Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tasarrufun iptali davası ve muvazaa davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-11-2008, 12:08   #1
akyürek

 
Varsayılan tasarrufun iptali davası ve muvazaa davası

Değerli Meslektaşlarım,


Muvazaa nedeniyle açmış olduğumuz tasarrufun iptali davamız derdest iken; çeke dayalı icra takibimiz 6 ay işlemsiz kaldığından dolayı geri bırakıldı.


Bu davaya BK 18 muvazaa davası olarak devam edebilirmiyiz? Veya başka bir çözüm yolu var mıdır? Bilgi ve tecrübesi olan meslektaşların yardımını rica ediyorum. Saygılarımla...
Old 12-11-2008, 12:43   #2
Av. Bülent Sabri Akpunar

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,

Sorunuz tam olarak net değil kanısındayım.Olayı detaylandırabilir misiniz?
Old 12-11-2008, 13:20   #3
akyürek

 
Varsayılan Açıklama

Sayın Meslektaşım, öncelikle ilginize teşekkür ederim.
Çekten kaynaklanan borç nedeniyle kambiyo senetlerine özgü takip başlattık. Tapuya gönderdiğimiz tezkereye cevap olarak 5-6 ay önce sahip olduğu gayrimenkulü yakınına sattığını belirtilmiş. Elimizde ihtiyati haciz aşamasında tutulan ve 'hacizde borçluya ait haczi kabili mal bulunamadığından haciz yapılamadı.' ibaresi taşıyan bir haciz tutanağı olduğundan tasarrufun iptali davasını açtık.
İcra dosyası dava dosyası içinde uzun süre kaldığından dosya 6 ay işlemsiz kaldı. Borçlu vekili bunun üzerine şikayetle zamanaşımı süresinin kaçırıldığını ileri sürerek icranın geri bırakılmasını istiyor ve mahkeme bu talebi kabul ediyor. Bu kararı temzyi ettik ve hala yargıtayda.
Bu aşamada ne yapabiliriz sorusunun cevabını arıyorum. Acaba davaya muvazaayı BK 18 maddesine dayandırarak devam etmek mümkün mü veya muvazaa davasını en baştan açmak çözüm olur mu? Bu arada gayrimenkul üzerine tedbir dahi koydurmuştuk.
Saygılarımla...
Old 12-11-2008, 16:48   #4
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın akyürek,

"Çeke dayalı icra takipleri 6 ay boyunca işlemsiz kaldıklarında "takipten sonra meydana gelen zamanaşımı " süresi sebebiyle icranın geri bırakılmasına karar verilir.

Ancak,icra dosyasında alacaklı tarafından yapılan her işlem zamanaşımını keser.Yine TTK 662 .madde (730/18 delaletiyle ) gereğince genel mahkemelerde dava açılması,iflas masasına kayıt gibi işlemler de zamanışımını kesmektedir.

Kanun bu davaların kimler tarafından açılması gerektiğini belirtmemesine rağmen uygulamada ve Yargıtay kararlarında "tasarrufun iptali davalarının zamanaşımını kesen davalardan olmadığını "bildirmektedir

Bu nedenle yerel mahkemenin İİk 71. maddeye göre verdiği karar doğrudur.Yine de bu konuda gerekçeli bir ısrar dilekçesi ile belki yeni bir yargıtay kararı çıkarabilirsiniz.

Ancak siz bu altı aylık süreyi geçirerek dava açmış iseniz bu takdirde yerel mahkeme kararı zaten doğrudur.

Bu karar ile siz aynı icra dosyası ile hiç bir işlem yapamazsınız.Sizin yapmanız gereken aynen "Bir çekin icra takibine geçilmeden öhce zamanaşımına uğramasında hangi yol uygulanıyorsa aynı yolu uygulamaktır'

Yani siz aslında "Bu çeke dayalı takip ve çekteki imza,borca itiraz edilmemesi sebebiyle borcu itiraz edilmediğinden genel bir alacak davası açmak zorundasınız." Bu davanın açılma zamanı ise yine 33/a gereğince kararın kesinleştiği tarihten itibaren 7 gündür.

Bu davayı kazandığınız takdirde ilamı icraya koymak ve ondan sonra oluşan şartlara göre ister "Bk 18 dayalı Muvazaa isterseniz İİK 277 vd. maddelerindeki tasarrufun iptali " davası açmak haklarınız pet tabiki mevcuttur.

