Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

04/11/1983 öncesi kamulaştırma hakkında

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 10-07-2014, 16:34   #1
gencerx07

 
Varsayılan 04/11/1983 öncesi kamulaştırma hakkında

04/11/1983 öncesi 04/06/1983 tarihinde belediye tarafından yapılan bir kamulaştırma var. Kamulaştırma bedeli bankaya yatırılmış ama malike usulsüz tebligat yapılmıştır. Bu nedenden dolayı bedele itiraz davası açacağız. Son çıkan yasalar ışığında
1- Uzlaşmaya başvurmak zorunlu mudur
2- HMK gereği dava açma süresi olan 30 gün içinde kısmi dava açılabilir mi? Yargıtay eski kararlarında ıslahı kabul etmiyordu
Teşekkürler..
Old 10-07-2014, 18:36   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

İLGİLİ KANUN MADDELERİ

KAMULAŞTIRMA KANUNU Geçici Madde 6 – (Ek: 18/6/2010-5999/1 md.; Değişik: 24/5/2013-6487/ 21 md.)
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle, mülkiyet hakkından doğan talepler, bedel talep edilmesi hâlinde bedel tespiti ve diğer işlemler bu madde hükümlerine göre yapılır. Bu maddeye göre yapılacak işlemlerde öncelikle uzlaşma usulünün uygulanması dava şartıdır

...İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir.

Geçici Madde 7 – (Ek: 24/5/2013-6487/ 22 md.)
Mülga 31/8/1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlak Kanununun 16 ve 17 nci maddeleri ile 2942 sayılı Kanunun mülga 16 ve 17 nci maddeleri uyarınca mahkemelerce idare adına tescil kararı verilen kamulaştırmalarda tebligatlar ve diğer kamulaştırma işlemleri tamamlanmış sayılır. Bu kamulaştırma işlemleri sebebiyle hiçbir hak ve alacak talebinde bulunulamaz; kamulaştırmaya veya bedeline karşı itiraz davaları açılamaz; açılmış ve devam eden davalar bu madde hükmü uygulanarak sonuçlandırılır.

CEVAPLAR

1.Uzlaşma dava şartıdır.
2.Uzlaşma sağlanamazsa 3 aylık hak düşürücü süre içinde bedel davası açılabilir.Islahla bedelin artırılması ancak hak düşürücü bu süre içinde mümkün olabilir.
3.Mülga 6830 sayılı kanunun 16 ve 17 ve 2942 sayılı K.nun mülga aynı maddelerine göre taşınmaz kamulaştırma nedeniyle idare adına tescil edilmiş ise usulsüz tebligat gerekçesi ile bedel davası açılamaz.
4.Kamulaştırma K.geçici 6 ve 7 maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davaları henüz sonuçlandırılmamıştır.
Old 13-07-2014, 19:01   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
Kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 9/10/1956 tarihi ile 4/11/1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması sebebiyle...İdare ve malik arasında uzlaşma sağlanamadığı takdirde, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği tarihten itibaren üç ay içinde malik veya idare tarafından bedel tespiti davası açılabilir.

CEVAPLAR

1.Uzlaşma dava şartıdır.
2.Uzlaşma sağlanamazsa 3 aylık hak düşürücü süre içinde bedel davası açılabilir.Islahla bedelin artırılması ancak hak düşürücü bu süre içinde mümkün olabilir.

Üstadım;

İdarenin kamulaştırmasız fiili el atmalarında da adli yargı yerinde; üç ay içinde taşınmaz değerinin tam dava olarak talep edilmesi gereği hak kayıplarına neden olacaktır.

Maddenin üç ay içinde tazminat miktarının belirli olarak açılması gerektiği şeklinde yorumlanmaması gerekir diye düşünüyorum. Madde "Üç ay içinde bedel tespiti" demiş. Uygulama örneği var mı? Yargı kararı?

Saygılarımla,
Old 13-07-2014, 21:43   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Üstadım;

İdarenin kamulaştırmasız fiili el atmalarında da adli yargı yerinde; üç ay içinde taşınmaz değerinin tam dava olarak talep edilmesi gereği hak kayıplarına neden olacaktır.

