Dersİne ÇaliŞmayan Savcilar!!

Başlık konuyu açıklıyor sanırım!!!
Belki dersine çalışmayan savcılarımız bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar azdır.
Ben işinde başarılı olan, çalışkan, işine düşkün savcılarımızı tenzih ediyorum.
Ve amacım kimseyi kırmak veya polemik yaratmakta değil, bu konuyu sadece komik bulduğum için yazıyorum ve yazdığım bu durumlar savcılarımızın dikkatsiz bir anlarına da denk gelmiş olabilir diye düşünüyorum ve sadece çok vurucu olmayanları yazıyorum

Bir savcımız görevsizlik kararı verilecek bir dosyada talebin ne olduğunu okumadan, “sanığın suçunun vasıf ve mahiyetine, mevcut delil durumuna ve sanığın tutukluluk süresine göre tahliye isteminin reddi ile tutukluluk halinin devamına “ şeklinde mütalaa verdi ve mütalaayı tekrar aldık.

ve birde duruşma sırasında hakim beyin karar konusunda ser verip sır vermemesi nedeni ile “ hakim bey bende sizin düşündüğünüzü düşünüyorum” demesi üzerine hakim beyin "öyleyse ne düşündüğümü söyle Savcım" deyip diretmesine ne dersiniz?

İstisnasız her meslekte hata yapanlar ya da ihmâlkâr davrananlar çıkacaktır. Yakın zaman önce, karşılıksız çek üzerinde adı ve imzası olan şahıs hakkında müşteki vekili olarak şikayet dilekçesi hazırlayıp savcılığa verdiğim hâlde, savcı ilgisiz bir kişiyi sanık konumuna soktu. Hüküm de elbette ilk celsede beraat oldu.
Ben de duruşmada fiili gerçekten işleyen yani imza sahibi kişi hakkında mahkemece re'sen suç duyurusunda bulunulmasını talep ettim. Buna göre işlem yapıldı.
Neticede kurunun yanında yaş da yanmasın dileriz...

İnsan faktörünün olduğu her yerde hata vardır.
Yıllar önce toplu davalar vardı; kent genelinde 400-500, her avukatta 5-10 dosya. Hakim ilk duruşmada reddediyordu davaları, elbette hepimiz temyiz ettik. Daktilo zamanları, bir meslektaşımız şablon hazırlayıp fotokopi çektirmiş, kararlara göre sekreteri boşlukları doldurmuş, öyle yapmış temyizleri. Sonradan farkına varıldı ki, Mahkeme kalemi bir kararı yanlışlıkla ona tebliğ etmiş, davada vekil olmadığı halde. Dosyalar Yargıtay'da epeyce kaldı, sonra hepsi bozuldu geldi. O dosya da bozulmuştu, hem de temyiz edenin dosyada vekil olmadığına dikkat edilmeden. Oluyor böyle hatalar.

Alıntı: Yazan Av.Cengiz Aladağ İnsan faktörünün olduğu her yerde hata vardır. Yıllar önce toplu davalar vardı; kent genelinde 400-500, her avukatta 5-10 dosya. Hakim ilk duruşmada reddediyordu davaları, elbette hepimiz temyiz ettik. Daktilo zamanları, bir meslektaşımız şablon hazırlayıp fotokopi çektirmiş, kararlara göre sekreteri boşlukları doldurmuş, öyle yapmış temyizleri. Sonradan farkına varıldı ki, Mahkeme kalemi bir kararı yanlışlıkla ona tebliğ etmiş, davada vekil olmadığı halde. Dosyalar Yargıtay'da epeyce kaldı, sonra hepsi bozuldu geldi. O dosya da bozulmuştu, hem de temyiz edenin dosyada vekil olmadığına dikkat edilmeden. Oluyor böyle hatalar.

Bilgisayar icat oldu da ne oldu? Geçen yıl aynı mahkemede 11 işçi adına açtığımız davalar karara bağlanınca temyiz ettik. Aynı gerekçelerle hepsi bozuldu. Yargıtay kararlarında isim ve dosya no.su "elle" yazılmıştı. Ama gerekçeler aynıydı...

İşçilerin bazısının "maaş alacağı" yoktu, bazısının vardı; "fazla mesai" farklıydı, bazıları "izin" kullanmıştı, bazıları kullanmamıştı.

En önemlisi yargılama aşamasında bir işçi vefat etmişti. Ona da "yemin teklif" edilmesi için karar bozulmuştu. Mesele teknoloji değil ki...Matbu düşünürsen, matbu davranırsın.

dosyada iki sanık olmasına rağmen sadece bir sanığın ifadesi alınıp hakkında takipsizlik kararı verilirken hiç ifadesi alınmayan sanık hakkında (ağır cezada )dava açan savcının durumu nasıl izah edilir?