Marka üzerinde öncelikli hak sahibi olan kişiye karşı ceza kovuşturması.

Sayın meslektaşlarım,

Müvekkilin tescilli bir marka üzerinde öncelikli hak sahibi olduğu iddiasıyla açmış olduğumuz hükümsüzlük davası devam etmektedir. Dava sürerken, marka sahibi davalı, müvekkile noter kanalıyla bir ihtarname göndermiş, markanın kullanımına derhal son verilmesini aksi taktirde yasal yollara başvurulacağı bildirilmiştir.
Marka sahibi davalı tarafça hukuk davalarına başvurulması ile ilgili bir sorunumuz olmamakla birlikte, aleyhimize savcılık kanalıyla alınacak bir arama/el koyma kararı neticesinde müvekkil sıkıntıya girecektir. Zira açılacak olan hukuk davalarında bizim açtığımız hükümsüzlük davasının beklenilmesi gerektiği kanaatindeyim. Ancak bilindiği üzere savcılık kanalıyla ceza mahkemesinin verdiği arama/el koyma kararlarında tarafımıza herhangi bir bildirim yapılmadan doğrudan kararın uygulanmasına geçilmektedir.

Bu noktada ürünlerin toplanmasına engel olmanın bir yolu var mıdır? Hukuki bir çekişme konusu olan marka ile ilgili olarak ceza mahkemesi kararı uygulanır mı?

Bilgisi ve fikri olan meslektaşlarıma teşekkür ederim.

Konu uzmanlık alanım değil ancak mantık yürütmek gerekirse sizin açtığınız hükümsüzlük davası sizi lehinize sonuçlanıncaya kadar söz konusu markayı sizin kullanamayacağınızı düşünüyorum. Takdir edersiniz ki, davanın olumlu ya da olumsuz sonuçlanacağı şu aşamada belli değil ve sadece dava açmış olmanız da, yasayla korunan marka hakkına tecavüz etme hakkını size vermez. Eğer aksi durumu kabul edecek olursak, bir markaya tecavüz etmek isteyen herkes önce mesnetsiz bir hükümsüzlük davası açıp, dava devam ederken de markanın sahibinin kendisi hakkındaki hukuki ve cezai takiplerini sonuçsuz bırakabilirdi ki, bu markanın korunmasına ilkelerine aykırı bir durum ortaya çıkarır.

Siz davanızı lehinize sonuçlandırıncaya kadar söz konusu markayı kullanmaktan kaçınmalısınız diye düşünüyorum. Eğer markayı kullanırsanız sizinle ilgili cezai yada hukuki takip yapılabilir ve dava açmış olmanız da buna engel olmaz kanaatindeyim.

Öte yandan davayı açtığınız mahkemeye başvurup taleplerinizle ilgili bir tedbir kararı çıkartırsanız (mesela dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren davalının da söz konusu markayı kullanmaktan men edilesi gibi) elbette durum değişebilir ancak bu tedbir kararının da iddialarınız ve delilleriniz ÇOK kuvvetli değilse verileceğini sanmıyorum.

Cevabınıza teşekkür ederim.

Benim de düşüncem sizinkilerle neredeyse birebir aynı. Nitekim mahkemeden tedbir talebimiz de oldu ancak bu talebin reddedileceği söylendi.

Fakat buradaki asıl sorunum, karşı tarafın haklarını kullanıp kullanmamasından ziyade onları nasıl kullanabileceği. Zira dediğim gibi herhangi bir tazminat, tecavüz vs. davası açılması halinde aleyhimize bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum.

Ancak savcılık vasıtasıyla alınacak bir arama/el koyma kararı sonucunda müvekkil zarara uğrayacaktır. Zira bu karar yokluğumuzda, duruşma yapılmadan alınacağı için ancak uygulama sırasında haberdar olabileceğiz ve herhangi bir itirazda bulunmayacağız. Engel olmak istediğim şey ise böylesine bir olumsuzlukla karşılaşmaktır. Bu konuda bir görüşünüz varsa teşekkür ederim şimdiden.

Düşünceniz benimkiyle aynıysa müvekkilinize dava sonuçlanıncaya kadar çekişmeli markayı kullanmaması, kullanırsa cezai yaptırımla karşı karşıya kalabileceğinizi ve buna karşı da yapılabilecek birşey olmadığını söyleyebilirsiniz, zira yukarıda arz ettiğim üzere ben böyle düşünüyorum.

Netice olarak bu duruma yapabileceğiniz birşey olmadığını inancındayım, kaldı ki savcılık işlemine siz önceden müdahil olsaydınız bile sadece hükümsüzlük davası açmanızın suçu ortadan kaldırmayacağı ve bu açıdan savcılığın bu itiraza rağmen cezai takibat yapacağına da inanıyorum. Bence müvekkilinizin suç işlememek için markayı kullanmaktan şu aşamada vazgeçmesi veya bir tedbir kararı alması gerekiyor.

Ancak başka bir meslektaşımız farklı bir görüş ileri sürebilir belki.

Sayın meslektaşım,

Marka tescilinden kaynaklanan haklar münhasıran sahibinin tasarrufundadır. Tescilli bir marka, tescilsiz markaya göre her zaman için öncelikli koruma sahibidir. Zira tescilli markayı koruyan düzenlemeler 556 S. KHK'da; tescilsiz markayı koruyan haklar ise TTK'da düzenlenmiştir.

Bu konuda 556 S. KHK m.9 gerekli açıklamayı yapıyor aslında: "Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir."

Hal böyle iken karşı tarafınızın belirttiğiniz yollara başvurması yasadan doğan bir haktır. Marka hükümsüz kılınmadıkça, marka tescilinden kaynaklanan hakları engellemenin de bir yolu yoktur. Ben bir Hakim olsam karşı yanın yasadan doğan haklarını kullanmasını engelleyecek şekilde bir tedbir kararı da vermem zira yasaya açıkça aykırı olur, üstelik de bu durum yargılamayı gerektiriyor ki böyle bir hükümsüzlük davası açmışsınız.

Ancak yine de hukuk mahkemesinden tedbir talep edebilirsiniz. Tabii bu tedbiri talep etmeniz akla karpuz kabuğu düşürmek gibi de olabilir. Karşı yan belki de hiç böyle bir şey düşünmüyor ise onu uyandırırsınız. Yalnız kişisel kanaatim, Sayın Admin'in örnek verdiği gibi bir tedbir kararı verilmesi de yasal düzenlemenin özüne aykırı olur. Marka sahibinin hakkını kullanmasını bir tedbir kararı engellememelidir.

Açıkçası mevzuatı düşündüğümde aklıma verilebilecek bir tedbir kararı da gelmiyor.

Bana cezai takibat yapmasın deseniz... Olmaz.
Markayı o da kullanmasın deseniz... O da olmaz.

Benim de sonuç önerim; müvekkilinizin markayı dava neticeleninceye kadar kullanmamasıdır. Ya da şu anda aklıma gelen bir başka yolu açıklayayım; yalnız bu kesin bir çözüm değil uyarayım. Siz de kendi tescilsiz markanızın tescili için başvurun. TPE çoğu zaman benzerlik aramasında benzer markaları gözden kaçırmaktadır. Siz de kendi markanızın tescil almasını sağlarsanız artık size karşı herhangi bir cezai yola başvuramazlar. Yalnız bu süreç itiraz olmaması halinde dahi en az 7-8 ay sürecektir.
(Marka tescili sağlamanız ileride aleyhinize açılacak hükümsüzlük davalarını elbette engellemeyecektir.)

Saygılarımla,