Aşağıda hem zamanaşımının kesilmesi hem de icranın geri bırakılması yönünde kararlar sunulmuştur.
Saygılarımla


T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/12-61

K. 2006/59

T. 15.3.2006

• ŞİKAYET ( Sebepsiz Zenginleşme/Çek Bedelinin Tahsili Davası - İcra Mahkemesince Verilen İcranın Geri Bırakılması Kararı Bu Takip Yönünden Kesin Hüküm Teşkil Edeceği )

• SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME ( Çek Bedelinin Tahsili Davası - İcra Mahkemesince Verilen İcranın Geri Bırakılması Kararı Bu Takip Yönünden Kesin Hüküm Teşkil Edeceği )

• ÇEK BEDELİNİN TAHSİLİ ( İcra Mahkemesince Verilen İcranın Geri Bırakılması Kararı Bu Takip Yönünden Kesin Hüküm Teşkil Edeceği )

2004/m. 33


ÖZET : Alacaklı tarafından açılan sebepsiz zenginleşme ile çek bedelinin tahsili davası, İİK.nun 33/a-2 maddesi kap samında olmadığından, icra mahkemesince verilen icranın geri bırakılması kararı bu takip yönünden kesin hüküm teşkil eder. Bu nedenlerle, şikayete konu icra müdürlüğünün borçlunun taşınmazındaki haczinin kaldırılması isteminin reddine dair kararın kaldırılmasına karar verilmesi gerekir.
DAVA : Tararlar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Dokuzuncu İcra Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 04.11.2004 gün ve 2004/195-609 sayılı kararın incelenmesi şikayetçi vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesinin 08.02.2005 gün ve 2004/25108-2005/2083 sayılı ilamı ile;
( ...Kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe karşı zamanaşımı itirazı üzerine Ankara Ondokuzuncu İcra Mahkemesince 19.06.2003 tarih 2003/382 E. 2003/284 Karar sayılı kararı ile takibe konu çekin zamanaşımına uğraması nedeniyle icranın geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar 15.07.2003 tarihinde kesinleşmiştir. Alacaklı Ankara Beşinci Ticaret Mahkemesinde 2003/502 esas sayılı dosya ile sebepsiz zenginleşme ile çek bedelinin tahsili davasını açmıştır. Anılan bu dava İİK.nun 33/a-2 maddesinde öngörülen icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin alacaklıya tebliğinden sonra zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde genel mahkemelerde açılan dava niteliğinde olmadığından, icra mahkemesince verilen icranın geri bırakılması kararı bu takip yönünden kesin hüküm teşkil eder. O halde şikayete konu icra müdürlüğünün borçlunun taşınmazındaki haczinin kaldırılması isteminin reddine dair 13.02.2004 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekirken reddi yönünden hüküm tesisi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle alacaklı tarafından genel mahkemede zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde açılmış bir dava bulunmamasına, alacaklı yanca açılıp savunma olarak getirilen sebepsiz zenginleşmeye dayalı tahsil davasının ise 2004 sayılı icra ve iflas Kanunu'nun 33/a-2 maddesinde öngörülen dava niteliğini taşımamasına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 15.03.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 1998/12-763

K. 1998/797

T. 4.11.1998

• İCRANIN GERİ BIRAKILMASI ( Zamanaşımı İtirazı )

• ZAMANAŞIMI İTİRAZI ( İcranın Geri Bırakılması )

• İCRANIN GERİ BIRAKILMA KARARININ KESİNLEŞTİĞİNİN TEBLİĞİ ( Yedi Gün İçinde Genel Mahkemelere Dava Açılabilmesi )

• BORCUN ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI İTİRAZI ( Takibin Kesinleşmesinden Sonra Süre )

• SÜRE ( Takibin Kesinleşmesinden Sonra Zamanaşımı İtirazı )

• ZAMANAŞIMI DEF'İ ( İlamlı veya ilamsız takiplere karşı)

• İLAMLI TAKİP ( Zamanaşımı def'inde süre)

• İLAMSIZ TAKİP ( Zamanaşımı def'inde süre)

• HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ ( Kanunun ön görmediği hak düşürücü süre)

