Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Eşlerin tazminat alınması hususundaki temsil yetkisi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 09-01-2016, 13:31   #1
adilane

 
Varsayılan Eşlerin tazminat alınması hususundaki temsil yetkisi

Selamlar Mesle3ktaşlarım
Müvekkil, eşini kasten öldürme suçundan müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Ceza davası karara çıkmadan önce ölen eşin babasına maddi ve manevi tazminat ödenerek bir protokol düzenledik. Bu protokolde ölenin babası ve annesinin ismi yazılmış ve bu protokolü sadece baba imzalamıştır. Maddi ve manevi dava açma haklarından feragat ettikleri şeklinde hüküm de protokolde yazmaktadır. Buna rağmen ölen eşin anne ve babası tekrar dava açtılar.
1. Bu protokol ölen eşin annesi açısından da geçerli midir? Yani eşin bu konuda diğer eşi temsil yetkisi var mıdır?
2. Protokolde maddi ve manevi tazminat davası açma haklarından feragat edilmesinin protokolde imzası olmayan eş açısından sonuçları nelerdir?

Şimdiden meslektaşlarıma teşekkürler...
Old 11-01-2016, 11:02   #2
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2012/13-218
Karar: 2012/759
Karar Tarihi: 07.11.2012
 
VEKALET ÜCRETİ ALACAĞI DAVASI - DAVAYI TAKİP EDEN AVUKATLARDAN BİRİNİN DAVACININ İMZASINI TAŞIMAYAN İBRANAMEYLE DAVALI ŞİRKETİ AKDİ VE YASAL VEKALET ÜCRETİ YÖNÜNDEN İBRA ETTİĞİ - BELGENİN İMZASI BULUNMAYAN DAVACI AVUKAT YÖNÜYLE BAĞLAYICI OLMAMASI
ÖZET: Dosyada davayı takip eden avukatlardan biri olan dava dışı B. A., davacının imzasını taşımayan 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi akdi ve yasal vekalet ücreti yönünden ibra etmiştir. Anılan ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, imzası bulunmayan davacı avukat yönüyle bağlayıcı değildir.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
 
