Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

taahhütten sonra borçlu olunmadığına dair dava

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-10-2011, 10:17   #1
av.yağmur deniz

 
Varsayılan taahhütten sonra borçlu olunmadığına dair dava

müvekkil ayıplı ürün nedeniyle hakem heyetine başvurur ve sözleşmenin feshi ile ödediği taksiti geri alıp ürün iadesine karar verilir.Ancak bu arada firma icra takibine başlar tebliğden haberi olmadığı için itiraz edip hakem heyeti kararını sunarak takibi durdurmaz.evine hacze gelinir,çilingirle girilir ve telefonla aranır.gelir ve elindeki kararı gösterir ama tabiiki avukat kendsini bağlamadığını söyler ve taahhütte bulunur.Şimdi menfi tespit davası açmaktan başka bir yolumuz var mıdır?tebligatın usulüne uygun olmaması halinde yapacağımız ne olmalıdır.taahhüdden vazgeçmek bu kararla mümkün değil midir?müvekkil benden önce hakimle ve başka bir avukatla görüşmüş.herikisi de savcılığa suç duyurusu,taahhüt ettiği borcu ödememesi ve maddi manevi tazminat hakkı olduğunu söylemişler.buna dayanarak taahhüdü ihlal etmiş ikinci taksidi ödememiş.şu an avukat sürekli arayıp borcu yatırmasını istiyor.Ayrıca icraya değil kendi hesaplarına yatırmasını istiyor,ilk taksidi de avukatın hesabına yatırmış zaten.ben taahhüdünü ihlal etmemesi ancak menfi tespit ve alacak davasından başka yolunun olmadığı kanaatindeyim.ancak diğer meslektaşlarımın önerilerini de almak istiyorum.
Old 19-10-2011, 11:53   #2
kezzy

 
Varsayılan

Taahhüt alınırken dosya hesabı açık olarak hesaplandığında ayrıca müvekkiliniz borcu kabul ettiğini beyan etti ise, tutanakta borca karşı dediğiniz itirazları geçmedi ise menfi tespit davası açma yolunuz da kapanmış olabilir.Öncelikle icra dosyasını incelemenizde yarar var diye düşünüyorum
Old 19-10-2011, 12:00   #3
kezzy

 
Varsayılan

Alıntı:
T.C.
YARGITAY
19. Hukuk Dairesi

Esas : 2002/5674
Karar : 2003/4850
Tarih : 06.05.2003



KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı sebeplerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı asıl borçlu Yaşar Arslan´ın kredi borcuna kefil olduğu için Yerköy İcra Müdürlünün 1999/66 s. dosyasında aleyhine icra takibine girişildiğini, oysa sözleşmede limit belirli olmadığı için kefaletinin geçersiz olduğunu, adı geçen icra dosyasına 3.4.2001 gününde yatırdığı 3.796.000.000.-TL´nın kendisine iadesi gerektiğini ayrıca aynı yer icra müdürlüğünün 1999/49 s. dosyasında asıl borçlu sıfatı ile aleyhine icra takibi yapıldığını, bu takipde faize faiz yürütüldüğünü, faiz oranının kanuni olmadığını ileri sürmüş, 1999/66 s. icra dosyasında borçlu olmadığının tespitine, yatırdığı paranın 3.4.2001 gününden itibaren %225 faiz oranı ile davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada ise ana paranın 2.500.000.000.-TL olarak tespiti ile faizin kanuni faiz olduğuna karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece 1999/66 s. icra dosyasının dayanağı olan kredi sözleşmesinin davacı tarafından kefil sıfatı ile imzalandığı, sözleşmede limit gösterilmediği için davacının sorumluluğun bulunmadığı kanaatine varılmış ve davacının bu dosyadan dolayı borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline, davalıya ödediği 3.794.481.217.-TL´nin ödeme tarihi olan 3.4.2001 gününden itibaren kanuni faizi ile birlikte davalıdan istirdadına, 1999/49 s. dosyada davacı borcu kabul ettiği için menfi tesbit talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, Yerköy İcra Müdürlüğünün 1999/66 s. icra dosyasındaki alacağın dayanağı olan sözleşmeyi "garanti eden" sıfatı ile imzalamıştır. Bu halde uyuşmazlığın kefalet değil garanti sözleşmesi hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. Ancak, kredi sözleşmesi ve garanti sözleşmesinin içeriğinden garanti edilen edimin ne olduğu anlaşılamamaktadır. Belirsizliğin garantisi olamayacağından davacının sorumluluğundan söz edilemez ise de, davacı, 12.2.1999 günlü mal beyanı dilekçesinde "Ödeme emrindeki borcu kabul ediyorum..." demiştir. Ayrıca 3.4.2001 gününde bakiye borcu için ödeme taahhüdünde bulunmuş, bu taahhüt ve alacaklı vekilinin taahhüdünün kabulü icra müdürlüğü tarafından zapta geçirilmiştir. Mahkemece davacının icra dosyasındaki bu beyanları dikkate alınmadan 1999/66 s. icra takibi bakımından davacı borçlunun menfi tesbit ve istirdat talebinin kabulü doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarda açıklanan sebeplerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istem halinde iadesine, 6.5.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
.
Old 19-10-2011, 13:10   #4
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

