Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kesin Süre Sorunu(Çok Acil)

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 20-05-2008, 23:12   #1
hera2274

 
Varsayılan Kesin Süre Sorunu(Çok Acil)

Merhaba Arkadaşlar
Yaptığım bir hatayı düzeltme ihtimalim varmı yok mu diye sormak istiyorum?
Kıdem ihbar vs. ile ilgili bir iş davasında bilirkişi raporu geldiği celse rapora beyan için süre istedim. Ama maalesef duruşma gününü yanlışlıkla bir ay son raya yazmışım.Dolayısı ile rapora beyanda bulunmam gereken celseye mazeretsiz olarak katılmamış oldum.Benim katılmadığım celsede davacı vekili ıslah dilekçesi sunmuş. Hakim dilekçenin bana tebliğine ve beyanlarımı sunmama ilişkin olarak kesin süre vermiş. Ben ıslah dilekçesini elden aldım ve tebliğ evrağını da kalemde imzalayarak aldım.Tebliğ evrağında "Beyanda bulunmak üzere 10 günlük kesin süre verilmesine aksi halde beyanda bulunmaktan vazgeçiceğiniz ihtar olunur" yazıyor. Ancak ben bunu bu 10 günlük süre geçtikten sonra farkettim.
Ayrıca ara kararda da "davalı vekiline ıslah dilekçesinin tebliğine ve beyanda bulunmak üzere 10 günlük kesin süre verilmesine aksi halde beyanda bulunmaktan vazgeçmiş sayılacağına" deniliyor.
Şimdi sorularım şöyle olacak;
1-Acaba beyanla ilgili kesin süre ıslah dilekçesine ilişkin mi yoksa rapora ilişkin midir yoksa her ikisine ilişkinmidir.
2- Davacı vekili dava dilekçesinde yasal faiz istemiş olmasına rağmen ıslah dilekçesinde mevduata uygulanacak en yüksek faizi istemiş buna itiraz etmeliydim ayrıca ıslah edilen miktara uygulanacak faizin ıslah tarihinden itibaren başlaması gerektiğini belirtmem gerekirdi. Bu yönde beyanlarımı sunma hakkımı tamamen kaybetmiş oluyorum sanırım.Tek umudum bu konularla ilgili hususuların hakimce resen değerlendirilecek hususlardan olduğunu bir üstadımın söylemesi.
3- Son olarak da benim bu talihsizlik silsilesinden kurtulmama yardımcı olacak bildiğiniz bir yol var mı?

Fazla uzun oldu biliyorum kusura bakmayın. Şimdiden herkese teşekkürler.
Old 21-05-2008, 09:14   #2
Av.Çağlar Şener

 
Varsayılan

bence çok fazla panik yapmanıza gerek yok.
ıslah müessesesi davalının ve mahkemenin kabulüne bağlı olmayan bir, davacının tek taraflı olarak dava konusunu değiştirmesiyle birlikte(sizde değerin arttırılması) sona eren bir işlemdir. sizin ıslah dilekçesine karşı beyanda bulunup bulunmamanız davanın esasını kesinlikle ilgilendirmeyecektir.

bununla birlikte bilirkişi raporuna beyan süresinide kaçırmışsınız sanırım ama siz yinede beyanlarınızı sununuz, en azından dosyada bulunsun.

faize ilişkin olarak mahkeme davacının talebi ile bağlı olmayıp resen bu hususları değerlendirecek, kıdem tazminatı için en yüksek faiz, diğermeri için yasal faizi uygulayacaktır. ayrıca faizin başlangıç tarihi ıslah edilen miktar için ıslah tarihi olacaktır. (sanırım kıdem tazminatının tümüne iş aktinin fesih tarihinden itibaren uyguluyorlar)
Old 21-05-2008, 19:11   #3
hera2274

 
Varsayılan

Çağlar Bey çok teşekkürler.Bi nebze de olsa içim rahatladı.Çünkü bu sunulan ek rapordu.İlk rapora karşı itirazlarımızı sunmuştuk. Ek raporda ilkinin aynısı olarak geldi.Peki usulü açıdan birşey daha sormak istiyorum. Beyanda bulunmamak kabul mü red mi anlamı taşır?
Old 22-05-2008, 10:02   #4
BaharB

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan hera2274
Çağlar Bey çok teşekkürler.Bi nebze de olsa içim rahatladı.Çünkü bu sunulan ek rapordu.İlk rapora karşı itirazlarımızı sunmuştuk. Ek raporda ilkinin aynısı olarak geldi.Peki usulü açıdan birşey daha sormak istiyorum. Beyanda bulunmamak kabul mü red mi anlamı taşır?