(1136 S. K. m. 165) (1086 S. K. m. 409) (YHGK. 22.06.1983 T.1980/4-2329 E. 1983/699 K.) (13. HD. 25.01.2011 T. 2010/17425 E. 2011/832 K.)
Dava ve Karar: Taraflar arasındaki davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davalı şirket yönüyle davanın reddine ve diğer davalı yönüyle ise davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen 29.06.2007 gün ve E:2006/439, K:2007/323 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi'nin 25.01.2011 gün ve 2010/17425 - 2011/832 sayılı ilamı ile;
(...Davacı, davalılardan A. A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/440 esas, 2002/493 karar sayılı dava dosyasında, davalılardan M. P.'ı vekil olarak temsil ettiğini, davanın, tarafların sulh olması ile 8.9.2004 tarihinde sonuçlandığını, vekalet ücretinin ise ödenmediğini, davalı M. P.la aralarındaki sözleşme gereğince dava değerinin %10'u üzerinden belirlenecek vekalet ücretinin ödenmesi gerektiği gibi, mahrum kaldığı karşı taraf vekalet ücretinin de ödenmesi gerektiğini, Avukatlık Kanununun 165 inci maddesi gereğince vekalet ücretinden her iki davalının da müteselsilen sorumlu olduklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000,00 YTL vekalet ücretinin, davanın sulhle sonuçlandığı 8.9.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan A. A.Ş., davacıyla sözleşme ilişkisi bulunmayıp, kendisine karşı husumet yöneltilemeyeceğini, kaldı ki, diğer davalıyla sulh ve ibra sözleşmesi düzenlediklerini, vekalet ücretinin, davalının ilk vekili olan dava dışı B. A.'a ödenerek karşılığında da ibraname alındığını, davacının şirketten ücret talebinde bulunamayacağını, diğer davalı M. P. ise, davacıyla yazılı bir ücret sözleşmesi bulunmadığını, vekalet ücretini de ödediğini savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, aynı hukuki yardımın birden fazla avukatla verilmesi halinde tek vekalet ücreti ödenmesi gerektiği, ücrete konu olan davada, davayı takip eden diğer avukat olan B. A.'ın 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi vekalet ücreti yönünden ibra ettiği belirtilerek, davacının davalı şirkete karşı açmış olduğu davanın reddine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise, HUMK'nun 409 uncu maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Davacının, davalılardan A. A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/440 esas 2002/493 karar sayılı davada, davalı M. P.'ı vekil olarak temsil ettiği, 752.900.000 YTL dava değeri üzerinden istemiyle açılan davada, davalı M. P.'ı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle B. A. ve Ö. Ö. adlı avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, davanın taraflarının anlaşarak davanın sulhle sonuçlandırıldığı anlaşılmakta olup, davacı, gerek müvekkilin ödemesi gereken, gerekse karşı tarafa tahmili gereken vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsili için eldeki davayı açmıştır. Avukatlık Yasasının 165 inci maddesinde, Hükmü mevcut olup, vekalet ücretinin ödenmesinden her iki davalı da davacıya karşı müteselsilen sorumludurlar. Mahkemece, davayı takip eden avukatlardan biri olan B. A.'ın 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi vekalet ücreti yönünden ibra ettiği gerekçesiyle davalı şirkete karşı açılan davanın reddine karar verilmişse de, davacının imzasını taşımayan dava dışı avukat B. A. tarafından verilen ve <...dosyaları sebebiyle yasal ve akdi vekalet ücreti alacağım bulunmadığından A. ... A.Ş.'ni gayrikabili rücu ve bila kaydı şartla ibra ederim.> Açıklamasını içeren 13.8.2004 tarihli ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, davacı avukatı bağlayıcı değildir. Davalı M. P.'ın, vekalet ücreti yönünden, kendisini temsil eden her bir avukata karşı, birbirinden bağımsız olarak ayrı ayrı sorumluluğu bulunmakta olup, Avukatlık Kanununun az yukarda açıklanan 165 inci maddesi gereğince aynı sorumluluk, hasım taraf olan davalı şirket için de söz konusu olduğundan, mahkemece işin esası incelenmek suretiyle davacının, davalı şirketten talep edebileceği vekalet ücreti belirlenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının imzasını içermeyen ibraname gereğince davalı şirketten vekalet ücreti talep edilemeyeceğinin kabulüyle davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Davacı vekiliyle davalılardan M. P. vekili mazeretsiz olarak son celse duruşmaya gelmemiş, dava, duruşmaya gelen diğer davalı A.…A.Ş. vekilinin davayı takip etmesi üzerine sonuçlandırılmış olup, mahkemece M. P. yönünden, takip edilmeyen ve bu nedenle yenileninceye kadar işlemden kaldırılan davada, şeklinde hüküm kurulması gerekirken,
gerekçesiyle dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı Sabri Ayyıldız vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, akdi ve yasal vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı şirkete karşı açılmış olan davanın reddine, diğer davalıya karşı açılan davanın ise, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 409 uncu maddesi gereğince yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda yazılı gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, davalı M. P. hakkındaki bozma nedenine (2.bent) uyularak bu davalı yönünden şeklinde hüküm kurulmuş; davalı şirket yönüyle ise, önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu'nun önüne gelen uyuşmazlık; davacının davalı M. P.'ın vekili olarak katıldığı davanın sulh sonuçlanması ve aynı davada davacıyla birlikte vekil olan dava dışı avukatın imzaladığı ibranamenin davacı avukatın alması gereken akdi ve yasal vekalet ücretini etkileyip etkilemeyeceği, noktasında toplanmaktadır.
Bu noktada konuya ilişkin şu açıklamaların yapılmasında yarar vardır:
Hemen belirtilmelidir ki, sulh, görülmekte olan bir davada tarafların icap ve kabulleriyle oluşan bir sözleşmedir. Bu sözleşmeyle taraflar dava konusu uyuşmazlığa bir fedakarlık ve özveri göstererek son verirler. Genellikle, davacı talep sonucunun bir bölümünden feragat ederek ve davalı da davacının talep sonucunun kalan bölümünü kabul etmek suretiyle sulh sözleşmesi hukuken vücut bulur. En önemlisi bunun sonucunda uyuşmazlık ortadan kaldırılmış sayılır.
Öte yandan, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun <Ücret dolayısiyle müteselsil sorumluluk> başlığını taşıyan 165 inci maddesi; <(Değişik madde: 02/05/2001 - 4667/78. md.) İş sahibinin birden çok olması halinde bunlardan her biri, sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşmayla sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar.> hükmünü içermektedir.
Yukarıda içeriğine yer verilen yasa maddesi, mahkeme içi ve mahkeme dışı sulh ayrımı yapılmaksızın sulh sonuçlanan işlerde her iki tarafın avukatlık ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılacaklarını hükme bağlamıştır. Ödenecek ücret, hem avukatın vekil edenle yaptığı sözleşmede belirli ücreti ve hem de yargılama gideri olan ve mahkemece Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca karşı tarafa yükletilecek olan vekalet ücretini kapsar.
Nitekim aynı ilkeler, Hukuk Genel Kurulu'nun 10.03.1982 gün ve E:4-1468, K:259; 22.06.1983 gün ve E:1980/4-2329, K:1983/699 sayılı ilamlarında da benimsenmiştir.
Somut olay bu ilkeler ışığında değerlendirildiğinde:
Davacının, davalılardan A. A.Ş. tarafından diğer davalı M. P. aleyhine açılan Gaziantep 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin E:2001/440, K:2002/493 sayılı menfi tespit davasında, davalı M. P.'ı vekil olarak temsil ettiği; açılan davada, davalı M. P.'ı davacı avukattan başka, ayrı ayrı verilen vekaletnamelerle B. A. ve Ö. Ö. adlı avukatların da temsil ettikleri, yargılama devam ederken, tarafların anlaşması suretiyle dava sulhle sonuçlandırılmıştır.
Yukarıda belirtildiği üzere, 1165 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 165 inci maddesine göre, sulh sonuçlanan davada her iki taraf hem akdi hem de yargılama gideri olan yasal avukatlık ücretinin ödenmesinden vekile karşı müteselsilen sorumlu olduklarından, davacı avukata ait vekalet ücretinden davalı şirketin de sorumlu olacağı her türlü duraksamadan uzaktır.
Öte yandan, yukarıda anılan dosyada davayı takip eden avukatlardan biri olan dava dışı B. A., davacının imzasını taşımayan 13.8.2004 tarihli ibranameyle davalı şirketi akdi ve yasal vekalet ücreti yönünden ibra etmiştir. Anılan ibraname, sadece belgede imzası bulunan dava dışı Avukat B. A. yönünden hüküm ve sonuç doğuracak bir belge olup, imzası bulunmayan davacı avukat yönüyle bağlayıcı değildir.
Şu durumda, yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda davalı şirket yönüyle direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
Sonuç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 s. Kanunun 30. maddesiyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı HUMK'nun 440/1 inci maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.11.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 11-01-2016, 11:02   #3
Av.Şenel DELİGÖZ

