Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Şiddet Yaygınlaşırsa -Dr. Demet Işık

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 17-07-2003, 18:53   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Şiddet Yaygınlaşırsa -Dr. Demet Işık

Şiddet yaygınlaşırsa


Avrupa Konseyi Bakanlar komitesi, 30 Nisan 2002 tarihinde, Kadınların Şiddete karşı Korunması'na ilişkin bir tavsiye kararı aldı. (2002) 5. Bu tavsiye kararı çerçevesinde, konsey ve komisyon, beraber üye ülkelerde ortak sivil toplum projeleri uygulamaya koydular. Bunların ilki benimde katıldığım, "İnsan Hakları ve Demokratik İlkeler Konusunda Bilinç Oluşturma Kampanyası" çalışması idi.
Bakanlar komitesi, kadınlara karşı şiddetin, kadınların fiziksel, psikolojik ve cinsel bütünlüklerine halel getirdiği tespitini yaparken, kadınların insan hakları ve temel özgürlüklerle bağdaşmayan geleneksel ya da töresel uygulamaların kurbanı olmaları haline vurgu yapmıştır. Geleneksel ya da töresel uygulamaların kadınları, cinsiyetleri temelinde oluduğu kadar kökenleri itibariyle de çok yönlü ayrımcılığa tabi tuttuğunu, bu durumun da toplumun tümünün güvenliğini tehdit ettiğini açıklamıştır.
Bakanlar Komitesi'nin önemli bir saptaması da; kadınlara karşı şiddetin, kadınlarla erkekler arasındaki güç dengesizliğinden kaynaklandığını, şiddetin, kadınların insan hakları ve temel özgürlüklerini ihlal ettiğini ve bu hak ve özgürlüklerden yararlanma olanağını yok ettiğine değinerek, bu bireysel gibi görünen engelin aslında toplumun gelişmesine de, demokrasinin güçlenmesine de engel oluşturduğudur.
Bakanlar Komitesi'nin önemli bir diğer saptaması da; kadınlara karşı şiddetin, aile içinde- aile hangi biçimi alırsa alsın- ve toplumun bütün katmanlarında yaygınlaştığıdır. Bu saptamada üzerinde durmayı gerektirecek vurgu; aile hangi biçimi alırsa alsın açılmasıdır.
CEDAW Sivil Örgütler Ulusal Gölge Raporunun hazırlığı sırasında "şiddet ve töre cinayetleri" atölye çalışmalarında, şiddet gören kadınlar bu "aile denilen olgunun hiç de algılandığı gibi ana-baba ve çocuklardan ibaret olmadığını, bu ailenin; şiddetin ve ölüme zorlamanın yöneltildiği kadının başta kendi ailesi, sonra koca ailesi, daha genişinde aşiret ağaları ve yaşlı önderleri kapsadığını açıklamışlardır. Vurguladıkları çok önemli bir açıklama da ailenin bu kadar geniş olmasının, kadına yönelik şiddetin etkisini ve şiddetini çok yoğunlaştırması ve çevrede yayılma olanağına kavuşturmasıdır. O kadar ki bu çok geniş cemaat, işin içine korucuları, jandarmayı, mahkeme yetkililerini, yardımları, taraf tutmaları için çabucak toplayabilmektedir. Kadın genişleyen bu çemberler içersinde değil kaçabilmek olanağına kavuşmak, çemberlerin her daraltılma aşamasında, soluk alıp vermeden ayak seslerini saymaktadır.
Gerçekten aile kavramının nerelere kadar uzandığını görmek ve açıklıkla saptamak gerekir. Gerçeğe uygun olmayan göndermelerle ne hukuku düzeltebilirsiniz ne de uygulamada adaleti sağlayabilirsiniz. Peki ne olur böyle olursa? Nüfusunun yarıdan fazlası tutsak ve şiddete maruz bir halk, insan hakları ve temel özgürlüklerini geliştirmeleri yasaklanmış kadınlar, gelişmemiş en ilkel haliyle kalmış bir demokrasi...

Dr. Demet IŞIK

Kazete
Old 13-08-2003, 11:35   #2
Sibel

 
Varsayılan

Silah kullanımı ve kadınların üzerinde etkisi ile ilgili bir yazı... Saygılarımla..


------------------------------------------------------------------------------------
Nazire DEDEMAN

Umut Vakfı Kurucu Başkanı

24 Temmuz 2003

Silahların kadınlar üzerinde devasa etkileri bulunmaktadır. Kadınlar her gün hafif silahlara dayalı şiddetin sonuçları ile karşı karşıya kalmaktadır, silah zoruyla yapılan cinsel tacizler bir savaş silahı olarak kullanılmaktadır, ruhsatlı bireysel silahlar en az ruhsatsız olanlar kadar kadınlar için tehlike arz etmektedir.


