Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Banka Genel Kredi Sözleşmelerinde Kefilin Sorumluluğu

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 15-04-2009, 19:33   #1
avhas16

 
Varsayılan Banka Genel Kredi Sözleşmelerinde Kefilin Sorumluluğu

Sayın Meslektaşlarım
Sorunum Banka Genel Kredi Sözleşmelerinde kefilin sorumluluğu ile ilgili.
Bir arkadaşımın kredi ihtiyacı için Mart 2007 de x Bankasına Müracaat ettik. Arkadaşımın Şirketi adına benim şahsi kefaletimle ve GKS karşılığında 12 ay geri ödemeli 20.000 TL. krediyi arkadaşa ödediler.
Avukat olduğumu, bu GKS ile arkadaşa başkaca veya ek kredi kullandırılıp kullandırılmayacağını Banka Müdürüne sordum. Banka Müdürü bana arkadaşımla ya da şirketi ile ilgili herhangi bir ticari mevduat hesaplarının ya da kredi hesaplarının olmadığını söyledi. Ayrıca imzaladığımız GKS’nin sadece bu 20.000,00 TL.lik kredi için imzalandığını, 12 aylık geri ödeme planı da dahil olarak bana imzalattıklarını, bu kredi borcunun bittiği gün bu GKS.nin kendiliğinden hükümsüz kalacağını söyledi.
Arkadaş 12 aylık ödeme planını aksatmadan kredi borcunu ödedi. Banka müdürünü aradım kredi borcunun bittiğini imzaladığım GKS’nin hükümsüz kaldığını söyledi.
2 Gün önce x bankası bana bir ihtarname gönderdi. Meğer benim arkadaş benim GKS’yi imzaladığım tarihten çok önce İpotek karşılığı ve GKS.leri ile bu bankadan teminat Mektubu, araç kredisi, kredi kartı almış. Ayrıca çek hesabı da varmış. Arkadaş ve banka müdürü bu konuda bana yalan söylemişler. Arkadaş Borçlarını ödeyemediği için Tüm kredilerini geri çağıran bir ihtarname göndermişler. Aynı ihtarnameyi kefil sıfatı ile bana da gönderdiler. İade etmediği her çek sayfası için bile beni kefil sıfatıyla sorumlu tutmuşlar. Cevabi bir ihtarname yazacağım ama çıkış yolu bulamıyorum. Malumunuz GKS sözleşmesine kefaletde kefil, borçlunun doğmuş ve doğacak bütün borçlarına kefil olur diyor.
İlgilenen Meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Av.Hasan (avhas16@yahoo.com)
Old 15-04-2009, 19:51   #2
köktaş

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım daha önce forumda benzer bir konu tartışılmış. İstersen bak, yararlı olacağını umuyorum. Bildiğim bir konu değil, ama yardımcı olmayı çok isterdim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=29406
Old 02-05-2009, 14:35   #3
yılmazkan

 
Varsayılan

sayın has aynı durumla benim müvekkilim de karşı karşıya. forumdaki kararlar gksnin imzalanmasından sonra kullanılmış kredilerle ilgili sizinde bahsettiğiniz gibi gksnin imzalanmasından önceki kredi kartları, oto kredileri çek yapraklarına ilişkin karar ben göremedim. bankaların önceki sonraki tüm kredi ilişkilerini tek taraflı kendi işlemleri ile bir hesapta birleştirmeleri üzerine bu sonuçla karşılaşıyoruz. kefaletin belirlilik ilkesine aykırı bir durum. kendi davamız ilerledikçe bilgi vermek isterim. sizin de elinize konuyla ilgili kararlar geçerse paylaşırsanız sevinirim.
Old 06-05-2011, 13:30   #4
yılmazkan