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

13.Hukuk Dairesi
Esas: 2003/9300
Karar: 2003/11477
Karar Tarihi: 07.10.2003


ALACAK DAVASI - SENETLERİN VERİLEN BEDELLERLE VE İBRANAMELERLE BERABER DEĞERLENDİRİLEREK HESAPLANMASI

ÖZET: Sözleşme ve ibraname ancak altında imzası bulunan davalı ve davacılar hakkında hüküm ifade eder. Davaya konu edilen senet asılları davacı tarafça ibraz edildiğine göre bunların bedellerinin davalıya ödendikten sonra davalı tarafından davacı tarafa iade edildiğinin kabulü gerekir. Bu nedenle davaya konu 4 adet senet bedelinin yarısının davalıdan alınarak davacılardan ilgili şahsa verilmesi gerekir. Bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.


(1086 S. K. m. 287, 290) (818 S. K. m. 106)

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşuldu, düşünüldü.

Davacılar, harici sözleşme ile davalıdan iki parça taşınmaz satın aldıklarını, karşılığında bir kısmı nakit, bir kısmı da senetlerle olmak üzere davalıya toplam 20.825.000.000 TL. ödediklerini, davalının ödenen senetlerini iade ettiğini, buna rağmen davalının taşınmazların tapuda devrini vermediğini ileri sürerek ödedikleri toplam 20.825.000.000 TL. nin tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı, davacıların harici sözleşmede gösterilen senet borçlarını ödeyemediklerini, bunun üzerine bir araya gelip, aldığı parayı ve senetleri iade ettiğini, davacılardan Zeki Ö.'la da bir protokol düzenlediklerini, davacıların alacaklarının kalmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.