Her yıl dünya genelinde binlerce kadın silahlarla vurulmakta, yaralanmakta, tehdit edilmekte, esir edilmekte, soyulmakta ve tecavüze uğramaktadır. Kadınların erkekler tarafından öldürülmeleri veya fiziksel yaralanmalara maruz kalmaları daha muhtemeldir. Buna karşın; yoğunlukla erkeklerin hafif silahları yapması, satması, satın alması, sahip olması, kullanması veya kötüye kullanması çok ironiktir. Bakırköy Psikiyatri Tedavi ve Araştırma Merkezi’nin (BAPAM) verilerine göre, 2.518 örneklemde, silah ruhsatı için başvuran yurttaşlarımızın sadece yüzde 4.6’sı kadındır ve kadınlar güvenlik nedeniyle değil, çoğunlukla eşlerinden miras yoluyla intikal eden silahlar nedeniyle ruhsata başvurmuşlardır. Silahların mevcudiyeti ve kötüye kullanılması nedeniyle kadınların maruz kaldığı mağduriyetler ile, kadınların bizzat silahlanmaları orantısızdır. Ateşli bir silahla öldürülen veya yaralanan her kadına karşılık meskenlerde veya savaş bölgelerinde tehdit altında olan çok daha fazla kadın bulunmaktadır. Özetle; kadınlar silahsız olmalarına karşın erkeklere oranla daha fazla risk altındadırlar ve güvenlikleri daha fazla risk altında olmasına rağmen kadınlar erkekler gibi silahlanma yanlısı değildirler.

Afganistan, Sudan, Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve eski Yugoslavya gibi çatışma ve çatışma sonrası bölgelerde bir savaş silahı olarak kullanılan cinsel şiddet, genellikle silah kullanımı ile yapılmaktadır. Kadınlar ve 10’lu yaşlardaki kızlar silah zoruyla evlerinden kaçırılmıştır. Genellikle çatışmalarda kurban olmalarına karşın kadınlar aynı zamanda çatışmalara katılmakta ve bilgi, gıda, giysi ve barınak sağlamak gibi lojistik görevler üstlenmekte, ayrıca hasta ve yaralıların bakımından doğan uzun vadeli yükleri sırtlamaktadırlar.

Yerlerinden edilmiş insanların veya mültecilerin büyük bir bölümünü kadınlar ve çocuklar oluşturmaktadır. Bir güvenlik yeri olması gereken mülteci kamplarında bile pek çok kadın ve kız çocuğu rutin olarak silah zoruyla tecavüze uğramakta ve taciz edilmektedir.

Yetişkin erkek popülasyonunun önemli düzeyde yok olduğu durumlarda kadınlar sıklıkla bir savaş sırasında veya savaşı takip eden dönemde belirgin büyüklükteki ailelerini destekleyen temel bireyler durumuna geçmektedir. Bu duruma karşın kadınlar sıklıkla savaş sonrası karar verme süreçlerinden dışlanmakta, yani silahsızlanma ve seferberliğin sona ermesi süreçlerinde ihtiyaçları gereken şekilde ele alınmamaktadır.

Çatışma konusu olmayan bölgelerde ise kadınların iyi tanıdıkları kimselerce, örneğin kocaları veya yakın akrabaları tarafından ruhsatlı bir silahla vurulmaları son derece muhtemeldir. Evde bulundurulan bir silahın, eve zorla giren bir yabancıya nazaran ev sakinlerinden birine karşı kullanılması önemli düzeyde daha fazladır. Silah, ailede kadının namusunun bekçisi rolünü üstlenir. Yine BAPAM verilerine göre, silah ruhsatı için başvuran 2518 örneklemden yüzde 80’den fazlası evli erkektir. Adli Tıp Enstitüsü tarafından yapılan, geriye dönük 12 yılı kapsayan bir araştırma sonucuna göre tüm eş öldürmelerin içerisinde silahın suç aleti olarak kullanılma oranı yüzde 35’dir.

Her silahlı adli vakada olduğu gibi kadınların silah mağduriyetinin de iki yönü vardır. Bir çarpıcı veride buradan kaynaklanmakta. 2000 yılında İstanbul’un tek kadın tutuk evi olan Bakırköy Kadın ve Çocuk Tutuk Evi’nde yapılan bir çalışmada, kadın mahkumların yüzde 40’ının adam öldürme suçundan dolayı ceza evinde bulunduğu, adam öldürme suçundan dolayı hüküm giymiş bu kadınların yüzde 80’inin suçu eşine karşı işlediği, suç aletinin ise ölen eşe ait silah olduğu tespit edilmiştir (İ.Balcıoğlu, A. Samancı, A. Akcan, F. Engin Akcan çalışması).

Toplumsal sorunlarımıza sahip çıkan kadınlarımız, silah içeren şiddetin getirdiği tehlikelerin vurgulanmasına ve yasalarda gerekli değişikliklerin yapılmasına yönelik kampanyalara dair yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası organizasyonlarda liderlik konumlarını üstlenmiştir. Buna karşın kadınlar halen karar verme süreçlerinde yeterince temsil edilmemektedir. Atılan adımlardan biri, Güvenlik Konseyi’nin Ekim 2000 tarihinde aldığı “kadınlar, barış ve güvenlik konulu 1325 sayılı karar” olup bu karar, savaş bölgelerinde ve bireysel mağduriyetlerde kadınların seslerini duyurmalarına yönelik bir platform oluşturmaktadır.

Kadınlara yönelik şiddetle ilgili organizasyonlar, hafif silahlara karşı düzenlenen kampanyaların ön saflarında yer almalıdır. Kadınlarımız, kendi toplulukları içinde, kadının yaşam hakkını elinden alan silahlanmaya karşı seferberlik ilan etmelidir. Silahlı şiddete mukavemet edilmesi ve kadınların deneyimlerinin ve görüşlerinin karar verme forumlarında yeterince temsil edilebilmesi dileğimdir. Çünkü kadınlar barışın ve umudun anasıdır. Çünkü kadınlar umutlarını yetiştirenlerdir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kırmızı Işık... Av. Hulusi Metin Hukuk ve Felsefe 82 25-06-2019 12:41
Işık İtleri! Kıvılcım Site Lokali 0 08-10-2002 22:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04315591 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.