Maddenin üç ay içinde tazminat miktarının belirli olarak açılması gerektiği şeklinde yorumlanmaması gerekir diye düşünüyorum. Madde "Üç ay içinde bedel tespiti" demiş. Uygulama örneği var mı? Yargı kararı?

Saygılarımla,
Kamulaştırma K.nun geçici 6 maddesi önce 18.06.2010 tarihli 5999 sayılı K.la Kamulaştırma K.na eklenmiş fakat bazı fıkra ve cümlelerinin Anayasa Mahkemesinin 01.11.2012 T.2010/83 E.2012/169 K.sayılı kararı ile iptal edildiğinden madde 24.05.2013 tarihli 6487 sayılı K.nun 21.maddesi ile yeniden düzenlenmiştir.

Geçici 6.maddenin 6'ncı fıkrasında yer alan üç aylık dava açma süresini öngören düzenleme Anayasa Mahkemesi kararında iptal talebi ret edilen hükümler arasında olduğundan 6487 sayılı kanunda da aynen tekrarlanmıştır.

Üç aylık hak düşürücü sürenin hak kayıplarına neden olacağı hakkındaki düşüncenize katılmamak elde değil, ne var ki; konu Anayasa Mahkemesi kararında aşağıda yazılı olduğu gibi tartışılmış ,bu sürenin hak düşürücü süre olduğu teyit edilmiş ve bu şekilde dava süresi tayininin hak arama özgürlüğüne aykırı düşmeyeceği sonucuna varılmıştır.

Bu durumda; kısmi dava veya belirsiz tazminat davası olarak da açılsa dahi üç aylık hak düşürücü süre içinde ek davanın açılması yada dava dava değerinin mahkemeye bildirilmesi gerekeceğini düşünüyorum. "Hak düşürücü süre" ifadesi bu şekildeki yorumu zorunlu kılmaktadır.

