Şufa Davasi Yargilama Gİderİ Ve Vekalet Ücretİ

SAYIN MESLEKTAŞLARIM
Hakkında araştırma yapmış olmama rağmen cevabını henüz netleştiremediğim bir hususta değerli fikirlerinize ihtiyaç duymaktayım.
Tarafımızca ikame edilmiş bir şufa davasında davalı yan şöyle bir şart sundu.
Davalı yan, duruşmada, aleyhine ikame edilen şufa davasını yargılama ve vekalet ücreti ödememek şartıyla kabul ettiğini beyan etti ve mahkeme tarafımıza davalının şartlı beyanını kabul edip etmediğimiz hakkında beyanda bulunmak üzere tarafımıza süre verdi.
Kanaatimce davalının şartını kabul etmediğimiz takdirde davalının esasa ilişkin davayı kabul etmesi de bir anlam ifade etmeyecek ve mahkemece davanın esasına girilerek dava kabul veya reddedilecek. Dava kabul edildiği takdirde davalı, dava açılmasına sebebiyet vermemişse yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmayacaktır.

Davalının şartlı beyanı karşısında, şartın tarafımızca kabul edilmemesi halinde, davalının şart haricinde kalan "davayı kabul ediyorum" beyanı davanın esasını etkiler mi?

Sizin yerinizde olsam talebi kabul ederim, dava değerinin %12'si azımsanamayacak bir değer şüphesiz ancak; müvekkillerinizle görüşüp kaybedeceğiniz değeri onlardan isteyebilir, bu konuda onlarla anlaşabilirsiniz diye düşünüyorum. Zira sizin KTVÜ'den, onların da yargılama giderlerinden vazgeçmeleri halinde; müvekkilleriniz de tapularına daha çabuk kavuşacak. Üstlenmezlerse (Yahut kabul etmezlerse, zira KTVÜ değilse de masraf kısmı tümüyle onları ilgilendiriyor); sizi de KTVÜ'den vazgeçmeye kimse zorlayamaz, bu durumda davaya devam edersiniz.

Yalnız kaybetme ihtimalinden söz etmişsiniz? Önalım davaları, eylemli paylaşıma konu bir yerden söz etmiyorsanız, dava sürelerine de uyulmuşsa; kaybedilebilirliğinden genellikle söz edemeyeceğimiz davalar... Yine de dava şartları konusunda en küçük bir handikapınız olduğu inancındaysanız; "Yine müvekkilinizden yazılı talimat almak koşuluyla", davalı yanın teklifini değerlendirmenizi öneririm.

Saygılarımla...

Davanın esası ile ilgili tarafların yani davalı ile payını satan paydaşın ilişkisini tespit etmeye çalıştım. Davalı taraf paydaş değil, ancak payını satan kişinin ölü eşinin kardeşinin çocuğu. Yani davalının annesi tapu üzerinde kardeşleri ile birlikte paydaş olup, davalının annesi hayattadır. Davalı taraf zaten satış ilişkisini de kabul etmiş durumdadır. Bu halde davanın esasına girildiğinde dava şartlarında sıkıntı olmayacağını düşünüyorum. Açıkladığım akrabalık ilişkisi kanunen şufa hakkının kullanılmasına engel midir?