 
Varsayılan

gksler ticari borç ilişkisi doğurduğunda asıl borçlunun ticari iş ve faaliyetleri kapsamda kalan ve gks kapsamında kullanmış olduğu kredilerde kefilin sorumluluğu tamdır. her ne kadar gkslerde doğmuş ve doğacak tüm borçlar ibaresi olsa da aasıl borçlunun ticari olmayan kredi borçlarından dolayı kefil sorumlu değildir. mesela asıl borçlunun şahsi kredi kartı borcu ve şahsi diğer kredi borçları kefil açısından sorumluluk doğurmaz. benzer gks kefilliğinden dolayı açmış olduğumuz davada asıl borçlunun gks kapsamında kullanmış olduğu krediler dışında şahsi kredi kartı borcu, oto kredisi borcu, henüz bankanın ödemediği çek yaprak bedelleri ve borçlunun bankadan kullanmış olduğu kredili mevduat hesabı borçlarından dolayı kefilin sorumlu olmadığına mahkemece karar verilmiştir. davadan sonra bankayla anlaşmaya vardığımız için karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.yerinde ve isabetli bir karar olmuştur. yalnız şunu da belirtelim ki davalı bankaca yargılama aşamasında asıl borçlunun kredi kartı ve oto kredisi borcuna yönelik davamız kabul edilmişti.çek yaprakları, kredili mevduat hesabı borcuna yönelik davamız ise mahkemece kabul edilmiştir.ilgilenen arkadaşlara kararı fakslayabilirim.
Old 19-07-2011, 10:58   #5
Av. Hakan VARAN

 
Varsayılan

sayın yılmazkan benzer bir durumla karşı karşıyayaym. kararı h.varan34@hotmail.com adresine yollayabilirseniz çok sevinirim
Old 22-08-2011, 13:53   #7
demmar

 
Varsayılan

sayın yılmazkan benzer bir durula bende karşı karşıyayım banada mail atma nız mümkün olur mu.demmar3@hotmail.com ilginiz için şimdiden teşekkur ederim
Old 26-08-2011, 01:13   #9
judge_baha

 
Varsayılan

Biz böyle bir durumla karşılaşmadık lakin isimler ifşa edilmeden karar paylaşılsa idi başkalarınada yararlı olurdu diye düşünüyorum.
Old 01-09-2011, 10:03   #10
yılmazkan

 
Varsayılan

Buraya kararı nasıl yükleyeceğim açıkçası bilmiyorum :-). Paylaşmak isterim tabi ki.
Old 03-09-2011, 00:09   #11
judge_baha

 
Varsayılan

Kopyalayıp cevap bölümünden yapıstırcaksınız o kadar.
Old 06-09-2011, 12:45   #12
avhas16

 
Varsayılan Genel Kredi Sözleşmeleri, Kefilin Sorumluluğu

Forumda bu konuyu açan kişi benim. Av.Hasan. Öncelikle sorunumla ilgilenen tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Benim sorunum çözüldü ama üzülerek belirteyim kefil olduğum arkadaşın bütün borçlarını ödemek zorunda kaldım. Nedenine gelince;
En büyük hatam GKS imzaladığım tarihte imzaladığım GKS üzerinde bir bedel ya da tarih yazılı olmayışı idi. Banka önce bir ihtarname gönderdi, arkasından da Genel Haciz yolu ile icra takibi başlattı. GKS üzerine kefil olduğum tarih ile kefil olduğum kişinin kefil olduğum tarihteki tüm borçları toplanarak yazılmıştı. İki ihtimalden biri borca itiraz edip takibi durdurmak ya da ikincisi borcu ödemekti. Çok araştırdım ancak benim sorunumu çözecek somut hiç bir karar bulamadım. Tek itiraz gerekçem kefil olduğum bir bedel üzerine sonradan başka borçlar eklenerek kefalet sorumluluğumun artırıldığı yani GKS üzerindeki bedelin sonradan yazıldığı olacaktı. Bunu iddia dahi etsem nasıl ispat edebilirdim? Sonuçta boş GKS yi imzalayan bendim. Bu GKS.nin imzalandığı tarihte meblağ kısmı boş bir GKS olduğunu nasıl ispat edecektim? Yazılı delilim yok, hile yok, tanık kabul edilmez. Ben Avukatım, boş sözleşmeye imza attım desem bütün meslektaşlarım ve hatta davaya bakan Hakim yüzüme gülerdi. Daha da kötüsü itiraz sebebiyle bir de %40 icra inkar tazminatı ödemek var. Çok zor oldu ama bankayla anlaşıp bütün borçları ödeyip kurtuldum. Benzer sorunu olan arkadaşlara sadece sabırlar dilerim. Keşke hukuksal çıkar bir yol bulupta sizlerle paylaşabilseydim.
Saygılarımla
Av.Hasan
Old 21-12-2011, 17:02   #15
av.omer

 
Varsayılan

yukarıda bahsi geçen konu ile ilgi acil karara ihtiyacım var .maille gönderen meslektaşım olursa sevinirim. av.omerbutuner@hotmail.com İlginize teşekkürler
Old 22-12-2011, 02:11   #16
ALAMUT

 
Varsayılan

yukarıda bahsi geçen konu ile ilgi acil karara ihtiyacım var .maille gönderen meslektaşım olursa sevinirim. kursattas@msn.com İlginize teşekkürler
Old 07-01-2013, 14:48   #18
davutoğlu

 
Varsayılan

GKS'lerde kefilin hukuki durumunun anlaşılabilmesi için öncelikle GKS'nin hukuki nitelendirilmesinin yapılması gerekir.