2004/m.71,33/a

ÖZET : Borçlunun İİK'nun 71. Maddesine dayanan isteminin incelenebilmesi, bu istemin belli bir süre içinde ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir. Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi taktirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.
DAVA : Taraflar arasındaki "icranın geri bırakılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Pendik İcra Tetkik Mercii Hâkimliği'nce davanın reddine dair verilen 1.5.1997 gün ve 1996/517 E- 157 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 20.10.1997 gün ve 1997/9963-10999 sayılı ilamı ile ( ...Takibin kesinleşmesinden sonra İİK'nun 71/son maddesi doğrultusunda ileri sürülen borcun zamanaşımına uğradığı itirazı anılan maddenin göndermede bulunduğu 33/a maddesi itirazı belirli bir süreye bağlamadığından somut olaydaki itiraz da dairemizin süreklilik arzeden uygulamalarına göre süreye tabi değildir. Mercice borçlunun zamanaşımı itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre, bir karar verilmesi gerekirken istemin süre yönünden reddine karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davacı vekili.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Dava, İcra ve İflas Kanunu'nun 71/2 ve 33/a maddesine dayanılarak açılmış, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması isteğine ilişkindir.
Tetkik mercii isteği, borçlunun son muameleyi öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde başvurmadığı gerekçesiyle süre yönünden reddetmiştir.
Özel daire, bu tür isteklerin süreye tabi olmadığı, borçlunun zamanaşımı itirazının incelemesi gerektiği noktasından hükmün bozulmasına karar vermiştir. İcra ve İflas Kanunu'nun 71. maddesinin ikinci fıkrasında; "Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33/a maddesi hükmü kıyasen uygulanır" hükmü yeralmakta, 33/a maddesinin birinci fıkrasında ise "ilamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra tetkik mercii tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir" denilmektedir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında da; "alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder" sözlerine yer verilmiştir.
Görüldüğü üzere, borçlunun İİK'nun 71. maddesine dayanan isteminin incelenebilmesi, bu istemin belli bir süre içinde ileri sürülmesi koşuluna bağlı değildir. Gerçektede İcra ve İflas kanunda süreler ayrıntısıyla tadadi olarak düzenlendiği halde sözü edilen süre yönünden bir hüküm mevcut değildir. Yine 71. maddede yollamada bulunulan 33/a maddede borçlu için herhangi bir başvuru süresi de yer almamaktadır. İkinci fıkradaki 7 günlük süre ise kesinleşen icranın geri bırakılması kararlarına karşı alacaklının genel mahkemelerde dava açabilmesi için getirilmiştir. Ayrıca, zamanaşımı nedeniyle icranın geri bırakılması isteği, icra müdürünün re'sen nazara alacağı bir husus olmadığı için, şikâyet olarak da kabul edilemez. O nedenle kanunun 16. maddesindeki 7 günlük şikâyet süresinin de olayda uygulanmasına olanak yoktur. Diğer taraftan, aynı kanunun 33. maddesindeki 7 günlük sürenin de 71. maddede bu maddeye atıf olmadığı için 71. madde yönünden uygulanması da düşünülemez.
Esasen kanunun öngörmediği bir hak düşürücü sürenin yorum yoluyla var kabul edilmesi hak arama özgürlüğüne aykırı düşer ( Anayasa madde 36 ).
Alacaklıların diğer takip yollarına nazaran daha ayrıcalıklı tuttuğu ilamlı icrada dahi takibin kesinleşmesinden sonra zamanaşamına dayanan icranın geri bırakılması istemleri her zaman ( İİK'nun 33/II ) yapılabileceğine göre, ilamsız takiplerde de evleviyetle her zaman yapılabileceğinin kabulü gerekir. Şu durum karşısında merciin, davacının talebini, son işlemi öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içinde yapmadığı gerekçesiyle, reddetmesi yukarıda açıklanan hususlar karşısında doğru değildir. Borçlunun zamanaşımı itirazı incelenerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Açıklanan nedenlerle; Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 4.11.1998 gününde, oybirliği ile karar verildi.

