Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Tedbir Nafakasının İcraya Koyulması-Dava Tarihi mi? Ara Kararı Tarihi mi?

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-02-2009, 20:49   #1
dadaş

 
Varsayılan Tedbir Nafakasının İcraya Koyulması-Dava Tarihi mi? Ara Kararı Tarihi mi?

Sayın meslektaşlarım,

Bakmış olduğum bir boşanma davasının ara kararında aylık 250.-TL tedbir nafakası ödenmesi kararlaştırıldı. Davacı vekili bu ara kararını icraya koydu. Sormak istediğim bazı hususlar var. Sırasıyla;

1- Ara kararında aylık 250.TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine demiş. Davacı vekili bu ara kararı icraya koydu ve dava tarihinden itibaren tedbir nafakasını talep etmiştir. Davacı, ara kararının verildiği tarihten itibaren mi tedbir nafakası isteyebilir yoksa kararın verildiği tarihten itibaren mi isteyebilir?

2- Davacı taraf, tedbir nafakasını almak için icraya koydu ve vekil olarak bana tebligat yapıldı. Sormak istediğim husus bu nafaka alacağı için vekile mi tebligat yapılır yoksa müvekkile mi?

Bu konuları araştırdım ama bulamadım. Yardımlarınızı bekliyorum.

Saygılarımla.
Old 19-02-2009, 21:13   #2
janbatuwan

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan dadaş
Sayın meslektaşlarım,

Bakmış olduğum bir boşanma davasının ara kararında aylık 250.-TL tedbir nafakası ödenmesi kararlaştırıldı. Davacı vekili bu ara kararını icraya koydu. Sormak istediğim bazı hususlar var. Sırasıyla;

1- Ara kararında aylık 250.TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine demiş. Davacı vekili bu ara kararı icraya koydu ve dava tarihinden itibaren tedbir nafakasını talep etmiştir. Davacı, ara kararının verildiği tarihten itibaren mi tedbir nafakası isteyebilir yoksa kararın verildiği tarihten itibaren mi isteyebilir?

2- Davacı taraf, tedbir nafakasını almak için icraya koydu ve vekil olarak bana tebligat yapıldı. Sormak istediğim husus bu nafaka alacağı için vekile mi tebligat yapılır yoksa müvekkile mi?

Bu konuları araştırdım ama bulamadım. Yardımlarınızı bekliyorum.

Saygılarımla.

Sayın meslektaşım mahkemenin ara kararlarında genelde nafakanın başladığı tarih belirtilir fakat belirtilmemiş olsa dahi ara karar ile verillen nafaka kararı dava boyunca nafaka talep edeni korumaya yönelik olup (TMK MADDE 169.- Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.) esas itibariyle tensiple alınması gereken bir tedbir olduğundan tedbir nafakasının dava tarihinden itibaren işleyeceği kanaatindeyim. ikinci sorunuza gelince (VEKİLE VE KANUNİ MÜMESİLE TEBLİGAT: Madde 11 - (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3220/5 md.) Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır.Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır.) esas itibariyle tebligat ancak vekaletli dosyalarda size yapılabilir. Müvekkilinize karşı açılan icra dosyasında muhtemelen bu vekletname olmadığından size yapılacak tebligatın usulsüz olacağını düşünüyorum. Bu sebeple size yapılacak bir tebligatın hukuki bir sonucu olmayacağı kanaatindeyim. Bu hususlarda araştırdığınız takdirde yargıtay kararlarına ulaşılabileceğinizi sanıyorum. Saygılarımla....
Old 19-02-2009, 21:34   #3
ismailduygulu