Bilindiği üzere; GKS, cari hesap şeklinde işleyen kredi sözleşmesidir. Cari hesap şeklinde işleyen kredilerde Banka, sözleşmenin geçerlilik süresi içinde ve sözleşmede kararlaştırılmış limit içinde vereceği krediyi sürekli tekrarlamakta, böylece kredi alan, aldığı krediyi zamanında ödemek suretiyle(yeniden sözleşme imzalamaya gerek duymaksızın) tekrar kredi isteyebilmektedir.Daha açık bir anlatımla, geri ödeme yaptığı nispette tekrar kredi kullanmaktadır. Yani, kredi sürekli dönmektedir. Bu yüzden, bu tür kredilere dönen kredi de denilmektedir.

İşte 3. bir kişinin bu tür bir krediye kefil olması durumunda, kefil süresiz olarak bu dönen krediye kefil olmuş olur. Yani, sözleşme süresi içerisinde herhangi bir tarihte tüm geri ödemeler yapılmış olsa, bakiye sıfır vermiş olsa dahi kefilin sorumluluğu devam eder. Çünkü, kredi alan her an aynı limitle ve aynı sözleşmeye istinaden kredi tekrarlayabilir.( Bu konuyla ilgili oldukça çok Yargıtay kararı mevcut)

Ancak, burada özellikle dikkat edilmesi gerekn husus, kefil, sadace kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ve kefalet limiti ile sorumludur. Örneğin, kredi alan birden fazla GKS imzalamış ancak kefil sadace 1 GKS'ye kefil olmuş ise, sadace kefil olduğu GKS ile sorumlu tutulabilir. Ne var ki, uygulamada Bankalar, kefilin imzası olsun veya olmasın tüm GKS'leri birleştirip tek bir alacak olarak kefelet limiti ile talepte bulunmaktadırlar. Bu taleplerine de GKS'lerde matbu olarak yer alan "kerdi alanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak ... TL'ye kadar kefilim" maddelerine dayandırmaktadırlar. Ne var ki, bu madde hukuken geçersizdir ve bu konuda çokça Yargıtay kararı bulunmaktadır. Açıklamak gerekirse;

Kefalet, belirli veya en azından kefaletin verildiği anda belirlenebilir olması halinde geçerlidir. Bu hususa öğretide, Yargıtay ve Kaynak İsviçre Borçlar kanunu'nun uygulaması ile ilgili İsviçre Fedaral Mahkemesi kararlarında açıkça değinilmiştir. Öğretide Seza Reisoğlu aynen şu şekilde açıklamada bulunmuştur."Kefalet borcunun feri karakteri, ferdileştirilmiş belli bir borç için tekeffülü zaruri kılmaktadır. Asıl borç belli olmaksızın sadace kefilin sorumlu olacağı en yüksek meblağ gösterilmek süretiyle verilmiş olan kefalet geçerli olmaz. Örneğin kefilin - borçlunun doğmuş veya doğacak herhangi bir borcuna ....TL ye kadar kefil oluyırum- şeklindeki tekeffülü geçersizdir." Yargıtay 13 HD. 1991/7229 E sayılı kararında aynen "Asıl borcun sözleşmede yeteri kadar tanımlanmış veya belli edilebilir olması gereklidir. Herhangi bir borç için verilmiş soyut bir kefalet geçerli olmaz" ifadelerine yer veriştir. Federal Mahkeme(BGE 49 II 377) kararında aynen; "asıl boçlunun, sebebi ne olursa olsun tüm borçlarına kefalet geçersizdir"

Sonuç olarak; Yargıtay kararları de sabit olduğu üzere kefil, sadace imzaladığı GKS'ye istinaden geri ödemesi yapılmamış kredilerden sorumludur. Kefil, kefil olduğu GKS dışında başkaca herhangi bir borçtan sorumlu tutulamaz. Kefil olduğu GKS'de bu yönde bir madde(doğmuş veya doğacak tüm borçlarının teminatı olarak) bulunması bu sonuca etkili değildir.
Old 17-04-2013, 15:11   #19
Av. Ümit