T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/6521

K. 2007/8674

T. 1.5.2007

• TAKİBİN KESİNLEŞMESİNDEN SONRAKİ DÖNEMDE İŞLEYECEK ZAMANAŞIMI SÜRESİ ( TTK’nun 726/1. Maddesine Göre Hesaplanmayacağı )

• KAMBİYO SENETLERİNE MAHSUS TAKİP ( Takip Kesinleştiğine Göre Olayda Uygulanması Gereken 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi Dolmadığından Mahkemece Zamanaşımı İtirazının Reddi Gereği )

• ZAMANAŞIMI İTİRAZI ( Kambiyo Senetlerine Mahsus Yol İle Yapılan Takip Kesinleştiğine Göre Olayda Uygulanması Gereken 10 Yıllık Zamanaşımı Süresi Dolmadığından Mahkemece Zamanaşımı İtirazının Reddi Gereği )

• ZAMANAŞIMINI TATİL EDEN SEBEPLERİN ORTADAN KALDIRILMASI ( Kaldırılmasından Sonra Bir Başka Deyişle Menfi Tespit Davasının Sonuçlanıp Kesinleşmesinden Sonra Yeni Bir Zamanaşımı Süresinin İşlemeye Başlayacağı )

2004/m.71/2

6762/m.1,662,692/5,708,726,730

818/m.125,132/son


ÖZET : Kambiyo senedi niteliği bulunmayan bu senet ile başlatılıp kesinleşen takipte İİK.nun 71/2 maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi TTK.nun 726/1. maddesine göre hesaplanmaz. Kambiyo senetlerine mahsus yol ile yapılan takip kesinleştiğine göre, olayda uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından mahkemece zamanaşımı itirazının reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
BK.nun 132/son maddesine göre; zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kaldırılmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklının kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlattığı takipte dayanak çek adı altındaki belgelerde, keşide yeri olarak ( K.Maraş ) belirlenmiştir. TTK.nun 692/5. maddesine göre, keşide yerinin gösterilmesi çekin şekil koşulu olup, aynı kanunun 708. maddesi gereğince ibraz süresi çekin keşide edildiği yere göre belli edileceğinden, keşide yerinin hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir. 14.12.1992 tarih ve 1991/1-1992/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, kısaltılmış olarak yazılan keşide yerinin ( ANK-İST dışında ) yukarıda yazılı ilkeye uygun bulunmaması halinde takip dayanağı belgenin çek niteliğinde kabulü söz konusu olamaz. Bu durumda icra takibinin dayanağı belge, TTK.nun 692/5. maddesine göre keşide yeri unsurunu taşımadığı için çek vasfını taşımamaktadır. Kambiyo senedi niteliği bulunmayan bu senet ile başlatılıp kesinleşen takipte İİK.nun 71/2 maddesi gereğince takibin kesinleşmesinden sonraki dönemde işleyecek zamanaşımı süresi TTK.nun 726/1. maddesine göre hesaplanmaz. Kambiyo senetlerine mahsus yol ile yapılan takip kesinleştiğine göre, olayda uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 125. maddesine göre 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmadığından mahkemece zamanaşımı itirazının reddi yerine, kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
Kabule göre de; TTK.nun 730. maddesi yollamasıyla uygulanması gerekli aynı kanunun 662. maddesinde dava açılmasının zamanaşımını keseceği belirtilmiştir. Anılan maddede mücerret dava açılmasından söz edilmiş, bu davanın kimin tarafında açılacak bir dava olduğu hususunda açıklık getirilmemiştir. Ancak borçlu tarafından açılacak davada alacaklı durumundaki davalının itirazını defi yolu ile ileri sürdüğü cihetle borçlu tarafından alacaklı aleyhine açılan davanın da bu nedenle zamanaşımım kesmesi gerekir. Nitekim Yargıtay HGK.nun 20.1.1996 tarih 1996/12-654 esas 1996/805 karar sayılı ve HGK.nun 22.2.1984 tarih ve 1981/10-716 E. - 1984/141 K. sayılı kararları ile de aynı ilke kabul edilmiştir. TTK.nun 662. maddesinde zamanaşımının kesilmesi özel olarak düzenlenmiş iken, ( zamanaşımının durması ) ile ilgili bir hüküm mevcut değildir. TTK.nun 1. maddesinin yollaması ile Borçlar Kanununun zamanaşımının durmasına ilişkin hükümleri ve bu arada BK.nun 132. maddesi ticari senetler içinde uygulanacaktır. ( Prof Dr. Seza Reisoğlu, Çek, 1998 Baskı sahife:305 vd. ) ( Gönen Eriş, Çek Hukuku, 2003 Baskı sahife:291 )
BK.nun 132/son maddesine göre; zamanaşımını tatil eden sebeplerin ortadan kaldırılmasından sonra, bir başka deyişle, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresi işlemeye başlayacaktır.
Somut olayda borçlunun 12.11.2001 tarihinde Kahramanmaraş 1.Asliye Hukuk Mahkemesine 2005/466-344 sayılı menfi tesbit davasının açıldığı, bu davada 19.07.2005 tarihinde karar verildiği ve kararın 05.10.2005 tarihinde kesinleşti, bu durumda 12.11.2001 ile 05.10.2005 tarihleri arasında zamanaşımı süresi işlemeyeceğinden Mahkemece itirazın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 01.05.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/25823