 
Varsayılan

janbatuwan'ın görüşlerine katılıyorum. Ek olarak, tedbir nafakası, dava tarihinden itibaren başlatılır, ancak faiz, kararın verildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacaktır. Mahkeme kararı, kesin bir karar olmadığı ve ara kararı olduğu için, ilamlı takip değil, ilamsız takip olarak icraya konulacak ve icradan da, nafaka borçlusu asil ile birlikte vekiline tebligat yapılması gerekir ise de, mutlaka nafaka borçlusu olan asile ödeme emrinin tebliği zorunludur. Çünkü, asil yurt dışında ya da uzakta olabilir, vekili ile görüşmüyor olabilir. Her vekalet olan işlerde, tebligat vekile yapılması gerekir ise de, vekilli işlerin icrai olarak işleme konu edilmesi halinde, vekile ancak bilgi yönünden tebligat gönderilir. Vekil bir borçlu gibi muameleye muhatap yapılmaz, bu durum avukat eliyle yapılır ise disiplin suçu oluşturur. Ancak, vekiline gelen tebligattan asilin bir şekilde haberdar olması halinde, -örneğin bunu beyan ederse- kendisine de tebligat yapılmış sayılır. Takip ilamsız takip olacağı için, -herhangi bir harici ödeme yapıldığı, faizin yanlış ya da yüksek orandan hesaplandığı, fazla ay için nafaka alacağı eklendiği yada benzeri durumlar yönünden- her zaman için itiraz edilebilir ve nafaka alacaklısı taraf, itirazın kaldırılması için icra hukuk mahkemesinde ya da genel mahkemede itirazın iptali davası ikame edebilir. Tabi burada itirazın haksız çıkması halinde inkar tazminatı ve giderlerin yüklenilmesi söz konusu olur.
Nafaka alacaklısının doğrudan doğruya nafaka borçlusunun vekiline tebligat göndermesi ile yetinmesi karşısında;
a)Vekil kendisinin borçlu gibi gösterildiği ödeme emri ve tebliğini aslı ile birlikte bir dilekçe ekinde icra müdürlüğüne iade edebilir ve tebligatın yeniden doğru şekilde, muhatabına gönderilmesini talep edebilir ve vekili ile olan "soğuk" ilişkisi hakkında bilgi verebilir,
b)İcra dairesi bunu yeterli görür ve icrai işlemlere girişime yol verirse;
b1)Vekil -asil değil- kendisine gönderilen ödeme emrinin iptali yönünde icra hukuk mahkemesine şikayet yöntemiyle iptal davası ikame edebilir,
b2)Vekil -yine asil değil- icra hukuk mahkemesine şikayet yoluyla başvuruda bulunabilir ve icra müdürlüğünün işlemini şikayet yoluyla iptal ettirebilir.
Eğer başvuruları vekil yerine asil yapar ise, bu başvuru gününde, dosyadan haberdar olmuş olur ki, vekiline yapılan tebligat da geçerli hale gelir. Çok ince bir durum, yani.
Ancak, takip ilamsız takip olacağı için, eğer herhangi bir itiraz konusu var da, bunlara ilişkin itirazlar yapılması gerekiyor ise, yukarıdaki işlemlerin yanı sıra, ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün içinde, gerekli itirazları, icra müdürlüğü nezdinde yapmak gerekir ki, bu yönden doğabilecek aksilikte, vekilin sorumluluğu doğar.
Old 20-02-2009, 11:15   #4
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Tedbir nafakası ara kararının verildiği duruşmada dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere denmediğinden ara karar tarihinden itibaren tedbir nafakası istenebilir.Tedbir nafakası kararı hükümle verilmdiğinden ilamlı icra takibi konusu olamayacağından tebligat asile çıkmalıdır,düşüncesindeyim.
Old 20-02-2009, 11:29   #5
justicewarior

 
Varsayılan

Tedbir Nafakasına kural olarak boşanma ve ayrılık davasının açıldığı tarihten itibaren hükmedilir..Kural olarak istek tarihinden itibaren tedbir nafakası verilmesi hatalıdır.

T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1178
Karar: 2005/3199
Karar Tarihi: 03.03.2005

ÖZET : Boşanma davalarında takdir edilen tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken talep tarihinden itibaren hükmedilmesi isabetsizdir.



(1086 S. K. m. 438/7)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm tedbir nafakası yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Boşanma davalarında takdir edilen tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken talep tarihinden itibaren hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir. ( HUMK. md. 438/7 )

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle gerekçeli kararın hükmü fıkrasının ikinci paragrafındaki "talep tarihi olan 18.06.2004 tarihinden itibaren" cümlesinin çıkarılarak yerine "dava tarihinden itibaren" cümlesinin eklenerek hükmün bu şekliyle düzeltilerek ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.03.2005 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Aynı Şekilde yargıtay 2. hukuk dairesinin emsal bir kararında belirttiği gibi ;

Davalı eş için boşanma davasının açıldığı tarihten itibaren tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken talep tarihinden itibaren hükmedilmesi usul ve yasaya aykırıdır. ( Yargıtay 2.H.d 27.12.2005 15431 / 18367 )
Old 30-07-2009, 10:51   #6
av.ozancelik