 
Varsayılan

YARGITAY

19. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/7288

K. 2011/1966

T. 16.2.2011

• İPOTEĞİN FEKKİ ( Davacının Oğlunun Bankaya Karşı Doğmuş ve Doğacak Tüm Borçlarının Teminatı Olarak Verildiği - Ticari Kredi Ödendikten Sonra Kredi Kartından Doğan Borçlarının Ödenmemesinden Dolayı Fek Edilmemesinde Hukuka Aykırılık Olmadığı )

• GENEL KREDİ SÖZLEŞMESİ ( Ticari Kredi Ödendikten Sonra Kredi Kartından Doğan Borçlarının Ödenmemesinden Dolayı İpoteğin Fek Edilmemesi - Davacının Oğlunun Bankaya Karşı Doğmuş ve Doğacak Tüm Borçlarının Teminatı Olarak Verildiği )

• TEMİNAT OLARAK BANKA LEHİNE İPOTEK TESİSİ ( Davacının Oğlunun Bankaya Karşı Doğmuş ve Doğacak Tüm Borçlarının Teminatı Olarak - Ticari Kredi Ödendikten Sonra Kredi Kartından Doğan Borçlarının Ödenmemesinden Dolayı Fek Edilmemesinde Hukuka Aykırılık Bulunmadığı )

4721/m. 881, 883

ÖZET : Davacının taşınmazı üzerinde oğlunun kullandığı ticari kredinin teminatı olarak davalı banka lehine ipotek tesis edilmiştir. Ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç tamamen ödendikten sonra, davalı bankanın önce ipoteğin fekkini kabul etmişken daha sonra davacının oğlunun Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinden kaynaklanan borcunun bulunduğu gerekçesiyle taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmamıştır. Davacı taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki ve manevi tazminat talep ve dava etmiştir.

Taşınmaz üzerindeki ipotek, dava dışı oğulun davalı bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak verildiğinden, Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinden doğan borçlarının ödenmemesinden dolayı ipoteğin kaldırılmamasında hukuka aykırı bir durum yoktur.

DAVA : Taraflar arasındaki ipoteğin fekki-maddi manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin taşınmazı üzerinde oğlu dava dışı T. D.’ın kullandığı ticari kredinin teminatı olarak davalı banka lehine ipotek tesis edildiğini, ticari kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç tamamen ödendikten sonra ipoteğin kaldırılmasının bankadan talep edildiğini, davalı bankanın önce ipoteğin fekkini kabul etmişken daha sonra dava dışı T.’in Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinden kaynaklanan borcunun bulunduğu gerekçesiyle taşınmaz üzerindeki ipoteği kaldırmadığını, müvekkilinin bu durumdan olumsuz olarak etkilendiğini ileri sürerek taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekkine, 450 YTL maddi. 5.000.00 YTL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkili ile davacının oğlu T. D. arasında yapılan Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalayan davacının oğlu T.’in müvekkili bankaya karşı doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olarak taşınmazı üzerinde ipotek tesisini kabul ettiğini, ancak davacının oğlu T.’in Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinden kaynaklanan borcunu ödememesi nedeniyle taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda taşınmaz üzerindeki ipoteğin dava dışı T. D. davalı bankaya karşı doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak verildiği, dava dışı T.’in Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinden doğan borçlarının bulunması nedeniyle davalı bankanın ipoteğin fekki için onay vermekten vazgeçtiği, dava dışı T. D.’ın davalı bankaya olan borçlarının ödenmemesinden dolayı ipoteğin kaldırılmamasında hukuka aykırı bir durumun bulunmadığı, davalı bankanın ipoteğin fekkine onay vermekten vazgeçmesi nedeniyle davacının maddi ve manevi zarara uğramadığı gerekçesiyle davacının ipoteğin fekki ile maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 16.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 19-04-2013, 09:28   #20
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

YARGITAY 19. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/15421
KARAR NO: 2013/1789