Kimi Yargıtay kararlarında, bilirkişi raporuna itiraz edilmemesi halinde, karşı taraf lehine "kazanılmış hak" doğacağı belirtilmektedir. Bu nedenle itiraz etmekte fayda var.
Ayrıca mahkemelerce tayin edilen kesin sürenin tarafların iddia ve savunma haklarını kısıtlayacak nitelikte olmaması, makul bir süre olması gerekir. (7. Hukuk Dairesi E:2005/1659 K:2005/1626) Duruşmayı 3 - 4 ay ertelediği halde, bir beyan için 10 günlük kesin süre verilmesi halinde bu sürenin makul olmadığını düşünmekteyim. Ancak yine de "iddia ve savunmanın kısıtlanması" ve "makul süre" kavramlarının muğlaklığını da göz önünde tutmak gerekir.
Old 22-05-2008, 13:56   #5
Av.Çağlar Şener

 
Varsayılan

itiraz etmek için süre istendi ise tabiki itiraz etmekte fayda var ancak itiraz edilmemesi durumunda karşı taraf lehine kazanılmış hak doğacağı görüşüne ben katılmıyorum.
Old 22-05-2008, 14:18   #6
ali ekmekçi

 
Varsayılan

Kesin süreye uymadığınız takdirde hangi hakkınızı yitirdiğinizin açıkça anlatılması ve ihtarı gerekir.Burada bir şeyi kabul etmiş değilsiniz.Örnek kara da sundum.İyi çalışmalar


T.C.
YARGITAY
Onsekizinci Hukuk Dairesi
E: 2003/4762
K: 2003/5601
T: 27.06.2003

Dava dilekçesinde eski hale getirme istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
YARGITAY KARARI
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
l-Davacılar vekili dava dilekçesinde anagayrimenkulün ortak kullanım alanında cep telefonu baz istasyonu kurulması için kendisine yetki verilen yönetici davalının, diğer davalı şirketle yaptığı kira sözleşmesine baz istasyonunun monte edileceği yer konusunda madde koymadığı, davalı şirketin de baz istasyonunu müvekkillerinin bağımsız bölümünün penceresinin yakınına monte etmek suretiyle sağlığa zararlı durum yarattığını ileri sürerek baz istasyonunun tamamen kaldırılmasını veya çatıya konularak yerinin değiştirilmesini istemiştir.
Mahkemece davaya ilişkin tüm delillerini ve karar defterini dosyaya sunması ve kararda tüm olumlu oy kullananların davaya dahil edilmesi için davacı vekiline 10 gün süre verilmesine 28.11.2002 tarihli oturumda karar verilmiş; duruşmanın ertelendiği 26.12.2002 tarihli oturumda da verilen kesin mehile uyulmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 163.maddesi hükmü uyarınca, hakimin kesin süre vermesi halinde bu süreye uyulmamasının sonuçlarının neler olacağını kararda birer birer açıklanmak suretiyle göstermesi ve mehil verilen tarafın bu çerçevede uyarılması gerektiği Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında kabul edilmektedir.
Olayımızda mahkemece verilen kesin süre ile ilgili kararda (ara kararı ve kesin süreye riayetsizliğin sonucu davacı vekiline anlatıldı) denilmiş ise de riayetsizliğin sonuçlarının neler olduğu yazılıp açıklanmamış bulunduğundan bu ara kararı kesin süre kararının sonuçlarını doğurmaz.
Öte yandan Kat Mülkiyeti Yasasının 45.maddesi hükmü uyarınca, ortak yerlerin kiraya verilmesi durumunda açılacak davalarda salt kiracıya karşı maliklerden birisi tarafından açılmış olması halinde dahi bu davanın bakılıp sonuçlandırılması gerektiği görüşü Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Dairemiz uygulamalarında benimsenmiştir.
Eldeki davada davacı yönetici, kat malikleri kurulunun oybirliğiyle verdiği kiralama kararını Kat mülkiyeti Yasasının 38.maddesi uyarınca yerine getirmekle görevli olduğu gibi söz konusu kararda kira sözleşmesi yapması için kendisine yetki verildiği ve yasanın 38.maddesi uyarınca sorumlu vekil olarak davada kat maliklerini temsil hakkına da sahip olduğu cihetle ve aynı zamanda kat maliki olan davalı yöneticiye karşı açılan davanın bu yönüyle de bakılıp sonuçlandırılması gerekmektedir.
Bundan ayrı Kat mülkiyeti Yasasına göre hakimin müdahalesini gerektiren uyuşmazlıklarda sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi açısından gerekli bilgi ve belgelerin taraflardan istenilmesi ya da doğrudan hakimin ilgili mercilerden getirtmesi mümkün ve gereklidir.
Açıklanan nedenlerle mahkemece yönetici ve kiracıya karşı açılan davanın esasına girilip, gerekli görülecek bilgi ve belgelerin gerektiğinde resen getirtilip tüm deliller toplanıp bu
çerçevede tahkikat tamamlandıktan sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmelidir.
Ayrıca,
2-Dava sonunda karşı tarafa yüklenecek avukatlık ücretinin Avukatlık Yasasının (değişik) 164/son maddesi yorumlanmasında hataya düşülerek davalı taraf yerine avukata ödenmesine karar verilmiş olması,
3-Avukatlık Yasasının 168.maddesi hükmü uyarınca hazırlanacak tarifelerde sadece avukatlık ücretinin nevi ve miktarının gösterilmesi ve mahkemelerce de bu çerçevede ücrete hükmedilmesi gerekmekte olup ücret dışında bir hususa hükmedilemez. Bu bakımdan Avukatlık. Yasasında öngörülmediği halde Katma Değer Vergisi konusunda Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21.maddesinde yer alan hükme dayanılarak bu verginin ücrete ilave edilmesi yolunda hüküm kurulmuş olması,
Doğru görülmemiştir. .
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek
halinde temyiz edene iadesine, 27.6.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-05-2008, 08:14   #7
Av.Turan