 
Varsayılan

Benim de şöyle bir sorum olacak konuyla alakalı olarak. Şimdi açılan bir boşanma davası reddedildi ve temyiz ettik.Ancak temyiz sonucu henüz belli değil.Bu nedenle boşanma davasında verilen tedbir nafakası kararı doğru mudur.?
Ve müvekkile tedbir nafakasını ödemediğinden behisle açılan davada İİK 344 ihlal edildiği nedeniyle verilen 3 aylık tazyik hapsi kararı doğrumudur.
Old 30-07-2010, 17:47   #7
drytsn

 
Varsayılan

Bakmış olduğumuz bir boşanma davası neticelenmiş ,karar temyiz edilmiştir. Karar Yargıtayda iken(halen dönmedi) karşı taraf lehine davanın kesinleşmesine kadar hükmedilen tedbir nafakası İLAMLI olarak icraya konulmuştur.
Tarafımızca ,tedbir nafakasının kararın kesinleşmemesinden dolayı ilamlı olarak icraya konulamayacağından bahisle şikayet yoluyla takibin iptali talep edilmiş ancak mahkeme şikayeti reddetmiştir?
Bu durumda ne yapılabilir? Boşanma davasında verilen hüküm temyiz edilmiş ve karar kesinleşmemişse tedbir nafakası ilamlı olarak icraya konulabilir mi?
yardımınız için şimdiden teşekkürler...
Old 31-07-2010, 18:13   #8
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan av.ozancelik
Benim de şöyle bir sorum olacak konuyla alakalı olarak. Şimdi açılan bir boşanma davası reddedildi ve temyiz ettik.Ancak temyiz sonucu henüz belli değil.Bu nedenle boşanma davasında verilen tedbir nafakası kararı doğru mudur.?
Ve müvekkile tedbir nafakasını ödemediğinden behisle açılan davada İİK 344 ihlal edildiği nedeniyle verilen 3 aylık tazyik hapsi kararı doğrumudur.

1- Tedbir nafakası hüküm kesinleşinceye kadar verilmektedir. Kısaca, doğrudur.

2- Tedbir nafakası ödenmediği takdirde İİK 344 üncü madde gereğince, nafaka borçlusu hapis cezasına(diğer koşullar da yerine getirilmiş olursa) çarptırılır. Kısaca bu da doğru.
Old 31-07-2010, 18:16   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan drytsn
Bakmış olduğumuz bir boşanma davası neticelenmiş ,karar temyiz edilmiştir. Karar Yargıtayda iken(halen dönmedi) karşı taraf lehine davanın kesinleşmesine kadar hükmedilen tedbir nafakası İLAMLI olarak icraya konulmuştur.
Tarafımızca ,tedbir nafakasının kararın kesinleşmemesinden dolayı ilamlı olarak icraya konulamayacağından bahisle şikayet yoluyla takibin iptali talep edilmiş ancak mahkeme şikayeti reddetmiştir?
Bu durumda ne yapılabilir? Boşanma davasında verilen hüküm temyiz edilmiş ve karar kesinleşmemişse tedbir nafakası ilamlı olarak icraya konulabilir mi?
yardımınız için şimdiden teşekkürler...

Tedbir nafakasına ara kararla hükmedilince ilamlı takibe konu edilemez. Ancak gerekçeli kararda muhtemelen "tedbir nafakasının hüküm kesinleşinceye kadar devamına" denildiği için ilamlı takip yapılabilir.İtirazınız yersiz olmuş.
Old 31-07-2010, 18:28   #10
Av. İlknur Sezgin Temel