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin davacı banka ile dava dışı asıl borçlu M... arasında akdedilen genel kredi sözleşmesine kefil olduğunu, ancak dava dışı M...' e kullandırılan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklı alacağın tahsili için davacı yanca müvekkili aleyhine icra takiplerine girişildiğini, müvekkilinin icra takiplerine dayanak sözleşmelerde imzasının bulunmadığını, bu yönde kefalet iradesinin olmadığını ileri sürerek icra takiplerinden dolayı borçlu olmadığının tesbitine ve %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, 18.06.2008 tarihli genel kredi sözleşmesini davacının kefil sıfatı ile imzaladığını, sözleşmenin 41. maddesi uyarınca davacının kefalet imzasının bulunduğu sözleşmeden değil dava dışı asıl borçlu ile akdedilen diğer sözleşmelerden kaynaklı borçlardan da sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları doğrultusunda, genel kredi sözleşmesinin 41.1 maddesi uyarınca davacının, dava dışı asıl borçlunun davalı banka ile yapmış olduğu ve ileride yapacağı işlemlere "kefil olmayı" kabul ettiği, bu durumda davacı kefilin, genel kredi sözleşmesinde yazılı ve hiçbir duraksamaya yer bırakmayacak biçimde sorumluluğunun belirlendiği, böylece davalı bankanın dava dışı borçlu M... hakkında genel kredi sözleşmesi dışında oluşan (kredi kartı kullanımı ve tüketici kredisi kullanımından kaynaklı olarak) doğan alacakları hakkında davacı hakkında icra takibi yapmakta haklı olduğu, bu takip dosyalarında da davacı kefilin kefalet limiti kapsamında ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçlarından sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı banka ile dava dışı M... arasında düzenlenen genel kredi sözleşmesini kefil olarak imzalamıştır. Dava konusu borcun ise, davacının imzası bulunmayan kredi kartı ve tüketici kredi sözleşmelerinden kaynaklandığı dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davacı kefilin kefil olarak imzalamadığı sözleşmelerden doğan borçtan sorumlu tutulması doğru değildir. Her ne kadar mahkemece genel kredi sözleşmesinin 41.1 madde hükmüne dayanılarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de anılan sözleşme hükmü davacıyı, imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz. Mahkemece, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 30.01.2013 gününde oybirlğiyle karar verildi.
Old 19-04-2013, 16:28   #21
Av. Ümit

 
Varsayılan

Sayın Özbay ve Sayın Davutoğlu, yayınladığınız mesaj için teşekkür ederim. Açıkçası bu güne kadar aksine pek çok karar okudum ancak ilk kez (2005 tarihli bir karar hariç) kefilin GKS deki, (doğmuş ve doğacak tüm borçlarına) ibaresine rağmen asıl borçlunun başka bir kredi sözleşmesinden sorumlu olmayacağına dair karar gördüm.
Sayın Davutoğlu, 'GKS'lerde matbu olarak yer alan kredi alanın doğmuş ve doğacak tüm borçlarının teminatı olarak ... TL'ye kadar kefilim' maddelerine dayandırmaktadırlar. Ne var ki, bu madde hukuken geçersizdir' görüşünü destekleyen bir karar eklerseniz çok memnun olurum. 1991/7229 E. Sayılı karar biraz eski ve kefalet limitinin miktar olarak belirlenmemiş olması ile ilgili.

Sayın Özbay'ın Yayınladığı kararda yer alan 'dâvacıyı imzası bulunmayan sözleşmeler nedeniyle sorumluluk altına sokacak biçimde yorumlanamaz' ibaresi dikkat çekici. Yayınladığınız kararda, Daha sonra kullandırılan krediye ait sözleşme de tüketici kredisi sözleşmesi yerine GKS olsaydı ve kefilin bu sözleşmede imzası bulunmasaydı acaba sonuç değişirmiydi? Bu yönde bir karar varsa yayınlamanızı rica ediyorum. Esasen bankalar kullandırılan kredinin türü ne olursa olsun (ferdi veya ticari) müşterilerine GKS imzalatmaktadır.

Konu ile ilgili devam eden bir davamızda Hukuk Fakültesi öğretim görevlileri tarafından hazırlanan bilirkişi raporunda, sonraki tarihte imzalanan GKS'de imzası bulunmayan davacı müvekkilin, üç yıl önce imzalanan ve süresinde tamamı ödenen krediye ait GKS'deki doğmuş ve doğacak tüm borçlarına kefil olunduğu ibaresi nedeniyle sorumlu olacağıyönünde görüş belirtilmiştir. Bankanın kefaletten vazgeçtiğine dair bir kabul olmadan önceki tarihli sözleşmeden kaynaklanan kefaletin devam edeceği, asıl borçlunun başka sözleşmelerden dolayı bankaya karşı borçlandığı veya borçlanacağı tutarları kefalet limiti dahilinde ödemeyi taahhüt ettiğinden ve bu geçerli bir taahhüt olduğundan kefilin kefaletinin devam ettiği sonucuna varılmıştır.
Biz kısaca, ilk kullandırılan kredinin taşıt kredisi olması ve cari hesap açılmamış olması nedeniyle, kredinin belirli bir vedede ödenmesi ile kredi ilişkisinin sona ereceğini, daha sonra imzalanan ve müvekkilin imzasının bulunmadığı kredi sözleşmesi ile açılan kredi cari hesabından kullanılan kredilerden sorumlu tutulamayacağını iddia etmiştik.
Konuya ilişkin görüşünüzü ve varsa Yargıtay kararlarını paylaşırsanız memnun olurum.
Old 19-04-2013, 16:58   #22
olgu

