruşmaya bakan Mahkeme yargıcı, emin olunuz, Hakiminin mazeretli olduğu bir Mahkemenin duruşmalarına katılmayarak mazeret dilekçesi veren Avukatın mazeretini, mazeretten saymayacaktır.(!) Saygılarımla... |
11-01-2009, 11:09 | #8 |
|
Konu ile ilgisiz olsa da önemli olduğu için yazmaktan kendimi alamıyorum:
Hakimlerin iş yükü çok ağır. Bu nedenle hakimler tam zamanında çıktıkları kendi duruşmalarındaki kusurlarında bile bu ağır iş yükü nedeniyle ''mazeretli'' kabul edilmeli. Hakimlerin mazeretli olması adalet açısından kabul edilemez bir durumdur. Hakimlerin iş yükünün azaltılması için hakim sayısı arttırılmalı. (Ama önce savcı açığı kapatılmalı; savcı açığı hakim açığından daha vahim durumda) (Ama icra memurlarının sayısındaki açık daha da fazla) (Ama bütün bunların yanı sıra mahkeme kalemlerindeki katip açığı da kapatılmalı) Bu açıklar kapatılmazsa yakında adalet açık verecek. Saygılarımla |
11-01-2009, 11:58 | #9 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok haklısınız ancak bu kadar çok açık varken aynı hizmet kolunda bir o kadar da fazlalık var: Avukatlar... Avukatlardan istifade etmeyi düşünmeyen, onları resmen dışlayan anlayış kabul edilemez. |
11-01-2009, 13:02 | #10 |
|
Özellikle avukatlık mesleğini seçenler müstesna, ama, okullardan mezun olduğumuzda birer yarış atı psikolojisinde olduğumuz, koşullandırıldığımız, dahası mezun olabilmek için dur duraksız yıllar geçirdiğimiz bir gerçek. Pek azımız düşündük ve hangi mesleği seçmemiz gerektiğine karar kıldık. Ama pek çoğumuz da, sıra beklenmesi gerekmeyen, sınava girilmesi gerekmeyen, stajı diğerinden yarı yarıya kısa olasn, al ruhsatı as diplomayı mantığıyla, "Hiç bir bent gerektirmeyen" avukatlık mesleğine yöneldik, yöneliyoruz ve yönelecekler.
Avukatlar iş yokluğundan, avukat sayısı fazlalığından ve hakim açığından dem vurmaya devam ettiler, ediyorlar ve edecekler. Saygılarımla... |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Kibar ve Güleryüzlü Hakimler | Tractatus | Hukuk Sohbetleri | 60 | 29-05-2017 17:42 |
Hakimler Susmalı | Av.Fahri ALİMOĞLU | Hukuk Sohbetleri | 42 | 20-05-2009 21:28 |
Boşanmada Hakimler... | esv | Hukuk Soruları Arşivi | 5 | 08-01-2004 19:20 |
Hakimler Ve Savcılar | d k | Hukuk Soruları Arşivi | 0 | 06-10-2002 07:47 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |