Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Kismİ Davada ZamanaŞimi

Konuyu Kilitleyin
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 06-12-2007, 16:50   #1
Seher

 
Varsayılan Kismİ Davada ZamanaŞimi

İş kazası meydana geldikten 1 yıl içinde kısmi dava açtım. dava devam edeli 2 yıl oldu. Dosyayı ıslah edicem ıslah edilen kısım zamanaşımına uğrar mı?
Old 06-12-2007, 17:32   #2
concept

 
Varsayılan 10 yılık zamanaşımı geçerlidir

İş kazası nedeniyle hak sahiplerinin işverene yönelttikleri maddi ve manevi tazminat davalarında zamanaşımı süresi BK'nun 125. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Faiz de ıslah tarihinden itibaren değil olay tarihinden itibaren hesap edilir
Old 06-12-2007, 19:27   #3
Av. Canan EKE

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Dördüncü Hukuk Dairesi
E: 2003/10558
K: 2003/12734
T: 4.11.2003

TRAFİK KAZASI NEDENİYLE TAZMİNAT
ZAMANAŞIMI

ÖZET:
Olay tarihinden itibaren 5 yıl, Adli Tıp Kurumunun daimi iş gücü kaybına ilişkin rapor tarihindenitibaren 1 yıllık süre geçtikten sonra verilen ıslah dilekçesi ile istenen zarar miktarının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir.

(1086 s. HUMK. m. 83, 87)
(818 s. BK. m. 60)

Davacı Muhammet vekili avukatı tarafından, davalılar Metin ve Ekrem aleyhine 5.4.1999 ve 25.3.2002 gününde verilen dilekçeler ile trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmininin istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece davanın kabulüne dair verilen 27.1.2003 günlü kararın Yargıtay'da duruşmalı olarak incelenmesi davalı Metin vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı Ekrem, tarafından süresi içinde istenilmekle, tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, trafik kazası nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Yerel mahkemece dava kabul edilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Davaya konu trafik kazası 21.7.1996 tarihinde meydana gelmiş olup, davacının kalıcı iş gücü kaybına ilişkin rapor 15.11.2000 tarihini taşımaktadır. Davacı 5.4.1999 tarihli dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarınısaklı tutmuş, 25.3.2002 tarihlt ıslah dilekçesi ile bu saklı tutulan kısmın hüküm altına alınmasını istemiştir. Davalılar ıslah edilen kısmın zamanaşımına uğradığını savunmuşlar, yerel mahkeme ıslah edilen dava, önceki davanın devamı olduğu yeni bir dava sayılamayacağı ve ilk dava ile ıslah dilekçesi arasında beş yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından zamanaşımı defi reddedilmiştir. fslah olarak adlandırılan dilekçe, HUMK'nun 83. ve devamı maddelerinde yer aldığı biçimde ve aynı yasanın 87. maddesindeki usule ait bütün işlemlerin değiştirilmesini öngördüğü halde, bu davaya konu ıslah dilekçesi ilk dava dilekçesinde istenen zararın geriye kalan bölümünün saklı tutu lmasından sonra fazla çıkan zararın istenmesini içermektedir. Davacı bu nitelikteki birolay için ayrı bir davaile de geriye ,kalan zararını isteyebilirdi. BLi hususda Anayasa Mahkemesi'nin HUMK'nun. 87. maddesinin son cümlesindeki "müddei ısla~ suretiyle müddeabihi ıslah edemez" hükmünün iptalinden sonra müddeabihin ıslah yoluyla istenmeside olanaklıkılınmıştır. Şu durumda Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra bu nitelikteki bir istem
,için ayrı bir dava açılıp, eldekiyle birleştirme yolunagidilmeyecek aynı dava içinde geriye kalan miktar istenebilecektir. Bunun içinde, yeni bir dava açılmış gibi, istem miktarını içeren dilekçe karşı tarafa tebliğ edilecek, harç yatırılacaktır. Böyle bir dilekçe ıslaholarak nitelendirilse bile, zamanaşımı ve hak düşürücü süre gibi hususları kesmeyecektir. Şu durumda bu içerikteki bir, dilekçenin, bu tür uyuşmazlıklarda başlı başına bir dava olarak kabulü gerekir. Islah dilekçesi ile istenen, daha önceki dava dışında kalan bir alacağı içermektedir. Bu bakımdan ilk dava ile davanın açılması, daha sonraki ıslah dilekçesindeki miktar için zamanaşımını kesmez. Bu nedenle yerel,mahkemenin gerekçesi doğru değildir. Öte yandan davacının yaralanması sonucu gelişen durumun en geç Adli Tıp Kurum'nun daimi işgücü kaybına ilişkin 15.11.2000 tarihli raporuna kadar devam ettiği, böylece davacının bu tarihten itibaren ancak bir yıllık sürede davasını açabileceği kabul edilmelidır. Borçlar Kanunu'nun 60. maddesindeki ceza zamanaşımı, olay tarihinden başlayarak ancak, gelişen bir durum olduğu sürece ve bu durumun devamı süresince işlemez. Gelişen durlim 15.11.2000 tarihinde sonuçlandığına, olay tarihinden itibaren 5 yıl, rapor tarihinden itibaren bir yıllık süre geçtikten sonra ıslah dilekçesi verilmiş, olduğuna göre, ıslah dilekçesi ile istenenzarar miktarının zamanaşımına uğradığıriın kabulü ile by kalem fsteme yönelik davanın reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmediğinden kararm bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına (BOZULMASINA), diğer temyiz itirazlarının bozma nedenine göre şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve te my iz eden davalı Metin vekili için takdir olunan 275.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın ,istek halinde geri verilmesine, 4.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Old 07-12-2007, 17:20   #4
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan İş kazasından kaynaklanacak maddi ve manevi tazminat taleplerinde zamanaşımı

Olayın ayrıntılarını bilemiyoruz, ancak, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat taleplerinde genel olarak zamanaşımı ile ilgili açıklayıcı bir karar eklidir.

Saygılarımla.

T.C. YARGITAY
21.Hukuk Dairesi

Esas: 2006/152
Karar: 2006/1979
Karar Tarihi: 06.03.2006

ÖZET: Söz konusu dava iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminattan kaynaklanmaktadır. Bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan, yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara maruz kalma söz konusudur.

(818 S. K. m. 47, 60, 125)

Dava: Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.

Hükmün davacılar ile davalılardan Tedaş vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. B. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:

Karar: 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacılar vekili ile davalılardan TEDAŞ vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,

2-Dava, iş kazası sonucu Maluliyet nedeniyle hak sahiplerinin uğramış olduğu manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilerek davalılar lehine manevi tazminat karar verilmiş ise de, bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamaktadır.

Gerçekten, bu tür uyuşmazlıklarda davalılar arasında BK 51 anlamında farklı sebeplerden kaynaklanan sorumluluk söz konusu olduğundan eksik teselsül (eksik Zincirleme sorumluluk) bulunmaktadır

Davalı işveren ve TEDAŞ'in sorumluluklarının kaynakları farklıdır. İşverenin mirasçılarının, sözleşmeden doğan bir sorumluluğu olduğu halde, TEDAŞ'ın sorumluluğu haksız fiilden doğmaktadır. Bu nedenle işveren mirasçılarına karşı açılabilecek dava BK.md.125 gereğince 10 yıllık bir zamanaşımına, TEDAŞ'a karşı açılabilecek dava ise BK.md.60 gereğince 1 ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir.

Haksız fiilden kaynaklanan sorumluluğun zamanaşımı süresi (BK 60)uyarınca zararın ve failin öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl, herhalde olay tarihinden itibaren 10 yıl olarak düzenlenmiştir.

Zamanaşımı süresinin başlaması için, haksız eylemden zarar görenin <faili> ve <zararı> öğrenmiş olması gerekir. Zararı öğrenmeden maç, zararın kapsamı ve esaslı unsurları hakkında davayı açmaya elverişli bütün şartları öğrenmesidir. Zararın kapsamını belirleyecek husus <gelişmekte olan bir durum> vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar ancak tedavi sonucunda düzenlenecek doktor raporu ile belirlenebilecekse, zamanaşımı süresi, bedensel zararı kesin olarak saptayan son tıbbi raporun verilmesinden sonra işlemeye başlar; Y.H.G.K.'nun 27.11.2002 gün ve 2002/1034 sayılı Kararı da aynı yöndedir. Olayımızda kazaya uğrayan Sigortalı H. I.'ın % 86 oranında maluliyete uğradığı SSK. nın 26.09.2001 tarihli yazısı ile tespit edilmiş. H. İ. tarafından 10.09.2001 tarihinde davalılar aleyhine maddi manevi tazminat davası açmış olması nedeni ile faillerin öğrenme tarihinin 10.09.2001 olduğu anlaşılmaktadır.

3- Borçlar Kanununun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara maruz kalan kişiye aittir. Yansıma yoluyla ayni eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler.

Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca gibi)çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle hukuken korunan ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa onlarında manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan, yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara maruz kalma söz konusudur. Kaza sonucu ağır yaralanan ve 2 kez ameliyata rağmen iyileşmeyen çocuklarının durumu sebebiyle ruhsal bütünlüğü bozulan anne ve babanın ( H.G.K. 26.4.1995 gün ve 1995/11122, 1995/430 )ve haksız eylem sonucu ağır yaralanan ve iktidarsız kalan kocanın karısının manevi tazminat isteyebileceklerine ( H.G.K. 23.9.1987 gün ve 1987/9-183 1987/655 )ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları aynı esaslara dayanmaktadır.

Somut olayda, iş kazası sonucu kollarını ve ayağının birini kaybettiği, ömür boyu başkasının bakımına muhtaç hale geldiği, iş göremezlik oranının % 86 olduğu dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılan sigortalı H. i. ile birlikte oturmayan kardeşleri H. i. ile F. U.'nun bu olay nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüklerinin ağır biçimde ihlal edildiği söylenemez. Bu nedenle kardeşler lehine manevi tazminata hükmedilmesi doğru değildir.

4- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 168.maddesinin son fıkrası hükmüne göre, avukatlık ücretinin takdirinde hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır. Mahkemenin ihtiyari dava arkadaşlarından her biri için Avukatlık asgari ücret tarifesine göre kabul edilen miktar üzerinden ayrı ayrı vekalet ücretine karar vermesi gerekirken; hükmedilen toplam tazminat miktar üzerinden vekalet ücretine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde, temyiz eden taraftarın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

Sonuç: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 06.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
Old 07-12-2007, 17:54   #5
concept

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

9. HUKUK DAİRESİ

E. 1991/11701

K. 1991/13893

T. 5.11.1991

• İŞ KAZASI NEDENLİ MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT ( Zamanaşımı Süresi )

• ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( İş Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Tazminat Davasında )

• TAZMİNAT DAVASINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( İş Kazasından Kaynaklanan Maddi ve Manevi Zarardan Dolayı Açılan )

818/m.125

506/m.26

ÖZET : İş kazası nedeniyle uğranan maddi-manevi tazminat için dava açma süresi, Borçlar Yasası`ndaki 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu nedenle mahkeme, bir yıllık zamanaşımından söz ederek istemi reddedemez.
DAVA : Taraflar arasındaki iş kazasından doğan maddi ve manevi zararın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen miktarın faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi için de duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflar avukatlarınca istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 5.11.1991 salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı adına Avukat İ.S. ile karşı taraf adına Avukat İ.Ç. geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü :
KARAR : 1 - Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2 - İş kazası nedeniyle uğranılan maddi ve manevi tazminat davaları akte aykırı hareketten doğan tazminat davalarıdır. Bu tür davalar ise, B.K.`nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Davacı manevi tazminat davasını 10 yıllık zamanaşımına uğramadan açmıştır. Esasen davalının zamanaşımı savunması da yoktur. O halde, manevi tazminat davasında incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bir yıllık zamanaşımından söz edilerek bu isteğin reddi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan maddi tazminatla ilgili hükmün ONANMASINA, 5.11.1991 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 07-12-2007, 18:10   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan Yol Gösterecek Bir Karar

T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/1323
K. 2002/2463
T. 26.3.2002
• ZAMANAŞIMI ( İş Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Hak Sahiplerince Açılan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları )
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVALARI ( İş Kazası Sonucu Ölüm Nedeniyle Hak Sahiplerince Açılan - Zamanaşımı )
• İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜM ( Hak Sahiplerince Açılan Maddi ve Manevi Tazminat Davaları - Zamanaşımı )
818/m.125, 60/2
506/m.26
ÖZET : Zararlandırıcı sigorta olayının 26.1.1999 tarihinde meydana geldiği davanın ise, 29.1.2001 tarihinde açıldığı ortadadır. Hal böyle olunca, davada b.k. 125. Maddenin öngördüğü 10 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği açıktır.

DAVA : Davacılar,murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.

Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde, zaman aşımı nedeniyle davanın reddine karar vermiştir.

Hükmün, davacılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : İş kazası sonucu ölüm nedeniyle hak sahiplerince açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi, Borçlar Kanunun 125. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.

Somut olayda, zararlandırıcı sigorta olayının 26.1.1999 tarihinde meydana geldiği davanın ise, 29.1.2001 tarihinde açıldığı ortadadır. Hal böyle olunca, davada yukarıda sözü geçen maddenin öngördüğü 10 yıllık zamanaşımı süresinin gerçekleşmediği açıktır.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın davada uygulama yeri olmayan Borçlar Kanunu 60/2 maddesine dayanılarak hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Davacıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 26.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 08-12-2007, 15:33   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Konuya aşağıdaki linkte devam edildiği için, yazışmaya kapatılmıştır. Bu foruma yanıt vermiş olan üyelerden özür diliyoruz.

Saygılarımla

http://www.turkhukuksitesi.com/showt...331#post139331
Konuyu Kilitleyin


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Menfİ Tespİt Davasi Kismİ Olarak AÇilabİlİr Mİ ? concept Meslektaşların Soruları 9 16-11-2018 16:45
Islahla ZamanaŞimi Av. C. Erol Bayrakdar Meslektaşların Soruları 2 23-07-2007 14:50
Hirsizlik ZamanaŞimi tolga Meslektaşların Soruları 0 10-07-2007 08:19
Şufa Hakkinda ZamanaŞimi Av.Elvan Akkaya Meslektaşların Soruları 3 09-05-2006 17:49
Kismİ Davada, Fazlasi Üzerİnde Sakli Tutulan Talepler... Ramazan NARİN Hukuk Soruları Arşivi 0 11-03-2006 23:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06150889 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.