K. 2006/1807

T. 31.1.2006

• ZAMANAŞIMININ AÇILAN DAVA İLE KESİLMESİ ( Genel Mahkemede Açılmış Bir Dava Bulunmamasına Göre İcra Mahkemesine Sunulan İtiraz İse Maddede Öngörülen Niteliği İçermeyip Zamanaşımını Kesmediği )

• ÇEKTE ZAMANAŞIMI ( Gerek Alacaklı ve Gerekse Borçlu Tarafından Genel Mahkemelerde Açılan Davaların Zamanaşımını Keseceği )

• İCRA MAHKEMESİNE YAPILAN İTİRAZ ( TTK'nın 662. Maddesi Poliçe ve Bonolara Uygulanan Zamanaşımını Kesen Sebepler Sayıldığından İtirazın Maddede Öngörülen Niteliği İçermeyip Zamanaşımını Kesmediği )

6762/m.662,730/18

818/m.133


ÖZET : Borçlar Kanunu'nun 133. maddesine göre daha özel olan TTK'nın 662. maddesi poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımını kesen sebepleri saymıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. Zamanaşımının kesilmesine ilişkin bu hükümler çekler için de uygulanır. Gerek alacaklı ve gerekse borçlu tarafından genel mahkemelerde açılan davalar zamanaşımını keser.
Olayda, genel mahkemede açılmış bir dava bulunmamaktadır. İcra Mahkemesine sunulan itiraz ise maddede öngörülen niteliği içermeyip zamanaşımını kesmez.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Borçlar Kanununun 133. maddesine nazaran daha özel nitelikte bulunan TTK'nın 662. maddesi poliçe ve bonolara uygulanan zamanaşımının hangi sebeplerle kesileceğini sınırlı bir şekilde açıklamıştır. Bu sebeplerden biri de dava açılmasıdır. TTK'nın 730/18. maddesi gereğince zamanaşımının kesilmesine ilişkin 662. madde çekler hakkında da uygulanır. Gerek alacaklı ve gerekse borçlu tarafından ( genel mahkemelerde ) açılan davaların zamanaşımını keseceği, konusunda bir tereddüt mevcut değildir. ( HGK'nın 22.02.1984 tarih ve 1981/11-716 E., 1984/141 K. ) ( HGK'nın 20.1.1996 gün ve 1996/12-654 E., 1996/805 K. )
Somut olayda, yukarıda anılan nitelikte ve genel mahkemede açılmış bir dava bulunmamaktadır.
Açılma koşulu ve inceleme yöntemleri İİK'da düzenlenen ve İcra Mahkemesine sunulan itiraz ise maddede öngörülen niteliği içermeyip zamanaşımı kesmez. O halde, istemin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nın 366 ve HUMK'nın 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 31.01.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/796

K. 2005/4364

T. 3.3.2005

• ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ NEDENLERİ ( Bonoda Zamanaşımı Süresini Kesen Sebeplerin Sınırlı Sayıda Olması - Kıymet Takdirine İtirazla Zamanaşımının Kesilmeyeceği )

• KIYMET TAKDİRİNE İTİRAZ ( Zamanaşımı Süresini Kesmeyeceği )

• DAVA AÇMAKLA ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ ( Senetlerde - Kıymet Takdirine İtirazın Genel Anlamda Dava Niteliğinin Bulunmaması ve Zamanaşımını Kesmemesi )