Alıntı:
ANAYASA MAHKEMESİ'NİN 01.11.2012 T.2010/83 E.2012/169 K KARARINDAN ;
"b- Birinci Cümlesinde Yer Alan “…üç ay içerisinde…” İbaresi
Dava dilekçesinde, malikin dava açma hakkını uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık sürenin uzlaşmaya davet olmaksızın sona erdiği tarihten itibaren üç ay içinde kullanmasını zorunlu tutan kuralın, hak arama özgürlüğünü ihlal ettiği ve Anayasa’nın 36. maddesine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.
Altıncı fıkrada, taşınmazına kamulaştırma olmaksızın el atılan maliklerin öncelikle uzlaşma amacıyla idareye başvurmaları, altı ay içinde uzlaşma sağlanamaması ya da idarenin uzlaşmaya davet etmemesi halinde üç ay içinde dava açmaları öngörülmüştür. Buna göre, idare ile malik arasında uzlaşma sağlanamazsa, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık sürenin uzlaşmaya davet olmaksızın sona ermişse bu tarihten itibaren üç ay içinde malik tarafından dava açılabilecektir.
Anayasa’nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü güvence altına alınmıştır. Hak arama özgürlüğünün temel unsurlarından biri mahkemeye erişim hakkıdır. Bu hak, hukuki bir uyuşmazlığın bu konuda karar verme yetkisine sahip bir mahkeme önüne taşınması hakkını da kapsar. Anayasa’nın 36. maddesinde, hak arama özgürlüğü için herhangi bir sınırlama nedeni öngörülmemiş olmakla birlikte, bunun hiçbir şekilde sınırlandırılması mümkün olmayan mutlak bir hak olduğu söylenemez. Özel sınırlama nedeni öngörülmemiş hakların da hakkın doğasından kaynaklanan bazı sınırları bulunduğu kabul edilmektedir. Ayrıca hakkı düzenleyen maddede herhangi bir sınırlama nedenine yer verilmemiş olsa da, Anayasanın başka maddelerinde yer alan kurallara dayanarak bu hakların sınırlandırılması da mümkün olabilir. Dava açma hakkının kapsamına ve kullanım koşullarına ilişkin bir kısım düzenlemelerin hak arama özgürlüğünün doğasından kaynaklanan sınırları ortaya koyan ve hakkın norm alanını belirleyen kurallar olduğu açıktır. Ancak bu sınırlamalar Anayasa’nın 13. maddesinde yer alan güvencelere aykırı olamaz.
Anayasa’nın 13. maddesine göre temel hak ve özgürlüklere yönelik sınırlamalar, demokratik toplum düzeninin ve laik cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı gibi, hak ve özgürlüklerin özlerine de dokunamaz. Dava konusu kural 9.10.1956 ile 4.11.1983 tarihleri arasında meydana gelen kamulaştırmasız el atmalar nedeniyle açılacak davalar için malikin başvurusu üzerine idare ile malik arasında uzlaşma sağlanamazsa, uzlaşmazlık tutanağının tanzim edildiği ya da altı aylık süre uzlaşmaya davet olmaksızın sona ermişse bu tarihten itibaren üç aylık hak düşürücü süre öngörmektedir.
Hak arama özgürlüğü demokratik hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olup tüm bireyler açısından mümkün olan en geniş şekilde güvence altına alınmalıdır. Diğer taraftan hukuki işlem ve kuralların sürekli dava tehdidi altında bulunması hukuk devletinin unsurları olan hukuki istikrar ve hukuki güvenlik ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu nedenle hak arama özgürlüğü ile hukuki istikrar ve hukuki güvenlik gerekleri arasında makul bir denge gözetilmelidir. Dava konusu kuralla getirilen süre sınırlamasının amacının geçmişte meydana gelen hukuka aykırılıklarla ilgili uyuşmazlıkların tasfiye edilmesi olduğu anlaşılmaktadır. Bu yönüyle kural geçici bir nitelik taşımaktadır. Getirilen süre sınırlamasının amacının kamulaştırmasız el atma yoluyla kamu hizmetine tahsis edilmiş olan taşınmazlara ilişkin ihtilafların belli bir süre içinde çözümlenerek mülkiyet durumunun açıklığa kavuşturulmasını sağlamak olduğu açıktır. Kamu hizmetine tahsis edilen taşınmazların her an dava tehdidi altında bulunması kamu hizmetlerinin aksamasına neden olacağından açılacak davalar için bir süre sınırı getirilmesinde kamu yararı bulunmaktadır. Öngörülen hak düşürücü süre malikin başvurusu üzerine başlayan uzlaşma sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine işlemeye başlamaktadır. Üç aylık hak düşürücü süre bireyler açısından dava açmak için yeterli düşünme ve hazırlanma imkânı tanımaktadır. Bu nedenle, dava konusu kuralla getirilen sürenin hak arama hürriyetine ölçüsüz bir müdahale olduğu söylenemez. Ayrıca, bu sürenin hak aramayı aşırı derecede zorlaştıran ya da ortadan kaldıran, dolayısıyla hakkın özüne dokunan bir sınırlama olmadığı da açıktır.
Açıklanan nedenlerle kural, Anayasa’nın 13. ve 36. maddelerine aykırı değildir. İptal isteminin reddi gerekir.
Fulya KANTARCIOĞLU bu görüşe katılmamıştır."
Saygılarımla.
NOT:Anayasa Mahkemesinde halen derdest olan dava maddenin diğer hükümleri ile ilgilidir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ayıplı olduğu tespit edilmiş malın iade öncesi bozulması hakkında Av. Caner İlhan Meslektaşların Soruları 2 12-01-2015 16:19
kamulaştırma artığı parsel hakkında av.yağmur deniz Meslektaşların Soruları 1 26-12-2012 16:23
Ölü kişi hakkında kamulaştırma. Cumhur Okyay Meslektaşların Soruları 6 13-11-2012 12:06
18.07.1983 Tarih ve 168 Sayılı Mütalaa Ahmet AHMETOĞLU Meslektaşların Soruları 3 26-02-2007 17:29
Kamulaştırma hakkında bir soru kemal_kokten Hukuk Soruları Arşivi 3 30-04-2006 23:28


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05018401 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.