 
Varsayılan

Paylaşılan karar da davaya konu kredi tüketici kredisi.

Ticari krediler ise nakdi ve gayrinakdi kredi olup, banka tarafından kredi kullanıcısına cari hesap türünde kredi tanımlanmakta ve o kredi hesap kat edilmezse veya kredi çeken istemezse kapanmıyor. o yüzden kefilin sorumluluğu da devam ediyor.
Old 19-04-2013, 17:21   #23
Av. Ümit

 
Varsayılan

Sayın Olgu, kredi cari hesabı açılmış ise dediğinize aynen katılıyorum. Çünkü burada süresiz bir kredi ilişkisi vardır ve kredi hesabının belirli bir tarihte sıfırlanması dahi kredi ilişkisini sona erdirmez.

Ancak, kullandırılan kredinin türü ne olursa olsun (tüketici veya ticari) kredi ilişkisi kurulurken cari hesap açılmamış ise ve kullandırılan kredi geri ödeme planına bağlı, aylık eşit taksitler halinde ödenen bir kredi ise son taksitin ödenmesi ile kredi ilişkisi sona ermiş olmuyor mu? Asıl borçluya ileri bir tarihte, yeni bir sözleşme ve farklı bir hesaptan kullandırdığı kredi nedeniyle, banka ilk kredi sözleşmesinde imzası bulunan kefile müracaat edebilir mi? 19. HD'nin 2012/15421 E. sayılı kararını, ticari krediye kefil oldu isen daha sonra kullanılan tüketici kredisinde kefaletin var sayılamaz ancak, tüketici kredisine kefil oldu isen asıl borçlunun ticari kredisine de kefil olursun şeklinde yorumlamak mümkün olmaz herhalde.

19. HD'nin 2012/15421 E. sayılı kararına kadar (yanılmıyorsam) Yargıtay'ın bu konudaki kararlarında tüketici kredisi veya ticari kredi ayırımı yapılmamaktaydı. Kullanılan kredinin türü ne olursa olsun, GKS'ndeki 'borçlunun doğmuş ve doğacak tüm borçlarından kefalet limiti ile sorumlu olunacağına' dair hükümlerin geçerli olduğu kabul ediliyordu. Bu nedenle, 2012/15421 E. sayılı kararın bu güne kadarki içtihatlara aykırı ve yeni bir içtihat olduğunu düşünüyorum.


Mevzuat Dergisinden alıntı : Kredi Türleri

a) Cari Hesap Şeklinde Çalışmayan Sabit Vadeli Para Ödüncü:

Sabit vadeli para ödüncü kredilerinde kredi veren, paranın mülkiyetini bir defada kredi alana geçirir. Kredi alan da aldığı parayı bir defada veya anlaşmaya göre taksitler halinde geriye öder. Bu tür sözleşmelerde kredi alana belli bir sınıra kadar kredi açılmamış olduğu ve kredi cari hesap olarak çalışmadığı için kredi alan hesaba ödemeler yaparak krediyi “dönerli” şekilde kullanamaz. Bu tip sözleşmelere tüketici kredileri örnek olarak gösterilebilir.

Söz konusu kredinin konusunu teşkil eden ödünç rızaı bir sözleşme olduğu için tarafların anlaşması ile sözleşme kurulur. Başka bir şart öngörülmemişse sözleşmenin kurulması ile kredi verenin borcu muaccel hale gelir. Uygulamada kredi veren, geri ödeme yapılırken faiz de talep ettiği için sözleşme tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmedir.

Bu tür kredide ödeme çoğu kez taksitler halinde ve belirlenen vadelerde yapılır. Kesin vadeler kararlaştırılmış olduğu için kredi alan vadenin geçmesi ile birlikte temerrüde düşer (BK.m.101/II).