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan janbatuwan
esas itibariyle tebligat ancak vekaletli dosyalarda size yapılabilir. Müvekkilinize karşı açılan icra dosyasında muhtemelen bu vekletname olmadığından size yapılacak tebligatın usulsüz olacağını düşünüyorum. Bu sebeple size yapılacak bir tebligatın hukuki bir sonucu olmayacağı kanaatindeyim. Bu hususlarda araştırdığınız takdirde yargıtay kararlarına ulaşılabileceğinizi sanıyorum. Saygılarımla....
T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2003/12-442
Karar: 2003/445
Karar Tarihi: 02.07.2003
ÖZET: Takip dayanağı ilamda borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği ilam kapsamından açıkça belli olmasına karşın icra emri vekil yerine asile gönderilmiştir. Takip dayanağı ilam kapsamında davacı borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği belirginken, vekil yerine asile yapılan tebligat usulsüzdür. İcra dosyasında borçlu vekilinin vekaletnamesinin bulunup bulunmaması da sonuca etkili değildir.
(7201 S. K. m. 11) (1086 S. K. m. 62, 68) (1136 S. K. m. 41, 171)
Dava: Taraflar arasındaki "icra takibinin iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Akşehir İcra Tetkik Merciince isteminin reddine dair verilen 27.11.2002 ve 2002/108-124 sayılı kararın incelenmesi Davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,
Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 18.02.2003 gün ve 3092780 sayılı ilamı ile;
(...Avukatlık Kanunu ve Yönetmeliği 171. maddesi gereğince avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümleri ve yazılı sözleşme şartlarına göre sonuna kadar takip eder. Takip dayanağı boşanma ilamında borçlu vekille temsil edilmiştir. HUMK'nun 62-68, Avukatlık Kanunu 41, Tebligat Kanunu ll. maddeleri gereğince vekille takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Açıklanan nedenle, takip dosyasındaki icra emrinin vekil yerine asile tebliğ olunması usulsüzdür. Mercice icra emri tebliğ işleminin iptaline karar vermek gerekirken, dayanak ilam göz ardı edilerek, borçlu vekilinin icra dosyasında vekaleti olmadığından bahisle talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Karar: Dava, takibin usulsüz tebligat nedeniyle iptali istemine ilişkindir.
Öncelikle; her iki tarafın da bozmaya uyulmasını istemeleri karşısında davanın ve uyuşmazlığın niteliğine göre mahkemece resen direnme karan verilip verilemeyeceği hususunun çözümü gerekmektedir.
Davacı borçlu yanca iptali istenen takip, ilama dayalı olup, nafaka alacağına ilişkindir. Nafakaya ilişkin hükümler aile hukuku kapsamında olup, kamusal niteliklidir. Diğer taraftan, tebligatın usulüne uygunluğu hakimin resen göz önüne alması gereken kamu düzeni yanı ağır basan hususlardandır. Her iki yönüyle de tarafların uyma istemelerine karşın mahkemece resen direnme kararı verilmesi yasal olarak mümkün görülmekle ön sorun aşılarak uyuşmazlığın diğer yönünün incelenmesine geçilmiştir.
Davacı borçlu vekili 18.10.2002 tarihli dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine Akşehir 1. İcra Müdürlüğünün 2002/1283 sayılı dosyası ile icra takibine girişilip icra emri çıkarıldığını, ancak takibin nafaka alacağına ilişkin olduğunu, borçlu vekili olarak tarafına çıkarılması gerektiğini, vekil ile takip edilen davalarda icra takibine geçilmesi halinde icra emri tebliğinin vekile yapılmasının zorunlu olduğunu, ancak icra dosyasında borçlu anılırken takip.talebinde ve icra emrinde borçlu vekilinin ismi geçmeyip, tebligatın borçlu asile yapıldığını, bu nedenle takibin iptalini istemiştir.
Davalı/alacaklı asil usulüne uygun tebliğe karşın duruşmaya gelmemiş, delil de bildirmemiştir.
Tetkik Mercii; "İcra dosyasının tetkikinde F.K. (davacı) vekili olarak Av. N.Y. nın vekaletnamesinin bulunmadığı görülmüştür. Vekaletname olmadan (borçlu) davacı F.K. vekili olduğunun icra müdürlüğünce bilinmesi mümkün değildir. Bu nedenle davacı(borçlu) talebinin reddine, takibin kaldığı yerden devamına karar vermek gerekmiştir." Gerekçesiyle davacı (borçlu) tarafın icra takibinin iptali yolundaki ta1ebin reddine, icra takibinin kaldığı yerden devamına karar vermiştir. Hüküm özel Dairece başlıkta açıklanan nedenle bozulmuş, Tetkik Merciinin önceki kararda direnmeye ilişkin kararı davacı vekilince temyize getirilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İlamda vekil olduğu belli olan ancak ilama dayalı takipte icra dosyasında ayrıca vekaletnamesi bulunmayan borçlu vekili yerine borçlu asile İcra emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı noktasındadır.
İlkin, konuyla ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 171. maddesinde "Avukat, üzerine aldığı işi kanun hükümleri ve yazılı sözleşme şartlarına göre sonuna kadar takip eder." Hükmü yer almaktadır. Nitekim takip dayanağı Akşehir Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.06.2002 gün ve 2002/10-496 sayılı boşanma ve nafaka konulu ilamda da davacı borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği görülmektedir.
Diğer taraftan, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 62. maddesi; "Kanunen salahiyeti mahsusa itasına mütevakkıf hususlar müstesna olmak üzere vekalet, hüküm katiyet kesbedinciye kadar davanın takibi için icap eden bilfimum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına ve masarifi muhakemenin tahsiliyle bundan dolayı makbuz itasına ve kendisi aleyhinde de. işbu muamelatın kaffesinin ifa edilebilmesine mezuniyeti mutazammındır. İş bu mezuniyeti takyit edecek bütün kayıtlar diğer taraf indinde gayri muteber addolunur." Hükmünü amir olup, aynı Kanunun 68. maddesinde ise; "Müvekkili namma muamele yapmış olan vekil nefsini azlettiğini veya müvekkili tarafından azlolunduğunu dava zaptına kayıt veya tebliğ ettirilmek suretiyle diğer tarafa bildirmedikçe, istifa ve azlin o taraf hakkında hükmü yoktur. "denilmektedir.
Konuyla ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 11. maddesinde ise; "vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır." Hükmü bulunmakta, 1136 sayılı Avukatlık Yasası' nın 4 ı. maddesinde de "Avukatın vekaleten çekilmesi" başlığı altında açıkça "Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren on beş gün süre ile devam eder. Şu kadar ki, adli müzaharet bürosu yahut baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özürü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özürün takdiri avukatı tayin eden makama aittir." ifadesine yer verilmektedir.
Somut olaya gelince; nafaka alacağına ilişkin ilama dayalı takipte icra emri borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği ilam kapsamından açıkça belli olmasına karşın vekil yerine asile gönderilmiştir.
Yukarıda açıklanan tüm yasa hükümleri karşısında icra emrinin "vekile" çıkarılması gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır. Bu açık yasal düzenlemeler varken takip dayanağı ilam kapsamında davacıl borçlunun kendisini vekille temsil ettirdiği belirginken, vekil yerine asile yapılan tebligat usulsüzdür. İcra dosyasında borçlu vekilinin vekaletnamesinin bulunup bulunmaması da sonuca etkili görülmemiştir.
Bunun yanında, vekile çıkarılmış ve usule aykırı bir tebligatta bulunmadığına, eş söyleyişle vekile hiç tebligat yapılmadığına göre "usulsüz tebliğ" ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Yasası'nın 32. maddesinin de somut olayda uygulama yeri yoktur.
Şu durumda, sonuç olarak İcra müdürünün icra emrinin asıla çıkarılması suretiyle, anılan yasa hükümlerine aykırı işleminin varlığı açık ve vekil yerine asile yapılan bu tebligat ta usulsüzdür.
Mercice; Hukuk Genel Kurulunca da usul ve yasaya uygun bulunan bozmaya uyularak usulsüz yapılan icra emrinin tebliğ işleminin iptaline karar vermek gerekirken aksi düşüncelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
Sonuç: Davacı-borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 02.07.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 30-12-2010, 21:37   #11
av.cevat