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulu geçerlidir. Bu nedenle de fazla sıkmayın canınızı.
Old 27-05-2008, 22:29   #8
gürbüz

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/5884

K. 1999/6686

T. 5.10.1999

• KESİN MEHİL ( Delillerin İbrazı İçin Taraflara Tanınan )

• DELİLLERİN İBRAZI İÇİN TARAFLARA TANINAN KESİN MEHİL ( Geçerli Olmasının Şartları )

• MEHİLİN GEÇERLİ OLMASININ ŞARTLARI ( Delillerin İbrazı İçin Taraflara Tanınan 10 Günlük Kesin Mehil )

• 10 GÜNLÜK KESİN MEHİL ( Delillerin İbrazı İçin Taraflara Tanınan Mehilin Geçerliliğinin Şartları )

1086/m.163


ÖZET : Verilen kesin mehil, HUMK. nun 163. maddesi hükmüne ve amacına uygun bir mehil olmadığından, anılan maddenin sonuçlarını doğurmaz.
DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, davalıyı taşınmazını satması için vekil tayin ettiğini, davalının taşınmazı 12.000 DM'a satmasına rağmen alıcıyı 7000 DM'a aldığını söylemesi konusunda uyardığını, bunun üzerine vekillikten azlettiğini ancak davalı tarafından kendisinin korkutularak tapuda devir işlemini yapmaya zorlandığını belirterek 5000 DM karşılığı 991.340.000 TL. nın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsilini talep etmiştir.
Davalı; davacıya ait taşınmazı bedelini ödeyerek haricen satın alıp 3. bir şahsa sattığını, bunun üzerine davacının rızası ile tapuda ferağ işlemini yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece kesin süre içerisinde delil bildirilmediğinden isbat edilemeyen davanın reddine karar verilmiş, bu hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde davasına dayanak yaptığı delilleri açıklamıştır. Mahkemenin 23.3.1999 günlü celsesinde her ne kadar taraflara delil ve belgelerini ibraz etmeleri için 10 gün kesin mehil verilmiş ise de bu mehil yargılamanın süratle yapılması amacına uygun olarak verildiği taktirde hüküm ifade eder. 23.3.1999 tarihli celsede kesin mehil veren mahkeme duruşmayı 6.5.1999 gününe ertelemiştir. Oysa ki duruşma gününe kadar verilen süre içerisinde delilerin listesinin verilmesi ve ona ait belgelerin ibraz edilmesi dışında herhangi bir işlem yapılacağına ilişkin bir ara kararı da yoktur. Hal böyle olunca müteakip duruşma gününe kadar tarafların 10 günlük süre içerisinde delil ve belgeler bildirmeleri dışında başka bir işlem öngörülmesine göre burada verilen 10 günlük sürenin makul ve yerinde bir süre olduğunu kabule hukuken olanak yoktur. Çünkü mahkeme zaten delillerin toplanmasına 6.5.1999 günlü oturumdan sonraki dönemde başlayacaktır. O nedenle mahkemece verilen kesin mehil HUMK 163. maddesi hükmüne ve amacına uygun bir mehil olmadığından anılan madde sonuçlarını doğurmaz. Davacı müteakip 6.5.1999 günlü celsede delillerini bildirmiş olduğuna göre iddiası kapsamında delilleri toplanmalı, davalının karşı delilleri de değerlendirilmeli, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece aksine düşüncelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına ( BOZULMASINA ), peşin harcın istek halinde iadesine, 5.10.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kesin süre Neslihan Meslektaşların Soruları 30 27-12-2012 08:26
Kesin süre mağduriyeti.. av.knel Meslektaşların Soruları 9 03-08-2012 22:37
Kesin Süre-Yargıtay Kararı Avukat Kamer Akgül Meslektaşların Soruları 2 07-04-2008 12:13
acil/iş sözleşmesinin feshi ve kıdem sorunu/ acil avenginakbaba Meslektaşların Soruları 5 18-01-2007 09:46
Kesin Süre Hükmü attorneytalay Meslektaşların Soruları 3 19-07-2006 22:01


THS Sunucusu bu sayfayı 0,15877390 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.