6762/m.662


ÖZET : TTK.nun 662. maddesinde; zamanaşımının davanın açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi nedenleri ile kesileceği belirtilmiştir. Kıymet takdirine itiraz, genel anlamda dava niteliğinde bulunmadığından yukarıda açıklanan madde hükmü gereğince zamanaşımını kesen bir neden sayılamaz.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : TTK.nun 662. maddesinde; zamanaşımının davanın açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi nedenleri ile kesileceği belirtilmiştir. Kıymet takdirine itiraz, genel anlamda dava niteliğinde bulunmadığından yukarıda açıklanan madde hükmü gereğince zamanaşımını kesen bir neden sayılamaz.
Bu nedenle Mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 03.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/796

K. 2005/4364

T. 3.3.2005

• ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ NEDENLERİ ( Bonoda Zamanaşımı Süresini Kesen Sebeplerin Sınırlı Sayıda Olması - Kıymet Takdirine İtirazla Zamanaşımının Kesilmeyeceği )

• KIYMET TAKDİRİNE İTİRAZ ( Zamanaşımı Süresini Kesmeyeceği )

• DAVA AÇMAKLA ZAMANAŞIMININ KESİLMESİ ( Senetlerde - Kıymet Takdirine İtirazın Genel Anlamda Dava Niteliğinin Bulunmaması ve Zamanaşımını Kesmemesi )

6762/m.662


ÖZET : TTK.nun 662. maddesinde; zamanaşımının davanın açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi nedenleri ile kesileceği belirtilmiştir. Kıymet takdirine itiraz, genel anlamda dava niteliğinde bulunmadığından yukarıda açıklanan madde hükmü gereğince zamanaşımını kesen bir neden sayılamaz.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : TTK.nun 662. maddesinde; zamanaşımının davanın açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi nedenleri ile kesileceği belirtilmiştir. Kıymet takdirine itiraz, genel anlamda dava niteliğinde bulunmadığından yukarıda açıklanan madde hükmü gereğince zamanaşımını kesen bir neden sayılamaz.
Bu nedenle Mahkemece şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366. ve HUMK. 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 03.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

12. HUKUK DAİRESİ

E. 2005/1659

K. 2005/4687

T. 8.3.2005

• İCRANIN GERİ BIRAKILMASI TALEBİ ( Takibe Konu Bononun Zamanaşımına Uğradığı İddiasıyla - Geçici Aciz Vesikası Ve Tasarrufun İptali Davası Takip Dayanağı Bono Yönünden Zamanaşımını Kesmediği )

• ZAMANAŞIMI ( Takibe Konu Bononun Zamanaşımına Uğradığı İddiasıyla İcranın Geri Bırakılması Talebi/Son İşlem Tarihi İle Şikayet Tarihi Arasında Üç Yıllık Zamanaşımı Süresi Geçtiğinden Talebin Kabulü Gereği - Geçici Aciz Vesikası Ve Tasarrufun İptali Davası Bono Yönünden Zamanaşımını Kesmediği )

• GEÇİCİ ACİZ VESİKASI ( Takip Dayanağı Bono Yönünden Zamanaşımını Kesmediği - Son İşlem Tarihi İle Şikayet Tarihi Arasında Üç Yıllık Zamanaşımı Süresi Geçtiğinden İcranın Geri Bırakılması Talebinin Kabul Edileceği )

• TASARRUFUN İPTALİ DAVASI ( Takip Dayanağı Bono Yönünden Zamanaşımını Kesmediği - Son İşlem Tarihi İle Şikayet Tarihi Arasında Üç Yıllık Zamanaşımı Süresi Geçtiğinden İcranın Geri Bırakılması Talebinin Kabul Edileceği )

• ŞİKAYET ( Son İşlem Tarihi İle Şikayet Tarihi Arasında Üç Yıllık Zamanaşımı Süresi Geçtiğinden İcranın Geri Bırakılması Talebinin Kabul Edileceği - Geçici Aciz Vesikası Ve Tasarrufun İptali Davası Takip Dayanağı Bono Yönünden Zamanaşımını Kesmediği )