 
Varsayılan Tedbir nafakasında talep tarihi mi dava tarihi mi ?..

Sevgili arkadaşlar,
İştirak nafakası davasında karşı taraf dava devam ederken yeni bir dilekçe ile tedbir nafakası talep etmiştir. Hakim de dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmetmiştir.
Ara karara itiraz ettik. Yargıtayın bazı kararlarında sonradan talep edilen tedbir nafakalarında başlangıç talep tarihi kabul edilmiş, bazı kararlarında da hakimin taleple bağlılık ilkesinden bahisle talep tarihinden verilmesi gerektiği belirtilmiş ,bazı kararlarında da tam aksine dava tarihinden itibaren denmiş.
Görülen dava da yaklaşık 6 ay, dava dilekçesi tarafımıza tebliğ edilmemiş,dosyaya açık adres bildirip dava dilekçesinin tebliği talep edilmiş,ancak karşı taraf bilinçli olarak müvekkilin ayrılmış olduğu eski adresine tebligat çıkartmış,tebliğ zarfından da dava dilekçesi değil deliller çıkmıştır. Bu durumdaki amaç babanın çocukla kişisel ilişki kuracağı dönemde ulaşmasını engellemek için davacının adresini gizlemekti.
İtirazla ilgili görüşleriniz nelerdir? Saygılarımla.
Old 31-12-2010, 12:02   #12
Av. İlknur Sezgin Temel