Mahkemece, davalının davacılardan Zeki Ö. yaptığı 19.1.1999 ve 23.1.2002 tarihli protokol davacılardan A.Rana Koçoğlu'nun senet bedellerini ancak davalının 24.9.1998 tarihli sözleşme ile 1.500.000.000TL. nı iade ettiğini ispat edemediği gösterilerek senet bedellerine ilişkin talebin reddine, 1.500.000.000TL.nın davalıdan alınarak davacılardan Ali Rana Koçoğlu’na verilmesine, diğer davacı Zeki Ö.’ın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; hüküm, davacılardan A. Rana Koçoğlu ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre her iki tarafın sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2- Davacılar, dava dilekçelerine üzerine iptal şerhi konulup, imzalarının bulunduğu kısımlarının yırtılmış olduğu dört adet senedi de ekleyerek talepte bulunmuşlar, davalı ise savunmasında davacılardan Zeki ile yazılı anlaşma yapıp sözleşmeyi fesh ettiklerini davaya konu senetleri de iptal ederek Zeki'ye iade ettiğini savunmuş ve Zeki ile aralarında düzenledikleri sözleşmeyi delil olarak sunmuştur. Davacılardan Zeki ile davalı arasında düzenlenen 19.1.1999 tarihli senetlerin iadesine ilişkin sözleşme ve bu dava açıldıktan sonra yine davacılardan Zeki'nin davalıya verdiği 23.1.2002 tarihli ibraname altında imzası bulunmayan diğer davacı A.Rana'yı bağlamaz. Bu sözleşme ve İbraname ancak altında imzası bulunan davalı ve davacılardan Zeki hakkında hüküm ifade eder. Davaya konu edilen senet asılları davacı tarafça ibraz edildiğine göre bunların bedellerinin davalıya ödendikten sonra davalı tarafından davacı tarafa iade edildiğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca da davaya konu 30.10.1998 vade tarihli ve 3.500.000.000TL. meblağlı 30.11.1998 vade tarihli ve 4.110.000.000 TL. meblağlı 30.12.1998 vade tarihli ve 4.110.000.000 TL. meblağlı 31.1.1999 vade tarihli ve 4.105.000.000 TL. meblağlı 4 adet senet bedelinin yarısının davalıdan alınarak davacılardan A.Rana'ya verilmesi gerekir. Bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Bozmayı gerektirir.

3- 24.9.1998 tarihli sözleşme ile davacılar davalıya 1.500.000.000 TL. ödediklerini ileri sürerek talepte bulunduklarına ve daha sonradan davasını takip etmeyen davacılardan Zeki'nin bu sözleşme nedeni ile davalıyı ibra ettiğini beyan ettiğine ve bu davacının da davasının açılmamış sayılmasına karar verildiğine göre davacılardan A. Rana, peşinen ödenen 1.500.000.000 TL. nın yarısı yönünden talepte bulunabilir. Mahkemenin bu hususu göz ardı ederek 1.500.000.000 TL. nın tamamından davalıyı sorumlu tutmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.

Yukarıda birinci bentte belirtilen nedenlerle davacılardan A.Rana ve davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan kararın ikinci bentte belirtilen nedenle davacı A.Rana yararına, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle de davalı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 07.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

(KAYNAK: Av. Talih UYAR)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
şantiye şefinin temsil yetkisi orkan_my Meslektaşların Soruları 0 30-05-2011 10:47
temsil yetkisi hakkında cedaw Hukuk Soruları 2 27-12-2009 16:13
--Vakıf şubesinin temsil yetkisi masimo Meslektaşların Soruları 0 25-04-2009 14:29
Vakıf şubesinin temsil yetkisi masimo Meslektaşların Soruları 0 12-02-2009 14:58
ipotek verirken temsil yetkisi niko Meslektaşların Soruları 1 03-07-2008 15:54


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03493404 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.