2004/m. 71, 143, 145, 277

6762/m. 690


ÖZET : Dava, takibe konu bononun zamanaşımına uğradığı iddiasıyla icranın geri bırakılması talebine ilişkindir. Geçici aciz vesikası ve tasarrufun iptali davası, takibe konu bono yönünden zamanaşımını kesmez. Somut olayda, son işlem tarihi ile şikayet tarihi arasında üç yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. İcranın geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesi hatalıdır.
DAVA : Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklının borçlu hakkında başlattığı bonoya dayalı kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip kesinleşmiştir. Borçlunun evinde yapılan 29.07.1999 tarihli hacze ilişkin tutanakta adı geçene ait haczi kabil malın bulunamadığı anlaşılmaktadır. Bu tutanak, İİK'nun 105/2. maddesi uyarınca muvakkat aciz vesikası niteliğinde olup, alacaklıya aynı kanunun 277. maddesinde yazılı hakları verir.
Bu hakkın dışında, İİK'nun 143. maddesinde düzenlenmiş borç ödemeden aciz vesikasına bağlanan hukuki sonuçlar oluşmaz.
Somut olayda, kesin aciz vesikası düzenlendiğine dair İcra dosyasında başka bir bilgiye de rastlanılmamıştır. Alacaklının yukarıda bahsedilen haciz tutanağına dayalı olarak Denizli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 09.11.1999 tarihinde açtığı ve mahkemenin 1999/960 esasında halen derdest olan tasarrufun iptali davası zamanaşımını kesmez. O halde, son işlem tarihi olan 25.08.1999 tarihinden şikayet tarihi olan 29.06.2004 tarihi arasında TTK 690 maddesinde öngörülen 3 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden İİK'nun 71. maddesi hükmüne göre İcranın geri bırakılmasına karar verilmesi yerine istemin reddi isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve H.U.M.K.'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-11-2008, 18:25   #5
Avukat Hakan Eren

 
Varsayılan

Ben olsam, böyle bir durumda takip borçlusu ve taşınmazı satın alan yakını aleyhine alacak davası açarım.

Davanın, takip borçlusu yönünden yasal dayanağı TTK m.644 olacaktır. Yakını aleyhine ise haksız fiil hükümleri...

Ve tabii ki dava dilekçesi ile birlikte, hem taşınmazın dava sırasında 3. şahıslara devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir; hem de alacak miktarı kadar ihtiyaten haczini talep ederim.

Aklıma gelen bunlar... Faydalı olması dileğiyle...
Old 14-11-2008, 17:15   #6
akyürek

 
Varsayılan

Cevaplarınız için çok teşekkür ederim. Ama benim asıl amacım tasarrufun iptali davası devam ederken yapabileceğimiz bir şeyler olup olmadığını tespit etmek. Zira gayrimenkullerin 3. şahsa satılmaması için tedbir kararı aldık. Bu tedbir kararı çerçevesinde karar aldırmak istiyorum. Tasarrufun iptali şartlarını kaybettik, icra takibi geri bırakıldı. Davaya muvazaa davası BK 18 olarak devam edebilir miyiz? Çünkü davamız muvazaa iddiasına dayanıyor. Çünkü BK 18 muvazaa davası genel hükümlere tabi ve tasarrufun iptali davası gibi ön şartları yok.

Değerli görüşlerinizi bekliyorum.
Old 23-03-2011, 16:00   #7
miryusufhan

 
Varsayılan

Sayın Akyürek benzer durumla karşı karşıyayız. Olayımızda İcranın geri bırakılması kararı yok çünkü borçlu şirket davayı takip etmiyor. Ancak diğer davalı taraf davayı takip ediyor ve geçen duruşmada davaya konu cra takibinin 1 yıldan fazla zamandan beri takip edilmediğini beyan etti. Bu durumda davamızın reddini talep etti. Yargıtay kararlarında konuya ışık tutacak bır karar bulamadım. Sizin davanız nasıl sonuçlandı?
Sizce icranın geri bırakılması kararı olmadan karşı yanın bu iddiası nazara alınır mı?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tasarrufun iptali davası ve özel şartı... av.knel Meslektaşların Soruları 4 09-03-2012 14:42
Tasarrufun iptali davası-tapuda pek düşük değer gösterilmesi Av.Nur Hayat BURAN Meslektaşların Soruları 3 10-12-2007 10:14
Tasarrufun iptali davası tolgaaltun Meslektaşların Soruları 2 09-06-2007 10:28
Tasarrufun iptali,muvazaa Av.Şule Pınar Narin Meslektaşların Soruları 1 25-04-2007 20:14
Muvazaa nedeniyle tasarrufun iptali Av.Ender Meslektaşların Soruları 10 15-02-2007 11:43


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08528709 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.