Sözleşme, kredi alanın, aldığı miktarı faizi ve fer’ileri (masraf ve komisyonlar) ile birlikte ödemesi ile son bulur.
Old 19-04-2013, 19:22   #24
olgu

 
Varsayılan

Sn. Av. Ümit, haklısınız çok genel yazmışım. cari hesap türünde bir sözleşme varsa kefillik devam ediyor. Aksi halde dediğiniz gibi son taksitin ödenmesiyle sona eriyor.

Benim bilgim, Yargıtay tüketici kredilerinde kefaleti çok dar yorumluyor. Adi kefalet oluyor ve sözleşmenin sona ermesi ile kefalet de sona eriyor. Tüketici kredisi cari hesap türünde (kredi kartını saymazsak) olmuyor.
Old 20-04-2013, 08:39   #25
avukatcetin

 
Varsayılan kredinin türü tüketici değil de tarımsal kredi olursa

tüketici kredisi ile ilgili yorumlar genellikle dar yapılmakta ve çoğu kez tüketici lehine sonuçlanmakta olduğunu zannetmiştim. Tarımsal kredi kullanan borçluya kefil olan müvekkilim için durum biraz da vahim görünüyor anladığım kadarıyla. Benim durumum da şu şekilde 2008 yılında kullanılan tarımsal krediye müvekkil kefil olmuş. borç ödenmiş ancak müvekkilden habersiz başka kefillerle 2009 yılında yeni bir tarımsal kredi kullanılması için ayrı bir GKS yapılmış; bu GKS de müvekkilin imzası yok. Ancak bu krediden sorumlu olduğu belirtilerek takip başlatılmış. Menfi tespit davası açtık bankacı bilirkişiden rapor alındı ancak hukuki bir yorum yapılmamış sorumlulukla ilgili olarak yalnızca davalının savunmasında belirttiği sözleşme maddelerini rapora yazmış, hukukçu bilirkişiden rapor aldırmayı talep etmeli miyim diye düşünüyordum yukarıdaki Sayın Av. Ümit'in hukuk fakülteleri öğretim görevlilerinden alınan rapor sonucunu okuyunca karamsarlığım biraz daha arttı. Tarımsal kredi sözleşmesini de tüketici kredisi gibi düşünebilir miyiz sizce?
Old 20-04-2013, 08:41   #26
olgu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukatcetin
Tarımsal kredi sözleşmesini de tüketici kredisi gibi düşünebilir miyiz sizce?

Tarımsal kredinin mesleki faaliyet kapsamında alındığından tüketici kredisi sayılmaması gerektiğini düşünüyorum.

Hukukçu bilirkişi HMK tarafından yasak olsada yasaklar ihlal edilmek içindir felsefesiyle mahkemeler tarafından başvurulmaya devam etmektedir...
Old 20-04-2013, 08:51   #27
Av. Erduğrul Özbay

 
Varsayılan

Merhaba,

Birden fazla genel kredi sözleşmesinin bulunduğu durumlarda farklı sözleşmelerde imzası bulunan kefillerin sorumluluğuna dair naçizane birkaç hususu belirtmek isterim:

1) Eğer banka ile kredi borçlusu arasında devamlılık arz eden türden bir borçlu cari hesap ilişkisi varsa, bu ilişki kapsamında zaman zaman borç sıfırlanmış dahi olsa, devam eden kredi ilişkisi ile paralellik arz eden sözleşmelerdeki kefillerin borçtan sorumlu tutulmaları mümkündür.

2) Bir kredi ilişkisinin sona erdiği, örneğin borcun sıfırlandığı, uzunca dönem kredi kullanımının olmadığı, ödeme planına bağlanmış kredinin ödemelerinin bittiği anlaşılıyorsa, izleyen dönemde yeni bir kredi sözleşmesi düzenlenerek yeni kefil ve teminatlarla kredi ilişkisi kurulmuşsa, bu eski kredi ilişkisinin devamı değildir, haliyle de eski sözleşmede kefaleti bulunanların sorumluluğundan söz edilemez.

3) Asıl kredi ilişkisi devam etmekle birlikte, kullanımı için başka bir sözleşme düzenlenmesi gereken bir kredi söz konusuysa, o sözleşmede genel kredi sözleşmesi kefilinin imzası yoksa, bu durumda da kefilin sorumluluğuna gidilmemelidir. Paylaştığım Yargıtay kararında vurgu yapılan husus budur.