bu durumda ben ödenen kısım için istirdat ödenmeyen kısım için menfi tespit davası açmayı uygun buldum.Dilekçemi yazdım ve icranın durdurulmasını istedim.Ancak borç miktarı az olduğu için vatandaşın kendisinin takip etmesini avukatlık ücretinin borçtan fazl aolacağını söyledim ve dilekçesini verdim.bedel itibariyle de sulh huka açtım.Ancak hakim asliye hukuka açılması gerektiğini söyleyerek geri göndermiş.Dilekçeyi değiştirdim.Bunun sebebi borcun olmadığını ispat eden tüketici hakem heyeti kararı olabilir mi?Ben buna rağmen sulhun görevli olması gerktiği kanaatindeyim.
Old 21-10-2011, 13:17   #5
av.tugba

 
Varsayılan

Neden Tüketici Mahkemesinde dava açmıyorsunuz?
Old 21-10-2011, 13:40   #6
av.yağmur deniz

 
Varsayılan

meselenin icrayı durdurmak olmasından hareketle sulh hukukta açmayı uygun buldum.Tüketici mahkemesiyle ilgili bir ihtilaf yok.Zaten hakem heyeti sorunu çözmüş ve ona göre icranın durdurlmasını talebettim.
Old 21-10-2011, 22:47   #7
BALDIRAN

 
Varsayılan

Mesajınızı yazdığınız tarih (19.10.2011) itibarıyla, davayı sulh hukuk mahkemesinde açmadan önce 6100 sayılı HMK.nun göreve ilişkin maddelerini bir kez daha dikkatle incelemenizi öneririm. Saygılar
Old 22-10-2011, 18:09   #8
tiryakim

 
Olumlu HMK 2. ve 4. Madde

Alıntı:
Yazan av.yağmur deniz
meselenin icrayı durdurmak olmasından hareketle sulh hukukta açmayı uygun buldum.Tüketici mahkemesiyle ilgili bir ihtilaf yok.Zaten hakem heyeti sorunu çözmüş ve ona göre icranın durdurlmasını talebettim.

Asliye hukuk mahkemelerinin görevi
MADDE 2 - (1) Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.
(2) Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.

Sulh hukuk mahkemelerinin görevi
MADDE 4 - (1) Sulh hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın;
a) Kiralanan taşınmazların, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dahil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları,
b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları,
c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları,
ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hakimini görevlendirdiği davaları,görürler.

Para alacakları ile ilgili tüm davalar asliye hukukta açılır. Bana göre hakimin kararı doğru.HMK 4. maddede sulh hukuk mahkemesinin görevine giren davalar bellidir.
Eğer borçlunun verdiği ödeme taahhüdünde '' Borçu kabul ediyorum.Borca karşı hiçbir itirazım yok '' gibi bir ibare yazıyorsa açacağınız davaların hiçbirinden sonuç alacağınızı sanmıyorum.
Kolaylıklar Dilerim...
Old 23-10-2011, 03:52   #9
av.ilyasmeral

 
Varsayılan

usulsüz tebliğ nedeniyle merciye başvurmanız halinde tebliğin usulüne uygun yapılmadığına karar verilirse. taahhüdün bir anlamı kalmaz ve ayrıca icranın iadesi yoluna gidilir. ancak sanıyorum süreleri kaçırmışsınız. bu durumda TÜKETİCİ mahkemesinde menfi tespit ve istirdad davası açmanız gerekir. taahhüdün haciz baskısı altında verildiğini gerçek iradesini yansıtmadığını, zaten konuyla ilgili tüketici hakem heyetine başvurulduğunu diekçenize ekleyebilirsiniz.

iyi çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sgk'nın iş kazası olmadığına dair tesbit kararından sonra hukuki süreç bb6549 Meslektaşların Soruları 3 15-08-2011 13:10
şahit olunmadığına dair polisle zabıt tutturmak Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 17-04-2010 08:21
müflis olunmadığına dair belge melis aksu Meslektaşların Soruları 2 03-08-2008 20:39
Müflis olunmadığına ve konkordato ilan edilmemesine dair Av.Turgut Kaan Kayacan Meslektaşların Soruları 5 28-05-2008 17:30
ölümden sonra,vekaletname ile gayrimenkul satışı-45 yıl sonra dava Av.Hikmet ÖZLÜ Meslektaşların Soruları 1 03-04-2007 11:49


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05952692 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.