 
Varsayılan

Sn. Av. Cevat,

Kural olarak tedbir nafakalarına dava tarihinden itibaren hükmedilir. Eğer nafaka istenmediğine (feragate) dair dava dilekçesinde ibare mevcutsa yargılama esnasında koşulları değişmiş olan davacı her zaman tedbir nafakası talep edebilir. Bu hallerde ise talep tarihinden itibaren hükmedilir.

Tedbir nafakasına dava tarihinden itibaren hükmedilebilmesi için dava dilekçesinin karşı tarafa tebliği tarihi göz önüne alınmaz. Dava tarihi bellidir.
Old 31-12-2010, 17:02   #13
av.cevat

 
Varsayılan

Sn.Av.İlknur SEZGİN TEMEL;
Cevabınız için teşekkür ederim. Ben aşağıdaki yargıtay ilamına dayanarak ara karara itiraz ettim.Sizlerle de paylaşmak istedim.MUTLU SENELER .
T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/16313
K. 2006/545
T. 30.1.2006

• TEDBİR NAFAKASI ( Her An Doğup İşleyen Alacak Niteliğinde Olduğu - Boşanma )

• BOŞANMA ( Davacı Yargılama Sırasında Tedbir Nafakası İstemediğini Beyan Ettikten Sonra Yeniden Tedbir Nafakası Talep Etmesi - Yeniden Tedbir Nafakası Talep Edilen Tarihten Boşanma Kararının Kesinleştiği Tarihe Kadar Devam Etmek Üzere Verileceği )

4721/m. 169, 174, 175

ÖZET : Boşanma davası yargılaması sırasında davacı, imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat istemediğini belirtmiştir. Bu husus dikkate alınmadan yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata karar verilmesi hatalıdır. Öte yandan tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı yargılama sırasında tedbir nafakası istemediğini beyan ettikten sonra yeniden tedbir nafakası talep etmiştir. Bu durumda yeniden tedbir nafakası talep edilen tarihten boşanma kararının kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına karar verilmelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.

2- Davacı 28.09.2004 tarihli oturumdaki imzalı beyanı ile nafaka ve tazminat talebi olmadığını belirtmiştir. Bu yön nazara alınmadan davacı yararına yoksulluk nafakası, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmamıştır.

3- Tedbir nafakası her an doğup işleyen alacak niteliğindedir. Davacı 28.09.2004 günlü oturumda nafaka istemediğini beyan etmekle birlikte 09.06.2005 tarihli celsede yeniden tedbir nafakası istediğine göre kadın yararına 09.06.2005 tarihinden başlamak ve boşanma hükmünün kesinleştiği tarihe kadar devam etmek üzere tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren tedbir nafakası verilmesi de doğru olmamıştır.

SONUÇ : Temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, hükmün diğer bölümlerinin ise 1. bentteki nedenlerle ONANMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 31-12-2010, 17:06   #14
Av. İlknur Sezgin Temel

 
Varsayılan

Üstteki yazdıklarımı teyit eden bir karar.

Sizin dosyanızda da nafakadan feragat var mıydı başlangıçta.
Eğer yoksa, dava tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekeceğinden itirazınızdan sonuç alamayacağınızı düşünüyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
fatura da temerrüd tarihi ihtarname tarihi ya da takip tarihi midir. avukat2007 Meslektaşların Soruları 23 01-02-2015 13:50
Tanzim tarihi ve vade tarihi boş bırakılmış senet ADVOCATEHAKAN Meslektaşların Soruları 4 08-01-2010 23:55
bono nun tanzim tarihi ile vade tarihi aynı. Marlon35 Meslektaşların Soruları 3 29-11-2008 17:08
Yardım Nafakasında Tedbir Olarak Hükmedilen Nafakanın Başlangıç Tarihi üye15184 Meslektaşların Soruları 1 06-07-2007 15:24
Senedi İcraya Koyarken Vade Tarihi Geçmişse muzaffer Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 18:33


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07574296 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.