4) Asıl kredi ilişkisi devam ederken ve mevcut genel kredi sözleşmesinin limiti de müsait olduğu halde, yeni bir sözleşme düzenleniyor ve yeni kefil ve teminatlar alınıyorsa, bu durumda da eski kredi ilişkisinin tasfiyeye götürüleceği, yeni ilişkinin temel alınacağı ortaya konulmak şartıyla yeni kullanımlardan eski kefillerin sorumlu tutulmaması gerekir. Özellikle şirket devirlerinde bu tür durumlar ortaya çıkmaktadır.

Genel kredi sözleşmelerinde doğmuş/doğacak veya hangi sebepten doğarsa doğsun türünden ibarelerden hareketle kefilin kefalet limiti kadar mücerret bir borç altına girdiğini düşünmemek gerekir.

Saygılarımla,
Old 20-04-2013, 09:21   #28
Av. Ümit

 
Varsayılan

Sayın Özbay'ın ifadelerine aynen katılıyorum. Bu nedenle biz de bilirkişi incelemesi talep ettiğimizde, yapılacak incelemenin sizin yukarıda belirttiğiniz hususlara ilişkin olarak yapılmasını, yani kısaca ilk kredi ilişkisinin sona erip ermediğinin tespit edilmesi gerektiğini, hukuki değerlendirmenin mahkemeye ait olacağını iddia ettik. Bankacı bilirkişiden alınan ilk raporda, müvekkilin imzası bulunan ilk kredinin taşıt kredisi olduğu, cari hesap şeklinde işleyen bir kredi olmadığı, bu nedenle de vadesinde ödenmekle sona erdiği belirtildi. Hatta hukuki değerlendirme yaparak, daha sonraki tarihte verilen krediden sözleşmede imzası olmadığı için sorumlu olmadığını da ifade etti.
Davalının itirazı üzerine dosyanın gönderildiği ikinci bilirkişi heyeti ( bir Prof. Üç Doç.) yukarıda anlattığım şekilde rapor yazdı.

Bu konu ile ilgili olarak, bizim dava ile ilgisi olmayan hakim ve akademisyenlerle yaptığım sohbetlerde varılan sonuç hep aynıydı. Hepsi de "evet doğru, böyle olması lazım ama Yargıtay aksine kararları bozuyor" diyorlardı. Bu nedenle, Sayın Özbay'ın yayınladığı kararı çok önemsiyorum.

Sayın Avukat Çetin'in sorusunun cevabı da sanırım bu meselenin çözümüne bağlı.
Old 25-04-2013, 17:49   #29
Matrix

 
Varsayılan

Konut Kredisi sebebiyle,Hesap kat ihtarı gönderilmeden, sözleşme hükmüne dayanarak borçlu asılın almakta olduğu maaş üzerine doğrudan bloke uygulayarak aylık kredi tutarının kesintisi banka tarafından yapıldığı takdirde bu 4077 Sayılı Kanun hükmüne aykırılık teşkil eder mi ?Yahut bankanın, sözleşme gereği takas ve virman yetkimiz var savunması doğru mudur?Cevaplara teşekkür ederim...
Old 25-04-2013, 21:27   #30
olgu

 
Varsayılan

İmzalanan sözleşmede bankaya takas/mahsup hakkı verilmekte. Ancak bu TKHK a göre haksız şart olarak değerlendirilmektedir.
Site içinde arama yaparsanız bu hususta eklenmiş Yargıtay kararı da mevcut.

Konut kredisi kullanıldığına göre ipotek mevcut olduğunu düşünüyorum. Bankaya bu işlemi sebebiyle dava açıp blokeyi kaldırmak mı yoksa hesap kat ihtarı gönderip bankayı ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna mı yönlendirmenin daha uygun olacağını hareket etmeden değerlendirmenizi öneririm.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Genel Kredi Sözleşmelerinde müteselsil kefilin sorumluluğu Av. Yasemen Meslektaşların Soruları 24 22-11-2017 16:06
Kredi Sözleşmesi - kefilin sorumluluğu alperyldrm Meslektaşların Soruları 4 06-05-2011 13:31
İpotek ve Banka Genel Kredi Sözleşmesi atagin Meslektaşların Soruları 3 05-09-2008 08:14
Genel Kredi Sözleşmesi,Kefilin Temerrüdü,Zamanaşımı av.sinem Meslektaşların Soruları 1 06-08-2008 09:44
kredi kartı borcunda kefilin mirasçılarının sorumluluğu parçalı bulutlu Meslektaşların Soruları 4 28-03-2007 17:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09827805 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.